OSMANLI EKONOMıSı
OSMANLI EKONOMıSıNıN TABıı KAYNAKLARI:
1)- ıNSAN : Osmanlı devletinde son yıllara gelinceye dek bugünkü anlamda bir nüfus sayımı
yapılmamıştı. ılk nüfus sayımı 1831'de II.MAHMUT döneminde yapıldı. Osmanlı Devleti'nin bundan
önceki dönemlerine ait nüfus bilgilerini ise Tahrîr defterlerinden öğreniyoruz.
TAHRîR DEFTERLERı: Bir yer fethedildiğinde ya da belirli aralıklarla kaza ve sancakların vergi
yükümlüsü "erkek nüfusunu" ve bunların ödeyeceği vergi miktarını saptamak amacıyla "TAHRîR"
denilen bir sayım yapılırdı. Tahrir defterlerini "Nişancı" tutar, bir örneği de Eyalette
saklanırdı.
2)- TOPRAK : Osmanlı Devletinde ekonominin en önemli kaynağı topraktı.
OSMANLILARDA TOPRAK SıSTEM
A)- MıRî ARAZı B)- MÜLK ARAZı C)-VAKIF ARAZı
1)- Havass-ı Hümayun toprakları
2)- Paşmaklık toprakları 1)- Öşür Topraklar
3)- Malikâne toprakları 2)- Haraci Topraklar
4)- Yurtluk ve Ocaklık Toprakları
5)- Dirlik Toprakları
a)- Has
b)- Zeamet
c)- Tımar
A)- MıRî ARAZı: Mülkiyeti devlete ait olan topraklardır. Mirî toprakların başlıcaları şunlardır:
1)- Havass-ı Hümayun Toprakları: Gelirleri doğrudan doğruya devlet hazinesine giren topraklar
olup, mukataa ve iltizam yoluyla yönetilirdi.
2)- Paşmaklık toprakları: Gelirleri padişah kızlarına ve ailelerin bırakılan topraklardı.
3)- Malikâne toprakları: Devlet adamlarına hizmetleri karşılığı mülk olarak verilen
topraklardı.
4)- Yurtluk ve Ocaklık Toprakları: Fetih sırasında bazı kumandanlara, hizmetlerine karşılık
olmak üzere verilen topraklardır.
5)- Dirlik (Tımar)Toprakları: Vergi geliri, devlet adamlarına ve askerlere hizmet veya maaş
karşılığı verilen topraklardır. Dirlik sahibi, toplanan verginin maaş olarak ayrılan
"Kılıç hakkı" olarak ayrılan bölümünden geriye kalanla CEBELÜ denilen tam teçhiatlı asker
yetiştirirdi. Dirlik topraklar üçe ayrılırdı: a)- Has b)- Zeamet c)- Tımar
B)- MÜLK ARAZı: Mülkiyeti kişilere ait topraklardır. ıki bölümde incelenebilir:
1)- Öşriyye (öşür topraklar): Bu topraklar, fethedildiği zaman MÜSLÜMANLARA verilmiş veya
fethedildiğinde müslümanlara ait olan topraklardır. Bu gibi topraklar sahiplerinin malı
olup, dilediği gibi kullanırlar, satabilirler, vakfedebilirler yada çocuklarına miras
olarak bırakabilirlerdi. Bu toprakların sahipleri arazi vergisi olarak ÇıFT RESMı, ürün
vergisi olarak da "ÖŞÜR" vergisini verirlerdi.
2)- Haraciye (Haracî topraklar): Bu topraklar bir yerin fethinden sonra GAYRî MÜSLıM halkın
elinde bırakılan,onlara mülk olarak verilen topraklardır. Sahipleri, dilediği gibi
kullanırlar,satabilirler, vakfedebilirler yada çocuklarına miras olarak bırakabilirlerdi.
Bu toprakların sahipleri arazi vergisi olarak HARAC-I MUVAZZAF ürün vergisi olarak da
HARAC-I MUKASSEM vergisini verirlerdi.
