- 20 Haziran 2007
- 4.250
- 27
- 358
- 45
BİRİNCİ ÖNERİ Nusret Kaya'dan. Nusret Kaya bir psikiyatrist. Hemen telaşlanmayın, şu anda ikinci kitabını okuyorum daha antidepressanlardan hiç bahsetmedi :). 1978'de ABD'de uyku bozuklukları ve rüya analizleri üzerine iki yıl master yapmış ve danışanlarına yirmi dört yıldır rüya analizi ağırlıklı tedavi uyguluyormuş. Psikolojik Virüslerden Temizlenme adlı kitabında; "Rüyalarınızı hatırlıyorsanız kahvaltıdan önce yazın, kimseye anlatmayın." diyor.
Anne rahmindeki dokuz ay on beş günlük dönemimizde ve mantıklı zihnin oluşmadığı hayatımızın ilk iki yılında etraftan emdiğimiz negatif kayıtlar rüyalar aracılığı ile ifade buluyormuş.
Yazmak denen sihirli güç burda da devrede.
Kısacası her bişeyi yazacağız işte. Her şeyi... Şifalanmak istiyorsan kalemi kağıdı yanında hazır edeceksin kardeşim. Rüyanı da yaz. Analiz etmeyi bilmesen de yaz. Ben iki-üç gündür uyguluyorum, gayet zevkli. Belki de kendi kendime rüya analizi yapmayı bile öğrenirim, kim bilir? Bu arada yorum, tabir ya da tefsir değil analiz kelimesini kullandığıma dikkat edin. Yazar bizi bu konuda özellikle uyarıyor.
İKİNCİ ÖNERİ David Burns'den. David Burns de bir psikiyatrist. İyi Hissetmek adlı kitabı 1994 yılında ABD'de yapılan bir araştırmada terapistlerin depresif danışanlarına önerdiği kitaplardan oluşan bin kitaplık listenin birinci sırasında yer alıyor. Yazar bizi bir bilek sayacı ile olumsuz düşünceleri izlemeye davet ediyor. Geçen sene uyguladığım bir öneriydi bu. Bilek sayacını spor eşyaları satan mağazalarda aramıştım ama bulamamıştım. Ben de gidip hac malzemeleri satan dükkandan elektronik tesbih almıştım :).
Zihninizden her olumsuz düşünce geçişinde düğmeye basın ve günün sonunda puanınızı bir deftere kaydedin. İlk zamanlar elde ettiğiniz yüksek puanlar sizi korkutmasın, gün geçtikçe olumsuz düşünce sayınız düşüyor.
Olumsuz düşüncelerin o kadar da korkulacak şeyler olmadığını faketmek açısından güzel bir uygulama.
Onlar sadece düşünceler. Gelirler, geçerler.
ÜÇÜNCÜ ÖNERİ Osho'dan. Osho'nun ünvanı nedir bilmiyorum :). "Dene! Gününe gülerek başla ve gülerek bitir. Zamanla göreceksin ki bu iksinin arasında gittikçe daha fazla kahkaha atıyorsun." diyor Martıları Seven Adam adlı kitapta.
Denedim. Hiç sebep yokken bir anda gülmek insanın bu sefer de bu yaptığına gülmesine neden oluyor. Gülme gülmeyi doğuruyor. Eğlenceli bir eylem. Kendimize ve birbirimize ortada bir sebep yokken gülmeyi hatırlatalım.
DÖRDÜNCÜ ÖNERİ Saim Koç'tan. Saim Koç yazar ve yaşam koçu. İletişimde Ustalaşmak adlı kitabında "Sohbet süresinin yüzde ellisini karşınızdaki kişiyi dinlemek için kullanın." önerisini okuduğumdan beri yazarın bu önerisi ilginç bir şekilde sohbetlerim sırasında sık sık aklıma gelir.
Normalde bir okumada bir öneriyi hayata geçirdiğim pek olmaz ama bu öneriyi tek okuyuşta hayata geçirdim. Belki siz de burda okuduktan sonra bu öneriyi hayata geçireceksiniz.
BEŞİNCİ ÖNERİ Hale Dwoskin'den. Hale Dwoskin Sedona Yöntemi adlı duygusal yük boşaltma tekniğinin kurucusu. Nasıl bir ünvansa bu böyle :). "Baban ne iş yapıyor?" diye bir soru sorulduğunu düşünsenize Hale'in çoçuğuna (çocuğu var mı onu da bilmiyorum ya). "Şeyyyy, duygusal yük boşaltma tekniği kurucusu" :))).
Sedona Yöntemi adlı kitabında kendimizle ilgili olarak hoşlandığımız ve hoşlanmadığımız şeyler şeklinde liste çıkarmamızı öneriyor. "Bu, gözünüzü açan ve çok özgürleştiren bir deneyim olabilir." diyor.
