- 28 Mart 2012
- 8.170
- 2.003
Her dönem popülerliğini koruyan, son dönemlerde moda olan veya nadir bulunan 2014 kız bebek isimleri ve anlamları...
A
AÇELYA: Fundagillerden çok renkli çiçekler açan bitki
AHSEN: Çok güzel, olağanüstü güzel
AHU: Ceylan, karaca 2.Çok güzel,ince,zarif kadın.
AJDA: Filiz,sürgün. Çok genç.
AJLAN: Hızlı, çabuk, telaşlı
AKASYA: Güzel kokulu bir süs bitkisi
AKGÜN: Parlak gün, uğurlu gün, ışıklı gün
AKTAN: Ak renkli tan; Kutlu tan, uğurlu tan
ALÇİN: Kızıl renkli küçük bir kuş
ALEV: Yanan cisimlerin görüntüsünü tarif etmek için kullanılan bir kelime
ALGIN: Birine gönül vermiş, vurgun, tutkun
ANDAÇ: Anılar, hatıralar
ANIL: Başkaları tarafından sözün edilsin
ARMAĞAN: Hediye, ödül
ARZU: Herhangi bir şey için duyulan aşırı istek
ARZUM: İsteğim,dileğim,hevesim.
ASENA: Dişi kurt, güzel kız
ASLI: Temelli,köklü. Bir şeyin benzeri.
ASU: Azgın, huysuz, isyan eden. Afacan.
ASUMAN: Gökyüzü
AYBEN: Ben ayım anlamında
AYBİKE: Ay gibi güzel kız
AYCAN:Ay gibi sevilen,aydınlık can.
AYÇA: Yay biçimindeki ay,Hilal.
AYDA: Dere kıyılarında yetişen bir bitki
AYDAN: Güzelliğini aydan almış,ay gibi parlak ve güzel
AYDENİZ: Hem ay, hem de deniz
AYGÜN: Hem ay, hem gün
AYLA: Bazı yıldızların ve ayın etrafındaki ışık çemberi
AYLİN: AYLA ile aynı anlamdadır
AYNUR:Ay ışığı
AYSEL:Ay gibi olan güzelliğiyle nam salmış olan
AYSU: Ay gibi parıltılı ve su gibi berrak.
AYSUN:Ay gibi ışıltılı ve güzel.
AYŞE: Rahat ve huzur içinde yaşayan
AYŞEGÜL:Güller içinde mutlu yaşayan.
AYŞEN:Neşeli,gülen,aydınlık.
AYŞİM,AYŞİNarlak ışık saçan.
AYTEN:Güzel bir tene sahip olan.
AZRA: Üstünde hiç yürünmemiş kum; Yeni yetme kız
B
BAHAR: Yazla kış arasında olan mevsim. Güzellik,gençlik çağı.
BALIN: Yar, sevgili
BANU: Prenses; Hanımefendi. Yeni evli gelin.
BAŞAK: Ekinlerin tanelerini taşıyan baş kısmı
BEGÜM: Hanım; Kadın hükümdar.
BELDE: Memleket, şehir, kasaba
BELGİN: Kesin ve eksiksiz belirlenen
BELKIS:Efsaneye göre Hz. Süleyman zamanındaki Saba melikesinin adı.
BELMA:Uysal,sakin.
BENAN: Parmak uçları
BENAY: Ben ayım, ay gibiyim
BENGİ,BENGÜ: Ölümsüz, sonsuz
BERGÜZAR: Anılmak için verilen şey, andaç
BERİL: Zümrüt
BERİN,BERRİN: En yüksek, en ulu anlamında
BERNA: Bağlı, bağlanmış; Genç, körpe, delikanlı
BERRAK: Duru
BERRAN: Keskin, kesici
BETÜL,BETİL: Erkeklerden çekinen namuslu kadın, Hz. Meryem ve Hz. Fatma`nın diğer isimleri
BEYZA: Çok beyaz, lekesiz
BİHTER: Daha iyi, en iyi
BİLGE: Çok bilgili ve bilgisini yararlı kullanan kişi
BİLLUR: Pek duru, pürüzsüz
BİNGÜL: Gülü bol; Gül bahçesi
BİNNAZ: Çok nazlı,cilveli,kaprisli.
BİNNUR:Çok ışıklı, ışığı gür
BİRİCİK: Bir tane, tek, emsalsiz
BİRGÜL: Tek ve güzel bir gül.
BİRSEN: Yalnız sen
BUKET: Çiçek demeti
BURCU: Güzel koku, ıtır
BURÇAK: Bir bitki
BURÇİN: Dişi geyik
C
CANAN: Gönülden sevilmiş, yar.
CANAY: Ay gibi temiz.
CANDAN: İçten, gönülden
CANDAŞ: Candan, değerli dost
CANSEL:Hayat veren su.
CANSIN:İçten,gönüldensin.
CANSU: Can suyu. Hayat veren su.
CEREN: Çok hızlı koşan, gözlerinin güzelliğiyle ünlü, ince bacaklı, zarif hayvan; ceylan
CEYDA: İnce-uzun boyunlu ve güzel
CEYLAN: Süzgün ve tatlı bakışlı. Yapısı ince ve uyumlu olan. Gözlerinin güzelliğiyle ünlü zarif,ince bacaklı memeli.
Ç
ÇAĞLA Badem, kayısı,erik gibi yemişlerin olgunlaşmamış hali
ÇAĞRIavet. Doğan kuşu. Mavi hareli göz.
ÇİÇEK: Bir bitkinin değişik renklerle bezenmiş kokulu bölümü
ÇİĞDEM: Akdeniz çevresinde yetişen çok renkli kır bitkisi
ÇİLER: Şarkılar söyleyen, şakıyan
D
DAMLA: Yağmur ya da bir sıvının çok küçük yuvarlak biçimli parçası
DEFNE: Yaprakları güzel kokulu, yaz-kış yeşil olan bir bitki
DEMET: Çiçek bağlamı, deste
DENİZ: Yeryüzünün çoğunu örten engin su
DERYA: Büyük deniz anlamında
DEVRİM: Yerleşik toplumsal düzenini , köklü, hızlı ve geniş kapsamlı olarak değiştirme.
DİCLE: Bir nehir adı. Ulu ırmak.
DİDEM: Gözüm gibi sevdiğim, sevgilim
DİLARA: Gönül alan, gönül okşayan.
DİLEK: İstek, rica,arzu.
DİLHAN: İçten ve yürekten konuşan
DİLŞAH: Gönül şahı,sevgili,sultan.
DOĞA: Yaradılış ve yapı özelliklerinin tümü; Tabiat
DOĞAY: Ayın yeni doğuş hali
DUYGU: Kişi, olay ve nesnelerin bireyin iç dünyasında uyandırdığı izlenim
DUYGUNuygulu,hassas,hisli kişi.
E
EBRU:1.Keman kaş. 2.Bulut rengi. 3.Bir sanat dalı
ECE: Kraliçe. Güzel kız,kadın.
ECESU:Su gibi berrak ve güzel.
EDA: Naz, cilve. Davranış,tavır. Verme,ödeme. (Namaz için)kılma,yerine getirme. Üslup.
ELANAZ:Ela gözlü,nazlı güzel.
ELANUR:Ela gözleriyle nur saçan.
ELÇİN: Deste, tutam
ELİF: Kibar, narin yapılı, ince-uzun boylu kız.
ELVAN: Renkler,çeşitler.
EMEL:Arzu,özlem.
EMİNE: İnanılır,güvenilir.
ESEN: Sağlıklı, salim
ESER: Emek sonucu ortaya çıkan ürün, yapıt; Yok olmuş bir nesneden kalan parça
ESİN: Sabah rüzgarı
ESMA: İsimler,adlar. Çok yüksek olan.
ESNA: Yüksek, yüce. Bir işin yapıldığı an.
ESRA: En çabuk, çok çabuk
EVİN: Bir şeyin içindeki öz; Buğday tanesinin olgunlaşmış içi, özü
EZGİ: Melodi, şarkı, türkü
F
FATMA: Çocuğunu sütten kesen kadın.
