- 12 Temmuz 2006
- 35.026
- 30.400
- 60
Astrofotoğrafçılık (gökyüzü fotoğrafçılığı), her ne kadar fotoğrafçılığın bir alt dalıymış gibi görünse de fotoğrafçılıktan birçok yönüyle ayrılır. Astrofotoğrafçılık yapan herkes fotoğrafçılıktan anlamalıdır, fakat fotoğrafçılık yapan herkesin astrofotoğrafçılıktan anlamasına gerek yok. Dolayısıyla gökyüzü fotoğrafları çekmek için kullandığınız kameranın teknik detayları hakkında az çok bilgi sahibi olmanız gerekir.
Eğer elinize normal bir kamera alıp, otomatik ayarlarda yıldızları çekmeye çalışırsanız muhtemelen hiçbir sonuç alamazsınız. Bunun sebebi kameraların gökyüzünün karanlığına uygun değil, gündüz çekimlerine uygun otomatik ayarlara göre tasarlanmış olmasıdır. Dolayısıyla sizin bu ayarları bilerek farklı şekillerde uygulamanız gerekir. Neyse ki günümüzde birçok fotoğraf makinesi bunu yapabilecek kapasiteye sahip. Geriye sadece bize birkaç ayarlama yapmak kalıyor.
Peki gökyüzü fotoğrafları çekmek için özel bir ekipmana sahip olmak zorunda mıyım? Ekipman ihtiyacından yola çıkarak astrofotoğrafçılığı iki gruba ayıralım.
1) Teleskopla yapılan astrofotoğrafçılık
2) Sadece kamera ile yapılan astrofotoğrafçılık.
Bu yazıda işin tekniğini anlatmayı amaçladığımız için sadece kamera ile olana odaklanacağız, bu sırada teleskopla olana da temel atmış olacağız. Ne de olsa kameranın objektifi de basit bir teleskoptur.
Nasıl bir kameraya sahip olmalıyım?
En basit şekliyle ifade edecek olursak bir DSLR fotoğraf makinesi gereklidir. Aslında temel ihtiyacımız basittir. Yıldızlar çok çok sönük ışık kaynaklarıdır ve onları görebilmek için onlardan fazla sayıda foton almamız gerekir. Bunun için temelde “Uzun Pozlama” dediğimiz işlemi yapabilmemiz gerekir. Bu çektiğimiz fotoğraftaki yıldızları görünür kılabilmek için yapmamız gereken en temel işlemdir. Dolayısıyla kameramızın bu özelliğe sahip olması gerekir.
Unutmayın, astrofotoğrafçılığa yeni başlıyorsunuz ve öğrenmeniz gereken “temel anlamda” çok şey var. Yani, pahalı bir makinaya bu aşamada ihtiyacınız yok, herhangi bir DSLR makina size her türlü yeterli gelecektir.
Canon EOS 550D
Astrofotoğrafçıların sıklıkla tercih ettiği modeller Canon EOS serisidir. Bunun en temel sebebi her kameranın yazılımsal olarak çekilen görüntüyü belirli miktarda işlemesidir. Canon EOS serisi genelde bu özellik bakımından bize daha “ham” veri sunar. Yani görüntü üzerinde fazla oynamamasını ona söyleyebiliyoruz, böylece biz görüntü üzerinde istediğimizi yapabiliyoruz. Buradaki en temel problem, bazı yazılımların yıldızları otomatik olarak silmesidir. Oldukça ufak göründükleri için yazılım bunları “gürültü” olarak algılar ve görüntü kalitesini iyileştirmek adına yok eder. Tabi ki bu bizim hiç de istemediğimiz bir şey.
Ayrıca özel olarak birçok marka astrofotoğrafçılığa uygun modeller üretiyor. Fakat bunlar fiyat bakımından diğerlerine oranla daha pahalı. Eğer zaten elinizde olan iyi bir modeliniz varsa ayrıca böyle bir seçim yapmanıza gerek yok, elde edeceğiniz sonuçlar arasında ciddi bir fark olmayacaktır. Çok istisnai durumlar hariç. Burada belirtmek gerekiyor ki diğer markaların modelleri de bu konularda oldukça başarılı. Yalnızca fiyat/performans açısından Canon EOS serisi daha çok tercih ediliyor.
