- 5 Temmuz 2009
- 698
- 1.616
- 38
Merhabalar,
Başlıktan da anlayacağınız üzere, sevgilim evlenmiş boşanmış ve bir de dünya tatlısı bir kız çocuğu var, henüz 8 yaşında. Çocuğun velayeti hukuken annede ama annesinin ailesi şehir dışında yaşadığından ve aile bağları anladığım kadarıyla sağlam olmadığından, çocuk haftanın 3-4 günü babada, 3-4 günü annede kalıyor, bu şekilde pinpon topu misali ömrü geçiyor çocuğun. Babanın dünya iyisi bir ailesi var, babaanne ve dede özellikle, çocuğa inanılmaz düşkünler ve haftaiçinde okuldan alımı, özel aktivitelere götürülmesi vs konusunda devamlı elleri üzerinde. Annesi ile ilgili yanlış bir şey söylemek haddime düşmez ama anladığım kadarıyla erken yaşta evlilik yaptığı için özgür kadın olmayı özlemiş ve şuanda hayattaki duruşu özgürlüğü yönünde, annelik hissi 2. planda ve onun için sevgilim de kızına hem annelik hem babalık yapıyor. Ama kadın da çalışıyor neticede, elinden geleni de yapıyordur içinde bulunduğu psikolojik durumu bilemeyiz neticede.
Bize gelince. Ben 29 yaşındayım. Sevgilim 38. İkimizin de çok iyi eğitimlerimiz, işlerimiz , ortalamanın üstünde kazançlarımız ve çok güzel ailelerimiz var. Hayata bakışımız, gelecekten isteklerimiz, beklentilerimiz örtüşüyor. Onu çok seviyorum, o da beni kimsenin sevmediği kadar seviyor, sevgisinden çok eminim. Çok hassas ve vicdanlı bir adam, zaten ona aşık olmamdaki en büyük etken kızına olan düşkünlüğü ve hassasiyeti.
Ancak...
Bugünlerde artık eve sığamıyor sevgilim. Sürekli evlenmek istediğini, bensiz artık bir gün dahi geçirmek istemediğini, artık zamanının geldiğini söylüyor. 1 yılı aşkındır tanışıyoruz ve 2. görüşmemizde sevgili olmuştuk bile.
Bugüne kadar aşktan gözü dönmüş, normalde eski erkek arkadaşımla haftada 1 görüşen biriyken her gün her saat onu görmek isteyen ve onsuz bir hayat düşünemeyen biriydim. Evet kolay olmadı bekar biri olarak, boşanmış ve çocuklu bir adamla birliktelik, öncelikle onun düzeni var ve o düzene ayak uydurmam gerekiyordu, sorunlar da çıktı arada sırada ama hep alttan aldık karşılıklı ve büyük olaylar yaşamadan adapte olduk bu hayata. Ama bu tabi benim her şey bittikten sonra kapımı kapatıp baba evime dönmemle rahatlama sağlatıyordu bana, şimdi ise evlilik söz konusu.. Zaten oldum olası korkarım evlilikten, sanki mutsuz olurmuşum gibi, mutsuz olursam da dönüşü olmazmış gibi. Ne bilim bir tür fobi galiba.
Bu fobimin üstüne bir de çocuk eklenince, işler daha da zorlaştı tabi. Yanlış anlaşılmak istemem, yazı bu neticede, yüzümü görmüyor, mimiklerimden ne demek istediğimi anlamıyorsunuz. Ama, benim şu hayatta en önem verdiğim şey evlat ve anne baba. Onun için sevgilim zaman zaman sinir krizlerine girdi, kızına iyi annelik yapmıyor eski eşi diye. Orda bile onu durduran, aman dur diyen hep ben oldum. Ki ben kıskanç bir kadındım bugüne kadar :) Yine kıskansam da, ortada bir evlat var, hem de görseniz, kibar, naif, kırılgan ve dünyada gördüğüm en güzel kızlardan biri. O üzülmesin diye hep susturdum sevgilimi, kıskansam da, canım gitse de, aman dedim, yapma dedim, etme dedim. Neyse, o da dizginledi kendini ve bugünlere daha sakin ve daha mutlu bir adam olarak geldi.
Çok uzatmak istemiyorum ama ; ailem açısından tabi ki de sorun çıkacak, annem ağlama krizlerine girecek, bana tüm dezavantajları ve felaket senaryolarını bir bir sıralayacak biliyorum. Babam ise... Babam çok duygusal bir adam ama benden beklentileri çok yüksek, ben onun en özeliyim. Böyle bir durumda, hani yanlış düşünmeyin ama sanki biraz hayal kırıklığı yaşatmış olacağım gibi hissediyorum ona karşı da...
Duygularım, aklım, mantığım, kalbim birbirine karıştı. Ne yapacağımı nasıl davranacağımı şaşırdım, onun için sizden akıl istiyorum biraz galiba.
Tek ricam, az önce de dediğim gibi, sesimi duymadınız, mimiklerimi görmediniz, ne dediğimi tam anlamadan sadece yazmış olmak için yazmayın, zaten karmakarışığım, daha da karışmayayım.
Hepinize huzur dolu bir hayat diliyorum...
NOT : Fake değilim :) Kazen'in de haberi var, 2. üyeliğim. Sevgiler.