İşlemin ayrıntıları için kitaba başvurabilirsiniz. Çok etkili bir yöntem, bence deneyin. Yöntemin özünü keşfeden kişi olan Lester Levenson'un bir sözüyle bu paragrafı sonlandırma niyetindeyim: "Eğer seni seversem, ben kendimi harika hissederim. Eğer sen beni seversen, sen kendini harika hissedersin."
Bu söz her defasında yüzümde kocaman bir gülümseme meydana getirir. Siz nasıl bir tepki verdiniz?...
ALTINCI ÖNERİ Christine Page'den. (Altı erkek, bir kadın oldu bu seferliğine ama bir daha öneri listesi yazarsam buna dikkat edeceğim söz.) Christine Page bir tıp doktoru ama zihin-beden tıbbıyla meşgul. (Ahhh, ahhh, benim tam da hayal ettiğim şey.... Burda bunu yazayım ki hayalim bilmem kaçıncı kez yazılı hale gelmiş olsun :).
Sağlıkta Yeni Ufuklar adlı kitabında bizlere "Korku kelimesinin açılımını hatırlayalım" diyor. Korku kelimesinin ingilizce karşılığı FEAR. Yani, False Expectations of an Altered Reailty. Yani, Değiştirilmiş Gerçeklikle ilgili Asılsız Beklentiler. Arasıra bu açılımı hatırlamakta fayda var.
YEDİNCİ ÖNERİ Onur Sargın'dan. Onur Sargın şimdilik tıp öğrencisi. İlerde zihin-beden tıbbıyla meşgul olmak istiyor. Kitaplardan, eğitimlerden, CDlerden, internetten ve zaman zaman da zihninde yanan ampullerden bu konuda güzel bilgiler öğreniyor ve ilk olarak kendinde ve daha sonra aile ve arkadaşlarında öğrendiklerini uyguluyor.
Onun önerisi zihne tekrar tekrar gelen düşüncelerle ilgili. Böyle zihninizi sık ziyaret eden bir düşünceyle başınız dertte ise o düşünceye "Sen hangi duyguyu temsil ediyorsun?" şeklinde bir soru sormamızı ve o düşüncenin beraberindeki duyguyu net bir şekilde tanımlamamızı öneriyor.
Şimdilik bir kitabı yok ama Geneen Roth'un Sevginin Yerini Yemek Alınca adlı kitabını çok kıskanıyor. "Keşke bu kitabı ben yazsaydım." diye düşünüyor zaman zaman. Ve idoller defterinin ilk sayfasında Nil Gün'ün fotoğrafı yer alıyor.
alıntıdır ama aynen katılıyorum
sevgilera.s.
Anne rahmindeki dokuz ay on beş günlük dönemimizde ve mantıklı zihnin oluşmadığı hayatımızın ilk iki yılında etraftan emdiğimiz negatif kayıtlar rüyalar aracılığı ile ifade buluyormuş.
Yazmak denen sihirli güç burda da devrede.
Kısacası her bişeyi yazacağız işte. Her şeyi... Şifalanmak istiyorsan kalemi kağıdı yanında hazır edeceksin kardeşim. Rüyanı da yaz. Analiz etmeyi bilmesen de yaz. Ben iki-üç gündür uyguluyorum, gayet zevkli. Belki de kendi kendime rüya analizi yapmayı bile öğrenirim, kim bilir? Bu arada yorum, tabir ya da tefsir değil analiz kelimesini kullandığıma dikkat edin. Yazar bizi bu konuda özellikle uyarıyor.
İKİNCİ ÖNERİ David Burns'den. David Burns de bir psikiyatrist. İyi Hissetmek adlı kitabı 1994 yılında ABD'de yapılan bir araştırmada terapistlerin depresif danışanlarına önerdiği kitaplardan oluşan bin kitaplık listenin birinci sırasında yer alıyor. Yazar bizi bir bilek sayacı ile olumsuz düşünceleri izlemeye davet ediyor. Geçen sene uyguladığım bir öneriydi bu. Bilek sayacını spor eşyaları satan mağazalarda aramıştım ama bulamamıştım. Ben de gidip hac malzemeleri satan dükkandan elektronik tesbih almıştım :).
Zihninizden her olumsuz düşünce geçişinde düğmeye basın ve günün sonunda puanınızı bir deftere kaydedin. İlk zamanlar elde ettiğiniz yüksek puanlar sizi korkutmasın, gün geçtikçe olumsuz düşünce sayınız düşüyor.
Olumsuz düşüncelerin o kadar da korkulacak şeyler olmadığını faketmek açısından güzel bir uygulama.
Onlar sadece düşünceler. Gelirler, geçerler.
