Mustafa Kemalin başlattığı kongrenin beşincisine katılan Başbakan Erdoğan Sanılanın aksine yabancıya toprak satışı Atatürk döneminde yapıldı dedi
Türkiye ekonomisinin üç gün boyunca tartışılacağı beşinci İzmir İktisat Kongresi başladı. Açılışına Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve beş bakanın katıldığı kongrede konuşan Başbakan Erdoğan, İstanbul ve Anadolu diye sermayeyi renklere ayırmanın Cumhuriyet anlayışı olmadığını söyledi. Erdoğan, yabancılara mülk satışının Mustafa Kemal döneminde olduğunu ifade etti. Cumhuriyetin siyaset ve diplomasinin yanında iktisatta da kucaklayıcı bir anlayışın üzerine bina edildiğini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
MÜDAHALE 40LARDA BAŞLADI
Cumhuriyet, sermayeyi renklere ayıran, sermayeyi tasnif ve tefrik eden değil ekonominin tüm taraflarını bir ve beraber gören bir anlayışı egemen kılmıştı. Sanılanın tam aksine Cumhuriyetimizin ilk yıllarında uluslararası sermayeye kapı aralandığını, yabancıların mülk edinmesinin, bunun altını özellikle çiziyorum, mülk edinmesinin önünün Cumhuriyetimizin ilk yıllarında açıldığını bizzat Gazi Mustafa Kemal döneminde yabancılara toprak satıldığını özellikle vurgulamak isterim.
Cumhuriyet tarihimizle ilgili olarak iktisatta, dış politikada, siyasi hayatta ve demokraside kuruluş dönemi ve sonrasının, özellikle 1940lı yıllar ve müdahale dönemlerinin birbirinden çok çok farklı olmasını herkesin bilmesi gerekir. Maalesef, özellikle 1940lı yıllar ve müdahale dönemi Cumhuriyetimiz kuruluş felsefesinden, özünden, birleştirici ruhundan uzaklaşma dönemleri olmuştur. Böyle dönemlerde toplumun farklı kesimleri arasında uçurumlar büyütülmüş, Türkiye içine kapatılmış, topluma dayatmalar yapılmış, sosyal hayatta olduğu kadar iktisatta da ilk istikametten sapılmıştır.
RENK AYRIMI OLMASIN
Bugün Cumhuriyetin temel dinamiği, temel felsefesi gibi lanse edilen birçok görüş ve uygulamanın Cumhuriyetin kuruluş dönemine değil sonraki dönemlere ait olduğunu vurgulayan Erdoğan, Sermayeyi renklere ayırmak, tasnif etmek, makbul ve makbul olmayan işadamları ayrımı yapmak kesinlikle bir Cumhuriyet anlayışı değildir. Başta İstanbul olmak üzere büyükşehirlerin büyük sermayedarlarına öz evlat muamelesi yapıp, Anadolu sermayesini horlamak, itip, kakmak asla ve asla Cumhuriyetin iktisat politikası değildir dedi. Erdoğan, Cumhuriyet, nasil ki sadece seçkinlerin Cumhuriyeti değilse seçkin sermaye çevrelerinin de Cumhuriyeti değildir. Bu Cumhuriyet İstanbul sermayesinin olduğu kadar, Gaziantep, Kayseri, Uşak, Manisa, Denizli, 81 vilayetteki her bir iş adamının, esnafın, çiftçinin de Cumhuriyetidir. Cumhuriyet zenginin olduğu kadar fakirin, sermayenin olduğu kadar emeğin, işverenin de olduğu kadar işçinin de Cumhuriyetidir diye konuştu.
AB KENDİNE BAKSIN
Avrupa Birliğine (AB) de seslenen Başbakan Erdoğan, ABnin önce kendi üyelerine bir bakması lazım, özelleştirmede rekortmen Türkiyedir. Kendi üyelerini iyi incelemiyor dedi.
5. İKTİSAT KONGRESİNE 800 KİŞİ KATILDI, TÜRKİYE EKONOMİSİ ELE ALINDI
Kongreye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Maliye Bakanı Mehmek Şimşek, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim, MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural ile yaklaşık 800 kişi katıldı. İzmirde 1 Kasımda sona erecek kongrenin ana teması Küresel Yeniden Yapılanma Sürecinde Türkiye Ekonomisi olarak belirlendi. Kongrede 34 oturumda 241 panelist konuşacak. Panelleri 151i yabancı 3 bine yakın davetli izleyecek.
Gül: Küresel ekonomiye entegre olduk
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 1923 yılında 12 milyon nüfusu olan Türkiyenin ekonomik geleceğini planlamak için 1. kongrede büyük bir adım atıldığını vurgulayarak, şöyle konuştu: 1923ten beri aradan geçen 90 yıl içinde ülkemiz bu hedeflerine ulaşma noktasında elbette büyük başarılar elde etti. Bugün Türk ekonomisi 1 trilyon dolara yaklaşan Gayri Safi Yurtiçi Hâsılasıyla dünyanın 16, Avrupanın ise 6. büyük ekonomisi haline gelmiştir. Küresel ekonomiyle entegre olmuş bir ülkeyiz.
