Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
Avusturyalı Vilhelm Victor Krausz'un yaptığı Mustafa Kemal'in ilk portresi (Yıl 1916, Anafartalar).
Cumhuriyet'in 75. Yılı etkinlikleri içerisinde Atatürk'e ait çok sayıda fotoğraflar sergileniyor. Bunlar gözlerimizi, ruhlarımızı doyuran anıları simgeleyen belgelerdir.
Milletimizin yeniden doğuşunun babası olarak tarihe mal edilen Mustafa Kemal, dünyada nadir yetişen kumandan ve devlet adamlarından biriydi.
Cumhuriyetimizin kurucu başkanı olan Atatürk'ü 75. yılda minnet ve takdir duygularıyla anan milletimiz, böyle bir lideri fotoğraflarıyla yaşatmakla gurur duymaktadır. Göğüs kabartan eserleriyle, çağdaşlık yolundaki adımlarıyla Atatürk, kahramanlık ve uygarlık dünyasının zirvesindeki adamdır.
Geçmişte dünya devletlerinin başkanları arasında Atatürk gibi çok yönlü, sanat tutkusu köklü olanına az rastlanır. Müzisyen, şair, ressam, hatta aktör olarak büyük devlet adamları gelip geçmiştir, amma Atatürk kadar musiki, sanat, resim ve mimari gibi değişik sanat branşlarında böylesine derin bilgiler ve zevklerle donanmış olanları nadirdir.
Özellikle Atatürk'ün fotoğraf ve resim sanatına yönelik sevgisi ve eğilimi bilinmektedir. Atatürk'ün fizik kişiliği fotoğraf makinelerinin objektiflerinde parlarken ressamların da fırçalarına renkli bir konu olmuştur. Onun ilginç fotoğrafları, özellikle bugünlerde sevgi ile seyredilmekte ve milletimizin gönlünü doldurmaktadır.
Çok sayıda olmasa da Atatürk'ün ilginç portreleri de vardır. Bunların bazıları yüzüne bakılarak, çoğunluğu fotoğraflarından esinlenerek hayali olarak yapılmıştır, ama hepside başarılı sanat eseri niteliğini taşımaktadır.
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı! Mihri Rasim tarafından yapılan ve yurtdışında bulunan Atatürk'ün Mareşal üniformasıyla resmi.
Bildiğimiz kadarıyla Mustafa Kemal'in ilk portresi Anafartalar Savaşı sırasında Avusturyalı ressam Vilhelm Victor Krausz tarafından yapılmıştır. Masmavi gözleri, açık yeşil serpuşu ile o günlerin Mustafa Kemal'i ilerisi için kafasında bazı düşünceler planlayan bir kahraman tipinde yansıtılmıştır. Bu başarılı bir portredir. Bu başarılı bir portredir. Ressamı yukarıda da belirttiğimiz gibi Avusturyalı Vilhelm Victor Krausz1'dur. Bu ressam 1916 yılında görevle Çanakkale'de bulundu. Bilindiği üzere I. Cihan Harbi'nde Almanlar, Avusturyalılar, Bulgarlar Türkiye'nin müttefiki olarak birlikte savaştılar. O sıralarda Çanakkale cephesinde iki ressam bulunuyordu. Bunlardan biri ünlü Türk ressamı Hayri Çizel, diğeri Avusturyalı Krausz'dı. Her ikisi de müttefik askerler arasında savaş resimleri yaptılar.
Mustafa Kemal o günlerde henüz general değildi, ama bilgisi ve harp kabiliyetinin üstünlüğü ile tanınmıştı. Geleceği güneş gibi parlak bir kumandandı. Merhum büyükelçi, Atatürk'ün genel sekreterliğini yapan, milletvekilliğinde bulunan, hemen her gün Atatürk'ün yanında yer alan Ruşen Eşref Ünaydın'dan öğrenildiğine göre bu Avusturyalı ressam Atatürk'ün fizik görünümünü çok ilginç bulmuş, kendisinden izin alarak cephede kullandığı körüklü makinesiyle fotoğrafını çekmiş ve o dönemin serpuşlarından olan Enveriyesi ile portresini yapmıştır. Yıl 1916'dır.
