- 28 Şubat 2007
- 842
- 7
- 55
Ben seni unutmak için sevmedim
Gülmen ayrılık demek mis bilmedim
Bekledim sabah, aksam yollarını
Ölmek istedim bir türlü ölmedim
Ask bu mu, sevda bu mu, hayat bu mu
Kalp aci, dünya hüzün, göz yas dolu
Simdi sen kim bilir nerelerdesin
Gelir gecelerden kosarak sesin
Bana en aci heber kiminlesin
Adini içimden hala silmedim
Ask bu mu, sevda bu mu, hayat bu mu
Kalp aci dünya hüzün göz yas dolu
Eski bir klasik Türk filmidir bilmem hatırlar mısınız başrolünde Sadri Alışığın oynadığı eski ama eski olduğu kadar da hüzünlü bir Türk filmidir. Nedendir bilinmez bu filmi ne zaman seyretsem hep ruhuma dokunur ama filmdeki çoğu sahneden daha çok filmin bir yerinde Sadri Alışığın o buhulu, dokunaklı ve hatta ağlamaklı bir sesle söylediği bu şarkı alır beni götürür hiç bilmediğim yerlere.
Çoğu şarkıyı dinlerken sözlerine dikkat etmediğim halde nedense bu şarkının sözlerine de hep takılırım. Öyle ya ben seni unutmak için sevmedim diyor o sevgilisine atfen söylüyor ama insan her seferinde başka bir şey için yorumluyor bunu. Bazen yaşadığınız bir olayı, bazen lise yıllarını, bazen gençliğini, bazen tuttuğun takımın geçmişteki şampiyonluğu, bazen sevdiğin yakınlarını ve bazen de gerçekten yürekten sevdiğin ya da seveceğin kişiyi düşünüyorsun ve unutmak için değil her zaman içinde olmasını istediğin için sevdiğini düşünürsün. Öyle ya insan hiç unutmak için sever mi iyi ama insan sadece sevdiklerini mi ayrılınca unutmak istemez.
Filmde kız kördür ve dahi onun tabiriyle kendi gibi garibandır onun yoklar dünyasına hayat katar ve onu aslında çok basit herkesin kolay elde edebileceği türden şeylerle mutlu eder. Ama işte burada şarkının ikinci mısrası devreye girer. Gülmen ayrılmak demekmiş bilmedim yani tamda hayatı boyunca bulamadığı mutluluğu bulduğu anda da kaybedecektir. Hüzünde burada başlayacaktır yani birisinin gözlerinin açılması ve bunun için gülebilmesi malum sebeplerden onların ayrılığı olacaktır. Gülmen ayrılık demekmiş bilmedim ya bilseydin o zaman gülmesini istemeyecek miydin o udu çalarken ruhumu delip geçmeyecek miydin.
“ Bekledim sabah akşam hep yollarını ölmek istedim bir türlü ölmedim ” burası da ayrı bir yara ayrı bir hüzün açar insanın içinde insan neyi bekler sabah akşam sadece sevgilisini mi? Hayatta başka beklediklerimiz yok mudur ? Şarkının bu kısmını dinlerken de çoğu zaman yıllardır neyi beklediğini neyi umduğumu düşünürüm. Sevgili ey sevgili eğer öyle birisi varsa içinde en derin yerinde kimseye söyleyemediğin kendinden bile gizlediğin onu da beklersin. Ölmek istedim bir türlü ölmedim dediğinde artık söylenecek ne bir söz nede derman kalmıştır bende. Ağlamak istersin o Sadri’nin içli sesiyle ağlamazsın bittiğini anlarsın hüzün artık hüzün olmaktan da öte olmuştur manasını artık bilemez hale gelirsin elin ayağında derman kalmaz kimseyle göz göze gelmek de istemezsin sadece çaresizce o anın bitmesini beklersin belki bitmesini istersin beklide istemezsin . O içinde yaşarken ve bize yaşatırken hüznün doruğunu sanki kendisi rol değil hayatın ta kendisini yaşamaktadır ve yaşatmaktadır.
İnsan ölmek isterde bazen gerçekten bir türlü ölemez sakın buradaki ölümü gerçek anlamda düşünmeyin ölmek sadece toprağın altına girmek midir. Ölmek fiziken her yerde olmak ama ruhunla hiçbir yerde olmak demektir. Aldığın nefes içinde sadece yaşamsal ihtiyaçlarını gidermek için aldığın bir gazdan ibaretse ama ciğerlerine çektiğinde içini coşkuyla doldurmuyorsa sana hayatta olduğunu hatırlatmıyorsa işte o zaman ölmüşsün ve yaşamıyorsun demektir. Belki bir türlü ölememekte budur yani aslında içinde hala bir umut bir tat gizlide olsa beklentileri var ve ölmek istemek ve ölememek budur kimbilir.
“ Ask bu mu, sevda bu mu, hayat bu mu, Kalp aci, dünya hüzün, göz yas dolu “ evet ya işte aşk da bu hayat da sevda da bu en çok içimde kendi içimde kritiğini yaptığım konulardan birisi. Bu kalp acı hüzün ve göz yaş dolu olmuş ve olacaktır. Kalp acısı da insanların diner belki bir gün ama bu dünyanın hüznü biter mi gözyaşı eksilir mi onu hiç sanmıyorum sadece bunun için dua edebiliyorum. Hüznü de hissetmek insanda tuhaf şeyler oluşturmaz mı ? Yoksa sadece bende mi bu tür olgular mevcut yani aslında ben hüznü yaşamayı seviyorum. Yada nasıl anlatmalı bilmem ama insan bazen de hüznü yaşarak mutlu olabilmeli ruhunu dinlendirebilmeli ve hatta sonunda kendini motivede edebilmeli. Madem ki bu dünya da hüzün de var dışımızdan yaşayamıyorsak bile içimizde onun tadını alabilmeliyiz.
“ Şimdi sen kim bilir nerelerdesin “ En çok takıldığım ve düşünmeden geçemediğim sözlerden birisi de burada yatıyor. Kim bilir nerelerdesin bunu duyunca da geçmişte sevdiğim ve göremediğim, özlediğim tüm dostlarım ve yakınlarım gelir aklıma. Sadece sevgiliyi mi düşünmeli insan hayatımızdan geçmiş ve içimizde iz bırakmış nice dostlarımız gelmez mi aklımıza. Merak ettiğim şey ise acaba onlardan biriside benim şimdi kim bilir nerede olduğumu hayal etmiş midir ? Beni ve yaşadıklarımızı hayalinden geçirmiş midir ? Ama gene merak ettiğim başka bir konu ise acaba özlediklerimle bir gün bir yerde gene karşılaşırsak onu geçmişte bıraktığım gibi iyi veya kötü, tatlı veya acı, masum ya da şeytani, beni seven ya da nefret eden kısacası bıraktığım haliyle bulabilecek miyim. Eğer onları bıraktığım gibi bulamazsam hayalimde yaşattığım hayallerim kırılır mı ? Yoksa onları hep içimde hayalimde tatlı bir hoş seda olarak yaşatmak daha mı mutlu eder. Hayat gerçektir ve sonuçta gerçekler hep karşına çıkacaktır. Bunu da yaşarak defalarca gördüm, yaşadıkça da görmeye devam edeceğimi umuyorum. Tuhaftır ama arkasında gelen sözler fazla ilgimi çekmemektedir yani kiminle olduğu çok da önemli değildir madem hayat sürüyor o halde mutlaka başka birileri de onların hayatına girecektir.
Sevgili Behlül Pektaş sizi hiç tanımam ama neler yaşadın ki bu dizeler döküldü kaleminden, muhterem Amir Ateş senin inancından kim şüphe eder ki hangi ruhani duygularla besteledin bu şarkıyı ve hey gidi koca Sadri nasıl derinden bir hüzün yaşadın ki dudaklarından değil sanki kalbinden kopup geldi o içli sesin kulağımızdan değil de ruhumuzdan geçti gitti kim söyler bana.
Çok severim sanat musikisini ve sadece sevmekle kalmayıp araştırmayı da sevmemden bu mısraları dillendiren nice güzel seslerden dinledim bu şarkıyı. Hele de bam telimizi titreten sesine aşık olduğum zeki müren den bile çok defa dinledim. Ayrı bir lezzet ayrı bir duygu yoğunluğu da yaşadım ama hiç biri beni Rahmetle andığım Sadri Alışık beyefendi gibi derinden yaralamadı.
Belki sizde eski Türk filmlerine nede olsa klasik bildiğimiz Türk filmi diye bakanlardansınız beklide bu filmi hiç görmediniz belki de bu şarkıyı hiç duymadınız yada sözlerine hiç dikkat etmediniz ama hayat bu filmdeki bu yürek dağlayan ta kendisi değil mi onu da görmedik, duymadık, yaşamadık diyebilir misiniz ?