FERAH: Aydınlık, iç açıcı
FERDA: Gelecek zaman, yarın; Kıyamet
FERHAN: Sevinçli, gönlü hoş
FERİDE: Eşi benzeri olmayan,tek. Çok değerli inci.
FEYZA: Bolluk, çokluk, bereket. Taşkın.
FİGEN: Yaralayan, kıran
FİLİZ: Tohumdan çıkan sürgün. İnce ve güzel vücutlu.
FİRDEVS: Cennetler. Cennet bahçeleri.
FİRUZE: Açık mavi renkte, değerli bir süs taşı
FULYA: Nergisgillerden güzel kokulu sarı bir çiçek
FUNDA: Çalı ormanı, çalılık; Püskül, tepelik
FÜSUN: Büyü
G
GAMZE: Gülerken bazı kişilerde yanaklarda beliren çukur
GAYE: Amaç, erek
GELİNCİK: Yazın kırlarda yetişen parlak kırmızı renkli bir çiçek
GİZEM: Sır; Aklın erişemediği çözülemeyen şey
GONCA: Tam açılmamış çiçek
GÖKBEN: Ben gökyüzü anlamında
GÖKÇE: Gök mavisi, mavi gözlü güzel
GÖNÜL: İstek, arzu, sevgi.
GÖZDE: Çok sevilen, beğenilen nitelikte olan. Çok güzel.
GÜHER: Cevher
GÜL: Gülgillerin örneği olan bitki ve bunun çiçeğine verilen ad; Gülmek eyleminden gül
GÜLAY: Gül gibi güzel, ay gibi aydınlık olan.
GÜLBEN: Gül yüzlü,gül gibi beni olan.
GÜLBİN: Gül fidanı, gül yetişen yer.
GÜLCE: Gül gibi.
GÜLÇİN: Gül toplayan, gül seven.
GÜLEN: Güleç yüzlü, mutlu anlamında
GÜLENAY: Güleç ay, gülümseyen ay; Ay gibi gülümseyen güzel
GÜLFEM: Ağzı gül gibi olan
GÜLGÜN: Gül renkli; Gülen, gülümseyen
GÜLİN: Güzel,zarif.
GÜLİZ: Gül yetiştiren
GÜLİZAR: Al yanaklı, gül yanaklı; Alaturka müzikte bir bileşik bir makam
GÜLNİHAL: Gül fidanı.
GÜLRİZ: Gül saçan
GÜLRU: Gül yüzlü, gül yanaklı
GÜLSÜN: Yaşam boyu yüzü gülsün anlamında
GÜLŞAH: Gül dalı; Güzelliğiyle ün salmış olan
GÜLŞEN: Gül bahçesi
GÜLÜM: Bana ait olan gül. Canım.
GÜNAY: Hem gün, hem ay
GÜNNAZ: Nazlı kişi.
GÜNNUR: Güneş gibi ışık saçan.
GÜZİN: Seçilmiş, seçkin. Beğenilen.
GÜZÜN: Güz mevsiminde olan
H
HALE: Ayın çevresindeki ışık halkası.
HANDAN: Güleç, sevinçli,şen şakrak.
HANDE: Gülüş,gülme. Açılma. Eğlenme.
HARİKA: Sıradanlığın üstündeki nitelikleriyle insanda hayranlık uyandıran
HAZAR: Barış
HEVES: Bir şeye duyulan istek
HELİN: Yuva
HÜLYA: İnsanın kurduğu tatlı düş; Sevda
HÜMA: Efsanelerde geçen, yere konmayıp sürekli gökte kaldığına inanılan cennet kuşu
HÜMEYRA: Kızıllık, pembelik
I
ILGAZ: Atın dört nala koşması. Hücum,akın.
ILIM: Uzlaşmacı yumuşaklık
IRMAK: Akarsuların en büyüğü
IŞIK: Cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji. Aydınlık,nur.
IŞIL: Pırıltı, parlaklık, ışık, aydınlık
IŞIN: Bir kaynaktan belli bir doğrultuya giden ışık çizgisi
İ
İDİL: Kır yaşamı içinde aşk konusunu işleyen kısa şiir; Volga ırmağına Türkler'in verdiği ad
İLGİ: İki şey arasındaki ilişki; Bir şeye duyulan merak; Eğilim
İLKAY: Ayın ilk hali.
İLKE: Temel alınan düşünce, kural
İLKİM: İlk çocuğum anlamında
İLKNUR: İlk ışık
İMGE: Düş, hayal, görüntü, tasarım
İNCİ: Süslemede kullanılan, istiridyede yetişmiş değerli madde
İPEK: İpekböceği kozasından elde edilen ince, parlak kumaş. Kibar,zarif.
İREM: Bahçeleriyle ünlü masal kenti
İZEL: El izi anlamında
İZİM: Önceden bulunduğum yerde bıraktığım belirti anlamında
J
JALE: Çiğ, kırağı. Sabahları otların üzerinde olan su damlaları
JÜLİDE: Dağınık,karmakarışı
L
LALE: Çan biçiminde bir çiçek
LAMİA: Parlayan, parlak.
LEYLA: Saçları gece gibi simsiyah olan kadın; Çok karanlık gecede görülen ışık.
M
MAHPERİ: Güzeller güzeli.
MANOLYA: Bir süs bitkisi
MELDA: İnce ve taze bedenli
MELEK: Tanrı katında bulunan ruhani varlıkların her biri
MELİKE: Kadın hükümdar,padişah eşi.
MELİS: Bal, bal arısı
MELİSA: Oğul otu
MELTEM: Yazın karadan denize doğru esen yel
MERVE: Mekke'de Safa dağının karşısındaki kırmızı renkli tepenin adı
MİNE: İnce ve parlak nakış; Madenler üzerine vurulan renkli cam tabakası
MÜGE: İnci çiçeği
MÜJDE: Sevindirici haber; İyi haber getirene verilen bağış
N
NAZ: İsteksiz gibi görünen, çekingen davranış
NAZAN: Cilve yapan,nazlanan,nazenin.
NAZLI: Naz yapan; İşveli, edalı
NECLA: Evlat,çocuk. Soylu.
NERGİS: Bir süs bitkisi
NERMİN: Yumuşak,narin,ince.
NESLİ: Soylu.
NESLİHAN: Han soyundan. Sevgi ile hükmeden.
NEVAL: Talih,kader,kısmet.
NEVRA: Beyaz çiçek. Işıklı olma,parlaklık.
NİHAL: İnce ve düzgün vücutlu sevgili. Fidan,taze sürgün.
NİHAN: Saklanmış, gizli olan; Sır
NİL: Çivit. Mısır'da bir nehir
NİLAY: Işıklı mavi,ışıklı lacivert.
NİLGÜN: Lacivert renkli, çivit renginde
NİLÜFER: Durgun sularda yetişen, değişik renkli ve uzun ömürlü su bitkisi
NUR: Aydınlık, parıltı, parlaklık
NURAN: Nurlu,ışıklı.
NURAY: Işık saçan.
NURCAN: Aydınlık insan.
NÜKHET: Güzel koku
O
OYA: Bir nesneye oyularak yapılan süs; Genellikle ipek veya ibrişim ile iğne, mekik, tığ kullanılarak yapılan ince dantel
OYLUM: Hacim, dirim; İçi oyulmuş, çukur duruma getirilmiş; Resimde derinlik, üç boyutluk etkisi, mimarlıkta mekan karşılığı
Ö
ÖZBEN: Bireyin kendi varlığı; Gerçek ben anlamında
ÖZDE: Kişinin kendi içinde, özünde, canda olan
ÖZDEN: Özle, öz varlıkla, gerçekle ilgili
ÖZGE: Yabancı. İyi,güzel. Cana yakın,şakacı. Yürekli,gözü pek
ÖZLEM: Bir şeye karşı duyulan istek, bir kimseyi ya da bir şeyi görme, kavuşma isteği; Hasret
ÖZNUR: Özü ışıklı,aydınlık.
