Evet ben boşanmış bir ailenin çocuğuyum.yetişkin çağıma kadar kendi evim diyebileceğim bir yerin eksikliğini hissettim açıkçası.Anneanne evi babaanne evi, benim evim diyeceğim bir yer değildi.Ayrıca babamla birlikte yaşadığım,2-3 yıl boyunca da kendi evim gibi gelmemişti bana.Başka bir kadının eviydi yani.Eksikliğini hissettiğim bir şey de babamın yanında kalırken, annemin sıcaklığıydı.Ben küçüklüğümden beri hep çok sevildiğime inandım, çevremdekiler de hep çok sevildiğimi söylediler bu yüzden sevgi eksikliği hissetmedim.Uzaktada olsa seviyor ya bana yeter diye düşündüm hep.Küçüklüğümden beri boşanma olaylarına veya başıma gelen olaylara hayatın gerçeği olarak baktım ve kabullendim.Sanırım bir nevi savunma mekanizmasıydı ve açıkçası çevremde gördüğüm diğer insanlardan daha az etkilendim bu ayrılıktan.Asla annemi ve babamı suçlamadım ayrıldıkları için.Hala da neden suç gibi görüldüğünü anlayamam.Hayatıma en büyük etkisi, kazandığım halde üniversiteye gidememem oldu.Eğer diğer etkisi olmasaydı ve ben nasıl olsa ayrılacağım niye evleneyim diye düşünmeyip erken yaşta yanlış bir evlilik yapsaydım sanırım en büyük etkisi de mutsuz bir evlilik olacaktı.Allahtan beyaz atlı prens gelmeden evlenmeyi düşünmedim:))Ve sakin ,dingin bir limanda huzurun,güvenin,mutluluğun tadını çıkarıyorum.Boşanmak için çocuklarının büyümesini bekleyip,hem kendilerine hem çocuklarına istemeden zarar veren yakınlarım da oldu.Tavsiye etmiyorum.Önemli olan anlaşarak ayrılmak ve çocuğu sevgisiz sahipsiz bırakmamak.Olumsuzluklardan biri de evlenirken acaba düğünüme annem ve babam gelecek mi diye düşünmemdi.Birbirlerini görmemek için gelmeyeceklerdi.Allahtan ikisi de gelmeyeceğiz demelerine rağmen geldiler ve hatta birbirlerine sarılıp ağladılar:))uzun oldu kusura bakmayın arkadaşlar okumasanız da olur tatlicadiarzu