saliha54 / Kendi Şiirleri

Bu gece bir kere benim için dışarı çık
Seni ıslatacak her bir kar tanesi sana olan aşkım olsun
Sırılsıklam ol...
Seni ısıtacak tek şey gözlerim olsun
Ya bensiz öl yada
Sadece benim ol...
 
ÇOCUK

Sapsarı ve çamurlu çizme giymişti
Gülümsüyordu çocuk
Balkondan pek uzakları göremiyordum
Fakat hiç kimse yoktu
Olsa bile fark etmezdi zaten
Düşündüm bulamadım neye?
Elinde ki tabloda bulunan simitlerin dizilişine mi?
Onların komik bir durumu yoktu
Ama dikkatimi çekmişlerdi
O, çocuğun, çocukluğunu yaşayacağı günlerini elinden alan,
Ailesini geçindirmek için satılmaya uğraşılan
Bu simitler kimseyi güldüremezdi
Hayır!
O zaman kıyafetlerine mi gülmüştü?
Asla… hatta o kadar eskiydi ki!
Havanın güzelliğine de gülmüş olamazdı çünkü soğuktu
Ve arada astarı yırtılmış ceketinden ellerini çıkararak üflüyordu
Sapsarı ve çamurlu bir çizme giymişti
<Geleceğe doğru>
Gülümsüyordu çocuk&#8230;
 
EKİM&#8217;E 14 KALA

Bu gün tek dostumla
Can dostumla gezerken
Bugün yalnızlığımı kendime yoldaş edinirken
Sensiz sokakların Adı Yok
Otururken eskilerden kalma bir bankta
Bir elim çantamda öbürü çayda
Ve ekim&#8217;e 14 kala
Adını andım usulca
Derin derin çektim sensizliği içime
Sensiz sessizliğin bile tadı yok&#8230;
Oysa giderken sen bir ekim akşamında
Ve beni gömerken söyleyememenin çaresizliğine
Nasılda yapmıştım karnesi takdir almış
Talebe taklidini&#8230;
Ayaklarım yerden kesilirken
Aslında yüreğim yerlerdeydi
Sen çiğneyip geçtiğinde beni
Takvim ekimdeydi
O gün yıldönümü ayrılığın
O gün yıldönümü acının
Yıldönümün kutlu olsun sana
Ekim&#8217;e 14 kala&#8230;
 
ELVEDA KARABELAM

Sana söyleyemediğim binlerce sitemim var
Gözlerine bakınca unuttuğum...
Seni sevmek bütün vaktimi alıyor
Elimde senin elinin hayali ve kasım şarkıları dilimde
Ne kadar yakınsan o kadar uzak
Ne kadar uzaksan o kadar içimdesin
Bir nefeslik canım var ve havada sis
En güzel günler senin olsun karabelam
Benim günlerim özleminle güzel
Hasretini pamuk yaptım kulaklarıma
Seni kötüleyenleri duymuyorum
Ve seni sevmiyorum dediğim hergün
Bir gün daha fazla seviyorum...
Sana binlerce sitemim var karabelam
Gözlerine bakınca unuttuğum
Sana binlerce sevgi sözlerim var
Hepsini bir bir yuttuğum
Ben senden vazgeçtiğim gün ölmüşümdür
Suskunlugum yalancılığımdan değil
Seni ne kadar sevdiğimi sormadın ki
Biz seninle aynı dağda yaşardık
Ben bir gül sen bir nehir
Beni farketmezdin belki
Ama bana hayat veren sendin
Elveda karabelam...
 