P
PAPATYA: Baharda çiçek açan bir kır bitkisi
PELİN: Acı ve güzel kokulu bir bitki
PETEK: Arıların bal topladıkları balmumu yuvacıkları
PINAR: Büyük su kaynağıÖYKÜ: Hikaye, ayrıntılarıyla anlatılan olay
R
RAHŞAN: Parlayan, parlak, aydınlık,ışıltı.
RENGİN: Boyalı, renkli; Hoş, latif ve güzel
REYHAN: Yaprakları güzel kokan bir süs bitkisi, fesleğen
REZZAN: Ağırbaşlı, onurlu
RUHŞEN: Neşeli,canlı.
S
SANEM: Çok güzel kadın; Put
SEBLA: Uzun kirpikli göz
SEÇİL: Beğeni, sevgi, üstünlük gösterilen
SEÇKİN: Benzerler arasında nitelikleriyle göze çarpan, elit
SEDA: Ses; Doğa veya bir engele çarpıp geri dönen ses, yankı
SEDEF: Midye ve istiridye gibi deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan pırıltılı, beyaz madde SEDEN: Uyanık, tetikte; Gözü açık olmak
SEHER: Tan ağartısı
SELDA: Bir söğüt cinsi
SELEN: Haber, müjde
SELİN: Gür akan su
SELMA: Barış içinde,huzur,erinç.
SELMİN: Barış ve sevgi duygusuyla dolu olan
SEMA: Gökyüzü; Göç
SEMEN: Yasemin çiçeği. Semizlik.
SEMRA: Esmer kadın.
SENEM: Kars dolaylarında kadın ve erkeklerin karşılıklı olarak oynadıkları bir halk dansı; Arapça'da put; Arapça'da kendine tapılacak kadar güzel olan kadın, sevgili, güzel
SERAP: Çorak yerlerde, çölde, sıcak ve ışığın etkisiyle, ileride, yakında ya da ufukta su veya yeşillik var gibi görünmesi olayı
SERAY: Ay gibi güzel
SERMA: Kış soğuğu
SERPİL: Gelişmek,büyümek.
SERPİN: Yağmur
SERRA: Rahatlık,kolaylık
SERTAP (SERTAB): İnatçı anlamında
SEVAL: Severek al anlamında
SEVDA: Vurgunluk, tutkunluk, aşk; Heves, arzu, kuvvetli istek
SEVGİ: İnsanı bir şeye ya da bir kişiye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu
SEVİL: Her zaman sevilen biri ol
SEVİM: Sevmek eylemi; Bir kişi ya da bir şeyde bulunan o kişi ya da şeyi başkalarına sevdiren özellik
SEVİNÇ: İstenilen şeyin olmasıyla duyulan coşku
SEVTAP: Tapılacak kadar çok sevilen.
SEYLAN: Sel, akma, akış
SEZEN: Hisseden, sezgili
SEZER: Açık bir kanıt olmaksızın, olmuş ya da olacak bir şeyi duyumsar
SEZGİ: Sezmek eyleminden sezgi; Sezme yeteneği
SEZİN: Sezinleme işi, sezme. Duygulu,anlayışlı.
yer; Bahşiş, hediye; Bağ
SİBEL: Henüz yere düşmemiş yağmur damlası
SİMGE: Anlamı olan harf, bitki gibi işaretler
SİNEM: Yüreğim, çok sevdiğim
SUMRU: Bir şeyin yüksek yeri, tepesi
SUNA: Boylu, poslu, yakışıklı. Yaban ördeği.
SUZAN: Yakan,yakıcı.
Ş
ŞAFAK: Gündoğumundan önceki aydınlık
ŞEBNEM: Çiğ, gece nemi, jale
ŞENAY: Mutlu geçen ay
ŞEYDA: Çılgın, deli divane
ŞİRİN: Cana yakın, sevimli
ŞULE: Alev, ateş alevi
ŞÜKRAN: İyilik bilme, minnettarlık
T
TANSU : Göğüsle ilgili
TAYYİBE : 1.İyi davranış. 2.Yatıştırıcı, hoşa giden söz
TİJEN : Taç, taçlar
TİLBE : Put - Güzel kadın
TUBA : 1.Cennette bulunduğun inanılan büyük ağaç. 2.Güzellik, iyilik. 3.Rahat
TUĞÇE : Küçük tuğ
TÜLAY : Ayın ince ışığı
TÜLİN : Ayın çevresinde görülen ışık halkası
TÜRKAN : 1.Kraliçe. 2.Güzel kız
Ü
ÜLKÜ : Amaç, ideal
V
VİLDAN : Yeni doğmuş çocuklar
Y
YASEMİN : Çeşitli renklerde kokulu çiçekleri olan bir bitki
YELİZ : Ferah yer, aydınlık, havadar
YEŞİM : Açık yeşil ve pembe renkli kolay işlenen değerli bir taş
YILDIZ : Gökyüzündeki ışıklı cisimlerin her biri.
YONCA: Çiçekleri kırmızı veya mor renkli çayır bitkilerinin genel adı
Z
ZEHRA : Çok beyaz, parlak yüzlü
ZELİHA : Züleyha, su perisi
ZERRİN : Altından yapılmış.
ZEYNEP : Süs, bezek.
ZUHAL : Satürn gezegeninin adı.
ZULAL : Hafif, güzel, soğuk su.
ZÜMRÜT : Cam parlaklığında, yeşil renkte, saydam bir süs taşı.
SON DÖNEMLERDE POPÜLER OLAN İSİMLER
A
AHENK: Uyum
ALA: Ela karışık renkli, alaca; Benekli; Tam olgunlaşmamış, yarı olmuş
ALEYNA: Bizim üzerimize olsun
ALIM: Gözü gönlü çeken nitelik, çekicilik, gönül çelen güzellik, albeni
ARYA: Operada sanatçının orkestra eşliğinde söylediği uzun şarkı
ASYA: Dünyanın en büyük kıtası
AŞKIN: Aşmış, ileri
AYKAL: Ay gibi parlak ve ışıklı kal
AYŞIL: Ay ışığı
B
BADE: Aşk, kutsal sevgi
BERFU: Kar tanesi
BELEN: Bel, geçit; İki dağ arasından geçen yol
BELİZ: İşaret, iz; alamet
BENGİSU: Ölümsüzlük suyu
BENNUR:Işık saçan.
BESTE: Bir müzik parçasını oluşturan ezgilerin tümü
BİGE:Evlenmemiş,çocuk doğurmamış olan. Sultan.
BİKE: Evlenmemiş, çocuğu olmamış kadın
BUSE: Öpücük
BÜGE:Bent,su benti.
BÜŞRA: Müjde, sevinçli haber
C
CEMRE: Ateş parçası, kor; Şubat ayında bir hafta arayla hava, su ve toprakta oluştuğu sanılan sıcaklık yükselişi
CENNET: Çok güzel yer. İyilik yapanların,günahsızların öldükten sonra mutluluğa kavuşacaklarına inanılan yer.
Ç
ÇİSİL: İnce ince yağan yağmur
ÇİLEN:Hafif yağan yağmur,çisenti.
ÇAĞ: Belirli bir özellik göz önünde bulundurularak ele alınan zaman dilimi
D
DEMRE: Noel Baba'nın doğduğu sanılan tarihi yer
DEREN: Toplayan, düzenleyen, pekiştiren
DERİN: Sığ olmayan
DESTE:Bağlam,demet.
DİDE: Göz, göz bebeği
DİLA:Gönlümü çalan.
DİLAN:Gönüllerce olan,yürekler dolusu.
DİLAY: Gönle ışık saçan, ay kadar güzel
DORA: Doruk, zirve
DOĞU: Güneşin doğduğu ana yön
DOLUNAY:Ayın tam yuvarlak olduğu an
E
ECMEL: Çok güzel
EGE: Türkiye'nin batısında yer alan deniz
ELİZ:El izi.
EREM: Cennet
ERÇİL: Doğru,inanılır,güvenilir kişi.
EYLÜL: Sonbaharda bir ay adı
ESİM: Rüzgar gibi olan.
F
FERAY: Ay ışığı, ayın parlaklığı,ışıltı saçması.
