Almanya Güncel Haberler Paylasim Alani

Fahriye

Guru
Kayıtlı Üye
15 Mart 2007
285
23
09.11.2007

Kış fena geldi

Avrupa'nın birçok ülkesi Tilo fırtınası yüzünden sular altında kalırken, birçok bölge de yoğun kardan etkilendi.


Tilo kötü etkiledi

Almanya’nın kuzeyindeki sahil şeridini büyük ölçüde etkisi altına alan 'Tilo' kasırgasının büyük maddi hasara yol açması bekleniyor. 'Tilo' nedeniyle ülkenin kuzeyindeki limanlarda kasırga alarmı verilirken, hem ülke içindeki, hem de Danimarka ve İskandinav ülkelerine yönelik feribot seferleri durduruldu.

İlk olarak Almanya’nın Borkum adasında etkili olan kasırga ve neden olduğu dev dalgalar nedeniyle bir ara adadaki limanının kapatılmasının düşünüldüğü bildirildi. Kasırganın büyük maddi hasara yol açması beklenen Helgoland adasının Belediye Başkanı Frank Botter de bu konuda yaptığı açıklamada, 30 yıldır bu kadar şiddetli bir kasırgayla karşılaşmadıklarını söyledi.

Hollanda’yı etkisi altına fırtına ülkenin çeşitli kentlerinde hasara yol açtı. Saatte 90 kilometre hıza çıkan fırtına nedeniyle Amsterdam’ın Schiphol Havalimanı'nda çok sayıda uçuş iptal edilirken, ülkenin kuzeyindeki adalara feribot seferleri yapılamadı. Fırtınada otobanlarda toplam 120 km uzunluğunda kuyruklar oluştu.

Fırtına nedeni ile Hollanda, İngiltere ve Almanya'dan, Danimarka, İsveç ve Norveç'e yapılan gemi seferleri durduruldu. Adalarla gemi bağlantısı tamamen kesildi. Hollanda’nın sahil kesimlerinde olası su baskınlarına karşı son 30 yılda ilk kez en yüksek düzeyde alarm uygulamasına geçilirken olası su baskınına karşı Rotterdam’daki Nieuwe Waterweg kanalında bulunan Maeslantkering kapağı ilk kez kapatıldı. Şiddetli fırtına nedeniyle Ameland adası açıklarında seyreden bir gemiden 45 konteyner denize uçtu.

DEV DALGA TEHLİKESİ

İngiltere sahillerindeki bazı limanlar güvenlik önlemleri nedeni ile boşaltıldı. İngiltere'nin doğu limanlarında da su baskınlarına karşı olağanüstü önlem alındı. İngiltere sahillerinde altı metrelik dev dalga alarmı verildi. Yapılan uyarılarda, "Can ve mal için büyük tehlike var. 1993 yılında yaşanan sel felaketinden daha büyüğü bekleniyor" denildi.

İngiltere'de sel felaketinin beklendiği bölgelerde polis ve yetkililer ev ev gezerek halkı uyarı almaları yolunda uyarılarda bulundular. Tehlike bulunan bölgelere kum çuvalları ve halkın ihtiyaç duyabileceği yiyecek ve içecek yığınağı yapıldı.

Yollarda kar kaosu

Almanya'da ülkenin güneyindeki Alpler bölgesinde yağan kar, trafiği altüst etti. Kar kalınlığı yer yer 1,5 metreye ulaşırken kar yağışının önümüzdeki günlerde alçak kesimlerde de görülebileceği bildirildi. Önümüzdeki günlerde hava sıcaklığının yüksek kesimlerde 0 dereceye yaklaşacağı, diğer kesimlerde ise 8 ile 10 derece arasında değişeceği açıklanırken, kar yağan bölgelerde yolların buzlanabileceği uyarısı yapıldı.

İsviçre'nin Jura Kantonu'nda yağan kar yüzünden bazı yollar trafiğe kapatılırken Alpler bölgesindeki Gotthard, Furka, Grimsel, Klausen, Nufenen ve Umbrail geçitleri de, kar yağışı yüzünden kapatıldı.

Berlin'de sigara yasağı

Almanya'nın birçok eyaletinde yürürlükte olan sigara yasağı Berlin'de de uygulanmaya başlandı.


BERLİN Eyalet Meclisi, sigara içmeye kısıtlama getiren yasayı önceki akşam yaptığı oturumda onayladı. Buna göre kamu kurum ve kuruluşlarla birlikte kamuya açık alanlarda 1 Ocak 2008 tarihinden itibaren sigara içilemeyecek. Mecliste 102 milletvekilinin lehte oy vermesiyle geçen yasa, üniversite, tiyatro, opera binaları, kafeterya, lokanta, birahane, otel ve alışveriş merkezlerinde sigara içmeyi yasaklıyor.

Yasa, lokanta, birahane, diskotek ve kafeterya sahiplerine sigara içen müşterileri için sigara içme bölümü yapabilmelerine olanak tanıyor. Lokantalarda yapılacak sigara içme bölümlerinin tuvalet ve mutfaktan uzak olması zorunluluğu da yasada yer aldı.


Yük taşımacılığında grevler başladı

Alman Demiryolları(DB) makinistleri yük taşıyan tren seferlerindeki greve başladı.

Toplam 42 saat sürecek grev yarın saat 6.00'da son bulacak. Limanlar ve büyük işletmeler iki gün sürecek greve karşı aldıkları tedbirlerle dayanabileceklerini belirtirken, uzun süreli bir grevin büyük maddi kayba yol açacağı uyarısında bulundu. DB Yönetim Kurulu üyesi Margret Suckale, yük taşımacılığıda yapılan grevlerin ekonomiye büyük zarar vereceğini kaydetti. ZDF Sabah programına katılan Suckale, 'Bu grevle birlikte Alman ekonomisi zarar görüyor. Alman Demiryolları acil eylem planıyla ekonomik açıdan hayati önemli güzergahlarda taşımacılığa devam edecektir' dedi.
Almanya'nın en büyük kapasiteli limanlarından Hamburg limanı greve karşı Tırlarla önlem aldı. Liman Sözcüsü Christiane Kurth, greve bir veya iki gün dayanabileceklerini söylerken, grevlerin uzun sürmesi durumunda zorluk yaşayacaklarını kaydetti. Günde yaklaşık 200 trenin yük transferi gerçekleştirdiği limanda yüklerin taşınması için bir tren yerine 50 adet Tır kullanıldığı belirtildi.

150 kişi ölümden döndü

Reinbeck'te altı katlı apartmanda çıkan yangında 150 kişi ölümden döndü. Bina sakinleri itfaiyenin hızlı müdahalesi ile kurtarıldı.

Almanya'nın Schleswig Holstein Eyaleti'ne bağlı Reinbeck'te altı katlı apartmanda çıkan yangında facianın eşiğinden dönüldü. Weissberger See sokağındaki apartmanın çatı katında başlayan yangının kısa sürede yayıldığını belirten polis basın sözcüsü Jana Kralisch "Pazartesi saat 16.50'de apartmanın çatı katından dumanların çıktığı ihbarı geldi. Bölgedeki tüm itfaiye ekiplerinin yanı sıra Hamburg'dan gelen itfaiye ekiplerinin yardımı ile bina boşaltıldı" dedi.
150 KİŞİ KURTARILDI

İtfaiyenin hızlı müdahalese isonucu binada bulunan 150 kişinin dışarı çıkartıldığı açıklandı. Yetkililer, binada yaklaşık 200 bin Euro'luk maddi hasarın meydana geldiğini, uzmanların ise yangının çıkış nedenini araştırdıklarını belirttiler. Olayda şans eseri ölen ya da yaralananın olmadığı kaydedildi. Bina sakinlerinin evlerine tekrar dönüp dönemeyecekleri olay yerindeki incelemelerin tamamlanmasıyla kesinleşecek.

BİNADA BÜYÜK PANİK YAŞANDI

Reinbeck'te 150 kişinin yaşadığı apartmanda çıkan yangının çıkış nedeni henüz kesinleşmedi. Olayı araştıran kriminal masası yetkilileri "Kundaklama ihtimalini göz ardı etmiyoruz" dediler. Büyük panik yaşayan ve evlerini terk etmek zorunda kalan 150 kişi ise misafirhanelere ve şehirdeki spor salonlarına yerleştirildiler.


Türk'e çifte ceza

Aralarında Almanya'da doğup büyenlerin de bulunduğu 4 bine yakın Türk geçen yıl sınır dışı edildi. Cezasını çekip sınırdışı edilen Türkler'in "İki kez cezalandırılmasına" sivil toplum örgütleri tepki gösterdi. Geçen yıl 484'ü yabancı düşmanı motifli olmak üzere toplam 17 bin 597 suç işleyen aşırı sağcılar ise sadece hapis cezası aldı.

Almanya'da bazı politikacıların son dönemlerdeki gösteriler sırasında taşkınlık yapan Türk ve Kürt kökenli gençlerin 'derhal sınır dışı edilmesi' şeklindeki açıklamalarına tepkiler sürerken, geçen yıl Alman makamlar tarafından Türkiye'ye 4 bine yakın Türk vatandaşının sınır dışı edildiği belirlendi. Ağırlıklı olarak iltica başvuruları reddilenlerin yanı sıra soygun, cinayet, tecavüz, hırsızlık gibi suçlar başta olmak üzere çeşitli suçlardan ağır cezaya çaptırılıp cezasını çekenlerin sınır dışı edildiği açıklandı. Ancak sınır dışı edilenler arasında Almanya'da doğup büyüyen üçüncü nesil Türk vatandaşları da bulunuyor.

Topluma kazandırılmalı

Türk sivil toplum örgütü temsilcileri, böyle bir uygulamanın Türk vatandaşlarını iki kez cezaya çarptırmak anlamına geldiğini hatırlatarak sert tepki gösterdi. Almanya Türk Toplumu Başkanı Kenan Kolat, 'Aynı suçu işleyen Alman vatandaşları cezasını çektikten sonra serbest bırakılırken, Türklerin sınır dışı ediliyor. Böyle bir uygulama da demokratik hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmamaktadır. Almanya ve AB ülkerlerinde doğan ya da küçük yaşta bu ülkelere gelen çocuk ve gençlerin sınır dışı edilmesine karşıyız. Bu gençler, suç işlemeleri durumunda cezalarının da burada çekip, yeniden topluma kazandırılmalı" dedi.

ANAYASAYA AYKIRI

Kenan Kolat, Türkiye - AB Ortaklık Sözleşmesi'nin hükümleri gereğince Göç Yasası'nın Türk vatandaşlarına uygulanamayacağını, sınırdışı konularında AB ülke vatandaşlarıyla eşdeğer tutulması gereğine de dikkat çekti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin de sınırdışı eden ülkelerde doğan ve büyüyen gençlerin sınırdışı edilmelerine karşı bir çok kararı bulunduğunu da hatırlattı.

NPD'DEN 17 BİN SUÇ

Almanya'da politik sürtüşmelere yol açan, faaliyetleri Alman Anayasa Koruma Teşkilatı tarafından gözlenen aşırı sağcı, yabancı düşmanı Almanya Nasyonal Demokrat Parti (NPD) geçen yıl 17 bin 579 suç işledi. 477'si adam yaralama olmak üzere aşırı sağcılar tarafından 2006 yılında toplam 484 suç işlendiği saptandı. Federal Kriminal Dairesi'nin verilerine göre Almanya genelinde geçen yıl aşırı sağcılarınkiyle birlikte politik motifli toplam 29 bin 50 suç işlendi. Bunlardan 16 bin 593'ünün propaganda, 2 bin 527sinin de şiddet motifli suç olduğu kaydedildi. Almanya'da politik motifli suç işleyenlere yalnız yasalarda öngörülen hapis ve para cezası veriliyor.


Alo Yardım 16 saate çıktı


Hürriyet Gazetesi'nin başta Almanya olmak üzere Avrupa'da iki buçuk yıldır başarıyla yürüttüğü Aile İçi Şiddete'e Son! kampanyası çerçevesinde kurulan Alo-Yardım Hattı'nın hizmette olduğu gün ve saatleri arttırıldı.

Giessen'deki Türk-Alman Sağlık Vakfı'nın desteğiyle yürütülen Hürriyet Hotline, bundan böyle haftanın sadece üç günü değil, dört gün boyunca, şiddet mağdurlarının hizmetinde olacak.

Hem Türkçe hem Almanca olarak uzman ekip tarafından hizmet veren Hürriyet Hotline, "pazartesi günleri saat 10.00 ile 14.00, çarşamba günleri saat 13.00 ile 17.00, cuma günleri saat 09.00 ile 13.00 ve pazar günleri saat 13.00 ile 17.00" arasında 01805/22 77 06 numaralı telefondan aranabilecek.

Son 2,5 yıldır 568 kişinin yardım için başvurduğu Hürriyet Hotline Ekibi, telefonla arayan şiddet mağdurlarına, başvurabilecekleri en yakın yardım kuruluşlarının nerede olduğu ve ne yapmaları gerektiği konusunda bilgilendirme hizmetinde bulunuyor. Hessen İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Oda Scheibelhuber de, çok faydalı bir hizmet olduğunu vurguladığı Hürriyet Hotline'in erişebilirliğini arttırmak için destekte bulunacaklarını açıkladı.

Kaynak:Hürriyet Avrupa
 
11.11.2007

Türk'ün evinde silah deposu bulundu

Almanya'nın Hamburg kenti Wilhelmsburg semti Erlenring Caddesi'nde oturan 61 yaşındaki bir Türk'ün evine yapılan baskında 14 tabanca ve üç bin kadar mermi bulundu.


Konu ile ilgili polis basın merkezinden verilen bilgiye göre, 61 yaşındaki Türk'ün oturduğu evden silah ticareti yaptığı yönünde ihbar alınması üzerine baskının düzenlediği açıklandı.

Evde yapılan aramada, 7,20 mm çapında farklı marka yeni tabancaların ve çok sayıda merminin yanı sıra balkonunun gizli bir bölmesinde 7,20 mm çapındaki tabancalar ve mermilerin bulunduğu belirtildi. Bir polis köpeğinin yardımıyla aramayı gerçekleştiren polis, zanlı Türk'ün arama sırasında fenalık geçirdiği ve ayakta tedavi gördüğünü ifade etti. Gözaltına alınan Türk, susma hakkını kullandığı açıklandı.



ATATÜRK'Ü AVRUPA'DA DA HASRET VE SAYGIYLA ANDIK

Modern Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ölümünün 69. yıldönümünde anıldı. Törenlerde yapılan Ata'yı anma konuşmalarında, "Türkiye Cumhuriyeti evlatları olarak senin ilkelerinin aydınlattığı yolda kararlılıkla yürüyeceğiz" mesajı verildi.


TÜRKİYE Cumhuriyeti'nin kurucusu ve Türk milletinin Atası Mustafa Kemal Atatürk, ölümünün 69. yıldönümünde Almanya'nın çeşitli kentlerinde düzenlenen 10 Kasım etkinlikleriyle özlemle anıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan etkinlikler başta Berlin olmak üzere Frankfurt, Köln, Münih, Hamburg, Dortmund, Hannover, Karlsruhe ve Danimarka ile Brüksel'de yapıldı.

Başkonsolosluklar ve Türk dernek, kurum ve kuruluşlarındaki toplantılarda slayt gösterileri ile Atatürk'ün hayatı gösterilirken, okunan şiirler ve seslendirilen şarkılarla vatandaşlar, 10 Kasım 1938'de hayata gözlerini yuman Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Ata'larını unutmadıklarını bir kez daha gösterdiler. Yapılan Ata'yı anma konuşmalarında "Türkiye Cumhuriyeti evlatları olarak senin ilkelerinin aydınlattığı yolda kararlılıkla yürüyeceğiz" mesajı verildi.

Cumhuriyeti birlikte yaşatalım

Ulu önder Atatürk'ün 69. ölüm yıl dönümü nedeni ile Frankfurt Başkonsolosluğu'nda düzenlenen törene çok sayıda vatandaşımız katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunması ile başlayan anma törenine miniklerde katıldı. Yaren Özbilir'in (9) coşkulu bir şekilde İstiklal Marşı'nı okuması törene katılanları duygulandırdı. Hessen Eyaleti Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Mahmut Telli yaptığı konuşmada Atatürk'ün hangi zor koşullarda Türk milleti ile birlikte kurduğunu anlattı.

Telli, 'Cumhuriyetimiz bugünlerde her zamankinden daha fazla tehdit altında' uyarısında bulundu. Frankfurt başkonsolos'u Salih Boğaç Güldere de yaptığı konuşmada, Cumhuriyet düşmanlarının Cumhuriyetin kurulduğundan bu yana iş başında olduklarını hatırlatarak, 'Sayın Telli'nin konuşmasına içtenlikle katılıyorum. Cumhuriyetimiz her zaman olduğundan daha fazla tehdit altında. Ancak ulu önder Atatürk bunlara zamanında dikkat çekmiş, harici ve dahili düşmanların devamlı var olacaklarına dikkat çekerek, buna karşı gelmek için mücadele etmemiz gerektiğini, muhtaç olduğumuz gücün ise Türk milletinin damarlarındaki asil kanda mevcut olduğuna işaret etmiştir. Şüphesiz müthiş bir Cumhuriyete sahibiz. Çok yol aldık. Ancak bundan böyle kazanımlarımızın geriye dönüşümü olmaması, devamlılığı için çalışmalıyız. Böylesi anlamlı bir günde burada toplanmış olmamız bunun göstergesidir' dedi.

