- 6 Mart 2012
- 17.734
- 27.889
- 49
Eğitimde görüş ayrılığına varan anne ve babalar nasıl davranmalı?
1. Anne babaların ilişkilerindeki sloganları saygı ve hoşgörü olmalı.
2. Çocukların yaşları ne olursa olsun evde yaşanan olaylardan çok çabuk etkilenileceği unutulmamalı.
3. Disiplin kuralları çocuk tarafından değil, kararlı anne baba tarafından konulmalı.
4. Bebek doğmadan önce, bebeğin temel ihtiyaçları (yemek, uyku, tuvalet), bunların saatleri ve alışkanlık haline getirilmeleriyle ilgili kararlar alınarak özenle uygulanmalı.
5. Çocuğun eğitiminde birbirlerine ters düşen anne ve babalar, daha sonra yalnız başlarına kaldıklarında bu konuyu sakin bir şekilde tartışıp, olumlu ve olumsuz yönlerini birbirlerine anlatmalı.
6. Her anne baba, çocukla ilgili konularda karşısındakiyle empati kurmaya çalışmalı. Onun duygularını ve ne hissettiğini anlamaya gayret etmeli. Eşinin neden bu tavrı gösterdiğini anlarsa, elbette ki daha hoşgörülü olacaktır.
7. Ve en önemlisi de eğitimdeki görüş ayrılıklarını çocuklarının önünde tartışmamalı. Bu noktada gözler konuşmalı.
Kişilik Gelişiminde Anne Baba’nın Rolü
1. Baskıcı ve otoriter tutum
Bu tip anne-babalar, çocuklarını belirli bir ideal peşinde ve belirli kalıplar içinde, adeta küçük bir yetişkin yapma çabasıyla yetiştirmeye çalışırlar. Çocuktan itaat beklerler ve bütün kontrol onlardadır. Çoğunlukla anlayışsız, hoşgörüsüz, katı ve baskıcı bir tutum içindedirler. “Zor yoluyla denetleme” ya da “Sevgiyi esirgeyerek denetleme” ile çocuğun davranışları kontrol edilir. Bu, çocuğun kendine olan güvenini ortadan kaldıran, onun kişiliğini hiçe sayan bir tutumdur. Otoriter bir aile ortamında yetişen çocuklar genellikle; anne-babanın kurallarını yerine getirme çabasına odaklı olduklarından kendilerini ifade edemezler, özgüveni hemen hemen yok gibidir. Stresli ve tedirgindirler. Sessiz, çekingen başkalarının etkisinde kolayca kalabilen çocuklar olabileceği gibi sürekli eleştirildikleri için de aşağılık duygusu geliştirebilirler ve devamlı eleştirilen bu çocuklarda saldırgan davranışlar ortaya çıkabilir. Evde, anne-babalarında gördükleri olumsuz tutumları okulda arkadaşlarına uygulamaya çalışırlar.
2. Aşırı koruyucu tutum
Bu tutuma göre çocuk yetiştirilen ailelerde; çocuk aileyi yönetir, onun istekleri olur, anne-baba üzerinde baskı-güç uygular, anne-baba çocuğun egemenliğine boyun eğmiştir. Bu, çocuğun sosyalleşmesini olumsuz yönde etkiler, aşırı bir koruma içinde büyüyen çocuk, doyumsuz olacak ve ileride aile dışında kendi sosyal yaşamı içinde de aileden gördüğü, alıştığı şeyleri bekleyecek, bulamadığında hayal kırıklığı yaşayacak, isteklerini almak için karşısındakine baskı-güç uyguladığında da ilişki sorunları, dışlanma yaşayacaktır. Koruyucu tutumla yetişen çocuklar genelde; aşırı bağımlı, özgüveni gelişmemiş ve tek başına kararlar alamayan bireyler olurlar. Sorumluluk almakta güçlük yaşar, kendini tanımakta ve sınırlarını bilmekte zorlanırlar.
