Monroe, her zaman yüksek topuklu ayakkabı giymekten yanaymış. Kendisinin ‘Femme Fatale’ tarzı düşünülürse karakteri de tarzıyla uyum gösteriyormuş da diyebiliriz. Değişik renklerde ayakkabı ve çorabın bacak boyunu bodurdan hallice gösterdiğini söyleyen yıldız, çareyi ten rengi çoraplarına uygun renkte ayakkabı ürettirmekte bulmuş. Ayakkabıyla çorabın aynı renk olması bacak boyunu ve duruşu da etkiliyormuş.
Bu topuklar neler gördü, neler…Neyse, çorapla ya da topuklu ayakkabıyla ayağı güzel göstermek kolay. Peki ya çıplak ayakla ne yapacağız?
Bazen topuklarım o kadar sert oluyor ki ben bile değmek istemiyorum. Bu küçücük ayakların (sadece burnum ve ayağım ufaktır, 35 numara olup, 10 yaşındaki bir çocuğun ayağıyla aynı görünümdedir) altı emektarlıktan mı yoksa yanlış ürün kullanmaktan mı bilemiyorum, zımparadan hallice olarak tarif edilebilir. Senelerdir bir çok ürün denedim ve artık bu konuda eksper oldum da denebilir. Bakınız bu köşenin ismi: ‘Tester Family’
Eskiden bu kadar fazla kozmetik ürünü yoktu ve vazelin her derde devaydı. Ama onun da çoraba bulaşma gibi bir sonucu vardı. Sonra Norveçlilerin el ve ayak kremi Neutrogena çıktı. Çok ikna ediciydi. Norveç soğuğunda bile elleri koruyor, balıkçıların elleri o buz gibi suyun içine girip çıkarken hiç kurumuyor. “Balık kokusunu da alıyor mu bu krem?!” diye de düşünenler olmuştur eminim. (Evet, biraz safım ve kolayca etki altında kalırım.) Her neyse, el ve ayak kremini kullandıktan sonra, işe yaraması için Norveç’te yaşamak gerektiğine karar verdim.
Hala pediküre gittiğimde topuklarım törpülendiğinde hafiflediğimi, 250 gr kadar kilo verdiğimi düşünerek geçti zaman. Sonra Sally Hansen yetişti imdadıma. Diğer kremlere göre sürülmesi daha kolay çünkü hafif bir dokusu var ve hemen emiliyor. Kokusu da güzel. Ooh, akşam sür yat. Ama ne yazık ki, ertesi akşam yeniden sür, ertesi gün yine ….
Bir de baktım meşhur ayak doktorumuz, gene soğuk memleketlerden gelen Dr. Scholl ayak topukları için iddialı bir aletle girdi kozmetik dünyasına. Alet dediysem merdane ile patates soyacağına benzer, pizza dilimleme aleti gibi kullanılan bir tarz törpü. Oooo dedim, pediküre son verilebilir. Ama topuklar sadece törpülenmekle olmuyor ki. Alışveriş sporu ve lastik ayakkabı, topukları mutasyona uğratıp kösele yapmada iddialı!
Çareyi Burt’s Bees de buldum. Türkiye’de değerinin yeterince anlaşılmadığına inandığım bir markadır kendisi. İçindeki pütürcüklerden dolayı sürümü çok keyifli değil, kokusu da yok ama denemeden duramadım tabii, sürdüm gitti.
Sizin de fark ettiğiniz gibi hava buz! Çorapsız geçirdiğim tek bir anım yok. Onları sadece yıkanırken çıkarıyorum. Yani ayaklarıma ve topuklarıma pek değdiğim söylenemez. Topuklarım aklıma bile gelmiyor aslında. Gel gelelim, yılbaşı öncesi pediküre gitmeye karar verdim. Ojelerimi çıkarmaya sıra geldiğinde, sevgili Hilal demez mi “sen beni aldatıyor musun yoksa?” Yaklaşık 20 senedir aynı yerde manikür pedikür yaptıran biri olarak, başka birine gitmekle suçlanıyordum ve neden biliyor musunuz? Topuklarımın yumuşak olması yüzünden! Tam kendimi savunmaya başlarken Burt’s Bees’in ayak kremini sürdüğüm geldi aklıma, ve BİNGO! Dedim. Sürdükten beş gün sonra bile topuklarım yumuşaktı. Test ettim ve onaylamakla kalmıyorum size de tavsiye ediyorum.
Ayak ve ayakkabıya dair naçizane tavsiyeler…
- Nasırlı ayaklar için:
- Topuklarınızda sertlik varsa:
- Topuğunuzda ağrı varsa:
- Topuklu ayakkabıyla yürüyemiyorsanız:
- Bileğiniz ayaklarınıza oranla daha kalınsa:
- Baldırınız genişse:
Ve son tavsiyeler…
- Ayakkabınızı öğleden sonra alın ki ayaklarınız şişmiş olsun.
- Kalın bileklere küçük topuklar kaba olur.
- Streç etekler ayakların üzerindeki genişliği vurgular.
- Uzun etekler kalın ayak bileği olanlar için yapılmıştır.
- Botlar kalın ayak bileği olanlar için kurtarıcıdır.
- Silikon ayakkabı aparatları can kurtarandır. Tavsiye ederim.
- Bir ayakkabıyı iki gün üst üste giymeyin.
- Deri ayakkabıları kalorifer yanında tutmayın.
- Ayakkabı, bot ve çizmelerinizi kalıp yerleştirerek muhafaza edin.
- beauty.edit.com