Mihri Rasim tarafından yapılan ve yurtdışında bulunan Atatürk'ün Mareşal üniformasıyla resmi.
MUSTAFA KEMAL PAŞA'NIN MAREŞAL KIYAFETİYLE İLK PORTRESİ
Cumhuriyetin ilanından sonra Atatürk'ün portresini yapan ilk Türk ressamı Mihri Hanım'dır. Bilindiği üzere Mihri Hanım batıda eğitim gören ilk kadın ressamımızdır. Meşrutiyet döneminde kızlar için açılan İnas Sanayi-i Nefise Mektebi'nin tek kadın hocasıdır. Mihri Rasim'in ilk defa genişçe olarak tanıtımı tarafımızdan yapılmıştır. Türkçe-İngilizce olarak "Sanat Dünyası"nda, daha sonra yine Türkçe-İngilizce yayınlanan "İlk Kadın Ressamlarımız" adlı kitabımızda Mihri Hanım'a dair bilgiler verilmiştir.
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
Mihri Hanım, İnas Sanayi-i Nefise Mektebi'nde görevli iken Anadolu'daki milli hareketi heyecanla izlemiştir. Büyük zafer ve arkasından büyük zaferin harcıyla kurulan Cumhuriyetin ilanı ve devrimlerin başlaması Mihri Hanım'ı çok sevindirmiştir. Gençliği Paris'te geçen Mihri Hanım, sanatı gibi düşünceleri de çağdaşlık yolunda olan modern bir kadındır. İstanbul'un kalburüstü kültür adamlarıyla büyük dostluk kurmuş, çok sayıda tanınmış kişilerin portrelerini yapmıştır.
Mustafa Kemal'in zaferlerine ve devrim hareketlerine hayran olan Mihri Hanım, onun mareşal kıyafetiyle portresini yapmak ister. Teklif Mihri Hanım'dan gelir ve Çankaya'nın kapısı çalınır. Mihri Hanım'ın pano niteliğindeki bu büyük tablosu Mustafa Kemal'in mareşal üniforması ile yapılan ilk portresidir.
Atatürk bu portresini -birkaç tablo ile birlikte- Halkevlerinin açılış günlerinde Ankara Halkevi'ne göndermiş ve büyük salonun süslenmesini sağlamıştır. Ancak, bu değerli tablonun Halkevi'nden alınarak yurtdışına nasıl gönderildiğinin ilginç bir öyküsü vardır.
Atatürk "Yurtta Sulh, Dünyada Sulh" idealini gerçekleştirirken -tarihlerde barut fıçısı olarak tanımlanan- Balkanlar'a barış tohumları saçtı. "Balkan Birliği"nin kurulmasını sağladı. Bu kuruluşa en büyük ilgiyi Yugoslavya Kralı Alexandre gösterdi. Atatürk tarafından büyük devlet adamı övgüsü ile nitelendirilen Yugoslavya Kralı Alexandre büyük bir portresini imzalayarak Atatürk'e göndermişti. Atatürk, buna mukabele edeceği sırada Kral Alexandre Fransa'ya yaptığı resmi ziyaret sırasında Marsilya'da suikaste kurban gitti. Bir Makedonyalı tarafından öldürüldü. Atatürk olaydan büyük üzüntü duydu. Hatta Balkanlar'da bir karışıklığa sebebiyet verilmesi ihtimaline karşı Türkiye'de seferberlik ilanını bile düşündü. Neyse ki Balkanlar'da sükunet devam etti, birlik bozulmadı. Alexandre'ın ölmüş olması Türkiye-Yugoslavya dostluğunu etkilemedi. Yugoslavya Türkiye'nin sadık bir dostu olarak her zaman samimiyetini gösterdi. Sonraki yıllarda Başbakan İsmet İnönü'nün bu ülkeye bir dostluk ziyareti yapması planlandı. Atatürk, Kral Alexandre'ın vaktiyle kendisine göndermiş olduğu portreye karşılık vermek üzere Mihri Hanım'ın yapmış olduğu mareşal üniformalı portresini İnönü ile Belgrad'a yolladı. Halkevi Salonu'nda boş kalan bu portrenin yerine Alexandre'ın portresini koydurdu.
