Anatominiz hakkında ne kadar çok şey biliyorsunuz?

Ultraviyole

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
27 Temmuz 2010
601
5
Cinsel organlarınızı yeterince tanıyor musunuz? Örneğin vajina aşırı cinsel ilişki nedeniyle esneyip, genişler mi? Bu bölgeye estetik yapılabilir mi? Bu mini rehber sayesinde daha mutlu bir cinsel hayata sahip olmanın sırlarını keşfedeceksiniz.

Vajinanın vücudun diğer tüm organlarından daha fazla takma adı olduğunu biliyor muydunuz? Üstelik öyle özel bir organ ki sadece sağlığıyla ilgilenen özel bir doktoru var. Ve tabii ki bizleri zevkin doruğuna çıkarma kapasitesine sahip.Bu noktada doğum sırasında duyduğumuz acıdan şimdilik bahsetmeyelim.

Peki hayatınızda bu kadar özel bir yere sahip olmasına rağmen vajinayla ilgili her şeyi biliyor musunuz? Yapılan araştırmalara göre kadınların yüzde 60 gibi büyük bir oranı cinsel organları hakkında pek de fazla bilgiye sahip olmadığını itiraf ediyor.

Başka bir araştırmanın sonuçları ise bu konuda yeterli bilgi sahibi olan, kendinden emin kadınların diğerlerine kıyasla daha fazla orgazm yaşadığını destekliyor. Sizler için, 'vajina bölgesi farkındalık seviyenizi' yükseltmenize yarayacak tam 15 maddelik bir liste hazırladık. Bu maddeler sayesinde; vajinanın fonksiyonları hakkında bilgi edinecek, daha sağlıklı bir cinsel organa ve tabii ki daha muhteşem bir cinsel hayata sahip olmanın yollarını öğreneceksiniz.

Bilimin bu kadar gelişmesine rağmen vajinalar hakkında pek çok nokta hâlâ gizemini koruyor. G noktası meselesi uzmanları fikir ayrılığına düşürüyor. Bu noktada, vajinanın açıklamasını yapalım. Vajina; vajina girişiyle başlayan ve uç kısmında rahim ağzının yer aldığı boru şeklinde ve ortalama 10 santimetre uzunluğunda bir yapıdadır. Vajina girişinde bulunan salgı bezleri ilişki sırasında vajina girişi ve vajinanın kayganlaşmasını sağlar. İşte şimdi kendi anatominizle ilgili ana noktaları öğrenmenin vakti geldi.

1) Vajina cinsel organınızın sadece bir bölümüdür
Pek çoğumuz vajina sözcüğünü tüm cinsel organımızı tanımlamak için kullansak da, teknik olarak bu sadece, serviksten (rahimağzı) başlayıp, vulvaya (sağ taraftaki resimde görüldüğü gibi; iç ve dış dudaklar, klitoris ve perineden oluşan bölge) açılarak son bulan kanalın ismidir.

2) Vajinalar hep birbirine benzer
Evet, içte kalan kısım için bu, kesinlikle doğru. Kişiden kişiye farklılıklar gösteren bölüm ise vulvadır. Bir kelebeğin kanatlarını andıran iç dudaklar, kimilerinde güçlükle görülecek boyuttayken, kimilerinde dış dudaklardan daha uzun olabilir. Pek çok kadında bu dudaklar simetrik değil; bir taraf diğerine göre daha geniştir. Klitorisin uzunluğu ise 2,5-3 santimetre arasında değişebilir.

3) Dış yüzeyi genellikle farklı tonlardadır
Teninizin beyaz, esmer ya da buğday tonlarında olması, vulvanızın rengi üzerinde belirleyici bir rol oynamıyor. Çok beyaz tenli pek çok kadın; kahverengi ve morumsu vulvaya sahipken, esmer tenli bazı kadınların vulvaları çok daha açık renkli olabiliyor. Ayrıca vulvalar kendi içinde de ton farklılıklarına sahip. Örneğin dış dudaklar koyu bir tondayken, perine bölgesinin soluk pembe olması son derece normal kabul ediliyor.

4) Duvarları birbirine dokunacak şekilde kapalıdır
Vajina duvarları, açılmaya neden olacak (tampon girişi gibi) bir neden olmadıkça birbirine dokunacak şekilde kapalı haldedir. Vajinanın genişlemesini bir şemsiyenin ya da pilili bir eteğin açılmasına benzetebiliriz; her vajina 1,5'dan yaklaşık 5 santimetreye kadar genişleyebilir. Tabii doğum sırasında bu rakam çok daha fazla oranda artabiliyor!

5) Cinsel ilişki nedeniyle genişlemez
Bir önceki maddede açıklandığı gibi, vajina inanılmaz bir esneme kapasitesine sahip. İşte bu nedenle, normal standartların çok üzerinde büyüklüğe sahip bir penisi bile rahatça içine alabiliyor ve ilişkiden hemen sonra eski haline dönüyor. Ancak doğum yapan kadınların bahsettikleri "bollaşma" hissi gerçekten de söz konusu olabiliyor. Bu durumda bazı egzersizleri düzenli olarak yapmak işe yarayabiliyor. Egzersizlerin ayrıntılı açıklaması için yedinci maddeye bakabilirsiniz.

6) Uzun süren cinsel ilişki orucu nedeniyle tekrar bir bakireye dönüşmezsiniz
Söylentiyi duymuşsunuzdur: "Eğer çok uzun süre seks yapmazsanız vajinanız o kadar sıkı hale gelir ki, tıpkı bir bakireymiş gibi ilk ilişkide rahatsızlık hissedebilir, hatta acı duyabilirsiniz". Bu kesinlikle doğruluk payı olmayan bir bilgi. Vajinal kaslarınız biraz kasılmış bile olsa, cinsel ilişki asla ilk seferki gibi acı vermez.

7) Düzenli egzersiz büyük yarar sağlar
Tıpkı uzun süre ağırlık kaldırmanın kol kaslarınızı geliştireceği gibi, pelvik tabanınızı destekleyen PC (puboccoccygeus) kaslarınızı çalıştırmanız vajinanıza sıkılık kazandırabiliyor yani diğer bir deyişle onu forma sokabiliyor. Ayrıca bu kaslarınızı kullanmayı öğrenmek orgazma ulaşmanızı da kolaylaştırıyor. Bu egzersizi yapmak için klozete oturun ve idrarınızı yaparken birden bire kesip, tutun. İşte PC kaslarınızı keşfettiniz. Şimdi idrarınızı yapmadığınız bir zamanda, bu kaslarınızı sıkın ve yaklaşık 10 saniye bu şekilde tutup, bırakın. Bu hareketi günde 10 ya da 20 tekrardan oluşan iki set halinde yapın. Farkı bir ay içinde hissedeceksiniz.

8) Her zaman bakteri doludur
Bu doğrudur ama bunlar enfeksiyona sebep olacak kötü mikroorganizmaları kontrol altında tutan iyi huylu bakterilerdir.

9) Kendi kendini temizler
Temizlik için sık sık vajinal duş uygulamanıza veya içini sabunlamanıza hiç gerek yok; hatta bu temizlik o bölgedeki yararlı bakterilerin de ölmesine sebep olabilir. Vajinanız kendi salgılarıyla temizlik işini kendi kendine yapabilir (evet, o akıntının bir fonksiyonu var). Vajina duvarlarından mgelen bu salgılar su ve bakterilerden oluşur. Temizlenmesi gereken tek yer, vulva yani iç ve dış dudaklardır. Ancak bunu suyla yaparken tahrişe yol açmamalısınız.

10) Çevresindeki tüyler tamamen gereksizdir
Bir zamanlar yani mağaralarda yaşadığımız mdönemlerde bu tüylerin vajinayı bakterilerden korumak ve erkekleri çekecek mkokuyu tutmak gibi işlevleri olduğunu iddia etmek mümkün. Ancak bugün böyle bir işleve gerek kalmadı çünkü giysilerimiz var. Bir de erkeğiniz tüylü halinizi değil tam tersini çekici buluyor olabilir. Kadın cinsel organını tüysüz haliyle daha çekici bulduğunu itiraf eden pek çok erkek var.

11) Kokusu regl dönemlerinde daha belirgin hale gelir
Söz kokulardan açılmışken öncelikle şunu belirtmekte fayda var; evet, her vajina kendine has bir kokuya sahiptir. Regl döneminden önce daha asidik olan bu koku, regl sonrasında daha keskin olmaya yatkındır. Ayrıca yoğun egzersiz ve tabii cinsel ilişki sonrasında (iyi ki doğal kayganlaştırıcınız var) ter bezlerinin daha fazla çalışması nedeniyle bu koku daha da fark edilebilir hale gelebilir.

12) Dokunmak onu iyileştirir
Seksin bu kadar iyi hissetmenizi sağlamasının en önemli nedeni orgazm olmasanız bile, bu bölgenin uyarılmasının mutluluk hormonlarının salgılanmasına yardımcı olmasıdır. Bazı jinekologlar da, orgazm olmanın regl sancılarına iyi geldiğini iddia ediyorlar. İşte regl dönemlerinde sevgilinize yaklaşmak için çok iyi bir neden!

13) Aşırı seks yapmak sorun yaratabilir
Düzenli seks, kendinizi iyi hissetmenize yardımcı olurken, kısa bir süre içinde çok fazla ilişki yaşamak vajinada yanma ve tahrişe, hatta idrar yolu enfeksiyonuna yol açabiliyor. Özellikle kadının üstte olduğu pozisyonlarla klasik misyoner pozisyonu, penisin idrar yoluna temas ederek, bu bölgeye zararlı bakteri bulaştırması nedeniyle riskli kabul ediliyor. Ama hemen sevdiğiniz bu pozisyonlarla vedalaşmak zorunda kaldığınızı düşünmeyin, ilişkinin hemen sonrasında tuvalete gidip idrarınızı yapmak riski en aza indirecektir.

14) Akıntı miktarı döneme göre değişebilir
Yumurtlama dönemlerinde, vajinadan daha fazla miktarda (günde yaklaşık iki çay kaşığı) salgı gelir. Ancak ayın diğer dönemlerine göre bu salgı daha ince bir yapıda ve daha berrak bir renktedir. Bu normaldir. Ancak salgının koyulaşıp, kremsi bir hal alması; buna kaşıntı, yanma ve ağır kokunun eşlik etmesi acil olarak jinekoloğunuza görünme zamanının geldiğini gösterir.

15) Hiçbir şey oraya kaçıp, kaybolamaz!
Hayır; kesinlikle vajinanız kara delik değildir. Herhangi bir şey (örneğin bir tampon) vajinanıza ve oradan rahminize kaçıp, kaybolamaz. Bir tampon sadece ulaşabileceğinizden daha derin bir noktaya doğru kayabilir ve değiştirmeniz gerektiğinde çıkarmanız zorlaşabilir. Bu durumda yapmanız gereken dizleriniz kırık bir şekilde yere oturmanız ve çıkana kadar ıkınmanızdır. Eğer bu da işe yaramıyorsa üzülmeyin çünkü jinekoloğunuz bunu son derece acısız ve basit bir işlemle alacaktır. Tabii eğlenmek adına çeşitli besin maddelerini vajinanızdan uzak tutmanızda her zaman fayda var. Çikolata sosu ve kremayı bile! Çünkü bunlar içeriklerinde bulunan şeker nedeniyle vajina bölgesinde ciddi enfeksiyonların ortaya çıkmasına sebep olabilirler.

►Sorun ağrı mı?
Henüz nedeni tam olarak belirlenememiş bu iki sorun ilişki sırasında ciddi rahatsızlık ve ağrıya yol açabiliyor.

Vajinismus: Vajinal kasların, istem dışı olarak aşırı kasılıp, cinsel ilişkiyi hatta tampon kullanmayı ve jinekolojik muayeneyi bile imkansız hale getirmesi olarak tanımlanıyor. Tedavisi için fizyolojik ve/veya psikolojik terapi önerilse de, tüm bunlar bazı kadınları aşırı stres altına sokuyor ki, yarar sağlamak yerine durumun daha da kötüleşmesine yol açabiliyor.

Vulva ağrısı (vulvodynıa): Bu, genellikle, vulvada aşırı hassasiyet, dokunmayı bile imkansız hale getiren acı ve ağrıyla karakterize bir durumdur. Çoğu zaman, ağır mantar enfeksiyonu gibi ciddi hastalıklar sonra sında gelişiyor.Tedavisi, ağrı ve acının hafiflemesinde önemli rol oynayan antidepresan ilaçlarla gerçekleştiriliyor.

►Vajinaya estetik olur mu?
Bazı uzmanlar, vajinaya yapılan estetik girişimlerin seks sırasında alınan zevki artırdığını iddia etseler de, bu operasyonlar tıbbi açıdan nadiren zorunlu kabul ediliyor. Bu nedenle çoğu sigorta şirketinin kapsamlarına almadığı cinsel organ estetiklerinin bir riski de bölgedeki sinirleri zedeleme olasılıkları. Yine de bu operasyonların hangileri olduğu ve nasıl gerçekleştirildikleriyle ilgili ayrıntılı bilgiyi aşağıda bulabilirsiniz.

Vajina Rejuvenasyonu (Yenilenmesi)
Vajinalarının çok genişlediğini ve bu nedenle seksten hiçbir zevk alamadıklarını iddia eden kadınlara çare olmak üzere geliştirilen bu operasyonda hedef vajina duvarlarını daraltmaktır. Ancak, bu operasyonu geçiren kadınların mseksten daha fazla zevk aldıklarına ve daha fazla orgazm yaşadıklarına dair hiçbir bilimsel çalışma yok.

Labyoplasti (İç ve Dış Dudak Estetiği)
Bu operasyonla, aşırı büyük ve rahatsızlık verecek derecede asimetrik olan iç ve dış dudakların şekli değiştiriliyor, düzeltiliyor. Ama öte yandan, iç ve dış dudakların asimetrik olması uzmanlarca son derece normal kabul edilen bir durum.

G-Noktası Kolajen Uygulaması
Kolajen ya da diğer kozmetik dolgu maddeleriyle G-noktasının doldurularak genişletilmesi prensibine dayanan bu işlemde hedef; duyarlılığı artırmak ve mseks sırasında alınan zevki maksimuma çıkarmak. Enjeksiyonu 3-6 ay arasında tekrarlamak gerektiğini hatırlamakta fayda var ve tabii yöntemin etkinliğinin kesin olarak kanıtlanmadığını da belirtelim.

Kızlık Zarı Tamiri
Az sayıda kadının tekrar bekaretini kaybetme fantezisini gerçek kılmak üzere geliştirilen yöntemin düşüncesi bile rahatsız edici.

Kaynak : Cosmopolitan
 
CİNSEL HASTALIKLAR TUVALETTEN BULAŞABİLİR
Cinsel hastalıkların tuvaletten bulaşabileceği düşüncesi yanlıştır. Çünkü cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların vücudun dışında uzun süre yaşaması mümkün değildir. Aynı zamanda bu enfeksiyonların tuvaletteki idrardan geçmesi mümkün değildir. Uzmanlar cinsel hastalıklar hakkında üzülmek için öpüşmekten, ilişkiye girmekten korkun derken korunmanın da önemine dikkat çekiyorlar.

İLK CİNSEL İLİŞKİNİZDE HAMİLE KALMAZSINIZ
Bu bir istek olabilir ama hiçbir zaman gerçek olamaz. Dr. Yen, istatistiki verilere göre ilk ilişkisinde hamile kalanlarının oranının yüzde 20 olduğunu söylüyor.

REGLİYSENİZ HAMİLE KALMAZSINIZ
Çok ender olsa da regliyken hamile kalma ihtimali vardır. Çünkü bazı kadınların periyodları uzun sürer ve yumurtlama süreleri de uzun olabilir. Örneğin eğer 21 günde bir regli oluyorsanız, son günlerinize yakın cinsel ilişkiye girdiğinizde hamile kalma ihtimaliniz vardır.

ERTESİ GÜN HAPI DÜŞÜĞE NEDEN OLUYOR
Ertesi gün hapı ilişkiden sonra kullanılabilir fakat olmuş bir hamileliğin bitmesine neden olmaz. Dr. Yen bu konuda yanlış bilgilerin özellikle gençler arasında çok yaygın olduğunu belirtiyor.

DOĞUM KONTROL HAPI KİLO ALDIRIR
Kadınlar bazen sadece bu nedenle doğum kontrol hapı kullanmak istemezler. Oysa yapılan araştırmalar doğum kontrol hapının kilo aldırdığını kesin olarak ortaya koymamıştır.

CİNSEL İLİŞKİ SIRASINDA ERKEKLER GERİ ÇEKİLİRSE HAMİLE KALINMAZ
Kesinlikle yanlış bir inanış olduğunu söyleyen uzmanlar bu nedenle birçok kişinin hamile kaldığını belirtiyorlar

HAMİLEYKEN KURULAN CİNSEL İLİŞKİ BEBEĞE ZARAR VERİR
Çiftlerin büyük bir bölümü bu yanlış yüzünden hamilelik döneminde zor günler yaşayabiliyor. Cinsel ilişki nedeniyle bebeğin düşebileceği ya da enfeksiyon kapabileceği değildir. Bir hekim tarafından aksi söylenmedikçe, gebelik sırasında ilk 6 ay cinsel birleşmenin bir sakıncası yoktur ve orgazm kasılmalarından dolayı bebek kafa travması veya beyin sarsıntısı geçirmez.

MASTÜRBASYON ZARARLIDIR
Mastürbasyon yapmak aksine cinsel sağlık açısından yararlıdır. Uzmanlar kişinin kendi vücudunu tanıması açısından mastürbasyonun önemli olduğunu belirtiyorlar.

MENOPOZDA CİNSEL ARZU AZALIR
Menopozla birlikte hormonlarda değişiklikler oluşsa da cinsellik sadece hormonlarla açıklanamayacağından, menopozla birlikte cinselliğin bittiğini söylemek mümkün değildir. Yapılan araştırmalarda 50 yaş üzerindeki kadınların yüzde 70'inden fazlasında cinsel isteğin azalmadığı görülüyor.

ÇOK FAZLA CİNSEL İLİŞKİ KADININ VÜCUDUNU YIPRATIR
Aslında bu yanlıştır çünkü kadın ne kadar çok cinsel ilişki yaşarsa, kalça kasları da o oranda güçlenir.

ERKEKLER HER 7 SANİYEDE BİR SEKS DÜŞÜNÜR
Erkeklerin sadece yüzde 23’ü sık sık seksi düşündüğünü, fantezi kurduğunu söylüyor.
 
Tüm toplumlarda olduğu gibi toplumumuzda da, çocuklar, kız ya da erkek oluşlarına göre ayrı biçimlerde yetiştirilmeleriyle başlayan büyüme sürecinde, cinsellik de dahil, bir kadının ve bir erkeğin neleri yapması neleri yapmaması gerektiğine dair kültürel değerleri, kuralları öğrenmiş olurlar. Ancak ne yazık ki öğrenilen ve benimsenen bu kurallardan pek çoğu yanlıştır.Öğrenilen ve benimsenen bu yanlış kurallar, erkeğin ya da kadının cinselliğe, cinsel ilişkiye karşı olumsuz bir bakış açısı ve tutum geliştirmesine, hatta çoğu zaman herhangi bir cinsel işlev bozukluğunun ortaya çıkmasına ve devamlılığına sebep olmaktadırlar.

Sevişmek Cinsel Birleşme Demektir.

Hayır. Cinsel birleşme, sevişmenin, eşlerin / partnerlerin karşılıklı keyif almalarını sağlayan yönlerinden biridir. Keyif almanın tek yolu değildir. Bu yanlış inanış, sevişmenin birleşme dışındaki, karşılıklı keyif alınabilecek diğer yönlerinin ihmal edilmesine ve cinsel ilişkide yakınlık, sıcaklık gibi duygusal yönlere daha çok gereksinim duyan kadını hayal kırıklığına uğratıp, onun cinsel ilişkiye katılımını ve zevk almasını ketleyebilmektedir.