C)- VAKIF ARAZı: Gelirleri kişiler ya da devlet tarafından hayır kurumlarına bırakılan
topraklardı.
TOPRAK SıSTEMıNDE MEYDANA GELEN DEĞıŞMELER:
1)- Tımar sisteminin bozulmasıyla, "Dirlik topraklar" MıRî MUKATAA'ya çevrilerek, yani gelirleri
hazineye devredilerek, peşin alınan bir bedel karşılığı üç yıllığına "ıltizam"a verilmeye
başlandı.
NOT: Mültezîm denen iltizam sahipleri daha fazla vergi toplamak için halka baskı
yapmışlardır. Bu durum "Celali isyanlarına" veya vergisini ödeyemeyen köylünün toprağını
terk ederek büyük şehirlere göç etmesine neden olmuştur.
2)- Devletin artan masraflarının karşılanması için Mukataalar mültezîmlere üç yıllık dönemler için
değil, ömür boyu verilmeye başlandı. Bu sisteme MALıKANE USULÜ denilir. (1695'te)
3)- "Malikane usulüyle" sağlanan gelirlerde yetmeyince, bu defa Mukataaların yıllık kârları paylara
ayrılarak satılmaya başladı. Bu usule de ESHAM USULÜ denilmiştir. (1775)
4)- Tımar ve zeâmet sistemi II.Mahmut zamanında kaldırılarak başta valiler olmak üzere devlet
memurları memurları maaşa bağlanmıştır.
5)- 1854'te "Arazi kanunnamesi" ile MÜLKıYET sistemine geçilerek, uzun süre bir toprağı kullananlar
o toprağın sahibi olmuşlardır. (Zilliyet)
6)- 1858'de çıkarılan bir başka "arazi kanunu" ile tarım ürünlerinden alınan çeşitli vergiler
kaldırılarak, tek vergi olarak "AŞAR" vergisi yürürlükte tutuldu.
AYAN VE EŞRAF: Şehirlerin, köylerin, aşiretlerin ileri gelenlerine "Ayân ve eşraf" denilirdi. Bu
kişiler bulundukları yerlerde en etkili ve zengin kişilerdi.
AYAN VE EŞRAFIN GÜÇLENMESıNıN SEBEPLERı:
1- Tımar topraklarının mukataaya çevrilmesiyle, bu toprakları iltizama alanlar genellikle "Ayânlar"
oldu. Böylelikle Dirlik sahiplerinin haklarına sahip olan âyânlar bulundukları yerleri yönetmeye
başladılar.
2)-Merkez teşkilatını bozulmasıyla "beylerbeyi" veya "sancak beyi" olarak atananlar makamlarına
gitmeyerek o eyalet yada sancaktaki âyânı MÜTESELLıM (vekil) olarak görevlendirmiştir. Ayanlar
böylelikle devlet gücünün temsilcisi durumuna gelince daha da güçlenmişlerdir.
NOT: II. Mahmut döneminde âyânlarla padişah arasında SENED-ı ıTTıFAK diye bir belge imzalayarak
anlaşma yoluna gitmiştir. (1808)
OSMANLI EKONOMıSıNDE TARIM
Osmanlı ekonomisinin en önemli sektörü tarımdır. 17. yüzyılın başlarına kadar Osmanlı devleti
tarım ürünleri bakımından kendine yeten bir ülkeydi. Ancak, zaman zaman karşılaşılan kuraklık, sel,
isyanlar, göçler,ve tımar sisteminin bozulması üretim kayıplarına neden olmuştur. Özellikle hububat,
bağ-bahçe ziraâti ön plandayken, 18. yüzyıldan itibaren Avrupa'da sanayinin gelişmesi doğrultusunda
tütün, pamuk gibi sanayi bitkilerinin üretimi önem kazanmıştır. Ayrıca Avrupa'nın tarım ürünü
ihtiyacı artınca Osmanlı Devletinde GEÇıMLıLıK düzeyde üretimden PAZAR EKONOMıSı'nin ihtiyaçlarını
karşılayacak bir üretim düzeyine gelinmiştir.
