- 22 Kasım 2011
- 321
- 0
Hoş geldin. Masum yüreğini alıp, karşı kıyıdan yürüdün geldin buralara. Ellerinde ışığı sönmemiş yıldızlar, gözlerinde yeni dünyaya salınan ilk şaşkın bakışların ışığıyla sen de merhaba dedin taze güne, aydınlığa. Avuçlarında ötelerin temizliği ve sıcaklığı var hala. Kalbin bir kuşun kalbi gibi ürkek ve kırılgan. Tenine henüz değmemiş rüzgarın hoyrat eli. O kentin ortasında henüz yenisin, çok yenisin. Annenin sıcak teni, şefkatli elleri ve merhametle atan yufka kalbi senin için çarpacak bundan böyle. Şarkıları, ninnileri senin için söyleyecek.
Hoş geldin bebek aramıza.
Annene ve babana hoş geldin.
Hoş geldin bebek,
Dünyaya, hayata, acılara, hüzne, sevince
Bu sıcak ve tehlikesiz günlerin ardında sen de yalnız düşeceksin hayatın girift yollarına. Dikenli çalılara sen de takılacaksın. Sen de üzülüp sen de ağlayacak, yorulacaksın uzun yollarda. Bekleyeceksin hayallerini, bıkmadan bekleyeceksin. Rüzgar senin de yüzünü kanatacak. Gözesi uzak iklimlerin yağmurlarından medet umacaksın yılmayası. Islanacaksın çapkın rüzgarlarda Serseri fenerler seni karanlıklarda bırakacak ummadığın bir zamanda. Keşişin hileli tespihleri eşiklerini aralayacak. Bir başına kalacaksın dar zamanlarda.
Hoş geldin bebek,
Bumerang yokuşuna hoş geldin Hoş geldin bebek,
Dönüşü olmayan bu yola hoş geldin. Yasemin, mine kokulu günlerinin ardından naylon kokulu sabahlar bekleyecek seni. Derin ve masmavi göklerin ardından isli semalar düşecek ufuklarına. Sevinci ve umudu hayat ipliğine dizmenin yollarını öğrenmelisin en başta. Her yanı diken dolu bitkiyi karanfile dönüştürmeyi bir de En büyük ihanetleri kozasında dokur zamanın cadı eli. Sen en büyük ihanetleri en büyük sabırlara bilemeyi öğren. Bir eski evin cumbasından sokağa taşan pembe bir sardunyanın yaprağında saklı biyesi eskil sevilerle örülmüş güzelliğin esrarı. Kırılgan bir saba yeli sana getirecek bir hüzünlü sabah türküsünü. O türküye seslenmelisin belki de.
Zira yalnız kalacaksın sen de günün birinde..
Hoş geldin bebek,
Hoş geldin bebek,
Sağanak sözcüklerin ortasına hoş geldin. Dilin kıyısına, sözün tepelerine, kelimelerin ülkesine Eşkin bir kısrak inletirken vadiyi, sen de koşacaksın rüzgar gibi yamaçlara zamanı geldiğinde. Zaman sırça kadehte demlenirken, günler oyalanırken büyüyeceksin bir anda. Nice günler akacak zamanın yanağından. Dingin bir günün bilinmezliğiyle karışacaksın sen de hayata, insanlara. Ne zirveler çökecek gözlerinden. Sesini duyuramadığın vakitler gelecek hiç bitmeyesi. Erken çiçeğe durmuş bir bahar dalı gibi kuruyacaksın meyve vermeden zaman zaman. Gün gelecek mutluluktan esriyecek başın, dönecek çark-ı felek gibi Ebem kuşakları geçeçek başının üzerinden. Renkleri tutmaya çalışacak ve peşinden koşacaksın. Dudaklarından aşkın tarihini okuyacak annen ve dahi baban.
Zira sen de seveceksin günün birinde
Hoş geldin bebek,
Sevda ülkesine hoş geldin
Şaşıfelek çıkmazına hoş geldin
Hoş geldin bebek aramıza.
Annene ve babana hoş geldin.
Hoş geldin bebek,
Dünyaya, hayata, acılara, hüzne, sevince
Bu sıcak ve tehlikesiz günlerin ardında sen de yalnız düşeceksin hayatın girift yollarına. Dikenli çalılara sen de takılacaksın. Sen de üzülüp sen de ağlayacak, yorulacaksın uzun yollarda. Bekleyeceksin hayallerini, bıkmadan bekleyeceksin. Rüzgar senin de yüzünü kanatacak. Gözesi uzak iklimlerin yağmurlarından medet umacaksın yılmayası. Islanacaksın çapkın rüzgarlarda Serseri fenerler seni karanlıklarda bırakacak ummadığın bir zamanda. Keşişin hileli tespihleri eşiklerini aralayacak. Bir başına kalacaksın dar zamanlarda.
Hoş geldin bebek,
Bumerang yokuşuna hoş geldin Hoş geldin bebek,
Dönüşü olmayan bu yola hoş geldin. Yasemin, mine kokulu günlerinin ardından naylon kokulu sabahlar bekleyecek seni. Derin ve masmavi göklerin ardından isli semalar düşecek ufuklarına. Sevinci ve umudu hayat ipliğine dizmenin yollarını öğrenmelisin en başta. Her yanı diken dolu bitkiyi karanfile dönüştürmeyi bir de En büyük ihanetleri kozasında dokur zamanın cadı eli. Sen en büyük ihanetleri en büyük sabırlara bilemeyi öğren. Bir eski evin cumbasından sokağa taşan pembe bir sardunyanın yaprağında saklı biyesi eskil sevilerle örülmüş güzelliğin esrarı. Kırılgan bir saba yeli sana getirecek bir hüzünlü sabah türküsünü. O türküye seslenmelisin belki de.
Zira yalnız kalacaksın sen de günün birinde..
Hoş geldin bebek,
Hoş geldin bebek,
Sağanak sözcüklerin ortasına hoş geldin. Dilin kıyısına, sözün tepelerine, kelimelerin ülkesine Eşkin bir kısrak inletirken vadiyi, sen de koşacaksın rüzgar gibi yamaçlara zamanı geldiğinde. Zaman sırça kadehte demlenirken, günler oyalanırken büyüyeceksin bir anda. Nice günler akacak zamanın yanağından. Dingin bir günün bilinmezliğiyle karışacaksın sen de hayata, insanlara. Ne zirveler çökecek gözlerinden. Sesini duyuramadığın vakitler gelecek hiç bitmeyesi. Erken çiçeğe durmuş bir bahar dalı gibi kuruyacaksın meyve vermeden zaman zaman. Gün gelecek mutluluktan esriyecek başın, dönecek çark-ı felek gibi Ebem kuşakları geçeçek başının üzerinden. Renkleri tutmaya çalışacak ve peşinden koşacaksın. Dudaklarından aşkın tarihini okuyacak annen ve dahi baban.
Zira sen de seveceksin günün birinde
Hoş geldin bebek,
Sevda ülkesine hoş geldin
Şaşıfelek çıkmazına hoş geldin