Kadınların Cinsel İsteği Azdır.

Hayır. Cinsel istek sıklığı, kişinin kadın ya da erkek oluşuna göre değil; kadın ya da erkek olsun, kişilere, çiftlere / partnerlere ve onların yaşamlarının devrelerine göre değişkenlik gösterebilen ve dar bir sınır içinde normali olmayan bir durumdur. Oysa bu yanlış inanış ile büyütülen bir kadın, kendi cinselliğinden utanmakta ve cinsel ilişki sırasında kendini ketlemektedir.

Cinsel İlişki İsteğini Erkek Belirtmelidir ya da Sevişmeyi Başlatan Kadın Ahlaksızdır.


Hayır. Biri erkek diğeri kadın iki tarafın da istekle ve zevk alarak yaşadığı bir yaşantıyı, kadının istediğini söyleyerek başlatması, bir erkeğin başlatması kadar olağandır. Öte yandan pasif olarak eşinin / partnerinin dokunuşlarına kendini bırakan bir erkek ya da daha aktif davranan bir kadın hiç beklemedikleri kadar zevk alabilirler. Bu yanlış inanış kadını sadece eşinin / partnerinin istediği zaman, onu memnun etmek için ilişkiyi kabul etmeye kendini koşullandırmasına sebep olur.

Erkek veya Kadın Sevişmeye Hayır Diyemez.


Hayır. Karşılıklı tatmin edici bir cinsel ilişkinin olmazsa olmazı tarafların istekli oluşlarıdır. Erkek ya da kadın istemeden girdiği bir cinsel ilişkiden zevk alamaz ve aynı şekilde karşısındakine de zevk veremez. Bu yanlış inanış yüzünden eşlerinin / partnerlerinin cinsel ilişki taleplerini, istemedikleri halde kabul etmek durumunda hisseden kimseler bir süre sonra cinsel arzularını ve hazlarını kaybedebilirler.

Her Erkek Her Kadına Nasıl Zevk Vereceğini Bilmelidir.

Hayır. Cinsel haz, herkes için geçerli, değişmez kurallar çerçevesinde yaşanan bir durum değildir. Herkes için her cinsel ilişkide haz almanın yolları ve derecesi değişkenlik gösterir. Özellikle kadınlar için cinsel ilişkiden daha çok haz almak kadının da aktif olduğu bir öğrenme süreci gerektirir. Bu yanlış inanış, erkeğin sevişme biçimini ve tarzını sorgulamasına gerek kalmadığı mesajını verir. Ancak, eşinin yeterince zevk almadığını ve orgazm olmadığını öğrenen birçok erkek bu durumu çözümlenmesi gereken bir sorun olarak değil de kendi erkekliğinin, yetersizliğinin bir kanıtı olarak değerlendirebilmektedir.

Tüm Fiziksel Yakınlaşmalar Sevişmeyle Sonlanır.

Hayır. Fiziksel yakınlık; dokunmak, sarılmak, öpmek sadece cinsel ilişki isteğinin, sevişmenin değil aynı zamanda sevgi, şefkat ve sıcaklığın da ifadesidir. Bu yanlış inanış, eşlerin / partnerlerin birbirlerine temaslarını sınırlamakta, eşinin sadece sevgi ifadesi ile sokulduğu durumda erkek bazen ikisi de istemediği halde cinsel ilişkiye geçmek zorunda hissetmektedir.

Sevişmede Neyin Normal Olduğuna İlişkin Belirli ve Kesin Kurallar Vardır.

Hayır. Cinsel hayat, taraflardan herhangi birinin isteği ve rızası dışında olmamak koşulu (yani tarafların isteği ve rızası) ile, yaşayan herkesin mutlaka uyması ve/veya uymaması gereken kuralları, durulması, geçilmemesi gereken katı sınırları, çerçevesi olan bir hayat değildir. Kişiler istekleri ve rızaları doğrultusunda zaman zaman bu hayatın içine heyecan yaşamak, renk katmak, daha çok keyif almak adına bazı fantezileri, araçları, durumları sokabilirler. Bu yanlış inanış, birçok kişinin cinsel arzularını ve fantezilerini bastırmalarına ve ifade edememelerine yol açmakta, engellenmiş cinsel arzular yaşanan cinselliği ketleyici ya da alınan hazzın kalitesini düşürücü olmaktadır.

Sevişme Sırasında Erkek Cinsel Organında Sertleşme Kaybı Olması Sevişmeyi Sonlandırır.


Hayır. Cinsel ilişki, çevresel başka hiçbir uyaranın algılanmadığı, bilinçsizce bir yaşantı, uyarılma da (ereksiyon ya da vajinal ıslanma) bir kereye mahsus yaşanan bir durum değildir. Erkeğin ya da kadının cinsel ilişki sırasında ortamdaki pek çok etkenden ya da aklından geçen bir düşünce nedeni ile dikkati dağılabilir. Dikkatin dağılması, uyarılmanın ve uyarılma belirtilerinin (ereksiyon ya da vajinal ıslanma) ortadan kalkmasına neden olabilse de kişilerin cinsel arzusu varsa sevişmeye devam edildiğinde uyarılma tekrar sağlanabilir. Bu yanlış inanış, erkeğin ereksiyon kaybını bir felaket olarak algılamasına, bu da ereksiyonun cinsel ilişki sırasında tekrar sağlanamamasına neden olabilmektedir.

İyi Bir Sevişme Orgazmla Sonuçlanmalıdır.

Hayır. İyi sevişme, eşlerin / partnerlerin, istekle başlayarak karşılıklı haz alabilmelerine dayanır. Bununla birlikte orgazm yaşanır ya da yaşanmaz. Orgazmın yaşanmaması o ilişkiden haz alınmadığı, tatmin olunmadığı anl..... gelmez. Bu yanlış inanış eşlerin / partnerlerin ilişkinin başından itibaren orgazmın yaşanıp yaşanmayacağına odaklanmalarına, bu da yaşanan hazzın sürdürülememesine dolayısıyla orgazmın ulaşılamaz hale gelmesine neden olabilir.

Kadın Cinsel Birleşmeyle Orgazm Olmalıdır.

Hayır. Cinsel ilişki cinsel birleşmeden ibaret bir yaşantı, kadının cinsel ilişkide orgazm olmasının tek yolu da cinsel birleşme değildir. Kadın cinsel ilişki sırasında cinsel birleşme dışında, klitorisin (iç dudakların yukarı doğru birleştiği noktada yer alan yapı) uyarılmasını sağlayacak, oral ...., sürtünme ya da mastürbasyon yolu ile de orgazm olabilir. Bu yanlış inanış, cinsel birleşmeyle orgazm olamayan kadının kendisini eksik hissetmesine ve arayışa girmemesine sebep olmaktadır.

Güçlü Erkek Üst Üste Hiç Ara Vermeden Sevişebilir.

Hayır. Erkekler, nadir olguların dışında, boşaldıktan sonra, süresi kişiden kişiye ve kişinin hangi yaş diliminde olduğuna göre çok değişen bir çözülme evresine zorunlu olarak girerler. Bu dönem sona erene kadar uygun cinsel uyaran olsa da tekrar ereksiyon sağlayabilmeleri fizyolojik olarak olası değildir. Bu yanlış inanış erkeğin, bu çözülme evresini göz önüne almadan arka arkaya sevişememesini başarısızlık ve cinsel gücünün yetersizliği olarak algılayıp kaygılanmasına, bu kaygılı hal de zamanla ereksiyon problemlerinin ortaya çıkmasına neden olabilmektedir.

Sevişme Ancak Her İki Tarafın Birlikte Orgazm Olması İle Güzeldir.


Hayır. Kadın ve erkeğin cinsel ilişkide uyarılma şekillerinin ve sürelerinin birbirinden farklı olması, çiftin henüz ahenkli bir ilişki sağlayacak deneyimde olmaması, gebelikten korunma kaygısı v.b. gibi pek çok etken eşlerin / partnerlerin aynı anda orgazm olamamasına neden olabilmektedir. Ancak bu, yukarıda belirtildiği gibi tek başına kötü bir cinsel ilişkinin göstergesi olamaz. Bu yanlış inanış, her iki tarafta da performans endişesi yaratır, bu da orgazm taklitlerine, yetersizlik duygularına yol açabilir.

l

Uzman Psikolog Alev Akdağ
 
Dişinin en hassas cinsel organı. Klitoris 2,5-4 cm. uzunluğunda ve 3 mm kalınlığında bir organdır. Kasık kemiklerinin birleştiği noktanın ortasında olup, küçük dudakların yukarda birleştiği kısma dek uzanır. Büyük dudaklar arasındaki yumuşak dokunun içinde yerleşiktir.

Klitoris, küçük dudakların yukarı kısmındaki oynak bir deri kıvrımının altında olup, hafif bir çıkıntı meydana getirir ve bu çıkıntıya «başçık» adı verilir. Küçük dudakların birleştiği kısımda bir başlık biçiminde genişler. Bu başlığın altında klitorisin ucu bulunur. Bacaklar birleştirildiğinde bile klitorisin çıkıntısı birçok kadında belirgindir.

Klitoris, oluş ve yapı açısından incelendiğinde erkeğin cinsel organına benzemektedir. Gerek penis gerekse klitoris hamileliğin üçüncü ayında henüz yeni belirginleşmeye başlayan çift cinsiyeti) embriyoda oluşmaktadırlar. Doğacak olan eğer erkekse üçüncü ayda penis meydana gelir, eğer kız ise klitoris belli belirsiz oluşur. Erkeklerde penise uzanan meni ve idrar yolları aynı çıkış noktasına sahiptirler. Kadınlarda ise gerek idrar gerekse döl yolu klitorisin dışında olup, çıkış noktaları ayrıdır.

Bu ayrılıkların dışında klitorisin yapısı penise çok benzemektedir. Peniste olduğu gibi klitoris de süngerimsi uzun damarlardan meydana gelmektedir. Klitorisin ucu penis gibi sertleşmektedir. Penis ucunun koni biçiminde olmasına karşılık, klitorisin ucu yuvarlaktır, fakat tıpkı peniste olduğu gibi klitorisin ucuna da «başçık» denilmektedir. Penis gibi, klitoris de başçıkta kümeleşen sinir uçları bakımından yoğundur. Buradaki sinir uçlarının duyarlılığı penis ucuna oranla çok daha fazladır.

Klitorisin penisle biçim benzerliği, küçüklüğü ve penisin yeteneklerinden yoksun oluşu, kadınların bir yerde tümüyle gelişememiş, şanssız erkekler oldukları gibi bir görüşün benimsenmesine yol açmıştır. Günümüz bilim adamlarından bile bazıları klitorisin gelişme çağının artığı gereksiz bir organ olduğunu ileri sürmüşlerdir. Klitoris yararsızlığı ve gereksizliği nedeni ileri sürülerek apandisle kıyaslanmıştır. Klitorisin güdük bir organ olarak kabul edildiği binlerce yıl önce, bu organın kesildiği görülmektedir: Doğuda ve Orta Afrika'da bugün bile aynı gelenek vardır.

Klâsik Psikanaliz bile klitorisin değersiz bir penis olduğu savındadır. Gerçi Sigmund Freud ergenlik öncesi çocukluk devresinde, klitorisin dişi cinselliğinin gelişiminde önemli rol Oynadığını kabul etmiştir, fakat klitorisin aracılığıyla duyulan cinsel zevkin erkek karakterli olduğunu ileri sürmüştür. Freud'un öğrencisi Helene Deutsch «Kadın Psikolojisi» (1948) adlı yapıtında şöyle demektedir: «Erkek yapılı, zavallı bir artık.. Döl yolundaki gelişime ve zevke katılmaya bir türlü razı olmuyor.»

Oysa açıklayıcı cinsel bilim bu Anti-Klitoris propagandasına karşı çıkmış ve erkeklerin ilgisini bu organa çekmiş: cinsel bakımdan soğuk kadınların birleşme öncesi klitorisleri uyarılacak olursa, orgazmın bu kadınlarda bile kolaylıkla gerçekleşebileceğini erkeklere göstermiştir.

Katolik ahlâk kuralları bile, kadını cinsel birleşme öncesi hazırladığı ve böylece üremeyi olanaklaştırdığı için, klitorisin uyarılmasını önermektedir.

Günümüze değin, hatta günümüzde bile cinsel kitaplar «cinsel birleşme şekilleri»! konusunu açıklarlarken,, birleşme sırasında klitorisle erkek cinsel organı arasındaki direkt temasa çok değer verirler. Ayrıca kadının cinsel zevk alabilmesinin, klitorisin kasık kemikleri arasındaki yerinin yukarda veya aşağıda oluşuna bağlı olduğunu ileri sürerler.

Bu konuya ilişkin görüşlerin çeşitliliği büyük bir karışıklık yaratmıştır. Ancak St. Louis Üreme Biyolojisi Enstitüsü Profesörlerinden William Masters ve Virginia Johnson 11 yıllık araştırmaları sonucu bu fikir karışıklığını bir düzene koymuşlardır: Klitoris güdük kalmış bir penis olmayıp, dişinin gelişmiş bir cinsel organıdır.

Klitoriste cinsel coşku öncesi bir sertleşme görülmez. Cinsel gerilim arttığında klitorise kan hücum eder, erkek cinsel organında ise kan hücumundan sonra büyüme görülür. Erkek cinsel organının başı deriden sıyrılarak belirir, ucu sertleşir ve üst derideki kanal, görülür ve hissedilir biçimde ortaya çıkar. Erkek cinsel organında görülen bu sertleşme ve yön değişikliği klitoriste yoktur.

Biri döl yolunda, diğeri klitoriste olmak üzere ayrı türden iki orgazmdan söz etmek yanlıştır. Orgazma çeşitli şekilde ulaşıldığı gerçektir: Cinsel doyuruya yalnızca klitorisin erkek tarafından uyarılması ya da kendi kendini tatmin yoluyla (bazı kadınlar göğüs uçları uyarıldığında da orgazma ulaşmaktadırlar) da erişilebilir. Fakat nasıl ve ne şekilde orgazma ulaşılırsa ulaşılsın orgazm daima döl yolunda olur ve belden itibaren tüm organizmayı kapsar.

Cinsel gerilim orgazm sonunda giderilince klitoris küçülerek kasık kemikleri arasındaki yerine çekilir ve artık uzunluğu cinsel gerilim sırasındaki uzunluğun yarısıdır.

Klitoristeki bu değişiklik en tecrübeli erkekleri bile bazen şaşırtmaktadır. Klitorisle teması kaybettikleri zaman, bu değişikliği kadındaki cinsel gerilimin kayboluşuna yormaktadırlar. Oysa durum tamamen tersinedir. Klitorisin bu andaki duyarlılığı öylesine fazladır ki direkt bir temas zevk vermekten çok acı verir. «Cinsel El kitaplarının» yanlış propagandası bu durumda birçok erkeğin ters davranışına yol açmaktadır: Erkekler parmakla klitorisi tekrar bulmak istemektedirler. Bu boşuna manipülasyon kadını tahriş ettiği gibi. cinsel gerilimin de kaybolmasına yol açmaktadır E ger klitoris yeniden uyarılmak isteniyorsa, Masters'in önerdiği gibi, Venüs tepesinin hafifçe okşanması yeterlidir.

Klitorisin büyüklüğü kadının cinsel duyarlığında rol oynayan bir etken değildir. Klitorisi büyük olan kadınların cinsel açıdan daha duyarlı oldukları görüşü yanlıştır. Klitorisin aşırı büyük oluşunun nedeni erkek hormonlarının fazlalığı (Androgen) olabilir ya da hormon tedavisi buna yol açmıştır. Ayrıca seneler süren Klitoris-mastürbasyonu bu büyüklüğün nedenidir: bu durumlarda Androjenin etkisiyle duyarlılık artabilir.

Klitorisin kasık kemikleri arasındaki yerinin üstte ya da daha derinde oluşu duyarlılıkta rol oynamaz.

Cinsel birleşme sırasında klitorisle erkek cinsel organı arasında doğrudan doğruya bir ilişki yoktur. Buna karşın klitoris yeterince uyarılmakta ve bu üç şekilde olmaktadır:

1) Erkek cinsel organı döl yoluna girerken küçük dudakların üzerinden kaymakta ve bu da klitorisi etkilemektedir. Yine kıvrılarak çıktığından uyarı tekrarlanmaktadır. Cinsel birleşme sırasındaki ritmik hareketlerle klitorisin yeri değişmekte böylece uyarı yine sağlanmaktadır.

2) Klitorisi meydana getiren süngerimsi doku kasık kemiğinin alt kısmında sağ ve sola açılan iki açıyı oluşturmaktadırlar. Bu açılar döl yoluyla yakın ilişkide olduklarından döl yolunun içindeki erkek cinsel organının hareketleri bu açılar aracılığıyla klitorise aktarılmaktadır.

3) Çiftlerin yüz yüze oldukları tüm cinsel birleşme şekillerinde kadın ve erkeğin kasıkları üst üste gelmekte, bu da klitoris üzerindeki ritmik bir basınca yol açmaktadır.

Masters tarafından yalnızca klitoris hakkında ileri sürülenler bile Van de Velde'den günümüze değin yazılmış birçok cinsel bilgi kitaplarının yeniden gözden geçirilmesi ve yeniden yazılması için yeterli bir nedendir. Klitoris gerçekten de cinsel uyarı bölgeleri içinde en duyarlı olanıdır. Fakat hiçbir zaman kadını alevlendirmek için çevrilmesi yeterli olan bir düğme olmamıştır.

Cinsel bilgisi olmayan ya da bu konuya hazırlıksız kadınlarda klitorise dokunulması zevkten çok nefret duygusunu kamçılamaktadır.

Cinsel uyarıma yatkın kadınlarda ise klitoris zevk duygusunu kamçılamaktadır. Masters ve Johnson'a göre, bu organ önce uyarımları toplamakta, sonra da zevke dönüştürmektedir.

Kan hücumuyla belirginleşen klitoris, aldığı uyarımları omurilikteki cinsel merkezlere iletir. Böylece cinsel bölgedeki sinirlerde, kaslarda ve damarlarda değişiklik ve tepkilere yol açarak orgazmı hazırlar ve yalnız klitoris böylesi bir etki yapabilmek için zamanında ve yeterli oranda uyarılmalıdır.

Masters'e göre "Klitorise doğrudan doğruya dokunulduğu zaman uyarımla, öfkeye yol açan tahriş olma arasındaki sınır belli belirsizdir."
 
Evlenen bir çiftin ilk gecede gerdeğe girmesine "zifaf" denir. Zifaf
gecesi nasıl davranması gerektiğini bilmeyen pek çok genç erkek ve genç kız bulunduğunu
sık sık duyuyoruz. Bu gençler zifaf gecesine bir öcü gibi bakıyor ve geceyi nasıl
geçireceklerinin şaşkınlığı altında adeta ecel terleri döküyorlar.


Oysa zifaf gecesi korkulması değil, sevinçle değerlendirilmesi gereken bir gecedir. İnsan, bilmediğinden korkar.
Bilmedikleri konular hakkında yeterli bilgi edinirse korkusu kalmaz. Evlilik yaşamı boyunca o
gecenin anıları belleklerimizden silinmeyecek güzel izler bırakabilir. Yeter ki o gece nasıl
davranılması gerektiği konusunda bilgi sahibi olalım.
Biz bu bölümde gençlerimizin ve
genç kızlarımızın gereksinim duydukları bilgileri ayrıntılarıyla vermeye çalışacağız.

Pek çok çift için bu gece, aile yaşamının en önemli günüdür. Eşler birbirlerine karşı bu ilk
gecede cinsel düzeyde de sevecen ve anlayışlı olurlarsa, mutlu bir evlilik yaşamının temelini
atmış olacaklardır.