3. Dengesiz ve kararsız tutum
Anne-babanın arasında görüş ayrılığı olduğunda ya da anne-baba değişken davranışlar gösterdiğinde ortaya çıkan tutumdur. Kimi ailelerde disiplin yok değildir, ancak ne zaman uygulanacağı belirsizdir. Anne-babanın tutumu aşırı hoşgörü ve sert cezalandırma arasında gidip gelir, çocuk hangi davranışın nerede ve ne zaman istenmediğini önceden kestiremez. Dengesiz ve tutarsız tutumla yetişen çocuklar genellikle; kendi içinde çatışmalar yaşayıp, aileleriyle ilişkilerinde dengesiz olurlar. Büyüdüklerinde karşılarındaki insanlara zor güvenirler. Değer yargısı sistemlerinin oluşması zor olabilir. Karar vermekte güçlük yaşarlar. Nelerin doğru, nelerin yanlış olduğunu ve neleri yapıp, neleri yapmamaları gerektiğini öğrenemeyebilirler.
4. Aşırı hoşgörülü ve gevşek tutum
Bu tutumu benimseyen anne-babalar çocuğun her istediğini yaparlar. Aile içinde çocuğun hakları sınırsızdır. Çocuğun nerede duracağı belirlenmemiştir. Kuralları uygulama ve denetleme düzensizdir. Çocuğun başına buyruk yetişmesi, istediği gibi davranması hali söz konusudur. Aşırı hoşgörülü-gevşek tutumla yetişen çocuklar genellikle; kendileri için başkalarından hizmet beklerler. OKuldaki kurallarla karşı karşıya kaldıklarında hayal kırıklığına uğrarlar. Diğer insanların dikkatini çekmeye çalışırlar. Paylaşma ve işbirliğine pek açık olmazlar. Sosyal uyumları düşük olur. Sorumsuz ve her şeye kırılan özellikte olabilirler.
5. İlgisiz tutum
Anne-babanın çocuğu yalnız bıraktığı, fiziksel veya duygusal ihtiyaçlarını fark etmediği durumlarda ilgisiz anne-baba tutumundan bahsedilebilir. Anne-baba ilgisizse çocuğun onlarla iletişimi kopuk olacaktır, böyle bir aile içinde çocuk sevildiğini, kabul edildiğini duyumsayamaz. Bu gruba giren anne-babalar genellikle hoşgörü ile boş vermeyi birbirine karıştırırlar. Çocuğun temel ihtiyaçlarını ihmal ederler. İlgisiz tutumla yetişen çocuklar genellikle; dikkat çekmek için etraflarına zarar verebilirler. İnsanlarla ilişki kuramamaları sonucunda sosyal gelişimlerinde gecikme ve saldırganlık görülebilir. Sözlü iletişim yetersizliğinden dolayı dil gelişimlerinde gecikme ve konuşma bozuklukları ortaya çıkabilir. Özgüven sorunu yaşayıp tamamen içedönük olabilirler. Ergenlik döneminde suç işlemeye eğilimli oldukları görülmüştür.
6. Mükemmelliyetçi tutum
Mükemmelliyetçi tutumdaki anne-babalar çocuklarından her şeyin en iyisini bekler. Kendi gerçekleştiremediği yaşantıları çocuklarının gerçekleştirmesini ister. Bu tutumda olan anne-babalar çocuğu olduğu gibi kabul etmezler. Çocuğun kaldırabileceğinden daha fazla yük taşımasını beklerler. Çocuk, anne-babanın koyduğu kurallara uymadığı zaman çocuğa verilen cezalar katı ve sert olur. Mükemmelliyetçi tutumla yetişen çocuklar genellikle; aşırı titiz ya da tam tersi dağınık çocuklardır. Kendilerine güvenleri düşük olabilir. Başarısızlığa uğradıklarında kolayca hayal kırıklığı yaşarlar, bazen tamamen vazgeçebilirler. Yanlış yapmaktan korkarlar. Fikirleri genelde çok katıdır. Okuldaki sıraları hep derli topludur. Ders aralarında ödev yapan, grup çalışması gerektiğinde şikayet eden, bir işi tam yapmak için günler öncesinden çalışmaya başlayan çocuklar olabilirler.
