Bir demokraside, devlet başkanlığı sarayında oturmanın faturası

Kazen

Yönetim
Administrator
14 Kasım 2001
21.330
69.485
1981 yılında yemin ederek ABD Başkanlığına göreve başlamasından yaklaşık bir ay sonra dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan ve eşi Nancy Reagan, Beyaz Saray’da akşam yemeğini yedikten sonra hiç beklemedikleri bir sürprizle karşılaşırlar. Görevli garson yemeğin hesap faturasını getirmiştir. Baş kahyanın bir garsonla gönderdiği hesap faturasında sadece o akşamın değil son bir ayın bütün yemeklerinin hesabı da yer almaktadır. Sadece yemekler de değil… Ağırladıkları kişisel misafirlerin, bir aydır kullandıkları kuru temizleme hizmetinden, diş fırçası, diş macunu, temizlik ve parfümeri malzemelerine kadar bütün kişisel malzemelerin ücreti de miktarlarıyla beraber kaydedilmiştir. Ronald Reagan, hesabın büyüklüğüne şaşırsa da görevlinin getirdiği faturayı gülümseyerek alır ve muhasebeye maaşından ödenmesi talimatı verir. Kocasının aksine Nancy Reagan’ın şaşkınlığı çok daha büyüktür. Anılarında, ‘kimse bize Başkan ve Eşinin Beyaz Saray’da yaşarken yedikleri yemeklere ve kullandıkları günlük malzemelere para ödemek zorunda olduklarından bahsetmemişti’ diye anlatıyor o şaşkınlık anını. Aslında, ABD kamuoyunun büyük çoğunluğu da pek bilmiyordu. ABD eski Başkanı Bill Clinton’un eşi ve birinci Obama döneminin dışişleri bakanı Hillary Clinton‘ın, bu yıl yayınlanan “Hard Choices” kitabının Haziran ayındaki tanıtım ve imza gezilerinden birinde, Beyaz Saray’dan ayrıldıkları zaman, ‘borç içinde ve beş parasız olduklarını’ söylemesi, sosyal medyada büyük yankı yapmıştı. Hillary Clinton, sekiz yıl kaldıkları Beyaz Saray’dan taşınınca Washington DC’de ve New York’ta mortgage kredisiyle iki ev aldıklarını, bu kredi ile kızları Chelsea’nin Stanford Üniversitesi parasının kendilerini, 2001 kışında 12 milyon dolar borcu olan olan bir aile haline getirdiğini anlatacaktı. Borç batağından, Bill Clinton’ın art arda yayınlanan kitaplarının, ücretli konuşmalarının gelirleriyle düzlüğe çıkacaklardı. Son borçlarını da 2004 yılında ödeyerek borçlarını temizleyeceklerdi.

Peki, 8 yıl boyunca yıllık ortalama 500 bin dolar maaşı olan ve kira gideri olmayan bir aile niçin Beyaz Saray’dan beş parasız ayrılacaktı? Nancy Reagan’ı çok şaşırtan sebepten dolayı…

ABD Başkanları Beyaz Saray’a kira ödemez ama onun dışındaki herşey maaşlarından kesilir. Beyaz Saray, devletin ABD Başkanı için tahsis ettiği misafirhanedir ve orada 4 ya da 8 yılını geçirmek zorunda olan her aile, kendilerinin ve kişisel misafirlerinin bütün masraflarını kendisi karşılamak durumundadır. Sadece resmi devlet konuklarının ağırlanma masrafını Amerikan vergi mükellefleri öder. Geri kalan kişisel mutfak giderleri, hizmet ve malzemelerin ücreti Başkan ve ailesine aittir. Başkan takım elbiselerinin kuru temizleme ücretini kendisi ödemek zorundadır. Kaybolan düğmesinin yerine alınacak yenisinin de, ayakkabılarının boya ve cilasının da… Konutun başkan ve ailesinin kaldıkları kısmındaki temizlikçi, garson ve hizmetçilerin çalıştıkları süredeki saat ücretini de başkan öder. Kısacası, kira ve elektrik faturası dışında kendileri için harcanan her kuruşu devlete ödemek zorundadırlar.

