- Konu Sahibi _MedceziR_
- #1
Bugün bir ayını dolduran kavgada dış dünyanın algısını yönetmede kim daha başarılı? AKP mi? Gülen Cemaati mi?
Batı dünyası hangisini daha çok konuşuyor? Yolsuzluk operasyonu ve Başbakanın bunu örtme amacıyla hukuk devletini zorlayan girişimlerini mi?
Yoksa cemaate yönelik darbeciler, devlet içinde çete, virüsler, Haşhaşilerithamlarını mı?
Önce yaşanan bu savaşı nasıl adlandırıyorlar ona bakalım.
Ankarada görev yapan Avrupalı bir büyükelçinin deyişiyle bu, Türkiyedemuhafazakâr Müslüman cephe içinde yaşanan bir savaş...
Erdoğanın niyetini biliyoruz
Gelişmeleri yakından izleme çabasındaki Avrupalılara göre, bu savaşın dış dünyadaki algısı açısından hükümet yenik durumda:
Türk yargı sisteminde yıllardır sorun olduğu bilinmeyen bir şey değil. Amahükümetin adli kolluk yönetmeliği değişikliği ve Meclise getirdiği HSYK kanunteklifindeki niyeti, yargı sisteminde kapsamlı bir düzenleme yapmak değil. Üzerine gelen büyük yolsuzluk soruşturmalarının önünü kesmeyi amaçlıyorlar. Bu spesifik hedefi görüyoruz. Bunu gördüğümüz için de AB Komiseri Stefan Füle ve diğer Avrupa kurumları tarafından yapılan açıklamalarda ısrarla hükümete hukuk devletihatırlatması yapılıyor.
Darbe söyleminin alıcısı yok
Başbakanın dün de Türkiyenin yurtdışında görev yapan büyükelçilerine Dünyaya anlatın dediği, 17 Aralıktan bu yana neredeyse her gün tekrarladığı darbe girişimi,paralel devlet ve çete söyleminin ise Batıda pek alıcı bulduğu söylenemez.
Biz bu olanlarda bir darbe girişimi göremiyoruz diyen Avrupalı diplomatları şüpheye düşüren tek şey, BDPnin de bu hükümetin darbe söylemine destek veren çıkışları.
Günah keçisi hep dışarıda
Erdoğanın konuşmalarında üstü örtülü, yardımcılarının konuşmalarında ise hükümete yönelik bu darbe girişimleri ve komploların arkasında bir grup ülke ve hatta kurumları zikrediliyor. Kimler yok ki listede? ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, İsrail, İran... İstanbula üçüncü köprü ve üçüncü havaalanı yapılmasını istemeyenler..
Konuştuğumuz Batılı diplomatlar bu dış komplo senaryolarından rahatsız. Ancak önüne geçemeyeceklerinin de bilincindeler:
Maalesef Türk siyasetinde, başarısızlığın sorumluluğu hep dışarıdan bir günahkeçisine yükleniyor. Ancak ne ülkelerimiz ne de dünya bu iddialara inanıyor. İddiaedildiği gibi zayıf bir Türkiye değil, istikrarlı ve güçlü bir Türkiye bizim ekonomik çıkarlarımız açısından tercih sebebidir.
Perde açıldıkça oyun gözüküyor
Avrupalı gözlemcileri bu süreçte şaşırtan konulardan biri de Balyoz ve Ergenekon davalarına yönelik hükümetten gelen itiraf niteliğindeki açıklamalar. Başbakanın Başdanışmanı Yalçın Akdoğanın Milli orduya kumpas kuruldu sözlerinin ardından, Başbakan Erdoğan önce İçeride günahsız yatanlar var dedi. Son olarak önceki gün AKP grubunda, Geçmişteki bazı yargılamaların da üzerinde çok büyüksoru işaretleri var. Sahte mektuplar, yasadışı dinlemeler, sahte delillerle tasarlanmış ve ayarlanmış bir kısım yargı mensuplarıyla insanların nasıl mahkûm edildiklerini görüyoruz dedi. Bu sözleri not ederek başkentine göndereceğini belirten Avrupalı bir büyükelçi, şu izlenimi paylaştı:
Askerin siyaset üzerindeki etkisinin geriletilmesi Türkiyede hukuk devleti ve demokrasinin yerleşmesi açısından önemliydi. Bunun için biz bu davalara destek verdik. Ancak yargılamaların yüzde yüz adil olup olmadığını bilemeyiz. İlerlemeraporlarında bu yöndeki kuşkuları kayda geçirdik. Şimdi Erdoğanın açıklamalarınıdinledikçe, sanki perde açılıyor ve herkes gerideki oyunu görmeye başlıyor.
Başbakan Erdoğanın niyeti hem iç hem de dış dünyaya bu oyunun sorumlusu olarak cemaati göstermek. Ama Avrupalı diplomatlar bu itirafları duyar duymaz hemen şu sorunun yanıtını arıyor:
Tüm bunlar olurken iktidar kimdi? Neden o zaman söylemediniz? Ve neden engellemediniz?..
http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/30043/Bati__Darbe__Degil__Yolsuzluk__Diyor.html
Batı dünyası hangisini daha çok konuşuyor? Yolsuzluk operasyonu ve Başbakanın bunu örtme amacıyla hukuk devletini zorlayan girişimlerini mi?
