Sevgili anne ve babacığım!
Ben küçük dünyamda yeni şeyler öğreniyorum. Artık bazı isteklerimi gözyaşlarımın duygusallığına gizliyorum. Bunu bir iki defa tekrarladığımda faydasını gördüm. Sizlerde bana kapı araladınız. Ben de bu kapıyı açık tutmaya gayret ediyorum. Hani hatırlarsınız bir gün yemek yemede inat etmiştim. O zaman canım anneciğim, sen de bana “hadi bakalım yemeğini yersen, seni parka götüreceğim” demiştin. Hatırladın değil mi? İşte şimdi o davranışın ben de bir alışkanlık oluşturdu.
Ne zaman canım bir şey istese hemen sizleri üzecek bir davranışta bulunuyorum. Biliyorum ki, sizler canım annem ve babam benim gözyaşlarıma dayanamayacaksınız. Hemen beni kucağınıza alacak ve “ne istiyorsun söyle bir tanem” diyeceksiniz. Ben de bu sırada gözyaşlarımın arkasına sakladığım tebessümle, sizleri nasıl yola getirdiğimin sevincini yaşarım.
Ama ne olur bana bunu alışkanlık haline getirtmeyin. Çünkü bu şekilde istemeden rüşvetçiliğe alışmış oluyorum. Hem büyüklere rüşvetçi diye kızarlar hem de biz küçükleri rüşvete alıştırırlar. İnanın anneciğim şu büyükleri bir türlü anlamıyorum.
Bana benim anlayacağım şekilde davranışımın sebeplerini açıklamanız beni daha çok sevindirir. Yemek yemiyorsam bırakın yemeyeyim. Beni ne zorlayın, ne de yemek için rüşvetçiliğe alıştırın. Çünkü karnım acıktığı zaman siz söylemeden bir şeyler isterim. İşte böyle sevgili anneciğim, belki sevgi dersiniz, belki de sesimden rahatsızlık duymamak dersiniz bilmiyorum adına ne derseniz deyin ama ne olur, bir şey yapmadığım zaman beni herhangi bir şeyle avutmaya kalkmayın. Çünkü bu, rüşvetçiliğin çocukluk dünyasına taşınmasından başka bir şey değildir.
Bazen de hem rüşvete alıştırıyor hem de rüşvet olarak sunduğunuz şeyi yapmıyorsunuz. Bu ikisi bir arada olunca çok daha kötü örnek oluyorsunuz. Çünkü bu şekilde olumsuz davranış pekiştiriliyor.
Bir gün misafirlerin gelmişti. O gün bana “ sessiz olursan sana çok güzel bir oyuncak alacağım” demiştin. Ben de misafirlerinin yanında sessiz durmuş ve kendi odamda oyuncaklarımla oynamıştım, yeni oyuncaklarımı düşünerek. Sonunda bir hediye (büyükler buna rüşvet diyorlar) alacaktım. Sen misafirlerinle ilgilendin. Hatta bazı arkadaşlarının sözlerine de kuşlak misafiri oldu; ne kadar akıllı bir çocuğun var” diyorlardı. Sen de bundan büyük bir mutluluk duymuştun. Çünkü yüzünde güllerin o güzel tebessümü belirmişti.
Fakat ne oldu misafirler gidince. Koskocaman bir hiç... Ne oyuncak vardı ne de başka bir şey. “Anne hani bana oyuncak alacaktın” dediğimde gözlerinde garip bir tebessüm belirdi. Hiç alışmayı istemediğim bir söz rüzgârı esti kulaklarımda; şaka yapmıştım çocuğum şaka!
O günden sonra hangi sözün şaka hangi sözün ciddi olduğu noktasında bir türlü karar veremedim. Bundan dolayı da sözlerinize karşı hep temkinli yaklaşmaya çalıştım. Bu ise inanın güven ağacının yalancılık şakasının soğuk vurmasından dolayı kurumasına yol açtı.
Ben ilk defa o gün öğrenmiştim büyüklerin yalana şaka kılıfı geçirerek çocuklarını aldattığını.
O halde ne beni rüşvete, ne de rüşvetin kardeşlerinden olan yalancılığa alıştırın. Ben bu yaşta sizden hep güllerin güzel kokusunu almak ve geleceğe gülümseyen gözlerle bakmak istiyorum.
alinti