FİRAĞA SON NOKTA

Yalanmış her sözün yalanmış aşkın
Geçte olsa öğrendim bugün
Yüreğim bu firağa virgül koymuştu
Son noktayı sen koydun bugün
Sen aşktan anlamazsın
Sevmek yok senin erkeklik lugâtında
Sahte aşkların altına imza atan sen
Zaten ne bulabilirdin benim tertemiz aşkımda
Sana yalancı aşklar gerek yalancı sevda
Sen karanlık adam adamsın güya
Herkesin sevgilisi ol bundan sonra umurumda değilsin
Sana yazdığım son şiirim bunu böyle bilesin
Sana yazılan satırlar helaldir gerçek sevenlere
Unut sözlerimi unut beni bakma bir daha gözlerime
Gönül dünyamın yedi kat dibinde bile yerin yok artık
Sana verdiğim değere binlerce yazık
Pişman değilim tecrübe oldu yaşadıklarım
Sana kalsın artık söyleyemeyip sakladıkların
Geçtiğin yollar açık olsun
Umarım kendin gibi bir seven bulursun
Herşey bundan sonra gönlünce olsun
Erkeklik türüne bir çeşit kattın sana helal olsun
Gözlerim sana haramdır bilesin
Sen şerefsizlerin en önde gideni sen yalancıların şahı
Sen korkak sen varya sen...
Sen benim HİÇBİRŞEYİMSİN!...
 
Çölün ortasindayım
Nehirler yetmiyor susuzluğuma
Çok görüldü her şey
Ve fazlaydın sen tek kişilik yalnızlığıma

Bakma ağladığıma canım Senin zaferin
Başardın seni tebrik ederim.

Yollarım çıkmazda gidecek yerim yok.
Olsem değil gözyaşı
Sahte bir mahzun ifade olmayacak mezarımda

Bakma karamsarlığıma senin zaferin
Başardın seni tebrik ederim.

Aradığım bir sıcak sözdü
Bir buket güldü beklediğim.
Yollarıma serenler oldu gülüp geçtim
Heyecansızdı ifadesizdi ifadelerim
Özlemini çektiğim senden gelendi

Bakma kararsızlığıma senin zaferin
Başardın seni tebrik ederim.

En güzel günlerde acı sözlerim var
Şimdi sitemim can yakar
Ama sanma söylerim
Sanma seni tekrar üzerim
Nihayetsiz sevdam
Bakma suskunluğuma senin zaferin
Başardın seni tebrik ederim.

Senden ödünç aldığım kelimelerle
Sana şiirler yazıyorum
İçinde birtek benim birde iradesiz olmasan
Senin anlayacağın bin nihan.
Gülüyorum inan
Hayata soyuma yasaklara ve sana inat gülüyorum
İçime akıttıklarım da mühim değil
Ben beni artık onlarsız sevmiyorum

Bakma umarsız olduğuma senin zaferin
Başardın seni tebrik ederim.

Artık gitmiyorum Sapanca'ya
Ve eskisi kadar düşlemiyorum İstanbul'u.,
Ben yaşamayı ve seni bir ağacın yaprağını okşarken seviyorum.
Küçük şeylerle avunmayı bana sen öğrettin

Bakma kaygısız olduğuma senin zaferin
Başardın seni tebrik ederim...

Hala unutmadıysam müsebbibi değilsin
Bilakis çabaların unutmamdan yanaydı
Bir özelliğinde yoktu senin
Vurgunluğum vasıfsızlığınaydı.
Lakin gururum senden bile önce gelir
Yüreğimdeki yerin yerle bir

Bakma gamsız durduğuma
Bakma seni unuttuğuma senin zaferin
Başardın tebrik ederim
 
GECE YALNIZLIĞI

Bir, iki, üç, dört&#8230;
Sayıyorum bastığım taş zemini, yürüdüğüm Arnavut kaldırımlarını
Sihirli bir değnek gibi gösteriyor
Yaşadığım tüm zamanı bana
Kaldırımlar...
Sanki bir fırtına yaşadıklarım, bir karanlık oda olduğum yer,
Ve sanki bir enerji veriyor üzerime üzerime gelen,
Yıldırımlar&#8230;

Gökkubbe bir erek ister gibi açmış ellerini
Karanlığın kuvvetli kollarına
Islak bir koku bırakan toprakta
Yağan yağmurdu anladım.
Sonra ağladım.
Dışayansıyan hüznümün, yürek dağladığı o anda
İsyan ettim beni
Transilvanya dan daha korkunç bir şatoya bıraktığında
Yalnızlığım
 
Gelen gideni aratsa dahi
Gelecek hayatima baska bir fani
Yas mı tutacağım sandın ne yani
Tutarım da bugün hiç vaktim yok.