Başlıktan da anlayacağınız üzere, sevgilim evlenmiş boşanmış ve bir de dünya tatlısı bir kız çocuğu var, henüz 8 yaşında. Çocuğun velayeti hukuken annede ama annesinin ailesi şehir dışında yaşadığından ve aile bağları anladığım kadarıyla sağlam olmadığından, çocuk haftanın 3-4 günü babada, 3-4 günü annede kalıyor, bu şekilde pinpon topu misali ömrü geçiyor çocuğun. Babanın dünya iyisi bir ailesi var, babaanne ve dede özellikle, çocuğa inanılmaz düşkünler ve haftaiçinde okuldan alımı, özel aktivitelere götürülmesi vs konusunda devamlı elleri üzerinde. Annesi ile ilgili yanlış bir şey söylemek haddime düşmez ama anladığım kadarıyla erken yaşta evlilik yaptığı için özgür kadın olmayı özlemiş ve şuanda hayattaki duruşu özgürlüğü yönünde, annelik hissi 2. planda ve onun için sevgilim de kızına hem annelik hem babalık yapıyor. Ama kadın da çalışıyor neticede, elinden geleni de yapıyordur içinde bulunduğu psikolojik durumu bilemeyiz neticede.
Bize gelince. Ben 29 yaşındayım. Sevgilim 38. İkimizin de çok iyi eğitimlerimiz, işlerimiz , ortalamanın üstünde kazançlarımız ve çok güzel ailelerimiz var. Hayata bakışımız, gelecekten isteklerimiz, beklentilerimiz örtüşüyor. Onu çok seviyorum, o da beni kimsenin sevmediği kadar seviyor, sevgisinden çok eminim. Çok hassas ve vicdanlı bir adam, zaten ona aşık olmamdaki en büyük etken kızına olan düşkünlüğü ve hassasiyeti.
Ancak...
Bugünlerde artık eve sığamıyor sevgilim. Sürekli evlenmek istediğini, bensiz artık bir gün dahi geçirmek istemediğini, artık zamanının geldiğini söylüyor. 1 yılı aşkındır tanışıyoruz ve 2. görüşmemizde sevgili olmuştuk bile.
Bugüne kadar aşktan gözü dönmüş, normalde eski erkek arkadaşımla haftada 1 görüşen biriyken her gün her saat onu görmek isteyen ve onsuz bir hayat düşünemeyen biriydim. Evet kolay olmadı bekar biri olarak, boşanmış ve çocuklu bir adamla birliktelik, öncelikle onun düzeni var ve o düzene ayak uydurmam gerekiyordu, sorunlar da çıktı arada sırada ama hep alttan aldık karşılıklı ve büyük olaylar yaşamadan adapte olduk bu hayata. Ama bu tabi benim her şey bittikten sonra kapımı kapatıp baba evime dönmemle rahatlama sağlatıyordu bana, şimdi ise evlilik söz konusu.. Zaten oldum olası korkarım evlilikten, sanki mutsuz olurmuşum gibi, mutsuz olursam da dönüşü olmazmış gibi. Ne bilim bir tür fobi galiba.
Bu fobimin üstüne bir de çocuk eklenince, işler daha da zorlaştı tabi. Yanlış anlaşılmak istemem, yazı bu neticede, yüzümü görmüyor, mimiklerimden ne demek istediğimi anlamıyorsunuz. Ama, benim şu hayatta en önem verdiğim şey evlat ve anne baba. Onun için sevgilim zaman zaman sinir krizlerine girdi, kızına iyi annelik yapmıyor eski eşi diye. Orda bile onu durduran, aman dur diyen hep ben oldum. Ki ben kıskanç bir kadındım bugüne kadar :) Yine kıskansam da, ortada bir evlat var, hem de görseniz, kibar, naif, kırılgan ve dünyada gördüğüm en güzel kızlardan biri. O üzülmesin diye hep susturdum sevgilimi, kıskansam da, canım gitse de, aman dedim, yapma dedim, etme dedim. Neyse, o da dizginledi kendini ve bugünlere daha sakin ve daha mutlu bir adam olarak geldi.
Çok uzatmak istemiyorum ama ; ailem açısından tabi ki de sorun çıkacak, annem ağlama krizlerine girecek, bana tüm dezavantajları ve felaket senaryolarını bir bir sıralayacak biliyorum. Babam ise... Babam çok duygusal bir adam ama benden beklentileri çok yüksek, ben onun en özeliyim. Böyle bir durumda, hani yanlış düşünmeyin ama sanki biraz hayal kırıklığı yaşatmış olacağım gibi hissediyorum ona karşı da...
Duygularım, aklım, mantığım, kalbim birbirine karıştı. Ne yapacağımı nasıl davranacağımı şaşırdım, onun için sizden akıl istiyorum biraz galiba.
Tek ricam, az önce de dediğim gibi, sesimi duymadınız, mimiklerimi görmediniz, ne dediğimi tam anlamadan sadece yazmış olmak için yazmayın, zaten karmakarışığım, daha da karışmayayım.
Hepinize huzur dolu bir hayat diliyorum...
NOT : Fake değilim :) Kazen'in de haberi var, 2. üyeliğim. Sevgiler.