Ulu Önder Berlin'de anıldı

Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk, ölümünün 69.yılında Berlin'de anıldı. Berlin Başkonsolosluğu ve Berlin-Brandenburg Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) tarafından ortaklaşa düzenlenen anma törenine Berlin Büyükelçisi Mehmet Ali İrtemçelik, Başkonsolos Ahmet Alpman, Berlin ADD davetlisi olarak Berlin'e gelen şair ve yazar Ataol Behramoğlu ile çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı.

Türk Evi'nde düzenlenen anma töreni ulu önder Atatürk'ün öldüğü saat olan 9.05 geçe anısına bir dakikalık saygı duruşuyla başladı. Başkonsolos Ahmet Alpman, Atatürk'ün düşüncelerinin günümüze ışık tuttuğunu belirttiği konuşmasında, 'Bugün de yapmamız gereken, bu büyük dehadan feyz alınıp alınmadığını sorgulamaktır. Tarihimizin en çalkantılı dönemecinde, kendimizi fantazilere kaptırıp yanlış yollara yönelmemeliyiz' dedi.
Eğitim ataşeliğine bağlı öğretmenler ve öğrencileri tarafından hazırlanan gösteride ise Atatürk'ün hayatından önemli kesitler aktarıldı.

Atatürk'ü anma töreninin ikinci bölümünde ise ADD'nin davetlisi olarak Berlin'e gelen şair Ataol Behramoğlu, Atatürk'ü ve Türkiye'deki siyasi gelişmeleri değerlendiren bir konuşma yaptı. Behramoğlu, 'Bugün ilk ve orta eğitimde, hümanist, insan sevgisi düşüncesinin yerini dini içerikli bir sistem aldı. Bu bir felakettir' dedi.

Avusturyalılara Atatürk'ü anlattı

Avusturya’nın Vorarlberg Eyaleti’nin başkenti, Bregenz Başkonsolosu Nilüfer Feyizoğlu’nun Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün 69. ölüm yıldönümü etkinlikleri çerçevesinde Bregenz’e gelen Orta Doğu Teknik Üniversitesi Tarih Bölümü Başkanı, Prof.Dr. Seçil Karal Akgün, Eyalet Kütüphanesinde, Avusturyalılara Atatürk ve Çağdaş Türkiye’nin konulu konferans verdi.

Konferans’a Eyalet İçişleri Bakanı Erich Schwärzler,Viyana SPÖ milletvekili Norbert Sieber, Eyalet Kütüphane Müdürü Dr.Harald Weigel,muavin konsolos Elvan Hacıefendioğlu , Konsolosluk çalışanları ,Öğretmenler, Din görevlileri, çok sayıda Avusturyalı ve Türkler katıldı.Prof.Dr.Seçil Karal Akgün’ün İngilizce verdiği konferans’da slay gösterileri ve Atatük ile ilgili filim gösterildi. Akgün daha sonra sorulan soruları cevapladı.

SERGİ BİR HAFTA AÇIK KALACAK

Eyalet Kütüphanesinde Atatürk Fotoğrafları Sergisinin açılış kokteyt’ine katılanlara Türk yiyecek ve içecekleri ikram edildi. Fluher Str. 4 adresindeki Eyalet Kütüphane’sindeki Atatürk Fotoğrafları sergisi bir hafta boyunca ziyaretcilere 8.00 ile 18.00 saatleri arası açık kalacak.

Başkonsoloslukta bayraklar yarıya indirildi

Vorarlberg Eyaleti başkenti Bregenz Türk Başkonsolosluğu’nda Atatürk, ölümünün 69. yıldönümünde törenle anıldı. Prof. Dr. Seçil Karal Akgün, eşi Tolga Akgün, sanatçı Sema Geyran, Muavin Konsolos Elvan Hacıefendioğlu, öğretmenler, din görevlileri, dernek başkanları, konsolosluk çalışanları ve vatandaşlarımız katıldı.

Törene 9.05'te bir dakikalık saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı'mız okundu. Başkonsolos Nilüfer Feyizoğlu yaptığı kısa konuşmasında dünyada ilk kadın diplomat ve pilotun Türkiye’den çıktığını ve kadın haklarının ilk defa Türkiye’de verildiğini belirterek, Atatürk’ün kadınlara verdiği değerden söz etti. Tören nedeniyle başkonsoloslukta bayraklar yarıya indirildi.

Atatürk Nürnberg’ de de anıldı

ATATÜRK ölümünün 69. yılında Nürnberg Başkonsolosluğu'nda yapılan bir törenle anıldı. Törene, Türk sivil kuruluş başkan ve temsilcileri ile başkonsolosluk mensupları katıldı. Saat 9’u 5 geçe saygı duruşu ile başlayan törende İstiklal Marşı'mız hep bir ağızdan söylendi. Bir konuşma yapan Başkonsolos Mehmet Selim Kartal, Atatürk’ün Nutku’ndan pasajlar okuyarak, Atatürk'ün medeniyete ve eğitime verdiği önemi vurguladı. Daha sonra hazırlanan Atatürk’ün köşesinde Ata'mızın resimleri gözler önüne serildi.

Büyük önder Hannover’de anıldı

Mustafa Kemal Atatürk, ölümünün 69. yılında Hannover’de düzenlenen bir törenle anıldı. Hannover Başkonsoloslu Aydın İlhan Durusoy, Atatürk’ün Türklern en büyük atası olduğunu söyledi.

Hannover Başkonsolosluğu binasında düzenlenen tören saat 09.05’te Atatürk ve şehitler için bir dakikalık saygı duruşuyla başladı. Okunan İstiklal Marşının ardından kürsüye gelen Hannover’in yeni Başkonsolosu Aydın İlhan Durusoy, günün anlam ve önemini anlatan bir konuşma yaptı.

Yaklaşık 100 kadar dernek üyesi ve temsilcisinin katıldığı törende konuşan Başkonsolos, Atatürk’ün en büyük Türk ve Türklerin atası olduğunu, çağdaş Türkiye’nin Atatürk’e çok şey borçlu olduğunu söyledi.
Atatürk’ün Milletin bağrından çıkan bir lider olduğunu anlatan Durusoy, 'Mustafa Kemal Atatürk, Milletin bağrından çıkan bir liderdir. O büyük insan köhnemiş imparatorluktan, yepyeni ve çağdaş bir Cumhuriyet kurmuştur. Biz bugünlerimizi ona borçluyuz. Türkiye bugünkü çağdaşlığını ona borçludur.Onu daima saygı ve sevgiyle anıp, yolunda ilerleyeceğiz.' dedi.

Atatürk’ü çok sevdiklerini söyleyen 9 yaşındaki Zeynep ile 8 yaşındaki Beyza Alka kardeşler, Atatürk için yazdıkları şiiri okudular. Tören, verilen çay ikramıyla son buldu.

Münih’te 10 Kasım

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Büyük Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 69. yıldönümü Münih Başkonsolosluğu’nda düzenlenen törenle anıldı. Tören, Başkonsolos Ali Rifat Köksal’ın isteğiyle bir dakika yerine iki dakikalık saygı duruşu ve İstiklal Marşımızın okunmasıyla başladı. Öğretmenler Necla Karakaş ve Erkan Onal’ın sunduğu programın ilk konuşmasını Uğur Karaman adlı bir üniversite öğrencisi yaptı. Başkonsolos Ali Rifat Köksal 'Yalnız 10 Kasımlarda değil, düşünce ufkumuz, Atatürk’ün mücadele azmi, bizlere yüklediği sorumluluklar ve gösterdiği hedefler tekrar tekrar konuşulmalıdır' dedi.

Münih’in çeşitli okullarında eğitim gören çocuklar Emre Lauterwald, Alpaslan Okur, Bahar Gür, Sevgi Yıldırım, Talha Aksoy ve Zeynep Ata, Atamızla ilgili şiirler okudu ve konuşmalar yaptılar. Anma töreninde başkonsolosluk mensuplarının yanı sıra çok sayıda dernek yöneticisi hazır bulundu. Anma töreni Atatürk’le ilgili slayt gösterileri ve kendi sesinden Nutuk’la sona erdi.


Atatürk 69. ölüm yılında saygıyla anıldı

Dortmund kentindeki Türk Eğitim Merkezi’nde düzenlenen 10 Kasım Atatürk’ü anma törenine konuşan Essen Başkonsolosu Hakan Akbulut, ' Atatürk'ün kurduğu laik Cumhuriyetimizi muhafaza etmek ve korumak en kutsal görevimizdir' dedi.

Saygı duruşundan sonra Türk gençlerine seslenen Akbulut sözlerini şöyle sürdürdü: 'Atatürk sadece 20. yüzyılın değil, tüm yüzyılların en büyük liderlerinin başında gelmektedir. Atatürk, sadece biz Türklerin gözünde ve kalbinde büyük bir lider değildir. Ölümünden bu yana 69 yıl geçmiş olmasına rağmen bu gün Onun düşünce ve devrimlerinin ne denli kabul gördüğünü ve örnek alındığını görebilirsiniz. Tüm dünya Atatürk’ün en büyük liderlerin başında geldiğini kabul etmektedir. Laik Türkiye Cumhuriyeti’ni Atatürk, büyük Türk ulusu ile kurdu. Şimdi onu yüceltmek, sahip çıkmak ve laik sistemi korumak sizin görevinizdir'.

Anma törenine Muavin Konsolos Derman Tekin, Din Hizmetleri Ataşesi İbrahim Gündüz, çok sayıda öğretmen ve öğrenci, dernek temsilcisi ve vatandaşlar katıldı.

Öğrenciler Atatürk devrimlerini anlattı

Büyük önder Atatürk ölümümünün 69. yılında Karlsruhe Başkonsolosluğu toplantı salonunda düzenlenen törenle anıldı.


Alman gazetesi Kapadokya'daki otelleri tanıttı

Alman "Welt am Sonntag" gazetesi, Kapadokya bölgesindeki otelleri tanıttı.


Gazetede "Burada mağara insanı olacaksınız" başlığıyla verilen haberde, dünyanın birçok yerinde insanların binlerce yıl önce kurdukları "mağara evlerin" günümüzde "mağara otelleri" olarak kullanıldığı ifade edildi.

Türkiye, İspanya, İtalya, Tunus ve Avustralya’dan bu konuda örneklere ve Kapadokya bölgesindeki bir otel odasının fotoğrafına yer verilen haberde, Kapadokya bölgesinde yaklaşık 50 yeraltı şehri bulunduğuna inanıldığı, günümüzde bazılarının güzel oteller haline getirildiği ifade edildi.

Açık hava müzesini andıran Göreme vadisindeki "Cappadocia Cave Suites" otelinin bu alandaki güzel örneklerden biri olduğu kaydedilen haberde, 1990’lı yıllarda restore edilen otelin restoranında geleneksel Türk yemeklerinin ve diğer mutfaklardan yemeklerin bulunduğu, yöre şarabının güzel manzarayla birlikte büyük tat verdiği, peri bacalarının akşam saatlerinde aydınlatılmasının da çok güzel ortam yarattığı anlatıldı.

Haberde ayrıca, daha güzel bir manzaranın ancak Kapadokya üzerinde yapılacak bir balon gezintisiyle görülebileceği kaydedildi.



Berlin'de Tropik ada açıldı

Avrupa'nın en büyük yapay tropik adası Berlin'de hizmete girdi. İzinlerini Türkiye'de geçiremeyenler için çok çeşitli hizmetler sunan Topical İsland, müşterilerine çok çeşitli hizmetler sunuyor.


Yapımı yalnızca dört ay süren tesiste su kaydırakları, kumsal, kaplıca, masaj merkezi bulunuyor. Yapay kumsalı ve yağmur ormanlarından getirilen çeşitli bitki ve ağaçlar insana gerçek bir tatil hissi veryor. İçerde su sıcaklıkları farklı üç havuz, beachbar da yer alıyor. Ayrıca cuma,cumartesi ve pazar günleri 24 saat açık olacağı için tesis Berlin gece hayatının da gözde mekanlarından biri olmayla aday. Yapay tropik adasına girişin bedeli ise 24,50 Euro.


Kaynak: Hürriyet Avrupa
 
emegine saglik canim tesekkürler.

Burda yasiyoruz bizim icin cok güzel ve önemli konular secmissin sagol
ŞenizŞenizŞeniz
 
13.11.2007​

Türkler'e özel bakım merkezi


Dortmund Nordstadt'ta sadece Türkler'e yönelik bakım merkezi açıldı. Hastaların kendi isteklerine göre döşeyecekleri küçük apartlarda Türk hasta ve yaşlılara A'dan Z'ye sağlık hizmeti sunulacak. Talep halinde evde bakım hizmeti de verilecek.

Almanya’nın Dortmund kentin’de sadece Türkler'e yönelik bakım merkezi açıldı. Türk hasta ve yaşlıların kültürel, dini ve milli beklentilerini karşılamayı hedefleyen merkezde yaşlı ve hasta bakımı konusunda A’dan Z’ye her türlü hizmet sunuluyor. Özellikle Almanya’da artık yaşlanan ve bakıma muhtaç duruma gelen birinci kuşak Türklerin huzur evinden ziyade ev ortamında olmayı tercih etmeleri fikrinden hareket eden merkezde, kalacak kişilere kendi zevklerine göre döşeyecekleri küçük apartman dairelerinde bakım hizmeti verilecek.

EV ORTAMI

Merkezi Lünen-Brambauer’de bulunan Bahrenberg Bakım Bürosu bünyesinde açılan sağlık merkezi İsmail Çalışkan ve Adil Yücel adlı genç girişimciler tarafından yönetilecek. Türkler'in yoğun olarak yaşadığı Dortmund Nordstadt Münsterstrasse 175 nolu adreste bulunan Çalışkan Sağlık Merkezi’nde büyüklükleri 25 metrekare ile 50 metrekare arasında değişen 12 daire bulunuyor. Yaşlı bakımı, hasta bakımı, ameliyat sonrası bakım, acil çağrı, tatil vekaleti, aile bakımı, tedavi bakımı, pskiyatrik hasta bakımı gibi geniş bir yelpazede hizmet sunan merkezde ayrıca ev işlerinde yardım, sağlık alanında danışmanlık hizmeti ve çeşitli kurs gibi hizmetler de veriliyor.

Bakıma ihtiyacı olan yaşlı ve özürlülerin yararlanabileceği bu hizmetlerin çoğunun sağlık sigortaları tarafından karşılandığını belirten sağlık merkezi yöneticilerinden Adil Yücel, ilgilenenlerin 0231- 1897803 numaralı telefondan kendilerine ulaşabileceğini söyledi.
Merkez hakkında info@hasta-bakimi.de veya www.hasta-bakimi.de adreslerinden de bilgi alınabilir.

BMW gençlere yatırım yapıyor

BMW otomobil fabrikası gençlerin girmek için can attığı çıraklık eğitimi üzerine Hürriyet'e kapılarını açtı. Meslek eğitimi yapmak isteyen gençlerin nasıl seçildiği, hangi testten geçtiği sorularını yetkililer ve çırak gençler Hürriyet'e anlattı.


MESLEK eğitimi yapmak isteyen gençler BMW otomobil fabrikasında çıraklık eğitimi yapmak için can atıyor. Otomobil branşında meslek eğitimi yapmak isteyen Türk gençlerinin en büyük rüyası BMW’de çıraklık yeri bulmak. Sadece Münih’teki BMW fabrikasına her yıl meslek eğitimi için 4 bin genç başvuruyor. Ancak 4 bin gencin arasından 235 genç seçiliyor. Münih’teki BMW fabrikasında 3 bin 500 Türk çalışıyor. Babası veya yakını BMW’de çalışan gençlere meslek eğitim yeri için bazı kolaylıklar sağlanıyor. Ancak BMW geleceğin uzman işçilerini yetiştirmek için meslek eğitimi vereceği gençleri büyük bir titizlikle seçiyor.

BMW’ye çırak olarak girebilmek için nelere dikkat etmek gerekiyor, hangi şartlar aranıyor ve testte hangi sorular geliyor? Meslek eğitimine hazırlanan gençlerin çok yakından merak ettiği bu soruları BMW’de yetkililere ve çırak olarak çalışanlara sorduk.

ÖN SEÇİM

Münih BMW fabrikasının yöneticisi Manfred Erlacher, en başta başvurunun çok önemli olduğunu vurguladı ve konuyla ilgili şu bilgileri verdi:

'Gençler fabrikamızın geleceği. Biz burada gelecekteki uzman elemanlarımızı yetiştiriyoruz ve bu nedenle en yetenekli gençleri seçiyoruz. Online başvurular tercihimiz oluyor. Bu başvurularda elbetti okul notlarına ve bir gencin niçin BMW’de meslek eğitimi yapmak istediğine dair bir not düşüp düşmediğine bakıyoruz. Babası burada çalışanların çocuklarına meslek eğitiminde bazı şanslar tanıyoruz. Bu yıl 4 bin genç başvurdu. Bunlar arasından 235 genci çırak olarak aldık.'

