• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

bildiklerimi unutuyorum

talin

Guru
Kayıtlı Üye
20 Haziran 2007
4.250
27
358
45
Üniversite yıllarında fotoğrafçılık kursuna gitmiştim. Hocanın ilk söylediği cümle hep aklımda kaldı sonraları: “İyi bir fotoğrafçı olmak için fotoğrafçılığın tüm kurallarını öğrenmelisiniz. Ama sonra tüm kuralları ihlal ederek fotoğraf çekin. Vizörden gördükleriniz değil, yüreğinizden süzdükleriniz fark yaratır!”

Osho da benzer şeyleri anlatır. “Bir enstrümanı çok iyi çalmak istiyorsan, yıllarca en katı eğitimleri al. Öğrendim dediğinde bırak o enstrümanı ve yıllarca eline alma. Bir gün aniden al ve içinden geldiği gibi çalmaya başla.”

Sezen Aksu der ki dizelerinde: “Sen yüreğini korumaya bak/ Bir yanın çocuk kalsın bırak / Ne olur gel / Bildiklerini unutarak”*

Yabancı dil öğrenenlerimiz bilir, öğrenme süreci boyunca çok güzel konuşamaz insan. Dikkat etmekten fenalık gelir. Çok da çalışırız üstelik. Ama olmaz takılır insan. Aradan zaman geçer bir gün bir dost ortamında yabancı birileri olur. Bir bakarız bülbül olmuşuz.

İçilen bir kadehin etkisine bağlamazsak;-) bir yerlere kaydolmuştur öğrendiklerimiz. Doğallıkla zamanı gelince, akar durur dilden.

Doğal olmak, kendi doğasına uygun davranmak…
Aynı eğitimlerden de geçsek, aynı dilleri de bilsek, aynı şehirde de yaşasak her birimizin içinden damıtarak kattığı, gönlüyle algıladığı hep farklıdır.

O yüzden aynı şeyler farklı etkiler bırakır. O yüzden Mevlana “Anlattıkların karşındakinin anladığı kadardır” der. O yüzden herkesin aklını pazara çıkardıklarında herkes gider kendi aklını satın alır:-)

Zira akıl bilginin deposu; bu da her an, “görece” bir durum barındırır.
Birbirimizden farklıdır bilgilerimiz. Bildiklerimizi uygulamamız, anlatışımız…

Orada bir ayrıcalığımız olduğunu düşünürsek eğer, en büyük yanılgının tuzağındayızdır.

Zira bilgi hep burada, hep var. Birimiz diğerinden daha çok bilemez. Farklıdır bildikleri.

Bilgi bizi daha “bilgili” yapar; daha insan yapmaz, daha dost yapmaz, daha samimi daha doğal yapmaz.

Biraz daha biliriz. Ve bildikçe, Sokrates gibi, hiçbirşeyi bilmediğimizi fark ederiz.

Ne yaşıyoruz, nasıl yaşıyoruz?
Bildiklerimiz evrenin ve insanın hayrına mı akıyor bizden?
Olmak için mi yürüyoruz?
Yargılamak için mi biliyoruz?
Bildiğimizi unutuyor muyuz?
“Hayat bilicisi” olarak mı dinliyoruz dostumuzu?
Ya da “Yaradılanı Yaradandan”** ötürü kucaklıyor muyuz?


* Levent Yüksel seslendirdi
** Yunus Emre

alıntıdır
 
Bilgi bizi daha “bilgili” yapar; daha insan yapmaz, daha dost yapmaz, daha samimi daha doğal yapmaz.

Özellikle bu kısma bayıldım. Çok güzel bir yazı olmuş. Bu cümlenin anlamını yaşadıkça hayat bize öğretiyor galiba..
 
Sen yüreğini korumaya bak/ Bir yanın çocuk kalsın bırak / Ne olur gel / Bildiklerini unutarak”*

sezen aksu noktayı koymuş aslında söyleyecek söz yok.

dost arkadaşlık,bildikleriyle kıyaslanamaz bence.

teşekkürler talinim .yine hoş biz yazı..
 
Back