Saray'a kriz yok: Emine Erdoğan, 50 bin dolarlık çantasıyla Japonya'da

İmamoğlu da tüm servetim bir yüzük dese sonra da Karun olsa aynı tepkiyi o da görür
Yahu insanlar mı anlamıyor anlamak mı istemiyor bu adam dini bütün din din din diye gezmiyor mu böyle konuşup bunları yaparsa gözüme batar tabi chp size göre zaten dinsiz yaparsa normal karşılarsınız ama akp hem dinden bahsedip hem çalacak hem kul hakkı yiyecek sonrada hepsi yapıyor yauvv olacak bak sen :işsiz:
 
250 binlik saat takanlara sıkıntı yok tabi 😎
Saatini kendi parasıyla almış ise sanane banane
Vakıff adı altında hortumlamamışş ise
Kara mara para yoksa çalışmış kazanmış ise sorun yok
He bide din tüccarı değilse kimseyi ilgilendirmez
Bu ülkede zihniyet bu
Çalıyor ama .......
Yanı aslında herkes çalındığında hemfikir
 
Saatini kendi parasıyla almış ise sanane banane
Vakıff adı altında hortumlamamışş ise
Kara mara para yoksa çalışmış kazanmış ise sorun yok
He bide din tüccarı değilse kimseyi ilgilendirmez
Bu ülkede zihniyet bu
Çalıyor ama .......
Yanı aslında herkes çalındığında hemfikir
Hı hı evet kendi kazanırken yanındaydınız sanırım. Benim düşüncemden size ne kime ne!
 
Saray'a kriz yok: Emine Erdoğan, 50 bin dolarlık çantasıyla Japonya'da27 Haziran 2019, Perşembecumhuriyet.com.tr
Haber görseli

1
Yurttaş zamlarla boğuşurken Saray lüksten geri adım atmıyor.

Haber görseli

2
Yurtdışı gezilerinde Chanel ve Hermes gibi lüks çantalarını kullanan Emine Erdoğan Japonya gezisinde de geleneği bozmadı.

Haber görseli

3
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la birlikte Japonya'ya'a giden Emine Erdoğan, daha önce de birçok kez kullandığı 50 bin dolarlık Hermes marka çantasını taktı.

Haber görseli

4
Daha önce yapılan lüks harcamalar için "İtibardan tasarruf olmaz" savunması yapan Saray'ın ejder suyu, starex meyvesi eşliğinde aloevera, zencefilli somonlu suşi menüsü tartışma konusu olmuştu.


Ya herkes kazandığı kadar harcasın elbette ama kişiler konumu gereği önce ülkedeki kişilerin çıkarlarını düşünmek zorunda zira ben öğrenciyim yarı aç yarı tokum.
Herkes hakkıyla işini yapsın canımı yesin
 