Babacan: Ekonomik güç dengeleri hızla değişiyor
Kongrede konuşan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisi içindeki payının hızla arttığını belirterek, küresel gayri safi hâsılanın yarısının bu ülkelerden sağlandığını kaydetti. Babacan, şöyle konuştu: Önümüzdeki 10 yıllık dönem geçmiş 10 yıla göre gelişmekte olan ülkeler açısından büyüme oranlarının bir miktar daha düşük olduğu bir dönem olacak ama yine de gelişmekte olan ülkelerin büyüme oranları gelişmiş ülkelerin çok üzerinde olmaya devam edecek ve yüzde 50 olacak pay her yıl kademe kademe artacak. Bir bakıma dünyada ekonomik güç dengelerinin hızla değiştiği bir dönemdeyiz. Önümüzdeki dönemde de ülkemizde açık ekonomi ve açık demokrasi alanında adımlar atmaya devam edeceklerini aktaran Ali Babacan, Demokrasi ve ekonomi paralel olarak büyümeli, yükselmeli. 2023 hedeflerine ulaşmamız için yargı reformlarının devamı önemlidir. Hukukun üstünlüğü tam anlamıyla uygulanmadığı sürece gelişmiş bir ekonomi olmak zor olur dedi.
DB Başkanı: Türkiyeden öğrenilecek çok şey var
Dünya Bankası (DB) Başkanı Jim Yong Kim, Türkiyenin sağlıkta dönüşüm, yaşam süresini ve kalitesini yükseltme, bebek ve anne ölümlerini azaltma, enerjide verimlilik, bankacılık düzenlemeleri, kalifiye işgücü yetiştirme gibi konularda büyük başarı sağladığını vurgulayarak, Türkiye 2003 yılında başlattığı sağlıkta dönüşüm programı çerçevesinde sağlık sistemini reforme etmiştir. 1990 yılından bu yana Türkiye, bebek ölümlerini üçte iki azaltmıştır. Anne ölümlerini yüzde 80 oranında azaltmıştır ve ortalama yaşam beklentisini 10 yıl yükseltmiştir. Ülkelerin, Türkiyenin uyguladığı politikalardan öğreneceği çok şey vardır diye konuştu.
Taraf
Türkiye ekonomisinin üç gün boyunca tartışılacağı beşinci İzmir İktisat Kongresi başladı. Açılışına Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve beş bakanın katıldığı kongrede konuşan Başbakan Erdoğan, İstanbul ve Anadolu diye sermayeyi renklere ayırmanın Cumhuriyet anlayışı olmadığını söyledi. Erdoğan, yabancılara mülk satışının Mustafa Kemal döneminde olduğunu ifade etti. Cumhuriyetin siyaset ve diplomasinin yanında iktisatta da kucaklayıcı bir anlayışın üzerine bina edildiğini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
MÜDAHALE 40LARDA BAŞLADI
Cumhuriyet, sermayeyi renklere ayıran, sermayeyi tasnif ve tefrik eden değil ekonominin tüm taraflarını bir ve beraber gören bir anlayışı egemen kılmıştı. Sanılanın tam aksine Cumhuriyetimizin ilk yıllarında uluslararası sermayeye kapı aralandığını, yabancıların mülk edinmesinin, bunun altını özellikle çiziyorum, mülk edinmesinin önünün Cumhuriyetimizin ilk yıllarında açıldığını bizzat Gazi Mustafa Kemal döneminde yabancılara toprak satıldığını özellikle vurgulamak isterim.
Cumhuriyet tarihimizle ilgili olarak iktisatta, dış politikada, siyasi hayatta ve demokraside kuruluş dönemi ve sonrasının, özellikle 1940lı yıllar ve müdahale dönemlerinin birbirinden çok çok farklı olmasını herkesin bilmesi gerekir. Maalesef, özellikle 1940lı yıllar ve müdahale dönemi Cumhuriyetimiz kuruluş felsefesinden, özünden, birleştirici ruhundan uzaklaşma dönemleri olmuştur. Böyle dönemlerde toplumun farklı kesimleri arasında uçurumlar büyütülmüş, Türkiye içine kapatılmış, topluma dayatmalar yapılmış, sosyal hayatta olduğu kadar iktisatta da ilk istikametten sapılmıştır.
