:) Yenikapının hikayesi

BarbunyaPilaki

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
12 Temmuz 2006
826
7
4. Murat devri. Padisah tarafindan, mey (sarap), afyon ve fal bakmak yasaklanmis. Istanbul'da bütün meyhaneler ve keshaneler "underground" takilmaya baslamis. 4. Murat bi gece, tebdil-i kiyafet Istanbul'a indiginde, karsiya geçmeye karar verip bi sandal kiralamis.
Sandalci müsterisinin sultan oldugunu bilmiyomus tabii. Bi ara, sandalin yanindan sarkan bi ipi çekmis. Ipin ucunda bi testi! Sultan, "Ne var o testinin içinde?" diye sormus. Sandalci "Ne olacak, mey iste" diye gülerek müsterisine ikram etmis. Her ne kadar yasaklamis olsa da, 4. Murat'in alkolle arasinin iyi oldugu bilinir. Ikrami kabul etmis ama yine de, "Mey yasak. Hünkarimiz görse kafani vurdurtur diye korkmuyo musun?" diye sormaktan da geri kalmamis. Sandalci da haliyle, "Yahu hünkar ner'den görecek bizi denizin ortasinda" demis.
Aradan biraz zaman geçmis. Sandalci bu kez de, teknenin tahtalarindan birini kaldirip aradan afyon çikarmis ve nargilesine atarak körüklemeye baslamis.
Gönlü zengin adam, hemen müsterisine de ikram etmis. Sultan yine kabul etmis ama yasagi gene hatirlatmis. Sandalci ayni sekilde, "Kim görecek ki bizi denizin ortasinda" demis. Biraz daha vakit geçmis. Bizim sandalci cebinden fal taslarini çikarmis. Hünkara, "Ver 5 akçe de falina bakayim" demis. Fal 4. Murat'in en kizdigi seymis, ama "Hadi biraz daha sabredeyim" diye düsünüp, "Bak bari" demis.
Fal taslarini elinde çalkalayip atan sandalci, "Efendi, sorunu sor bakalim" demis. 4. Murat, "Hünkar su anda nerededir?" diye sormus. Sandalci taslara bakip "Hünkar su an denizdedir" demis. 4. Murat güya endiselenmis havalarina girip, "Sakin yakinimizda bi yerde olmasin" diye sormus sandalciya ve tekrar iyice bakmasini söylemis. Sandalci taslara tekrar bakmis ve birden, 4. Murat'in ayaklarina kapanip, "Affet beni hünkarim " diye yalvarmaya baslamis. Kiyiya dönene kadar yalvarmaya devam etmis. Padisah dayanamayip, "Sana bi soru sorucam. Eger bilirsen seni affederim. Bilemezsen boynunu aninda vurduracam" demis. Sandalci sevinçle, "Padisahim çok yasa" demis ve merakla soruyu beklemeye baslamis.
4. Murat, sandalciya, "Dönüste Istanbul'a hangi kapidan giricem?" diye sormus. Tabii sandalci hemen itiraz etmis, "Hünkarim, simdi ben hangi kapiyi söylesem, siz baska kapidan girersiniz. Affiniza siginarak, gireceginiz kapiyi bi kagida yazsam ve size versem; kapidan geçtikten sonra okusaniz olur mu?" demis. Hünkar basini "Olur" anlaminda sallayinca, sandalci tahminini yazip kagidi vermis.
4.Murat kagidi alir almaz, daha bakmadan, yanindaki fedaisine, "Hemen boynunu vur su kafirin" emrini vermis. Sonra da, "Surlara yeni bir kapi açila! Istanbul'a oradan giricem" demis çevresindekilere. Kapi 5-10 dakikada açilip, padisah ve erkani sehre girmis. 4. Murat bi ara, sandalcinin kagida hangi kapiyi yazdigini merak etmis. Kendinden çok eminmis, laf olsun diye cebindeki kagida bakmis. Ama okuyunca hayretler içinde kalmis. Sandalci kagida sunlari yazmismis: "Hünkarim, yeni kapiniz vatana millete hayirli ugurlu olsun"
O gün bugündür de iste o kapi, "Yenikapi" olarak aniliyormus.
 
Farklı bir hikaye de benden.....