İnönü Belgrad'da büyük tezahüratla karşılandı. Hediye edilen Atatürk portresi Alexandre'dan boş kalan yere asıldı. Yugoslav devlet adamları bu portreyi o derece sevdiler ki İnönü'yü teşekkürlere boğdular.
Bu portrenin altında altın plakete yazılmış olan ithaf yazısı çok anlamlıydı. Atatürk'ün imzaladığı Fransızca şu cümle vardı: "A la memoire de mon auguste ami, le rois Alexandre I'unificateur en defesent I'hommage", Türkçesini şöyle ifade edebiliriz: "Yüce dostum, birleştirici kral Alexandre'ın hatırasına hürmetlerimle".
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
Prof. Arthur Kampf, Atatürk, Çankaya Köşkü, 1927.
ARTHUR KAMPF'IN FIRÇASINDAN ATATÜRK
Tarihi eserler ressamı olarak tanınan Prof. Arthur Kampf aynı zamanda ünü ülkesinin sınırlarını aşan bir portrecidir. 1884 yılında I. Vilhelm'in ölümü üzerine tabutunun görünümünü tasvir ederek ilk şöhretini yaptı. Öte yandan, savaş sahnelerini yansıtan tablolarıyla müzeleri zenginleştirdi. Uzun süre Berlin Güzel Sanatlar Akademisi'nde profesörlük ve müdürlük yaptı.
Çok sayıda sanatkâr yetiştirdi. Bunlar arasında üçü kadın olmak üzere altı Türk ressamı da bulunuyor. Ünlü ressamımız Fikret Mualla ile Hale Asaf Arthur Kampf'ın öğrencilerindendir.
Arthur Kampf Türkiye'ye ilk defa 1918 yılında geldi. Alman Sefarethanesi'nde çoğu karakalemden oluşan resimlerini sergiledi. Bunlar arasında İstanbul'da ilginç bulduğu tipleri tuvaline yansıttı.
ARTHUR KAMPF'IN TÜRKİYE'YE DAVETİ NASIL OLDU?
Hemen her devlette, başkanların ünlü ressamlar tarafından portrelerinin yapılması ve resmi dairelere asılması bir gelenektir. Atatürk'ün sofrasında bu konu zaman zaman güncellik kazanır. Atatürk bu iş için, Arthur Kampf'ın adını verir. Çünkü bu ressamın eserleri ile ilgili anıları vardır.
Prof. Arthur Kampf, Atatürk, Çankaya Köşkü, 1927.
I.Dünya Savaşı sırasında müttefikimiz Alman İmparatoru Türkiye'ye gelmiştir. Bu ziyaretin iadesi gerekir. Ne var ki, Osmanlı Padişahı Mehmet Reşad prostat hastasıdır. Sağlığı uzunca yola, Berlin'de yapılacak törenlere elverişli değildir. Bu açıdan görev müstakbel padişah Vahdettin'e verilir. Veliaht refakatine yaver olarak Mustafa Kemal Paşa'yı alır. Birlikte uzun süren bir tren yolculuğundan sonra Berlin'e varırlar. Berlin'de kaldıkları günlerde Mustafa Kemal müzeleri gezer. Askeri Müze'de Arthur Kampf'ın göz kamaştıran tarihi tablolarına hayran olur. Bu izlenimin etkisinde kalan Mustafa Kemal Kampf'a portresini yaptırmakla kalmayacak, Kurtuluş Savaşı'ndan bazı sahnelerin tuale aktarılmasını da isteyecektir.