Bu olayın bazen yanlış bilgiler nedeniyle fazla büyütülmesi veya bu
konuda bilgi sahibi olmama, erkeği ve genç kızı heyecanlandırmakta, mutluluğu tatmak
yerine çevresinin beklentilerinin ağırlığı altında ezilmektedir. Erkek erkekliğini, kız da
bakireliğini kanıtlamak durumundadır. Erkekte, başaramama korkusu, kızda da cinsel
ilişkiden aşırı acı duyacağı korkusu yaygındır. Bazı kesimde cinsel bilgi edinemeyen genç
çifte, düğün törenleri sırasında sağdıç ve yenge denen yardımcıları tarafından ayrı ayrı
cinsel bilgiler verilir.
Ülkemizde boşanmalar son 10 yılda iki misli artmıştır. Boşanma
nedeni olarak ileri sürülen şiddetli geçimsizliğe sebep olan önemli nedenlerden biri de: cinsel
uyuşmazlıklar ve cinsel sorunlardır. Yapılan araştırmalar ülkemizde cinsel sorunların bilgi
yetersizliğinden kaynaklanmakta olduğunu vurgular niteliktedir.


Bazı kesimde evlenen gençler, cinsellik ile ilgili en sağlıklı bilgiyi sağdıç ve yengeden almaktadır. Düğün gününe
kadar ailesinden cinsellikle ilgili herhangi bir bilgi alamayan gence, adeta düğün töreninin bir
parçası olarak kısa ve öz bir cinsel eğitim verilir. Evlilikte cinselliğin normal olduğu vurgulanır.
Yöresel geleneklere göre büyüklerin evlilik ile ilgili deneyim ve bilgileri gençlere anlatılır. Bu
bilgileri damada sağdıç, geline yenge verir. Düğün töreni başlayınca sağdıç, damat veya
babası veya damadın yakın kan akrabası olan evli bir erkek tarafından seçilir. Sağdıcın
mutlu bir aile kurmuş ve ailesine bağlı olmasına özen gösterilir. Yenge ise, gelin veya annesi
veya gelinin kan akrabası olan evli bir kadın tarafından seçilir. Yengenin de mutlu bir evlilik
yapmış ve hoşgörülü olmasına özen gösterilir. Sağdıç, düğün boyunca damada, yenge de
geline zaman zaman evlilik, gerdek gecesi ve cinsellikle ilgili bilgiler verirler.


Ülkemizdeki geleneğe göre, ister şehirde ister köyde olsun gerdek gecesi en büyük rolü erkek üstlenir.
Bekaretin bozulması fazla güç gerektirmez. Bu ilk birleşme şiddetli ve zoraki bir davranış
olmamalı, her iki eşe doyum sağlamalıdır. Gerdek gecesinin izleri bütün bir evlilik veya yaşam
boyu unutulmayacağından, eşler yanlış davranış veya gereksiz kırıcı sözlerden
kaçınmalıdırlar.
Erkek eşine şefkatli ve nazik davranmalı, heyecanına sabırlı
olmalıdır. Erkeğin saldırgan davranışı veya bekareti şiddetle bozmaya kalkması, genç kızı
cinsel ilişkiden soğutur ve bundan sürekli kaçmasına neden olur.
Gerdek Gecesindeki Başarının Yolu; Cinsel Bilgidir:


Gerdek gecesi. İlk gece. Üstüne şarkılar, türküler
söylenilmiş, romanlar yazılmış, nice gencin yıllar yılı düşlerine girmiş olan konu! Kimi çiftler
için sanki cennete açılan bir kapı, bir murada eriş. Kimi gençler için anlatılmaz bir kabus, bir
utanç uçurumu, bir hayal kırıklığı, bir dehşet zindanı... Gerdek...
Bu gece hiç bir
zaman küçümsenmemeli ve evlenen eşler ilk gece için bilgilenmeli ve dikkatle
hazırlanmalıdır.
Bir kadının evlilik hayatı boyunca cinsel soğukluk içinde kalması ya
da erkeğin bir iktidarsızlık haline düşmesinde, ilk gecedeki olayların kesin bir etkisi olabilir.
Onun için evlilik hayatının bu önemli safhasının nasıl geçirileceği ve ilk cinsel ilişkide nelere
dikkat edilmesi gerektiği hakkındmurtaa doğru bilgilere sahip olmak gerekir.
İlk Geceye


Psikolojik Hazırlık:
Bazı genç kızlar açıkça korkuyorlar ilk geceden. Ve bu korkunun
giderek kendilerine egemen olmasından çekiniyorlar. İçlerinden bazıları var ki sırf bu yüzden
yemeden içmeden kesilirler. Kafalarını kurcalayan sorulara karşılık bulamamanın üzüntüsü
içinde ne yapacaklarını şaşırmış bir halleri olur. Kimisi, "Acaba eşimi mutlu edebilecek
miyim?" diye düşünür. Kimisi ise "Çok canım yanacak mı?" diye sorar kendisine. Bunun gibi
çeşitli sorular rahatsız eder onları. Evet, haklılar. Aslında ilk gece çok önemli. Üzerinde
durulduğu kadar var. Ama bunun için paniğe kapılmamalı. Eğer bu konuda bilgi edinirseniz,
bütün evlilik hayatınızın mutlu geçmesini sağlıyacak anahtarı da elinize geçirmiş
olursunuz."


Günümüzde genç kızlarımızı saran ilk gece korkusuna, aslında
bilgisizlikten başka bir şey neden olmuyor.
Bazı genç erkekler, haram olmasına rağmen ilk
cinsel ilişkilerini evlilikten önce genelevlerinde yaşamaktadırlar. Oralarda ise, genç erkeklerin
acemliğine saygı duyulmadan bir an önce işini bitirip parasını almak isteyen kadın tarafından
genç erkekler hakaretlere uğramaktadırlar. Hatta bu hakaretler karşısında cinsel birleşmeyi
bile gerçekleştiremeyen, ereksiyona (penisin sertleşmesine) geçemeyen erkekler olmaktadır.


Tecrübe kazanmak isteyen genç, ömür boyu cinsel ilişkiden, kadından soğumakta veya
ereksiyona geçememek gibi çeşitli sorunlarla karşılaşmaktadır. O yüzden Allah''ın nikahsız
cinsel ilişkiyi haram kılmasının hikmetlerinden biri de bu olsa gerek...
Genellikle genç
kızlar, ilk cinsel ilişkiye, korkulacak bir olay gözüyle bakarlar. Kızlık zarı denen şey nasıl bir
nesnedir? Yırtılırken ne olur? Cinsel ilişki sırasında, hele başlangıcında kendisi nasıl
davranacaktır?
Doğrusu şu ki bu sırada yalnız genç kız değildir benzer korkuları
taşıyan. Erkek de çeşitli duygular içindedir. İşe nasıl başlamalı? Birdenbire mi, yavaş yavaş
mı hareket etmeli? Başaracak mıdır?


İşte bu durumlarda eşler birbirlerini tamamlamak
ve birbirlerine yardım etmek zorundadırlar. Çoğu zaman, erkeklerin bu konuda büyük
sorumluluklar taşıdığı söylenir, yazılır. Bir dereceye kadar doğru sayılabilir bu. Ama büsbütün
de doğru değildir. Çünkü sorumlu olan yalnız erkek değil, genç kızdır da. Yani sorumlulukları
eşit şekilde paylaşmaları... Bu yüzden genç kız, onun sıkılganlığını arttıracak, sinirlerini
bozacak, içindeki fırtınayı şiddetlendirecek hareketlerden kaçınmalıdır. Eşe yardım etmek
yalnız erkeğin karısına değil, kadının da erkeğine karşı görevidir.
İlk birleşmede
kadını en çok korkutan şey, kızlık zarıdır. Oysa ki bu son derece basit bir problemdir...


Çoğunlukla bu zar pek hafif bir acıma duygusu vererek yırtılır. İnce ve esnek ise duyulan
acı, belli belirsizdir. Kalın ise yırtılması biraz daha zor ve ağrılı olur... o Ama bunu gözlerde
fazla büyütmemek gerekir. Kızlık zarının (< yırtılışı sırasında biraz kan da akar... Ancak
bazı zar şekillerinde bu kanın akmaması da mümkündür.
İlk gece ile ilgili güçlükler,
yalnızca kızlık zarı ve bununla ilgili sorunlar değildir elbette. Sinirsel gerginliği ile ilgili
güçlükler, bunlardan çok daha önemlidir.
Zifaf gecesinde cinsel ilişki dakikaları
yaklaştıkça hem gelin, hem de güveyin korku ve heyecandan ekseriya sinirleri gerilmeye
başlar. Bu gerginliğin doğurduğu bazı güçlükler vardır, şimdi bunları açıklıyalım:


Bir genç kız, böyle korku ve gerginlik içinde olduğu zaman vajinanın etrafındaki kaslar gerilir ve
bu nedenle vajina yolu diğer zamanlardakine oranla daha dar bir hale gelir. Bundan başka,
nasıl kalabalık bir halk önünde ilk defa nutuk vermeye çıkan bir kimsenin heyecandan ağzı
kurursa, aynı şekilde korku ve heyecan içinde bulunan bir gelinin de vajina içi kurur ve
kayganlaşmaz. Böyle olunca, erkeğin cinsel organının içeri girmesi güçleşir.


Böyle durumlarda, kadın vajinasının ıslaklık ve kayganlığını, dışardan kullanılacak bir vazelin ile
sağlamak gerekir. Bunun için de en iyi çare erkeğin organına boydan boya vazelin sürmesidir.
Böylece penisin, vajinaya girmesi kolaylaşmış olur. Çiftler, bu gergin halleri geçirip iyice
yatışıncaya kadar tatlı tatlı sohbet ederler ve beklerler. Heyecanları tamamen geçip ihtiraslı
bir arzu duydukları zaman tekrar aşka başlarlarsa, o zaman vajina çevresindeki kaslar gevşer
ve doğal şekilde salgıyla kendiliğinden kayganlaşır. Bu durumda cinsel ilişki çok daha kolay
ve rahat olur.
Genç kız, gerginlik ve heyecanının kolayca geçmeyeceğini tahmin
ediyorsa, o zaman bir sıcak su banyosu yapması çok yararlı olacaktır.


Erkeğe gelince, ilk cinsel ilişkinin heyecanı, kendisini geçici olarak başarısız bırakabilir. Günlerden ve
saatlerden beri bu dakikayı ve bu anı beklemiş, belki son günler ve gecelere de karısıyla
cinsel ilişkide bulunacağı bu anı düşünerek üreme organlarını ve sinir merkezlerini fazlasıyla
yormuştur. İşte gerek bu heyecan, gerekse o yorgunluk neticesinde erkek, cinsel organının
sertleşmediğini görebilir. Kimi erkek bu durum karşısında dehşete düşer, şeref ve itibarinin
mahvolduğunu, karısının kendisini artık erkekten saymayacağını düşünerek delice bir
acıya, üzüntüye kapılır. Hem kendini, hem karısını büyük bir zevkten yoksun bıraktığı için
sınırsız bir sıkıntı duyar.


Eğer bu durumda iken, kadını bilgisizce bir şey söyler ve
anlayışsız davranırsa, ağır ya da alaycı bir söz söylerse, erkeğin hayatı boyunca sürüp
gidecek bir şekilde incinmesine neden olabilir. Oysaki bu durumda olgun ve anlayışlı bir
kadının yapacağı tek şey, kocasına oldukça iyi davranmak, gönül alıcı şeyler söylemek, işi
şakaya vurmak ve bunun sırf, o ana özgü, geçici bir tutukluktan geldiğini ve hiç bir öneminin
olmadığını belirterek, onun kendine tekrar güvenini kazanmasını sağlamaya çalışmaktır.
Eğer kocasının tutukluğunun o akşam geçmeyeceğini sezerse, kendisinden hiçbir talepte
bulunmadan, ilk cinsel birleşmelerini ertesi akşama bırakmak üzere, onu yatmaya ve rahat bir
uyku uyumaya davet etmelidir.


Aslında böyle bir duruma düşmeyi önlemek için eşler,
daha zifaf odasına girer girmez cinsel ilişkiye girişmekten kaçınmalıdırlar. İkisi de bir süre
oturup dinlenmeli, sohbet etmeli, hafif okşayış ve öpüşmelerle birbirlerine alışmalı ve
ürkeklikleri gitmelidir. Ne zaman arzu ve ihtiraslarının adamakıllı uyandığını hissederlerse, o
zaman yatağa girmelidirler. Eğer vücut ve sinirleri adamakıllı yorgunsa, bu yüzden içlerinde
gerçek bir arzu duymuyorlarsa, ilk cinsel birleşmeyi ertesi akşama bırakmak en iyi yoldur.
Ayrıca şu da hatırlanmalı ki eşlerden biri isteksiz iken yapılan cinsel ilişki hiç de zevk verici
ve tatmin edici olamaz.
Eşler, birbirlerine sakin olmaları konusunda telkinde bulunmalı
ve birbirlerine moral ve güven vermeli. Birlikte karşılıklı sevgi ve anlayışla, birbirlerine
yardımcı olacakları konusunda söz verdikten sonra önsevişmeye başlamalılar.


Kızlık zarının çeşitleri hakkında bilgisiz bazı erkeklerin, kızlık zarının sert olduğu zannı ile normal
cinsel birleşmede kızlık zarını yırtamayacakları korkusu ile parmakla veya başka şeyler
sokarak kızlık zarını yırtmaya kalkıştıkları duyulmaktadır. Asla böyle şeylere gerek
duyulmamalıdır. Penisi sertleşen her erkek bu işi rahatlıkla ve kolayca başarabilir. Aynı
şekilde genç kızlara da kızlık zarının yırtılması esnasında çok acı çekileceği korkusu
yerleştirilmektedir. Bu bölümde detaylıca izah edileceği gibi, gerdek gecesinde yeteri kadar
fiziksel ve ruhsal uyarı ve ön sevişme yapılırsa, kız cinsel birleşmeye güzelce psikolojik
olarak hazırlanırsa, aşk heyecanı esnasında hiç problemsiz ve acısız bu iş başarılabilir.
Toplu iğnenin ucunun batması kadar veya soğan zarının yırtılması kadar kolay ve habersiz
bile olabilir.


Gerdekte Cinsellikten Önce Sevgi ve Aşka Önem Verilmeli:
Kadın, seks için seks yapmaz, aşk için seks yapar, erkek ise seks için seks yapabilir.
Sevgisiz cinsel ilişki, kadın için bir işkencedir. Oysa erkek yapısı bambaşkadır. Kimi erkek için aşk
başka konu, cinsel ilişki başka konudur. Hiç sevmediği bir kadınla da cinsel doyum uğruna
yatabilir. Kadının durumu ise farklıdır.
Erkek her şeyden önce kadın vücudu ile kadın
ruhunu iyi tanımalıdır. Kadınlar belirli bir dış etki olmadan cinsel yönden fazla uyanmazlar. Bu
bakımdan erkek, önce ön sevişme ile ise başlamalı, eşinde az çok bir uyanış gördükten
sonra yaklaşmalıdır. Bu sırada sözden çok nazik, şefkatli ve sevgi dolu hareketleri ile kadını
kazanmaya çalışmalıdır. Kadınların vücuduna yaklaşmadan önce onların ruhlarına
varabilmek çok önemlidir.


Bir örnek verelim. Erkek, kendisine öldüresiye düşman
olduğunu bildiği, ama cinsel yönden çekici bulduğu bir kadını imkan bulursa kollarının
arasına alır, öper, okşar ve arzularını bu kadının üzerinden tatmin eder. Hatta yakın
zamanlara gelinceye kadar savaş sonunda işgal edilen ülkelerin kadınları düşman askerleri
için cinsel bir av olarak görülüyordu. Erkek öldürme tehdidi ile arzularına boyun eğen bir
kadından bile zevk alabilir. Bu onun ruhsal yapısının tabii bir halidir. Ama kadın için böyle
değildir. Kadın ancak beğendiği, hoşlandığı erkekle birleştiği zaman gerçek orgazma
varabilir.


Genç kızın ilk birleşmede orgazm''a ulaşmasını da beklememelidir. Kadınlar
evliliklerinin ilk günlerinde cinsel yaklaşmayı genellikle bir görev duygusu içinde yaparlar.
Erkek, eşinin soğukluğundan korkmamalıdır. Bu durum geçicidir. Kadınların çoğunluğu uzun
bir süre sonra cinsel zevke ulaşırlar. Ancak burada dikkat edilecek bir özellik daha vardır. Bir
çok kadın haksız yere soğuklukla itham edilirler. Soğuk kadın demek hasta kadın demektir.
Vücutça ve ruhça sağlıklı olan bir kadının cinsel ilişkiye karşı soğuk olacağı düşünülemez.
Erkek önce kabahatin kendisinde olup olmadığını araştırmalı ancak ondan sonradır ki,
karısından şikayetçi olmalıdır.


Gerdekte Damadın Heyecanı:
Bir çok damatlar
da gerdek gecesinde gelinler kadar heyecanlıdırlar. Bu onların deneyimsizliklerinden gelir
belki de. Belki de sevdikleri, saydıkları, eş olarak aldıkları kadına ilk olarak bu kadar
yaklaşmanın verdiği heyecandan ileri gelir. Büyük bir heyecan hatta utangaçlığa
kapılabilir.
Gerdekte Geline Düşen Görev:
Gelin bu konuda yumuşak, yatkın,
şefkatli ve anlayışlı davranarak damada yardımcı olmalıdır. Yoksa damat gelinin kızlık
zarını yırtacak kudrette bir ereksiyon (penis dikliği) bile sağlayamaz. Bu da ona dayanılmaz bir
aşağılık kompleksi verir. Başarısızlığına tanık olan yeni karısını bir daha görmek
istemeyebilir. Ondan kaçmak isteği, yeni evliliği daha ilk geceden sarsar.


Kızlığın Giderilmesi:
Kızlık zarının bilimsel adı hmen''dir. Birleşme olduğu halde eşinden kan
akmadığını gören erkek hemen onun namusundan şüphe edebilir. Çoğu kez eşini babasının
evine yollar daha da kötüsü cinayete bile sürüklenebilir. Erkeğin kesin bir karara varmadan
hele eşine hiçbir şekilde hiddet göstermeden durumu bir doktorla konuşması en uygun yoldur.
Çünkü yarı bakire denilen kadınlar vardır. Bu tip kadınlarda penis, zar''ı yırtmadan vajinaya
girebilir. Çünkü zarın şekli çok değişiktir, ortası tamamen açıktır. Bu gibi kadınlarda bir
doktor müdahalesi olmazsa doğuma kadar bakirelikleri devam edebilir. Ayrıca vajina girişi
geniş, zarları dar ve fazla elastik olanlarda sayısız birleşmelere rağmen kanama görülmez.

Gerdek Gecesi Yanlışları ve Hurafeleri:
* Cinsel deneyimsiz gençler için gerdek gecesi
bazen çevresi tarafından stres haline getirilmektedir. Oysa gençler düğün hazırlıklarının son
günleri zaten yorgun haldedirler, uykusuzdurlar, bilgi eksikliği nedeniyle bir takım kuruntuları,
endişe ve korkuları olabilir.


* İlk geceye böyle stresle giren çifte bu ilk cinsel ilişkiden
çok fazla şey beklememesinin uygun olacağı söylenmelidir. Heyecan ve aşırı yorgunluk gibi
haller cinsel yaşamı etkileyen olgulardır. Bu nedenle ilk gece genç kızın veya erkeğin
ilişkiden kaçınması çok sık görünen bir durumdur. Çitf karşılıklı olarak anlayış göstermelidir.
Sıkılganlık ve heyecanla cinsel ilişkiden kaçınan genç kızı eşi zorla ilk gece cinsel
birleşmeye zorlamamalıdır. Aynı şekilde heyecan ve aşırı yorgunluk nedeniyle erkeğin hiçbir
girişimde bulunamaması da olağandır. Böyle durumlarda gelin de akılcı olmalı ve esinin
erkekliği ile ilgili gurur kırıcı davranış ve sözlerden kaçınmalıdır.

