- Konu Sahibi Ultraviyole
- #1
Herkesin yaşam içinde bir yerlere varmaya çalışırken diğer kişilerden görmek istediği davranışlar, daha çokta manevi anlamda tatmin duyabilmek için beklentileri vardır.
Hiçbirimiz tek başımıza yaşamıyoruz, diğer insanlarla etkileşim içindeyiz. Ve istiyoruz ki, iş hayatımızı, özel yaşamımızı bizimle paylaşan ailemiz, sevgilimiz, eşimiz yada iş arkadaşlarımız biz açıkça dile getirdiğimizde ya da daha biz dile getirmeden ki, bu çok daha değere geçiyor, beklentilerimizi farketsin, bizi düşündüğünü belirtsin.
Ama bu beklenti, özellikle de kadın-erkek ilişkilerinde zaman içinde, yani ilişki yol aldıkça, çoğu zaman karşılanmaz hale geliyor. Bir zamanlar şu dünyada en sevdiğimiz olduğunu düşündüğümüz kişi, beklentilerimizi karşılamama tavrını inatla sürdüren biri haline dönüşüyor. Ve unutuluyor ki, bir zamanlar onu o kadar sevmemizin sebeplerinden biri de, bizi içtenlikle düşündüğünü, birlikte vakit geçirmeyi ne kadar istediğini, beklentilerimizi karşılamaya yönelik olduğunu hissetmemizdi.
İnsanlar bu noktada nasıl hayatı birbirleri için zor hale getiriyorlar, mantıklı olarak bir sebep bulamıyorum. Ama bu hemen herkesin geçirdiği bir tecrübe. Sonrasında bir kopukluk başlıyor. Artık o insanı yakın hissedememe, bir zamanlar yanında olduğumuz gibi davranabildiğimiz, bir başka deyişle, yanında bizi biz olarak kabul ettiği ve sevdiği için rahat ettiğimiz insandan çekinmeye başlıyoruz. Bu hislerimiz zaman içinde onarılması gittikçe güç bir durum yaratıyor. Ve bunu onarmanın bir yolunu bulamayanlar için, düşünceli davranılsa ve bencillikten kendimizi koruyabilsek çok uzun sürecek birliktelikler göz göre göre bitiyor.
Beklentiler karşılandığında içimizdeki motivasyonu ve gücü oluşturuyor. Kendimizde, o insan için, kendimiz ve çevremiz için daha iyi birşeyler gerçekleştirme gücünü buluyoruz.
İnatçılık, bencillik ve ilgisizlik, bir zamanlar sevdiğimize göre, sevilecek, takdir edilecek değerleri olan bir insana yaptığımız en büyük haksızlık. Bu davranışlar sonuçta bize hiç birşey kazandırmıyor ama kaybettiğimiz belki de, izin versek hayatımıza daha nice renkler katacak sevdiklerimiz oluyor.
(Alıntıdır)
Hiçbirimiz tek başımıza yaşamıyoruz, diğer insanlarla etkileşim içindeyiz. Ve istiyoruz ki, iş hayatımızı, özel yaşamımızı bizimle paylaşan ailemiz, sevgilimiz, eşimiz yada iş arkadaşlarımız biz açıkça dile getirdiğimizde ya da daha biz dile getirmeden ki, bu çok daha değere geçiyor, beklentilerimizi farketsin, bizi düşündüğünü belirtsin.
Ama bu beklenti, özellikle de kadın-erkek ilişkilerinde zaman içinde, yani ilişki yol aldıkça, çoğu zaman karşılanmaz hale geliyor. Bir zamanlar şu dünyada en sevdiğimiz olduğunu düşündüğümüz kişi, beklentilerimizi karşılamama tavrını inatla sürdüren biri haline dönüşüyor. Ve unutuluyor ki, bir zamanlar onu o kadar sevmemizin sebeplerinden biri de, bizi içtenlikle düşündüğünü, birlikte vakit geçirmeyi ne kadar istediğini, beklentilerimizi karşılamaya yönelik olduğunu hissetmemizdi.
İnsanlar bu noktada nasıl hayatı birbirleri için zor hale getiriyorlar, mantıklı olarak bir sebep bulamıyorum. Ama bu hemen herkesin geçirdiği bir tecrübe. Sonrasında bir kopukluk başlıyor. Artık o insanı yakın hissedememe, bir zamanlar yanında olduğumuz gibi davranabildiğimiz, bir başka deyişle, yanında bizi biz olarak kabul ettiği ve sevdiği için rahat ettiğimiz insandan çekinmeye başlıyoruz. Bu hislerimiz zaman içinde onarılması gittikçe güç bir durum yaratıyor. Ve bunu onarmanın bir yolunu bulamayanlar için, düşünceli davranılsa ve bencillikten kendimizi koruyabilsek çok uzun sürecek birliktelikler göz göre göre bitiyor.
Beklentiler karşılandığında içimizdeki motivasyonu ve gücü oluşturuyor. Kendimizde, o insan için, kendimiz ve çevremiz için daha iyi birşeyler gerçekleştirme gücünü buluyoruz.
İnatçılık, bencillik ve ilgisizlik, bir zamanlar sevdiğimize göre, sevilecek, takdir edilecek değerleri olan bir insana yaptığımız en büyük haksızlık. Bu davranışlar sonuçta bize hiç birşey kazandırmıyor ama kaybettiğimiz belki de, izin versek hayatımıza daha nice renkler katacak sevdiklerimiz oluyor.
(Alıntıdır)