BMW Meslek Eğitim Timi Başkanı Helmut Kroneder ve çırakların ustabaşı Tekin Şahin ise testle ilgili şu bilgileri verdiler:

'Test 3 bölümden oluşuyor ve yaklaşık 2 saat sürüyor. Birinci test PC testi oluyor ve bu teste üç genci birlikte alıyoruz. PC testi 45 dakika sürüyor ve bu testte en önemli kriterimiz BMW üzerine geniş bilgi sahibi olmak. BMW’nin tarihçesini soruyoruz. İlk otomobili kim üretti? İlk otomobilin BMW olduğunu biliyor mu, buna bakıyoruz. BMW fabrikası kaç yerde var. Yani burada çıraklık yapmak isteyen kişinin BMW’yle kendini özdeşleştirmesi gerekiyor. BMW hakkında internetteki BMW sayfasında tarihçesinden bugüne kadar geniş bilgi var. Bunun yanında İngilizce bilgisine bakıyoruz. Çünkü bizim yabancı ülkelerde de fabrikalarımız var. Yetiştireceğimiz gençlerin yabancı ülkelerdeki fabrikalarımızda da çalışmaya hazır olmaları gerekiyor.'

TİM ÇALIŞMASI

Kroneder ve Şahin testin 2. ve 3. bölümüyle ilgili ise şu bilgileri verdi:

"2. test ise tim çalışması. Burada beş çırağı yarım saat bir arada çalıştırıyoruz. İki kişi ise onların çalışmalarını gözetliyor. Bu testteki amaç, kişinin grup içinde çalışmaya uygun olup olmadığını görmek. Bizim tercihimiz elbette tim çalışmasına en yatkın olanlar. Son test ise tanışma testi. Bu test de yarım saat sürüyor. Burada kişisel özelliklerini tanımaya çalışıyoruz ve karakter olarak bu mesleğe uygun olup olmadığına bakıyoruz. Bu üç testten başarıyla çıkanları son olarak sağlık kontrolünden geçiriyoruz. Örneğin renk körlüğü var mı? Ağır işitiyor mu? Bunlara bakılıyor. Sağlık testi de olumlu sonuçlanan gençler çıraklık eğitimine başlıyor. Biz burada yetenekli gençleri yüksek okula gitmeleri için de hazırlıyoruz.'


MUHABBET, BAKANLARLA İSYAN ŞARKISINI SÖYLEDİ

Kreuzberg'deki Plak Music'i ziyaret eden Alman ve Fransız Dışişleri Bakanları ünlü şarkıcı Muhabbet'e "Almanya" şarkısının kayıtlarında eşlik etti.

Federal Alman Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier ile Fransız meslektaşı Bernard Kochner, Köln doğumlu ünlü Türk sanatçı Muhabbet'le birlikte stüdyoya girip şarkı seslendirdi. Fransız konuğuyla birlikte ziyareti gerçekleştiren Bakan Steinmeier, stüdyoya girmeden önce "Umarım şarkı kaliteniz bizim sesimizle bozulmaz" diyerek espri yaparken, Fransız Bakan Kochner, "İlk kez bir stüdyoya girip şarkı söylüyorum. Frank'a buraya gelme fikrinden dolayı teşekkür ederim" dedi.

R&Besk sanatçısı Muhabbet ise, 'Artık Almanya'nın bir göçmen ülkesi olduğunu herkes kabul ediyor. Bizim jenerasyon da bu göçün meyvelerdir' açıklamasında bulundu. Muhabbet'le stüdyoya giren her iki bakan, sözlerini Plak Music sanatçıları Muhabbet ve Sefer'in yazdığı ve prodüktörlüğünü Ünal Yüksel'in üstlendiği 'Deutschland-Almanya' adlı şarkının nakarat bölümünde eşlik etti. Fransız Bakan, şarkının nakaratında yer alan 'Almanya' bölümüne, 'Fransa'yı da ekledi.
'KÜÇÜK İSTANBUL' KREUZBERG

Alman ve Fransız Dışişleri Bakanları, bu yıl 8.si Berlin'de düzenlenen Alman-Fransız Bakanlar Kurulu toplantısı kapsamında Berlin'de Türklerin yoğun olarak yaşadığı ve 'Küçük İstanbul' olarak tanınan Kreuzberg ilçesindeki Türk-Alman şirketi Plak Music'i ziyaret etti. Plak Music şirketi sahibi Ünal Yüksel ve Genel Müdür Jochen Kühling bakanları kapıda karşıladı. Bakanlar stüdyoya girmeden Muhabbet ve Plak Music'teki diğer genç Türk sanatçılarla birlikte bir süre sohbet etti. Steinmeier, Fransız konuğuna, tanıtım elçiliğini Muhabbet'in yaptığı ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Dışişleri Bakanlığı zamanında Türk-Alman Dışişleri Bakanlıklarının girişimiyle kurulan Ernst Reuter İnisiyatifi'ni tanıttı.

GÖÇMENLER ZENGİNLİK KATIYOR
Alman Dışişleri Bakanı Steinemeier, göçmenlerin Almanya'ya zenginlik kattıklarını belirtirken, 'Tabi ki, buraya ilk etapta şarkı söylemeye ve şarkı söylemeyi öğrenmeye gelmedik. Umarım şarkı kaliteniz bizim sesimizle bozulmaz. Bizim amacımız, çok başarılı Türk-Alman proje ve çalışmalarının olduğunu göstermek. Her iki toplumunda ortaklaşa ürettikleri projelerle karşılıklı olarak faydalanacağı çok konu var' dedi. Bakan Steinmeier, daha sonra Muhabbet'e dönerek, 'Müziğinizi, çalışmalarınızı ve gazetelere verdiğiniz röportajları büyük ilgiyle takip ediyorum. Siz, yakaladığınız ünü, sosyal sorumluluğunuzu unutmadan kullanıyorsunuz. Sizi bu yolda her zaman desteklemeye devam edeceğiz' dedi.


'BİZDEN SESLİ SÖYLE' DİYE UYARDI
Almaca sözlü ve arabesk vokal melodili şarkılarıyla yepyeni bir tarz yaratan ve klipleri MTV ve Viva'da yayınlanan Muhabbet ise, her iki bakana 'Bilmemek değil öğrenmemek ayıptır' Türk atasözüyle hitap etti. Muhabbet, 'Buraya gelip bizi ziyaret etmenizden dolayı büyük onur ve memnuniyet duyduk. Almanya'da çok başarılı uyum çalışmaları var. Uyum Plak Music şirketinde bizim için günlük yaşamın bir parçası' dedi. Muhabbet, medyada Türklerin genelde olumsuz haberlerle yer aldığını bunun da önyargıları artırdığını da vurguladı. Konuşmalardan sonra Fransız meslektaşı Bernard Kochner'le birlikte, stüdyoya giden Alman Bakan, stüdyoya girmeden önce, Muhabbet'e, 'Sen bizden daha sesli söylemelisin' diyerek, gülüşmelere yol açtı.

'RİTİM HİSLERİ VAR'
Almanya şarkısının prodüktörü Ünal Yüksel ise her iki bakanın performansının kendilerini şaşırttığını söyledi. Şarkının kaydını gerçekleştiren Yüksel, 'Tabi öyle aryalar okuyacak durumda değiller. Ama ritm hisleri var. Şarkıya zamanında girip çıktılar. Müzikal olmayan biri için iyi. Müzikal olarak ne kadar başarılı olduklarını anlamak için daha fazla çalışmak lazım' dedi. 2003 yılında kurulan Plak Music ile 'Turkish Music Made in Germany' projesini hayata geçirdiklerini belirten Yüksel, R&Besk müziği ise, 'Burada doğup büyümüş Türk gençlerinin evlerinde dinledikleri şarkılarla sokakta dinledikleri şarkıların karışımıdır. R&Besk, Rhytm&Blues ile bir anlamda arabeskin karışımı' sözleriye tarif etti. Ünal Yüksel, öncelikli hedeflerinin Türkiye'ye açılmak olmadığını kaydederken, 'Türkiye müzik endüstrini kendi sorunlarıyla boğuştuğu için oralara henüz gitmedik. Ama çok talep geliyor' dedi.

CEKETLERİNİ ÇIKARTIP SESLENDİRDİLER
Bakanlarla birlikte stüdyoya giren Muhabbet, 'açıkçası bu kadar rahat olacaklarını hiç tahmin etmiyordum. Stüdyoya girer girmez ceketlerin çıkartıp kravatlarını çözdüler. Toplam 6 kez kayıt yaptık. Şarkının nakarat bölümünde bizimle birlikte 'Deutschland' sözcüğünü seslendirdi. Ancak Fransız Bakan Kochner, ikinci tekrarda 'Fransa' diye seslendirdi. Bu normalde planda yoktu. Ancak güzel şarkıya güzel bir anlam kattı. Çünkü bizim burada yaptığımız R&Besk, Frnasa'daki Rai müzikle kardeş. İkisi de göçmenlerin bulundukları ülkeden esinlenerek ürettikleri müzik tarzıdır' dedi.






ŞARKININ SÖZLERİ

Muhabbet'in "Deutschland", yani "Almanya" isimli şarkısında Almanya'ya, "Almanya, neden arkanı dönüyorsun", "Karasaçımı bırak, gözlerimin içine bak" ve "Bizi anlamıyorsun Almanya, ama biz asla pes etmeyeceğiz" derken, şu sözlerle ayrımcılığı eleştiriyor:

"Kendine gel, gözlerini aç. Beni anla, beni gör. Yargın benim gerçeğim değil. Kara kafamı, saçımı unut geç."

İsteyenler şarkıyı saat 17.00'den itibaren www.plakmusic.de ya da www.diplo.de adreslerinden indirebilir.


1. Bölüm

Sizin kendinize göre örf ve adetleriniz var, bizim de
Gelin gözlerimizin içine bakalım, düşüncelerimizi söyleyelim
Gerçek yüzümüzü gösterelim
Siz niye böylesiniz? diye soruyorsunuz
Biz de size soruyoruz
Hadi gelin artık eğri oturup doğru konuşalım


Ara

Kendine gel, gözlerini aç
beni anla, beni gör
yargın benim gerçeğim değil
kara kafamı saçımı unut geç


Tekrar

Almanya neden arkanı dönüyorsun
Almanya hadi açık oyna
Almanya neden arkanı dönüyorsun
Almanya hadi açık oyna


2. Bölüm

Pes edeceğim mi sanıyorsun
Karşı çıkmayacağım mı sanıyorsun
Sessiz sedasız yere yatacağımı mı sanıyorsun
Olamaz, biz pes etmeyeceğiz
Biz grevdeyiz, biz yokuşu çıkıyoruz
Siz bizi durduramazsınız
Göreceksiniz ki biz de başaracağız


3. Bölüm

Bizim yuvamız ne burada var ne de orada
Benim için bu bir bulmaca, ancak ben her ikisini de yaşıyorum, her ikisinden de gurur duyuyorum, Anla bunu artık
Bak ne kadar zaman geçti, neden bu kadar zor bu
Zamanla kin gelişti
Doğru ve yanlışın bir labirenti
Fazla halklar, neyi anladık
Sadece birbirine zıt giden gelenekler
Kanıt vermeyen durumlar
Sessiz sedasız olmamız
Dilsiz, sağır ve körüz demek değildir


4. Bölüm

Bazen kendime soruyorum, bazen nedenleri bilmiyorum
Bazen düşüncelerim var, bütün umutlarım sallanır
Biz şimdi burada duracağız, biz o kadar çok şey gördük
40 yıl geçti, o kadar olaylar oldu

Sana hislerimi göstermiyorum
Bize hislerini göstermiyorsun
Sandalyeler arasındayız
Sana nasıl dokunmaz bu


Son Bölüm

İçinden ne geçer, kinin nerden gelir
Bana bağırma, makul ol
Çünkü ben de seni gayet net bir şekilde anlıyorum
Benimle Almanca konuş yeter



Kaynak: Hürriyet Avrupa
 
Türkler'in oturduğu bina ateşe verildi

Speyer'de kimliği belirsiz kişiler Türkler'in oturduğu binayı molotof kokteylleri ile ateşe verdi. Sabah namazına uyanan Elif Şahin ve kardeşi Ahmet'in, çıkan yangını farkederek tüm bina sakinlerini uyandırması korkunç bir faciayı önledi. Bina sakinleri camdan atlayarak kurtuldular.

Almanya'nın Rheinland-Pfalz Eyaleti'nin Speyer kentinde kimliği belirsiz kişi ya da kişiler, Türkler’in de oturduğu bir binayı molotof kokteyleriyle cehenneme çevirdi. Speyer Süd’de Bernardzstr.'de Hiberger İnşaat firması konutlarında cumartesi sabahı saat 04.00-05.00 sularında meydana gelen saldırıda, kimliği belirsiz kişi ya da kişiler Türk ailenin oturduğu kattan itibaren her dairenin kapısına molotof kokteyli bıraktı. Sabah namazı için uyanan Elif Şahin'in (39), yangını farketmesi olası bir faciayı önledi. Molotof kokteylleri sonucu çıkan yangınla binada oturan Türk ve Alman aileler büyük bir panik yaşadı.

CAMDAN ATLADILAR

Korkunç saldırıda çıkan yangında ölüm tehlikesi atlatanlar canlarını kurtarmak için camdan dışarı atladılar. 3. kattan bahçeye atlayan Elif Şahin’in çeşitli yerleri kırılırken, kardeşi Ahmet Şahin, panik sırasında annesinin kucağından düşen bir Alman bebek ve 2 kişi çeşitli yerlerinden yaralandılar. Kalçası ve bacakları 4 yerden kırılan Elif Şahin ve diğer yaralılar Oggersheim’daki Unfallklinikum’da tedavi altına alındı. Korkunç saldırıda yaralanan Speyer Postanesi çalışanı Elif Şahin'in, dehşet dakiklarını anlatırken olayın şokunu üstünden atamadığı görüldü. Elif Şahin, sabah namazı için uyandığında dışardan tuhaf sesler duyduğunu belirtti.

DEHŞET DAKİKALARINI ANLATTI

Şahin yaşadıklarını şöyle anlattı: "Dışardan sesler gelince kapıya yöneldim ve dumanları farkettim. Evde benimle kalan kardeşim Ahmet’i hemen uyandırarak bağırmaya başladım. Dış kapıyı açtığımızda korkunç olayla karşılaştık. Bizim kapımız ve karşı komşunun kapısı alevler içindeydi. Elime aldığım battaniyeyle yangını söndürmeye çalışırken, bir yandan da bağırarak binadakileri uyandırdım. Kardeşim Ahmet ise alt katlara inerek komşuları uyandırdı. Dumandan göz gözü görmüyordu. Herkes çığlıklar atarak canını kurtarmaya çalışıyordu. Ahmet merdivenlerin üstündeki camdan bahçeye atladı. Merdivenlerden bir iki basamak inerek dışarı çıkmaya çalıştım. Ancak dumandan ve yangından daha fazla ilerleyemedim. Ya burda öleceğim ya da atlayarak ölürüm diyerek 3. kattan kendimi aşağı bıraktım. Gerisini hatırlamıyorum, gözümü hastanede açtım."

FACİAYI ÖNLEDİLER

Dehşet gecesinde komşularını uyandırarak olası bir faciayı önleyen Türk aile, komşuları tarafından kahramanlar gibi karşılandı. Olayda komşuları uyandırdıktan sonra dumandan zehirlenme tehlikesi geçirerek ikinci kattan aşağı atlayan Ahmet Şahin, hafif bir şekilde yaralandı. Beş katlı binanın 20 daireden oluştuğunu hatırlatan Ahmet Şahin, "Olayı yapanlar üç ve ikinci katlara molotof kokteyli bırakmışlar. Saldırının ırkçı bir saldırı olduğunu tahmin etmiyoruz, ancak polis araştırma yapıyor. Ablamın sabah namazı için uyanması olası bir faciayı önledi. Biz de elimizden geleni yaparak tüm komşuları uyandırdık. Allah’tan can kaybı olmadı" diye konuştu.

SLOVEN KÖKENLİ GÖZALTINA ALINDI

Bu arada saldırıdan sonra olay yerine itfaiyenin geç gelmesi tepki topladı. İtfaiyenin binaya yaklaşık 5 dakika uzaklıkta olduğunu belirten bina sakinleri, yangını fark eder etmez durumu polis ve itfaiyeye bidirdiklerini söylediler. Buna rağmen itfaiyenin geç gelmesine anlam veremediklerini vurguladılar. Olay yerine gelen polis ekipleri yaptıkları inceleme sonunda aynı binada oturan şüpheli bir kişiyi gözaltına aldı. 55-60 yaşlarında olduğu belirtilen Sloven kökenli şüphelinin psikolojik sorunları olduğu ve sürekli alkol kullandığı iddia edildi. Öte yandan aynı binada 5 ay önce de bodrum katında yangın çıktığı belirlendi. Speyer polisi şimdi olayın bağlantılarını ve saldırıyı kimlerin yaptığını bulmaya çalışıyor.


24 ay işsizlik parası

Hükümet partileri, Almanya'da 58 yaşın üzerindeki işsizlere 14 ay işsizlik parası ödenmesi konusunda uzlaşmaya vardı.

Almanya'da büyük koalisyon hükümetini oluşturan Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri (CDU/CSU) ile Sosyal Demokrat Parti (SPD) yaşlı işsizlere daha uzun süre işsizlik parası ödenmesi konusunda uzlaşamaya vardı. Aynı zamanda işsizlik sigortası prim oranının gelecek yıl itibariyle yüzde 4.2'den yüzde 3.3'e düşürülmesi de kararlaştırıldı.

