- 12 Temmuz 2006
- 35.028
- 30.373
- 60
Tuğla boyutlarından kalın tuşlu modellere, tuşlu telefonlardan dokunmatik ekranlara. Elimizden düşürmediğimiz cep telefonları akıllaşana dek belirli süreçler geçirdi. Gelişimin sonu olmadığı günümüz bilgi çağında ise akıllı telefonlar yeni bir evrim dönemine daha girdiler: pop-up kameralar.
Her geçen yıl; ay, gün, hatta saat sonunda teknolojik olarak biraz daha ilerlemiş oluyoruz. Her ne kadar bu gelişim son tüketiciye belirli bir araştırma, geliştirme kısaca belirli bir süre sonunda ulaşıyor olsa da teknoloji, hiç olmadığı kadar hızlı gelişiyor. Yıllar önce sevdiklerimizin yazdığı mektupları okuyabilmek için günlerce beklememiz gerekirken şimdi söylemek, anlatmak istediklerimizi parmaklarımızın ucundaki telefonlar ile saniyeler içerisinde karşı tarafa iletebiliyoruz.
Bugün ise cep telefonları, birbirimize mesaj taşımaktan çok daha fazlasını yapabilir konumdalar. Cep telefonları ilk dönemlerinde ağır, büyük ve fazla kullanışsızdı. Daha sonraları gelişen teknoloji, donanım boyutlarını ufalttı ve cep telefonları daha kibar ve çok daha gelişmiş bir hale büründüler. Ancak gelişimin sınırı olmadığı için yeni bir atılım ve değişim yaşandı. 2007 yılında tanıtılan ilk iPhone ile cep telefonu çağı, yerini akıllı telefonlara bıraktı. Öyle bir değişim furyasıydı ki dünyanın en büyük cep telefonu üreticisi Nokia bile, bu hızlı değişimin arasında yok olup gitti. Değişime ayak uydurabilenler ise daha şanslı.
Akıllı telefonlar önceki nesilde gördüğümüz tuşlu yapıyı bir kenara bırakarak kullanıcıya çok daha rahat kullanım imkanı sunan dokunmatik paneller getirdi. daha büyük ekranlar ve daha kolay yönetim elbette insanlar için yeni ve cazibeli göründü. Fakat akıllı telefonu akıllı yapan sadece ekranı da değildi. Daha şık tasarımlar, performansı yüksek işlemciler, masaüstünden geri kalmayan sistem yazılımları, birbirinden faydalı uygulamalar ve gerçeğe en yakın görüntüyü sunabilen kameralar.
Günümüz akıllı cep telefonu üretici firmalarının sunduğu cihazlara bakacak olursak hemen hemen hepsi aynı şeyleri farklı şekilde güncelleyerek önümüze koyuyor. Örneğin iPhone X çıkana kadar Apple, neredeyse 4 telefonunda aynı tasarımı geliştirilmiş donanımlar kullanarak pazarladı. Aynı şekilde Samsung, oturttuğu tasarım dili üzerine geliştirilmiş donanım ve uygulamalar ekleyerek tüketicilere ulaşmaya çalıştı. Hemen hemen her akıllı telefon, daha yüksek çözünürlük, daha iyi kamera ve daha iyi işlemci vaadi ile gelirken ekstra olarak farklı şeyler sunmuyor. Her ne kadar kullanıcı daha yenilikçi şeyler beklese de görünen şeyler hep aynı.
Son birkaç yıldır ise üreticiler, tüketici odaklı tasarımlar ile uğraşmaya başladı. Bunlardan kuşkusuz en güncel olanı daha büyük ve sınırsız ekran isteği. Açıkçası avucumuzda tuttuğumuz ekranın bizlere sunabileceği şey aynı kalsa da bunu sunuş biçimi biz tüketicileri daha çok etkiliyor.
Çerçevesiz ekran dönemi henüz yeni başladı. Üreticiler ardı arkası kesilmeyen ve neredeyse yok çerçeveli akıllı telefonları bir bir piyasaya sunmuş durumda. Ancak tartışmasız iktisat kuralı, akıllı telefon pazarında da doyum noktasına yaklaşıldığını gösteriyor. Çerçevesiz ekranlar haricinde tüketiciler daha farklı şeyler bekliyor. Yakın zamanda yüz tanıma teknolojisi bu isteklerin bir meyvesi. Tabii ki her yeni eklenti beraberinde bir şeylerden feragat gerektiriyor. Örneğin daha ince bir telefon istiyorsanız 3.5mm jacktan vazgeçmelisiniz. Ya da daha ufak bir telefon istiyorsanız batarya boyundan ve dolayısı ile daha fazla şarj süresinden feragat etmeniz gerekir. İşte sınırsız ekranlarda da feragat dönemi başladı ve bu feragat yeni bir tasarım döneminin kapılarını açtı.