Çünkü, ABD bir monarşi değil bir cumhuriyettir ve bu konut da bir ‘saray’ değil bir evdir. Amerikalılar buraya ‘saray’ demiyor zaten, o bizim yakıştırmamız. Washington DC’de ‘’1600 Pennsylvania Avenue’’ adresinde bulunan dünyanın bu en ünlü evinin adı Türkçe’ye yanlış şekilde ‘Beyaz Saray’ diye çevirilmiş olsa da, aslında İngilizce’deki orijinal adı ‘White House‘ yani ‘Beyaz Ev‘dir. Ve ABD’ye devlet başkanı seçildi diye kimse, devletin parasını keyfince harcayamaz. Sadece bu ev içinde de değil her yerde… ABD Başkanı, şehir dışı tatil masraflarını, haftasonlarını geçirmek istediğinde Camp David’teki başkanlık dinlenme evinin haftasonu masraflarını kendi cebinden karşılamak zorunda. Yine örneğin başkan, ABD Başkanlık uçağına, devlet delegasyonundan olmayan tek bir kişi bile bindirecekse, kardeşi bile olsa, bir ticari yolcu uçağının ‘first class’ uçak bileti miktarınca devlete para ödemek zorundadır.

Gerald Ford’tan George W. Bush’a kadar 6 başkan döneminde bu evin ‘baş kahyası (chief usher)’ olmuş Gary Walters’ın deyişi ile, başkan ve ailesi bu evin 4 veya 8 yıllık kira sözleşmesine sahip kiracılarıdır. İstedikleri yemekler pişirilir, malzemeler ve ürünler istedikleri markalardan seçilir ama parasını Amerikan halkı değil, Başkan ve ailesi maaşlarından öder. Ve doğal olarak fiyatın yüksekliğine alışmaları zaman alır. Çünkü başkanlar ve ailelerine verilen hizmet 5 yıldızlı otel kalitesinde olduğu gibi başkanın bunlar için ödeyeceği para da 5 yıldızlı otel fiyatları düzeyindedir. Devlet konutu diye cüzi ücretlendirme yapılmaz. Walters, ‘yemek, hizmet ve malzemelerin pahalı olduğundan yakınmayan tek bir first aile hatırlamıyorum’ diyor. Hatırladığı en büyük tepki ise Jimmy Carter’ın eşi Rosalynn Carter’a ait. Memleketleri Atlanta’da yemeğin de malzemelerin de çok daha ucuz olduğunu söyleyip durmuş aylarca. Ama ‘first lady’nin şikayetleri, fiyatları aşağı çekmeye yetmemiş. George W. Bush’un eşi Laura Bush da, “Spoken from the Heart” adlı anı kitabında, Beyaz Saray’da yaşamanın ne kadar pahalı olduğundan yakınıyor. Onu en çok zorlayan konulardan biri de, hergün saçlarını yapan kuaföre, devleti temsil edeceği törenlere giderken bile olsa, ücretini kendisinin ödemesi olmuş. Bayan Bush kitabında, faturanın aylık geldiğini ve Başkan ve eşi ile iki kızının bütün yemeklerinin, kullandıkları bütün kişisel malzemelerin, kuru temizleme dahil tüm hizmetlerin, garsonların ve temizlik görevlilerinin saat başı ücretinin, özel misafirlerinin tüm msaraflarının bu faturada yer aldığını yazıyor. ‘’Faturada ağzımı açık bırakan kalemler de vardı’’ diye aktaran Bayan Bush şu örneği veriyor:

‘’Ülkenin First Lady’si olarak giyeceğim kıyafetlerin de özel tasarım olması gerektiği şartı vardı ama elbisenin ücretinin yanı sıra bu tasarımların ücreti de yine benden tahsil ediliyordu.’’

ABD Başkanlarının maaşına en son 1999 yılında zam yapıldı. Buna göre ABD Başkanın çıplak maaşı yıllık 400 bin dolar civarında. 50 bin dolar da görev tazminatı ödenir. Bu her iki ödeme de vergiye dahildir. Başkan bunların gelir vergisini ödemek zorunda. Bunların yanı sıra başkanın gezileri için, vergiden muaf yıllık 100 bin dolar harcırah ödenir. Ancak, Beyaz Saray faturasının yüksekliği göz önüne alındığında bir ABD Başkanı, maaşının neredeyse tamamını aylık giderlerine harcar. Yani ayrıca bir serveti yoksa, Beyaz Saray’da ‘ucu ucuna’ yaşamak durumunda… Belki de bu yüzden Başkan Gerald Ford, Beyaz Evi, ‘Bugüne kadar gördüğüm en lüks sosyal yardım konutu’ diye tanımlamıştı.

Beyaz Ev, kompleks bir yapıdır. Aynı anda hem bir konut, hem bir müze ve hem de bir devlet dairesidir. ABD dünyanın süper gücü olmasına rağmen, Beyaz Ev, dünyadaki en büyük devlet başkanı sarayı değil, aksine büyük devletler içindeki en küçük devlet başkanlığı konutlarından biridir. Sadece bir katından, dünyanın en büyük devletinin yürütme organı yönetilir. ”1700’lerin dünyasında 13 kolonili devlet için inşa edilmiş, bugün dünya lideriyiz. Bu ihtiyaca uygun çok daha büyük bir saray yapalım” diyen tek bir başkan bile olmamıştır. Kimsenin aklına böyle bir şey gelmez. Çünkü, Beyaz Ev, ABD demokrasisinde ‘devamlılığın’ da sembolüdür. Ve yine Beyaz Ev, kendi toplumundan izole bir yer de değil. Dünyada, içinde başkan yaşadığı halde halkının ziyaretine açık tek devlet başkanlığı konutudur. Çünkü Amerikan tarihinin en önemli kültür müzesidir. Haftalık ortalama ziyaretçi sayısı 30 bindir. Başkanın penceresinin bir kaç on metre uzağındaki bahçe demirliğinin önü ise ABD’nin en ünlü gösteri ve protesto yeridir.

Beyaz Ev, başkanlar için kalıcı bir ihtişam ve keyif sarayı değil geçici bir barınma ve hizmet yeridir. Başkan Truman’a göre, ‘dışı çok gösterişli bir hapishane‘den başka bir şey değildi. Ronald Reagan ise, buradaki yılları boyunca kendisini sürekli bir akvaryum balığı gibi hissettiğini anlatır. Michelle Obama da geçtiğimiz yıl, ‘’çok iyi dekore edilmiş bir hapishane’’ olarak niteleyecekti. Bu eve kiracı başkanlar aileleriyle gelir geçer. Mülk sahibi Amerikan halkı ve demokrasisidir. Bu gerçeği, bir hizmetçisi, Baba George Bush’un eşi Barbara Bush’a şöyle söyler bir gün:

‘’Buraya her dört yılda bir başkanlar gelir gider… Biz kalıcıyız’’.