SPD'nin geçen ay Hamburg'da yaptığı kurultayda 50 yaşın üzerindekilere 24 aya kadar işsizlik parası ödenmesi karara bağlandığı halde, CDU/CSU finansmanının zor olacağı gerekçesiyle buna karşı çıktı. Ancak Koalisyon Komisyonu'nun önceki akşam yaptığı toplantıda, 50 yaşın üzerindekilere 15 ay, 55 yaşın üzerindekilere 18 ay ve 58 yaşın üzerindekilere de 24 ay işsizlik parası ödenmesi kararlaştırıldı.

SPD Genel Başkanı Kurt Beck, varılan uzlaşmayı 'büyük bir başarı' olarak niteledi. CDU/CSU Meclis Grup Başkanı Volker Kauder de Federal Çalışma Ajansı'nın bütçesini zorlamayacak şekilde varılan bu uzlaşma ışığında yeni bir yasa tasarısı hazırlanacağını söyledi. 'Varılan uzlaşmayı en kısa zamanda hayata geçirmek istiyoruz' diyen Volker Kauder, uygulama takvimini açık bıraktı.

Yaşlı işsizlere daha uzun süre işzilyik parası ödenmesinde uzlaşmaya varıldığı halde, posta çalışanları için asgari ücretin yasalarla saptanmasında anlaşmaya varılamadı. CDU/CSU'nun karşı çıkması üzerine SPD'nin asgari ücretin yasalarla belirlenmesi önerisi 'şimdilik' suya düştü.

SPD Genel Başkanı Kurt Beck, parlamento yaz tatili sonrası yaptıkları 'Koalisyon Zirvesi'nde posta çalışanları için asgari ücretin yasalarla saptanması konusunda uzlaşmaya vardıklarını hatırlatırken, Başbakan Angela Merkel'i bu konuda 'sözünde durmamakla' suçladı.
 
15.11.2007​

Vizede DNA testi dönemi

Almanya'nın dış temsilcilikler ve yabancılar daireleri Türkiye'den yapılan ve şüpheli gördükleri vize taleplerinde de DNA testi uyguladıkları ortaya çıktı.


ALMAN Dışişleri Bakanlığının haksız yere aile birleşimi vize talep edenleri tespit etmek için özellikle Afrika, Afganistan gibi ülkeler için uygulamaya koyduğu vize talebinde DNA testi, Türkiye'den gelen vize taleplerinde de uygulandığı ortaya çıktı. Bazı ülkelerden Almanya'ya gelmek isteyenlerin sahte evraklarla kendilerini Almanya'da yaşayan bir aile yakını bulunuyormuş gibi gösterdiği düşüncesinden hareket eden Alman dış temsilciliklerinde vize başvurularında gönüllü DNA testi isteniyor.

Hamburg'daki göç ve yabancılar yasası uzmanı avukat Jan Tobias Behnke, „Türkiye'den gelen vize taleplerinde de aile bağı ispatı için DNA testi istenmesi çok düşündürücü. Uluslararası anlaşmalar gereği Almanya Türkiye'nin doğum ve nüfus evraklarını tanımak zorunda. Türkiye nüfus dairelerinin bilgileri güvenilir. Zaten başka durumlarda Türkiye nüfus dairelerinden alınan bilgiler tereddütsüz kabul ediliyor. Örneğin Alman vatandaşlığına geçişlerde istenilen nüfus kayıt örneği gibi' dedi.

SAYI BİLİNMİYOR

Hür Demokrat Parti (FDP) Federal Milletvekili Gisela Piltz'in DNA testi uygulamasıyla ilgili soru önergesini cevaplayan hükümet "Uygulama istisnai ve gönüllü" dedi. 180 ile 500 euro arasında değişen DNA testinin masraflarını da vize talebinde bulunan ailelerin karşıladığına dikkat çeken Piltz, „Son üç yılda vize talebinde kaç kişiden DNA testi istendi' şeklindeki soruya „Bu konuda istatistik tutulmuyor' diye cevap verilmesinini de uygulamanın en az üç yıldır yürürlükte olduğuna dair ipucu olarak değerlendirdiğini belirtti.

ALMANLARDAN MI GÖRDÜ

Fransa'da Ekim ayında yasalaşan ve Fransa'da uygulanmaya başlayan vize talepeden göçmenlere DNA testi uygulamasını Sarkozy Almanya'dan kopyaladı. Piltz'in soru önergesinin giriş bölümünde Fransa'da DNA testini onaylayan siyasi kesimin gerekçe olarak „Almanya tarafından uzun bir süredir başarıyla uygulanmakta' cümlesi olduğunu öne sürdü. Almanların tersine Fransa'da vize başvurusu kabul edilen göçmenlerin DNA testi masrafını Fransa karşılıyor.

"UYGULANMASI DÜŞÜNDÜRÜCÜ'

Uzman avukat Jan Tobias Behnke, Türklere vize talebinde DNA testi uygulamasını doğru bulmadığını söyledi. Avukat Jan Tobias Behnke Sözde gönüllü DNA testini yaptırmayanın başvurusu anında reddedeliyor. Anayasal sorunda söz konusu. Zira anayasal hak olan aile bütünlüğü için insanlardan, başka bir anayasal hak olan şahsi bilgilerin korunma (informationelle Selbstbestimmung) hakkından vazgeçmeleri isteniyor'.


Demiryolları felç

Almanya'da ve Fransa'da demiryolları çalışanların grevi ulaşımı alt üst ediyor. Almanya'da makinistler, daha fazla ücret talebiyle bugün greve başlıyor.


Bugün ülke genelinde bir çok insan tren seferleri olmadığı için işe geç kaldı. Grevlerin cumartesi günü saat 02.00’da sona ereceği kaydedildi. Sendika, makinistler için toplu sözleşme hazırlanmasını ve ücretlerin yüzde 31’e varan oranlarda artırılmasını talep ediyor.

Fransa'da da yeni emeklilik reformu yasasını protesto için, Demiryollari (SNCF), Metro, Gaz (GDF) ve Elektrik (EDF)işletmelerin çalışanları ekim ayı içindeki dört günlük greve ilaveten dün yine greve gittiler. Üniversite ögrencilerinin de destekledigi grev yüzünden başta Paris olmak üzere bir çok kentte yaşam felç oldu.

Yeni emeklilik reformunda 42 yıl prim ödenmesine itiraz eden ve kendilerine özel reform isteyen demiryolları çalışanları 37 yıl olmasini ve emeklilik yaşının makinistler için 50’ye indirilmesini istiyor.
 
18.11.2007​

Mölln canavarı serbest kalıyor

15 yıl önce Mölln'de Türklerin oturduğu iki evi kundaklayarak Bahide Arslan (51), Yeliz Arslan (10) ve Ayşe Yılmaz (14) isimli üç yurttaşımızın ölümüne, onlarcasının yaralanmasına sebep olan neonazinin Michael Peters (41) Kasım ayı sonunda serbest bırakılacak.

İki Almanya'nın birleşmesinden sonra 1990lı yıllarda artan yabancı düşmanlığının simgesini haline gelen ve tüm dünyada Almanya'nın tarihteki „çirkin yüzünün' tekerrürü olarak değerlendirilen Mölln vahşetinin elebaşı, Michael Peters (41) ay sonunda serbest bırakılıyor.

Bahide Arslan (51), Ayşe Yılmaz (14) ve Yeliz Arslan (10) isimli üç yurttaşımızın katledildiği ve 39 yurttaşımızın kısmen ağır yaralandığı 22/23 Kasım 1992'deki ırkçı saldırıyı, Lars Christansen (34) ile gerçekleştiren Hitler hayranı Michael Peters'in, tahliye talebi „Artık toplum için tehlikeyle teşkil etmiyor' kanısına varılarak kabul edildi.

"PİS YABANCILARI YAKTIK. HEIL HITLER'

22'yi 23'e bağlayan gece Kasım 1992'de o zaman 25 yaşındaki Michael Peters ve 19 yaşındaki Lars Christiansen önce Mölln'de Ratzeburger Strasse'de bulunan ve sadece Türk ailelerin oturduğu bir binayı molotof kokteyli atarak alevlelere verdiler. İtfaiye bu yangına koşarken iki neonazi Mölln'ün merkezindeki Arslan ailesinin oturduğu Mühlenstrasse 9'daki evi de kundakladılar.

Ratzeburger Strasse'deki evde 35 yurttaşımız yaralandı. Mühlenstrasse'deki evde ise üç yurttaşımız feci şekilde yanarak can verdi, pencereden atlayarak kurtulan Ayten Arslan, Havva Arslan, Emrah Arslan ve İbrahim Arslan ağır halen bugün bile tedavi gerektiren ağır yaralar aldılar.

Saat tam 00.01'de önce polise, ardından itfaiyeye telefon açıp „Pis yabancıları yaktık. Heil Hitler' diye bağırıp kapatan ikili, olaydan üç hafta sonra yakalandılar.

İki neonazi Schleswig Yüksek Eyalet Mahkemesinde yargılandı. Tüm dünyada büyük yankı uyandıran Mölln vahşeti devlet güvenliğini tehdit edici eylem olarak değerlendirdiği için Federal Başsavcılık davayı üzerine aldı. Bugün Birlik 90/Yeşiller'in milletvekili olan Christian Ströbele Arslan ailesinin avukatı sıfatıyla davaya müdahil olarak katıldı. 47 duruşma günü sonunda Lars Christiansen yaşı 21'den küçük olduğu için gençlik ceza hukuku çerçevesinde 10 yıl hapis, Michael Peters ise müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Christansen, 2000 yılında şartlı tahliye edildi.

TAHLİYEYE FEDERAL BAŞSAVCI ONAY VERDİ

Schleswig Eyalet Yüksek Mahkemesi basın sözcüsü hakim Christiane Wien, Hürriyet'in sorusu üzerine Peters hakkında tahliye kararına ilişkin şunları söyledi, „Peters'in yasalara göre en erken 15 yıl yattıktan sonra tahliye talebinde bulunma hakkı var. Kasım ayı sonunda 15 yıl yatmış olacak. Başvurusunu mahkemeye iletti. Mahkeme, muhatap olan Federal Başsavcı ile görüştü. Bilirkişi raporu hazırlatıldı. Raporda Peters'in cezaevindeki hal ve gidişi de gözönünde bulundurularak toplum için artık bir tehlike teşkil etmediği sonucu çıktı.

Rapor doğrultusunda da mahkeme ve Federal Başsavcı Peters'in tahliye talebine olumlu yanıt verdiler. Kendisi ay sonunda tahliye edilecek'. Wien, halen Lübeck'teki Lauerhof Cezaevinde bulunan Peters'in tahliyesinin şartlı olduğunu belirterek, „Peters beş yıl hiç suç işlememesi gerekiyor. Aksi takdirde tekrar, geri kalan cezasını çekmek için hapise girer' dedi.

RAF TERÖRİSTİ KLAR'IN TALEBİ KABUL EDİLMEMİŞTİ

Alman ceza hukukuna göre müebbet hapis cezasına çarptırılan bir kişi, eğer mahkeme kararında suçun „çok ağır'Olduğunu tespit etmemiş ve sanığa „ağırlaştırılmış müebbet cezası' verilmemişse, cezasının 15 yılını çektikten sonra, cezayı veren mahkeme başvurarak tahliyesini talep edebilir. Mahkeme, savcılık ile görüşüp tutuklu hakkında bilirkişi raporu hazırlatır. Bilirkişi raporunda tutuklunun artık toplum için tehlike teşkil etmediği kanısına varılırsa, şartlı tahliyesine karar verilir. Aksi durumda tutuklunun talebi reddedilir.

Bunun son örneği 1970li yılların terör örgütü Kızıl Ordu Fraksiyonu (RAF) üyesi Christian Klar'da yaşandı. 1982 yılında yakalanan ve 1985 yılında Stuttgart Yüksek Eyalet Mahkemesi tarafından „ağırlaştırılmış müebbet hapse' mahkum edilen Klar'ın tahliye talebi önce mahkeme, ardından da af talebini Cumhurbaşkanı Horst Köhler tarafından reddedilmişti. Ağırlaştırılmış müebbet cezasında tutuklu en erken 25 yıl önce tahliye dilekçesinde bulunabiliyor. Tutuklu 25 yıl sonra toplum için hala tehlikeli görülüyorsa cezaevinde veya psikiyatri kliniğinde müşahade altında tutulabiliyor.

Schleswig mahkemesi Mölln vahşeti için „ağır suç' tespitinde bulunmuş olsaydı, Peters en az 10 yıl daha hapis yatması gerekecekti.



Göç yasası mağdur etti

Münster kentinde yaşayan bilgisayar teknisyeni Mücahit Savaş Yeni Göç Yasası'nın aile birleşimine yönelik katı tutumu nedeniyle Türkiye'de evlendiği eşi Ayşe Savaş'ı Almanya'ya getiremiyor.

ALMANYA’nın Münster Kenti'nde yaşayan Mücahit Savaş (30) yeni göç yasasının aile birleşimine yönelik katı tutumu nedeniyle Türkiye'de evlendiği eşini Almanya'ya getiremiyor.

2005 yılında Türkiye'de evlendiği Ayşe Savaş'ı iki yıldır Almanya'ya getirmek için mücadele ettiğini belirten Mücahit Savaş, 'Köyde yaşayan eşimden Almanca kursuna gidip, yüzde 60 oranında Almanca öğrenmesini istiyorlar. Bunu nasıl gerçekleştireceğiz?' diye konuştu. Kendisinin Almanya'da doğduğunu belirten Savaş sözlerini şöyle sürdürdü:

'Bilgisayar teknisyeni olarak çalışıyorum. Evim müsait, gelirim de iyi. Ancak eşimin vize başvurusu Almanca bilmediği gerekçesiyle sürekli reddediliyor. Ben elimden geldiğince Türkiye'de bulunduğum sürelerde öğrettim. Ama Alman konsolosluğundan İzmir'de bir kursa gitmesi ve Goethe Entstitüsü'nden sertifika alması gerektiğini söylüyorlar.

Son olarak İzmir konsolosluğunda Almanca'sını test eden memurların söylediklerini anlamayınca ağlayarak dışarı çıktı. Köyde Almanca öğrenmesi mümkün değil. Büyükşehirde nerede kalacak. Bunu finanse etmemiz de mümkün değil. Bari turist olarak Almanya'ya getireyim dedim, turist vizesi de vermediler. Ne yapacağımızı şaşırdık. Eşim orada, ben burada sürekli üzülüyoruz. Almanya bu yasasını yeniden gözden geçirsin. Eşim zeki bir insan. Almanya'ya gelip bir kursa giderse Almancayı öğrenir, O zaman ben de yardım ederim. Ama köyde öğrenecek durumda değil.'



Trenler hala grevde

Grevin ikinci gününde insanlar bu sefer hazırlıklıydı. ADAC- Trafik uzmanı Maxi Hartung, yollarda fazla bir sorun yaşanmadığını belirtti.

Hartung,"İnsanlar grevin ikinci gününde işlerine yetişmek için daha erken saatlerde yollara düştüler. Bazıları ise iş yerlerinden izin alarak tatil yaptılar. Trafik ilk günkü kadar yoğun olmadı." dedi.
Öte yandan Forsa isimli ber araştırma şirketinin yaptığı araştırmaya göre Alman halkının yüzde altmışının makinistlerin grevini destekledikleri ortaya çıktı.

Almanya'da yüzde 31 civarında zam talep eden makinistlerin greve gitmesi hayatı felç etti. Almanya'daki makinistlerin başlattığı grevin Alman Demir Yolları'nın tarihinde en geniş kapsamlı grev olduğu belirtildi. Grev nedeniyle şehirlerarası trenlerin üçte ikisi, batıdaki banliyö trenlerinin yarısı, doğuda ise yüzde 85'i çalışmadı. Grev nedeniyle binlerce kişi işine geç kaldı.

Grevin

Önceki gün de yük treni makinistlerinin grevi dolayısıyla Hamburg limanında da çalışmalar büyük ölçüde aksadı. Alman Makinistler Sendikası(GDL) Başkanı Manfred Schell, grevlerin haklarını alıncıya kadar sürebileceğini belirtip, Alman Devlet Demir Yolları (DB) yönetimine en geç pazartesi gününe kadar yeniden müzakere masasına oturma çağrısında bulundu. GDL, makinistler için toplu sözleşme hazırlanması ve ücretlerin yüzde 31'e varan oranda artırılması talebini yineledi.


FRANSA'da yeni emeklilik reformu yasasını protesto için, Demiryollari (SNCF), Metro, Gaz (GDF) ve Elektrik (EDF) işletmelerin çalışanlarının başlattıkları grev dün de sürdü. Başta Paris ve Lyon olmak üzere bir çok kentte her dört tren ve metro seferinden sadece biri yapılabildi. Bundan dolayı binlerce insan sabah işe geç kalırken belediyelerin sunduğu kiralık bisikletlere yoğun ilgi yaşandı.

Üniversite ögrencileri, greve destek vermek için bazı kentlerde rayların üzerinde oturma eylemleri yaptılar. Verilen bilgiye göre sendika ile görüşmeler sürüyor. Grevlerin bugün de sürmesi bekleniyor. Yeni emeklilik reformunda 42 yıl prim ödenmesine itiraz eden ve kendilerine özel reform isteyen demiryolları çalışanları 37 yıl olmasini ve emeklilik yaşının makinistler için 50’ye indirilmesini istiyor.



Almanya'nın birleşmesinde hata yaptık


Almanya'nın eski başbakanlarından Helmut Kohl, anılarını topladığı kitabının üçüncü bölümünde, iki Almanya'nın birleşmesinde hatalar yaptıklarını itiraf etti.


