14 Şubat “Sevgililer” Günü Değil “Romantizm” Günü Olmalı!

Caddy

Guru
Pro Üye
28 Mart 2012
8.170
2.003
Sevgililer gününün sabit bir tarihte ve sabit bir ritüelle kutlanmasının aşkın doğasına aykırı olduğunu söyleyen Zaza Yurtsever, “Günümüz çiftleri eski zamanlara kıyasla romantizmi çok daha az önemsiyor. Belki de 14 Şubat’ın sevgililer günü olarak değil de romantizm günü olarak kutlanması daha doğru olur. 364 gün unuttuğunuz bir şeyi adı ne olursa olsun bir gün hatırlamak somut olarak hiçbir işe yaramıyor. Aksine bazen istenmeyen sonuçlara neden olabiliyor” diyor…

Bir bahar akşamı rastladım size, Sevinçli bir telaş içindeydiniz, Derinden bakınca gözlerinize, Neden başınızı öne eğdiniz… Bir zamanlar masalsı, mahcup bir o kadar da tutkulu aşklar yaşanırdı… İlan-ı aşk etmenin bile bir adabı saygısı vardı kendi içinde… Fuat Edip Baksı’nın Bir bahar akşamı diye başlayan mısralarında olduğu gibi… Uzun uzun mektuplar yazılırdı sevgiliye, kaçamak bir bakış alınan en büyük hediye, el ele gelmek bir mucize sayılırdı. Yoktu o zamanlar Sevgililer Günü, hergün Sevgili’nindi çünkü…Yıllar geçti, bu masalın sonuna gelindi gökten üç elma düştü mü bilinmez ama aşklar da zamana uydu. Günlük koşuşturma içinde kaybedilen, ötelenen, hızlı yaşanan, hızlı tüketilen bir meta haline mi geldi acaba aşk diye insan düşünmeden edemiyor. Her 14 Şubat Sevgililer Günü‘nde ayyuka çıkan sevgi mesajları, sevgiliden alınan, sevgiliye verilen hediyeleri, ne program yapalım diyologları ya da sevgilim benim için ne yapacak beklentisi ki en tehlikelisi bu çünkü, beklenti karşılanamazsa tehlikeye giren ilişkiler birliktelikler… Kısacası her şey 14 Şubat için peki 15 Şubat ve devam eden günler ya da 14 Şubat öncesi…

İşte tam bu noktada, Uzman Psikolog Zaza Yurtsever, sevgililer gününün sabit bir tarihte ve sabit bir ritüelle kutlanmasına rağmen zaman içerisinde sevgili seçimlerinin değiştiğine dikkat çekiyor. Yurtsever, konuşmasını şöyle sürdürüyor:

“Genel olarak bakıldığında günümüz çiftleri eski zamanlara kıyasla romantizmi çok daha az önemsiyor. Belki de 14 Şubat’ın sevgililer günü olarak değil de romantizm günü olarak kutlanması daha doğru olur. Yaşam koşulları içinde insanlar birçok şeyi olduğu gibi romantizmi de unuttular. 364 gün unuttuğunuz bir şeyi de adı ne olursa olsun bir gün hatırlamak somut olarak hiçbir işe yaramıyor. Aksine bazen istenmeyen sonuçlara neden olabiliyor.”

İş maddiyata dayandığında ise yorgun ilişkilerin gündeme geldiğini söyleyen Zaza Yurtsever, üzerine bir de doğum günü, evlilik yıl dönümü, anneler günü, babalar günü, sevgililer günü vb ritüellerin gelmesiyle ilişkilerin yorgunluktan yıpranmaya ve hatta ayrılmaya kadar giden sürece girdiğini vurguluyor. Böylesi günlerde partnerlerin birberlerinden beklentilerinin tavan yaptığını ancak, beklentinin gerçekleşmediği noktada beraberinde derin hayal kırıklıklarının ve ilişkinin sorgulandığı süreçlerin geldiğini anlatan Zaza Yurtsever, konuşmasını şöyle sürdürüyor:

Sevgililer günü aşkın doğasına aykırı

“Sevgi kuramının kurucusu Psikanalist Erich Fromm, sevgiyi, insanlığın sorunlarına bir yanıt olarak, kişideki aktif ve yaratıcı gücün kaynağı bir enerji olarak ve bu söz konusu yaratıcılıkla sevmeyi de bir sanat olarak tanımlar. Bir sanat olması bakımından da uygulamada olgunluk gerektirir. Bu noktadan bakıldığında; Aşk’ın doğasında sadece 1 güne sığdırılmış anmalar, sevgi gösterileri yoktur. Günümüzde sevgililer günü, evlilik yıldönümü gibi günler yoğun hazırlık yapılması ve ekstradan jestlerin beklendiği günler haline geldi. Hatta hayati bir sınav gibi o günlerde eşler çalıştıkları ofislerde gözleri kapıda bekler oldular, kime çiçek geldi, yoksa mücevher mi gönderildi? Hediyeler arası kıyaslama ve rakebet yapılmaya başlandı kısacası günün ve aşkın içi boşaltılarak maddi objelerde takılmaya başladı insanlar. Elimizde kesin veriler olmamakla birlikte şunu söyleyebilirim ki, beklenti çıtasının çok yükseldiği “Özel“ günlerde partnerler arası tartışmalar artmakta ve ayrılık kararı bile alınmaktadır. Aşk, bir sevgiliye duyulan, bir annenin evladına duyduğu veya kulların Yaradan’a olan aşkı da olsa hiç değişmez hergün yaşanır ve yaşanmalıdır. Özünde sevgiyi, hoşgörüyü, paylaşmayı, adanmayı, şefkati barındıran bu duygu hergün her yerde yaşanıp, hissedilebilir. Hissetmek veya hissettirmek için bazen bilinç altı baskı ve zorlamalarla yapılan ritüellere gerek yoktur. Önemli olan insanın ruhunda romantizm duygusunu kaybetmemesidir.

İnsanlar ilişkilerinde birbirlerine verdiği değeri sade ama içten şekilde ifade etmeli, pahalı hediyeler, lüks yemek mekanları, eğlence yerlerine gitme yarışına girmeden, sevgisini şekilcilikle ıspatlamaya çalışmadan duygularını sevgi diline dökebilmelidir.“
 
X