Sultan III.Mustafa 'nın saltanat günleri (1757-1774). Sultan tarih yazmalarını okumuş, atalarıyla övünmüş ve büyük dedeleri gibi olmayı hayal etmiştir gençlik yılları boyunca. Kanuni gibi, Selim gibi, - artık bunu biliyorsunuz - hayran olduğum prens ulu Fatih gibi. Onlar gibi olabilmek için önce yıpranan devleti ayağa kaldırmalıdır. Şansı da yaver gider başlarda. Tahta oturmadan bir yıl önce aralıksız yedi yıl sürecek ve aynı adla anılan savaş patlak verir Avrupa'da. Müttefiklik çağrılarının tamamını sürüncemede bırakarak tüm vaktini devlet işlerine ayırır. ısmet Paşa'nın deyimiyle bulaşmadan yangına "kendi yağında kavrulmayı" seçer. Orduyu ıslah için Baron de Tott'u getirir. Devlet işleyişini düzenlemeye çalışır. Denizcilik ve topçuluk eğitimi veren Hendenhane'yi açar. Bir diğer işi de tahrip olmuş eserleri restore ettirmek ve yeni eserler yapmaktır. Bu eserlerden biri de o zaman henüz ismi konmamış olan Laleli Camii'dir.

Bu camiiyi yaptırdığı semtte Laleli Baba adında kerametleriyle ün salmış bir meczup olan Laleli Baba yaşarmış. Namını duyan sultan duasını da almak için yanına gitmiş bir gün. Sohbetinden, hayat görüşünden çok etkilenmiş Laleli Baba'nın. Sık sık ziyaret eder olmuş onu. (Şimdi burada konunun dışına çıkmamak için anmayacağım diyaloglar günümüzde halen anlatılır. Belki bir yazıya konu ederim bu konuşmaları.)

Yine böyle bir konuşmada Laleli Baba demiş ki sultana "Ben bu şehri çok iyi bilirim. Gözümü bağlasan söylerim geçtiğimiz sokağın, caddenin neresi olduğunu." Bunun üzerine sultan bir bahse davet etmiş Laleli Baba'yı: "O zaman demiş senin gözlerini bağlayıp tek tek ıstanbul'un kapılarından geçelim seninle. Bakalım kaçını bilebileceksin ?" Kabul etmiş Laleli Baba, bir şartı varmış ama. Demiş ki "bahsi kazanırsam bunun karşılığında bir camii yaptıracaksın benim adıma." Kabul etmiş sultan bu şartı, böylece tutuşmuşlar bahse.

Bahis günü sultanın arabasına binip kapılardan geçmişler tek tek. Gözleri bağlı olduğu halde bilmiş Laleli Baba hangi kapıdan geçtiklerini her seferinde. Ne ki bir kapıda duraklamış, bir türlü çıkaramamış hangi kapı olduğunu. Sultan keyiflenmiş: "Bunu bilemedin galiba babacığım." "Bilemedim" demiş bizimki, "bu hiçbir kapıya benzemiyor, geçmedim daha önce böyle bir yerden ben. Bu olsa olsa yeni bir kapıdır." Bu cümle üstüne sultan elini öpmüş Laleli Baba'nın, açmış gözünü. "Ben seni kandırmak için daha dün açtırttım bu kapıyı, ama sen bildin bunu. Bahsi sen kazandın." demiş ve o semtte yapılan camiiyi Laleli Baba'ya adayıp adına da Laleli Camii diyeceğine söz vermiş. "O açılan kapıya da Yenikapı denile!" diye ferman buyurmuş. Yenikapı'nın öyküsü bir önceki öyküde olduğu gibi IV.Murat zamanında değil, yaklaşık 150 yıl sonra bu hikayeyle başlar işte.

B.nin notu: Sultan III.Mustafa saltanatı boyunca okul, aşevi gibi sosyal kurumun yanısıra ona yakın da camiiyi hizmete açmıştır. Bu camiilerin üç tanesi gerek mimari üslubu, gerekse anlamı bakımından öne çıkmaktadır. Bunlardan ikisi Salacak'ta Kızkulesi karşısındaki Ayazma Camii ile Kadıköy Meydanı'ndaki ıskele Camii'dir. Üçüncüsü de elbette yukarıda bahsi geçen Laleli Camii. Laleli semti de adını bu camiiden, dolayısıyla Laleli Baba'dan alır. III.Mustafa'nın etrafındakilere yaptırdığı camiilerin hiç birinin kendi adını taşımaması sebebiyle dert yandığı bilinir.
 
X