Diyafram – Açıklık
Diyaframı kelime karşılığı olarak perde veya açıklık olarak ifade edebiliriz. İngilizcedeki karşılığı “Aperture” yani “Açıklık” anlamına gelir. İçeriye ne kadarlık bir bölgeden, açıdan ışık gireceğini belirler. Burada diyafram bıçakları adını verdiğimiz bir perde vardır ve bu perde ayarlara göre kısılıp açılır. Fotoğrafçılıkta F değeri olarak ifade edilir ve F/3.5, F/5.6, F/11… gibi değerler alabilir. Bu değerler kullandığınız objektife göre değişim gösterir.
Diyafram aralığı
Bunun sonucunda fotoğraftaki alan derinliği değişir. Aşağıdaki görselde bununla ilgili bir örnek bulunuyor.
Her ne kadar yıldızları sonsuz uzaklıkta kabul ettiğimiz için bu özelliğe ihtiyacımız yokmuş gibi görünse de bilinmesi gereken bir detaydır. Bunun temelde iki sonucu olduğunu söyleyebiliriz. Birincisi her objektifin en iyi keskinliğe sahip olduğu bir değer vardır, dolayısıyla bunu bilmek hatta gerekirse deneyerek bulmak önemlidir. Diğeri ise bazı değerlerde yıldızların diyaframdan ötürü + ve x şekillerinde görülmesine sebep olmasıdır. Diyaframda kaç bıçak bulunuyorsa yıldızda da o kadar çizgi varmış gibi görülür.
Uzun Pozlama – Enstantane Hızı
Çekilen her fotoğraf bir zaman aralığını ifade eder. Gördüğünüz her görüntü aslında içerisinde bir süreci barındırır, hiç bir fotoğraf “o an” değildir, kısa da olsa bir zaman aralığına sahiptir. Biz bu çekim aralığına, pozlama süresi diyoruz. Deklanşöre basarsınız ve makinenin sensörü üzerine ışık düşmeye başlar. Belirlediğiniz pozlama süresi boyunca sensöre ışık düşer, sonra perde kapanır ve fotoğraf işlenir.
Bu çekim aralığı çoğunlukla en yüksek hızda saniyenin 4000’de birine kadar düşerken, en uzun pozlamada ise sınırsızdır. Saniyeler hatta dakikalar ile ifade edilebilir. Aşağıdaki fotoğrafta pozlama süresi betimlenmiş.
Fotoğrafta soldan sağa gidildikçe pozlama süresi artıyor
Aynı hızda dönen rüzgar güllerini farklı enstantane hızlarında pozlarsak yukarıdaki gibi bir görüntü elde ederiz. Soldaki rüzgar gülü gayet net bir şekilde görülürken, sağdaki hareketli görünüyor. Bunun sebebi soldaki fotoğrafın daha az bir zaman aralığında çekilmiş olması sebebiyle rüzgar gülünün hareketinin çok az olmasıdır. Sağdaki fotoğrafın çekim süresinde ise rüzgar gülü epeyce bir dönmüştür. Örneğin soldaki karenin enstantane hızı 1/640 iken(saniyenin 640’da 1’i), sağdaki karede 1/25’tir. Hatta işi abartıp belirli bir zaman aralığında rüzgar gülünün ne kadar döndüğünü hesap ederek dönüş hızını bile bulabilirsiniz.
Eğer çektiğiniz nesne sabit duruyorsa bu durumda olacak olan şey, aynı noktadan daha fazla ışık almak olacaktır. Dolayısıyla daha uzun pozlayarak aynı nesne daha parlak görülür. İşte aradığımız şey tam olarak da budur. Bu sebeple yıldız fotoğrafları çekerken uzun pozlama yaparız. Fakat burada da bir problem vardır. Dünya’nın dönüşü sebebiyle yavaş da olsa yıldızlar da gökyüzünde hareket ediyor gibi görünürler!
ISO Değeri
Sensörün ışık hassasiyetini belirleyen değerdir. ISO değeri 100-200-400-800-1600-3200-6400 gibi değerlerde olabilir. Değer yükseldikçe alınan ışık miktarı artar, fakat aynı zamanda “gürültü” de artar. Dolayısıyla görüntü kalitesi bozulur. Yani daha çok ışık toplamak için ISO’yu sonuna kadar artırmak mantıklı bir fikir değildir. Bunun yerine pozlama süresiyle arasında bir denge yakalamaya çalışmak gerekir.