Berlin'de tanıtımını yaptığı ve 1990 ile 1994 yılları arasındaki anılarını topladığı kitabıyla ilgili ilginç açıklamalarda bulunan 77 yaşındaki Kohl, "İki Almanya'nın birleşmesinin sonuçlarını önceden kestiremedik. Doğu ve Batı Almanya'nın birbirinden ayrılmasının psikolojik etkilerini ve eski Doğu Almanya Cumhuriyeti'nin sorunları konusunda yanıldık. Elimizde bir plan yoktu. Sanki bataklıkta ve sisli bir ortamda ilerliyorduk. Tanrının yardımı olmasaydı, birleşmeyi başaramazdık" dedi.

İki Almanya'nın birleşme sürecinde kendisine en büyük desteği, ışık alerjisi nedeniyle çektiği acılara dayanamayıp 2001 yılında intihar eden eşi Hannelore'nin verdiğini söyleyen Kohl, 800 sayfalık anılar kitabında Avrupa ortak para biriminden ABD Başkanı George Bush ve eski Sovyet Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov ile olan ilişkilerine de yer verdi. Kohl, başbakanlık yaptığı döneme ilişkin olumlu bir bilanço çıkararak, "Aslında, icraatlerimizden çok memnunum" diye konuştu. "Benim kızım" diye sevdiği Başbakan Angela Merkel'e de kitabında değinen Kohl, "İşini iyi yapıyor, yoksa bugüne kadar kalamazdı" dedi. 1982 ile 1998 yılları arasında başbakanlık yapan Kohl, önümüzdeki yıl da anılar kitabının dördüncü bölümünü tamamlayacağını açıkladı.



Çocuk parasında artış 2010 kalıyor

Almanya'da Büyük Koalisyon hükümetinin çocuk parasını 2009 yılı başında artırma hedefi tehlikeye düştü.


Alman 'Süddeutsche Zeitung' gazetesinin haberine göre koalisyon hükümeti çocuk parasını 2009 yılı başından itibaren artırmak için asgari geçim raporunu birkaç ay öne çekmeye karar verdi. Ancak koalisyon komisyonu bunu reddetti.

Böylece raporun yayınlanması 2008 sonbaharına kaldı. Bu durumda çocuk parasını 2009 yılı başında artırma kararının parlamentodaki komisyonlardan geçmesinin zaman alacağı ve 2010 yılı başına sarkacağı belirtildi.



Berlin Duvarı gibi DNA testi

Almanya hem anne Ayşe Kurt ve oğlu Alican'dan DNA testi istedi. Sonuç olumlu çıkmasına rağmen Almanya'nın İstanbul Konsolosluğu Alican'a vize vermedi.

ALMAN Dışişleri Bakanlığı'nın aile birleşimi yoluyla Almanya'ya gelmek isteyenlere başlattığı DNA testinin olumlu çıkması da fayda etmiyor. Almanya'nın 06 Mayıs 2003'de kendisinden ve 10 Temmuz 2003'de de İstanbul'daki oğlu Alican'dan (15) DNA testi istediğini söyleyen anne Ayşe Kurt, 'sonuç olumlu çıkmasına karşın evladıma kavuşamadım. İçim evlat hasretiyle yanıyor' dedi.

Beş yıldan beri Ailcan'a aile birleşimi vizesi alamadığını belirten Ayşe Kurt, 'Almanya'da 35 yıldır yaşayan Metin Türk'le 2001'de ikinci evliliğimi yapıp Berlin'e geldim. İlk evliliğimden olan Alican'ı bir türlü yanıma getiremedim. Nerede kaldı insan hakları. Evlat hasreti beni perişan ederken, annesiz kalan yavrumun psikolojisi bozuldu. Bizden DNA testi aldılar ve sonuç olumlu çıkmasına karşın vize alamadık' dedi.

TÜRKLERE İŞKENCE

Alican'ın vizesini beklerken eşi Metin Kurt'un işsiz kaldığını ve bundan dolayı da çocuğuna kavuşamadığını dile getiren Ayşe Kurt, 'Bu yılın başında kafeteryası bulunan bir fırın aldık. Şu anda beş odalı 120 metrekare büyüklüğünde evimiz var ve 24 Nisan 'da tekrar Yabancılar Dairesi'ne müracaat edip, gelir belgesi, kira anlaşması ve gerekli evrakları tekrar vermemize karşın hala bir cevap alamadık. Gittiğimizde de, 'şu anda bu işlemlere bakan görevli hasta. Onun gelmesine beklemek zorundayız' şeklinde cevap vermeleri bizleri tamamen çileden çıkardı. Bir yıl daha geçerse yavrum Alican 16 yaşını doldurmuş olacak ve yasal olarak Almanya'ya gelmesi tamamen mümkün olmayacak' diye konuştu.



Kaynak: Avrupa Hürriyet
 
Okul katliamı engellendi

Köln kentinde bir okulda yapılması planlanan katliam son anda önlendi.


ALMANYA'nın Köln kentindeki bir okula düzenlenmek istenen saldırı son anda engellendi. Polis basın merkezinden yapılan açıklamada okulun kentin batısında olduğu belirtildi. Saldırıyı okulun bir öğrencisinin gerçekleştirmek üzereyken son anda engelelndiği tahmin ediliyor. Güvenlik güçleri "Saldırıya yönelik elimizde çok sayıda bilgi var" açıklamasını yaptılar.

İNTERNETTE DUYURUYORLAR

Geçtiğimiz günlerde Alman okullarına saldırı düzenlenmesine yönelik gelen ihbarların sayısında artış var. Cuma günü bir kığz öğrenci, internetteki bir chat odasında gittiği okula saldırı yapılacağı yönünde yazılar okuduğunu görüp bunu polise bildirmişti. Benzenr ihbarın geldiği Mainz kentinde ise bir okul güvenlik nedeniyle boşaltıldı. Uzmanlar, bilgisayan oyunlarından ve çevresinden etkilenen bazı gençlerin özellikle internetteki sohbet odalarında yapmayı planladıkları saldırılar hakkında bilgi verdiklerine dikkat çektiler



Ölüm belgesi alıp yine geliyorlar

Berlin Eyaleti İçişleri Senatörü Ehrhart Körting, Berlin'den sınır dışı edilen ve "Lübnanlı Türkler" olarak nitelenen Türklerden ikisinin Türkiye'deki yerel makamlardan "ölüm belgesi" alarak Berlin'e yeniden geldiklerini söyledi.

Berlin İçişleri Senatörü Ehrhart Körting, sahte beyanda bulunarak Almanya'ya sığınan ve "Lübnanlı Türkler" olarak nitelenen iki kişinin işledikleri çeşitli suçlardan dolayı Türkiye'ye sınır dışı edildikten sonra Türkiye'deki yerel makamlardan "ölüm belgesi" alıp, Berlin'e geri geldiklerini söyledi. Senatör Körting, sınır dışı ettikleri iki şahsın, rüşvetle yerel makamlardan 'ölüm belgesi' alıp, sınır dışı ettikleri kişilerin 'öldüklerini kanıtlayıp' Berlin'e geri gönderildiklerini belirtti.

Ehrhart Körting, Hürriyet'in 'Lübnanlı Türkler'le ilgili, "Bu grupla yıllardır sorunlarınız olduğu bilinmekte. Nedir bu sorun? Bu alanda ne gibi gelişmeler var? Bu durumda olan kaç kişi var?" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Yüzlerce, binlerce... Bu çok zor bir sorun. Sizin de bildiğiniz gibi, 20'nci yüzyılın başlarında Türkiye'nin güneyinden Suriye üzerinden Lübnan'a göç etmiş insanlar vardı. Bu insanlar farklı yerlerde ikamet ettiler. Bazı aileler 70 yıldır Lübnan'da yaşamakta.

Ama bu insanlar hiçbir zaman Türklüklerinden vazgeçmediler. Örneğin, Mardin'de kayıtlarını yaptırıyorlar, ama Lübnan'da yaşıyorlar. Türklüklerinden vazgeçmedikleri için de bu insanlar Lübnanlılar tarafından Lübnanlı olarak kabul edilmedi hiç. Bu durum bizim için de zor. Hatta bizim için daha zor. Çünkü birçok kişi yanlış beyanlarda bulunarak Almanya'ya gelmiş. Bu çok açık bir şekilde bizim yasalarımıza aykırıdır. Bu kesimden gelen insanların bazıları bizim temel düzenimizle bağdaşmayan bir tutum sergilemektedir. Onların hepsi öyle diyemem, ama aralarında böyle olanları var. Genç kesim için de geçerlidir bu durum. Sistematik suç işleyenler arasında bunlar da vardır. Yaşlılar arasında da vardır. Herkes aynaya bakmalı. Burada yasal olarak yaşamak isteyip istemediğine karar vermeli. Ya da yaşamlarını burada ceza evinde geçirip geçirmek istemediğine karar vermeli' dedi.
Ölüm belgesi

Senatör Körting, "Lübnanlı Türkleri" sınırdışı etmekte Türk makamlarla sorunların olduğu söyleniyor. Ne gibi sorunlar bunlar?" sorusuna da şu yanıtı verdi:
"Türkiye ile bu alanda çok ciddi güçlüklerimiz oldu. Hala da var. Türkiye bu insanları vatandaş olarak kabul ediyor, ancak biz işledikleri herhangi bir suç nedeniyle sınır dışı etmek istediğimizde, Türkiye bunları askerliklerini yapmadıkları gerekçesiyle vatandaşlıktan atıyor. Türk hükümeti Türk yasalarına göre mümkün olduğu için askerliklerini yapmadıkları gerekçesiyle bu insanları vatandaşlıktan atıyor. Türkiye Federal İçişleri eski Bakanı Otto Schily'ye yasaları değiştirme sözü vermişti. Ama sanıyorum ki hala değişiklik olmadı. Şöyle bir intiba ediniliyor ki, burada yaşarken bile Türkiye'den vatandaşlıktan çıkma hedefine ulaşılabiliniyor.
Sorun Türkiye değil

"En az iki olayda durum böyleydi. Bizim Türkiye'ye sınır dışı ettiğimiz iki kişi, daha sonra bize geri gönderildi. Çünkü Türkiye'deki kayıtlara göre bu insanlar ölüydü. Bu gibi konuları sistematik olarak Türkiye'nin Başkonsolosluğuyla konuşuyoruz. Burada sorun Türkiye değil. Türkiye dürüst davranıyor. Türkiye'nin bazı şeyleri bilerek sahtecilik yaptığı gibi bir iddiam kesinlikle yok. Ama bazı bölgelerdeki yerel idarelerdeki kayıtlar üzerinde oynanıyor. Yani yolsuzluk yapılıyor. Nasıl Almanya'da rüşvetle iş yapan ve yaptıran insanlar varsa, Türkiye'de de böyle insanlar var. Şayet böyle ise ve bu da belirlenirse, hükümetin gücünü göstermesini beklerim. Burada suç işleyen ve sınır dışı edilen bir kişinin ertesi gün ölü olduğunu kanıtlayıp, Almanya'ya geri gelmesini kabul etmek mümkün değildir. Bu doğru olamaz."
 
23.11.2007​

Aile birleşimine yine Almanca engeli

Duisburg'da yaşayan Ümit Ballı 2 yıl önce Türkiye'de evlendiği eşi Güldilşah'ı Almanya'ya getiremiyor. Almanca dilini mecburi öğrenme engelinden ötürü Ümit ve Güldilşah Ballı kötü günler yaşıyorlar.

Almanya’nın Duisburg kentinde yaşayan Almanya doğumlu Ümit Ballı (28) iki yıl önce Türkiye’den evlendiği eşi Güldilşah’ı (25) Almanya’ya getirememenin sıkıntısını yaşıyor. Yeni göç yasası ile birlikte yürürlüğe giren "Almanca öğrenme" mecburiyeti nedeniyle Ümit ve Güldilşah Ballı kötü günler yaşıyorlar.

İki yıldan beri bütün uğraşlarına rağmen eşini Almanya’ya getiremeyen Ümit Ballı hem kendisinin hem de eşinin psikolojilerinin bozulduğunu belirtti. Bu yıl 25 Temmuz’da İstanbul’daki Alman Başkonsolosluğuna başvurarak Almanya’ya yerleşmek isteyen Güldilşah’ın yeni yasa çerçevesinde Almanca dili temel bilgisine sahip olduğuna dair belgenin istenmesi birleşmeyi daha da uzattığını belirten Ümit Ballı iki yıl boyunca çektiği sıkıntıları şöyle dile getirdi:
ENGELLER BİTMİYOR

'Duisburg-Hamborn’daki Yabancılar Dairesi aracılığıyla işlemleri başlattım. Ancak Yabancılar Dairesi'ndeki memur benim çalıştığım yerde süresiz çalışmadığımı gerekçe göstererek eşimin Almanya’ya gelemeyeceğini söyledi. Daha sonra iş değiştirdim. 8 aydan beri çalıştığım iş yerinden süresiz çalışma kontratını aldım. 25 Temmuz 2007 tarihinde eşim İstanbul’daki Alman Başkonsolosluğuna giderek buraya gelmek için başvuruda bulundu.

Aldığımız cevap bizi tamamen umutsuzluğa sürekledi. Bu kez de Alman makamından aldığımız belgede 'İkamet yasasında yapılan köklü reform neticesinde, aile birleşimi esas itibarıyla sırf Almanca dili temel bilgisine sahip olması ve bunu belgelemesiyle mümkün olmaktadır. Böyle bir belge İstanbul Goethe Enstitüsü'nde bir dil sınavı verilerek temin edilmektedir' deniliyor. Bir Alman dünyanın herhangi bir ülkesinden evlenip eşini Almanya’ya rahatlıkla getirebilirken, biz Türklere yapılan bu ayrımcı yasayla adalet eşit bir şekilde verilmiyor.'


Mum ışığında ve soğukta kaldılar

Hasan Özdemir'in, faturasını ödeyemeyince elektrik ve kalorifer gazı kesildi. Altı çocuğuyla perişan olan Özdemir, "İflas edince beş parasız kaldım. Çoluk çocuğum mahvoldu. Geceleri soğuktan donuyorlar" dedi.


ALMANYA'nın Wuppertal kentinde altı çocuğu ve karısıyla yaşayan Hasan Özdemir kış ortasında elektriksiz kaldı. Faturasını ödeyemeyince elektriği kesilen dertli baba, 'İflas edince ekonomik olarak çöktüm. Şimdi beş kuruşum yok. Maliyeye borcum olduğu için Hartz IV yasasından da yararlanamıyorum. Çok çaresizim' dedi.

İFLAS ETTİM

Uzun süre işsiz kaldıktan sonra kendi işini kurarak, ticarete atılan Özdemir, 'Eski elektronik eşyalar ve kullanılmış giysiler alıp satıyordum. Ancak dayanamadım ve iflas ettim. Elimde kalan parayla otomobil alıp satmaya başladım. Bu iş de uzun sürmedi ve büyük zarar ettim. Maliyeye borçlandım. Hartz 4 yardımı da alamıyorum. Faturasını ödeyemediğim için elektrik ve gazımı kestiler. Çocuklarım geceleri çok üşüyorlar. Ne yapacağımı şaşırdım. Çaresiz kaldım. Ne olur birileri bana iş versin' diye konuştu.

İŞ ARIYORUM

Eşi Makbule Özdemir de Avrupa'nın ortasında ortaçağı yaşadıklarını belirterek, 'İş arıyorum, temizlik işine de razıyım. Çocuklar gece mum ışığında ders çalışıyorlar' dedi.
Çocuklar Esma Nur (14), Tuğba (13), Fatih Yavuz (12), Emrullah (10), Kadir (7) ve Senem Nur (4) geceleri çok üşüdüklerini belirterek, 'Ne olur birileri bize yardımcı olsun' dediler.



Babana neden yardım etmedin?

Eşi tarafından tutulan kiralık katil tarafından öldürüldüğü iddia edilen Halit Kaya ile ilgili duruşmada kurbanın ablası Perihan Ç. konuştu. Tanık "Kardeşim öldürüldükten sonra evde bulunan ve bir saat bir şey yapmayan yeğenim S.'ye, 'Babana neden yardım etmedin, neden polis çağırmadın' diye sordum, cevap alamadım" dedi.