Kanlı Çarşaf Rezaleti:
İslamî kültürden uzak bazı bölgelerde çok kötü bir gelenek vardır. Damatla
gelin gerdeğe girdikleri zaman dışarda kız ve erkek tarafından sonucu öğrenmek üzere
yengeler bekletilir. Kız için de, erkek için de bundan daha çirkin bundan daha iğrenç bir şey
düşünülemez!


* İslamî açıdan da karı-koca arasında gizli kalması gereken ve
başkalarına anlatılması, gösterilmesi haram olan kanlı çarşaf olayı, genç evlilerin bir ömür
boyu çekecekleri utanç ve ızdıraplara vesile olmaktadır. Kapıda kanlı çarşaf bekleyen
namus bekçileri (!), gençleri aceleye şevketmekte ve huzursuz etmektedirler. İleride genişçe
izah edeceğimiz, gerdek gecesinde cinsel ilişkiden önce yapılması gereken sohbet, ön
sevişme gibi eşleri birbirine yaklaştırıcı davranışların yapılmasına zaman
bırakmamaktadırlar. Acelecilik ve beklenilme tedirginliği, gençleri psikolojik baskı altına
almakta ve kolay iş zorlaşmakta ve acelecilikten dolayı başarısızlıkla
sonuçlanabilmektedir.


Başarı gösteremeyen erkek utançtan yerin dibine geçer... Ne yazık
ki...
Kedinin ciğer beklediği gibi, kapı önünde kanlı çarşaf beklemek, bekleyenin ve
bekletenin en büyük ayıbıdır. Bir ömür boyu bu cahilliğin utancını nasıl yaşarlar?!
Ama
kurtuluş yoktur. Ertesi gece kapıda yine nöbetçiler bekler. Bu şekilde utanç yüzünden eşini
öldüren ya da intihar eden erkekler görülmüştür. Diğer taraftan cinsel birleşmeye karşın
beklenen kanı görmeyen erkek, genellikle kapıda bekleyenlerden çekinerek yalnız kendilerini
ilgilendiren bir meseleyi aralarında halletmek imkanından yoksun bulunduğu için günahsız
karısını kovar. Tıbbî araştırmalar yapmadan namuslu kadına iftira atan ve açıkça zina ile
suçlayan erkek, tıbbî araştırma sonucunda gelin kız çıkarsa (İslam Hukukuna göre) iftira
cezası olan 80 sopayı hak eder.


Bütün bunlar göz önüne getirilecek olursa, erkeğin de
kadının da çevrenin de ilk gece çok dikkatli ve anlayışlı olmaları gerekir.
Gençler,
anneler ve babalar! Sakın bu ahlaksız davranışa kalkışmayın ve izin de vermeyin.
*
Böyle bir baskı ve kontrol altındaki cinsel ilişkiden beklenen netice alınamayınca, gelin,
damat ve diğer akrabalar arasında üzücü ve kırıcı olaylar ve lüzumsuz kavgalar meydana
gelmektedir.
Sevgili Peygamberimizin eşler arasındaki cinsel konuların açıklanmaması
hakkındaki emirlerinden birisi de şöyledir:
"Kıyamet günü Allah katında insanların en
şerlilerinden biri de eşiyle sevişip ilişkide bulunduktan sonra, aile sırrını (cinsel davranış
özelliklerini) açığa vurandır." (Müslim, Nikah:2, Nn:1437.)


* Diğer önemli bir konu da
cinsel birleşmeye rağmen kızdan kan gelmemesidir. Kızlık zarı başlığı altında bu konuya
oldukça geniş yer verdim. Burada tekrar belirtmekte fayda olduğu kanısındayım. Bazı kızlık
zarları fazla dar değildir veya elastikidir ve kamışın rahatça girip çıkmasına rağmen yırtılma
olmayabilir. Ender olarak bu gibi durumların görüldüğünü unutmamalıyız. Yanlış
değerlendirme yapmamak için ve mahkemede sonuçlanan bir adli olay meydana getirmemek
için tarafların olayı büyütmeden, bir hastanenin Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniğine
başvurarak kızlık zarı muayenesi yaptırmaları uygun olur. Bu şekilde gerçek ortaya çıkar ve
genç kız masumsa, hayatı boyu çekeceği suçlamalardan kurtulmuş olur.


Netice olarak;
gerdek gecesinin mahremiyeti gelin ve damat arasında kalmalıdır. Kanlı çarşaf gibi yanlış ve
İslam dışı örfler kaldırılmalıdır. Lüzum görülürse, gereken kontrolü damat kendisi yaptırmalı
ve işi büyütmeden halletmelidir. Kız, sağlam ve temiz çıktığı zaman bir ömür boyu karısına
karşı mahcup olmaması açısından erkek, işi gürültüye ve yaygaraya vermeden karşılıklı
konuşarak birbirlerine şüphe ile bakmadan, nezaket ve saygılarını bozmadan uzman doktora
birlikte gidip işi tatlılıkla halletmeleri daha uygundur.
* İlk gece hakkında bir başka
yanlış kültür de "Erkek ne kadar sert olursa, karısını ne kadar fazla korkutursa, bu korku
ömür boyu itaati gerektirirmiş!"


Kadın, kocasına iki şekilde saygı duyar. Birisi,
kocasından çok korkan ve nefret eden bir kadın. Aslında kocasını hiç sevmez, zerre kadar
da saygı duymaz. Fakat zülmünden korkusuna saygılı gibi görünür. Cahil ve kişiliksiz koca da
birileri tarafından saygı görememenin sıkıntısını karısının saygısıyla giderir. Başkalarının
yanında karısına bağırmanın "erkeklik" tadına varır. Tıpkı, karısına bir tek sözü
geçmeyen bazı komutanların, askerinin kendi karşısında put gibi durduğunu yine bir vesile ile
karısına göstermesi gibi. Cahil, kişiliksiz ve kompleksli koca da karısının kendisinden nasıl
korktuğunu başkalarına gösterme gayretindedir.


İlk gece bilhassa erkeğin en fazla
nazik olması gerektiğini, sevgi kanatlarını en sonuna kadar açması gerektiğini, morallerin en
yüksek derecede olması gerektiğini bilmeyen veya yanlış anlayan bir kısım da, ilk gecede
erkeklik gösterisine kalkışmaktadır. Veya böyle tavsiyeler almaktadır.
Saygı, korku ile
kazanılmaz, sevgi ile kazanılır. Sevgi ile kazanılan saygı, insanı mutlu edenidir.
*
Toplumumuzda dikkat edilmeyen konulardan biri de; düğün günü gelin ile damadın
psikolojilerine hiç dikkat edilmeden, onların üzüleceklerine dikkat edilmeden aileler arasında
ufak tefek bazı meseleler yüzünden tartışmalar yapılmaktadır. Bundan da gelin ile damadın
moralleri bozulmakta ve ilk gecede birbirlerine duyacakları mahcubiyet, cinsel hayatlarına etki
etmekte ve mutluluk, mutsuzluğa dönüşmektedir. İlk gecede yaşanan bu olumsuzluk, bir ömür
boyu sürmektedir.
Kısacası, ilk gecede korku, üzüntü ve buna benzer şeyler çok
yanlıştır. İnsanlık dışıdır. Genç evlileri başarısızlığa itmektedir.
* İlk gece hurafeleri
bitmez. Eşik altına sabun konmaktadır. İlk çocuk erkek olsun diye.


Halbuki erkek evlat
isteyip de kız çocuğunu istemeyenler için Allah''ın koyduğu bir tarif var: "...onlara kız
çocuğunuz doğdu diye müjde verilince, yüzleri utançlarından simsiyah kesilir,..", "...Kızları
olduğu için halktan utanıyor, o çocuğu yaşatsınlar mı, (diri diri) gömsünler mi diye
düşünüyorlardı..." (Kur''an-ı Kerim, Nahl Suresi: 58,59.)


İslamdan önceki cahiliye
dönemindeki cahiller böyle düşünüyorlardı. Şimdiki cahiller de aynı düşüncenin tesiri altına
girmekte ve ilk gecede eşiğe sabun koymaktadırlar. Teller bağlamaktadırlar. Halının altına
gelinlik koymak, kadını karyolaya bağlamak (kocasına bağlı olsun diye) gibi insanlık ve
İslam dışı bir sürü hurafeler ve zulümler...
İslamı bilmemek, insanları böyle şaşırtıyor
işte. Kimi kadına zulmeder, kimi kendine zulmeder. Kimi çocuğa zulmeder. Kimi de hayvana
zulmeder...
İlk Cinsel Birleşme Ve Sonuçları:


İlk gece ve cinsel birleşme için
eşler, psikolojik ve cinsel bilgiler yönünden hazırlanmalı, bilgilendirilmelidirler. "Aman aceleye
getirme!" uyarısı, yüzde doksan dokuz kulak ardı edilecektir. Nice zamandır hayalini kurup
dört gözle beklediğiniz bu işi gerçekleştirmek için acele etmenizden doğal bir şey olamaz. Sizi
kaygılandıran noktaları bir an önce çözümleyip geride bırakmayı istemek de doğaldır. Kaç
zamandır kafanızı kurcalayan "acaba"lara bir an önce çözüm bulmak için sabırsızlanmaktan
daha doğal bir şey de olamaz. Kısacası, ağırdan almak konusundaki tüm uyarı ve kararlara
karşın duyduğunuz kaygı, merak ve heyecan büyük bir olasılıkla sizi evliliğin ilk cinsel
birleşmesinde aceleci olmaya itecektir.
İnsan cinsel birleşme konusunda ne kadar çok
şey duymuş ya da okumuş olursa olsun, bu olayda kendi vücudu, kendi benliği yer aldığı
zaman iş tamamen değişir.


Genç bir hemşire şöyle itirafta bulunmuş: "Evlenmeden önce
çok şey bildiğimi sanıyordum. Anatomi, fizyoloji okumuştum okulda. Doğum odasında
çalışmıştım. Bir sürü konuşma, tartışma da dinlemiştim. Ancak cinsel ilişkide bulunan kişi
ben olunca durum bambaşka oldu."
Kadının ilk cinsel birleşmeye karşı duyduğu tipik,
yaygın tepki bir düş kırıklığıdır: "Bunca lafını duyduğum şeyin olup olacağı bu
muymuş?"


Kadın, ilk cinsel birleşmesinde büyük olasılıkla orgazm olmayacaktır.
Erkeğin tipik tepkisi, çok çabuk orgazm olarak erken boşalmaktır.
Gene tipik olarak,
hem kadın hem de erkek büyük bir ihtimalle, kendilerinde bir eksiklik olduğuna inanarak
suçluluk duygusuna kapılacaklardır ki bu tamamen yersizdir.


Ne var ki

burada bir ayrıma parmak basmak gerek: Aynı sorunlar evlilik ilerlediği halde düzelmiyor,sürüp gidiyorsa
o zaman eşlerin cinsel yaşantısında gerçek bir aksaklık var demektir. Yürümeye yeni
başlamış bir çocuğu ele alalım. Adımları sarsaktır, sendeler, düşer, kalkar gene sendeler,
üzülür, gene dener. Ve sonunda yürümeyi başarır. Gelgelelim aynı çocuk üç, dört yaşında
hala bir yaşındaki gibi "sendeliyorsa" durum değişir.


Yeni evlenen çiftlerin çoğunluğu
birbirlerine alışmamışlardır, alışmaları gerekir. Birbirlerinin neyi sevip sevmediklerini,
vücutlarının ritmini öğrenmeleri gerekir. İlk birleşmede eşlerin ikisinin de güvensiz olması
doğaldır. Bu güvensizliğin doğal olduğunu bilirseniz gerginliğiniz, korkularınız azalabilir ki bu
da çok önemlidir. Çünkü bir kez "Eyvah, bir bozukluk var," diye korkuya kapıldınız mı
gerçek bozuklukların baş göstereceğinden emin olabilirsiniz.


Gerdekte genç kızın
bakireliğinin sona erecek olması nedeniyle hem kendinin hem de eşinin kaygı duymaları ve
gerilim içinde olmaları da olağandır. Kadının gerginliği çoğunlukla vajina girişindeki kasları
büsbütün sıkıp büzer. Sinirlerimiz gerilince boyun, boğaz, omuz kaslarımız sıkışmaz mı? Bu
da böyle bir sıkışmadır işte. Kimi zaman gerginliğimizi fark edebilirsek kaslarımızı kendi
kendimize, bilinçli olarak gevşetebiliriz. Kimi zaman da kaslarımıza söz geçiremeyiz.


"İlk
gece"de cinsel birleşme sırasında gelinin geleneksel olarak çektiği can acısının başlıca
nedeni vajina girişindeki kasların aşırı sıkışıp gerilmesidir. Vajinaya giriş yapmaya çalışan
erkek cinsel organı penis, bu işi gerçekleştirebilmek için vajina girişini zorladıkça kadın can
acısı duyacaktır. İşte bu kasları kadın bilinçli olarak, bir dereceye kadar gevşetip gevşek
tutabilir. Başarılı bir ilk gece yaşamak isteyen kadınlar, evlenmeden önce bu kasları büzüp
gevşeterek alıştırma yapılmalıdır. İlk birleşmenin heyecanı sırasında bu alıştırmaları
hatırlayıp uygulayabilirlerse ilk birleşme sırasında daha az can acısı duyacaklardır.

Kadının aşırı gerginliği önlemek için yapılabilecek olan başka bir şey de kızlık zarı
konusundaki masalları açıklığa kavuşturmaktır.
Bazı kadınlar: "Genç kızlığımda
kızlık zarım duvar gibi bir zar sanır, öyle kalın, sapasağlam bir zar ki ilk gecede zavallı
kocam bunu yırtıncaya kadar akla karayı seçecek!" zannederler.
Bazı kadınlarda,
"Kızlık zarım yırtılırken büyük ıstırap çekeceğim" zannındadırlar.


Gerçekte kızlık
zarı, vajina girişini ancak kısmen kapayan, oldukça ince bir zardır. Tümden kapalı olması
imkansızdır, hiç değilse adet kanı oradan akacaktır. Kızlık zarı aralığı kiminde çok küçük,
kiminde nispeten geniş olur. Kimi kızlık zarı oldukça kalın, kimisi ipinceciktir. Ne var ki kızlık
zarı elastik bir dokuda olduğu için zardaki aralık, kas gevşetmesi ile ya da penisin
zorlanmasıyla genişlerse, bu durum biraz kanamaya ve geçici bir ağrıya neden olur, ama
vajinanın kendisi herhangi bir zarar görmez.


Adet sırasında tampon kullanan genç
kızlarda zar gevşemeye alışmıştır. Buna rağmen genç kız, ilk birleşmede çocukluktan kalan
"iyi bir kız" olma isteği nedeniyle kendini bilinçsiz olarak gerebilir.


Biz dönelim ilk geceye.
Kaslarını kontrol etmeyen kadının ilk birleşme heyecanı sırasında iyice gerginleşmesi
doğaldır. Üstelik normal olarak cinsel heyecanlanma sırasında vajinanın iç duvarlarının
sızdırdığı kayganlaştırıcı, nemlendirici salgılar da bu gerginlik yüzünden iyice kıtlaşacaktır.
Bu yüzden kızlık zarı, normalde olduğundan çok daha kalın ve gergin duracaktır.


Buda erkeğin girmeyi gerçekleştirebilmek için biraz güç ve baskı kullanmasını gerektirecektir.
Böyle bir durum eşlerin ikisi için de ürkütücü bir durumdur! Kadın saldırıya uğramış gibi
olurken erkek üstüne düşeni başarabilmek uğruna sevdiği kadına ıstırap vermek zorunda
kalarak dehşete kapılabilir.
Birleşmeye biraz ara vermek, konuşmak, dinlenmek,
birbirinizi yüreklendirmek, kimi durumlarda başarıyı kolaylaştırabilir. Biraz krem kullanmak da
yarar sağlayabilir.


Eşlerin ilk birleşmeler sırasında düşebilecekleri en ciddi yanılgı,
herhangi bir nedenle soğukluğa kapılıp duygusal yönden birbirlerinden uzaklaşmalarıdır.
Böyle bir tutum, kişinin kendi kendini ve karşısındakini suçlamasına yol açar. Gerginliği artırır
ve yeni başarısızlıklara yol hazırlar. Böyle bir durumda kişinin kendi kabuğuna çekilmesi de
yanlıştır. Sevgi, anlayış ve hoşgörüye her zamandan çok ihtiyaç vardır.


Sarılmak,
okşamak, sevmek. Tatlı, yüreklendirici, umutlandırıcı sözler fısıldamak, yapılması
gerekenler bunlardır. Sizin kişisel olarak yapmanız gereken ilk ve başlıca şey de şunu
hatırlamaktır. Bu ilk gece yalnızca bir başlangıçtır ve ön sözdür, asıl öykü daha sonra
gelecektir.
 
Temelde hepimiz başka insanlarla iletişim kurmayı arzu ederiz. Olgunlaştıkça da bu his bizi yakından ve derinden sevecek bir kişiyi özleyip, aramaya iter. Almakta vermekte sevginin olmazsa olmaz bölümleridir. Biri olmadan öteki pek uzun ömürlü olmaz. Evlenmenin temel nedenlerinden bir tanesi beraberlik, birine sahip olmak ve birine ait olmak duygusu, bundan doğan yakınlık, can yoldaşlığı, istenmek, anlaşılmak, çocuk sahibi olmak, kendi düzenini kurmaktır. Bunlar vazgeçilmez duygusal öğelerdir. Yine bunlar cinselliği yalnızca fiziksel yönden değil, ruhsal yönden de tamamlar.

Özellikle kadınlar yıllar yılı evlenmeyi ve cinsel ilişkide bulunmayı dört gözle beklerler. Daha çocukluklarından beri her türlü yaşam sorununun evlenince çözümleneceğine inanırlar, ama beraberlik güzel duyguların yanı sıra birçok sorumluluğu ve sıkıntıyı da beraberinde getirir. Evlilik kişilerin bundan sonraki yaşamlarında beraberce kullanacakları sınırlı bir kredidir. Bunu ilk günden tüketebilir veya mantık, saygı ve sevgi doğrultusunda bir ömür boyu mutlu olarak kullanabilirsiniz. Cinsellikte bu beraberliğin vazgeçilmez bir parçası ve tamamlayıcısıdır. Beraberlikte ilk cinsel ilişkinin kusursuz geçmesi gerektiğine inanmışızdır. Oysa bu inancın tam tersine ilk gece gerginlik ve korku içinde geçer. Yeni beraber olan çiftlerin ilk gecelerini birtakım olumsuz duygular içinde olduklarını ve korkularını gizlemek istemeleri de gerginlik ve baskıları daha da arttırır.

Yetersiz cinsel eğitim;

daha önceden bilinmeyen ama evlilik süresinde ortaya çıkan çeşitli sağlık sorunları zaten var olan ekonomik sorunlara, toplumsal baskılara ve olumsuzluklara eklenirse cinselliği yok etmeye başlar. Bu yüzden evlilik öncesi bazı hazırlıkları yapmak kişilerin bu olabilecek negatifliklerden uzaklaştırır. Bunlar nelerdir; En önemlisi her iki tarafın evlilik öncesi muayeneye gitmeleridir. Erkeğin ve kadının cinsel bir anormalliği yani sağlıklı bir cinsel yaşantıyı engelleyecek problemleri var mı, varsa ve mümkünse bunun düzeltilmesi.

Herhangi bir bulaşıcı hastalık var mı?

(sarılık, cinsel yolla geçen bir hastalık, aids ve bu gibi) varsa gerekli önlemleri alınıp, tedavi edilmesi. İleride sorun olabilecek herhangi bir sağlık problemi var mı. (Gizli şeker, kalp hastalığı, hormonal bozukluk gibi )

Bebek sahibi olmayı engelleyecek bir sebep var mı?

