Herkes kendini korumak ve hayatını yönetmek ister. Yani bunu istemesi gerektiği zanneder… Ve bu amaçla bir takım önlemler alır, bir takım takıntılar geliştirir, güç alanları belirler, kontrol çizgileri çeker, savunma-saldırı sistemleri geliştirir… Hayatta kalmak için MUTLAKA sahip olması gerektiğini zannettiği yerlere, konumlara, insanlara, düzenlere, dünyevi ya da duygusal kıymetlere tırnaklarını geçirir… Ve bunları tam istediği gibi tutabilmek için uğraşır. Bu uğraş sırasında bazen kendini fazla yıpratır, tüketir, olmayanı oldurmak için kendi ömrünü yer… Bazen de etrafını hırpalar, yorar, yıpratır, tüketir ve aslında korumak istediği şeylerin ömründen yer… İstediği gibi var etmek adına içini boşaltır ya da nüvesini bozar.
Oysa korkunun ecele faydası yoktur! Korku ile yapılan seçimler, çizilen yollar, alınan önlemler, bizi hiç de beklemediğimiz türden bir ecele yaklaştırırlar. Yeni bir hayat, farklı bir çıkış, ummadığımız gibi bir çözüm ihtimalini öldürür ve bizi havasız bırakırlar. Kaskatı olmuş, anlam ve işlevini yitirmiş, aydınlık göremez ve nefes alamaz hale gelmiş olan şeyler, hayat tarafından devre dışı bırakılır.
Bu aralar hayat bizi beklenmedik ve sert uyarılarla kendimize getirmeyi, anlamsızca takılı kaldığımız, bir türlü değiştiremediğimiz, kendimizi yenileyemediğimiz, ışıksız susuz havasız bıraktığımız, tükendiğimiz ve tükettiğimiz konularda sarsarak dönüşmeye zorlamayı iş edinebilir.
Biz kontrol etmeyi GÜÇ SAHİBİ OLMAK zannederiz. Oysa aşırı kontrol çabası ve ihtiyacı bizi gelişemez ve yaşayamaz hale getirir. Yetki ve kontrol sahibi olmaya çalışıp sorumluluk almaktan kaçarsak, gelişmek değil, ağır ve sancılı bir şekilde ölmek ve üzerine oturduğumuz her şeyi de kendimizle beraber tüketmek döngüsüne gireriz. Israrla ve ısrarla bize ve etrafımıza zarar verdiğini gördüğümüz bir şeyi devam ettirmek, daha farklı bir şeyi deneme korkusunun uzantısıdır ve dışarıya bu inat ve hırs görünümünde yansıyabilir.
Bunun artık böyle olmaması gerekiyor diyemediğimiz ve gereğini yapamadığımız her durum bizi ölüme mahkum eder. Konu ister iş, ister aşk, ister sağlık, ister hayat düzeni olsun… Değişimin sorumluluğunu alamayan en çok tutmak istediği şeyi yitirir.
Bizi güçlü kılan değişime açık ve cesur olmak, yaşamak ve yaşadıklarımızdan öğrenmek ve seçimlerimizin sonuçlarını samimiyetle kucaklamaktır.
- KOÇ için yıkım ve yeniden yapılanma, borçlarını ve alacaklarını yapılandırma, kendisini tüketen seçimlere bir son verme zamanı
- BOĞA için maddi ve manevi düzlemde ilişkileri yeniden yapılandırma, hayat ve iş ortaklıklarına farkl ıbir gözle bakma zamanı
- İKİZLER için hayat düzenini, iş yapma şeklini ve bedeniyle ilişkisini yeniden yapılandırma zamanı
- YENGEÇ için çocuklarıyla ilişkisini yeniden yapılandırma ya da tutku ve arzuyla yaklaştığı her insan ve projeye yaklaşımını dönüştürme zamanı
- ASLAN için aidiyetlerini ve ailevi sorumluluklarını yeniden yapılandırma zamanı
- BAŞAK için hareketini kısıtlayan seçimlerini değiştirme, yakın çevresi ile ilişkilerini ve iletişim şeklini yeniden yapılandırma zamanı
- TERAZİ için para kazanma ya da saygınlık kazanma şeklini yeniden yapılandırma zamanı
- AKREP için hayat içindeki duruşunu ve kendini tanımlama şeklini yeniden yapılandırma zamanı
- YAY için olmayanları, yürümeyenleri ve bunun böyle olmasındaki rolünü tanımlama ve kariyerinde değişimi göze alma zamanı
- OĞLAK için toplumsal alandaki duruşunu dönüştürme, yeni olasılıklara farklı gözle bakmayı becerme ve fırsat/tehdit anlayışını yeniden yapılandırma zamanı
- KOVA için mesleki açıdan büyük kararlar alırken bu sorumlulukları farklı bir perspektiften değerlendirmeye de açık olma zamanı
- BALIK için hayatı kavrayışını, olayları yargılama şeklini ve planlarını yeniden yapılandırma zamanı
Gelmiştir.
Junoastroloji