Avusturyalı Vilhelm Victor Krausz'un yaptığı Mustafa Kemal'in ilk portresi (Yıl 1916, Anafartalar).
Cumhuriyet'in 75. Yılı etkinlikleri içerisinde Atatürk'e ait çok sayıda fotoğraflar sergileniyor. Bunlar gözlerimizi, ruhlarımızı doyuran anıları simgeleyen belgelerdir.
Milletimizin yeniden doğuşunun babası olarak tarihe mal edilen Mustafa Kemal, dünyada nadir yetişen kumandan ve devlet adamlarından biriydi.
Cumhuriyetimizin kurucu başkanı olan Atatürk'ü 75. yılda minnet ve takdir duygularıyla anan milletimiz, böyle bir lideri fotoğraflarıyla yaşatmakla gurur duymaktadır. Göğüs kabartan eserleriyle, çağdaşlık yolundaki adımlarıyla Atatürk, kahramanlık ve uygarlık dünyasının zirvesindeki adamdır.
Geçmişte dünya devletlerinin başkanları arasında Atatürk gibi çok yönlü, sanat tutkusu köklü olanına az rastlanır. Müzisyen, şair, ressam, hatta aktör olarak büyük devlet adamları gelip geçmiştir, amma Atatürk kadar musiki, sanat, resim ve mimari gibi değişik sanat branşlarında böylesine derin bilgiler ve zevklerle donanmış olanları nadirdir.
Özellikle Atatürk'ün fotoğraf ve resim sanatına yönelik sevgisi ve eğilimi bilinmektedir. Atatürk'ün fizik kişiliği fotoğraf makinelerinin objektiflerinde parlarken ressamların da fırçalarına renkli bir konu olmuştur. Onun ilginç fotoğrafları, özellikle bugünlerde sevgi ile seyredilmekte ve milletimizin gönlünü doldurmaktadır.
Çok sayıda olmasa da Atatürk'ün ilginç portreleri de vardır. Bunların bazıları yüzüne bakılarak, çoğunluğu fotoğraflarından esinlenerek hayali olarak yapılmıştır, ama hepside başarılı sanat eseri niteliğini taşımaktadır.
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı! Mihri Rasim tarafından yapılan ve yurtdışında bulunan Atatürk'ün Mareşal üniformasıyla resmi.
Bildiğimiz kadarıyla Mustafa Kemal'in ilk portresi Anafartalar Savaşı sırasında Avusturyalı ressam Vilhelm Victor Krausz tarafından yapılmıştır. Masmavi gözleri, açık yeşil serpuşu ile o günlerin Mustafa Kemal'i ilerisi için kafasında bazı düşünceler planlayan bir kahraman tipinde yansıtılmıştır. Bu başarılı bir portredir. Bu başarılı bir portredir. Ressamı yukarıda da belirttiğimiz gibi Avusturyalı Vilhelm Victor Krausz1'dur. Bu ressam 1916 yılında görevle Çanakkale'de bulundu. Bilindiği üzere I. Cihan Harbi'nde Almanlar, Avusturyalılar, Bulgarlar Türkiye'nin müttefiki olarak birlikte savaştılar. O sıralarda Çanakkale cephesinde iki ressam bulunuyordu. Bunlardan biri ünlü Türk ressamı Hayri Çizel, diğeri Avusturyalı Krausz'dı. Her ikisi de müttefik askerler arasında savaş resimleri yaptılar.
Mustafa Kemal o günlerde henüz general değildi, ama bilgisi ve harp kabiliyetinin üstünlüğü ile tanınmıştı. Geleceği güneş gibi parlak bir kumandandı. Merhum büyükelçi, Atatürk'ün genel sekreterliğini yapan, milletvekilliğinde bulunan, hemen her gün Atatürk'ün yanında yer alan Ruşen Eşref Ünaydın'dan öğrenildiğine göre bu Avusturyalı ressam Atatürk'ün fizik görünümünü çok ilginç bulmuş, kendisinden izin alarak cephede kullandığı körüklü makinesiyle fotoğrafını çekmiş ve o dönemin serpuşlarından olan Enveriyesi ile portresini yapmıştır. Yıl 1916'dır.