FEZA: Boşluk, sinirsizlik; Uzay
FİDAN: Yeni yetişen ağaç
FERİ: Köke değil dallara ait olan. İkinci derecede olan.
G
GERÇEK: Yakıştırma veya yalanı olmayan
GÜNEŞ: Çevresindeki gezegenlere ısı ve ışık veren büyük gök cismi
GÜNEY: Her zaman güneş gören, güneşli yer; Bir yön
GÜZ: Sonbahar
H
HAYAL: Varmış, olmuş gibi zihinde canlandırılan imge, görüntü
HAYAT: Ömür, yaşam
HAZAL: Kuruyup dökülen ağaç yapraklarının güzelliği
HAZAN: Sonbahar
I
ITIR: Güzel koku; El ve yüze sürülen çiçek özü, esans
ILGIN: Beyaz ya da pembe, çiçekli, çok hafif yapraklı bir ağaççık
ILGIM: Serap
İ
İCLAL: Ağırlama,ikram. Büyüklük,ululuk.
İLAYDA: Su perisi
İLGİN: Yabancı,gurbette yaşayan.
İLKİN: İlk çocuklar için kullanılan adlardan. Önce,öncelikle.
İREN: Özgür, serbest
İRİS: Mitolojide Tanrıların elçisi
İZGİ: Güzel, adaletli, zeki
J
JANSET : Güneşin Doğuşu (Çerkez ismi)
K
KAMELYA: Pembe,kırmızı,beyaz çiçekler açan bir süs bitkisi.
KARDELEN: Kar kalkmadan çiçek açan süs bitkisi
KIVILCIM: Yanmakta olan bir maddeden sıçrayan küçük ateş parçası
KUZEY: Bir yön
KÜBRA: Büyük, ulu; Büyük önerme
L
LAL: Parlak, koyu kırmızı renkte olan
M
MAYIS: Bir bahar ayı
MISRA: Manzumenin satırlarından her biri,dizeler.
MİNA: Mine. Liman. Şişe,cam,billur. Şarap şişesi.
MİRAY: Yılın ilk aylarında doğan
N
NEHİR: Akarsu, ırmak
NİGAR: Resim kadar güzel sevgili; Nakış; Resim
NİRAN: Nurlar,aydınlıklar,ışıklar. Ateşler. Cehennem.
NİSA: Kadın,kadınlar.
NİSAN: Gelin çiçeği; İlkbaharın ilk ayı
Ö
ÖDÜL: Armağan
ÖZÜN: Şiir. Hak edilmiş ün.
P
PERİ: Cisimleri çok latif ve görünmez olan hoş yaratık; Güzel insan, güzel kimse
R
RANA: İyi, güzel, yumuşak, hoş
ROSA: Gül rengi,pembe kırmızı arası bir renk.
RÜYA: Düş; Gerçekleşmesi imkansız durum, hayal; Gerçekleşmesi beklenen şey, umut
S
SÜSEN: Nisan-Haziran dönemlerinde açan güzel kokulu bir çiçek
SU: Canlıların yaşaması için en gerekli olan kokusu, rengi olmayan sıvı
SİTARE: Yıldız
SİMA: Yüz, çehre
SILA: Bir süre ayrı kaldığı bir yere veya yakınlarına kavuşmak; Doğup büyüdüğü ve özlediği
SEREN: Gemi direği
SABA: Gündoğusundan esen hafif ve tatlı rüzgar. Türk müziğinde bir makam
SAHRA: Kır,ova,çöl
SARA: Halis, saf, katkısız
SENA: Övmek, methetmek; Şimşek parıltısı; Yücelik, yükseklik; Aydınlık; Bir ot adi
SERA: Varlıklı olmak, zengin olmak; Şarkı söyleyen; Yer, toprak; Ok yapımında kullanılan bir ağaç
T
TARA : Sahur zamanı doğan kız çocuğuna verilen ad
TÜRKÜ : Yankı, ses
U
UMAY : Devlet kuşu
V
VERDA : Gül.
Y
YAĞMUR : Bulutlardan yeryüzüne düşen su damlacıkları.
YAREN : Dost, arkadaş
YELDA : 1.Uzun. 2.Yılın en uzun gecesi
YUDUM : Bir içimlik sıvı
Z
ZEREN : Anlayışlı, kavrayışlı.
ZÜMRA : Akıllı, çabuk kavrayan kadın.
NADİR İSİMLER
A
AKSEV:Aydınlığı sev,ışık saç
AKŞIN: Beyaz tenli kadın
ALEDA: Nazlı, kaprisli
ARMİNA: Emine, korkusuz, yürekli
AYSAR: Ayın evrelerine göre huyu değişen kimse
AMİNE:Yüreğinde korku olmayan.
B
BEHİN: İyinin iyisi
BELGİ: İşaret
BELUR:Billur,billurdan olan.
BERİA: Olgunluk ve güzelliğiyle üstün olan sevgili
BİNAY:Öylesine güzel ki bin ay eder.
BİRAY: Ay gibi tek, eşsiz
C
CANEDA: İçten, sevimli kişi
CEVZA: İkizler burcunun eski adı
D
DEVİN: Hareket, kımıldanış
DESEN: Çiçek, çizgi gibi süs şekilleri
DİDAR:Güzel yüz. Görme.
DİLDE: Ünü her tarafa yayılmış, herkesin konuştuğu, herkesin dilinde olan kimse
E
EFİL:Rüzgar,dalgalanma.
EFSUN: Büyü, sihir
ERDA: Beyaz karınca.
ERNA: İşveli,cilveli,şen şakrak sevgili.
EVA: Havva. Yaratılan ilk kadın.
F
FERZİN: Kraliçe
FERİS: Şık,zarif.
G
GAZEL: Konusu daha çok sevgi ve içki olan, manzume
GECE: Gün batımından ağarmasına kadar geçen süre
GÖZEN: İlgi çekici, samimi; Sulak yer; Pınar
GÜZAY: Güneş olmayan yer; Kuzey; Güz ve ay
H
HENNA: Kına ağacı.
HESNA: Güzel,hanımefendi kadın.
HERA: Mitolojide analığın yüceliğini temsil eden tanrıça
HEVİN: Aşk, sevda
HİLDE: Kurtulmak, yükselmek, ilerlemek
I
IĞIL: Çok yavaş akan su
İ
İYEM: Güzellik,iyilik.
İLMA: Parlatma. Belirleme,işaret etme.
İLSU: Ülkenin suyu,bereketi.
İMER: Zengin,varlıklı.
İPAR: Yüksek dağların kar tutmayan yerlerinde yetişen çiçek
İZEM: Büyüklük, ululuk
J
JEYAN: Kızan, kükreyen
K
KAYRA: Yüksek tutulan ya da sayılan birinden gelen iyilik; Tanrıdan geldiğine inanılan iyilik; İhsan, lütuf
L
LEMA: Parıltı,parlayış.
LEMİS: Dokunma,elleme.
LEYAN: Parlayan,parlayıcı. Konfor. Lüks hayat.
LİNET: Sürgün
LİLA: Açık eflatun
M
MEHİR: Ay parçası
MARAL: Dişi geyik
MERZE: Mercan
P
PAMİRA: Orta Asya'da bir yayla
PARLA: Parlamak eyleminden parla, ışık saç; Başarılı ol, ünün sanın artsın
R
RİMA: Dişi ceylan yavrusu
RUHAN: Güzel kokulu
S
SARE: Olmak, oldu; Cemaat, topluluk; İhtiyaç, susuzluk
SAYE: Gölge; Koruma, yardım, sahip çıkma
SEL: Taşkın su
SELİS: Akıcı söz
SEMİN: Değerli, pahalı; Semizlik
SEYYAL: Akıcı, akışkan
SONEDA: Nazlı olmaması temenni edilen
Ş
ŞEVVAL: Arap takviminin onuncu ayı
T
TALHA : Güzellik
TALİA : Güzel, şirin
TAMAY : Dolunay, ayın on dördüncü
V
VİRA : Durmadan, aralıksız, sürekli.