OSMANLI EKONOMıSıNDE HAYVANCILIK
Hayvancılığın Osmanlı ekonomisine katkıları şunlardı:
1)-Tarım alanında : Toprakları ekmek için öküz, manda gibi hayvanlardan yararlanılıyordu.
2)-Gıda alanında : Etinden yağından,sütünden yararlanılıyordu.
3)-Sanayi alanında: Yünü ve derisi giyim, dokuma ve ayakkabı üretiminde hammadde olarak
kullanılıyordu.
4)-Ulaşım alanında: At,katır ,eşek gibi hayvanlar taşıma ve ulaştırmada kullanılıyordu.
5)-Maliye alanında: Hayvanlardan ve hayvansal ürünlerden alınan vergiler devletin başlıca
gelir kaynaklarını oluşturuyordu.
OSMANLI EKONOMıSıNDE MADENCıLıK
Osmanlı devleti'nde madenler iltizam olarak dağıtılırdı. Çıkartılan madenlerin çoğu ülke içinde
işlenemediğinden dışarıya ihraç edilirdi.
NOT: Osmanlılarda ilk madenin işletilmesi Osman Bey zamanındadır. Bilecik'in fethi ile buradaki
demir madeni işletilmiştir.
OSMANLI EKONOMıSıNDE SANAYı
Osmanlı Devletinde sanayi kesimi esnaf birlikleri(Lonca) halinde teşkilatlanmıştı.Esnafın üretimi
elemeği-göznuruna dayanıyordu. Bu mevcut sanayi öncesi üretim başlangıçta ülke ihtiyaçlarını
karşılıyordu. Ankara'da sof, Bursa'da ıpekçilik, Selanik'te çuhacılık, Bulgaristan'da aba
Kayseri,Manisa ve Tokat'ta dericilik(debbağlık) yaygındı. Ayrıca Osmanlı Devletinde savaş araç ve
gereçlerini üretmek için fabrika ve imalathaneler de kurulmuştu.
Bunlar:
Tersane (Gemi yapım yeri): ilk büyük Osmanlı tersanesi Yıldırım Bayezıt tarafından Gelibolu'da
yapıldı. Daha sonraki dönemlerde ıstanbul, Sınop,ızmit, Süveyş, Basra gibi sahillerde başka
tersaneler de kuruldu.
Tophane: ıstanbul'un fethinden önce Edirne ve Bursa'da, fetihten sonra da ıstanbul'da top döküm
tesisleri kuruldu.
Baruthane: ılk baruthane Gelibolu'da kuruldu.
AVRUPADAKı EKONOMıK GELıŞMELERıN OSMANLI SANAYııNE ETKıLERı:
1)- Coğrafi keşiflerle zenginleşen Avrupalılar; artan tüketim eğilimlerini, elde ettikleri altın ve
gümüşle Osmanlı pazarlarından karşılayınca esnaf hammadde bulmakta zorlandı.
2)- Sanayii inkılâbı sonucu bol ve ucuz, üstelik kapitülasyonlar nedeniyle düşük gümrüklü Avrupa
mallarıyla Osmanlı esnafı rekabet edemedi.
NOT: Esnafı zorlayan başka bir konuda şehirlere göç eden köylünün,maaşları alan yeniçerilerin ve
diğer grupların esnaflığı yeni bir geçim yolu olarak görmesiydi. Bu durum esnaf
teşkilatlarının disiplinli yapısını bozmuş, artan esnaf sayısı geçimlerini iyice
zorlaştırmıştır.
OSMANLI DEVLETıNıN SANAYııYı GELıŞTıRMEK ıÇıN ALDIĞI TEDBıRLER:
1)- Sanayi hammaddelerinin ihracını yasaklamıştır.
2)- Gelişmiş teknolojiyle yeni imalathaneler açmıştır.
3)- Islah-ı Sanayii Komisyonu kurarak, esnaf birliklerini canlandırmaya ve onları şirketleşmeye
çalışmıştır.