Mihri Rasim tarafından yapılan ve yurtdışında bulunan Atatürk'ün Mareşal üniformasıyla resmi.
MUSTAFA KEMAL PAŞA'NIN MAREŞAL KIYAFETİYLE İLK PORTRESİ
Cumhuriyetin ilanından sonra Atatürk'ün portresini yapan ilk Türk ressamı Mihri Hanım'dır. Bilindiği üzere Mihri Hanım batıda eğitim gören ilk kadın ressamımızdır. Meşrutiyet döneminde kızlar için açılan İnas Sanayi-i Nefise Mektebi'nin tek kadın hocasıdır. Mihri Rasim'in ilk defa genişçe olarak tanıtımı tarafımızdan yapılmıştır. Türkçe-İngilizce olarak "Sanat Dünyası"nda, daha sonra yine Türkçe-İngilizce yayınlanan "İlk Kadın Ressamlarımız" adlı kitabımızda Mihri Hanım'a dair bilgiler verilmiştir.
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
Mihri Hanım, İnas Sanayi-i Nefise Mektebi'nde görevli iken Anadolu'daki milli hareketi heyecanla izlemiştir. Büyük zafer ve arkasından büyük zaferin harcıyla kurulan Cumhuriyetin ilanı ve devrimlerin başlaması Mihri Hanım'ı çok sevindirmiştir. Gençliği Paris'te geçen Mihri Hanım, sanatı gibi düşünceleri de çağdaşlık yolunda olan modern bir kadındır. İstanbul'un kalburüstü kültür adamlarıyla büyük dostluk kurmuş, çok sayıda tanınmış kişilerin portrelerini yapmıştır.
Mustafa Kemal'in zaferlerine ve devrim hareketlerine hayran olan Mihri Hanım, onun mareşal kıyafetiyle portresini yapmak ister. Teklif Mihri Hanım'dan gelir ve Çankaya'nın kapısı çalınır. Mihri Hanım'ın pano niteliğindeki bu büyük tablosu Mustafa Kemal'in mareşal üniforması ile yapılan ilk portresidir.
Atatürk bu portresini -birkaç tablo ile birlikte- Halkevlerinin açılış günlerinde Ankara Halkevi'ne göndermiş ve büyük salonun süslenmesini sağlamıştır. Ancak, bu değerli tablonun Halkevi'nden alınarak yurtdışına nasıl gönderildiğinin ilginç bir öyküsü vardır.
Atatürk "Yurtta Sulh, Dünyada Sulh" idealini gerçekleştirirken -tarihlerde barut fıçısı olarak tanımlanan- Balkanlar'a barış tohumları saçtı. "Balkan Birliği"nin kurulmasını sağladı. Bu kuruluşa en büyük ilgiyi Yugoslavya Kralı Alexandre gösterdi. Atatürk tarafından büyük devlet adamı övgüsü ile nitelendirilen Yugoslavya Kralı Alexandre büyük bir portresini imzalayarak Atatürk'e göndermişti. Atatürk, buna mukabele edeceği sırada Kral Alexandre Fransa'ya yaptığı resmi ziyaret sırasında Marsilya'da suikaste kurban gitti. Bir Makedonyalı tarafından öldürüldü. Atatürk olaydan büyük üzüntü duydu. Hatta Balkanlar'da bir karışıklığa sebebiyet verilmesi ihtimaline karşı Türkiye'de seferberlik ilanını bile düşündü. Neyse ki Balkanlar'da sükunet devam etti, birlik bozulmadı. Alexandre'ın ölmüş olması Türkiye-Yugoslavya dostluğunu etkilemedi. Yugoslavya Türkiye'nin sadık bir dostu olarak her zaman samimiyetini gösterdi. Sonraki yıllarda Başbakan İsmet İnönü'nün bu ülkeye bir dostluk ziyareti yapması planlandı. Atatürk, Kral Alexandre'ın vaktiyle kendisine göndermiş olduğu portreye karşılık vermek üzere Mihri Hanım'ın yapmış olduğu mareşal üniformalı portresini İnönü ile Belgrad'a yolladı. Halkevi Salonu'nda boş kalan bu portrenin yerine Alexandre'ın portresini koydurdu.