Geçtiğimiz yıl Almanya'nın Hessen Eyaletine bağlı Babenhausen'de evinde, alnından vurularak öldürülen Halit Kaya'nın duruşmasına Darmstadt Bölgesel Mahkemesi'nde devam edildi. Duruşmada öldürülen Halit Kaya'nın ablası Perihan Ç. (60) tanık olarak dinlendi. Perihan Ç. kardeşinin öldürülmesinden sonra yeğenleri ile ilişkilerinin kesildiğine işaret ederek, "Ben onların halası değil babaanneleri gibiydim. 15 yaşındaki yeğenim S. anne tarafının ailesinin yanına götürüldü. Bizimle görüştürmediler. Uzun bir süreden sonra Türkiye'de izini bulduk. Denizli'de görüşme fırsatım oldu. Ona, 'Baban vurulduğunda evdeydin. Baban kanlar içinde yatarken ona neden yardım etmedin? Ona neden sarılmadın, polis çağırmadın? diye sordum. Cevap veremedi. Çocuğun bir şeyler sakladığı kesin, korku içinde" dedi. İfade üzerine mahkeme başkanı müdahale etti. Yargıç, "Kardeşiniz öldürüldü. Bu kolay bir durum değil. Ancak burada doğruları konuşun. Bunları daha önce neden anlatmadınız?' diye tepki gösterdi. Perihan Ç. ise, "Bunları daha önce sormadınız ki? Burada sadece doğruları söylüyorum" diye yanıt verdi.
BABASINI GÖRMÜŞ

Perihan Ç.'nin oğlu ve öldürülen Halit Kaya'nın yeğeni Erwin de (28) tanık sandalyesine oturdu. Erwin, amcasının gösterişe meraklı olduğunu, olduğundan daha zengin görünmeyi sevdiğini belirterek, "Yengem onu yıllardır kıskanırdı. Araları açıktı. Amcam neşeli bir insandı. Başarılı bir iş adamı olduğu söylenemez. Cinayetten bir gün sonra oğlu S. ile ilgilendim. Dışarıya çıkıp konuşmak istedim. Cinayet anında evde olduğunu, duyduğu gürültü üzerine babasının yanına girmek istediğini, annesinin bunu engellediğini, buna rağmen odaya girip babasını kanlar içinde gördüğünü söyledi. Babasının inleyerek yattığını, bir şey söylemek istediğini belirtti. Ancak ne dediğini anlamadığını söyledi" diye konuştu.

UYURKEN ÖLDÜRÜLDÜ

Fatma Kaya'nın Darmstadt kenti yakınındaki Babenhausen'de geçtiğimiz yıl eylül ayında, kocasını kiralık katil tutarak öldürttüğü iddia ediliyor. Kadın, tanıdığı Mehmet Y. aracılığı ile kiralık katil Ömer A.'yı görevlendirmekle suçlanıyor. Kocasının kendisini aldattığını düşünen kadının Mehmet Y.'ye kiralık katil bulması için yaklaşık 6 bin Euro vaad ettiği belirtiliyor. Savcılık, olay günü Fatma S.'nin evlerinin kapısını açarak kiralık katil Ömer A.'nın eve girmesini sağladığını ve Ömer'in de koltuğun üzerinde uyuyan kurbanını alnına ateş ederek öldürdüğü iddia ediyor.


Almanya'da fakir çocukların sayısı arttı

Almanya'da yapılan bir araştırma, ülkedeki fakir çocukların sayısının önemli oranda arttığını ortaya koydu.


Alman Çocuklara Yardım Derneği tarafından bugün başkent Berlin’de açıklanan '2007 yılı Çocuk Raporu'nda, Almanya’da 1965 yılında 7 yaşın altındaki her 75 çocuktan biri sosyal yardım parasına muhtaç iken, 2006 yılı sonu itibariyle her 6 çocuktan birinin bu paraya muhtaç olarak yaşadığı bildirildi.

Almanya’da yaşayan 7 yaşın altındaki fakir çocukların sayısının 40 yıl içinde 16 kat arttığı, bunun da yaklaşık her 10 yılda fakir çocukların sayısının 2 katına çıkması anlamına geldiği belirtildi.

Raporda ayrıca, fakir çocukların çoğunluğunu Almanya’da yaşayan göçmen ailelerin çocuklarının oluşturduğu kaydedildi. öçmenlerin en yoğun şekilde yaşadıkları Kuzey Ren Vestfalya (KRV) eyaletinde, her 3 yabancı çocuktan birinin ve her 3 yabancı gençten birinin ailesinin sosyal yardım parası aldığı ifade edildi.

Eyalette yabancı gençlerin yüzde 14’ünün diploma almadan okuldan ayrıldığı, iyi eğitim imkanları sunulamamasının da uyumda büyük eksikliklere yol açtığı bildirildi.

Öte yandan, ZDF televizyonu tarafından yapılan bir araştırma, Almanya’da yaşayan 6-13 yaş grubu çocukların yüzde 80’inin bu ülkede bulunmaktan mutlu olduklarını ortaya koydu.

Çocukları mutsuz kılan etkenlerin başında ise ödevler ve ailelerinin maddi imkansızlıklarının geldiği, çocukları en fazla mutlu eden konuların ise boş zaman ve arkadaşlar olduğu belirtildi.
 
SoloManset478291.jpg


Almanya'nın en yaşlı annesi olarak ülke gündemine bomba gibi düşen 64 yaşındaki Türkan Katıçelik minik kızına Karya adını verdi.

Almanya'da 64 yaşında anne olan Türkan Katıçelik yıllar süren annelik özlemini gidermenin mutluluğunu yaşarken Almanya'da günün konusu haline geldi. Yıllarca bebek sahibi olmak için çeşitli yöntemleri deneyen ancak bir türlü özlemini çektiği yavrusunu kucağına alamayan Türkan Katıçelik, son olarak eşi Selim Katıçelik ile birlikte yapay döllenme yöntemini denemeye karar verdi.

25 yaşındaki bir kadının yumurta hücresi ile eşinin spermleri bir cam tüpte döllendirilerek rahmine yerleştirildi. Gayet rahat bir hamilelik dönemi geçiren Türkan Katıçelik, hamileliğinin 38. haftasında, sezaryanla dünyaya getirdiği minik kızına Karya adını verdi.


ANNE GENÇ GÖRÜNÜYOR

Aschaffenburg Kadın Kliniği'nden verilen bilgilere göre gerek Karya'nın gerekse annenin sağlık durumu gayet iyi. Karya 2 kilo 100 gram ağırlığında, 46 santimetre boyunda dünyaya geldi. Yapay döllenme Almanya'da yasak olduğu için Türkan Katıçelik bu işlemi başka bir ülkede gerçekleştirdi ve ancak hamile olduğu anladıktan sonra Almanya'ya geldi ve hamileliğinin 31.haftasından itibaren Aschaffenburg Kadın Kliniği'ne başvurarak doğmu klinikte gerçekleştirmek istediğini bildirdi.

Klinik Müdürü Michael Halbach, yapay döllenmenin hangi ülkede yapıldığı konusunda bilgi vermedi. İleri yaşlarda anne olmak isteyen kadınların yapay döllenme yöntemi Almanya'da yasak olduğu için başka ülkere giderek çocuk sahibi olma arzularını gerçekleştirdiğine işaret eden Halbach, "Bu konuyla ilgili yorum yapmak bize düşmez. Biz, klinik olarak bizden yardım talep eden hastalarımıza yardımcı oluruz. Bu bizim görevimizdir" dedi. Klinik Müdürü Michael Halbach, 64 yaşındaki Türkan Katıçelik'in biyolojik yaşından çok daha genç göründüğüne de dikkat çekerek "20 yaş daha genç görünüyor" dedi.


GÖRÜŞLER İKİYE AYRILIYOR

Almanya'nın gündemine bomba gibi düşen 64 yaşındaki Türkan Katıçelik ise anneliğiyle ilgili hiç bir açıklama yapmadı. Türkan Katıçelik'in çok ileri yaştaki anneliği Almanya'da "ileri yaşta anne olmak" konusunu yeniden alevlendirdi. Bu konuda görüşler ikiye ayrılıyor. Kimileri anneliğin çok yüce bir duygu olduğunu, anne olmak isteyen kadınların her türlü tehlikeyi göze alarak anne olduğunu ve buna da saygı duyulması gerektiğini dile getirerek diğer grup nine yaşında anne olmayı "sorumsuzluk" olarak değerlendiriyorlar.


Etik açıdan taraftar değilim

HAMBURG'un Altona semtindeki Kadın-Doğum ve Genetik Tıp ve Araştırma Merkezi uzmanlarından Dr.Emine Çetin, 64 yaşındaki bir kadının menopoza girmişse dahi çeşitli tıbbi yöntemlerle hamile kalmasının mümkün olduğunu belirterek, „Bu yöntemler aralarında Türkiye'nin de bulunduğu çeşitli ülkelerde uygulanıyor. Ancak etik açıdan ben şahsen böyle bir hamileliğe taraftar değilim' dedi.

Alanında Hamburg'un en uzman kişiler arasında olan ve özellikle doğum öncesi teşhis üzerine sıkça düzenlenen seminerlerde meslektaşlarını son gelişmeler üzerine bilgilendiren Çetin şöyle devam etti, „Şunu düşünmek gerek: anne 64 yaşında çocuğu dünyaya getiriyor. Çocuk 20 yaşına geldiğinde kendisi çok yaşlı, belki de hiç hayatta bile olmayacak. Baba da aynı yaşta. Yani çocukla kim ilgilenecek? Mutlaka çocuklarını çok sevecekler, sevgi ve ilgi verecekler ama belirli bir süre sonra çocuğun hayatta tek kalma riski çok fazla. Bir de 30 yaşındaki anne-baba ile çok daha ilerlemiş yaştaki anne-babanın çocukla gereken şekilde ilgilenmeleri zorlaşıyor. Yaşlılıkla beraber vücut ve ruh dinamizmi azalıyor'.




2 kişiyi vuran polis intihar etti
Neumünster'de 47 yaşında bir polis biri kadın iki kişiyi öldürdükten sonra Kiel'de intihar etti.


Schleswig-Holstein Eyaleti'ne bağlı Neumünster kentinde bir polis memurunun iki kişiyi vurduktan sonra Kiel'de intihar ettiği açıklandı. Polisin biri kadın iki kişiyi pazar gece saat 22.30'da sıralarında Faldera semtinde iki katlı binanın önünde vurduğu kaydedildi. Neumünster polisinden verilen bilgiye göre iki katlı binada silah sesleri duyulması üzerine polis alarma geçti.
NEDENİ BİLİNMİYOR

Olay yerine gelen polislerin 44 yaşında bir kadının ve 52 yaşında bir erkeğin cesetleriyle karşılaştıkları ifade edildi. Polis ekipleri olay yerinde iz tespiti yaparken, pazartesi öğle saatlerinde Kiel’de bulunan Kuzey Almanya Televizyon ve Radyo Kurumu (NDR) binası önünde 47 yaşındaki bir polis memurunun intihar haberi geldi. Yapılan araştırmada intihar eden memurun Neumünster'deki kadın ve erkeği öldürdüğü tespit edildi. Polis olayın nedenlerinin henüz açıklık kazanmadığını açıklayarak, incelemelerin sürdüğünü belirtti.

Kiel kriminal polisi ve savcılık olayla ilgili soruşturma başlattı. Öldürülen iki kişinin otopsisi yapıldı. İki kişinin öldürüldüğü binada büyük şok yaşandı. Verilen bilgiye göre 52 yaşında adam uzun süredir bu binada oturuyordu.



Strasbourg sinema festivali başlıyor

Bu yıl 19'uncusu yapılacak olan Türk Sinema Günleri için Strasbourg'a yıldız yağacak.


Yurt dışındaki en eski 'Türk Sinema Festivali' olarak bilinen Strasbourg Türk Sinema Günleri 5 aralıkta başlıyor. Bu yıl 19’uncu yılını kutlayacak olan festivale, 15 film katılıyor.

Sinemaseverler bu yıl Strasbourg’da, Abdullah Oğuz’un "Mutluluk', Sırrı Süreyya Önder’in 'Beynelmilel', Osman Sınav’ın 'Pars', Biket İlhan’ın 'Nazım Hikmet, Mavi Gözlü Dev', Onur Ünlü’nün 'Polis', Mustafa Şevki Doğan’ın 'Son Osmanlı Yandım Ali', Özer Kızıltan’ın 'Takva', Atilla İnanç’ın 'Zincirbozan', Derviş Zaim’in 'Cenneti Beklerken', Zeki Demirkubuz’un 'Kader', Yağmur ve Durul Taylan’ın 'Küçük Kıyamet', Ömer Uğur’un 'Eve Dönüş', Fatih Akın’ın 'Yaşamın Kıyısında' ve Ömer Vargı’nın 'Kabadayı' adlı filmleri izleyecekler. Festivalde ayrıca Can Dündar’ın 'İbo ya da Arabeskin Önlenemez Yükselişi' adlı belgesel de gösterilecek.


GALA GÜNLERİ

Festivalin açılışının galası, yönetmen Biket İlhan ve oyuncu Yetkin Dikinciler’in de katılacağı 'Nazım Hikmet' filmiyle yapılacak. 7 aralıkta ise 'Mutluluk' filminin galası var. Yönetmen Abdullah Oğuz, kitabın yazarı Zülfü Livaneli ve oyuncular Özgül Namal ve Murat Han galaya katılacaklar.

8 aralıkta ise Can Dündar’ın da katılacağı 'İbo' belgeseli gösterilecek. 10 aralıkta yönetmen Onur Ünlü’nün katılacağı 'Polis' filminin, 11 aralıkta yönetmen Özer Kızıltan’ın katılacağı 'Takva' filminin galası yapılacak. 12 aralıkta Zeki Demirkubuz, 'Kader' adlı filminin galasında yer alacak. 13 aralıkta Derviş Zaim’le, 'Kader', 14 aralıkta ise Avni Özgünel ve Atilla İnanç’ın da yer alacağı 'Zincirbozan' filminin galaları yapılacak. 15 aralıkta ise Osman Sınav, 'Pars' adlı filmiyle sinemaseverlerle birlikte olacak.




Irkçılardan zor kurtuldu

Almanya'da Elazığlı Cengiz Çiçek, doğudaki Boizenburg kentinde 25-30 kadar ırkçı Alman tarafından kovalanıp dövüldü. Kentte yaşayan 100 kadar mülteci şimdi korku içinde yaşıyor.


ALMANYA'da doğudaki Mecklenburg-Vorpommern Eyaleti'nin Boizenburg kentinde Elazığlı mülteci Cengiz Çiçek (32), 25-30 kadar ırkçı Alman tarafından kovalanıp dövüldü. İki buçuk ay önce iltica talebiyle Almanya'ya gelen ve Boizenburg'a ait Horst köyündeki bir mülteci kampına yerleştirilen Cengiz Çiçek, tedavi gördüğü hastaneden çıktı. Hala olayın şokunu yaşayan Çiçek, başına gelenleri şöyle anlattı:

"Hamburg'a gitmiştim. Yurda dönmek için akşam saat 20.20'de trene bindim. Tren doluydu. Hansa Rostock maçından dönen Rostock taraftarı ve polis de vardı. İstayonda indim ve gazete bayii önünde taksi beklemeye başladım. Bu arada büfeden bir kadın çıktı ve çok aşağılayıcı bir ses tonuyla bağırarak 'Sen yabancı mısın?' dedi. Bunu bir kaç kez tekrarladı benim anlamadığım başka şeyler de söyledi."

Çiçek, "Cevap vermedim. Etrafta istasyonda trenden inen yüzlerce genç vardı. Çoğu bira içiyordu. Onlardan yaklaşık 5-6'sı yanıma geldi ve aynı soruyu sordular. Ben 'Evet' demeye kalmadan yüzüme, kafama yumruklar indi. Hemen yandaki büfeye girdim. İçeride o kadın ve bira içen üç-beş kişi vardı. 'Polis, polis' diye seslendim. Ama onlar polis çağırmak yerine, üzerime yürüdüler ve beni tartaklayarak dışarıya, beni dövenlere adeta teslim edercesine attılar. Onlar da beni dövmeye devam etti. Yere düştüm. Bir ara kalkıp tüm gücümle istasyonun önündeki caddede koşmaya, kaçmaya başladım. Bir ara arkamı dönüp baktığımda 25-30 kişilik grubun 'Scheiss Auslaender' bağırıp peşimden koşuyorlardı" diye konuştu.

CANIMI ZOR KURTARDIM

Yaklaşık 70-80 metre sonra Araplar'ın işlettiği bir büfeye kendini atan ve oradan da yurtta kalan arkadaşı Zeki'nin gelip aldığını belirten Çiçek, "Yurttaki görevli halimi görünce Hagenow'daki hastaneye gönderdi. Hastanede tedavi oldum. İstasyonda yüzlerce kişinin olayı görmesine rağmen kimse kendisine yardım etmediği gibi, polise de haber vermemiş. Polis bölgede ırkçı suçlardan sabıkası olan 500 kadar kişinin fotoğrafı gösterdi ve ama ilk yumruğu atan kişinin resmi yoktu. İstasyondaki güvenlik kamerasındakai kayıtların 24 saatte bir silindiği için ondan da faydalanamadılar. Suçluların yakalanacağını umuyorum' diye konuştu.



Kaynak: Hürriyet-Almanya
 
SKANDAL!!!

SoloManset647107.jpg


Almanya'da Saarlouis St. Elisabeth Kliniği'nde doğumdan sonra iki bebeğin karıştığı ortaya çıktı. Skandal bir babanın "Bebeğim bana benzemiyor" diye yaptırdığı babalık testi sonucu belirlendi. Klinik: "Bebek aynı tarihte doğum yapan 14 aileninkiyle karışmış olabilir" dedi. DNA analizini bekleyen söz konusu aileler şokta.

ALMANYA'nın Saarland Eyaleti'ndeki Saarlouis St. Elisabeth Kliniği'nde doğumdan sonra iki bebeğin karıştırıldığı ortaya çıktı. Büyük skandala yol açan olayı altı ay sonra açıklayan klinik "Karıştığı belirlenen bebek yaz aylarında kliniğimizde doğdu. Ancak bebeklerin nasıl karıştığı henüz bilinmiyor. Bebeğin asıl ailesini tespit etme çalışmaları sürüyor" denildi.