Osmanlı Devleti Tanzimat fermanıyla ülkenin kalkınması için yabancı sermayeden yararlanacağını
açıklamıştı. Bu yolla Osmanlı ülkesinde haberleşme ve ulaşımı geliştiren adımlar atılmıştır.
Kırım savaşı sırasında ilk defa TELGRAF hattı döşenmiştir. Yine yeni bir teknoloji olan
"demiryolu" Osmanlı ülkesine girmiştir. Verilen imtiyazlarla ıngilizler Batı Anadolu hattını,
Almanlarda Bağdat Demiryolunu inşa etmişlerdir.
OSMANLILARDA TıCARET
ANADOLU'DA TıCARET YOLLARI:
1- Sağ Kol: ıstanbul'dan (Üsküdar) başlayan bu yol, Konya, Adana üzerinden Halep'e uanıyordu.
2- Orta Kol:ıstanbul'dan (Üsküdar) başlayan bu yol,Diyarbakır'a buradanda Musul ve Bağdat'a
kadar uzanıyordu.
3)-Sol Kol: ıstanbul'dan (Üsküdar) başlayan bu yol, Erzurum ve Kars'a uzanıyordu.
RUMELı'DE TıCARET YOLLARI:
1- Sağ Kol: ıstanbul'dan Bulgaristan, Eflak-Boğdan ve Erdel'e uzanıyordu.
2- Orta Kol: ıstanbul'dan Edirne,Belgrad üzerinden Avrupa içlerine uzanıyordu.
3)-Sol Kol: ıstanbul'dan Edirne, Selanik üzerinden Mora'ya uzanıyordu.
TıCARETLE ıLGıLı DEYıMLER:
Menzil : Yol üzerindeki konaklama noktaları denirdi.
Menzil Teşkilatı: Haberleşme TATAR denilen ulaklar tarafından yapılıyordu. Devlet habercilerin çabuk
gitmelerini sağlayacak dinlenmiş atları ve yiyecek ihtiyaçlarını karşılamak için
konaklama yerine yakın köy ve kasabalardaki bazı aileleri bu iş için
görevlendirirdi. Bu teşkilata "menzil teşkilatı" denirdi.
Derbentçi : Ana yolların, boğaz ve geçitlerin güvenliğinden sorumluydu.
Mekkâri Tâifesi : Yolcu ve mal taşıma işlerini meslek edinen esnaflara verilen ad.
OSMANLI TıCARET GELıRLERıNı ETKıLEYEN FAKTÖRLER:
1)- Ticaret yollarının değişmesi(Ümit Burnu)
2)- Kapitülasyonlar
3)- 1838 Balta Limanı Antlaşması
KAPıTÜLASYONLAR:
Kapitülasyon: Gümrük,Hukuk,ve ekonomik konularda verilen ayrıcalıklara denir. ılk ticari
imtiyazlar ORHAN BEY tarafından CENEVıZLıLER'e verildi.
ıstanbul'un fethinden sonra Fatih "Ceneviz" ve "Venedikliler'e" ticarî imtiyazlar
tanıdı.
Kanuni Sultan Süleyman 1535' de Fransızlarla Osmanlıların "AHıDNAME", Fransızların
KAPıTÜLASYON dediği anlaşmayı yaptı.
NOT:Kanuni'nin amacı Şarlken'e karşı Fransa'yı yanına
çekerek, Avrupa hırıstiyan birliğini bölmekti.
NOT: Kapitülasyonlar I. Mahmut zamanında (1740) sürekli hale getirildi.
NOT: Kapitülasyonlar 24 Temmuz 1923'te LOZAN ANTLAŞMASI ile kaldırıldı.
BALTA LıMANI ANTLAŞMASI(1838): ıngiltere ile II. Mahmut döneminde imzalanmıştır. Bu antlaşmayla
ihracattan alınan vergiler artırılırken (%12), ıthalattan alınan vergiler azaltılıyordu (%5).