Erkeklerde evlenmeden önce sperm sayımı yaptırılması, kadında yumurtalıkların ve hormonal düzenin kontrol edilmesi. Gebelik esnasında sorun yaratabilecek kan uyuşmazlığı, kadında toksoplasma (çiğ etten geçip kırsal alanlarda yaygın bir enfeksiyondur) gibi gebeliğin ileri ki aylarında bebeğin ölümüne sebep verebilecek bir enfeksiyonun var olup olmadığının araştırılması gerekir.

Kan uyuşmazlığı kan grubu ile değil kanınızda ki Rh faktörü ile ilgilidir.

Yalnızca kadının Rh negatif, erkeğin ise Rh pozitif olduğu durumlarda oluşabilir. Kadın Rh pozitif, erkek Rh negatif uyuşmazlık yok. Kadın Rh negatif, erkek Rh negatif uyuşmazlık yok. Kadın Rh pozitif, erkek Rh pozitif uyuşmazlık yok. Kadın Rh negatif, erkek Rh Pozitif olursa uyşmazlık VAR. Kan uyuşmazlığının varlığının bilinmesi gebelik öncesinde veya gebeliğin başlangıcında gerekli tedbirlerin alınarak ortaya çıkabilecek rahatsız edici durumları engeller. Çiftlerin ailelerinde veya kendilerinde kalıtsal (doğumla geçen) bir hastalık veya anormallik var mı varsa bunların derecelerinin araştırılması, değerlendirilmesi eğer riziko payı varsa oluşacak gebeliklerin titizlikle takip edilmesi gerekir.

Özellikle akraba evliliklerinde genetik danışmanın alınması

(bunu hekiminizin tavsiye ettiği bir yerde veya hastanelerin genetik bölümlerinde yaptırabilirsiniz) Akraba evliliklerinde sakat çocuk olmasının nedeni basit olarak şöyle izah edilebilir; Her insanın yapısında var olan ama bulunduğu şekli ile kişide ciddi rahatsızlıklar yaratmayan birtakım anormallikler vardır. ( teknik olarak herkesin genetik şifresindeki bazı yerlerde zararsız bozukluklar vardır) aynı sülaleden gelen kişilerde bu bozuklukların aynı yerlerde olma olasılığı fazladır. Doğacak bebeğin yapısını oluşturacak formülün yarısını anneden yarısını da babadan alacağı için aynı kökenden gelen kişilerin her ikisinin de vereceği formülde aynı yerde bozukluk olma olasılığı yüksektir. Ve böyle bir bozukluk olursa verilen şifrede aynı yerde bozukluk olacağı için ciddi sakatlıklar görülecektir. Teknik olarak her iki taraftan gelecek genetik şifre bozukluklarının aynı yerde ise çocukta o basamaktaki gen tamamen bozuk olacaktır.

Son olarakta genç bayanlar evlilik ve cinsellikle ilğili bilgiyi veya kızlık zarı ilk gecede nasıl yırtılır? Yırtılırken çok canı yanarmı? Kızlık zarı gerçekten var mıdır? Kızlık zarı operasyonu yani kızlık zarı dikimi var mıdır? Kızlık zarından veya ilk gece kanama gelmesi şart mıdır? gibi kendilerine kabus gibi gelen soruları doğru ağızdan ve bilinçli bir şekilde duymaları gerekmektedir. Aksi taktirde ilk gece ve sonraki gece ve gündüzlerde vajinusmuz hastası olmaya aday birer bayan olabilirler. Ne yazık ki bu çok fazla istismar edilip yanlış bilği sonrasında karşılaştığımız bir durum.
 
Cinsel yaşam ve bakteriler

Cinsel yaşam, bireyleri çeşitli bakterilerle ve diğer enfeksiyon etkenleriyle karşılaştıran bir durumdur.

Cinsel yaşamı sürdürmek ve bakterilerle "iyi geçinmek" için öncelikle vücudumuzda bizimle beraber yaşayan bu canlı türleriyle ilgili bilgi sahibi olmalısınız. Bu yazıda vücuttaki bakterilerin genel özellikleri ve cinsel yaşamdaki etkileri hakkında bilgi verilmiştir.

Bakteriler hakkında genel bilgiler

Bakteriler enfeksiyon hastalıkları adını verdiğimiz bazen ölümcül olabilen hastalıklardan sorumlu olsalar da canlı yaşamın vazgeçilmez parçalarıdır. Bakteriler olmadan dünya üzerindeki yaşamın devam etmesi olanaksızdır.

İnsan vücudunda normal şartlar altında dış ortama kapalı olan organ sistemleri "steril" ("steril" tıpta "hiç bakteri içermeyen" anlamında kullanılan bir kelimedir) olarak kabul edilir. Bu bölgeler bakterilerin üremeleri için uygun koşullar taşıyan ve bu nedenle steril olmaları çok önemli olan bölgelerdir. Kan, idrar, karın içindeki organların çoğu, göğüs kafesi içindeki yapılar (kalp ve akciğerler) ve kafatası içindeki yapılar başta olmak üzere her bölgenin kendine özgü bir savunma mekanizması vardır ve bu ortama girmeyi başarabilen az sayıdaki bakteri sağlam bir bağışıklık sistemi sayesinde ortamdan uzaklaştırılır ve steril durum devam eder.

Bakteri florası

Vücutta belli organlar vardır ki buralarda bakteriler sürekli olarak ve normal şartlarda bulundukları dokuyla iyi geçinerek yaşamlarını sürdürürler. Ağız ve burun boşluğundan gırtlağa kadar olan kısım, dış kulak yolu, anüsten kalınbağırsak-incebağırsak sınırına kadar olan kısım ve apendiks, vücudumuzu kaplayan tüm cildimiz ve kadınlarda dış genital kısımdan rahimağzı sınırına kadar olan kısımda sürekli olarak bakteriler yaşar. Bu bakteriler çoğu durumda dokuya bir fayda veya zarar sağlamazken, sindirim sisteminde ve vajinada önemli işlevlere katkılarda bulunurlar.

Vücudun her anatomik bölgesinde yaşamını sürdüren bu bakteri topluluklarına flora adı verilir (flora kelime anlamı olarak belli bir bölgedeki bitkisel yaşam anlamına gelir). Ağız içi florası, vajinal flora, kalınbağırsak florası gibi.

Florayı oluşturan bakterilerin cinsi ve "davranış biçimleri" dokudan dokuya, kişiden kişiye, aileden aileye ve daha da önemlisi ülkeden ülkeye önemli farklılıklar gösterir. Yani örnek olarak bir kişinin ağız içinde yaşayan bakteriler tür ve işlev olarak benzeseler de kendine özgü farklı özellikler gösterirler.

Yine aynı kişinin örnek olarak kalın bağırsağındaki floranın özellikleri ağız içindeki floraya göre oldukça farklıdır. Bu nedenle aynı bedenin bir bölgesinden başka bir bölgesine taşınan bir bakteri aynı bakteri olmasına karşın kendi yerinde zararsızken, başka bir yere geldiğinde zararlı olabilir. Bunun en tipik örneği kalınbağırsakta bulunan bakterilerin tuvalet hijyeni yetersiz kişilerde vücudun çeşitli bölgelerinde enfeksiyonlara neden olabilmesidir.

Flora bölgesel özelliklerle yakından ilişkilidir:

Belli bir coğrafi bölgede yaşayan insanların vücut floraları diğer bir bölgede yaşayandan tümüyle farklıdır ve bir ülkenin insanında zararsız bir şekilde yaşayan bir bakteri başka bir ülkenin insanında enfeksiyona yol açabilir. Bunun en tipik örneği de "turist ishali" adı verilen durumdur: Normal şartlarda bölge insanlarında hiçbir belirti vermeyen bir bakteri türü diğer bölgeden gelen insanlara hijyenik olmayan şartlarda hazırlanmış bir gıda yoluyla bulaştığında enfeksiyona neden olabilir. Halbuki bakteri aynıdır.

Flora kişiler arasında da önemli farklılıklar gösterir:

İki bireyin teması floraların bir anlamda karşılıklı değişimine yol açar. Biriyle el sıkıştığınızda karşı tarafın bakterileri size, sizin bakterileriniz de karşı tarafa geçmiş olur. Bu geçici bakteri alışverişi normal şartlarda enfeksiyona yol açmaz.

Temas ne kadar yakınsa ve ne kadar uzun süreliyse iki kişinin floralarının birbirlerine benzeyen özellikleri de artar. Aile bireylerinin floraları ve özellikle de beraber yaşayan bir çiftin floraları hemen hemen aynıdır. Bu, normal şartlarda herhangi bir enfeksiyona yol açmazken, herhangi bir bireyin dışarıdan aldığı "yabancı" bir bakteri bu kişinin temas ettiği birey(ler)de enfeksiyona yol açabilir. Eşlerden birinin başka biriyle beraber olması sonucu "kaptığı" bakteri, virüs veya diğer mikroorganizmaların diğer eşe bulaştırılması gibi.

*

Temas eden iki anatomik bölge birbirinden ne kadar farklıysa sorun ortaya çıkma olasılığı o kadar yüksektir.

*

Her anatomik bölgenin florası farklıdır ve oral sekste olduğu gibi birbirinden tümüyle farklı iki anatomik bölge temas ettiğinde floraların değişimi enfeksiyon sorunu oluşturabilir.

*

Üçüncü ve en önemli belirleyici etken, temas eden kişilerin floralarında enfeksiyon yapıcı etkenlerin varolup olmamasıdır.

Flora normalde enfeksiyon yapıcı özelliği düşük bakterilerden oluşur. Ancak bazı kişilerin florasında enfeksiyon yapıcı özellikleri güçlü mikroorganizmalar var olabilir. Bu mikroorganizmalar virüs şeklinde, bakteri şeklinde veya parazit şeklinde olabilir ve bunlar bazı belirtilere neden olabileceği gibi, kişi bu mikroorganizmaları taşıdığından tümüyle habersiz de olabilir.

Cinsel yolla bulaşan hastalıklar adı altında toplanan hastalıklar bireyin florasında varolan ve enfeksiyon yapma özelliği güçlü mikroorganizmaların cinsel temas yoluyla diğer bir bireye aktarılmasıdır.

Cinsel davranış şekilleri ve enfeksiyon sorunu

Cinsel ilişkinin en sık uygulanan şekli olan "klasik cinsel ilişkide" temas eden bakteri floraları birbirine benzerdir (erkek ve kadının genital florası) ve bu nedenle bu tür ilişkide taraflardan birinde enfeksiyon oluşmasını belirleyici temel etken taraflardan birinin florasında enfeksiyona yol açabilecek bakteri ve virüslerin varolup olmamasıdır. Taraflardan birinde varolan virüsler (HPV (genital siğil), HSV (genital uçuk), HIV (AIDS), Hepatit B gibi), bakteriler (klamidya, gonore (bel soğukluğu), sifiliz (frengi) gibi), parazitler (trikomonas, uyuz gibi) karşı tarafa geçer ve karşı tarafın bağışıklık sistemi özelliklerine göre karşı tarafı taşıyıcı veya hasta yapar.

Bu açıdan kadınlar erkeklere göre daha şanssız durumdadırlar

Kadının hassas dengeler üzerine kurulu vajinal mukozasında belli bölgelerde gözle görülmeyen çatlaklardan, mesane girişinin genital bölgeye yakın olması gibi nedenlerle kadınlarda normal cinsel ilişkide bile karşı taraftaki enfeksiyonları çok daha kolay kaparlar. Hatta karşı tarafta hiçbir enfeksiyon bulunmasa bile normal şartlarda steril (bakteri içermeyen) olan mesane girişinin vajinaya yakın olması nedeniyle mesaneye giren bakteriler özellikle yeni evli veya menopozda olan kadınlarda sistit oluşmasına neden olabilirler.

*

Öpüşme

Cinsel içerikli yakın öpüşme iki bireyin ağız floralarının değişimiyle sonuçlanır. Ağız içinde herhangi enfeksiyon yapıcı bir etken olmayan bireylerde öpüşmeye bağlı sorun oluşmaz. Ancak ağız salgılarında bulunabilen virüs ve bakteriler öpüşmeyle bulaşabilirler.

*

Ön Sevişme

Ön sevişme bedensel temasın yakınlaştığı, cilt bakterilerinin değiştirildiği bir durumdur. Enfeksiyona yol açması beklenmez. Ancak aktif genital siğiller gibi virüs yoğunluğunun fazla olduğu durumlarda virüslerin karşı tarafa geçmesi söz konusu olabilir.

*

Oral Seks

Oral seks iki ayrı floranın (ağız ve genital floranın) karşılaştığı bir ilişki şeklidir. Farklı floralar olduğundan enfeksiyon sorunu oluşabilir.

*

Anal Seks

Anal seks tümüyle ayrı iki floranın (penis ve kalınbağırsak) karşılaştığı bir ilişki şeklidir. Erkeğin genital bölgesinin savunma sistemlerinin oldukça gelişmiş olması nedeniyle erkekte ender durumlarda enfeksiyon oluşurken, kadında oluşan sıyrıklardan erkeğin genital patojenleri geçebilir. Yine anal sekste hatalı yapılan bir uygulama anal seks sonrası vajinal seksle devam edilmesidir, bu durum kadınlarda ciddi enfeksiyonlara neden olabilir.


ALINTIDIR(Cinselkonular)
 
Erkek Üstte
Herkes bu klasik pozisyonda başlar; erkek üstte, kadın altta, yüz yüze. Günümüzde basında bu pozisyon, olumsuz eleştirilere maruz kalmaktadır. Belki eski moda olduğundan, belki de ataerkil olduğundan dolayı. Esasında bu pozisyon, o kadar da kötü değildir. Kuvvet almak, sevgilinizle yakın temasda olmak ve hamile kalmak isteyenler için, bu pozisyon idealdir. Kadın iki bacağını yana doğru açabilir veya bacaklarını göğsüne doğru çekebilir. Bu her iki pozisyonda erkek kadının en hassas dış cinsel organına elle manipülasyon için erişemez, ama ilk pozisyonda göğüslerine erişebilir.

Bu pozisyonda bir kaç varyasyon söz konusudur. İlki; kadın iskemlede veya alçak bir yatağın ucunda oturur, erkek dizlerinin üzerinde penisiyle vajinaya girebilir. Seks terapistleri her ne kadar bu pozisyonun klasik poziyondan daha da zevk verici olduğunu iddia etseler de, çoğu insan bu pozisyonun yakın temas konusunda eksik kaldığını düşünmektedir.

İkincisi; kadın karnının üstüne yatar ve erkek arkadan vajinaya girer. Çoğu kadın için bu pozisyon, G-noktasını uyarır ama penisin rahim boynuna çarpması da acı verebilir. Yüz yüze olamama dezavantajı olsa bile çoğu çiftin favori pozisyonu arasındadır.

Kadın Üstte
Bu pozisyon çok tavsiye edilir, çünkü seksin hızı kadının kontrolü altındadır. Bu pozisyonda bir kaç varyasyon vardır. Kadın her iki diziyle erkeğin kalçasını sarar. Penisi içine aldıktan sonra ya dizlerinin üstünde sekse devam eder ya da bacaklarını uzatarak. Ayrıca erkeğin üstünde dim dik oturarak da ilişkiye devam edebilir. Bu pozisyon erkek için de oldukça uyarıcıdır ve kadının göğüslerini okşama fırsatı verir.

Bazen bu pozisyonda kadın erkeğe sırtını dönerek erkeğin üstünde olur. Bu pozisyon, her iki taraf için farklı duygular yaratsa da, yüz yüze olmamanın verdiği dezavantaj burada da geçerlidir.

Otururken
Bu pozisyon, ancak yavaş seks için uygundur. Erkek ya iskemlede oturur veya yerde bağdaş kurarak. Kadın erkeğin üstüne oturur. Yüz yüze veya sırt yüze bakarak da olabilir. Bu pozisyon birbirinizi okşamak, birbirinize sarılmak ve yakın ten teması için idealdir.

Ayaktayken
İlk etapta çabucak seks yapmayı anımsatır. Bu pozisyonda başarılı olabilmek zordur. Penisin vajinaya girebilmesi güç olabilir. Kadınlar genelde erkeklerden daha kısa boylu oldukları için, kadının ya merdiven basamağında ya da duvardan destek alması ile bu pozisyonda başarı elde edilebilinir.

Bu pozisyonun başka bir varyasyonu da kadın yüzünü ya duvara veya tutunabileceği herhangi bir şeye verir, erkek de vajinaya arkadan girer. Bu pozisyon, yüz yüze olan pozisyondan çok daha kolaydır.

Yan Yana
Bu pozisyonların hepsi erkek üstte pozisyonu gibidir; tek fark partnerler yan yanadır. Buradaki tek zorluk, yüz yüze durumunda partnerlerden bir tanesi, bacağını partnerin üstüne atması gerekiyor. Bu da zaman zaman krampla sonuçlanabiliyor. Kadın erkeğe sırtını verdiği durumda, yavaş ve rahatlatıcı ilişki elde etmek mümkündür. Hatta bu pozisyonda uyumak bile mümkündür.

Arkadan
Burada kadın dizinin üstünde durup erkek arkadan penisiyle vajinaya girer. Bazı insanlar bu pozisyondan nefret eder. Nedeni ise; hem duygusallıktan yoksun, hem de "erkek egemenliğini" vurgulayan bir pozisyon olması.
 
Her defasında eşinizi bahaneler bularak uyutmaya çalışıyorsunuz. Çiftler arasında yaşanan bu sorun cinsel soğukluk olarak adlandırılıyor. Sorun çok önemli çözülemeyecek bir problem değil. Nedenleri kesin olarak bulunduğunda, çözümü çiftlere kalıyor.
Çalışma hayatı olumsuz etkilemiş olabilir
Çalışan bir kadınsınız ve iş ortamınızda oldukça gergin saatler yaşıyorsunuz. Eve geldiğinizde doğal olarak iş yaşamında yaşadıklarınız özel hayatınıza yansıyor. Bu nedenle seks yapmaktan vazgeçmiş olabilirsiniz. Ya da çalışmıyorsunuz, çocuklarınız var ve bütün gün evle uğraşıyorsunuz, bu monotonluk da sizin seksten soğumanıza neden olabilir. İlk önce beyninizde sizi meşgul eden kötü düşünceleri bir kenara atın, kendinizi sevdiğiniz erkeğin kollarına bırakın.
Aynı şeyleri yapma
Belki de partnerinizle birlikte aynı pozisyonda aynı şeyleri yapmaktan bıktınız. O zaman ilişkinize heyecanlar katın, eşinizi de buna ortak edin. Küçük oyunlar oynayın, fantezilerinizi gerçekleştirin.
Adet dönemlerindeki duygu durumları
Böylece seks daha eğlenceli bir hal alacak. Özellikle kadınlar adet dönemleri yaklaştıkça sinirli, asabi olurlar. Bazı günlerde hormonların etkisiyle seks istemeyebilirler. Bu doğaldır ve bunu aşmanız için spor yapmak en önemli etkendir. Bu dönemde kendinizi sekse beyin olarak hazırlayabilirsiniz. Örneğin neler yapacağınızın hayalini kurarak, partnerinizi düşünür ve rahatlarsınız.
Doğum kontrol ilaçları da etkileyebilir
Doğum kontrol haplarının hormonlar üzerinde yaptığı değişiklikler nedeniyle olumsuz etkilenebilirsiniz. Bu haplar vajinanın kuruluğunu artırır ve cinsel isteksizlik ortaya çıkar. Bu nedenle doktor kontrolünde kendinize uygun bir hap kullanmalısınız.
 