Z
ZEHRE : Çiçek.
ZİŞAN : Şanlı, şerefli - Bir tür lale
A
AÇELYA: Fundagillerden çok renkli çiçekler açan bitki
AHSEN: Çok güzel, olağanüstü güzel
AHU: Ceylan, karaca 2.Çok güzel,ince,zarif kadın.
AJDA: Filiz,sürgün. Çok genç.
AJLAN: Hızlı, çabuk, telaşlı
AKASYA: Güzel kokulu bir süs bitkisi
AKGÜN: Parlak gün, uğurlu gün, ışıklı gün
AKTAN: Ak renkli tan; Kutlu tan, uğurlu tan
ALÇİN: Kızıl renkli küçük bir kuş
ALEV: Yanan cisimlerin görüntüsünü tarif etmek için kullanılan bir kelime
ALGIN: Birine gönül vermiş, vurgun, tutkun
ANDAÇ: Anılar, hatıralar
ANIL: Başkaları tarafından sözün edilsin
ARMAĞAN: Hediye, ödül
ARZU: Herhangi bir şey için duyulan aşırı istek
ARZUM: İsteğim,dileğim,hevesim.
ASENA: Dişi kurt, güzel kız
ASLI: Temelli,köklü. Bir şeyin benzeri.
ASU: Azgın, huysuz, isyan eden. Afacan.
ASUMAN: Gökyüzü
AYBEN: Ben ayım anlamında
AYBİKE: Ay gibi güzel kız
AYCAN:Ay gibi sevilen,aydınlık can.
AYÇA: Yay biçimindeki ay,Hilal.
AYDA: Dere kıyılarında yetişen bir bitki
AYDAN: Güzelliğini aydan almış,ay gibi parlak ve güzel
AYDENİZ: Hem ay, hem de deniz
AYGÜN: Hem ay, hem gün
AYLA: Bazı yıldızların ve ayın etrafındaki ışık çemberi
AYLİN: AYLA ile aynı anlamdadır
AYNUR:Ay ışığı
AYSEL:Ay gibi olan güzelliğiyle nam salmış olan
AYSU: Ay gibi parıltılı ve su gibi berrak.
AYSUN:Ay gibi ışıltılı ve güzel.
AYŞE: Rahat ve huzur içinde yaşayan
AYŞEGÜL:Güller içinde mutlu yaşayan.
AYŞEN:Neşeli,gülen,aydınlık.
AYŞİM,AYŞİNarlak ışık saçan.
AYTEN:Güzel bir tene sahip olan.
AZRA: Üstünde hiç yürünmemiş kum; Yeni yetme kız
B
BAHAR: Yazla kış arasında olan mevsim. Güzellik,gençlik çağı.
BALIN: Yar, sevgili
BANU: Prenses; Hanımefendi. Yeni evli gelin.
BAŞAK: Ekinlerin tanelerini taşıyan baş kısmı
BEGÜM: Hanım; Kadın hükümdar.
BELDE: Memleket, şehir, kasaba
BELGİN: Kesin ve eksiksiz belirlenen
BELKIS:Efsaneye göre Hz. Süleyman zamanındaki Saba melikesinin adı.
BELMA:Uysal,sakin.
BENAN: Parmak uçları
BENAY: Ben ayım, ay gibiyim
BENGİ,BENGÜ: Ölümsüz, sonsuz
BERGÜZAR: Anılmak için verilen şey, andaç
BERİL: Zümrüt
BERİN,BERRİN: En yüksek, en ulu anlamında
BERNA: Bağlı, bağlanmış; Genç, körpe, delikanlı
BERRAK: Duru
BERRAN: Keskin, kesici
BETÜL,BETİL: Erkeklerden çekinen namuslu kadın, Hz. Meryem ve Hz. Fatma`nın diğer isimleri
BEYZA: Çok beyaz, lekesiz
BİHTER: Daha iyi, en iyi
BİLGE: Çok bilgili ve bilgisini yararlı kullanan kişi
BİLLUR: Pek duru, pürüzsüz
BİNGÜL: Gülü bol; Gül bahçesi
BİNNAZ: Çok nazlı,cilveli,kaprisli.
BİNNUR:Çok ışıklı, ışığı gür
BİRİCİK: Bir tane, tek, emsalsiz
BİRGÜL: Tek ve güzel bir gül.
BİRSEN: Yalnız sen
BUKET: Çiçek demeti
BURCU: Güzel koku, ıtır
BURÇAK: Bir bitki
BURÇİN: Dişi geyik
C
CANAN: Gönülden sevilmiş, yar.
CANAY: Ay gibi temiz.
CANDAN: İçten, gönülden
CANDAŞ: Candan, değerli dost
CANSEL:Hayat veren su.
CANSIN:İçten,gönüldensin.
CANSU: Can suyu. Hayat veren su.
CEREN: Çok hızlı koşan, gözlerinin güzelliğiyle ünlü, ince bacaklı, zarif hayvan; ceylan
CEYDA: İnce-uzun boyunlu ve güzel
CEYLAN: Süzgün ve tatlı bakışlı. Yapısı ince ve uyumlu olan. Gözlerinin güzelliğiyle ünlü zarif,ince bacaklı memeli.
Ç
ÇAĞLA Badem, kayısı,erik gibi yemişlerin olgunlaşmamış hali
ÇAĞRIavet. Doğan kuşu. Mavi hareli göz.
ÇİÇEK: Bir bitkinin değişik renklerle bezenmiş kokulu bölümü
ÇİĞDEM: Akdeniz çevresinde yetişen çok renkli kır bitkisi
ÇİLER: Şarkılar söyleyen, şakıyan
D
DAMLA: Yağmur ya da bir sıvının çok küçük yuvarlak biçimli parçası
DEFNE: Yaprakları güzel kokulu, yaz-kış yeşil olan bir bitki
DEMET: Çiçek bağlamı, deste
DENİZ: Yeryüzünün çoğunu örten engin su
DERYA: Büyük deniz anlamında
DEVRİM: Yerleşik toplumsal düzenini , köklü, hızlı ve geniş kapsamlı olarak değiştirme.
DİCLE: Bir nehir adı. Ulu ırmak.
DİDEM: Gözüm gibi sevdiğim, sevgilim
DİLARA: Gönül alan, gönül okşayan.
DİLEK: İstek, rica,arzu.
DİLHAN: İçten ve yürekten konuşan
DİLŞAH: Gönül şahı,sevgili,sultan.
DOĞA: Yaradılış ve yapı özelliklerinin tümü; Tabiat
DOĞAY: Ayın yeni doğuş hali
DUYGU: Kişi, olay ve nesnelerin bireyin iç dünyasında uyandırdığı izlenim
DUYGUNuygulu,hassas,hisli kişi.
E
EBRU:1.Keman kaş. 2.Bulut rengi. 3.Bir sanat dalı
ECE: Kraliçe. Güzel kız,kadın.
ECESU:Su gibi berrak ve güzel.
EDA: Naz, cilve. Davranış,tavır. Verme,ödeme. (Namaz için)kılma,yerine getirme. Üslup.
ELANAZ:Ela gözlü,nazlı güzel.
ELANUR:Ela gözleriyle nur saçan.
ELÇİN: Deste, tutam
ELİF: Kibar, narin yapılı, ince-uzun boylu kız.
ELVAN: Renkler,çeşitler.
EMEL:Arzu,özlem.
EMİNE: İnanılır,güvenilir.
ESEN: Sağlıklı, salim
ESER: Emek sonucu ortaya çıkan ürün, yapıt; Yok olmuş bir nesneden kalan parça
ESİN: Sabah rüzgarı
ESMA: İsimler,adlar. Çok yüksek olan.
ESNA: Yüksek, yüce. Bir işin yapıldığı an.
ESRA: En çabuk, çok çabuk
EVİN: Bir şeyin içindeki öz; Buğday tanesinin olgunlaşmış içi, özü
EZGİ: Melodi, şarkı, türkü
F
FATMA: Çocuğunu sütten kesen kadın.