ÜÇÜNCÜ ÖNERİ Osho'dan. Osho'nun ünvanı nedir bilmiyorum :). "Dene! Gününe gülerek başla ve gülerek bitir. Zamanla göreceksin ki bu iksinin arasında gittikçe daha fazla kahkaha atıyorsun." diyor Martıları Seven Adam adlı kitapta.
Denedim. Hiç sebep yokken bir anda gülmek insanın bu sefer de bu yaptığına gülmesine neden oluyor. Gülme gülmeyi doğuruyor. Eğlenceli bir eylem. Kendimize ve birbirimize ortada bir sebep yokken gülmeyi hatırlatalım.
DÖRDÜNCÜ ÖNERİ Saim Koç'tan. Saim Koç yazar ve yaşam koçu. İletişimde Ustalaşmak adlı kitabında "Sohbet süresinin yüzde ellisini karşınızdaki kişiyi dinlemek için kullanın." önerisini okuduğumdan beri yazarın bu önerisi ilginç bir şekilde sohbetlerim sırasında sık sık aklıma gelir.
Normalde bir okumada bir öneriyi hayata geçirdiğim pek olmaz ama bu öneriyi tek okuyuşta hayata geçirdim. Belki siz de burda okuduktan sonra bu öneriyi hayata geçireceksiniz.
BEŞİNCİ ÖNERİ Hale Dwoskin'den. Hale Dwoskin Sedona Yöntemi adlı duygusal yük boşaltma tekniğinin kurucusu. Nasıl bir ünvansa bu böyle :). "Baban ne iş yapıyor?" diye bir soru sorulduğunu düşünsenize Hale'in çoçuğuna (çocuğu var mı onu da bilmiyorum ya). "Şeyyyy, duygusal yük boşaltma tekniği kurucusu" :))).
Sedona Yöntemi adlı kitabında kendimizle ilgili olarak hoşlandığımız ve hoşlanmadığımız şeyler şeklinde liste çıkarmamızı öneriyor. "Bu, gözünüzü açan ve çok özgürleştiren bir deneyim olabilir." diyor.
İşlemin ayrıntıları için kitaba başvurabilirsiniz. Çok etkili bir yöntem, bence deneyin. Yöntemin özünü keşfeden kişi olan Lester Levenson'un bir sözüyle bu paragrafı sonlandırma niyetindeyim: "Eğer seni seversem, ben kendimi harika hissederim. Eğer sen beni seversen, sen kendini harika hissedersin."
Bu söz her defasında yüzümde kocaman bir gülümseme meydana getirir. Siz nasıl bir tepki verdiniz?...
ALTINCI ÖNERİ Christine Page'den. (Altı erkek, bir kadın oldu bu seferliğine ama bir daha öneri listesi yazarsam buna dikkat edeceğim söz.) Christine Page bir tıp doktoru ama zihin-beden tıbbıyla meşgul. (Ahhh, ahhh, benim tam da hayal ettiğim şey.... Burda bunu yazayım ki hayalim bilmem kaçıncı kez yazılı hale gelmiş olsun :).
Sağlıkta Yeni Ufuklar adlı kitabında bizlere "Korku kelimesinin açılımını hatırlayalım" diyor. Korku kelimesinin ingilizce karşılığı FEAR. Yani, False Expectations of an Altered Reailty. Yani, Değiştirilmiş Gerçeklikle ilgili Asılsız Beklentiler. Arasıra bu açılımı hatırlamakta fayda var.
YEDİNCİ ÖNERİ Onur Sargın'dan. Onur Sargın şimdilik tıp öğrencisi. İlerde zihin-beden tıbbıyla meşgul olmak istiyor. Kitaplardan, eğitimlerden, CDlerden, internetten ve zaman zaman da zihninde yanan ampullerden bu konuda güzel bilgiler öğreniyor ve ilk olarak kendinde ve daha sonra aile ve arkadaşlarında öğrendiklerini uyguluyor.
Onun önerisi zihne tekrar tekrar gelen düşüncelerle ilgili. Böyle zihninizi sık ziyaret eden bir düşünceyle başınız dertte ise o düşünceye "Sen hangi duyguyu temsil ediyorsun?" şeklinde bir soru sormamızı ve o düşüncenin beraberindeki duyguyu net bir şekilde tanımlamamızı öneriyor.
Şimdilik bir kitabı yok ama Geneen Roth'un Sevginin Yerini Yemek Alınca adlı kitabını çok kıskanıyor. "Keşke bu kitabı ben yazsaydım." diye düşünüyor zaman zaman. Ve idoller defterinin ilk sayfasında Nil Gün'ün fotoğrafı yer alıyor.
alıntıdır ama aynen katılıyorum
sevgilera.s.