BEBEK BANA BENZEMİYOR

Skandal, bir babanın "Bebeğim bana benzemiyor" diye şüphelenip eylül ayında yaptırdığı babalık testi sonucu ortaya çıktı. Baba ve bebeğin DNA izlerinin tutmaması üzerine bir de annenin DNA örnekleri ile karşılaştırıldı. Ancak bu da olumsuz sonuçlanınca olay kamuoyuna duyuruldu. Şimdi yetkililer, şuan altı aylık olan söz konusu kız çocuğunun asıl ailesini bulmak için çalışmalara hız verdiler. Klinik sözcüsü Heribert Frieling Hürriyet'e yaptığı açıklamada "Bebek, aynı tarihte doğum yapan 14 ailenin bebeği ile karışmış olabilir. Biz bu ailelerin çoğuna ulaştık ve DNA analizi yaptırmaları tavsiye ettik. Bir çoğu kliniğe geldi. Sadece bir aileye ulaşamadık. onlara da yazılı bilgi gönderdik" dedi.

AİLE TÜRK MÜ?

DNA analiz sonuçlarının yaklaşık 2 hafta sonra kesinlik kazanacağını ve bebeğin gerçek anne ve babasının belirleneceğini söyleyen Frieling, "Aileler arasında Türk var mı?" sorumuzu yanıtsız bırakırken "Ancak yok da diyemem" dedi. DNA analiz sonucunu bekleyen ve doğumdan altı ay sonra endişeye kapılan 14 aile "Acaba bebeğimiz başka ailenin mi" diye büyük panik yaşıyor.
Bebeği karışan ailelerin Saarlouis ve çevresinde oturdukları tahmin ediliyor. Ailelerin kimlikleri klinik tarafından gizli tutuluyor. Saarbrücken yakınlarındaki Saarlouis ve çevresinde çok sayıda Türk aile yaşıyor. Klinikte her yıl 900 bebeğin dünyaya geldiği açıklandı. Bu arada babalık testi yaparak bebeklerinin başka bir aileden olduğunu öğrenen ailenin psikolojik tedavi gördüğü de belirtildi.

AYNISI PRAG'DA YAŞANDI

Saarlouis Kliniği'nde yaşanan olayın bir benzeri bundan yaklaşık 1 yıl önce Prag'da yaşanmıştı. Doğumdan sonra karışan iki bebek yanlış ailelere verilmişti. Skandal bir ailenin şüphelenmesi üzerine ortaya çıktı. Yapılan DNA analizleri sonucu bebeklerin gerçek aileleri bulundu. Bebekler birinci yaşlarını doldurmadan gerçek ailelerine verilerek haftalar süren bir sürecin sonunda hata giderilmiş oldu.



SoloManset60622.jpg


Almanya'da 5 yaşındaki Açelya yüksek ateşle götürüldüğü klinikte tedaviden sonra sağır oldu. Anne Figen Karahan, doktor hatasında hakkını aramak için 3,5 yıldır mahkeme kapılarında sürünüyor.

Almanya'nın Frankfurt'ta kentinde Figen Karahan (29), yüksek ateş dolayısıyla götürdüğü kilnikte gördüğü tedavi sonrası sağır kalan 5 yaşındaki kızı Açelya'nın hakkını aramak için 3,5 yıldır mahkeme kapılarında sürünüyor. Karahan, "Açelya birbuçuk yaşındayken bir hafta sonu ateşlendi, istifra etmeye başladı ve ishal oldu. Tüm çabalara rağmen ateş düşmedi. Bunun üzerine Açelya'yı Höchst Şehir Klinikleri'ne bağlı Çocuk Kliniği'ne (Staedtische Kliniken in Höchst/Kinderklinik)götürdük" dedi.

YÜZDE 100 İŞİTMİYOR

"Serum verildi. Dışkısında kan bulundu ve bunun üzerine iki hafta hastanede tedavi gördü" diyen anne hastaneden çıktıktan sonra çocukta bir değişiklik olduğunu ve seslenmelere yanıt vermediğini söyledi. Dertli anne, "Kulak-burun-boğaz doktoruna götürünce kızımın iki kulağının da duymadığını öğrendik. Kızım yüzde 100 işitme özürlü. Durum belli olunca Höchst Çocuk Kliniği'ni mahkemeye verdim ama beni 3,5 yıldır uğraştırıyorlar" diye konuştu.

KABUL ETMİYORLAR

Birbuçuk yaşındayken hastanede tedavi olmadan önce çocuğunun çok sağlıklı bir çocuk olduğunu, Almanya'da bebeklerin geçmeleri gereken yasal doktor kontrollerinin hepsinde "çocuk sağlıklı" raporu verildiğini anlatan anne "Bunu çocuk doktoru da belgeliyor. Açelya, hastalanmadan önce birbuçuk yaşındaki her sağlıklı çocuğun konuştuğu 'anne', 'baba', 'abi' gibi sözcükleri söylüyordu. Hatta Açelya'nın konuşurken çektiğimiz video görüntüleri bile var ama klinik doktorları hata yaptıklarını kesinlikle kabul etmiyorlar" dedi.


Kaynak: Hürriyet-Almanya
 
SKANDAL!!!

SoloManset647107.jpg


Almanya'da Saarlouis St. Elisabeth Kliniği'nde doğumdan sonra iki bebeğin karıştığı ortaya çıktı. Skandal bir babanın "Bebeğim bana benzemiyor" diye yaptırdığı babalık testi sonucu belirlendi. Klinik: "Bebek aynı tarihte doğum yapan 14 aileninkiyle karışmış olabilir" dedi. DNA analizini bekleyen söz konusu aileler şokta.

ALMANYA'nın Saarland Eyaleti'ndeki Saarlouis St. Elisabeth Kliniği'nde doğumdan sonra iki bebeğin karıştırıldığı ortaya çıktı. Büyük skandala yol açan olayı altı ay sonra açıklayan klinik "Karıştığı belirlenen bebek yaz aylarında kliniğimizde doğdu. Ancak bebeklerin nasıl karıştığı henüz bilinmiyor. Bebeğin asıl ailesini tespit etme çalışmaları sürüyor" denildi.

BEBEK BANA BENZEMİYOR

Skandal, bir babanın "Bebeğim bana benzemiyor" diye şüphelenip eylül ayında yaptırdığı babalık testi sonucu ortaya çıktı. Baba ve bebeğin DNA izlerinin tutmaması üzerine bir de annenin DNA örnekleri ile karşılaştırıldı. Ancak bu da olumsuz sonuçlanınca olay kamuoyuna duyuruldu. Şimdi yetkililer, şuan altı aylık olan söz konusu kız çocuğunun asıl ailesini bulmak için çalışmalara hız verdiler. Klinik sözcüsü Heribert Frieling Hürriyet'e yaptığı açıklamada "Bebek, aynı tarihte doğum yapan 14 ailenin bebeği ile karışmış olabilir. Biz bu ailelerin çoğuna ulaştık ve DNA analizi yaptırmaları tavsiye ettik. Bir çoğu kliniğe geldi. Sadece bir aileye ulaşamadık. onlara da yazılı bilgi gönderdik" dedi.

AİLE TÜRK MÜ?

DNA analiz sonuçlarının yaklaşık 2 hafta sonra kesinlik kazanacağını ve bebeğin gerçek anne ve babasının belirleneceğini söyleyen Frieling, "Aileler arasında Türk var mı?" sorumuzu yanıtsız bırakırken "Ancak yok da diyemem" dedi. DNA analiz sonucunu bekleyen ve doğumdan altı ay sonra endişeye kapılan 14 aile "Acaba bebeğimiz başka ailenin mi" diye büyük panik yaşıyor.
Bebeği karışan ailelerin Saarlouis ve çevresinde oturdukları tahmin ediliyor. Ailelerin kimlikleri klinik tarafından gizli tutuluyor. Saarbrücken yakınlarındaki Saarlouis ve çevresinde çok sayıda Türk aile yaşıyor. Klinikte her yıl 900 bebeğin dünyaya geldiği açıklandı. Bu arada babalık testi yaparak bebeklerinin başka bir aileden olduğunu öğrenen ailenin psikolojik tedavi gördüğü de belirtildi.

AYNISI PRAG'DA YAŞANDI

Saarlouis Kliniği'nde yaşanan olayın bir benzeri bundan yaklaşık 1 yıl önce Prag'da yaşanmıştı. Doğumdan sonra karışan iki bebek yanlış ailelere verilmişti. Skandal bir ailenin şüphelenmesi üzerine ortaya çıktı. Yapılan DNA analizleri sonucu bebeklerin gerçek aileleri bulundu. Bebekler birinci yaşlarını doldurmadan gerçek ailelerine verilerek haftalar süren bir sürecin sonunda hata giderilmiş oldu.




Kaynak: Hürriyet-Almanya


SoloManset278176.jpg


Almanya'da Saarlouis St. Elisabeth Kliniği'nde doğumdan sonra karışan bebeklerin aileleri tespit edilmeye başlandı.

ALMANYA'nın Saarland Eyaleti'ndeki Saarlouis St. Elisabeth Kliniği'nde doğumdan sonra 14 ailenin bebeğinin karıştığının iddia edilmesi üzerine harekete geçen yetkililer, bir bebeğin gerçek anne ve babasını tespit ettiler.

Konuya ilişkin bir açıklama yapan St. Elisabeth Kliniği Baştabibi Franz-Josef Backes, hangi aileye ait olduğu belirsiz iki bebekten birinin anne ve babasının kimliğinin kesinlikte tespit edildiğini bildirdi. DNA testi aracılığıyla bebeklerin kime ait olduğunun saptandığını belirten Franz-Josef Backes, hatadan mağdur olan ebeveynlerin psikolojik destek gördüklerini de sözlerine ekledi.
 
nosmoke.jpg


Sigara yasağı 8 eyalette başlıyor

Almanya'da restoran veya kafe gibi kamuya açık alanlarda geçerli olan sigara yasağı 1 Ocak 2008 tarihinden itibaren 8 eyalette daha yürürlüğe giriyor.


Geçtiğimiz aylarda Hessen, Aşağı Saksonya ve Baden-Württemberg eyaletleirnde başlayan yasak yeni yılın ilk saatlerinden itibaren Berlin, Bavyera, Brandenburg, Bremen, Hamburg, Saksonya-Anhalt ve Schleswig-Holstein'de de başlıyor.

Mecklenburg-Vorpommern'de ise kamu alanlarındaki yasak genişletilip diğer eyaletlerdeki gibi bütün kapalı alanları kapsayacak. Eyaletten eyalete değişen yasakyarın en ağırı Bavyera'dan geldi. Orada lokalerin ayrı sigara içme bölümlerinde bile sigara içme yasağı getirildi. Yeni yıl ile böylelikle toplam 11 eyalette artık kamuya açık alanlarda sigara içmek yasak olacak. Kalan diğer 6 eyalet de 2008 yılının ilerleyen aylarında yasağı yürürlüğe koymayı planlıyor. Böylece artık Almanya'nın hiç bir yerde içilemeyecek.


Chat cinayetine 12 yıl hapis

İnternetten Türkiye'de kendisine sevgili bulan karısını bilgisayar başında chatleşirken yakalayan ve 10 bıçak darbesiyle öldüren Kemal Doğan, Londra'da 12 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İNTERNETTEN Türkiye’de sevgili buldu diye karısıyla kavga eden ve çocuğu olmadığı için kendisini terketmeye kalkışan Aygül Doğan’ı (25) on bıçak darbesiyle öldüren Kahramanmaraşlı Kemal Doğan (37), Londra’daki ağır ceza Mahkemesi Old Bailey’de 12 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 2001 yılında Londra’ya gelen akraba çocukları karı-kocanın yuvası, 10 yıllık bir beraberlikten sonra Aygül Doğan’ın internetten sevgili bulmasıyla yıkıldı.

BİLGİSAYAR BAŞINDA YAKALADI

Bir kebapçı dükkanı çalıştıran Kemal Doğan, 2005 yılının aralık ayında, cep telefonuna kontür almak için işyerinden dışarı çıktı. Yoldaki internet kafede karısını bilgisayarın başında otururken görünce gözlerine inanamadı. Sessizce karısının oturduğu masanın arkasına gitti ve Aygül Doğan’ın gizlice yazışmalarını 10 dakika izledi. O gün özel makyaj yapmış karısı, Türkiye’deki sevgilisine 'Aşkım' diye hitap ediyor ve kamerayla dekoltesini gösteriyordu. Kocası daha fazla dayanamadı ve araya girerek şaşkına dönen eşini eve götürdü. Dha sonra ikili arasında tardtışma başladı.

ÖLMEK İSTEDİ

Tartışma, tanıdıkları Gazel Ailesi'nin telefon edip, eve misafirliğe gelmeleriyle yarıda kesildi. Misafirler gidince esas tartışma başladı. Aygül Doğan, 'Çocuğun olmadığı için ben seni terkederim' deyince, Kemal Doğan kendini kaybetti ve mutfaktan kaptığı bıçağı on kez karısının vücuduna sapladı. Bu darbelerden biri kalbe isabet ederek Aygül Doğan’ı ölümüne sebep oldu. Doğan daha sonra karakola teslim oldu. Bir akrabaları şöyle konuştu: 'Çocukları olmuyordu. Aygül Kemal’ı dışladı ve dışarda arayışa girince beraberlikleri cinayetle sonuçlandı'. Bunalıma giren Kemal Doğan’ın kaldığı cezaevinde birçok kez intihara teşebbüs ettiği öğrenildi.
 
Hannover'de bomba paniği

Hannover kentinin Linden Süd semtinde 2. Dünya Savaşı'ndan kalma uçak bombası bulundu. Pazar günü imha edileceği duyurulan bomba için semt sakinlerinin tahliyesine karar verildi.


ALMANYA'nın Hannover kentinde 2. Dünya Savaşı'ndan kalma uçak bombası bulundu. Türkler'in de yoğunlukta olduğu Linden Süd semtinde bulunan bomba 30 Aralık Pazar günü imha edilecek. Bulunduğu yerde imha edilecek bomba için semt sakinlerinin pazar gününe bulundukları bölgeyi terk etmeleri istendi.

TÜRKÇE DUYURU

Linden Süd semtinde imha edilecek bomba için Hannover Polisi Türkçe broşür dağıttı. Dağıtılan broşürde kimseye zarar gelmemesi içi pazar gününe kadar semt sakinlerinin bölgeyi boşaltmasına, ikinci bir duyuruya kadar evlerine dönmemeleri istendi.

Almanca’nın yanı sıra Türkçe olarak evlere dağıtılan broşürlerde şu açıklamalara yer verildi:

"Hannover'de (Linden semtinde) 2. Dünya Savaşı'ndan kalma bir uçak bombası bulunmuştur. Şu anda semt sakinleri açısından hiçbir tehlike yoktur, ancak bombanın etkisiz hale getirilmesi gerekmektedir. Bu amaçla bombanın bulunduğu yerin civarındaki güvenlik bölgesinin boşaltılması gerekmektedir. Semt sakinlerinin bölgeden rahat bir şekilde tahliye edilmesi için ücretsiz otobüs seferleri olacak ve kalacak yerleri olmayanlar için Ricklingen Freizeitheim'da yer tahsis edilmiştir. İmha çalışması pazar günü saat 08.00'de başlayacaktır. Semt sakinlerinin evlerine dönmesi için radyo ve televizyon aracılığıyla duyuru yapılacaktır.'
 
offf ya içim daraldı.Nişanlım almanya da ve şuanda gurbetçi adayıyım.Gelmek istemiyorummmmmmm
 
04.01.2008​

İşsizlik yardımı alana da vatandaşlık

Almanya'da işsizlik yardımı alan göçmenler, Alman vatandaşlığına geçebiliyorlar.


ALMANYA'da bir mahkeme halk arasında Hartz IV olarak bilinen İşsizlik Parası 2 alan yabancıların da Alman vatandaşlığına geçmeye hakları olduğuna karar verdi. Stuttgart İdari Mahkemesi'nin verdiği karara göre vatandaşlığa geçmek isteyen kişinin, kendisi dışında gelişen olayların sonucunda işsiz kalması durumunda, vatandaşlık başvurusu reddedilmemeli.

Çocuklara bakmalı

1992 yılında Almanya'ya gelen ve bu ülkede süresiz bir oturma iznine sahip olan 43 yaşındaki Angolalı'nın, 2003 yılında yaptığı Alman vatandaşlığına geçiş başvurusu konusunda karar verilmemesi üzerine mahkemeye başvurduğu ve davayı kazandığı bildirildi.

Mahkeme, 2006 yılında karısı ölen Angolalı'nın üç küçük çocuk babası olduğu ve 2005 yılından bu yana işsiz olduğuna dikkat çekerek, "Baba ve çocukları Alman vatandaşlığına alınmalı. Bu kişi, Almanya'da yerleşim iznine sahip olduğu gibi, sabıkası da yok ve Anayasaya bağlılığını da ifade etmiş durumda.

Gerçi kişi 2005 yılından bu yana İşsizlik Parası 2 (Hartz IV) alıyor. Ancak bu onun elinde olan bir durum değil. Çünkü yabancının, sorumlusunun kendisi olmadığı bir gelişmeden ötürü sosyal yardım alıyor olması, kişinin kendi geçimini kendisinin sağlaması gerektiği prensibini aratmamalı. Eğer baba yarım gün bir işe gidecek olsa dahi, bu kez de çocuklarının gelişimi olumsuz etkilenir. Üç ya da daha fazla çocuk olması durumunda bir iş verilmesine göz yumulamaz" dedi.