Herkes tutturmuş İmamoğlu’nun saati diye .
Arkadaş anlamıyor musunuz anlatamıyor muyuz?
Adam zaten aileden zengin. Bu kadar net aslında ya . Milletin vergilerinden alınma değilse ben o saatin hesabını neden sorayım . Aynı şekilde Emine Erdoğan da kendi parasıyla aldığı hiçbir şeyin hesabını vermek zorunda değil.
Ama dikkatinizi çekerim KENDİ PARASIYLA ALDIĞI diyorum . Şu örtülü ödenek mevzusu sizinde canınızı sıkmıyor mu Allah aşkına ya . Zamanında çıkan tapeler hiç mi kanınıza dokunmadı çalışan alın teriyle yaşayan vatandaşlar olarak . Adamlar vergilerle lüksün dibine vuruyor bakın memleketin hali ortada . Sonra müslümanlıktan , tevazuudan bahsederler millete . Bir cumhurbaşkanının aldığı maaş bellidir değil mi ? Bu yatlar katlar gemicikler , yazlık kışlık evler ve daha neler neler .. bunların sadece maaşla olmadığını hepimiz biliyoruz değil mi ? Evet sadece maaşla son kuruşuna kadar helal parayla edinildi bu mallar mülkler diyecek varsa önce bi elini vicdanına koysun sonra konuşsun . Bu değirmenin nasıl döndüğü gayet net belli . O zaman hırsıza hırsız diyeceksiniz arkadaşlar . Benim bildiğim dinimizde “çalıyor ama kim gelse çalacak” gibi bir yaklaşım olamaz . Çalanı çırpanı geldiği gibi göndermesini de bilmeliyiz . Vatandaş olarak haddini bilmesi gereken biz değiliz . Baştakiler haddini bilmeli , bildirmeliyiz . O çıkan tapeleri tekrar hatırlatıyorum “paraları sıfırladım babacım” . Milletçe saf yerine koyuluyoruz farkında mısınız ? Bir yüzükle yola çıktığını söyleyen biriyle İmamoğlunu kıyaslama saçmalığını anlayamıyorum . Adam babadan zengin . Şirketleri var ticaret işiyle uğraşıyorlar bu kadar basit . Ola ki İmamoğlu cumhurbaşkanı oldu , o zaman devlet bütçesinden örtülü ödeneklerden harcadığı her kuruşun hesabını o da vermek zorunda . Olay bu aslında . Gözünüzde bu kadar büyütmeyin kimseyi . Onlar bize hizmet etmek için geldiler . Biz onlara değil . Ama ülkenin şu durumuna baktığımızda biz onların lüks yaşamlarının hizmetkarıyız . Halk olarak damızlık ineğe döndük farkında mısınız . Uzaklarda örnek aramaya gerek yok kendi hayatlarınıza , endişelerinize , gelecek kaygılarınıza bakın . Biz bunu haketmiyoruz aslında esas mesele bu . Anlayana .

Edit: yazdığım bu yorum için yarın tutuklanırsam sevenlerimden temiz don fanila istiyorum ona göre :KK53: Ülkemizde adalet ve özgür düşünce anlayışı da malumunuz:110:
 
Son düzenleme:
250 binlik saat takanlara sıkıntı yok tabi 😎


Adam babadan zengin yani milletin malında, mülkünde gözü olmaz. Sonradan görse insanoğluna güven olmaz derdim de babası yıllardır ticaretle uğraşıyor. Aile şirketi var tüm malvarlığını da hemen ertesi gün açıkladı. Saklamadan, babasının mal varlığını dahi açıkladı. 50 bin dolar deyince hesaplayamıyorsunuz sanırım, günlük kurla 289 000 Türk Lirası yapıyor. Bu sadece tek bir çanta inci kolye vardı geçen 280 000 Türk Lirası yine Emine Hanım’da. İmamoğlu görevden ayrılırken mal varlığı artarsa eğer bu millet onunda hesabını sormalı. O paralar senin benim aldığım ekmekten kesilen vergiler, cumhurbaşkanının maaşı 75 000 Türk lirası, sizin kocanız 4 aylık maaşıyla size çanta alır mı?
Bir de yediğimiz ekmekteki israftan bahsetmiş hanımefendi, Suriyeli doyurmak israf, kendi vatandaşımız açken, insanlar intihar ederken işsizlikten.
 
Suraya guzel bi tweet koyalim:)) ayrica chpli elif dogan Turkmenin rekor telefon faturasini unutmadik mesela..Eki Görüntüle 2283183
Sen de abarttın tontiş,Elif Türkmen ne kadarcık fatura ödetmiş ki alt tarafı 2 trilyon ,lafı mı olur çantanın yanında :KK53: Kılıçdaroğlu da yetkisi var vermeseydiler demişti.İhracından sonra adalet yürüyüşüne katılmıştı ya.:KK53:
 

Eklentiler

  • IMG_20190630_142734.jpg
    IMG_20190630_142734.jpg
    124,5 KB · Görüntüleme: 45
  • Beğen
Reactions: H M
Suraya yeni edindigim bir bilgiyi ekliyim

Hani white house var ya , amerikan baskanlarinin evi , evin kirasi , personel maasi , elektrik faturasi vs vs tum masraflari baskanlarin maasindan kesiliyormus

Amerikan baskani maasi senelik 500.000 usd ymis ama bunun 450.000 dolari beyaz evin masrafi olarak kesiliyormus

