Biri vardı hayatımda ya da biri yoktu.
Kısa sürede, bu kadar tutkuyla ona hisler beslemeyi nasıl başardım? Bilmiyorum. Yaşadığımız kısacık ilişkimsi damağımda olduğundan daha uzun süreliymiş gibi tatlar bıraktı.
Elaya çalan açık kahverengi gözlerini sevdim, nasırlı ellerini, sırtını , o güzel dudaklarına yapışmayı.. O'nunla ilgili her şeyi sevdim.
İlk defa birini büyük bir merhametle sevdim.
Bir kanıtım yok aldattığına dair ama biliyorum. Hislerim bana her zaman doğruyu söyler. Beni aldatmaya teşebbüs etti bilmem kaç kere ve aldattı da.
Kızmak istiyorum O'na. En azından, doğal olarak ona negatif bir şeyler hissetmeliyim. Değil mi?
Bir yerlerde okumuştum 'Sevginin bir sebebi olmaz.' 'Sevgi karşınızdakinin yaptıklarına bağlı değildir' gibimsi cümleler.
Kalbimde kilitli kalacak bir sevgi var.
Sayıp sövsem ne olacak ki? Zaten yapamam da. Nasıl canını yakmaya çalışayım ki daha geçenlerde kolları arasındayken mutluluk öldüğüm adamın? Kendime yakıştırmam bir kere.
İçten içe teşekkür ediyorum O'na yaşadığımız bir birinden güzel anlar için.
Hem özlüyorum onu hem de, hayatımda hiç deneyimlemediğim şekilde, derin bir hissizlik, soğukluk da hakim.
Okurken gözlerimden kalpler çıkmasına neden olan mesajları okuyorum. Sanki daha önce varolmamış biri tarafından yazılmış gibi geliyor. Çünkü onları yazanla, bunları yapan adam aynı kişi olamaz; o adam bu kadar bayağı olamaz, olmamalı.
Hem bir iç döküş oldu. Hem de sizlerin yorumları belki modumu daha da yükseltir dedim. Yanıtını biliyorum ama yine de sormak istiyorum. Hayatıma yine hem masumca sevdiğim hem de bende derin tutkular uyandıran, her anımızdan keyif aldığım bir adam girer değil mi?