Yüzümde gölge içimde efkar
Gözlerim yollarda sana bakar
Arayıp seni yalvar yakar
Ağlarım ama bugün hiç halim yok...

Geçmişe derler bizde mazi
Ayrılık kaderde alında yazı
Aklıma gelirsinde geceleri bazı
Hatırlarım ama bugün hiç vaktim yok

Kelimeleri tükettim ben sana ait
Anlamadıysan eğer edelim teyit
Değil artık kalbim sana müsait
Olurum ama bugün hiç sıtkım yok...

Ilham geldi yazıyorum bunları
Sanma düşünüyorum seninle anları
Konuşmak bile istemiyorum olanları
Anlatırım ama bugün hiç nutkum yok.

Küçük bir paragrafsin hayatımda
Aslında yalanmış sana aşkımda
Geçmişteki sevdalarıma baktımda
Göremedim bugün adın bile yok...
 
GİDENİN ARKASINDAN&#8230;

Sigara içtim yine bu sabah
Çünkü aklıma sen geldin
Lanet ettim beni
Annesinin terk ettiği altı yavrudan biri olan
Bir köpek yavrusu gibi
Çaresiz bıraktığın için sana&#8230;
Ve saçların kıvırcık olduğu için
Neden mi?
Bende bilmiyorum ama lanet ettim.
Belki platoniktin Ama benimdin.
Bana gözlerin söyledi beni sevdiğini
Sen değil. olsun.
Ben yine bir sigara yaktım döktüm derdimi dumana anlattım.
Çektim nikotinde senin zehirden beter aşkını
Ne güzel değil mi; depresyona girdim.
Kahrettim, Sen arkasında
Baş harfleriniz kazılmış olan
Gri bir Mazda ile giderken,
Ben bir otobüsün içindeSen olduğunu bilmeden mutluluklar dilediğim
O gelinle damada
 
GİZLİ İLAN-I AŞK

Hani gökkuşağı vardı
Başı ve onu nerede belli değil
Yağmurla güneş geldiğinde ortaya çıkardı
Benim için sen bir güneştin
Bende bardaktan boşalırcasına yağmur
Tıpkı gözlerim gibi
Göz göze geldiğimizde
Bütün rengini koyu bir sis perdesi altında saklayan
Gökkuşağı
Yani sana olan sevgim
Etrafına en içten gülücüklerini saçardı
Ta ki sen gidene kadar&#8230;
(anlamamıştı salak ex aşkım)
 
GÜZ GÜLLERİ GİBİ

Sonbahar yaklaşırken
Uzaklaşıyorum kendimden
Çiçek açmak isteyip de
Bir tomurcuk bile olamayan
Gül ağacı gibi
Çaresizdim&#8230;

Sakladığım tüm aşklarımı kalbime gömüp
Üzerine mezar taşı diktim
Bu hazan mevsiminde&#8230;

Tabiatta seyrettiğim her canlıyı kıskandım
Canımı değmeyenlere feda ettiğim için
Ve yeniden ilkbahara dönmek istedim
Daha yeni atmıştım ilk adımlarımı çünkü
Ve daha yeni konuşmaya ve sevmeye başlamıştım&#8230;
Bir mihrace gibi sonsuz güzel olan her şeydim
Bir istiridye kabuğu gibi önemsiz
Ama içimdeki inciyi sahiplendim&#8230;
Saraylara layık bir melaike
Kulübede yaşayan bir ucubeydim belki
Ama bende sevdim
Hem de çok
Sevdim&#8230;
Suskun yaşadım sevdalarımı
Sessiz ağladım savaşlarda
Çünkü hep kötüyü oynadım
En acımasız filmlerin başrollerinde
Dört mevsim yaşadım yüreğimin her yerinde
Şimdi benliğimin güz mevsimindeyim
Ve kışa girmeden
Güz gülleri gibi
Bahar yaşamasam da
Baharı yaşamak istedim&#8230;
 