Son model bir akıllı cep telefonu muhtemelen neredeyse sıfır çerçeveye sahiptir. Neredeyse kısmı ise cihazın akıllılığını arttıran çeşitli sensör ve donanımlara ayrılmıştır. Örneğin iPhone X, şahsen gram zevk duyamadığım çentik tasarımı ile bunu bize kanıtladı. Bu tasarıma göre telefon ekranı olabildiğince yayılarak çerçeve oranı düşürülüyor. Ancak cihaz yüz tanıma, ön kamera, yakınlık sensörü ve ahize gibi donanımlar ekran içine gömülemediği için tüm bu donanımlar ufak bir alana sıkıştırılıyor. Neticede TV üzerine konulan dantel misali bir ekrana sahip oluyorsunuz.
Samsung ise bu konuda daha dirayetli davranan ve çentik tasarımına uymayan (iyi ki) firmalardan biri. Çerçeveler hem yukarında hem aşağıdan daha ince ancak çentik veya bölme olmadığı için daha temiz bir görünüm elde ediyorsunuz. Gerekli donanımlar ise ekran üzerinde ayrılan ince şeritte sıralanmış oluyor. Ancak bu tasarım problemi iki farklı üretici tarafından aşılmışa benziyor. Çözüm yolu ise, pop-up kameralar ya da donanımlar. Bu firmalardan biri Vivo, diğeri ise OPPO. Vivo bu alanda daha erken davranma şansını elde etmiş olsa da OPPO, tasarımı bir adım daha öne taşıyan firma olmuş.
Pop-up kameralar, bazı eski tuşlu telefonlarda gördüğümüz kızaklı sisteme benzetilebilir. Buna göre kamera, ekranın altında saklanmış oluyor ve cihaz içerisindeki kamera uygulaması ile ortaya çıkıyor. Ancak eskiden farkı ise tüm bu sürecin motorlu mekanik parçalar ile kendiliğinden gerçekleşiyor olması. Vivo, NEX modeli ile bu sistemi kullanan ilk telefon oldu. Cihaz, arka kısımdaki kamerayı yine görünür olarak saklarken, ön kamerayı cihazın ekran altına gizlemiş. Haliyle ekran daha geniş tutulabilmiş. Cihaz üzerinden ön kamerayı açtığınızda ise kamera olduğu yerden yükseliyor ve çalışmaya başlıyor.
Öte yandan OPPO yeni duyurduğu Find X ile bu süreci bir adım öne taşımış. Artık sadece ön kamera değil arka kamera da cihaz içerisine gömülmüş. Derinlik algılayıcı sensörler, yüz tanıma sensörleri ve diğer sensörler de yine bu alana sığdırılmış. Kameraya ulaşmak istediğinizde ise olduğu yerden yükselen kamera kullanıma hazır hale geliyor. Üstelik yüz tanıma sisteminde de herhangi bir problem yaşamıyorsunuz çünkü mekanik olan bu donanımlar son derece hızlı çalışıyor.
Pop-up kameralar öyle görünüyor ki akıllı telefon dünyasında yeni bir trend başlatacak. Her ne kadar bunu söylemek için erken olsa da bu sistemin çok etkileyici olduğu aşikar. Tabii ki büyük firmalar, Samsung ve Apple’ın yeni modellerinde neler göreceğimiz de önemli. Çünkü bazı kaynaklar tüm bu pop-up sistemini değil, doğrudan ekran içine yerleştirilmiş donanımları görebileceğimizi belirtiyor. Haliyle diğer üreticiler, sektöre yön veren bu iki firmayı takip edip bu sistemi hiç kullanmayabilir.
Açıkçası ben bu sistemin daha cazip ve etkileyici olduğu kanaatindeyim. Üstelik olay sadece kameraya değil, diğer donanımlara da uyarlanabilir. Örneğin pop-up 3.5mm gibi. Peki sizler bu yeni tasarım dili olan pop-up kameralar hakkında neler düşünüyorsunuz? Akıllı telefonlar için yeni bir trend başlayacak mı?
pchocasi.com.tr
Son düzenleme: