- 16 Ağustos 2010
- 292.866
- 602.470
- 43
Bana bel ve boyun fıtığı ile gelen hastaların çoğu aynı soruyu soruyor: "Neden fıtık oldum?" Yıllardır hastalara söylediğim tek bir neden var: Stres. Keyifliyken yaptığımız hiçbir hareket fıtıklaşmaya sebep olmazken stresliyken, üzüntülüyken veyahut bir şeye sinirlendiğimizde yaptığımız ufak bir hareket dahi bel veya boyun fıtığına yol açabilir. Son yıllarda Avrupa ve Amerika'da inşa edilen araştırmalar stres ile fıtık arasındaki ilişkiyi kanıt ederken biz Türkler uzun yıllardır bunu zati söylüyoruz, biz fıtığın stresten kaynaklandığını fıtık hastalığı bulunduğundan itibaren biliyoruz. Zira ne vakit birisi bizi sinirlendirse, üzse hemen aynı sözcükleri kullanırız: "Beni fıtık ettin!" Yaptığımız bir iş bizi çok zorlasa gene aynı sözcükler dökülür dudaklarımızdan: "Bu iş beni fıtık etti." Özellikle yaz tatillerimizde henüz belirgin olur fıtıkların stresten kaynaklandığı. Tatil yerlerinde yaşımızı, başımızı unutur, tuhaf garip sporlar yaparız, atlar zıplar top oynarız.
Günlük yaşamda bizi zorlayacak, yarı yöntemde bırakacak hareketleri daimi yaparız. Hiçbir şey de olmaz. Hatta kendimizi henüz dinç henüz genç hissederiz. Ama ne vakit ki dönüş başlar, trafikte, havaalanında bir mesele yaşarız, ufacık bir bavulu kaldırmak bile bizim fıtık olmamıza sebep olur.Bazen kıpırdayamaz hale gelir, tutulur kalırız. Özellikle hassas, kederini içine atan kişiler henüz büyük riziko altındadır. İçe ata ata bir birikim olur içeride ve sonra bir bomba gibi patlar. Bu patlayan bombanın bel veya boyun fıtığına dönüşmesi gene iyi bir şeydir, beyindeki kanamalar, kalp krizleri çok henüz tehlikelidir. Peki çare ne, ne stresten kaçabilir, ne de üzüntüye mani olabiliriz. Ne inşa etmeliyiz ki strese girsek bile fıtık olmayalım? Birincisi stres yönetimi, yani çok üzüldüğümüzde içimize atmamak, onu yenmeye çalışmak, istemediğimiz vakit hayır diyebilmek, ikinci yol de şayet stresle baş edemiyorsak hiçbir ağır iş yapmadan kendimizi istirahata çekmek, en iyisi bir şey yapmadan sakinleşene kadar uzanmak. Ama kendimde de başkalarında da gördüğüm en önemli mesele "hayır" demeyi bilemememiz, şayet öğrenemezsek nihayetinde fıtık oluyoruz ona göre.
Bel fıtığı nedenleri
Stres
Aşırı yorulma
Yukarı uzanma
Yana doğru eğilme
Klima rüzgarına, cereyana maruz kalma
Uzun süre ayakta durma
Uzun süre sarsıntılı yöntemde araba kullanma
Bel fıtığında operasyon gerektiren durumlar
Bacakta güç kaybı
Tedaviyle geçmeyen ağrılar
Yürümekte zorluk yaratan uyuşmalar
Yürümekte güçlük
Gece uyandırıcı ağrılar
MR görüntülerinde kopmuş fıtık parçası
İdrar kaçırma
Cinsel fonksiyon kaybı
Bel fıtığında tedavi şeması Sadece ağrı varsa :
İlaç tedavisi, istirahat
Ağrı ve uyuşma varsa:
Fizik tedavi, nöral terapi,kaplıca, bele ozon enjeksiyonu
Güç kaybı varsa: Ameliyat Bel ağrısı görülme sıklığı
Tüm toplumda
%80 Bayanlarda
%90 Erkeklerde
%70 Bel fıtığı görülme sıklığı
Tüm toplumda %60
Ameliyatlık düzeyde %5
Bayanlarda %75 %8
Erkeklerde % 45 %2
Bel fıtığının en sık görüldüğü meslek grupları
1.Ev hanımları
2.Yöneticiler
3.Öğretmenler
4.Şöförler
5.Garsonlar
6.Eczacılar
7.Vibratörlü iş makineleri kullananlar
Ameliyat nasıl yapılıyor
Bel fıtığı ameliyatlarında altın standart mikrocerrahi. Bir çok farkli yol bulunmasına rağmen hiçbiri mikrocerrahi kadar başarılı olamadı. Mikrocerrahi ile hastanın belinde ancak bir parmağın girebileceği bir delikten giriyor, mümkün olduğunca kas ve kemik dokusuna zarar vermeden fıtık parçası çıkartılıyor. hastanın cilt dikişi olmuyor. Hasta iki saat sonra ayağa kaldırılarak aynı gün içinde taburcu olabiliyor. Operasyonda sakat kalma felç olma riski neredeyse yok. Operasyon hastanın durumuna göre genel veya lokal anestezi ile yapılıyor. Tüm operasyon onbeş ila yirmi dakika sürüyor. Ameliyat sonrası Ameliyat günü taburcu meydana gelen hasta, on gün evinde kalıyor, evde dolaşması, oturması serbest oluyor. On gün sonra kontrole gelen hastaya her türlü hareket için izin veriliyor. Ağır kaldırma, öne eğilme, yukarı uzanma, araba kullanma, cinsel ilişkiye girme yasaklanmıyor. En az iki hafta müddetle strese girmesi istenmediği için iki hafta sonra işe başlayabiliyor. Belimize Nasıl Özen Gösterebiliriz
OTURURKEN
Sert sandalyede omurganız dik olarak, bir veya iki diziniz kalçanızdan henüz yukarıda olacak şekilde oturun. Kısa dinlenme müddetleri için koltuklu sandalye çok iyi dayanak sağlar.
AYAKTA DURURKEN
Beliniz düz olarak ayakta durmaya çalışın. Ayakta çalışırken beldeki çöküklüğü hafifletmek için ayak iskemlesini kullanın. Dizlerinizi bükmeden öne doğru eğimeyin. Bayanlar için orta yükseklikteki topuklar beli henüz az zorlar. Topuksuz ayakkabılardan sakının.
YATARKEN
Sert yatakta yatın. Yumuşak yatakların altına 2 cm kalınlıkta kontraplak koyun. Yüzüstü yatmayın. Sırtüstü yatarken dizlerinizin altına bir yastık koyun. Yan yatarken bacaklarınızı kalça ve dizden bükük olarak tutun.
ARABA KULLANIRKEN
Koltuğunuz sert olmalı. Pedalları kullanırken bacağınızın tam gerilmemesi için direksiyona mümkünse yakın oturun.
BİR ŞEY KALDIRIRKEN
Kaldırmayı uygun bir şekilde güvenli yapın. Dizlerinizi bükün, yükü vücudunuza yakın tutun ve kalkmak için bacak adalelerinizi kullanın. Ani hareketlerden sakının. Ağır herhangi bir şeyi belinizden yukarı seviyeye kaldırmayı denemeyin.
ÇALIŞIRKEN
Ağır iş yapmayınız. İmkanınız varsa yorgunluğu hissetmeden önce bir işten diğerine geçin. Şayet bütün gün büroda çalışıyorsanız fırsat buldukça kalkıp etrafta dolaşın.
EGZERSİZ
Bel ağrınız geçince düzenli egzersiz yapın . Ama kuvvetli bir harekete girişim etmeden önce, adalelerinize ısınma ve gevşeme fırsatı vermek için yavaş başlayın.
Kaynak : MİLLİYET