- 8 Aralık 2011
- 44.075
- 153.926
Dr Mehmet Öz
Aşırı yemenin nedeni tamamen duygusal
Kızdığımızda, stresliyken, depresifken, film izlerken veya yapacak daha iyi bir şeyimiz olmadığında yemek yiyoruz. Peki, bu yeme alışkanlığı hangi noktada sağlığımızı tehdit etmeye başlıyor?
Geçenlerde televizyon şovumuzda, ‘aşırı yemek yeme’ hakkında konuştuk. Aşırı yeme bozukluğundan mustarip kişiler doyma hissine aldırmaksızın kontrolsüzce yiyorlar. Şovun konukları, bir oturuşta birkaç hamburger, pizza, birkaç kutu donut, bir kova kızarmış tavuk parçası, iki litrelik kolayı mideye indirdiklerini itiraf etti. Bu, önüne geçilmesi gereken bir durum çünkü ilerde öldürücü olabilir.
Duygusal yeme alışkanlığı, tadı ve görüntüsü bizi cezbeden kurabiyelerden yalnızca bir tane yemek değil, kontrolsüz bir şekilde tüm paketi bitirmek ve devamında da başka yiyecekler aramakla alakalı. Aşırı yeme alışkanlığıyla aldığınız fazla kaloriler yüzünden yalnızca kilo almakla kalmazsınız, aynı zamanda yediğiniz yemeklerin hacmi de mide ve bağırsaklarınıza zarar verir. Uzun vadede, yüksek tansiyon; diyabet; safra kesesi rahatsızlıkları; mide yanması, ülser ve kalp rahatsızlığı gibi hastalıklar da cabası. Daha büyük komplikasyonlar arasındaysa mide zarı yırtılması, hayati önem taşıyan damarların baskıya maruz kalması, pankreas iltihabı, bağırsak tıkanıklığı gibi problemleri sayabiliriz. Aşırı yemek yemenin hemen ardından ölen insanlar bile var.
Aşırı yeme bozukluğu kadınların yüzde 3.5’inde, erkeklerinse yüzde 2’sinde görülüyor. Bu probleme, özgüven eksikliği, cinsel veya fiziksel istismar ya da huzursuz bir ev ortamı gibi unsurların neden olduğu düşünülüyor. Doktorlar, aşırı yemek yiyen insanların bazı ortak özelliklerini keşfetmişler:
Hızlı yemek yerler.
Ya gece herkes uyuduktan sonra ya da gündüz, çevrelerindeki insanlar işte veya okuldayken yerler çünkü ne kadar çok yediklerinin görülmesinden utanırlar.
Acıkmadıkları halde yerler. Bu kişilerde aşırı yeme dürtüsünün kaynağı başkadır: İncinmiş duygularını tatmin ve içlerindeki acıyı dindirmek için yerler.
Yedikten sonra pişman olup kendilerini suçlarlar ve utanç hissederler. Aşırı yiyen kişiler aslında duygularını yerler; yani yediklerini, yaşadıkları stres ve depresyona karşı ilaç olarak kullanırlar.
Peki, yemek yemek neden bir rahatlama yöntemi olarak tercih ediliyor? Beynin doyma merkezinin bulunduğu hipotalamus bölgesi, aynı zamanda zihnin ve bedenin hormonlar aracılığıyla iletişim kurduğu yer. Duygularımızdan sorumlu olan çeşitli beyin kimyasalları aynı zamanda hangi vakitlerde neler ve neden yediğimiz üzerinde etkiye sahip. Bu kimyasallar arasında serotonin, norepinefrin (noradrenalin), dopamin, GABA (gama amino bütirik asit) ve nitrik oksiti sayılabilir. Bu hormonların seviyelerindeki farklılıklar, farklı duygulara ve farklı yiyeceklere yönelmenize yol açıyor.
Nasıl baş edersiniz?
Duygu değişimlerinize bağlı yeme alışkanlıklarınızdan kurtulmanın yollarını mı arıyorsunuz? Daha dikkatli beslenmek için bu önerilerime kulak verin. Eğer kendinizi durdurmada güçlük çekiyor, yedikleriniz konusunda gerginlik ve baskı hissediyorsanız profesyonel yardım almaktan çekinmeyin.
Endorfinle stresinizi azaltın: Endorfinler, ruh halinizi düzelten ve enerji sağlayan beyin kimyasalları. Beyniniz bu mutluluk hormonlarını, egzersiz sırasında salgılıyor. Bu kimyasallar ayrıca heyecanlandığınız, baharatlı yiyecekler tükettiğiniz ve cinsel ilişki yaşadığınız zaman da salgılanıyor. Neşeniz kaçtığında, bir kamyon dolusu karbonhidrat tüketmek yerine neden yürüyüşe çıkmayı veya varsa köpeğinizi gezdirmeyi denemiyorsunuz?