Hayaller,,,

Hani gökyüzü vardı beyaz bulutlu
Her bir bulutu geline benzetirdik elinde çiçekle.
Yemyeşil çimenlerde sohbet ederdik
Hani hep yakın olacaktı ellerimiz
Gözbebeklerimizde birbirimizi görecektik hani
Yaprakta çiğ tanesi gibi pembe gülde yağmur damlası gibi
Islak bakan gözlerimizle umutsuz bakan bir aşkın çığlıkları
Kavak ağacının sesine karışırken
En masum sohbetlerde bile en suskun ifadeyle
Yeminlemiştik ve şarkılarla dile getirmiştik
Büyük sevdamızı
Sahil kenarında kaçamak bakışlar ve hayaller kurardık.
Her şey o kadar mükemmeldi ki
Lakin sen o en saf o en temiz o en güzel duyguya ihanet ettin
Aslındı gururdu aslında intikamdı seninkisi
Asırlarca suskunluğuna tam da bundan sonra bozdun.
Bana verdiğin o sabah çiği vurmuş gülü kaybettim
Sen de beni
İkimizde hak ettik bir şeyleri
İkimizde onca kalabalığın onca aşkın içinde
Yalnızız hercai
Beni sevdiğini söyleseydin
Seni sevdiğimi söylerdim
Sonsuza dek tek seni
 
HAYAT

İçinde gerçeğin, doğruların bulunduğu,
Hakkın bulunduğu halde
Hakkı arayan insanların olduğu
Hayat&#8230;
Özgürlüğün içinde, hürlüğü düşleyen
Sürgünü bulan&#8230;
Sevginin içinde sevmeyi özleyen,
Nefreti bulan&#8230;
Varlığın içinde varlığı bekleyen
Boşluk bulan insanların varolduğu
Hayat
Çekil önümden
Çekil ki hakka tapmayan halkın içinden
Sıyrılayım&#8230;
 
O KADIN



Hem yıldız var gökte hem bulut

Fon müziği en damarından türkünün

Ve bir çiğ tanesi sahte sulardan

Bir de göz yası tebessümünün



Kimse anlamıyor ne yaptığını

Sahtekarın umurunda mı

Yalanla kesmişler göbek bağını

Asgarisi görüyor ardını yüzünün



Bakılası fal değil sağ eli

Temiz havada çekiyor içine zehiri

Ne kadar saklasada miğferi

Gölgesi oluyor gülü üzüntüsünün...
 
Hiç sevmediğim kadar kimseyi, sevmiştim seni

Hiç sevmediğim kadar kimseyi sevmiştim seni
Ne güneş aydınlattı karanlığımı ne yıldızlar
Senin bana baktığında ki gözlerin kadar
Belki hayatımdaki diğer insanlar kadar önemli değildin
Belki peşimden koşmadın uğrumda ölmedin diğerleri gibi
Ama hiç sevmediğim kadar kimseyi sevmiştim seni

Hiç sevmediğim kadar kimseyi sevmiştim seni
Denizler az gelirdi içimizdeki ateşi söndürmeye
Dağlar dar gelirdi inan sığmazdık dünyaya
Kimseye aralamadığım gönül kapımın anahtarını sana verirdim
İstediğin zaman gel diye sen de sevseydin beni
Çünkü hiç sevmediğim kadar kimseyi, sevmiştim seni

Hiç sevmediğim kadar kimseyi sevmiştim seni
Ve hiç kimseye vermediğim değeri sana heba etmiştim
Sen beni tek bir kelime etmeden terk ederken
Ben sadece usulca &#8220;seni seviyorum&#8221; demiştim
Sen duymamıştın ama gerçekten de
Hiç sevmediğim kadar kimseyi sevmiştim seni&#8230;
 