7. Demokratik ve ilgili tutum
Anne-baba hoşgörü ve sevgiyle disiplin uygulandığında, çocuğun kabul edilen ve edilmeyen davranışlarının sınırları belirlenmiş olur ve çocuk bu sınırlar içinde özgürdür. Demokratik ve ilgili tutumda çocuğun söz hakkı vardır. Duygularına ve görüşlerine saygı duyulur. Kurallar belirlenirken bunlar dikkate alınır. Sevgi ve teşvik görür. Çocuğunu kabul eden anne ve baba, çocuğun ilgilerini göz önünde bulundurur ve onun yeteneklerini geliştirmeye yardımcı olur. Aile bireyleri arasında duygular nettir. Problem yaşadıklarında birlikte baş etmeye çalışırlar. Evde ve toplumdaki kuralların sınırları bellidir. Çocuk neyi, nerede yapacağını veya yapmayacağını bilir. Bu tutumla yetişen çocuklar genellikle; sosyalleşir ve işbirliğine girerler. Arkadaş canlısı ve duygusaldırlar, dengeli ve mutlu olurlar. Özgüvenleri normaldir, kurallara ve otoriteye saygı duyarlar.
Ona önemsendiğini hisettirin
Anne-babaların çocuklarıyla iletişim kurarken öncelikli olarak onunla göz teması kurmaları ve aynı hizada durmaları gerekiyor. Çocuğa güven duymalılar ki, o da kendine güvenmeyi öğrensin. Yeteneklerini orataya çıkarması için fırsat yaratmalı, çocuğa sözlerinin dinlendiğini ve önemsendiğini hissettirmeliler. Çocuklar sözlerle anlatılanlardan çok davranışlarla verilen mesajları almaya açıktır
2 Yaş Sendromu, Çözümler ve Öneriler
Çocuğunuz artık bebeklik döneminden çıktı, büyüdüğünü ve bağımsız hareket edebildiğini görüyorsunuz, artık size uyumlu olabilme ve sözünüzü dinleyebilme zamanı geldiğini düşünüyorsunuz belki ama henüz buna hazır değil çünkü 2 YAŞINDA!!
Bu yaş dönemi anne- babaların çocuk gelişiminde en çok zorlandıkları ve yoruldukları dönemdir. Yemek yemede direnme, uyku uyumak istememe, söz dinlememe, anne-baba-arkadaşa vurma – ne denirse tam tersini yapma, kendisini yerlere fırlatma, kafasını vurma . Bebeklik dönemi sonrasında size uyum sağlamasını beklerken bu inatlaşmalar ya da öfke nöbetleri nereden çıktı demeyin. Çünkü çocuğunuz özerklik döneminde .( 12-36. aylar ) Özerklik dönemi çocuğunuzun kendisini ortaya koyduğu, her şeyin kendisinin olmasını istediği, istediği kıyafeti giymek istediği dönemdir. Bu ısrarlı çabaları sizi ne kadar yorsa , sinirlendirse de tüm bunları bir geçiş dönemi olarak kabul etmek ve bu döneme her şekilde hazırlıklı olmak zorundasınız. Eğer bu dönemdeki abartılı tepkilerinin yaşının bir özelliği olduğunu ve neler yapılması gerektiğini bilirseniz bu dönemi daha rahat bir şekilde atlatabilirsiniz.