FERAH: Aydınlık, iç açıcı
FERDA: Gelecek zaman, yarın; Kıyamet
FERHAN: Sevinçli, gönlü hoş
FERİDE: Eşi benzeri olmayan,tek. Çok değerli inci.
FEYZA: Bolluk, çokluk, bereket. Taşkın.
FİGEN: Yaralayan, kıran
FİLİZ: Tohumdan çıkan sürgün. İnce ve güzel vücutlu.
FİRDEVS: Cennetler. Cennet bahçeleri.
FİRUZE: Açık mavi renkte, değerli bir süs taşı
FULYA: Nergisgillerden güzel kokulu sarı bir çiçek
FUNDA: Çalı ormanı, çalılık; Püskül, tepelik
FÜSUN: Büyü
G
GAMZE: Gülerken bazı kişilerde yanaklarda beliren çukur
GAYE: Amaç, erek
GELİNCİK: Yazın kırlarda yetişen parlak kırmızı renkli bir çiçek
GİZEM: Sır; Aklın erişemediği çözülemeyen şey
GONCA: Tam açılmamış çiçek
GÖKBEN: Ben gökyüzü anlamında
GÖKÇE: Gök mavisi, mavi gözlü güzel
GÖNÜL: İstek, arzu, sevgi.
GÖZDE: Çok sevilen, beğenilen nitelikte olan. Çok güzel.
GÜHER: Cevher
GÜL: Gülgillerin örneği olan bitki ve bunun çiçeğine verilen ad; Gülmek eyleminden gül
GÜLAY: Gül gibi güzel, ay gibi aydınlık olan.
GÜLBEN: Gül yüzlü,gül gibi beni olan.
GÜLBİN: Gül fidanı, gül yetişen yer.
GÜLCE: Gül gibi.
GÜLÇİN: Gül toplayan, gül seven.
GÜLEN: Güleç yüzlü, mutlu anlamında
GÜLENAY: Güleç ay, gülümseyen ay; Ay gibi gülümseyen güzel
GÜLFEM: Ağzı gül gibi olan
GÜLGÜN: Gül renkli; Gülen, gülümseyen
GÜLİN: Güzel,zarif.
GÜLİZ: Gül yetiştiren
GÜLİZAR: Al yanaklı, gül yanaklı; Alaturka müzikte bir bileşik bir makam
GÜLNİHAL: Gül fidanı.
GÜLRİZ: Gül saçan
GÜLRU: Gül yüzlü, gül yanaklı
GÜLSÜN: Yaşam boyu yüzü gülsün anlamında
GÜLŞAH: Gül dalı; Güzelliğiyle ün salmış olan
GÜLŞEN: Gül bahçesi
GÜLÜM: Bana ait olan gül. Canım.
GÜNAY: Hem gün, hem ay
GÜNNAZ: Nazlı kişi.
GÜNNUR: Güneş gibi ışık saçan.
GÜZİN: Seçilmiş, seçkin. Beğenilen.
GÜZÜN: Güz mevsiminde olan
H
HALE: Ayın çevresindeki ışık halkası.
HANDAN: Güleç, sevinçli,şen şakrak.
HANDE: Gülüş,gülme. Açılma. Eğlenme.
HARİKA: Sıradanlığın üstündeki nitelikleriyle insanda hayranlık uyandıran
HAZAR: Barış
HEVES: Bir şeye duyulan istek
HELİN: Yuva
HÜLYA: İnsanın kurduğu tatlı düş; Sevda
HÜMA: Efsanelerde geçen, yere konmayıp sürekli gökte kaldığına inanılan cennet kuşu
HÜMEYRA: Kızıllık, pembelik
I
ILGAZ: Atın dört nala koşması. Hücum,akın.
ILIM: Uzlaşmacı yumuşaklık
IRMAK: Akarsuların en büyüğü
IŞIK: Cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji. Aydınlık,nur.
IŞIL: Pırıltı, parlaklık, ışık, aydınlık
IŞIN: Bir kaynaktan belli bir doğrultuya giden ışık çizgisi
İ
İDİL: Kır yaşamı içinde aşk konusunu işleyen kısa şiir; Volga ırmağına Türkler'in verdiği ad
İLGİ: İki şey arasındaki ilişki; Bir şeye duyulan merak; Eğilim
İLKAY: Ayın ilk hali.
İLKE: Temel alınan düşünce, kural
İLKİM: İlk çocuğum anlamında
İLKNUR: İlk ışık
İMGE: Düş, hayal, görüntü, tasarım
İNCİ: Süslemede kullanılan, istiridyede yetişmiş değerli madde
İPEK: İpekböceği kozasından elde edilen ince, parlak kumaş. Kibar,zarif.
İREM: Bahçeleriyle ünlü masal kenti
İZEL: El izi anlamında
İZİM: Önceden bulunduğum yerde bıraktığım belirti anlamında
J
JALE: Çiğ, kırağı. Sabahları otların üzerinde olan su damlaları
JÜLİDE: Dağınık,karmakarışı
L
LALE: Çan biçiminde bir çiçek
LAMİA: Parlayan, parlak.
LEYLA: Saçları gece gibi simsiyah olan kadın; Çok karanlık gecede görülen ışık.
M
MAHPERİ: Güzeller güzeli.
MANOLYA: Bir süs bitkisi
MELDA: İnce ve taze bedenli
MELEK: Tanrı katında bulunan ruhani varlıkların her biri
MELİKE: Kadın hükümdar,padişah eşi.
MELİS: Bal, bal arısı
MELİSA: Oğul otu
MELTEM: Yazın karadan denize doğru esen yel
MERVE: Mekke'de Safa dağının karşısındaki kırmızı renkli tepenin adı
MİNE: İnce ve parlak nakış; Madenler üzerine vurulan renkli cam tabakası
MÜGE: İnci çiçeği
MÜJDE: Sevindirici haber; İyi haber getirene verilen bağış
N
NAZ: İsteksiz gibi görünen, çekingen davranış
NAZAN: Cilve yapan,nazlanan,nazenin.
NAZLI: Naz yapan; İşveli, edalı
NECLA: Evlat,çocuk. Soylu.
NERGİS: Bir süs bitkisi
NERMİN: Yumuşak,narin,ince.
NESLİ: Soylu.
NESLİHAN: Han soyundan. Sevgi ile hükmeden.
NEVAL: Talih,kader,kısmet.
NEVRA: Beyaz çiçek. Işıklı olma,parlaklık.
NİHAL: İnce ve düzgün vücutlu sevgili. Fidan,taze sürgün.
NİHAN: Saklanmış, gizli olan; Sır
NİL: Çivit. Mısır'da bir nehir
NİLAY: Işıklı mavi,ışıklı lacivert.
NİLGÜN: Lacivert renkli, çivit renginde
NİLÜFER: Durgun sularda yetişen, değişik renkli ve uzun ömürlü su bitkisi
NUR: Aydınlık, parıltı, parlaklık
NURAN: Nurlu,ışıklı.
NURAY: Işık saçan.
NURCAN: Aydınlık insan.
NÜKHET: Güzel koku
O
OYA: Bir nesneye oyularak yapılan süs; Genellikle ipek veya ibrişim ile iğne, mekik, tığ kullanılarak yapılan ince dantel
OYLUM: Hacim, dirim; İçi oyulmuş, çukur duruma getirilmiş; Resimde derinlik, üç boyutluk etkisi, mimarlıkta mekan karşılığı
Ö
ÖZBEN: Bireyin kendi varlığı; Gerçek ben anlamında
ÖZDE: Kişinin kendi içinde, özünde, canda olan
ÖZDEN: Özle, öz varlıkla, gerçekle ilgili
ÖZGE: Yabancı. İyi,güzel. Cana yakın,şakacı. Yürekli,gözü pek
ÖZLEM: Bir şeye karşı duyulan istek, bir kimseyi ya da bir şeyi görme, kavuşma isteği; Hasret
ÖZNUR: Özü ışıklı,aydınlık.