Ben Osman hafif den gariban derdi kendisi bir filminde sorarım size hangimiz bu dünyaya hafif den gariban gelmedik ve hafif den gariban gitmiyoruz giderken ardımızda sevdiklerimizi ve bizi sevenleri bırakmıyoruz.
alinti
Gülmen ayrılık demek mis bilmedim
Bekledim sabah, aksam yollarını
Ölmek istedim bir türlü ölmedim
Ask bu mu, sevda bu mu, hayat bu mu
Kalp aci, dünya hüzün, göz yas dolu
Simdi sen kim bilir nerelerdesin
Gelir gecelerden kosarak sesin
Bana en aci heber kiminlesin
Adini içimden hala silmedim
Ask bu mu, sevda bu mu, hayat bu mu
Kalp aci dünya hüzün göz yas dolu
Eski bir klasik Türk filmidir bilmem hatırlar mısınız başrolünde Sadri Alışığın oynadığı eski ama eski olduğu kadar da hüzünlü bir Türk filmidir. Nedendir bilinmez bu filmi ne zaman seyretsem hep ruhuma dokunur ama filmdeki çoğu sahneden daha çok filmin bir yerinde Sadri Alışığın o buhulu, dokunaklı ve hatta ağlamaklı bir sesle söylediği bu şarkı alır beni götürür hiç bilmediğim yerlere.
Çoğu şarkıyı dinlerken sözlerine dikkat etmediğim halde nedense bu şarkının sözlerine de hep takılırım. Öyle ya ben seni unutmak için sevmedim diyor o sevgilisine atfen söylüyor ama insan her seferinde başka bir şey için yorumluyor bunu. Bazen yaşadığınız bir olayı, bazen lise yıllarını, bazen gençliğini, bazen tuttuğun takımın geçmişteki şampiyonluğu, bazen sevdiğin yakınlarını ve bazen de gerçekten yürekten sevdiğin ya da seveceğin kişiyi düşünüyorsun ve unutmak için değil her zaman içinde olmasını istediğin için sevdiğini düşünürsün. Öyle ya insan hiç unutmak için sever mi iyi ama insan sadece sevdiklerini mi ayrılınca unutmak istemez.
Filmde kız kördür ve dahi onun tabiriyle kendi gibi garibandır onun yoklar dünyasına hayat katar ve onu aslında çok basit herkesin kolay elde edebileceği türden şeylerle mutlu eder. Ama işte burada şarkının ikinci mısrası devreye girer. Gülmen ayrılmak demekmiş bilmedim yani tamda hayatı boyunca bulamadığı mutluluğu bulduğu anda da kaybedecektir. Hüzünde burada başlayacaktır yani birisinin gözlerinin açılması ve bunun için gülebilmesi malum sebeplerden onların ayrılığı olacaktır. Gülmen ayrılık demekmiş bilmedim ya bilseydin o zaman gülmesini istemeyecek miydin o udu çalarken ruhumu delip geçmeyecek miydin.
“ Bekledim sabah akşam hep yollarını ölmek istedim bir türlü ölmedim ” burası da ayrı bir yara ayrı bir hüzün açar insanın içinde insan neyi bekler sabah akşam sadece sevgilisini mi? Hayatta başka beklediklerimiz yok mudur ? Şarkının bu kısmını dinlerken de çoğu zaman yıllardır neyi beklediğini neyi umduğumu düşünürüm. Sevgili ey sevgili eğer öyle birisi varsa içinde en derin yerinde kimseye söyleyemediğin kendinden bile gizlediğin onu da beklersin. Ölmek istedim bir türlü ölmedim dediğinde artık söylenecek ne bir söz nede derman kalmıştır bende. Ağlamak istersin o Sadri’nin içli sesiyle ağlamazsın bittiğini anlarsın hüzün artık hüzün olmaktan da öte olmuştur manasını artık bilemez hale gelirsin elin ayağında derman kalmaz kimseyle göz göze gelmek de istemezsin sadece çaresizce o anın bitmesini beklersin belki bitmesini istersin beklide istemezsin . O içinde yaşarken ve bize yaşatırken hüznün doruğunu sanki kendisi rol değil hayatın ta kendisini yaşamaktadır ve yaşatmaktadır.
İnsan ölmek isterde bazen gerçekten bir türlü ölemez sakın buradaki ölümü gerçek anlamda düşünmeyin ölmek sadece toprağın altına girmek midir. Ölmek fiziken her yerde olmak ama ruhunla hiçbir yerde olmak demektir. Aldığın nefes içinde sadece yaşamsal ihtiyaçlarını gidermek için aldığın bir gazdan ibaretse ama ciğerlerine çektiğinde içini coşkuyla doldurmuyorsa sana hayatta olduğunu hatırlatmıyorsa işte o zaman ölmüşsün ve yaşamıyorsun demektir. Belki bir türlü ölememekte budur yani aslında içinde hala bir umut bir tat gizlide olsa beklentileri var ve ölmek istemek ve ölememek budur kimbilir.