Bu dönemde çocuklarınızın özerkliğini engellememeniz gerekiyor, oysaki bir çok anne doğru davranışı göstermek için bu dönemde HAYIR! kelimesini sıklıkla kullanıyor. Bu tip engelleyici davranışlar çocuğun uyumsuzluğunu daha fazla arttırarak gelişimini olumsuz etkilemektedir. Dünyayı, çevresindeki nesneleri , kişileri tanımaya ve keşfetmeye yarayacak tüm yetilere sahip ( yürüyebiliyor, kavrayabiliyor,basit olaylar arasında bağlantı kurabiliyor, koşabiliyor,yemek yiyebiliyor, hatta sorular sorabiliyor) olan çocuğunuz bu enerjiye sahip. Ne kadar çok nesneye dokunursa, ne kadar çok soru sorarsa , kendisini ne kadar çok ortaya koymaya çalışırsa gelişimi o kadar sağlıklı olacaktır. Soru sorması engellenen bir çocuğun ileride kendine güvensiz , içe dönük kişilik özelliklerini göstermesi beklenebilir. Öfkesi engellen bir çocuk ise bu duyguyu zamanla kendisine yönelterek ısırma vb davranışlar gösterebilir. Çocuğunuzun özgür olabileceği alanlar yaratmalı ve kendisini , duygularını tümüyle ortaya koymasına izin vermelisiniz. Onunla inatlaşmayın, çünkü bu inatlaşma ve öfkelenme onun kontrol edebileceği bir düzeyde henüz değil. Kendisinde var olan enerjisini boşaltabilmesi için gün içerisinde bol bol dışarı çıkarın, koşsun,hoplasın, zıplasın, güvenliğini tehdit etmediği sürece istediği her şeye dokunsun, bu onun mutlu olmasına ve gün içinde size daha uyumlu davranmasına neden olacaktır. Eğer yapmasını istemediğiniz bir davranış var ise o zaman kızma, engelleme, cezalandırma gibi davranışlar göstermeyin. Yapacağınız uzun süreli açıklamalar da bu yaş dönemi için pek işe yaramayacak. Yapmanız gereken ilgisini dağıtmak olsun. Dikkatini başka yöne çevirmede yaratıcı bir anne – baba olursanız işiniz daha da kolaylaşacaktır. Bunu sağlamak için onun gözüyle dünyaya bakabilir ve oyunları kullanabilirsiniz. ( örneğin: yemeğini yememek için size direniyorsa bir portakal ya da elmayı komik bir kukla haline getirerek – sevimli bir ismi de olsun – bu kuklaya yemeği yedirmek gibi) Bunda da direnirse ikinci oyunu bulun, ilgi alanlarını keşfedin eğer resim yapmaktan hoşlanan bir çocuğunuz varsa bir tabak, bir çocuk , bir sevdiği yemeği birlikte çizin ve sonrasında bir hikaye oluşturarak olumlu davranışı pekiştirin. Bu onun eğlenmesini sağlayarak dikkatini çekecek ve size olan uyumunu arttıracaktır. Bu tip aktiviteleri onunla yapabilmeniz için yeterli zamanınızın ve sabrınızın da olması gerekiyor, çocukları ile yeterli iletişimi kuramayan, kendisine zaman ayırmayan / ayıramayan , çalışan annelerimizle ( babalarımızla ) çocukları arasında bu dönemde daha fazla çatışmalarla karşılaşabiliyoruz. Bu nedenle annelerimizin – babalarımızın öncelikle kendilerine gün içinde zaman ayırmalarını ( çay zamanları , yürüyüş zamanları, sohbet zamanları , gazete-dergi zamanları ) istiyoruz.
Çocuğunuzu bu dönemde uyumsuz, iyi yetiştirilmemiş ya da kötü bir çocuk olarak asla tanımlamayın. 3 yaş sonrasında size ve koymuş olduğunuz kurallara uyum sağlayabilecek gelişim düzeyine sahip olacaktır. Çocuğunuz büyürken içinde bulunduğu gelişim dönemini çok iyi tanımalısınız, çünkü bazen normal olan davranışlar anne-babalar tarafından problem olarak değerlendirilebiliyor. Bunu ortadan kaldırmak için uzman kişilerden gelişim danışmanlığı alabilirsiniz.