Sadece çalışmıyor olmanız nafaka almanız için yeterli değil ya da şöyle söyleyeyim, nafakanın miktarı somut olaya göre belirlenir. yasaya göre ancak boşanma neticesinde yoksulluğa düşen eşe nafaka bağlanır. hakim sizin yoksulluğa düşüp düşmeyeceğinizi boşanınca nerede oturacaksınız? ailenizle mi, yoksa ev mi tutacaksınız? çalışabilir durumda mısınız, mesleğiniz var mı? eşinizin boşanma sonrası mali gücü nedir? maaşı ne kadardır, borcu harcı var mıdır, kendi yaşamını sürdürmesi için gereken asgari tutarı düştükten sonra maaşından geriye ne kalıyor? gibi soruları sorarak veya dava dosyasından kendi çıkararak belirler. ben sizin yerinizde olsam raporumu alır almaz pek kötü veya onur kırıcı davranıştan davamı açardım ki boşanma kararı verilene kadar geçen sürede tedbir nafakası alayım (boşanma gerçekleşene kadar evde kendiniz oturmayı ve eşinizin uzaklaşmasını da talep edebilirdiniz hakimden) şimdi ister istemez eylüle kadar eşinize zaman tanımış oldunuz. bu süreyi ya iki taraf da şapkasını önüne alıp düşünerek geçirecek ve iletişimini arttırıp anlaşmalı boşanarak sonuçlandıracak. ya da eşiniz size karşı her telefon konuşmasında daha da bilenecek ve kuyunuzu kazmak için avukatıyla plan yapacak. o yüzden benim müvekkilim olsaydınız, şu aşamada size tavsiyem aranızdaki husumeti daha fazla alevlendirmeyip, orta yolu bularak anlaşmalı boşanmayı garantiye almak olurdu. anladığım kadarıyla eşinizin mali durumu şu ara oldukça kötü, kışı zor geçirmişsiniz, ha diyince size tazminat ödeyebilecek veya harcamış bulunduğu altınları yerine koyabilecek bir gücü zaten yok. o yüzden nafaka miktarını arttırmaya yönelik pazarlıklar ve ek olarak atıyorum bir yıllık dershane giderinizi daha onun ödemesi gibi bir hükmü anlaşmalı boşanma protokolüne eklemek daha mantıklı olabilir. (bu arada atanıp çalışmaya başladığınızda ilk işi nafakanın kesilmesi için dava açmak olacaktır onu da ekleyeyim)