Evli çiftler arasında baş gösteren cinsel soğukluğun en önemli nedenlerinden biri, ilişkiye gerekli özenin gösterilmemesi. Aralarında cinsel soğukluk baş gösterdi mi çiftler aralarındaki sevgi bağının da koptuğuna inanıyorlar, oysa bu büyük bir yanılgı.
Evlilklerde cinsel çekimin azalması sevginin de yavaş yavaş bittiğinin habercisiymiş gibi gelir çiftlere. Oysa gerçek sebep fiziksel ve duygusal bir takım rahatsızlıklar olabilir. Bu nedenle öncelikle problemin ne olduğunu araştırmak ve buna göre hareket etmek gerekiyor.
Evlilklerde çiftleri birbirinden uzaklaştıran en büyük etken ilişkiye gerekli titizliğin gösterilmemesi ve cinsel yaşama yeniliklerin kazandırılmaması. Evli çiftlerin zaman içinde ara ara ilişkilerini gözden geçirerek yeni bir boyut getirmeleri gerekir. Evlilikle noktalanan yıllar süren flörtlerde de sonuç değişmiyor. Bu çiftlerin cinsel hayatları kuvvetli bir aşk bağının ötesinde güvenli bir sevgi ve güvenilir bir sevgiliyle birlikte olmalarının verdiği şehveti taşıyor.

Kadınlarda Cinsel Soğukluk
Yapılan araştırma sonuçlarına göre seks, stres, yorgunluk ve baş ağrısıyla savaşıyor. Aynı zamanda bünyeyi de rahatlatıyor. Cinsel soğukluk, partnere yetişme çağında ailenin cinsellik konusunda gösterdiği tutuculuğa bağlı olabiliyor. Diğer bir neden de, gençlik çağındaki ilk deneyimde meydana gelmiş bir zorlama ya da partnerin doğru kelimeleri ve dokunuşları bulamamasından doğan ters etkilenmenin yıllar sonra bilinç altından çıkması. Bu sorun, kadının yaşadıkları incelenerek çözümlenmeli. İsteksizlik ve orgazm olamama geçmişle yüzleşmenin getirdiği bir sorun da olabiliyor.

Ağrı ilişkiden soğutabilir
Toplumsal baskı ve tabular, kadın cinselliği söz konusu olduğunda, kadından çok daha fazla söz sahibi olduğundan kadın kendini ilişki sırasında baskı altında hissedip ilişki sırasında kendini kasabilir. Evliliğin ilk gecesinde kadının kendini kasması ilişkiden haz almasından çok acı duymasına neden olmuş olabilir. Bu nedenle de cinselliğe bakışı farklı olacaktır.
Bundan başka ilişkinin ilk saniyelerinde meydana gelen spazm - ağrı, ağrı - spazm kısır döngüsü cinsel hayatı kabusa dönüştürebilir.

En önemli sebeplerden biri libido kaybı
Libido kaybı, cinsel isteğin kaybolması anlamına gelir. Evliliklerinin ilk yıllarında mükemmel bir cinsel hayata sahip olan çiftlerin, bir zaman sonra birbirlerinden soğumalarının nedeni büyük ihtimalle libido kaybına bağlıdır.
Libido kaybına çiftlerin psikolojik yapılarındaki değişiklik neden olabilir. Genel olarak evli çiftlerde libido kaybının nedenlerini şöyle sıralayabiliriz:
&#8226; İstenmeyen gebelik korkusu
&#8226; İlişkiye girmeyi önleyen korkular
&#8226; Kişinin psikolojik durumundaki değişiklikler
&#8226; Sosyal ve ekonomik nedenlere bağlı stresler
&#8226; Travmaya neden olan tıbbi müdahale
&#8226; Vajenin penisi içine alması sırasında ağrı olması

Jinekolojik rahatsızlıklara dikkat!
Eğer kadında bir takım jinekolojik rahatsızlıklar baş gösterdiyse bunlar da cinsel soğukluğa yol açabilirler. Eğer kadın doğum gibi büyük bir değişiklik yaşadıysa vücudunun yeniden eski ritmini yakalaması üç aylık bir süre isteyecektir. Bu arada kadının annelik, eşlik, evinin kadını gibi konularda aklının karışması da cinselliğe zaman ayırmasını engelleyici etkenlerden olabilir.
Cinsel hayatı etkileyecek birkaç jinekolojik rahatsızlığın bilinmesinde fayda vardır:
&#8226; Rahim ağzı enfeksiyonları
&#8226; Vajinal mantar, trikomonas gibi vajen enfeksiyonları
&#8226; Vajen akıntıları
&#8226; Yaşa bağlı hormonal yetersizlikten kaynaklanan kuruluk
&#8226; Ameliyat sonrası meydana gelmiş yapışıklıklar
&#8226; İkiden fazla, zorlu normal doğumlarda mesane tabanının gevşemesine bağlı idrar kaçırma problemi. Bu tür rahatsızlığı olan kadınlar cinsel ilişki sırasında da idrar kaçırabilirler.

Psikolojik olabilir
Bazı durumlarda ise kadının yaşadığı bu karmaşa fiziksel bir rahatsızlıktan, vajinismustan ileri gelebilir. Vajinismus, anatomik ve ruhi hassasiyet yüzünden vajinanın şiddetli ve ağrılı büzülmesi, cinsel temas sırasında vajinanın etrafındaki kasların kasılmasıdır. Cinsel ilişki sırasında duyulan bu acı kadının seksten soğumasına neden olabilir. Tanımında belirtildiği gibi vajinismus ya da diğer adıyla vajinizm psikolojik rahatsızlıktan ileri gelebileceği gibi vajinal enfeksiyon, östrojen azlığı, deriye değin sorunlar ve rahimdeki iltihaplanma ya da yaradan da ileri gelebilir. Bu gibi durumlarda bir doktora başvurmanızda fayda var. Cinsel soğukluğun en etkili ilacının sevgi, sabır ve anlayış olduğunu çiftler unutmamalıdır.

Erkeklerde Cinsel Soğukluk
Toplumumuz kadına yatakta ne kadar baskı yapıyorsa erkeği de o kadar serbest bırakıyor. Performansından şüphe edilmeyen erkek de kendisine gösterilen bu güveni baskı olarak algılayabiliyor oysa. Erkeklerde de bazı fizyolojik sorunlar sıkça görülebiliyor. Cinsel fonksiyon bozuklukları ile uğraşan uzmanlar öncelikle ilk iş olarak olayın fiziksel mi, yoksa psikolojik mi olduğunu araştırıyorlar.
Fiziksel rahatsızlıklardan ileri gelen cinsel isteksizliğin bir takım konsültasyonlarla ortadan kaldırılması mümkün. Bu fiziksel rahatsızlıklar çoğunlukla kalp - damar hastalıkları, bazı hormon veya enfeksiyon hastalıkları ile libido üzerinde olumsuz etki yapan ilaçların neden olduğu hastalıklar oluyor. Psikolojik nedenlerden bazıları ise stres, sürmenaj, kendine güven eksikliği, çift arasında yaşanan sorunlar olabiliyor. Bu gibi durumlarda çiftlerin aralarındaki problemleri çözmek üzere bir evlilik uzmanının yardımını almaları gerekebilir.
 
Yöntem 1

Başlamış olan bir orgazm refleksini geri döndürmenin en iyi yollarından birisi skrotum (testis torbası) ile anüs arasındaki tam orta noktaya kısa ve güçlü ani basınçlar uygulamaktır; ayrıca penisin kavernöz cisimlerinin tam vücuda yaklaştığı yere de benzer biçimde 8-10 basınç uyguladığınızda başlamakta olan bir orgazm refleksi durdurulabilir. Burada önemli olan psikolojik uyarılardan birisi, eşinizin dikkatini başka bir yöne çekmektir. Eşiniz geri dönülmez noktaya yaklaştığının işaretini size verdiği zaman mutlaka bu uyarımı verin ve ilişkinin durmasını sağlayın. Eşiniz biraz dinlendikten sonra tekrar uyarıma geçebilirsiniz.

Yöntem 2

Bu yöntemi erkek uygulamalıdır. Penisin vajinadan çıkarılıp, çok sığ ve yavaş girişlerle devam edilmesi, boşalmaya yakın tamamen dışarı çıkarılması ve biraz sonra devam edilmesi gerekir. Taocu sevişme yönteminin özü de bu yönteme dayanır.

Yöntem 3

Eşinizin kritik noktaya yaklaşması halinde bir kaç kez derin nefes alarak aşağı doğru basınç uygulaması (ıkınması) geçici olarak boşalmayı durdurur.

Yöntem 4

Bu yöntem için kadının üstte olduğu pozisyonlar seçilmelidir. Kritik noktaya gelindiği zaman penis dışarı çıkarılmalı ve penisin başının çevresi baş ve işaret parmağı ile ani olarak sıkıştırılmalıdır. 4-5 sıkıştırma uyarısı erkeğin orgazm refleksini kaldıracaktır.

Yöntem 5

Boşalma sırasında testisler yukarı doğru çekilir. Bu çekilmenin engellenmesi orgazm refleksini geri döndürebilir. Bunun için yukarı çekilmekte olan testisleri baş parmağınız ile işaret parmağınızın altında kalacak biçimde testis torbasını boğumlayan ve yukarı çekilmekte olan testisleri baş parmağınızla işaret parmağınızın oluşturduğu halkanın altında bırakacak biçimde sıkıştırın ve acıtmadan hafifçe testislere aşağı doğru basınç verin.

Yanlış bildiklerimiz

Erkekler duygularını belli etmez; her zaman karşı cinse güçlü olduğunu hissettirmelidir. Kadına karşı hep baskın olmalıdır.

Erkekliğin ölçüsü cinsel güç ve erkeğin cinsel performansıdır. Ne kadar fazla cinsel ilişki de bulunursa bir erkek o kadar güçlüdür.

Her zaman erkek yöneticidir ve her şeyi zaten doğal olarak bilir! Kadın ise pasif kalmalıdır.

Erkekler her zaman cinsel ilişkiyi isterler ve her zaman &#8220;sapasağlam&#8221; hazır olmalıdırlar.

Cinsellik aslında sadece penisin vajinaya girmesinden ibarettir.

Kadınlar cinsel ilişkiden çok zevk alırlar.

Cinsellik için mutlaka ereksiyon gereklidir.

Cinselliğin temel amacı orgazm olmaktır, orgazm bitince cinsellik de biter.

Cinsellik hakkında keşfedecek pek yeni bir şey olmaz.

Orgazmı yaşamak için ne yapmalısınız?

1. Önce sorunun sizden mi yoksa karşınızdakinden mi kaynaklandığını bilmelisiniz. Eğer sizden kaynaklanıyorsa size itici gelmesi olası yönleri saptamalı ve bu konuda kendinizi geliştirmelisiniz.

2. Eğer sorun ondansa onun sorununu saptayınız. Örneğin problemi erken boşalmaksa onu eğitmeye çalışın.

3. Farklı cinsel fantezileri gerçekleştirerek onun hayal dağarcığını genişletin.

4. Onda psikolojik travmaya yol açacak davranışlardan kaçınınız.

5. Mükemmel uyumun karşılıklı fedakarlıkla gerçekleştirilebileceğini unutmayın
 
Cinsel isteksizlik, cinsel istek ve fantezilerin azalması veya yokluğu ile karakterize bir durumdur. Ağır durumlarda beraberinde cinsel tiksinti bozukluğu da görülebilir. Cinsel tiksinti bozukluğu, cinsel ilişki kurmaktan ve masturbasyondan tiksinti duymaktır. Devamlı olarak cinsel ilişkiden kaçınma durumu vardır. Anadolu Sağlık Merkezi Cinsel İşlev Bozuklukları Kliniği&#8217;nden Psikiyatrist Evrim Erbek'in verdiği bilgilere göre, eşin cinsel yakınlaşması tiksinti bozukluğu olan kişide kaygı ve korku yaratır, penisi ellemez, cinsel bölgesine dokundurtmak istemez. Kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür. Genellikle psikolojik kaynaklıdır. Cinsel isteksizlik toplumda yaygın olarak görülmesine rağmen çok az insan bu yakınması nedeniyle yardım arayışına girmektedir. Oysaki cinsellik de yemek yeme ve uykusuzluk gibi vazgeçilmez temel ihtiyaçlardandır.

Ön Sevişme ile Hazzı Artırın

Ön sevişme olmaksızın doğrudan cinsel birleşmeye geçen erkeklerin eşleri yeterince uyarılmadıkları için orgazm olmakta sorun yaşarlar. Duygusal yakınlık ve sevginin olmadığı bir cinsellik kadın için katlanmak zorunda olduğu bir eyleme dönüşür. Rutin, kısa, duygusal yakınlıktan uzak cinsel ilişki tarzı ilişkiden alınan hazzı azaltır ve zamanla cinsel ilişki sıklığı azalır. Eşlerin öz bakımlarına, hijyene dikkat etmemesi cinsel çekiliği ve partnerin cinsel isteğini azaltabilir. Temizlik takıntısı olan, titiz ve kuralcı kadın veya erkekte cinsel isteksizlik ve uyarılma sorunları daha sık görülür.


Cinselliği Olumsuz Etkileyen Durumlar

Cinsel tercihi farklı olduğu halde evlenen kadın veya erkek ilişkide isteksiz olabilir. Eşiyle seyrek olarak ilişkiye girer, fantezi kurarak cinsel ilişkisini sürdürür. Cinselliğin ayıplandığı, kötülendiği, katı yasakların getirildiği ailelerde yetişen kadınlar genellikle cinsel arzularını baskıladıkları için ilişkide isteksiz olabilir, uyarılma sorunu yaşayabilirler. Travmatik cinsel deneyimler, psikiyatrik hastalıklar, alkol madde kullanımı, cinsel korkular, kronik stres, yorgunluk cinsel işlevleri olumsuz etkiler.
Çoğu zaman eşler arasındaki uyumun bozulması, evlilikte yasanan ilişki problemleri, aldatılma, ifade edilemeyen öfke eşi cinsel açıdan çekici bulmamaya ve isteksizliğe neden olabilir. Ancak kişi masturbasyon yapıyor, fantezi kuruyor ve başka insanlara cinsel yakınlık duyabiliyorsa ortada cinsel sorun değil çözülmesi gereken evlilik sorunları vardır. Evlilik içi çatışmayı cinsel alana çeken çiftler partnerlerini cezalandırırken aslında bir yandan da kendilerini haz almaktan yoksun bırakırlar. İki haftada birden az cinsel ilişkiye girmek cinsel isteğin azaldığını göstermekle beraber her iki eş için bu cinsel ilişki sıklığı sorun oluşturmuyorsa cinsel isteksizlikten söz etmek doğru değildir. Cinsel iletişimi iyi olan çiftler bu alanda yaşadıkları sorunları rahatlıkla paylaşabildikleri ve çözüm arayışına girdikleri için cinsel isteksizlik ilişkilerinde soruna neden olmayabilir.
Hamilelik, doğum, emzirme, ilaç kullanımı gibi nedenlerle dönemsel olarak cinsel isteksizlik gelişebilir. O döneme özgü hormonal değişiklikler neniyle cinsel istekte azalma normaldir.
Menopoz sonrası kadınlarda bir takım fizyolojik değişiklikler olur. Cinsel ilişki sırasında yeterli ıslanma olmaz ve vajen mukozası incelir. Bu değişikliklere bağlı olarak cinsel ilişki ağrılı olabilir ve bu durum zamanla cinsel isteksizliğe neden olabilir. Vajinal jellerin kullanılması ve hormon tedavisi sorunun çözülmesine yardımcı olabilir.

Cinsel İsteksizlik Tedavi Edilebilir

Önemli olan kişinin cinsel isteksizliği bir sorun olarak görebilmesidir. Öncelikle cinsel isteksizliğin nedeni belirlenir ve nedene yönelik uygun tedavi yöntemi seçilir. İlaç tedavisi tartışmalıdır. Bu konuda araştırmalar devam etmektedir. Hormon eksikliğinden kaynaklanan cinsel isteksizliğin tedavisinde hormon replasman tedavisi yararlı olabilmektedir.
Dokunmak, cinsel masaj, erotik oyunlar ve konuşmalar, fantezilerin paylaşılması, farklı pozisyonların denenmesi, cinsel iletişimin iyi olması cinsellikten alınan hazzı ve dolayısıyla cinsel isteği arttırır, cinsel yaşamı renklendirir.
 
Kadınlarda orgazm çoğunlukla direkt klitoris uyarısıyla oluşmaktadır. Bu konuda yapılan kısıtlı sayıda çalışma direkt klitoral uyarı olmadan orgazm olabilen kadınların oranının ancak %30 olduğunu göstermektedir. Bu nedenle kadında orgazm olamama durumunu öncelikle "hiç orgazm olamama" ve "cinsel ilişkide orgazm olamama" şeklinde ayırmak gerekir.

Orgazm olamayan bir kadın ilişki esnasında kendini orgazm takliti yapmak zorunda hissedebilir. Bunu yapmasının nedeni eşine onun "yetersiz" olduğu duygusunu yaşatmamak ve öte yandan da yine eşinde kendisinin "yetersiz olduğunu" kanısını uyandırmayı engellemektir. Bu tür bir uygulama problemin daha da karmaşık hale gelmesine neden olur, zira orgazm olamayan bir kadın için eşinin yapacağı etkili bazı değişiklikler sözkonusuyken, böyle bir durumda bunlar gündeme gelmez ve erkek "herşeyin normal gittiğini" düşünmeye devam ederek bir değişiklik yapma gereği duymaz.

Kadının orgazm olmasının sağlanması için ilişkide ne tür değişiklikler yapılabilir?

Öncelikle şunun vurgulanması gerekir. İlişkide aynı anda orgazm olunması diye bir gereklilik yoktur. Esas olan fizyolojik ve anatomik gerçekler nedeniyle kadının ya eşiyle beraber ya da eşinden önce orgazm olmasıdır. Erkek orgazm olduğu andan itibaren refrakter periyod adı verdiğimiz döneme girer. Bu dönemde ereksiyon etkinliğini kaybetmeye başlar ve belli bir süre erkeğin yeni bir ilişkiye fizyolojik ve ruhsal olarak hazır olması belli bir süre gerektirir. Bu süre erkekten erkeğe değişmekle beraber birkaç dakikadan birkaç saate kadar uzayabilir. Arka arkaya bulunulan ilişki sayısı arttıkça refrakter periyodun süresi de uzar. Bu erkeklerin bir gerçeğidir. Kadınlarda ise bu refrakter periyod ya çok kısadır ya da yoktur. Kadınlar arka arkaya defalarca orgazm olabilirler ve hatta aynı ilişki içerisinde bile çok sayıda orgazm olabilirler.

Buradan çıkan sonuç, erkeğin kadının orgazm olabilmesi için gerekli koşulları sağlamak için çaba göstermesi gerektiğidir.

Kadının orgazmı yaşayabilmesi için çiftlere düşen görevler

*

Erkeğin kendisinin orgazma ulaşmak için geçen süreyi mümkün olduğunca uzatması: erkekler çok kısa sürelerde orgazm olabilirlerken kadınlar için orgazm olabilme süresi çok daha uzundur. Bu süre bir yandan kadının ilişkiye ruhsal ve fiziksel olarak ne kadar hazır olduğuyla, öte yandan ilişkide kadının duyarlı bölgelerinin ne kadar uyarıldığıyla ilgilidir.
;;
*

Çoğu kadında orgazm için direkt klitoris uyarısı gerekir. Her kadının anatomik yapısı farklı olduğundan çiftlerin, kadının klitoral olarak en iyi uyarılabildiği ilişki pozisyonunu seçmeleri gerekir. Klitorisin en iyi uyarıldığı ve çiftin yüz yüze bakması nedeniyle emosyonel özellikleri en güçlü pozisyon erkeğin üstte olduğu, en az uyarıldığı ve yüzyüze bakılmaması nedeniyle duygusal temasın en az olduğu pozisyon ise kadının arkasını döndüğü ve erkeğin arkada olduğu pozisyondur. Ancak bu her kadın için geçerli olmayabilir. Bu yüzden kadın eşine en çok hangi pozisyonda uyarıldığını hissettirmeli ya da direkt söylemelidir.
;;
*

"Önsevişme döneminin" uzun tutulması: kadınlar için "ön sevişme dönemi" çok önemlidir. Kadınların ilişkiye hazır olmaları erkeklerdeki kadar kolay değildir. Yeterince hazır olunmadan ilişkiye başlandığında genital bölgenin gevşemesi ve kayganlaşması yetersiz olduğundan ilişki kadın için tatsız bir deneyime dönüşebilmekte ve doğal olarak böyle bir ilişkide orgazm söz konusu bile olmamaktadır. Kadın hazır olduğu mesajını eşine verebilmeli, erkek de bu mesajı alabilmelidir.