P
PAPATYA: Baharda çiçek açan bir kır bitkisi
PELİN: Acı ve güzel kokulu bir bitki
PETEK: Arıların bal topladıkları balmumu yuvacıkları
PINAR: Büyük su kaynağıÖYKÜ: Hikaye, ayrıntılarıyla anlatılan olay
R
RAHŞAN: Parlayan, parlak, aydınlık,ışıltı.
RENGİN: Boyalı, renkli; Hoş, latif ve güzel
REYHAN: Yaprakları güzel kokan bir süs bitkisi, fesleğen
REZZAN: Ağırbaşlı, onurlu
RUHŞEN: Neşeli,canlı.
S
SANEM: Çok güzel kadın; Put
SEBLA: Uzun kirpikli göz
SEÇİL: Beğeni, sevgi, üstünlük gösterilen
SEÇKİN: Benzerler arasında nitelikleriyle göze çarpan, elit
SEDA: Ses; Doğa veya bir engele çarpıp geri dönen ses, yankı
SEDEF: Midye ve istiridye gibi deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan pırıltılı, beyaz madde SEDEN: Uyanık, tetikte; Gözü açık olmak
SEHER: Tan ağartısı
SELDA: Bir söğüt cinsi
SELEN: Haber, müjde
SELİN: Gür akan su
SELMA: Barış içinde,huzur,erinç.
SELMİN: Barış ve sevgi duygusuyla dolu olan
SEMA: Gökyüzü; Göç
SEMEN: Yasemin çiçeği. Semizlik.
SEMRA: Esmer kadın.
SENEM: Kars dolaylarında kadın ve erkeklerin karşılıklı olarak oynadıkları bir halk dansı; Arapça'da put; Arapça'da kendine tapılacak kadar güzel olan kadın, sevgili, güzel
SERAP: Çorak yerlerde, çölde, sıcak ve ışığın etkisiyle, ileride, yakında ya da ufukta su veya yeşillik var gibi görünmesi olayı
SERAY: Ay gibi güzel
SERMA: Kış soğuğu
SERPİL: Gelişmek,büyümek.
SERPİN: Yağmur
SERRA: Rahatlık,kolaylık
SERTAP (SERTAB): İnatçı anlamında
SEVAL: Severek al anlamında
SEVDA: Vurgunluk, tutkunluk, aşk; Heves, arzu, kuvvetli istek
SEVGİ: İnsanı bir şeye ya da bir kişiye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu
SEVİL: Her zaman sevilen biri ol
SEVİM: Sevmek eylemi; Bir kişi ya da bir şeyde bulunan o kişi ya da şeyi başkalarına sevdiren özellik
SEVİNÇ: İstenilen şeyin olmasıyla duyulan coşku
SEVTAP: Tapılacak kadar çok sevilen.
SEYLAN: Sel, akma, akış
SEZEN: Hisseden, sezgili
SEZER: Açık bir kanıt olmaksızın, olmuş ya da olacak bir şeyi duyumsar
SEZGİ: Sezmek eyleminden sezgi; Sezme yeteneği
SEZİN: Sezinleme işi, sezme. Duygulu,anlayışlı.
yer; Bahşiş, hediye; Bağ
SİBEL: Henüz yere düşmemiş yağmur damlası
SİMGE: Anlamı olan harf, bitki gibi işaretler
SİNEM: Yüreğim, çok sevdiğim
SUMRU: Bir şeyin yüksek yeri, tepesi
SUNA: Boylu, poslu, yakışıklı. Yaban ördeği.
SUZAN: Yakan,yakıcı.
Ş
ŞAFAK: Gündoğumundan önceki aydınlık
ŞEBNEM: Çiğ, gece nemi, jale
ŞENAY: Mutlu geçen ay
ŞEYDA: Çılgın, deli divane
ŞİRİN: Cana yakın, sevimli
ŞULE: Alev, ateş alevi
ŞÜKRAN: İyilik bilme, minnettarlık
T
TANSU : Göğüsle ilgili
TAYYİBE : 1.İyi davranış. 2.Yatıştırıcı, hoşa giden söz
TİJEN : Taç, taçlar
TİLBE : Put - Güzel kadın
TUBA : 1.Cennette bulunduğun inanılan büyük ağaç. 2.Güzellik, iyilik. 3.Rahat
TUĞÇE : Küçük tuğ
TÜLAY : Ayın ince ışığı
TÜLİN : Ayın çevresinde görülen ışık halkası
TÜRKAN : 1.Kraliçe. 2.Güzel kız
Ü
ÜLKÜ : Amaç, ideal
V
VİLDAN : Yeni doğmuş çocuklar
Y
YASEMİN : Çeşitli renklerde kokulu çiçekleri olan bir bitki
YELİZ : Ferah yer, aydınlık, havadar
YEŞİM : Açık yeşil ve pembe renkli kolay işlenen değerli bir taş
YILDIZ : Gökyüzündeki ışıklı cisimlerin her biri.
YONCA: Çiçekleri kırmızı veya mor renkli çayır bitkilerinin genel adı
Z
ZEHRA : Çok beyaz, parlak yüzlü
ZELİHA : Züleyha, su perisi
ZERRİN : Altından yapılmış.
ZEYNEP : Süs, bezek.
ZUHAL : Satürn gezegeninin adı.
ZULAL : Hafif, güzel, soğuk su.
ZÜMRÜT : Cam parlaklığında, yeşil renkte, saydam bir süs taşı.
SON DÖNEMLERDE POPÜLER OLAN İSİMLER
A
AHENK: Uyum
ALA: Ela karışık renkli, alaca; Benekli; Tam olgunlaşmamış, yarı olmuş
ALEYNA: Bizim üzerimize olsun
ALIM: Gözü gönlü çeken nitelik, çekicilik, gönül çelen güzellik, albeni
ARYA: Operada sanatçının orkestra eşliğinde söylediği uzun şarkı
ASYA: Dünyanın en büyük kıtası
AŞKIN: Aşmış, ileri
AYKAL: Ay gibi parlak ve ışıklı kal
AYŞIL: Ay ışığı
B
BADE: Aşk, kutsal sevgi
BERFU: Kar tanesi
BELEN: Bel, geçit; İki dağ arasından geçen yol
BELİZ: İşaret, iz; alamet
BENGİSU: Ölümsüzlük suyu
BENNUR:Işık saçan.
BESTE: Bir müzik parçasını oluşturan ezgilerin tümü
BİGE:Evlenmemiş,çocuk doğurmamış olan. Sultan.
BİKE: Evlenmemiş, çocuğu olmamış kadın
BUSE: Öpücük
BÜGE:Bent,su benti.
BÜŞRA: Müjde, sevinçli haber
C
CEMRE: Ateş parçası, kor; Şubat ayında bir hafta arayla hava, su ve toprakta oluştuğu sanılan sıcaklık yükselişi
CENNET: Çok güzel yer. İyilik yapanların,günahsızların öldükten sonra mutluluğa kavuşacaklarına inanılan yer.
Ç
ÇİSİL: İnce ince yağan yağmur
ÇİLEN:Hafif yağan yağmur,çisenti.
ÇAĞ: Belirli bir özellik göz önünde bulundurularak ele alınan zaman dilimi
D
DEMRE: Noel Baba'nın doğduğu sanılan tarihi yer
DEREN: Toplayan, düzenleyen, pekiştiren
DERİN: Sığ olmayan
DESTE:Bağlam,demet.
DİDE: Göz, göz bebeği
DİLA:Gönlümü çalan.
DİLAN:Gönüllerce olan,yürekler dolusu.
DİLAY: Gönle ışık saçan, ay kadar güzel
DORA: Doruk, zirve
DOĞU: Güneşin doğduğu ana yön
DOLUNAY:Ayın tam yuvarlak olduğu an
E
ECMEL: Çok güzel
EGE: Türkiye'nin batısında yer alan deniz
ELİZ:El izi.
EREM: Cennet
ERÇİL: Doğru,inanılır,güvenilir kişi.
EYLÜL: Sonbaharda bir ay adı
ESİM: Rüzgar gibi olan.
F
FERAY: Ay ışığı, ayın parlaklığı,ışıltı saçması.
