- 12 Temmuz 2006
- 35.016
- 30.372
- 60
Kararın gerekçesinde, nikâhsız birlikte yaşayanlara herhangi bir ceza öngörülmezken, resmi nikâh yaptırmadan dini nikâh kıyanlara hapis cezası öngörülmesinin anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı olduğu belirtildi.
Hürriyet'in haberine göre Erzurum Pasinler Sulh Ceza Mahkemesi, resmi nikâhtan önce dini tören yapan sanık çiftin davasıyla ilgili olarak, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) “Birden çok evlilik, hileli evlenme, dinsel tören” başlıklı 230’uncu maddesinin 5 ve 6’ncı fıkraların iptali
yoluna başvuran mahkeme, TCK’nın bir dini olmayan kadın ve erkeğin aralarında nikâh akdi olmaksızın birlikteliklerini suç saymadığı halde dini inancı gereği dini merasim yapan kadın ve erkeğin eylemini suç saydığını, bunun eşitlik ilkesine aykırılık oluşturduğu gibi adalet anlayışı ile de bağdaşmadığını savundu. AYM Ahmet Necdet Sezer’in başkanlığı döneminde 24 Kasım 1999 tarihinde iptal istemini, oybirliği ile reddetmişti. AYM’nin 1999/27 esas sayılı kararında düzenlemenin Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı olmadığı belirtilerek ret kararının gerekçesi şöyle açıklanmıştı:
"Kamu yararına"
“1926’da kabul edilen Türk Medeni Kanunu’nun amacı, resmi nikâh müessesesi ile kadının sosyal konumunu güçlendirmek, aileyi, ana ve çocukları korumaktır. Dini nikâha dayalı evlenmelerin, kadın ve çocuklar yönünden doğurduğu sakıncalar gözetilerek resmî nikâh yapılmadan dini tören yapılmasının ceza yaptırımına bağlanmasının kamu düzenini ve kamu yararını sağlama amacına yönelik olduğu tartışmasızdır. Medeni Kanun’un özellikle resmi nikâh akdine ilişkin hükümlerinin gerektiği şekilde uygulanmasının Türk toplum ve aile hayatı açısından taşıdığı önem ve bu hükümlere uyulmadan dini nikâha dayalı olarak oluşturulan birlikteliklerin özellikle kadın ve çocuklar yönünden doğuracağı olumsuzluklar dikkate alınarak Anayasa’nın 174’üncü maddesiyle resmi nikâh kurumu özel olarak korumaya alınmıştır.”
"Hukuka aykırı değil"
“Anayasa’nın 41’inci maddesinde de, ailenin ve özellikle ananın ve çocukların korunması devlete bir görev olarak verilmiştir. Devletin, bu görevi de gözetildiğinde dini nikâha dayalı fiili birleşmelerin aile, toplum ve kamu düzenini bozucu sonuçlarını ortadan kaldırabilmek için resmi nikâhtan önce dini nikâh kıydırılmasının suç sayılıp cezalandırmasında, hukuk devleti ilkesine ve ceza hukukunun genel ilkelerine aykırılık bulunmamaktadır.”
"Dini nikâha engel yok"
“Anayasa’nın kurallarında belirtilen laiklik, inanç özgürlüğüne saygıdan kaynaklanan ve dini bu özgürlüğün enginliğine bırakan bir kavram olduğundan din düşmanlığı dinsizlik ya da din karşıtlığı olarak algılanamaz. Devletin farklı inançlardaki kişilere aynı yakınlıkta ya da uzaklıkta olması, bunlar arasında hiçbir ayırım yapmaması, laiklik ilkesinin gereğidir. Dini nikâhın, Medeni Kanun’da öngörülen evlenme akdinden önce yapılmasının yasaklanması, bu akidden sonra yapılmasını engellemediğinden laiklik ilkesine aykırı değildir.”
"Açılan davaların hepsi düşer"
1999 kararının altında üye olarak imzası bulunan eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin, son kararın resmi nikâhtan önce dini nikâh yaptırdıkları için haklarında dava açılan çiftler ve bu törenleri yapan din görevlerine açılan davaları düşüreceğini savundu. Bumin, “İptal kararı ile artık birçok kişi, resmi nikâh bile yaptırmayacaktır. Sadece dini nikâhla evlillikler nedeniyle toplumda çocuğun soybağı, nafaka konusunda yaşanan hukuki sorunlar da artacaktır. Bu da hem kadınların hem de çocukların aleyhine olacaktır” dedi.