RENK AYRIMI OLMASIN
Bugün Cumhuriyetin temel dinamiği, temel felsefesi gibi lanse edilen birçok görüş ve uygulamanın Cumhuriyetin kuruluş dönemine değil sonraki dönemlere ait olduğunu vurgulayan Erdoğan, Sermayeyi renklere ayırmak, tasnif etmek, makbul ve makbul olmayan işadamları ayrımı yapmak kesinlikle bir Cumhuriyet anlayışı değildir. Başta İstanbul olmak üzere büyükşehirlerin büyük sermayedarlarına öz evlat muamelesi yapıp, Anadolu sermayesini horlamak, itip, kakmak asla ve asla Cumhuriyetin iktisat politikası değildir dedi. Erdoğan, Cumhuriyet, nasil ki sadece seçkinlerin Cumhuriyeti değilse seçkin sermaye çevrelerinin de Cumhuriyeti değildir. Bu Cumhuriyet İstanbul sermayesinin olduğu kadar, Gaziantep, Kayseri, Uşak, Manisa, Denizli, 81 vilayetteki her bir iş adamının, esnafın, çiftçinin de Cumhuriyetidir. Cumhuriyet zenginin olduğu kadar fakirin, sermayenin olduğu kadar emeğin, işverenin de olduğu kadar işçinin de Cumhuriyetidir diye konuştu.
AB KENDİNE BAKSIN
Avrupa Birliğine (AB) de seslenen Başbakan Erdoğan, ABnin önce kendi üyelerine bir bakması lazım, özelleştirmede rekortmen Türkiyedir. Kendi üyelerini iyi incelemiyor dedi.
5. İKTİSAT KONGRESİNE 800 KİŞİ KATILDI, TÜRKİYE EKONOMİSİ ELE ALINDI
Kongreye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Maliye Bakanı Mehmek Şimşek, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim, MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural ile yaklaşık 800 kişi katıldı. İzmirde 1 Kasımda sona erecek kongrenin ana teması Küresel Yeniden Yapılanma Sürecinde Türkiye Ekonomisi olarak belirlendi. Kongrede 34 oturumda 241 panelist konuşacak. Panelleri 151i yabancı 3 bine yakın davetli izleyecek.
Gül: Küresel ekonomiye entegre olduk
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 1923 yılında 12 milyon nüfusu olan Türkiyenin ekonomik geleceğini planlamak için 1. kongrede büyük bir adım atıldığını vurgulayarak, şöyle konuştu: 1923ten beri aradan geçen 90 yıl içinde ülkemiz bu hedeflerine ulaşma noktasında elbette büyük başarılar elde etti. Bugün Türk ekonomisi 1 trilyon dolara yaklaşan Gayri Safi Yurtiçi Hâsılasıyla dünyanın 16, Avrupanın ise 6. büyük ekonomisi haline gelmiştir. Küresel ekonomiyle entegre olmuş bir ülkeyiz.
Babacan: Ekonomik güç dengeleri hızla değişiyor
Kongrede konuşan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisi içindeki payının hızla arttığını belirterek, küresel gayri safi hâsılanın yarısının bu ülkelerden sağlandığını kaydetti. Babacan, şöyle konuştu: Önümüzdeki 10 yıllık dönem geçmiş 10 yıla göre gelişmekte olan ülkeler açısından büyüme oranlarının bir miktar daha düşük olduğu bir dönem olacak ama yine de gelişmekte olan ülkelerin büyüme oranları gelişmiş ülkelerin çok üzerinde olmaya devam edecek ve yüzde 50 olacak pay her yıl kademe kademe artacak. Bir bakıma dünyada ekonomik güç dengelerinin hızla değiştiği bir dönemdeyiz. Önümüzdeki dönemde de ülkemizde açık ekonomi ve açık demokrasi alanında adımlar atmaya devam edeceklerini aktaran Ali Babacan, Demokrasi ve ekonomi paralel olarak büyümeli, yükselmeli. 2023 hedeflerine ulaşmamız için yargı reformlarının devamı önemlidir. Hukukun üstünlüğü tam anlamıyla uygulanmadığı sürece gelişmiş bir ekonomi olmak zor olur dedi.
DB Başkanı: Türkiyeden öğrenilecek çok şey var
Dünya Bankası (DB) Başkanı Jim Yong Kim, Türkiyenin sağlıkta dönüşüm, yaşam süresini ve kalitesini yükseltme, bebek ve anne ölümlerini azaltma, enerjide verimlilik, bankacılık düzenlemeleri, kalifiye işgücü yetiştirme gibi konularda büyük başarı sağladığını vurgulayarak, Türkiye 2003 yılında başlattığı sağlıkta dönüşüm programı çerçevesinde sağlık sistemini reforme etmiştir. 1990 yılından bu yana Türkiye, bebek ölümlerini üçte iki azaltmıştır. Anne ölümlerini yüzde 80 oranında azaltmıştır ve ortalama yaşam beklentisini 10 yıl yükseltmiştir. Ülkelerin, Türkiyenin uyguladığı politikalardan öğreneceği çok şey vardır diye konuştu.
Taraf