Burada unutulmaması gereken diğer bir önemli nokta ise ön sevişme döneminin gereğinden fazla uzun tutulmasının da hem erkeğin hem de kadının orgazm olma süresini ve orgazm şiddetini olumsuz etkilediğidir.
;;
*

Erojen bölgeler adı verilen bölgelerin kadın orgazmına katkısı ihmal edilmemelidir: Erojen bölgeler adını verdiğimiz bölgeler kadından kadına değişmekle beraber sıklıkla meme uçları, kulak arkaları, bacakların iç yüzleri kadının en erojen bölgeleridir. Kadın eşine ön sevişme dönemi boyunca ve tüm ilişki boyunca erojen bölgelerinin dokunulmasından hoşlandığı mesajını verebilmeli, erkek de bu konuda duyarlı olmalıdır. Erojen bölgelerin uyarılmasının kadının ilişkiye daha hazır olmasının sağlanması yanında orgazm olmasını kolaylaştırıcı özellikleri olduğu unutulmamalıdır.
;;
*

Bir kadın her ilişkide vajinal yoldan orgazm olamayabilir. Bazı kadınlar vajinal yoldan hiç orgazm olamazken, bazıları bazı ilişkilerde olurlar, diğerlerinde olamazlar. Vajinal orgazm öğrenilmesi gereken bir orgazm türüdür ve bir kadının defalarca ilişkide bulunmadan vajinal yoldan orgazm olabilmesi beklenmemelidir. Vajinal orgazm olunamadığında ilişkinin herhangi bir zamanında kadının direkt klitoris uyarısıyla orgazm olmasına imkan tanınabilir. Bu o kadar da anormal bir durum değildir.
;;
*

"Penis boyu nevrozu (takıntısı)" terk edilmelidir. Vajinanın üst 2/3 lük bölümü embriyolojik gelişim açısından alt 1/3 lük bölümünden çok daha farklı bir bölgeden gelişmektedir. Bu nedenle bu iki bölgenin fizyolojik ve anatomik özellikleri birbirinden oldukça farklıdır. En bariz farklılık sinir liflerinin dağılımındadır. Alt 1/3 lük kısım zengin bir sinir ağına sahipken, üst 2/3 lük kısımda sinir lifleri nispeten daha azdır. Bu nedenle alt 1/3 lük kısım dokunma, ağrı gibi duyaranlara çok daha hassastır. Her zaman belirttiğim gibi penis uzunluğunun kadının "tatmin olmasıyla" hiçbir ilişkisi olamayacağının da göstergelerinden biridir bu. Penis zengin sinir lifleri içeriği nedeniyle en çok vajinanın alt 1/3 lük kısmını uyarmaktadır.

Ben Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olmam nedeniyle bu yazıyı daha çok kadının anatomik ve fizyolojik özellikleri üzerinde odaklaştırdım. Bazı okuyucular "erkeklerin de erojen bölgeleri yok mu, erkekler bu kadar mekanik varlıklar mı" gibi bir düşünceye kapılabilirler. Ancak konumuz ilişkiden alınan zevkin nitelikleri değil, kadının orgazm olamaması olduğundan bu konuya odaklandırıyorum ve bu nedenle de kadının yapısal özelliklerinin orgazm olmasına etkilerini erkeklerle arasındaki farkı vurgulayarak açıklamaya çalıştım.

Yukarıdaki önlemlerle orgazm olamama problemi giderilemediğinde yapılması gereken bir Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanına başvurmak ve genel bir jinekolojik muayeneden geçmektir. Her ne kadar kadında orgazm olamama nadiren jinekolojik bir nedene bağlı olsa da kural olarak ilk başvuru jinekolog olmalıdır
 
Sağlıklı bir cinsel ilişki için vagina kayganlaştırılmış olmalıdır. Vagina girişinde ve rahim ağzındaki özel salgı bezleri (Bartholin ve Skene bezleri) sümüksü kıvamda kaygan bir sıvı salgılayarak vajen kayganlığını sağlamaktadırlar. Bu salgı ilişki öncesi dönemde kadının cinsel olarak uyarılması ile optimum seviyededir.

Bazı durumlarda vagina kayganlığı yeterli olmaz ve vajinal kuruluk yakınması oluşur. Böyle bir durumda cinsel ilişki beklenen düzeyde değildir ve kadın açısından ağrılı olabilir.

Vajinal kuruluk yakınması genellikle menopoz sonrası yıllarda kadınlık hormonu (estrojen) eksikliğine bağlı olarak oluşur ve menopoz tedavisi ile giderilir. Ancak normal erişkinlik yıllarında da vajinal kuruluk yakınması olabilir.

Üreme çağında vajinal kuruluk nedenleri:

Yeterli cinsel uyarının olmaması
Cinsel isteksizlik
Depresyon
Vajinal enfeksiyonlar
Hormonal dengesizlikler ("hiperprolaktinemi")
Emzirme (laktasyon) dönemi

Vajinal kuruluk nedeni saptandıktan sonra tedavi ona göre planlanır.

Günümüzde vajinal kuruluk yakınması olan kadınların kullanabileceği vajen kayganlığını arttırıcı jeller kullanılmaktadır. Jel, cinsel ilişki öncesi vajene uygulanarak vajen kayganlığı sağlanmaktadır.
 
Cinsel ilişki esnasında ağrı ortaya çıkması disparoni adını alır. Ağrının nedeni organik bir rahatsızlık olabileceği gibi, psikolojik de olabilir. Bunun ayrımı ise komple bir jinekolojik muayene ile yapılır.

Disparoni eğer ilk cinsel ilişki deneyiminden beri varsa birincil, sonradan ortaya çıkmışsa ikincil adını alır. Bu ayrım muhtemel nedenlerin ortaya konması açısından önemlidir.

Yüzeyel disparoni vajina girişinde, derin disparoni ise penisin girmesiyle birlikte vajinanın derinlerinde ortaya çıkan ağrıdır ve bu ayrım da tanı açısından önemlidir. Derin disparonide ağrı alt karın bölgesinde yaygın olarak hissedilir.

Kadınların yaklaşık %15'i hayatlarının bir döneminde böyle bir ağrıyla karşı karşıya kalırlar. Ancak %1-2'sinde ise ağrı tedavi gerektirecek kadar şiddetlidir. Bazı kadınlar bu ağrıyı daha çok genital bölgede basınç, yırtılma veya yanma hissi olarak tarif ederler.

Neden olur?

Disparoni nedenleri incelenirken aşağıdan yukarı doğru (vajina girişinden iç genital organlara doğru) bir ayrım yapmak konunun daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunacaktır.

Vajina girişine bağlı nedenler: yüzeyel disparoni nedenidirler.

Kızlık zarıyla ilgili sorunlar: Kızlık zarının yapısal olarak sert olması

Menopoza bağlı atrofi: Menopoz döneminde dokular esnekliklerini yitirdiklerinden cinsel ilişki tahrişe ve ağrıya neden olabilir.

Yeterince hazır olunmadan ilişkide bulunma ve buna bağlı tahriş

Epizyotomi nedbeleri: özellikle zor doğumlardan sonra fazla sayıda dikiş gerektiğinde ve/veya epizyotomi iyileşmesi esnasında enfeksiyon meydana geldiğinde dikiş yerleri sıklıkla nedbe bırakarak iyileşir ve bu nedbeler ilişkide ağrı duyulmasına neden olur.

Enfeksiyonlar: Herpes Simpleks enfeksiyonları (genital uçuk) hem ilişkide hem de ilişki olmayan döneminde ağrı yapar.

Vajinaya bağlı nedenler:

*

Enfeksiyonlar: vajinit bazı durumlarda ağrıya neden olabilir.
*

Kitle ve tümörler: vajinada kitle nadir görülür. Büyük kitleler ağrı ve beraberinde kanamaya neden olabilirler.
*

Yeterince hazır olunmadan ilişkide bulunma ve buna bağlı tahriş
*

Rektosel (vajina arka duvarı sarkması), uterus sarkması ve sistosel (vajina ön duvarı sarkması): gerilmeye bağlı ağrı nedeni olabilirler.
*

Yabancı cisimlere karşı gelişen allerjik cevap
*

Vajina kubbesinde cerrahi veya radyoterapiye bağlı değişiklikler
*

Doğumsal anomaliler: nadir görülürler

Pelvik yapılara ait nedenler (iç genital organlara bağlı nedenler): Bu durumlarda derin disparoni ortaya çıkar.

*

Pelvik iltihabi durumlar: pelvik enfeksiyonlar hem akut dönemde hem de iyileştikten sonraki dönemde ilişkide ağrı nedeni olabilirler.
*

Endometriozis: endometriozis genital bölgedeki organlarda yapışıklıklara neden olan bir durumdur. Bu yapışıklıklar ilişki esnasında gerilmeye ve ağrıya neden olabilirler.
*

Uterus habis veya selim tümörleri
*

Pelviste enfeksiyonlara, ameliyatlara veya endometriozise bağlı gelişen yapışıklıklar
*

Geçirilmiş pelvis kırıkları

Sindirim sistemi hastalıkları: nadiren disparoni nedenidirler.

*

Enflamatuar barsak hastalıkları (Crohn hastalığı-Divertikülit)
*

Kabızlık
*

Hemoroid, fistül ve fissür gibi anüs ve rektum bölgesi hastalıkları: dışkılama esnasında ve sonrasında ağrıya neden olabilecekleri gibi yakın komşuluk nedeniyle disparoni nedeni de olabilirler.

İdrar yolu hastalıkları: Üretra veya mesaneye ait lezyonlar

Psikolojik bozukluklar: Korku, kaygı, fobik reaksiyonlar, konversiyon reaksiyonları, partnerle uyumsuzluk,

İlk ilişkinin yarattığı psikolojik travma gibi psikolojik durumlar da en önemli disparoni nedenleri arasında üst sıralarda yer alırlar.

Disparoninin (Cinsel ilişki esnasında ağrı ortaya çıkması) vajinismustan (vajina girişi kaslarının ilişki esnasında kasılması) ayırıcı tanısı mutlaka yapılmış olmalıdır.

Tedavi öncesi incelemeler

Öncelikle enfeksiyon, kitle, kanser veya kanser öncüsü lezyon açısından muayene, ultrason, vajinal kültür, papsmear, idrar kültürü gibi incelemeler yapılır.

Şüpheli durumlarda vulva ve/veya vajinaya kolposkopik inceleme yapılır ve gerekirse biyopsi alınır.

Derin disparonide laparoskopik inceleme sıklıkla gereklidir.

Tedavi

Tedavide ilk adım hastanın ve eşinin hastalığın tabiatı konusunda bilgi sahibi olmasıdır.

Organik nedenler usulüne uygun olarak ilaç ve/veya cerrahi yolla tedavi edilir.

Hastalığın psikolojik komponenti varsa bireysel ve/veya eşle beraber psikopterapi çok önemlidir ve ihmal edilmemelidir
 
&#8730; Cinsellik beyinde endorfin üretimini arttırır. Bu kimyasal molekül, dopamin ve serotininle birlikte zevk hormonları olarak sakinlik verir tatmin hisleri yaratır. cinsel ilişki keyif maddesidir; Endorfin, serotonin ve dopamin coşku yaratır.

Beş duyu organı, okşanmakla, yemekle, içkiyle uyarıldığında bu duyular doğrudan beyne ulaşır. cinsel ilişki acıları azaltır; Cinsel tatmin acı eşiğini yükseltir.

Bu da endorfinin etkilerinden biridir. Cinsel ilişkinin gevşetici etkisi, kas çekilmelerinde meydana gelen acıları da hafifletir. cinsel ilişki kasları gevşetir; okşanmaların yarattığı mekanik etkiyle, haz alınan uyarılmalar vücuda yayılır. Derideki hassas alıcılardan uyarılar iliklere ve beyne taşınır. Beyinden gelen emirle kaslar gevşer.

&#8730; cinsel ilişki kan dolaşımını arttırır; Cinsel uyarılma sırasında kan akışı cinsel organlarda yoğunlaşır, bir miktar da bütün vücuda yayılır. Arterler önce gerilip zevk anında gevşer. cinsel ilişki kalbi çalıştırır; Cinsel uyarının en yüksek noktasında kalp atışı dakikada 110-180 e çıkar.

Ancak bu etki, seksin sporun yerini dolduracağı anlamına gelmez. Çünkü cinsel ilişki kısa sürelidir. cinsel ilişki daha formda hissetirir; Sevişme sırasında harcanan kalorinin zayıflatıcı etkisi vardır. 20 dakikalık bir ilişkide 200 kalori kaybedilir. bu yarım saat tenis oynamakla eşdeğerdir.

&#8730; cinsellik adeti düzenler; Düzgün bir cinsel hayat hormonal dengeyi korur ve adetin düzenli olmasını sağlar. Düzenli orgazm yaşayan kadınlar kanlarındaki endorfin miktarından dolayı düzenli ve ağrısız adet görürler.

&#8730; cinsellik olumlu düşünmeyi sağlar : Orgazm sonucu serbest kalan enerji, olumsuz düşüncelerin ve takıntıların oluşmasını önleyip olaylara olumlu bir bakış açısıyla yaklaşmayı sağlar.

&#8730; cinsellik bağırsakları çalıştırır : Cinsel ilişki sırasında karın kaslarının kasılması, derinlere kadar etkisini gösteren bir masaj gibidir. Bunun bağırsaklar üzerinde laksatif etkisi olur.

&#8730; Cinsellik ile ilgili diğer bir araştırma : Depresyon riski daha az: Bir araştırma sonucunda, cinsel ilişki sırasında prezervatif kullanmayan kadınların depresyon geçirme riski, diğerlerine göre daha düşük çıktı.

Prezervatif kullanan kadınlarda ise depresyon geçirme riski yüksek çıktı. Bilim adamları, spermlerle birlikte, testosteron ve östrojen hormonlarının da dışarıya atıldığını, bu birleşimin, boşalma sonrasında kadının kanına karıştığını tespit ettiler.

Bilim adamları cinselliğin insan sağlığı üzerindeki etkisini araştırıyor. Denekler üzerinde yapılan incelemede sevişmenin özellikle erkeklerde kalp krizi riskini azalttığı ortaya çıktı.
 
Yiyeceklerin sadece "karnımızı doyurmak" için olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Yiyeceklerin çoğu doğal afrodizyak etkisi yaratıyor, ruhu ve libidoyu besliyor. Çin de yapılan bir araştırmaya göre yiyecekler mideyi olduğu kadar ruhu ve libidoyu da besliyor. Uzmanlar bazı yiyeceklerin viagra etkisi yarattığını belirtiyor. İşte uzmanların erkek ve kadınların cinsel isteklerini artırmak için önerdiği yiyecekler:


ERKEKLER İÇİN:
Maydanoz,Nane,Tarçın,Kekik,Vanilya,Sivri Biber,Hardal Kereviz Ayçiçeği Greyfurt Susam Yumurta
Kuşkonmaz,Enginar,Bezelye,Badem,Ceviz,İstiridye (İçindeki çinko spermin çoğalmasına neden olarak cinsel isteği artırıyor)Hindi (İstiridyeden daha fazla çinko ihtiva ediyor. Üstelik daha ucuz ve protein açısından da zengin),Roka (Bolca demir ve C vitamini içeriyor),Kereviz,Şalgam,Antep Fıstığı ve Fındık (İçerdikleri doymamış yağ asitleri ve E vitamini nedeni ile afrodizyak olarak kullanılırlar),Salatalık,Kuşkonmaz,Soğan,Domates,Fesleğen,Karpuz,Hindistancevizi,Bal,Pekmez
Kivi,Mango

KADINLAR İÇİN:

Çikolata: Çikolatanın içindeki yüksek şeker ve kalori cinsel uyarıcı ve keyif verici. Çikolata beyindeki serotonin seviyesini de artırıyor ve mutluluk hissi veriyor. Ve kadınlar erkeklere nispeten çikolatanın bu özelliklerine karşı daha duyarlı.

Ahududu, Yoğurt,Tarçın,Çilek ve Şampanya birlikte,Kırmızı biber, Köri ve diğer baharatlarla, baharatlı yiyecekler (kalbi daha hızlı çarptırdıkları için, seks sırasında oluşana benzer bir terleme oluşturuyor)
 
İstemelerine rağmen gebelik elde edemeyen çiftlerden bazılarında altta yatan problem uygun zamanda ve yeterli sıklıkta ilişkinin olmaması, ya da uygulanan yanlış yöntemler gibi çok basit nedenler olabilir.

Kadınların herhangi bir ayda gebe kalma olasılıkları %20-25 arasındadır. Çiftler bilgi eksikliği nedeni ile yaptıkları bazı davranışlar yoluyla bu olasılığı azaltabilirler. Kısır olduklarını düşünen bazı çiftlerde alınacak basit tedbirler ve uygulanacak çok kolay yöntemler ile hiçbir tedaviye gerek kalmadan gebelik elde edilebilir.

Uygun zaman
Gebelik isteyen çiftler için cevaplandırılması gereken ilk soru en uygun zamanın ne olduğudur. Düzenli adet gören kadınlarda yumurtlama genelde adet siklusunun 14. gününe denk gelir. (adet kanamasının başladığı günden itibaren 14. gün). Ancak yumurtlama tarihinde sapmalar olabileceği, ve sperm ile yumurta hücresinin kadın vücudu içinde yaşama potansiyeli göz önüne alındığında 9 ile 15. günler arasında gün aşırı cinsel ilişki olması gebelik şansını yükseltir.
İlişkinin her gün önerilmemesinin sebebi erkeğin sperm kalitesini düşürmemektir. Her ilişkiden önce erkeğin en az 48 saat süreyle boşalmaması özellikle sperm sayısı düşük ya da sınırda olan erkekler için yararlıdır. Alınabilecek başka bir önlem de ilişkinin sabah olmasıdır. Boşalmanın olmadığı geceyi takip eden sabah erkeğin sperm düzeyleri en yüksek sayıdadır. Ancak bu ilişkiler yaşanırken "bugün mutlaka ilişkide bulunmamız gerekir" şeklinde stres yaratmak gebelik açısından olumsuz etki gösterir. Bu stresi gidermek için olayı kendi haline bırakmak veya egzersiz, yürüyüş gibi stres giderici faaliyetlerde bulunmak gereklidir. Unutulmamalıdır ki üreme sistemini yöneten bütün hormonlar hem fiziksel hem de ruhsal strese karşı hassasdır.

Uygun Şekil
Gebelik için uygun dönem saptandıktan sonra ikinci aşama cinsel birleşmenin şeklidir. Pek çok pozisyon gebelik için uygun ortam yaratmaz. Normal bir ilişki sonrası gebelik oluşabilmesi için spermlerin vajinaya uygun şekilde bırakılması ve vajinanın spermlerin rahim içine doğru ilerleyebilmesi için uygun pozisyonda durması gerekir. Bu şartları sağlayan pozisyonlar erkeğin üstte olduğu, kadın ve erkeğin yana doğru dönük olduğu pozisyonlar ile kadının diz-dirsek pozisyonunda olduğu şekillerdir. Erkeğin üstte olduğu durumda kadının kalçaları altına bir yastık yerleştirerek pelvisini yükseltmesi spermlerin doğru yönde ilerlemelerine yardımcı olur. Diz-dirsek pozisyonu ise özellikle sperm sayısı düşük olan durumlarda ek fayda sağlar. Oturur pozisyonda, kadının üstte olduğu veya ayakta olan cinsel ilişkiler gebelik elde etmek için uygun değildir.