Diğer Gereksinimler
Daha çok ışık toplayabilmek için hedefi sabit tutmak gerekliliğinden bahsettik. Dolayısıyla yıldız fotoğraflarını çekerken uzun pozlama sırasında kamera sabit olmalıdır. Bunun için kameranın üzerinde sabit duracağı bir üç ayak gereklidir. Ayrıca deklanşöre basarken makinenin titrememesi için ya zaman ayarlı pozda ya da kumanda ile çekim yapılmalıdır. Bir diğer alternatif ise kamerayı bilgisayara bağlayarak yazılımdan kontrolle fotoğraf çekmektir.
Her şey tamam, fotoğrafınızı çektiniz. Fakat burada da bir sorun başlıyor. Eğer standart lens olan 18-55mm lenste 18mm değerinde 30 saniye gibi bir pozlama yaptıysanız, çektiğinizde fotoğrafta yıldızlara yakınlaştığınızda uzadıklarını göreceksiniz. Bunun sebebi gece boyunca Dünya’nın kendi etrafında dönmesinden ötürü yıldızların da görünürde dönüş hareketi yapmasıdır. Ne kadar yakınlaştırma yaparsanız bu hareketin hızı o kadar bariz hale gelir. 18mm değerinde en uygun uzun pozlama süresi 10-13 saniye iken 55mm’de bu 6 saniyelere kadar düşer. Dolayısıyla bir takip sisteminiz yoksa en geniş açıda pozlama yapmak en iyi seçenektir.
Bir yıldız izi çalışması
Ya da yukarıdaki fotoğraftaki gibi bu yıldız hareketinden faydalanarak bir “yıldızizi” çalışması yapabilirsiniz. Eğer hiçbir takip yapmıyorsanız, yıldızlar uzun pozlamadan ötürü hareketlerini gösterecektir. Burada da işi abartıp yıldızların kaç derecelik dönüş yaptığından poz süresini çıkartabilirsiniz. Bir saatmiş gibi düşünebilirsiniz, yıldızların hareketi akrebin hareketidir. Yukarıdaki fotoğrafta yaklaşık 1 buçuk saatlik pozlama varmış gibi görülüyor.
İlerleyen Aşamalar
Büyük çoğunlukla tek kare fotoğraf astrofotoğrafçılıkta işe yaramaz. Amaç her zaman daha fazla ışık elde etmek olduğundan bizi zorlayan teknik problemleri farklı şekillerde aşmaya çalışırız. Bunun için aynı bölgenin fotoğrafını üst üste çeker, sonra da bu fotoğrafları birleştiririz. Dolayısıyla ortada daha fazla ışık ve detay barındıran tek bir kare olmuş olur.
Örneğin iyi bir takip yaparak 30 saniyelik 10 adet poz aldığımızı varsayalım. Bunu 10×30″(10 tane 30 saniye) olarak ifade ederiz. Bu fotoğrafları bu iş için geliştirilmiş bir yazılım aracılığıyla birleştirerek daha çok yıldızı görmemizi sağlayan tek bir kare elde ederiz. Bu yazılımlar sıklıkla PixInsight, DeepSkyStacker ve ImagePlus’tır.
Solda tek kare fotoğraf, sağda 15 tane karenin birleştirilmiş ve işlenmiş hali
Solda görülen fotoğraf, 60 saniyelik bir poz süresiyle elde edildi. Sağda görülen fotoğraf ise aynı poz süresiyle çekilen aynı bölgeden elde edilmiş 15 fotoğrafın(soldaki) birleştirilmesi sonucu oluşturuldu. Burada işin içerisinde farklı detaylar da bulunuyor, bunları bir sonraki konuda detaylıca ele alacağız. Fakat görüntüdeki değişim çok bariz bir şekilde ortada. Burada şunu belirtmekte de fayda var, soldaki fotoğraf da gözünüzün gördüğünden çok daha iyi bir görüntüdür.
Ögetay Kayalı.kozmikanafor.com