FEZA: Boşluk, sinirsizlik; Uzay
FİDAN: Yeni yetişen ağaç
FERİ: Köke değil dallara ait olan. İkinci derecede olan.
G
GERÇEK: Yakıştırma veya yalanı olmayan
GÜNEŞ: Çevresindeki gezegenlere ısı ve ışık veren büyük gök cismi
GÜNEY: Her zaman güneş gören, güneşli yer; Bir yön
GÜZ: Sonbahar
H
HAYAL: Varmış, olmuş gibi zihinde canlandırılan imge, görüntü
HAYAT: Ömür, yaşam
HAZAL: Kuruyup dökülen ağaç yapraklarının güzelliği
HAZAN: Sonbahar
I
ITIR: Güzel koku; El ve yüze sürülen çiçek özü, esans
ILGIN: Beyaz ya da pembe, çiçekli, çok hafif yapraklı bir ağaççık
ILGIM: Serap
İ
İCLAL: Ağırlama,ikram. Büyüklük,ululuk.
İLAYDA: Su perisi
İLGİN: Yabancı,gurbette yaşayan.
İLKİN: İlk çocuklar için kullanılan adlardan. Önce,öncelikle.
İREN: Özgür, serbest
İRİS: Mitolojide Tanrıların elçisi
İZGİ: Güzel, adaletli, zeki
J
JANSET : Güneşin Doğuşu (Çerkez ismi)
K
KAMELYA: Pembe,kırmızı,beyaz çiçekler açan bir süs bitkisi.
KARDELEN: Kar kalkmadan çiçek açan süs bitkisi
KIVILCIM: Yanmakta olan bir maddeden sıçrayan küçük ateş parçası
KUZEY: Bir yön
KÜBRA: Büyük, ulu; Büyük önerme
L
LAL: Parlak, koyu kırmızı renkte olan
M
MAYIS: Bir bahar ayı
MISRA: Manzumenin satırlarından her biri,dizeler.
MİNA: Mine. Liman. Şişe,cam,billur. Şarap şişesi.
MİRAY: Yılın ilk aylarında doğan
N
NEHİR: Akarsu, ırmak
NİGAR: Resim kadar güzel sevgili; Nakış; Resim
NİRAN: Nurlar,aydınlıklar,ışıklar. Ateşler. Cehennem.
NİSA: Kadın,kadınlar.
NİSAN: Gelin çiçeği; İlkbaharın ilk ayı
Ö
ÖDÜL: Armağan
ÖZÜN: Şiir. Hak edilmiş ün.
P
PERİ: Cisimleri çok latif ve görünmez olan hoş yaratık; Güzel insan, güzel kimse
R
RANA: İyi, güzel, yumuşak, hoş
ROSA: Gül rengi,pembe kırmızı arası bir renk.
RÜYA: Düş; Gerçekleşmesi imkansız durum, hayal; Gerçekleşmesi beklenen şey, umut
S
SÜSEN: Nisan-Haziran dönemlerinde açan güzel kokulu bir çiçek
SU: Canlıların yaşaması için en gerekli olan kokusu, rengi olmayan sıvı
SİTARE: Yıldız
SİMA: Yüz, çehre
SILA: Bir süre ayrı kaldığı bir yere veya yakınlarına kavuşmak; Doğup büyüdüğü ve özlediği
SEREN: Gemi direği
SABA: Gündoğusundan esen hafif ve tatlı rüzgar. Türk müziğinde bir makam
SAHRA: Kır,ova,çöl
SARA: Halis, saf, katkısız
SENA: Övmek, methetmek; Şimşek parıltısı; Yücelik, yükseklik; Aydınlık; Bir ot adi
SERA: Varlıklı olmak, zengin olmak; Şarkı söyleyen; Yer, toprak; Ok yapımında kullanılan bir ağaç
T
TARA : Sahur zamanı doğan kız çocuğuna verilen ad
TÜRKÜ : Yankı, ses
U
UMAY : Devlet kuşu
V
VERDA : Gül.
Y
YAĞMUR : Bulutlardan yeryüzüne düşen su damlacıkları.
YAREN : Dost, arkadaş
YELDA : 1.Uzun. 2.Yılın en uzun gecesi
YUDUM : Bir içimlik sıvı
Z
ZEREN : Anlayışlı, kavrayışlı.
ZÜMRA : Akıllı, çabuk kavrayan kadın.
NADİR İSİMLER
A
AKSEV:Aydınlığı sev,ışık saç
AKŞIN: Beyaz tenli kadın
ALEDA: Nazlı, kaprisli
ARMİNA: Emine, korkusuz, yürekli
AYSAR: Ayın evrelerine göre huyu değişen kimse
AMİNE:Yüreğinde korku olmayan.
B
BEHİN: İyinin iyisi
BELGİ: İşaret
BELUR:Billur,billurdan olan.
BERİA: Olgunluk ve güzelliğiyle üstün olan sevgili
BİNAY:Öylesine güzel ki bin ay eder.
BİRAY: Ay gibi tek, eşsiz
C
CANEDA: İçten, sevimli kişi
CEVZA: İkizler burcunun eski adı
D
DEVİN: Hareket, kımıldanış
DESEN: Çiçek, çizgi gibi süs şekilleri
DİDAR:Güzel yüz. Görme.
DİLDE: Ünü her tarafa yayılmış, herkesin konuştuğu, herkesin dilinde olan kimse
E
EFİL:Rüzgar,dalgalanma.
EFSUN: Büyü, sihir
ERDA: Beyaz karınca.
ERNA: İşveli,cilveli,şen şakrak sevgili.
EVA: Havva. Yaratılan ilk kadın.
F
FERZİN: Kraliçe
FERİS: Şık,zarif.
G
GAZEL: Konusu daha çok sevgi ve içki olan, manzume
GECE: Gün batımından ağarmasına kadar geçen süre
GÖZEN: İlgi çekici, samimi; Sulak yer; Pınar
GÜZAY: Güneş olmayan yer; Kuzey; Güz ve ay
H
HENNA: Kına ağacı.
HESNA: Güzel,hanımefendi kadın.
HERA: Mitolojide analığın yüceliğini temsil eden tanrıça
HEVİN: Aşk, sevda
HİLDE: Kurtulmak, yükselmek, ilerlemek
I
IĞIL: Çok yavaş akan su
İ
İYEM: Güzellik,iyilik.
İLMA: Parlatma. Belirleme,işaret etme.
İLSU: Ülkenin suyu,bereketi.
İMER: Zengin,varlıklı.
İPAR: Yüksek dağların kar tutmayan yerlerinde yetişen çiçek
İZEM: Büyüklük, ululuk
J
JEYAN: Kızan, kükreyen
K
KAYRA: Yüksek tutulan ya da sayılan birinden gelen iyilik; Tanrıdan geldiğine inanılan iyilik; İhsan, lütuf
L
LEMA: Parıltı,parlayış.
LEMİS: Dokunma,elleme.
LEYAN: Parlayan,parlayıcı. Konfor. Lüks hayat.
LİNET: Sürgün
LİLA: Açık eflatun
M
MEHİR: Ay parçası
MARAL: Dişi geyik
MERZE: Mercan
P
PAMİRA: Orta Asya'da bir yayla
PARLA: Parlamak eyleminden parla, ışık saç; Başarılı ol, ünün sanın artsın
R
RİMA: Dişi ceylan yavrusu
RUHAN: Güzel kokulu
S
SARE: Olmak, oldu; Cemaat, topluluk; İhtiyaç, susuzluk
SAYE: Gölge; Koruma, yardım, sahip çıkma
SEL: Taşkın su
SELİS: Akıcı söz
SEMİN: Değerli, pahalı; Semizlik
SEYYAL: Akıcı, akışkan
SONEDA: Nazlı olmaması temenni edilen
Ş
ŞEVVAL: Arap takviminin onuncu ayı
T
TALHA : Güzellik
TALİA : Güzel, şirin
TAMAY : Dolunay, ayın on dördüncü
V
VİRA : Durmadan, aralıksız, sürekli.
Z
ZEHRE : Çiçek.
ZİŞAN : Şanlı, şerefli - Bir tür lale