Yoksa cemaate yönelik darbeciler, devlet içinde çete, virüsler, Haşhaşilerithamlarını mı?
Önce yaşanan bu savaşı nasıl adlandırıyorlar ona bakalım.
Ankarada görev yapan Avrupalı bir büyükelçinin deyişiyle bu, Türkiyedemuhafazakâr Müslüman cephe içinde yaşanan bir savaş...
Erdoğanın niyetini biliyoruz
Gelişmeleri yakından izleme çabasındaki Avrupalılara göre, bu savaşın dış dünyadaki algısı açısından hükümet yenik durumda:
Türk yargı sisteminde yıllardır sorun olduğu bilinmeyen bir şey değil. Amahükümetin adli kolluk yönetmeliği değişikliği ve Meclise getirdiği HSYK kanunteklifindeki niyeti, yargı sisteminde kapsamlı bir düzenleme yapmak değil. Üzerine gelen büyük yolsuzluk soruşturmalarının önünü kesmeyi amaçlıyorlar. Bu spesifik hedefi görüyoruz. Bunu gördüğümüz için de AB Komiseri Stefan Füle ve diğer Avrupa kurumları tarafından yapılan açıklamalarda ısrarla hükümete hukuk devletihatırlatması yapılıyor.
Darbe söyleminin alıcısı yok
Başbakanın dün de Türkiyenin yurtdışında görev yapan büyükelçilerine Dünyaya anlatın dediği, 17 Aralıktan bu yana neredeyse her gün tekrarladığı darbe girişimi,paralel devlet ve çete söyleminin ise Batıda pek alıcı bulduğu söylenemez.
Biz bu olanlarda bir darbe girişimi göremiyoruz diyen Avrupalı diplomatları şüpheye düşüren tek şey, BDPnin de bu hükümetin darbe söylemine destek veren çıkışları.
Günah keçisi hep dışarıda
Erdoğanın konuşmalarında üstü örtülü, yardımcılarının konuşmalarında ise hükümete yönelik bu darbe girişimleri ve komploların arkasında bir grup ülke ve hatta kurumları zikrediliyor. Kimler yok ki listede? ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, İsrail, İran... İstanbula üçüncü köprü ve üçüncü havaalanı yapılmasını istemeyenler..
Konuştuğumuz Batılı diplomatlar bu dış komplo senaryolarından rahatsız. Ancak önüne geçemeyeceklerinin de bilincindeler:
Maalesef Türk siyasetinde, başarısızlığın sorumluluğu hep dışarıdan bir günahkeçisine yükleniyor. Ancak ne ülkelerimiz ne de dünya bu iddialara inanıyor. İddiaedildiği gibi zayıf bir Türkiye değil, istikrarlı ve güçlü bir Türkiye bizim ekonomik çıkarlarımız açısından tercih sebebidir.
Perde açıldıkça oyun gözüküyor
Avrupalı gözlemcileri bu süreçte şaşırtan konulardan biri de Balyoz ve Ergenekon davalarına yönelik hükümetten gelen itiraf niteliğindeki açıklamalar. Başbakanın Başdanışmanı Yalçın Akdoğanın Milli orduya kumpas kuruldu sözlerinin ardından, Başbakan Erdoğan önce İçeride günahsız yatanlar var dedi. Son olarak önceki gün AKP grubunda, Geçmişteki bazı yargılamaların da üzerinde çok büyüksoru işaretleri var. Sahte mektuplar, yasadışı dinlemeler, sahte delillerle tasarlanmış ve ayarlanmış bir kısım yargı mensuplarıyla insanların nasıl mahkûm edildiklerini görüyoruz dedi. Bu sözleri not ederek başkentine göndereceğini belirten Avrupalı bir büyükelçi, şu izlenimi paylaştı:
Askerin siyaset üzerindeki etkisinin geriletilmesi Türkiyede hukuk devleti ve demokrasinin yerleşmesi açısından önemliydi. Bunun için biz bu davalara destek verdik. Ancak yargılamaların yüzde yüz adil olup olmadığını bilemeyiz. İlerlemeraporlarında bu yöndeki kuşkuları kayda geçirdik. Şimdi Erdoğanın açıklamalarınıdinledikçe, sanki perde açılıyor ve herkes gerideki oyunu görmeye başlıyor.
Başbakan Erdoğanın niyeti hem iç hem de dış dünyaya bu oyunun sorumlusu olarak cemaati göstermek. Ama Avrupalı diplomatlar bu itirafları duyar duymaz hemen şu sorunun yanıtını arıyor:
Tüm bunlar olurken iktidar kimdi? Neden o zaman söylemediniz? Ve neden engellemediniz?..
http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/30043/Bati__Darbe__Degil__Yolsuzluk__Diyor.html