Yararlı besinler tüketin: Farklı besinlerin farklı etkileri var. Her birinin midenize, kan dolaşımınıza ve beyninize etkisi farklı. Mesela hindi, triptofan içeriyor. Bu madde ruh halinizi düzelten, depresyonla savaşan ve basit karbonhidratlara olan düşkünlüğünüzü azaltmaya yardımcı olan serotonin hormonu seviyesini yükseltiyor. Balıkta bulunan omega-3 yağ asitleri de depresyonla savaşarak ruh halinizi iyileştiriyor.
Tadını çıkarın: Eğer zararlı bir şey yemek istiyorsanız, yavaş yavaş, tadına vararak yiyin. Aşırıya kaçmamak kaydıyla arada bir sağlıksız yiyecekler tüketmek kabul edilebilir. Ama bütün bir paket kurabiyeyi bitirerek abartmamalısınız. Kendinizi ödüllendirmek için yüzde 70 veya daha fazla kakao içeren bir parça bitter çikolata yemeyi deneyin.
Uyuyun: Yeteri kadar uyumak, formunuzu korumanıza yardımcı oluyor. Vücudunuz, her gün kendini yenilemek için ihtiyacı olan yedi-sekiz saatlik uyku alamadığında, yeterli miktarda serotonin ve dopamin salgılayamayan sinir hücrelerinin yorgunluğunu telafi etmek için başka yollar arıyor. Nasıl mı? Anlık serotonin ve dopamin salınımını tetikleyen şekerli besinlere yönelerek...
Nefes kokusuna doğal çözümler
Nane ve ağız gargarası, kötü kokan nefesinizi tazelemenin tek çaresi değil. Hatta bu yöntemler problemin yalnızca üstünü örtüyor. İşte, nefesinizin kötü kokmasını engelleyecek ve ağzınızı güvenle açmanıza yardımcı olacak doğal çözüm önerilerim:
Tarçınlı sakız
Tat vermede kullanılan bir tür uçucu bitki yağı; sinnamik aldehit içeriyor. Bu yağ yalnızca kötü nefes kokusunu gidermekle kalmıyor, aynı zamanda tükürüğünüzde bulunan anaerobik bakteri miktarını yarı yarıya azaltıyor.
Balık yağı takviyesi
Mantığa aykırı gibi görünse de, balık yağındaki omega-3 yağ asitlerinin nefesin kötü kokmasına neden olan ağızdaki enflamasyon ve bakterileri azalttığı kanıtlandı.
Manolya kabuğu özü
Bu doğal madde, antibakteriyel özelliklere sahip ‘magnolol’ ve ‘honokiol’ bileşiklerini içeriyor. Manolya kabuğu özünün, nefesin kötü kokmasına neden
olan ağızdaki bakterilerin çoğunu 30 dakika içinde öldürdüğü kanıtlandı. Manolya yağı özü genellikle, bazı nefes tazeleyici naneli ürünlerde ve diş macunlarında bulunuyor.
C vitamini
Diş eti çekilmesi ve ağız kokusunun başlıca nedeni diş eti iltihabını önlemeye yardımcı oluyor. C vitamini bakımından zengin besinler tüketerek bakteri üremesi için uygun ortamın oluşmasını engellemiş olursunuz. Portakal, mandalina gibi turunçgiller, çilek, frambuaz gibi kırmızı meyveler veya kavun tüketerek günlük C vitamini ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz.
Kereviz
Kereviz, kötü nefes kokusunu önlemede oldukça başarılı çünkü lif zengini bir besin. Lif oranı yüksek besinler, yeterli miktarda tükürük salgılanmasına yardımcı oluyor. Tükürük de ağız kokusuna neden olan plak oluşumunu yok etmeye yardımcı.
Siyah çay
Plak oluşumu, dişler ve ağızla ilgili diğer problemlerin yanı sıra nefesin kötü kokmasına neden oluyor. Siyah çayda bulunan polifenoller, ağzınızda hoş bir koku yaratıyor çünkü polifenoller, plakların dişlerinize yapışmasını önleyen güçlü antioksidanlar. Yapılan araştırmalar ayrıca, polifenollerin ağızdaki bakteri oluşumunu engellediğini ve böylece bakterilerin neden olduğu kötü kokuyu en aza indirgediğini ortaya koydu.
Kaynak: Hürriyet