“ Ask bu mu, sevda bu mu, hayat bu mu, Kalp aci, dünya hüzün, göz yas dolu “ evet ya işte aşk da bu hayat da sevda da bu en çok içimde kendi içimde kritiğini yaptığım konulardan birisi. Bu kalp acı hüzün ve göz yaş dolu olmuş ve olacaktır. Kalp acısı da insanların diner belki bir gün ama bu dünyanın hüznü biter mi gözyaşı eksilir mi onu hiç sanmıyorum sadece bunun için dua edebiliyorum. Hüznü de hissetmek insanda tuhaf şeyler oluşturmaz mı ? Yoksa sadece bende mi bu tür olgular mevcut yani aslında ben hüznü yaşamayı seviyorum. Yada nasıl anlatmalı bilmem ama insan bazen de hüznü yaşarak mutlu olabilmeli ruhunu dinlendirebilmeli ve hatta sonunda kendini motivede edebilmeli. Madem ki bu dünya da hüzün de var dışımızdan yaşayamıyorsak bile içimizde onun tadını alabilmeliyiz.
“ Şimdi sen kim bilir nerelerdesin “ En çok takıldığım ve düşünmeden geçemediğim sözlerden birisi de burada yatıyor. Kim bilir nerelerdesin bunu duyunca da geçmişte sevdiğim ve göremediğim, özlediğim tüm dostlarım ve yakınlarım gelir aklıma. Sadece sevgiliyi mi düşünmeli insan hayatımızdan geçmiş ve içimizde iz bırakmış nice dostlarımız gelmez mi aklımıza. Merak ettiğim şey ise acaba onlardan biriside benim şimdi kim bilir nerede olduğumu hayal etmiş midir ? Beni ve yaşadıklarımızı hayalinden geçirmiş midir ? Ama gene merak ettiğim başka bir konu ise acaba özlediklerimle bir gün bir yerde gene karşılaşırsak onu geçmişte bıraktığım gibi iyi veya kötü, tatlı veya acı, masum ya da şeytani, beni seven ya da nefret eden kısacası bıraktığım haliyle bulabilecek miyim. Eğer onları bıraktığım gibi bulamazsam hayalimde yaşattığım hayallerim kırılır mı ? Yoksa onları hep içimde hayalimde tatlı bir hoş seda olarak yaşatmak daha mı mutlu eder. Hayat gerçektir ve sonuçta gerçekler hep karşına çıkacaktır. Bunu da yaşarak defalarca gördüm, yaşadıkça da görmeye devam edeceğimi umuyorum. Tuhaftır ama arkasında gelen sözler fazla ilgimi çekmemektedir yani kiminle olduğu çok da önemli değildir madem hayat sürüyor o halde mutlaka başka birileri de onların hayatına girecektir.
Sevgili Behlül Pektaş sizi hiç tanımam ama neler yaşadın ki bu dizeler döküldü kaleminden, muhterem Amir Ateş senin inancından kim şüphe eder ki hangi ruhani duygularla besteledin bu şarkıyı ve hey gidi koca Sadri nasıl derinden bir hüzün yaşadın ki dudaklarından değil sanki kalbinden kopup geldi o içli sesin kulağımızdan değil de ruhumuzdan geçti gitti kim söyler bana.
Çok severim sanat musikisini ve sadece sevmekle kalmayıp araştırmayı da sevmemden bu mısraları dillendiren nice güzel seslerden dinledim bu şarkıyı. Hele de bam telimizi titreten sesine aşık olduğum zeki müren den bile çok defa dinledim. Ayrı bir lezzet ayrı bir duygu yoğunluğu da yaşadım ama hiç biri beni Rahmetle andığım Sadri Alışık beyefendi gibi derinden yaralamadı.
Belki sizde eski Türk filmlerine nede olsa klasik bildiğimiz Türk filmi diye bakanlardansınız beklide bu filmi hiç görmediniz belki de bu şarkıyı hiç duymadınız yada sözlerine hiç dikkat etmediniz ama hayat bu filmdeki bu yürek dağlayan ta kendisi değil mi onu da görmedik, duymadık, yaşamadık diyebilir misiniz ?
Ben Osman hafif den gariban derdi kendisi bir filminde sorarım size hangimiz bu dünyaya hafif den gariban gelmedik ve hafif den gariban gitmiyoruz giderken ardımızda sevdiklerimizi ve bizi sevenleri bırakmıyoruz.
alinti