İnönü Belgrad'da büyük tezahüratla karşılandı. Hediye edilen Atatürk portresi Alexandre'dan boş kalan yere asıldı. Yugoslav devlet adamları bu portreyi o derece sevdiler ki İnönü'yü teşekkürlere boğdular.
Bu portrenin altında altın plakete yazılmış olan ithaf yazısı çok anlamlıydı. Atatürk'ün imzaladığı Fransızca şu cümle vardı: "A la memoire de mon auguste ami, le rois Alexandre I'unificateur en defesent I'hommage", Türkçesini şöyle ifade edebiliriz: "Yüce dostum, birleştirici kral Alexandre'ın hatırasına hürmetlerimle".
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
Prof. Arthur Kampf, Atatürk, Çankaya Köşkü, 1927.
ARTHUR KAMPF'IN FIRÇASINDAN ATATÜRK
Tarihi eserler ressamı olarak tanınan Prof. Arthur Kampf aynı zamanda ünü ülkesinin sınırlarını aşan bir portrecidir. 1884 yılında I. Vilhelm'in ölümü üzerine tabutunun görünümünü tasvir ederek ilk şöhretini yaptı. Öte yandan, savaş sahnelerini yansıtan tablolarıyla müzeleri zenginleştirdi. Uzun süre Berlin Güzel Sanatlar Akademisi'nde profesörlük ve müdürlük yaptı.
Çok sayıda sanatkâr yetiştirdi. Bunlar arasında üçü kadın olmak üzere altı Türk ressamı da bulunuyor. Ünlü ressamımız Fikret Mualla ile Hale Asaf Arthur Kampf'ın öğrencilerindendir.
Arthur Kampf Türkiye'ye ilk defa 1918 yılında geldi. Alman Sefarethanesi'nde çoğu karakalemden oluşan resimlerini sergiledi. Bunlar arasında İstanbul'da ilginç bulduğu tipleri tuvaline yansıttı.
ARTHUR KAMPF'IN TÜRKİYE'YE DAVETİ NASIL OLDU?
Hemen her devlette, başkanların ünlü ressamlar tarafından portrelerinin yapılması ve resmi dairelere asılması bir gelenektir. Atatürk'ün sofrasında bu konu zaman zaman güncellik kazanır. Atatürk bu iş için, Arthur Kampf'ın adını verir. Çünkü bu ressamın eserleri ile ilgili anıları vardır.
Prof. Arthur Kampf, Atatürk, Çankaya Köşkü, 1927.
I.Dünya Savaşı sırasında müttefikimiz Alman İmparatoru Türkiye'ye gelmiştir. Bu ziyaretin iadesi gerekir. Ne var ki, Osmanlı Padişahı Mehmet Reşad prostat hastasıdır. Sağlığı uzunca yola, Berlin'de yapılacak törenlere elverişli değildir. Bu açıdan görev müstakbel padişah Vahdettin'e verilir. Veliaht refakatine yaver olarak Mustafa Kemal Paşa'yı alır. Birlikte uzun süren bir tren yolculuğundan sonra Berlin'e varırlar. Berlin'de kaldıkları günlerde Mustafa Kemal müzeleri gezer. Askeri Müze'de Arthur Kampf'ın göz kamaştıran tarihi tablolarına hayran olur. Bu izlenimin etkisinde kalan Mustafa Kemal Kampf'a portresini yaptırmakla kalmayacak, Kurtuluş Savaşı'ndan bazı sahnelerin tuale aktarılmasını da isteyecektir.