Kaynak : http://goo.gl/qcX4g3
 
Zaten atatürkte osmanlının paralı askerliğinden gelip oturduğu başbakanlık cumhurbaşkanlığı koltuklarında, çitfliklerde, yatlarda yalılarda kardeşine aldırdığı! köşklerde, halk kıtlık içinde inlerken yaşadığı o şaşahalı hayatı cebinden ödediya Onun için ondan sonra gelenlerde hep onun izinden gitti ülke halkı refah içinde yaşarken baştakiler sersefil oldu, Erdoğandan öncekiler şimdi hep borç içinde aç yaşıyorlar☺️☺️
Ülke yönetenler keyfine bakıp ülkeyi hiç soymadı, hatta açlıkmış kıtlıkmış kuyruklarda can vermekmiş nemaymış keymiş vb vb şeyleri bu ülke vatandaşları hiç yaşamadı
Bu Erdoğan geldi halk açlıktan kırılıyor kuyruklarda can veriyor nema key adı altında maaşlardan haraç kesiliyor, kendide sarayda yaşıyor zaten o sarayıda kendine tapulatmış, ölürkende yanında götürcekmiş ahaha hey ALLAHIM ya...
 
Kimseyle tanışmak istemiyorum lütfen kendinizi ve kafa yapınızı başkasına anlatın:KK47::KK53:
 
Olması gereken bu zaten.
Belki bu sayede anlarlar halkın nasıl yaşadığı.
Başkan bile olsalar geçim için ceplerinden çıkıyor para.
Gelen kadarda giderleri var.
Ama bizde gelen var giden yok :KK70:
 
Yarıya kadar okudum ama sıkıldım bıraktim.Ben yurt dışından ornek verince -"Aaaa onlar yapiyo diye dogru olmak zorundami !!!"
diyenleri yorum yazanlari hatirladm birden neyseee....
 
Zaten atatürkte osmanlının paralı askerliğinden gelip oturduğu başbakanlık cumhurbaşkanlığı koltuklarında, çitfliklerde, yatlarda yalılarda kardeşine aldırdığı! köşklerde, halk kıtlık içinde inlerken yaşadığı o şaşahalı hayatı cebinden ödediya Onun için ondan sonra gelenlerde hep onun izinden gitti ülke halkı refah içinde yaşarken baştakiler sersefil oldu, Erdoğandan öncekiler şimdi hep borç içinde aç yaşıyorlar☺️☺️
Ülke yönetenler keyfine bakıp ülkeyi hiç soymadı, hatta açlıkmış kıtlıkmış kuyruklarda can vermekmiş nemaymış keymiş vb vb şeyleri bu ülke vatandaşları hiç yaşamadı
Bu Erdoğan geldi halk açlıktan kırılıyor kuyruklarda can veriyor nema key adı altında maaşlardan haraç kesiliyor, kendide sarayda yaşıyor zaten o sarayıda kendine tapulatmış, ölürkende yanında götürcekmiş ahaha hey ALLAHIM ya...
eh görüldüğü üzere kafalar şahane mermer Nato : p
 
Zaten atatürkte osmanlının paralı askerliğinden gelip oturduğu başbakanlık cumhurbaşkanlığı koltuklarında, çitfliklerde, yatlarda yalılarda kardeşine aldırdığı! köşklerde, halk kıtlık içinde inlerken yaşadığı o şaşahalı hayatı cebinden ödediya Onun için ondan sonra gelenlerde hep onun izinden gitti ülke halkı refah içinde yaşarken baştakiler sersefil oldu, Erdoğandan öncekiler şimdi hep borç içinde aç yaşıyorlar☺️☺️
Ülke yönetenler keyfine bakıp ülkeyi hiç soymadı, hatta açlıkmış kıtlıkmış kuyruklarda can vermekmiş nemaymış keymiş vb vb şeyleri bu ülke vatandaşları hiç yaşamadı
Bu Erdoğan geldi halk açlıktan kırılıyor kuyruklarda can veriyor nema key adı altında maaşlardan haraç kesiliyor, kendide sarayda yaşıyor zaten o sarayıda kendine tapulatmış, ölürkende yanında götürcekmiş ahaha hey ALLAHIM ya...
Tabii canm borc icindeler Tansu Çilleri hep gorurum İstinye parkin burjuva kismindan asagi inmez halka karismaz bile.Ne sefalet amaaa....
 