Hatta harcamasi fazla olan ve saraya borclanan baskan var su anda hatirlamiyorum ama galiba clintonlar

Keske bizde de oyle olsa , trilyonluk elektrik faturalarini baskanlar kendi odese de halkin sirtindan biraz yuk kalksa
 
Suraya yeni edindigim bir bilgiyi ekliyim

Hani white house var ya , amerikan baskanlarinin evi , evin kirasi , personel maasi , elektrik faturasi vs vs tum masraflari baskanlarin maasindan kesiliyormus

Amerikan baskani maasi senelik 500.000 usd ymis ama bunun 450.000 dolari beyaz evin masrafi olarak kesiliyormus

Hatta harcamasi fazla olan ve saraya borclanan baskan var su anda hatirlamiyorum ama galiba clintonlar

Keske bizde de oyle olsa , trilyonluk elektrik faturalarini baskanlar kendi odese de halkin sirtindan biraz yuk kalksa
Bir solukta okudum. Adamlar ahlaklı ve kul hakkı yemeden vergi verenlerin bir kuruşunu şahısları için kullanmadan dünyanın süper gücü olmuşlar.
CEMAL TUNÇDEMİR
Follow @CemalTdemir
20 Ekim 2014

1981 yılında yemin ederek ABD Başkanlığına göreve başlamasından yaklaşık bir ay sonra dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan ve eşi Nancy Reagan, Beyaz Saray’da akşam yemeğini yedikten sonra hiç beklemedikleri bir sürprizle karşılaşırlar. Görevli garson yemeğin hesap faturasını getirmiştir. Baş kahyanın bir garsonla gönderdiği hesap faturasında sadece o akşamın değil son bir ayın bütün yemeklerinin hesabı da yer almaktadır. Sadece yemekler de değil… Ağırladıkları kişisel misafirlerin, bir aydır kullandıkları kuru temizleme hizmetinden, diş fırçası, diş macunu, temizlik ve parfümeri malzemelerine kadar bütün kişisel malzemelerin ücreti de miktarlarıyla beraber kaydedilmiştir. Ronald Reagan, hesabın büyüklüğüne şaşırsa da görevlinin getirdiği faturayı gülümseyerek alır ve muhasebeye maaşından ödenmesi talimatı verir. Kocasının aksine Nancy Reagan’ın şaşkınlığı çok daha büyüktür. Anılarında, ‘kimse bize Başkan ve Eşinin Beyaz Saray’da yaşarken yedikleri yemeklere ve kullandıkları günlük malzemelere para ödemek zorunda olduklarından bahsetmemişti’ diye anlatıyor o şaşkınlık anını. Aslında, ABD kamuoyunun büyük çoğunluğu da pek bilmiyordu. ABD eski Başkanı Bill Clinton’un eşi ve birinci Obama döneminin dışişleri bakanı Hillary Clinton‘ın, bu yıl yayınlananHard Choices” kitabının Haziran ayındaki tanıtım ve imza gezilerinden birinde, Beyaz Saray’dan ayrıldıkları zaman, ‘borç içinde ve beş parasız olduklarını’ söylemesi, sosyal medyada büyük yankı yapmıştı. Hillary Clinton, sekiz yıl kaldıkları Beyaz Saray’dan taşınınca Washington DC’de ve New York’ta mortgage kredisiyle iki ev aldıklarını, bu kredi ile kızları Chelsea’nin Stanford Üniversitesi parasının kendilerini, 2001 kışında 12 milyon dolar borcu olan olan bir aile haline getirdiğini anlatacaktı. Borç batağından, Bill Clinton’ın art arda yayınlanan kitaplarının, ücretli konuşmalarının gelirleriyle düzlüğe çıkacaklardı. Son borçlarını da 2004 yılında ödeyerek borçlarını temizleyeceklerdi.