(Dosya numarası: VG Stuttgart 11 K 2187/06)



Kumar felakete sürükledi

Türkiye'de öğretmenlikten istifa ederek 13 yıl önce aile birleşimiyle Almanya'nın Duisburg Kenti'ne gelen Asım Günaydın, evinde kendini asarak intihar etti. Çevresinde çok sevilen iki çocuk babası Günaydın'ın kumar alışkanlığı nedeniyle arasının açık olduğu eşinden bir süredir ayrı yaşadığı öğrenildi.


TÜRKİYE'de öğretmenlik mesleğinden ayrılıp, 13 yıl önce evlenerek Almanya'nın Duisburg kentine yerleşen Zonguldaklı Asım Günaydın (39) evinde intihar etti. Kendini oturma odasının tavanına asan iki çocuk babası Günaydın'ın eşiyle arasının açık olduğu ve bir süredir ayrı yaşadıkları öğrenildi. Çiftin yakınları, Günaydın'ın kumar alışkanlığı yüzünden eşiyle sürekli tartıştıklarını söylediler.

EVİN SALONUNDA ASLI BULUNDU

Günaydın'ı evinde asılı bulan iş arkadaşı Yücel Ay, her sabah işe birlikte gittiklerini belirterek şöyle konuştu:
"Bir iskele firmasında birlikte çalışıyorduk. Çok değerli bir insandı. Beni iş arabasıyla sabaha karşı 05.15’te gelip alacaktı. Gecikince uyuya kaldı düşüncesiyle evine gittim. Evin lambası yanıyordu. Defalarca zile basmama ve cep telefonunu aramama rağmen kapıyı açmadı.

Dönüp firmanın bürosuna giderek durumu anlattım. Fakat içime bir kuşku düştü. Saat 10.30 sırasında bir daha gittim ve yine iş arabası parkta duruyordu. Evin lambası da hala yanıyordu. Çok şaşırdım ve Alman komşusuna durumu anlattım. Komşusuyla birlikte kapının zilini defalarca çaldık, ancak açmadı. Bir an belki eşine gitmiştir diye düşündüm.

Alman komşusundan eşinin oturduğu evi öğrendim ve eşine giderek Asım'ı sordum. O da bana evde olmadığını, nerede olduğunu da bilmediğini söyledi. Bunun üzerine eşiyle birlikte eve geldik, kapıyı açtığımızda cesediyle karşılaştık."

ÖĞRETMENLİK YAPMIŞTI

Türkiye’de üniversiteyi bitirdikten sonra ilkokul öğretmenliği yapan Asım Günaydın, akrabası H. adlı kadınla evlenerek Almanya'ya gelmişti. Çevresinde çok sevilen ve sayılan Günaydın'ın Günaydın 7 ve 9 yaşlarında iki çocukları dünyaya geldi.

Yakınları Asım Günaydın’ın kumara başlaması ile birlikte eşiyle aralarının açıldığını söylediler. Eşinin iki çocuğunu da alarak evden ayrılması üzerine bunalıma girdiği belirtilen Günaydın'ın ölümü çevrede üzüntü yarattı. Günaydın’ın cenazesinin memleketi Zonguldak’a defnedileceği açıklandı.



Yollarda kaos: 1 ölü, 20 yaralı

Almanya'da hafta sonu meydana gelen zincirleme kazalarda ikisi ağır olmak üzere toplam 20 kişi çeşitli yerlerinden yaralandı.


Höxter kentinde yoldan çıkarak bariyere çarpan bir otobüsün takla atması sonucu ise bir yolcu hayatını kaybetti. Cumartesi günü Nürnberg-Münih arasındaki A9 numaralı otoyolda meydana gelen kazada 23 araç birbirine girdi. Olayda ikisi ağır olmak üzere 8 kişi çeşitli yerlerinden hafif yaralandı. Kazanın aşırı süratten ve araçlar arasındaki mesafenin korunmamasından kaynaklandığı açıklandı.

Pazar günü Frankfurt ile Köln arasındaki A3 numaralı otoyolda meydana gelen zincirleme kazada ise 20 aracın hasar gördüğü bildirildi. Aşırı sürat sonucu meydana gelen kazada 12 kişinin olayı hafif sıyrıklarla atlattığı öğrenildi. Olayda 180 bin Euro'luk maddi hasar oluştu. Kaza nedeniyle otoyol dört saat boyunca trafiğe kapatıldı.



Enerji fiyatları el yakacak

Almanya'da yeni yılla birlikte elektrik ve gaz fiyatları ortalama yüzde 10 civarında zamlanacak.

Almanya'da bugünden itibaren elektrik ve gaz fiyatları ortalama yüzde 10 civarında zamlanacak. Bazı elektrik firmaları abone kaybını engellemek için üç yıllık sözleşme yapan abonelerine sabit fiyat garantisi vereceğini vaadederken diğer firmalar ise abone kaybını engellemek için çeşitli kampanyalan yapmaya hazırlanıyor.

Vatandaşlar ise ucuz enerji firması bulma arayışına girdiler. Almanya’nın en büyük elektrik dağıtım şirketlerinden EON yeni yılda yüzde 12 oranında zam yapacağını duyururken, RWE ise önümüzdeki yıldan itibaren elektrik fiyatlarına ortalama yüzde 10 zam yapacağını açıkladı. Ülkede halen hane başına yıllık tüketilen elektrik ortalama olarak sabit ücret olarak aylara bölünüyor, yıl sonunda ise tahmin edilen limitin altında kalınması durumunda elektrik firmasına ödenen fark geri alınırken, limitin aşılması durumunda ise limitin ne kadar aşıldığına bakılıp bu ücret yıl sonunda abonelerden tahsil ediliyor.

ÇARE ARIYORLAR

RWE yüksek fiyatlar yüzünden abone kaybının önüne geçmek amacıyla abonelerine 3 yıllık fiyat garantisi verecek. RWE ile anlaşma yapan ya da var olan anlaşmalarını uzatan aboneler 3 yıl boyunca elektriği kilovat saati 20,1 Cent'den kullanacak. Bir yıl içerisinde ise isteyen abone sözleşmesini bitirebilme hakkına sahip olacak. Diğer dağıtım firmaları da müşteri kaybının önüne geçebilmek için farklı yöntemler uygulamaya koyacak.

GAZ DA EL YAKACAK

Öte yandan yeni yılda halk, gazı da elektrik gibi zamlı tarifen kullanmaya başlayacak. Öte yandan ülkedeki tüketiciyi koruma dernekleri elektrik abonelerine bölgelerinde bulunan elektrik dağıtım firmalarının fiyatlarını araştırıp kendilerine en uygun tarifeye sunan şirketlere geçmeyi önerdiler. Bunun için aboneler internet üzerinden yaşadıkları yerin posta kodunu ve adresini vererek elektrik dağıtım firmalarının kilovat başı talep ettikleri ücretleri görebiliyorlar.


Anayasa Mahkemesi'ne taşısınlar

Hamburglu avukat Mahmut Erdem, Almanya'da çifte vatandaşlığı engelleyen bir yasa olmadığına dikkat çekerek, "Bir genç 23 yaşından sonra da çifte vatandaşlığını sürdürmek isterse bunun için Anayasal bir engel yok. Bir gencin bunu Anayasa Mahkemesi'ne taşıyıp yorumlatması gerekir" dedi.

ALMANYA'da Federal Meclis İçişleri Komisyonu'nun, çifte vatandaş olan yabancı kökenli gençlerin 18 yaşına geldiklerinde köken vatandaşlıkları ile Alman vatandaşlıkları arasında tercih yapmasını öngören "opsiyon uygulaması" için görüşlerini aldığı hukukçuların "Anayasaya aykırı" yorumundan sonra, Türk avukatlar da benzer yorumlar yaptılar.

Çifte vatandaşlık mümkün

Almanya'nın Hamburg kentinde yaşayan avukat Mahmut Erdem ile Stuttgart yakınlarındaki Ditzingen'de avukatlık yapan Macit Karaahmetoğlu, gençleri böyle bir zorlamayla karşı karşıya bırakan uygulamayı eleştirdiler.
Avukat Mahmut Erdem, "Alman Anayasası'nda çifte vatandaşlığı engelleyen bir madde olmadığına dikkat çekerek, "Kural olarak Almanya'da çifte vatandaşlık imkanı var. En azından Anayasaya ters bir durum teşkil etmez çifte vatandaşlık. Ancak uluslararası bir sözleşme olan Viyana Anlaşması 'çifte vatandaşlık engellenmeli' deniyor. Almanya bu anlaşmayı geçmişte çok katı bir şekilde uyguladı ve hala uyguluyor" dedi.

Alternatif sunuldu

2000 yılında yürürlüğe giren Vatandaşlık Yasası'yla gençlere bir alternatif sunulduğunu belirten Mahmut Erdem, "Bu alternatif gençlerin 23 yaşına kadar çifte vatandaşlığı taşıma ve 23 yaşında tek vatandaşlıkta karar kılmaları şeklinde. Ancak bir genç iki vatandaşlığını 23 yaşından sonra da taşımak isterse, aslında bunun için anayasal bir engel yok. Bir gencin bunu Anayasa Mahkemesine kadar taşıyıp, yorumlatması gerekir" diye konuştu.

Yasa, eşitliğe de aykırı

Macit Karaahmetoğlu da, Vatandaşlık Yasası'nın anayasal bakımdan çok "sakıncalı" olduğunu belirterek, "Bir yandan Alman vatandaşlığının elinden alınmasını düzenleyen yasaya, bir yandan da eşitlik ilkesine aykırı" dedi.

Opsiyon uygulamasında sözkonusu kişilerin bir eylem nedeniyle vatandaşlıklarını kaybetmediklerine dikkat çeken Karaahmetoğlu, "Burada, örneğin bir başka ülkenin vatandaşlığına geçmeleri durumunda Alman vatandaşlığını kaybedeceklerini bile bile bir eylemde bulunmuyorlar. Burada kişilerden, kendilerinin bir eylemde bulunup ikinci vatandaşlığından çıkmasını sağlayacak bir eylemde bulunmaları bekleniyor. Aksi taktirde de Alman vatandaşlığının elinden alınacağı söyleniyor. Bu da, Anayasa'nın 16. maddesinin 1. paragrafının 1. bendine göre mümkün değil" dedi.

Gençlere, reşit olduklarında ilgili makamlara başvurup Alman vatandaşlığını korumak istediklerini söylemelerini tavsiye eden Karaahmetoğlu, "Aynı zamanda köken vatandaşlığının korunması için izin istesinler. Bu iznin verilmemesi halinde ise mahkemeye başvurup, temel haklarının zedelendiğini belirterek dava açmalılar" dedi.
 
Suç işleyen kapı dışarı
Bundan kolayı olmaz vallahi
Almanya başbakanı Merkel in verdiği bir demeçte, yabancıların Almanya da aldığı cezalar üç yıllı geçince sınır dışı ediliyordu, biz bu zamanı bir yılla indireceğiz demiş.
Ne mutlu ona bravo.
Peki, kendi gençleri suç işlediği zaman onları nereye gönderecek.
Biz yabancılar hemen, hemen eli yıla yakın bu ülkede ağır şartlar altında modern köleler gibi çalışıp bizden istenen tüm görevleri yerine getirip Almayanın kalkınmasında büyük katkıda bulunuyoruz (karın tokluğuna, itile kakıla, ikinci sınıf insan muamelesi görerek).
Vergilerimizi zamanında ödüyoruz,
Milyarlarımız bankalarında, ekonomilerine büyük katkıda bulunuyoruz.
O zaman bizde Almayanın vatandaşıyız
Bu ülkede Almanlar kadar bizimde haklarımız korunmalı , eli senelik misafir olmaz.
Gençlerimizin problemlerini çözmek onların vazifesi.
Bizler çalıştığımız için çocuklarımızı onlar yetiştiriyor,
Okul sistemleri,
Kreş sistemleri.
Terbiyeleri.
Dilleri
Giyimleri
Onlardan öğreniyor çocuklarımız.
Biz hiçbir şey yapamıyoruz, neden mi ?
Çükü biz Almanlara göre geri kalmışız
Almanlar böyle bakıyor biz
Haliyle çocuklarımızda öyle bakıyor
Bizden gelen hiçbir öğüdü öneriyi dinlemiyorlar
Buna göre eyer yetiştirilmelerinde bir yanlış varsa,
bu Alman çocuk yetiştirme sistemindeki arızadan dolayıdır.
Bizim gençlerimiz de akılı, çalışkan, başarılı
Fakat araların da arıza çıkaranlarda vardır elbet
ama bu gençlere yardım etmeyi deneme yerine,
Onları başlarından savarak kurtulmayı yeğlemek
Kendilerini gelişmiş modern insan topluluğu sayan Almanlara böyle tavırlar yakışmaz.
Sorun yoksa sahipleniyorlar, sorun varsa sür sınır dışına bize ne diyorlar.
Şimdi soruyorum yabancı gençleri bu hale getiren sizin elit sistemleriniz değimli?.
Bu sorunu çözmekte sizin işiniz öyle değimli ?
Bizler ülkemizden geldiğimizde suç statiklerine baksınlar oranlar nasıldı, ama biz Alman terbiye sistemiyle yetiştirilmemiştik.
Sosyal, insan hakları konusunda dünyaya yön gösteren, kendilerini elit sayan Almanların böylesi kararlar aldıklarını açıklamaları hangi kategoriye sığar anlamadım.
Sizden ricam böylesi katı kararlar almadan insan olduğunuzu unutmayın.

Saygı bize
Gülçin Kaçar
 
Suç işleyen kapı dışarı
Bundan kolayı olmaz vallahi
Almanya başbakanı Merkel in verdiği bir demeçte, yabancıların Almanya da aldığı cezalar üç yıllı geçince sınır dışı ediliyordu, biz bu zamanı bir yılla indireceğiz demiş.
Ne mutlu ona bravo.
Peki, kendi gençleri suç işlediği zaman onları nereye gönderecek.
Biz yabancılar hemen, hemen eli yıla yakın bu ülkede ağır şartlar altında modern köleler gibi çalışıp bizden istenen tüm görevleri yerine getirip Almayanın kalkınmasında büyük katkıda bulunuyoruz (karın tokluğuna, itile kakıla, ikinci sınıf insan muamelesi görerek).
Vergilerimizi zamanında ödüyoruz,
Milyarlarımız bankalarında, ekonomilerine büyük katkıda bulunuyoruz.
O zaman bizde Almayanın vatandaşıyız
Bu ülkede Almanlar kadar bizimde haklarımız korunmalı , eli senelik misafir olmaz.
Gençlerimizin problemlerini çözmek onların vazifesi.
Bizler çalıştığımız için çocuklarımızı onlar yetiştiriyor,
Okul sistemleri,
Kreş sistemleri.
Terbiyeleri.
Dilleri
Giyimleri
Onlardan öğreniyor çocuklarımız.
Biz hiçbir şey yapamıyoruz, neden mi ?
Çükü biz Almanlara göre geri kalmışız
Almanlar böyle bakıyor biz
Haliyle çocuklarımızda öyle bakıyor
Bizden gelen hiçbir öğüdü öneriyi dinlemiyorlar
Buna göre eyer yetiştirilmelerinde bir yanlış varsa,
bu Alman çocuk yetiştirme sistemindeki arızadan dolayıdır.
Bizim gençlerimiz de akılı, çalışkan, başarılı
Fakat araların da arıza çıkaranlarda vardır elbet
ama bu gençlere yardım etmeyi deneme yerine,
Onları başlarından savarak kurtulmayı yeğlemek
Kendilerini gelişmiş modern insan topluluğu sayan Almanlara böyle tavırlar yakışmaz.
Sorun yoksa sahipleniyorlar, sorun varsa sür sınır dışına bize ne diyorlar.
Şimdi soruyorum yabancı gençleri bu hale getiren sizin elit sistemleriniz değimli?.
Bu sorunu çözmekte sizin işiniz öyle değimli ?
Bizler ülkemizden geldiğimizde suç statiklerine baksınlar oranlar nasıldı, ama biz Alman terbiye sistemiyle yetiştirilmemiştik.
Sosyal, insan hakları konusunda dünyaya yön gösteren, kendilerini elit sayan Almanların böylesi kararlar aldıklarını açıklamaları hangi kategoriye sığar anlamadım.
Sizden ricam böylesi katı kararlar almadan insan olduğunuzu unutmayın.

Saygı bize
Gülçin Kaçar
 
Demek ki Alman nüfusu artmış:)
Ya da Merkel in amacı ülkesini ekonomik krize sokmak. Gerçi orda fazla sabıkalı Türk olduğunu sanmıyorum. O yüzden endişeye mahal yok bence.
 
cok güzel bir paylasim canim emegine saglik, ya iste bu isler böyle artik ihtiyaclari kalmadi almanlarin bize en iyisimi bir kac yeni yasa cikarip biran evel topluca bu türklerden kurtulmak, merkel hanim zaten Ossi oldugu icin yabanci düsmanligi kaninda var hic sasmamak lazim.

Türkiyede ingiliz bir kiza tecavüz eden o adi alman cocugunu hic suclu olarak kabul etmediler ama sanki magdur rölüne soktular cocugu sirf türkiyede hapiste diye sanki türkler sucsuz yere tiktilar onu iceri gibi senaryolar falan.

Ay bazen gercekten nefret ediyor insan allah yardimcimiz olsun.
 
X