500 bin dolar maaştan söz ediliyor. Gider varsa ciddi gelirde var. Tek kuruşsuz ayrılmıyorlarmış , mübalağaya bakın :) Diş macunu bile saymış. Sanki ekstrem bir durum. Tabi oyle olacak.

Burada da , Sarayda da şahsi bütün ihtiyaçlarını kendileri karşılamalılar evet. Kesinlikle doğru.

Peki samimi soruyorum; akp olmasaydı o sarayda başka bir parti olsaydı ki olacak önümüzdeki senelerde/ , bu kadar konuşulacak mıydı, konuşulacak mı merak ediyorum?
 
Zaten atatürkte osmanlının paralı askerliğinden gelip oturduğu başbakanlık cumhurbaşkanlığı koltuklarında, çitfliklerde, yatlarda yalılarda kardeşine aldırdığı! köşklerde, halk kıtlık içinde inlerken yaşadığı o şaşahalı hayatı cebinden ödediya Onun için ondan sonra gelenlerde hep onun izinden gitti ülke halkı refah içinde yaşarken baştakiler sersefil oldu, Erdoğandan öncekiler şimdi hep borç içinde aç yaşıyorlar☺️☺️
Ülke yönetenler keyfine bakıp ülkeyi hiç soymadı, hatta açlıkmış kıtlıkmış kuyruklarda can vermekmiş nemaymış keymiş vb vb şeyleri bu ülke vatandaşları hiç yaşamadı
Bu Erdoğan geldi halk açlıktan kırılıyor kuyruklarda can veriyor nema key adı altında maaşlardan haraç kesiliyor, kendide sarayda yaşıyor zaten o sarayıda kendine tapulatmış, ölürkende yanında götürcekmiş ahaha hey ALLAHIM ya...

İki kişiyi kıyaslıyorsan bütün yönlerinden ele alırsın olayı. Malum şahıs kurtuluş mücadelesini başlatmak için Anadolu'yu il il gezmiş mi? Her karışı işgal altında olan bu toprakların insanlarına kadın, çocuk, genç yaşlı mücadele ruhunu aşılamış mı? Hem cephenin arkasındaki akıl olmuş, hemde en ilerisinde göğüs göğüse çarpışmış mı? Gazilik, mareşallik, başkomutanlık, başöğretmenlik rütbelerine erişebilmiş mi? Şimdi burada tek ortak noktaları TC'de cumhurbaşkanlığı yapmaları olan iki insanı kıyaslıyorsun. Tüm hayatlarını görmezden gelip, sadece oturdukları sarayları karşılaştırma hakkını kendinde nasıl görüyorsun? Biri ki adını asla unutmayacağımız, unutturmayacağımız bir yere yazmışız. Diğerinin adını edeceğimiz tüm küfürlerin ilk öznesi yapıyoruz.

Ülke o dönem kıtlıktaysa, savaştan çıkmış yeni kurulmuş bir ülkenin insanları elbette zorluklar yaşayacaktı. Peki ya bugün yaşadığımız şey nedir? Bolluk içinde yaşadığımız kıtlık? Fakirden alıp zengini daha çok zengin eden bu sistem?
 
Ataturk agızlara alınmıs yine..KAşınmayın..

Bu iki kesimde de var Medcezir.. Bir taraf karalamaya çalışıyor diğer taraf Atatürk adı altında , sözde ona sığınarak eylemlerde bulunuyor.
Atatürk ' ün Altı ok kavramlarından hangisi esas anlamda işliyor şuanda. Ya da kim esas olarak Onun gibi benimseyip konuşuyor.
 
Akp nin değilmiş saray kim gelirse o oturacakmış vb cümleler çok saçma. Konu o değilki konu akpden başka kimsenin o sarayı yaptırmayacağı gerçeği. Çok mu gerekliydi yani bu ülke için kocaman saray. Boşa masraf hem de benim vergilerimle falan yapılmış bakalım ben istiyor muyum
 
X