- 6 Aralık 2015
- 927
- 6.487
çok cahiliz hayatım, bir olayı birçok açıdan düşünebilmek için inan bana çok deneyimsiziz.
ailelerimiz bizden daha çok yaşamış, bizim tanıdığımız insandan çok daha insan tanımış, ne olaylara şahit olmuşlar ve yılların deneyimini bize enjekte etmeye çalışıyorlar.
onlar kadar yorulmayalım diye yapmak istiyorlar bunu.
gençliğinin, küçüklüğünün verdiği yetkiyle şu an onları suçlayabiliyorsun.
fakat sana çok daha acı bir şey söyleyeyim; gelecekte hayatının daha özgür, ayakları yere basan, tavizsiz, tavizsiz ve kişiliğine saygı duyulan bir hayat olmasını istiyorsan donanımlı olmaya mecbursun.
üniversiteyi her okuyan adam olur diyemem zira adamlık kriterlerimiz inanılmaz farklı.
bana soracak olursan çoğu lisenin varlığı bile insan zekasına hakaretten ibaret, evet.
bak 4 sene gittiğin okul sana üniversitenin esasen ne olduğunu, ne demek olduğunu, amacının ne olduğunu öğretememiş.
kızma lakin sen de doğaya salınsa kendi kendine bir şeyleri fark edebilecek çocuklardan da değilmişsin.
yetersiz senin şu ana kadar bulunduğun çevre.
sen de yetersizmişsin ya da yetersiz bırakılmışsın. (ailen tarafından olmadığı mutlak.)
suçlamak için söylemiyorum, olanı objektif ve bir tık da acımadan yoksun belirtiyorum.
zaten ileride benim gibi insanlar karşına müşteri olarak çıkacak.
canını çok yakarlar, haberin olsun.
o işler hayallerdeki ya da yaz dizilerindeki olmuyor.
hayatın rengi toz pembe değil kuzum benim.
bir restoranda yönetici olursan muhatap olacağın kitle değişiyor, aşçı olursan değişiyor, garson olursan değişiyor.
kafe sahibi arkadaşlarım var, hoş konseptli yerler. hiçbirinden müşteri beni şöyle taciz etti diye duymadım.
bir de üniversite öğrencisi kafede harçlığını çıkartmaya çalışan gençler var. sor bir onlara, ne çirkinliklere maruz kalmışlar.
bak bir insanın yürüyüş yapacağı sokağı bile belirliyor.
hiç bu açıdan bakmış mıydın?
elbetteki meşru kılınmaz taciz gibi rezillikler.
bu da hayatın berbat renklerinden biri işte.
benden ya da benim gibilerden daha acımasız ve gözünün yaşına bakmayacak renklerden.
şimdiden hazırla kendini. karşındaki düşmanlar kansız ve çetin.
hani para, kariyer, başarı her şey değil diyoruz ya.
belki her şey değildir fakat yadsıyamayacağın kadar çok şey onlar.
aileni de kalkıp para kazanacağım diye avutmaya çalışma. hakaret gibi gelir. para değil meseleleri. senin paranı ne yapsınlar balım? cidden sence sana muhtaçlar mı?
karşılaşmak için can attığın olaylar onların canını yakıyor.
kimse kimseye hava atmak için de seni kullanmayacak, emin ol. gurur filan duyarlar, övünürler. yaptığı tablodan memnun her ressam gibi gözlerinden bir ışıltı geçer, bu kadar.
haklarıdır, çok görmeyiver.
ailelerimiz bizden daha çok yaşamış, bizim tanıdığımız insandan çok daha insan tanımış, ne olaylara şahit olmuşlar ve yılların deneyimini bize enjekte etmeye çalışıyorlar.
onlar kadar yorulmayalım diye yapmak istiyorlar bunu.
gençliğinin, küçüklüğünün verdiği yetkiyle şu an onları suçlayabiliyorsun.
fakat sana çok daha acı bir şey söyleyeyim; gelecekte hayatının daha özgür, ayakları yere basan, tavizsiz, tavizsiz ve kişiliğine saygı duyulan bir hayat olmasını istiyorsan donanımlı olmaya mecbursun.
üniversiteyi her okuyan adam olur diyemem zira adamlık kriterlerimiz inanılmaz farklı.
bana soracak olursan çoğu lisenin varlığı bile insan zekasına hakaretten ibaret, evet.
bak 4 sene gittiğin okul sana üniversitenin esasen ne olduğunu, ne demek olduğunu, amacının ne olduğunu öğretememiş.
kızma lakin sen de doğaya salınsa kendi kendine bir şeyleri fark edebilecek çocuklardan da değilmişsin.
yetersiz senin şu ana kadar bulunduğun çevre.
sen de yetersizmişsin ya da yetersiz bırakılmışsın. (ailen tarafından olmadığı mutlak.)
suçlamak için söylemiyorum, olanı objektif ve bir tık da acımadan yoksun belirtiyorum.
zaten ileride benim gibi insanlar karşına müşteri olarak çıkacak.
canını çok yakarlar, haberin olsun.
o işler hayallerdeki ya da yaz dizilerindeki olmuyor.
hayatın rengi toz pembe değil kuzum benim.
bir restoranda yönetici olursan muhatap olacağın kitle değişiyor, aşçı olursan değişiyor, garson olursan değişiyor.
kafe sahibi arkadaşlarım var, hoş konseptli yerler. hiçbirinden müşteri beni şöyle taciz etti diye duymadım.
bir de üniversite öğrencisi kafede harçlığını çıkartmaya çalışan gençler var. sor bir onlara, ne çirkinliklere maruz kalmışlar.
bak bir insanın yürüyüş yapacağı sokağı bile belirliyor.
hiç bu açıdan bakmış mıydın?
elbetteki meşru kılınmaz taciz gibi rezillikler.
bu da hayatın berbat renklerinden biri işte.
benden ya da benim gibilerden daha acımasız ve gözünün yaşına bakmayacak renklerden.
şimdiden hazırla kendini. karşındaki düşmanlar kansız ve çetin.
hani para, kariyer, başarı her şey değil diyoruz ya.
belki her şey değildir fakat yadsıyamayacağın kadar çok şey onlar.
aileni de kalkıp para kazanacağım diye avutmaya çalışma. hakaret gibi gelir. para değil meseleleri. senin paranı ne yapsınlar balım? cidden sence sana muhtaçlar mı?
karşılaşmak için can attığın olaylar onların canını yakıyor.
kimse kimseye hava atmak için de seni kullanmayacak, emin ol. gurur filan duyarlar, övünürler. yaptığı tablodan memnun her ressam gibi gözlerinden bir ışıltı geçer, bu kadar.
haklarıdır, çok görmeyiver.