HÜSEYİN AYGÜN'DEN TEPKİ
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, Anayasa Mahkemesi'nin imam nikâhı kıymak için önce resmi nikâh kıyma şartını kaldırmasına sert tepki gösterirken, "Bu kararınızdan sonra, zengin 'dindar erkeklerin' 20-30 kadın ile birden 'imam nikâhı' ile evlilik yapmasını yasallaştırdığınızın farkında mısınız? Erkeğin belli bir ücret karşılığında anlaşarak kadınla kıydığı Muta Nikâhının önünü açtığınızı göremiyor musunuz? Kadınlar ne olacak?" diye sordu.
http://www.mynet.com/haber/guncel/aymden-imam-nikahina-vize-1860091-1
Hürriyet'in haberine göre Erzurum Pasinler Sulh Ceza Mahkemesi, resmi nikâhtan önce dini tören yapan sanık çiftin davasıyla ilgili olarak, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) “Birden çok evlilik, hileli evlenme, dinsel tören” başlıklı 230’uncu maddesinin 5 ve 6’ncı fıkraların iptali
yoluna başvuran mahkeme, TCK’nın bir dini olmayan kadın ve erkeğin aralarında nikâh akdi olmaksızın birlikteliklerini suç saymadığı halde dini inancı gereği dini merasim yapan kadın ve erkeğin eylemini suç saydığını, bunun eşitlik ilkesine aykırılık oluşturduğu gibi adalet anlayışı ile de bağdaşmadığını savundu. AYM Ahmet Necdet Sezer’in başkanlığı döneminde 24 Kasım 1999 tarihinde iptal istemini, oybirliği ile reddetmişti. AYM’nin 1999/27 esas sayılı kararında düzenlemenin Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı olmadığı belirtilerek ret kararının gerekçesi şöyle açıklanmıştı:
"Kamu yararına"
“1926’da kabul edilen Türk Medeni Kanunu’nun amacı, resmi nikâh müessesesi ile kadının sosyal konumunu güçlendirmek, aileyi, ana ve çocukları korumaktır. Dini nikâha dayalı evlenmelerin, kadın ve çocuklar yönünden doğurduğu sakıncalar gözetilerek resmî nikâh yapılmadan dini tören yapılmasının ceza yaptırımına bağlanmasının kamu düzenini ve kamu yararını sağlama amacına yönelik olduğu tartışmasızdır. Medeni Kanun’un özellikle resmi nikâh akdine ilişkin hükümlerinin gerektiği şekilde uygulanmasının Türk toplum ve aile hayatı açısından taşıdığı önem ve bu hükümlere uyulmadan dini nikâha dayalı olarak oluşturulan birlikteliklerin özellikle kadın ve çocuklar yönünden doğuracağı olumsuzluklar dikkate alınarak Anayasa’nın 174’üncü maddesiyle resmi nikâh kurumu özel olarak korumaya alınmıştır.”
"Hukuka aykırı değil"
“Anayasa’nın 41’inci maddesinde de, ailenin ve özellikle ananın ve çocukların korunması devlete bir görev olarak verilmiştir. Devletin, bu görevi de gözetildiğinde dini nikâha dayalı fiili birleşmelerin aile, toplum ve kamu düzenini bozucu sonuçlarını ortadan kaldırabilmek için resmi nikâhtan önce dini nikâh kıydırılmasının suç sayılıp cezalandırmasında, hukuk devleti ilkesine ve ceza hukukunun genel ilkelerine aykırılık bulunmamaktadır.”
"Dini nikâha engel yok"
“Anayasa’nın kurallarında belirtilen laiklik, inanç özgürlüğüne saygıdan kaynaklanan ve dini bu özgürlüğün enginliğine bırakan bir kavram olduğundan din düşmanlığı dinsizlik ya da din karşıtlığı olarak algılanamaz. Devletin farklı inançlardaki kişilere aynı yakınlıkta ya da uzaklıkta olması, bunlar arasında hiçbir ayırım yapmaması, laiklik ilkesinin gereğidir. Dini nikâhın, Medeni Kanun’da öngörülen evlenme akdinden önce yapılmasının yasaklanması, bu akidden sonra yapılmasını engellemediğinden laiklik ilkesine aykırı değildir.”
"Açılan davaların hepsi düşer"
1999 kararının altında üye olarak imzası bulunan eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin, son kararın resmi nikâhtan önce dini nikâh yaptırdıkları için haklarında dava açılan çiftler ve bu törenleri yapan din görevlerine açılan davaları düşüreceğini savundu. Bumin, “İptal kararı ile artık birçok kişi, resmi nikâh bile yaptırmayacaktır. Sadece dini nikâhla evlillikler nedeniyle toplumda çocuğun soybağı, nafaka konusunda yaşanan hukuki sorunlar da artacaktır. Bu da hem kadınların hem de çocukların aleyhine olacaktır” dedi.
HÜSEYİN AYGÜN'DEN TEPKİ
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, Anayasa Mahkemesi'nin imam nikâhı kıymak için önce resmi nikâh kıyma şartını kaldırmasına sert tepki gösterirken, "Bu kararınızdan sonra, zengin 'dindar erkeklerin' 20-30 kadın ile birden 'imam nikâhı' ile evlilik yapmasını yasallaştırdığınızın farkında mısınız? Erkeğin belli bir ücret karşılığında anlaşarak kadınla kıydığı Muta Nikâhının önünü açtığınızı göremiyor musunuz? Kadınlar ne olacak?" diye sordu.
http://www.mynet.com/haber/guncel/aymden-imam-nikahina-vize-1860091-1