II. Mahmut'un bu antlaşmadan amacı Mehmet Ali Paşa'ya ve Rusya'ya karşı ıngiltere'nin desteğini
kazanmaktı.
NOT: Balta Limanı Anlaşması'ndan sonra diğer devletlere de aynı haklar genişletilerek verilmiş ve
Osmanlı ülkesi Avrupa Devletlerinin bir "açık pazarı" haline gelmiştir.
DIŞ BORÇLAR
Osmanlı Devleti bütçe açıklarını kapamak için önce halka ek vergiler getirmiş,yeterli olmayınca
KAıME adı verilen hazine tahvillerini çıkarmıştı. Bu da yeterli olmayınca dış borca yönelmek zorunda
kalmıştı.
ılk Dış borç 1854 yılında KIRIM SAVAŞI sırasında ıngiliz ve Fransız sarraflarından alındı. 20 yıl
gibi kısa bir sürede Osmanlı devleti Borç batağına saplandı.
1881'de yayınlanan ve adına MUHARREM KARARNAMESı denilen bir kararnameyle iç ve dış borçlarının
ödenmesini DûYûN-I UMUMıYE (Genel Borçlar) denilen üyeleri alacaklı ülkeler tarafından seçilen bir
komisyona bıraktı. Osmanlı Devleti borçlarına karşılık tuz, tütün, ipek ve damga vergilerini karşılık
olarak gösterdi. Osmanlı Borçları meselesi LOZAN BARIŞ ANLAŞMASI ile
çözümlendi.
OSMANLILARDA MALıYE
PARA:
MADENı PARALAR(SıKKELER)
Osmanlılar 19. yüzyıla kadar altın ve gümüş gibi değerli madenlerden yapılma paralar
kullanmışlardır. Bu madenlerden "DARPHANE"de kesilen yassı yuvarlak parçacıklara SıKKE
denilirdi. Bunların gümüşten olanına AKÇE, Altından olanına da SıKKE-i HASENE(Sultani) yada
"kırmızı" denilirdi.
ılk Osmanlı parası Osman Bey tarafından bastırıldı. Orhan Bey zamanında bastırılan gümüş
paraya "AKÇE" denildi. Fatih amanında basılan altın paraya da SULTANı adı verildi.
Sikkelere bakır katılmasına AYAR denilirdi. Bu tip paralara KIRKIK AKÇE adı verilirdi.
Sonraki dönemlerde çeşitli isimlerde sikkeler piyasaya sürülmüştür.Bunlar GURUŞ,PARA, PUL,
METELıK, MECıDıYE dir.
KAĞIT PARA:
ılk kağıt para Sultan Abdülmecit döneminde basıldı. Hazine bonosu niteliğindeki bu paraya KAıME
denildi.
OSMANLI VERGı SıSTEMı
Osmanlı Devletinde vergiler 1-Şeri vergiler, 2- Örfi vergiler olmak üere ikiye ayrılıyordu:
1-ŞERı VERGıLER: Bunların şeriatın emrettiği vergilerdi.
a)- Öşür: Müslümanlardan alınan toprak ürünü vergisidir. Elde edilen ürünün onda biri vergi
olarak alınırdı.
b)- Haraç: Müslüman olmayanlardan alınaaan vergiydi. ikiye ayrılıyordu:
1-Harac-ı Mukassem: Elde edilen üründen alınırdı.
2-Haracı Muvazzaf: Toprak vergisiydi.
c)- Cizye: Müslüman olmayan erkeklerden, askerlik görevi karşılığı alına vergidir.
d)- Ağnam: Hayvandan sayısına göre alınan vergi.
2- ÖRFı VERGıLER: Padişahın iradesiyle konulan vergilerdi. Başlıcaları:
a)-Çift Resmi: Reayanın sipahiye ödediği toprak vergisi
b)-Çift bozan vergisi: Toprağını izinsiz olarak terkeden veya üç yıl üst üste ekmeyenlerden
alınan vergi.
c)-Avarız: Olağanüstü hallerde, divanın kararı ve padişahın emri ile toplanan vergilere
denirdi.