Anksiyete kısaca kaygı ve endişe bozukluğudur. Bana 2008 yılında teşhisi konmuştu ve teşhis konmadan 1 sene öncesi hayatıma girmişti. Her an kötü birşey olacak ve ölüm korkusu yaşıyorum. Sevdiklerimi kaybetmekten korkup birşey olursa ne yaparım ben diye saatlerce ağlıyordum. Cenaze arabaları görünce de aynı şekilde, o andan sonra günümün yarısı berbat geçiyordu. Hayattan zevk alamıyor, herşey boş geliyordu. Sürekli kalkıp kalkıp babamın nefesini dinlerim mesela, aniden ay babam yolda, bir de birşey olursa kaza geçirirse? Anneme birşey olursa, biz uyurken evde yangın çıkarsa? Uyuku haram haliyle. Evi arar annemi çok kontrol ederdim bu yüzden. Kimse ölmesin diye ağlayarak dua ederdim. Hatta kendimi mezarda tabutla görmüştüm bir gün çıkarın beni diye çırpınırken, çok korkmuştum bu bana bir işaret mi diye bile düşünmüştüm. Erkek kardeşim liseye gidiyordu kaç kere götürmeye kalktım okula ne senaryolar ama, kaçırıyorlar ya da organlarını alıyorlar, işkence ediyorlar yeter yeter diye ağladığımı bilirim. Çok zor birşey, hep gerginim, ellerim titrer yeni tanıdığım kişilerin veya 1-2 kez gördüğüm kişilerin yanında çok huzursuz oluyorum kalbim hızlı çarpıyor içimden ateş basıyor ya da ellerim soğuk terliyor. BU hastalıkla tanışmadan önce hayatı ve yaşamayı çok sever, hiç böyle şeyler aklıma gelmezdi. Hatta ben 17 yaşındaydım, bir akrabamızda ölüm korkusu olduğunu evden dışarı çıkamadığını, sürekli fenalaştığını duymuştum da anneme gülerek ölümden korkulur mu hepimiz öleceğiz demiştim.

Bu hastalıktan sonra sıkça aklıma gelir bu sözüm.