Peki, 8 yıl boyunca yıllık ortalama 500 bin dolar maaşı olan ve kira gideri olmayan bir aile niçin Beyaz Saray’dan beş parasız ayrılacaktı? Nancy Reagan’ı çok şaşırtan sebepten dolayı…

ABD Başkanları Beyaz Saray’a kira ödemez ama onun dışındaki herşey maaşlarından kesilir. Beyaz Saray, devletin ABD Başkanı için tahsis ettiği misafirhanedir ve orada 4 ya da 8 yılını geçirmek zorunda olan her aile, kendilerinin ve kişisel misafirlerinin bütün masraflarını kendisi karşılamak durumundadır. Sadece resmi devlet konuklarının ağırlanma masrafını Amerikan vergi mükellefleri öder. Geri kalan kişisel mutfak giderleri, hizmet ve malzemelerin ücreti Başkan ve ailesine aittir. Başkan takım elbiselerinin kuru temizleme ücretini kendisi ödemek zorundadır. Kaybolan düğmesinin yerine alınacak yenisinin de, ayakkabılarının boya ve cilasının da… Konutun başkan ve ailesinin kaldıkları kısmındaki temizlikçi, garson ve hizmetçilerin çalıştıkları süredeki saat ücretini de başkan öder. Kısacası, kira ve elektrik faturası dışında kendileri için harcanan her kuruşu devlete ödemek zorundadırlar.

Çünkü, ABD bir monarşi değil bir cumhuriyettir ve bu konut da bir ‘saray’ değil bir evdir. Amerikalılar buraya ‘saray’ demiyor zaten, o bizim yakıştırmamız. Washington DC’de ‘’1600 Pennsylvania Avenue’’ adresinde bulunan dünyanın bu en ünlü evinin adı Türkçe’ye yanlış şekilde ‘Beyaz Saray’ diye çevirilmiş olsa da, aslında İngilizce’deki orijinal adı ‘White House‘ yani ‘Beyaz Ev‘dir. Ve ABD’ye devlet başkanı seçildi diye kimse, devletin parasını keyfince harcayamaz. Sadece bu ev içinde de değil her yerde… ABD Başkanı, şehir dışı tatil masraflarını, haftasonlarını geçirmek istediğinde Camp David’teki başkanlık dinlenme evinin haftasonu masraflarını kendi cebinden karşılamak zorunda. Yine örneğin başkan, ABD Başkanlık uçağına, devlet delegasyonundan olmayan tek bir kişi bile bindirecekse, kardeşi bile olsa, bir ticari yolcu uçağının ‘first class’ uçak bileti miktarınca devlete para ödemek zorundadır.

Gerald Ford’tan George W. Bush’a kadar 6 başkan döneminde bu evin ‘baş kahyası (chief usher)’ olmuş Gary Walters’ın deyişi ile, başkan ve ailesi bu evin 4 veya 8 yıllık kira sözleşmesine sahip kiracılarıdır. İstedikleri yemekler pişirilir, malzemeler ve ürünler istedikleri markalardan seçilir ama parasını Amerikan halkı değil, Başkan ve ailesi maaşlarından öder. Ve doğal olarak fiyatın yüksekliğine alışmaları zaman alır. Çünkü başkanlar ve ailelerine verilen hizmet 5 yıldızlı otel kalitesinde olduğu gibi başkanın bunlar için ödeyeceği para da 5 yıldızlı otel fiyatları düzeyindedir. Devlet konutu diye cüzi ücretlendirme yapılmaz. Walters, ‘yemek, hizmet ve malzemelerin pahalı olduğundan yakınmayan tek bir first aile hatırlamıyorum’ diyor. Hatırladığı en büyük tepki ise Jimmy Carter’ın eşi Rosalynn Carter’a ait. Memleketleri Atlanta’da yemeğin de malzemelerin de çok daha ucuz olduğunu söyleyip durmuş aylarca. Ama ‘first lady’nin şikayetleri, fiyatları aşağı çekmeye yetmemiş. George W. Bush’un eşi Laura Bush da, “Spoken from the Heart” adlı anı kitabında, Beyaz Saray’da yaşamanın ne kadar pahalı olduğundan yakınıyor. Onu en çok zorlayan konulardan biri de, hergün saçlarını yapan kuaföre, devleti temsil edeceği törenlere giderken bile olsa, ücretini kendisinin ödemesi olmuş. Bayan Bush kitabında, faturanın aylık geldiğini ve Başkan ve eşi ile iki kızının bütün yemeklerinin, kullandıkları bütün kişisel malzemelerin, kuru temizleme dahil tüm hizmetlerin, garsonların ve temizlik görevlilerinin saat başı ücretinin, özel misafirlerinin tüm msaraflarının bu faturada yer aldığını yazıyor. ‘’Faturada ağzımı açık bırakan kalemler de vardı’’ diye aktaran Bayan Bush şu örneği veriyor:

‘’Ülkenin First Lady’si olarak giyeceğim kıyafetlerin de özel tasarım olması gerektiği şartı vardı ama elbisenin ücretinin yanı sıra bu tasarımların ücreti de yine benden tahsil ediliyordu.’’
ABD Başkanlarının maaşına en son 1999 yılında zam yapıldı. Buna göre ABD Başkanın çıplak maaşı yıllık 400 bin dolar civarında. 50 bin dolar da görev tazminatı ödenir. Bu her iki ödeme de vergiye dahildir. Başkan bunların gelir vergisini ödemek zorunda. Bunların yanı sıra başkanın gezileri için, vergiden muaf yıllık 100 bin dolar harcırah ödenir. Ancak, Beyaz Saray faturasının yüksekliği göz önüne alındığında bir ABD Başkanı, maaşının neredeyse tamamını aylık giderlerine harcar. Yani ayrıca bir serveti yoksa, Beyaz Saray’da ‘ucu ucuna’ yaşamak durumunda… Belki de bu yüzden Başkan Gerald Ford, Beyaz Evi, ‘Bugüne kadar gördüğüm en lüks sosyal yardım konutu’ diye tanımlamıştı.

Beyaz Ev, kompleks bir yapıdır. Aynı anda hem bir konut, hem bir müze ve hem de bir devlet dairesidir. ABD dünyanın süper gücü olmasına rağmen, Beyaz Ev, dünyadaki en büyük devlet başkanı sarayı değil, aksine büyük devletler içindeki en küçük devlet başkanlığı konutlarından biridir. Sadece bir katından, dünyanın en büyük devletinin yürütme organı yönetilir. ”1700’lerin dünyasında 13 kolonili devlet için inşa edilmiş, bugün dünya lideriyiz. Bu ihtiyaca uygun çok daha büyük bir saray yapalım” diyen tek bir başkan bile olmamıştır. Kimsenin aklına böyle bir şey gelmez. Çünkü, Beyaz Ev, ABD demokrasisinde ‘devamlılığın’ da sembolüdür. Ve yine Beyaz Ev, kendi toplumundan izole bir yer de değil. Dünyada, içinde başkan yaşadığı halde halkının ziyaretine açık tek devlet başkanlığı konutudur. Çünkü Amerikan tarihinin en önemli kültür müzesidir. Haftalık ortalama ziyaretçi sayısı 30 bindir. Başkanın penceresinin bir kaç on metre uzağındaki bahçe demirliğinin önü ise ABD’nin en ünlü gösteri ve protesto yeridir.

Beyaz Ev, başkanlar için kalıcı bir ihtişam ve keyif sarayı değil geçici bir barınma ve hizmet yeridir. Başkan Truman’a göre, ‘dışı çok gösterişli bir hapishane‘den başka bir şey değildi. Ronald Reagan ise, buradaki yılları boyunca kendisini sürekli bir akvaryum balığı gibi hissettiğini anlatır. Michelle Obama da geçtiğimiz yıl, ‘’çok iyi dekore edilmiş bir hapishane’’ olarak niteleyecekti. Bu eve kiracı başkanlar aileleriyle gelir geçer. Mülk sahibi Amerikan halkı ve demokrasisidir. Bu gerçeği, bir hizmetçisi, Baba George Bush’un eşi Barbara Bush’a şöyle söyler bir gün:
‘’Buraya her dört yılda bir başkanlar gelir gider… Biz kalıcıyız’’.
amerikabulteni.com dan alınmıştır.
 
X