İnsanlarda cinsel ilişkinin amacı büyük ölçüde haz almak olmasına rağmen biyolojik açıdan primer amacı soyun devamını sağlamak yani gebelik elde etmektir. Bu amaç dışında birleşme doğada sadece insanda ve birkaç türde daha olmaktadır. Gebelik elde etmek isteyen çiftler bu nedenle ilişki esnasında bazı etkinliklerden kaçınmalıdırlar. Bunların başında oral seks gelir. Tükrük içinde bulunan birtakım enzimler ve bakteriler spermlerin dölleme kabiliyetini azaltır, hatta spermlerin ölümüne neden olabilir. benzer şekilde anal seks de sperm aktivitesi üzerinde olumsuz etki yaratabileceğinden bu tür ilişkilerden kaçınılmalıdır. Yine benzer mekanizma ile ilişki esnasında kullanılabilen kayganlaştırıcılar da sakıncalıdır. Özellikle petrol bazlı olan vazelin, masaj yağları gibi maddeler kesinlikle kullanılmamalı, mutlaka kayganlaştırıcı kullanılması gerekiyor ise su bazlı olanlar tercih edilmelidir. Gebelik arzulayan çiftlerin su altında veya içinde ilişkide bulunmaları vajen pH'ı bozulacağından sakıncalıdır. Sıcak su da sperm sayısı ve hareketliliğini bozacağından önerilmez.

İlişki sonrası
Eğer ilişki sonrası kadın hemen ayağa kalkarsa fazla miktarda meni dışarıya kaçacaktır. Spermler rahim ağzına ulaşacak yeterli zaman bulamadıkları için bu durum gebelik elde edilmesi açısından önemlidir. Gebe kalmak isteyen bir kadın ilişkiden hemen sonra ayağa kalkıp idrar yapmaya ya da yıkanmaya gitmemelidir. İdeal olan kalçalarının altına bir yastık koyarak 20-30 dakika kadar yatmasıdır. Erkek de meni kaçağını azaltmak için birkaç dakika kadar kendini geri çekmemelidir.

Vajina dışarıdan kulanılan herhangi bir maddeye gereksinim duymadan kendi kendini temizleyebilen ve uygun ortamını yaratan bir organdır. Adet kanaması ve ilişki sonrasında dahi vajina sağlıklı kalabilmek için kendi önlemini alır.(Eğer ilişkiden sonra kötü bir koku duyuluyor ise bu enfeksiyonun belirtisi olabilir ve doktor kontrolü gerekir). Sadece gebelik isteyenlerde değil hiçbir kadında vajinal duş önerilmez.İlşiki öncesi yapılan duş vajen pH'ını değiştireceğinden gebelik şansını olumsuz yönde etkiler. Spermin yaşama şansı tehlikeye girer, ilişkiden hemen sonra yapılan duş ise spermleri ortamdan uzaklaştıracağından, şansı azaltır. Ayrıca duş, bakterileri kadın üreme sistemi içinde yukarılara doğru zorlayarak enfeksiyon ve dolayısı ile infertilite şansını arttırır.

Özet

* Gebe kalmayı planladığızda 3 ay öncesinden korunmayı bırakın
* Gebe kalmak için en uygun zamanda gün aşırı ilişkide bulunun
* Gebelik için uygun dönemdeki ilk ilişkiden önce ve iki ilişki arasında erkeğin 48 saat boşalmamasının ideal olduğunu unutmayın
* Sabah erken saatte ilişkide bulunun
* Kayganlaştırıcı kullanmayın
* Hiçbir zaman vajinal duş yapmayın
* Vajinanın doğal duruşunu sağlayan gebelik için uygun pozisyonları tercih edin
* Alternatif seks yöntemlerinden uzak durun
* Su altında ilişkide bulunmayın
 
Nasıl acıkınca yemek yiyorsanız bunun sayısını ve miktarını saymıyorsanız cinsellikte ihtiyacınız olduğunda gerektiği kadar yaşanır.Bunun için bir skor tabelası tutmaya gerek yoktur.Burada sorunu ikiye ayıralım;

Birinci grup hislerini başkalarına göre ayarlayanlar,

İkinci grup ise hissettiklerinin dolayısıyla yaşadıklarının yeterli olmadığını düşünen veya bunu hissedenlerdir.

İkinci grup bir sorunun varlığını hisseden veya yaşayanlardırki bunlar bir hekime baş vurup nedenini öğrenip çözüm sağlamalıdırlar,bunuda çekinmeden yapmaları gerektiğini neden çekinmemeleri gerektiğini yazının devamında okuyacaklar.

Üreme içgüdüsünün sonucu olarak cinsel istek vardır ve cinsellik yaşanır,yaşanmak zorundadır.Çünkü içgüdüler doğuştan vardırlar.Canlının yaşamını devam ettirebilmesi için bunları yapması gerekir.(Yemek yemek gibi) İçgüdüler değiştirilemez.Yok edilemez ve birinin yerine diğeri konulamaz.

Yaşamak demek kabaca insan bedeninin canlı olarak dünyada bulunmasıdır.Her canlı yaşamının bitmesini istemez.Bedeninizi dünyada devamlı bırakmak istersiniz.O zaman bedeninizi dünyada bırakmak için tek yolunuz kopyalama şansınızdır bu kopyalamayıda çocuk yaparak sağlarız,bedenimizin kopyası çocuğunuz sizden sonrada bedeninizin canlı olarak dünyada kalmasını sağlayacaktır.Siz değilmisiniz çocuğununuzu o benim kanım canım diye seven.

Cinselliği evet zevk için de yaşarız.Ama bu zevk üreme içgüsünü giderebildiğimiz doyurabildiğimiz içindir.Yemek yemenin karınımızı doyurması bu doygunlukla açlık hissinin kaybolup o süre için bedenimize gerekli enerjiyi sağlayıp yaşamda kalabilmeyi garantilediğimiz içindir ve bu bize zevk verir.

Cinsel güç miktarı 3 ana nedenden dolayı değişebilir.

1)Bedensel nedenler:

Cinsel isteğin az olması bazen bedensel nedenlerden dolayı olmaktadır.Bunun içinde belirtilen hormon eksiklikleri,bedensel bazı hastalıklar veya başka bir hastalık için kullanılan ilaçların yan etki olarak kalıcı veya geçici cinsel isteksizlik yapmasıdır.

#Burada önemli bir ayrımı vurgulamak isterim.Cinsel isteksizlik dedik cinsel yetersizlik değil.Cinsel yetersizlik cinsel arzunun olup bunun bedensel bazı eksiklilkler bozukluklar yüzünden gerçekleştirilememesidir.Mesela erkekte cinsel birleşme arzusu var ama bir hastalık yüzünden penisinde sertleşme olmuyor.Cinsel isteksizlikte ise bunu yapmak için zaten istek yok.

2)Psikolojik nedenler:

İnsanın içgüdülerinde öncelik sırası vardır.Bİrinci sıradakiler yaşamınızı devam ettirmek için yapmak zorunda olduğunuz şeylerdir.Mesela su içmek gibi.Su içmezseniz kısa sürede ölürsünüz.Kişinin birinci hissi o günkü varlığını sürdürebilmek için gerekli şeyleri yapma zorunluluğudur.Bunu tamamladıktan sonra ancak diğerlerine sıra gelir.Bunun en basit komik örneği &#8221; fakirin karnı doyunca nokta noktası kalkar&#8221; örneğidir.Sağlıklı bir cinsel arzu duyabilmek ve cinsellik yaşayabilmek için bir kişinin önce o gün için çözmesi gerekli olan şeyleri çözmesidir.Uykusunu uyuması, yemeğini yemesi ,barınacak yerini sağlaması gibi ve yarını için de en azından çok fazlaca kaygı duymamasıdır.Demekki gelecek sorunlarınız kadar gündelik sorunlarınız cinsel isteğinizi etkilemektedir.Bunun yanısıra cinsellik-cinsel istek bir hesaplar zinciridir.Cinsellik isteyerek yaşandığında her zaman zevk verecektir.Ama bununda bir bedeli vardır.Bu bedel bazen getirdiği hazdan daha fazla acı ve mutsuzluk verebilir.Bu gibi durumlarda beyin kişiyi koruma altına alarak negatif etkilerden koruyup daha fazla acı çekmesini engellemek için cinsellik dürtüsünü bir süreliğine baskılayabilir veya başka yerlere yönlendirir.Ama bu bir çözüm sağlamaz çünkü güdüleri yaşamak zorundayız ve başka yere yönlendiremeyiz.Kısa sürede bunu çözmek gerekir.

Cinsellikteki negatif etkiler

kızlık zarı korkusu,

gebe kalma kaygısı

can acısı duyma kaygısı

cinsel yasaklamalar cinselliği kötü kabul etme

anne baba ve çevrenin ne düşüneceği fikri

çirkin beden veya herhangi bir organ kaygısı

utanma

mukayese edilme korkusu

kullanılma kaygısı

daha önceden cinsel tacize uğramış olmak

yetersiz olup alay edilmesi fikri

cinsel hastalık veya bulaşıcı hastalık kapma korkusu

pişmanlık korkusu

aldatılma

aldatma

partnerin; kendisi hakkında ne düşüneceği

ona nasıl davranacağı başkalarına anlatıp anlatmayacağı,

bu ilişki yüzünden bir sorun yaşatıp yaşatmayacağı

gibi nedenlerdir.Bu nedenlerin baskın olduğu durumlarda insan bunların getireceği negatif etkileri yaşamamak için cinsellikten uzaklaşırlar.

Partneri beğenmemek veya istememek veya zorunluluktan beraber olmakda cinsel isteği azaltıcı nedenlerdendir.

3)Bedensel ve psikolojik nedenlerin birbiriyle etkileşimde olduğu dönemler:

Yukarıda saydığımız nedenlerin herhangi birinin diğeriyle beraber olmasıdır.

Bahsettiğimiz bütün nedenlerden dolayı kişilerin cinsel istek duyma seviyeleri zamandan zamana partnerden partnere koşuldan koşula farklılık gösterecektir.Bunun belirli bir sayısı yoktur.Nasıl acıkınca yemek yiyorsanız isteğiniz varsa ve koşullarınız da uygunsa yaşayabileceğiniz kadar yaşayacaksınız.Zorunlu bir rakam yok.

Bu konuda elde var olan sayılar belli miktarda aynı yaştaki kişilerin cinsel yaşamlarının istatistiksel ortalamalarıdır.Sizin için hiç bir gerçeklik ifade etmez.Var olan sizin kendi gerçeğinizdir.

Cinsel istekte ve ilişkideki sınır, partnerinize ve kendinize birşeylerin eksik kalmadığını hissettiğiniz andır. İşte bu yeterliliktir ve koşullara ve kişiye göre değişir.Şunuda unutmamak gerekirki her partneri tatmin edemezsiniz.Bunu yapmaya çalışırsanız yıldızları yakalamaya çalışan hayalperestler gibi olursunuz.

Gelelim özellikle erkeklerin merak konusuna

1) erkeklerde cinsel istek nasıl arttırılır?

2)yine erkeklerin sorduğu bir soru kadınlarda cinsel istek nasıl arttırılır?

Sağlıklı bir yaşam, sağlıklı bir beslenmeyle yani düzenli yaşayıp stresten, gerekli sorunlardan uzak durup beslenmenize de özen gösterirseniz spor yaparsanız vede akıllı olursanız daha evvel yazmış olduğumuz cinsel isteği azaltıcı nedenlerden kurtulmuş olur daha arzulu ve daha güzel bir cinsel yaşantıya sahip olursunuz. En önemli şeylerden biri beslenmedir.Cinsel isteği artırıcı özel bir gıda rejimi yoktur.Sağlıklı beslenip gerekli protein ve vitamini alırsanız faydasını göreceksiniz.

Bu arada hemen viagra gündeme gelebilir,bu tip haplar cinsel isteği olup çeşitli nendenlerden dolayı yeterli sertleşme sağlayamıyan kişilerde faydalıdır.Penis sertleşmesi sağlar.Cinsel arzusu olmayan kişiye bu tip haplar verildiğinde herhangi bir cinsel istek gelişmeyecektir.Bu yüzden cinselliği çevrenizdekilerin söylediklerine göre değil kendi hissettiğinize göre yaşamalısınız.Doğrusu budur yoksa dilin kemiği yok.Yaşadığınızı yaşayın istediğinizi söyleyin.Bu sefer onlarda sizin gibi düşünüp dursunlar.

Cinsel isteği arttırıcı bazı özel maddeler vardır ama bunlar gerekli görüldüğü zamanlarda doktor tarafından verilen ve kontrol altında verilen maddelerdir.Kendi başınıza kullanamayacağınız kullandığınızda fayda yerine zarar göreceğiniz şeylerdir.

-Cinsel isteksizlik duyduğunuzu ,yaşadınız veya hissettiğiniz cinselliğin yeterli olmadığını hissediyorsanız bir hekime baş vurabilirsiniz.Sorun varsa ortaya çıkarılır bedensel veya psikolojik tedavisi yapılır ve çözüme kavuşursunuz.Bunda utanmaya veya çekinmeye gerek yoktur.Rahatlıkla bu konuda destek almaktan çekinmeyiniz.

Lütfen cinselliği bu güzel hissi kendi kendinize etraftan duyduklarınızı zehir etmeyiniz.Çünkü cinselllik insan hayatında çok önemli bir yer tutmaktadır;güzel bir cinsel ilişki sonrası hayata daha olumlu baktığınızı ve daha pozitif düşündüğünüzü ve daha başarılı olduğunuzu biliyorsunuz.Bu hislerin getirdiği mutluluğu yaşamak istiyorsanız başkalarının düşüncelerine göre değil hissettiğiniz gibi ve doğru kaynaklardan bilgi alıp yönlenerek yaşamalısınız.Sağlıklı daha mutlu güzel günlere&#8230;
 
Hazırlayan:prof. Dr. Şükrü Hatun, Kocaeli Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji ve Diyabet Bilim Dalı

Ergenlik dönemindeki duygusal değişiklikler
Ergenlik döneminde daha önce belirtilen fiziksel değişiklikler yanında bir çok duygusal değişiklik olur. Başkalarının sizin hakkınızdaki düşüncelerini daha fazla merak etmeye başlarsınız. Daha çok kabul görmek ve sevilmek istersiniz. Yaşamınızın bu döneminde başkalarıyla olan ilişkileriniz değişmeye başlar. Bazıları daha önemli, bazıları önemsiz hale gelir. Ailenizden daha çok ayrı kalmaya ve kendi yaşıtlarınızla birlikte olmaya başlarsınız. Hayatınızı etkileyecek kararları kendiniz alamaya başlarsınız.


Bir çoğunuz vücudunuz konusunda bir imajı geliştirir (çok uzun, kısa, ince vs.) Çünkü ergenlikle birlikte bir çok değişiklik olmuştur ve siz hem kendi vücudunuzda olanlara hem de başkalarındaki değişikliklere dikkat edersiniz. Unutmayın ki herkesin ergenliği birbirlerinden farklıdır. Sonra herkes birbirini yakalar.


Seks ve büyüme
Ergenlikle birlikte cinsellikle daha çok ilgilenirsiniz. Bakmak, dokunmak veya bir şeyler düşünmek kalp hızınızı arttırır, vücudunuzda sıcaklık ve ürperti hissedersiniz. Bunlar tamamen normaldir. Kendinize aşağıdaki soruları sorabilirsiniz:


Ne zaman birisiyle flört edeceğim?
Ne zaman birisini öpeceğim?
Cinsel ilişkiye ne zaman hazır olacağım?
İlişkilerimde seks olacak mı?


Mastürbasyon normaldir ve size herhangi bir zararı olmaz. Bir çok kız ve erkek mastürbasyon yapar, bir kısmı ise yapmaz. Cinsel olarak aktif hale gelmeye karar vermek karmaşık bir konu olabilir. Bir taraftan seksin tehlikeleri konusunda bir çok uyarı işitirsiniz, diğer taraftan filmler, tv, gazeteler ve hatta afişler seksin iyi olduğunu söyler. Gerçekte ise seks hayatın bir parçasıdır ve diğer parçaları gibi iyi de olabilir, kötü de. Bu tamamen size ve seçimlerinize bağlıdır.


Ergenlik devam ederken bir çok kaynaktan seks konusunda mesajlar gelir ve kendinizi basınç altında hissedersiniz. Bunların nereden geldiğini bilirseniz daha kolay baş edebilirsiniz.


Medya: Yazılı ve görsel medyada seks konusunda bir çok görüntü vardı r ve bunlarda seks yapmanın doğru bir düşünce olduğu fikrine kolaylıkla sahip olursunuz. Seks filmler, TV gösterileri, dergiler ve müzik sıklıkla seks yapmanın herhangi bir riski olamadığını anlatır. Bu mesajların sizi tümüyle etkilemesine izin vermeyin. Gerçek yaşamda seks çok riskli olabilir.

Kendi vücudunuz: Seksle ilgilenmeniz tamamen normaldir. Ergenlik insanın cinsel bakımdan gelişmesini tamamladığı dönemdir. Ergenlik dönemindeki cinsel arzular çok güçlü olabilir. Bütün mesele sizin bu arzuları kontrol etmeniz ve onların sizi kontrol etmesine izin vermemenizdir. Unutmayın ki seks birisiyle ilişkinin tek yolu değildir. Birlikte yürümek konuşmak, ellerini tutmak, sarılmak ve dokunmak güçlü duygular hissettiğiniz birisine yakın olmanızı sağlayabilir.

Arkadaşlarınız: Size &#8220;herkes onu yapıyor&#8221; gibi veya seks yapanlar &#8220;cool&#8221; gibi görünebilir. Belki seks yapınca grup içinde daha popüler olacağınızı düşünebilirsiniz. Bununla birlikte insanlar seks hakkında konuşmayı severler ve yapmadıkları halde sanki seks yapıyormuş gibi konuşabilirler. Birisi siz seks yapmadığınız için sizinle arkadaş olmak istemezse o muhtemelen herhangi bir yolla değerli arkadaş olamıyor demektir. Arkadaşlarınızın veya bir kimsenin sizinle seks yapma konusunda konuşmasına izin vermeyin. Bu doğru olduğunda sizin vereceğiniz bir karardır, arkadaşlarınızın değil.


Cinsel ilişkiye girme veya girmeme konusunda karar verirken en önemli konu artık onu hep yapacağınız kararıdır. Bunun için karar verirken zaman ayırmanız ve ailelerinizle onların inanışları/değerleri konusunda konuşmanız gereklidir. Ciddi ilişkilerde seks için yetişkin olmayı beklemek ve ilişkinin sorumluluklarını kabul etmek iyi bir fikir olabilir! Belki gençliğinizi hamilelik veya ölümcül hastalık korkusu olmadan geçirmek hoşunuza gidecektir.


Bununla birlikte seks yapmaya karar verirseniz sizin için hangi doğum kontrol yönteminin doğru olacağı konusunda doktorunuzla konuşmanız gereklidir. Prezervatif kullanılacaksa klamidya, Herpes ve AIDS gibi hastalıkların bulaşmasını önleyen lateks prezervatiflerin kullanılması uygundur.
Kendine bakmayı öğrenmek
Erişkin olduğunuzda sağlıklı kalmanızı sağlayacak bir çok karar almak durumunda kalacaksınız. Doğru beslenme, egzersiz, yeteri kadar dinlenmeye ergenlik döneminde önem verilmelidir. Kendiniz ve verdiğiniz kararlar hakkında iyi şeyler düşünmeniz de önemlidir. Vücudunuza bakmayı, sıkı çalışmayı, sağlıklı kalmayı ve kendinizi sevmeyi öğrenmeniz gereklidir.
 
X