Çok zaman geçecek bu acının üstünden
Çok ah edeceğim
Ve her şarkıda aklıma geldiğinden
Ağlayacak üzüleceğim

Dayanılmaz olacak bazen yalnızlığın
Canıma okuyacak yada sensizliğin
Gülmek haram olacak gözlerime belki de
Yavaş yavaş tükeneceğim

El ele çiftler geçecek karşımdan
Acılı şiirler okuyacağım bir de
Derman olmayacak hiç birşey bu derde
Çaresiz ağlayacağım

Karanlık sokaklar sırdaşım
Dost yüzlü çakallar olacak yoldasım
Ben yine sana satırlar yazacağım
Anlamayacaksın düşüneceğim

Kalpsiz yaftası yapıştı alnıma
Sevdalarımın hepsi firari
Uyku haram geceleri bilmesen de
Saklayacağım ellerimi seni görmeyeceğim

Gözlerimi kapasan göz kapaklarımda
Duvara baksam yine karşımda
Bu ayrılıktan bu genç yaşımda
Çıldıracağım

Yaprak düşecek sokaklarıma
Darağaçlarında bir tek aşıklar sallanacak
Bileyecek bıçağını katil şarkılar
Dinledikçe buz kesileceğim...

Belki bu aşk imkansız
Belki de ayrıldık biz elvadasiz
Bil ki kanayacak bu yara akşamları
Anılar saracak dört bir yanımı
Söylemeyeceğim sana ama
İnat bu ya
Ben sadece seni seveceğim...
 
İNSANLIK VE AŞK MUHABBETİ
İnsan kaç kere sever dedi arkadaşım bana
İnsan kaç kere sever birini deli gibi
Ölesiye
İnsan sevdi diyelim arkadaşım
Birini
Öyle sevdi ki uğruna canını bile verirdi
Gözleri güneş olurdu
Elleri ırmak gibi serin
Ve adı hayat olurdu böylesi sevginin
İnsan sevdi arkadaşım
Karşılıklıydı çünkü kalp kalbe karşıydı
Ama bilmiyordu insan bunu sadece sevdi sevilmediğini bildi
Ve insan terk edildi arkadaşım isteyip de yapamadıkları yüzünden
Belki suçluydu belki de masum
Ama insan sevdi gerisi önemli değildi zaten
Saklı akşamlarda ismini sayıkladı insan usulca
Konuşmaya bile üşendi insan
Etrafındaki kalabalıkla
En ucuz şiiri bile zevkle dinledi insan
Başıboş yürümek ve sigara yakmak
Tek lüksü oldu zamanla
Kahredip lanet etmekten başka
Elinden bir gelen de yoktu zaten
Ne yazık unutuldu insan
Sorumlusu olduğu duyguları da unuttu kimbilir maziyi
Fakat kalbinde bir sızı damarına saplanan bıçak gibi
Kendi acısının mütekerririydi.
Gecelerce haykırarak hafifletmeye çalıştı insan bu melun acıyı
Nafile bir faydası olmadı
Sonunda sakince kendi kendine yaşadığı aşkına
Beni unutma dedi.. beni unutma&#8230;
Unutmadı aşk onu ki aşka aşıktı insan
Bir gün yine yapayalnız dolaşırken kirli caddelerde
Karşısına çıktı reankarne olmuş kara sevgi
Başka bir vücutta kendisine gülümsüyordu
Ve yine sevdi insan yine sevdi ve yine sevdi
Fakat yine kimse onun bu aşkını öğrenemedi&#8230;
Mutsuzdu insan&#8230;söyleyemedikleri için
Mutsuzdu insan öğrenemedikleri için&#8230;
 
Ismine kafiye yapacağım bu defa
Sensin hayatımda hep ortak payda
Yediğim yemekte içtiğim çayda
Mehtapta sereserpe uzanan ayda
Ne meyhanede ne fidaydada
Olduğum her yerde benim ruhumda
Mutlulukta hazanda her halükarda
Sensin amel defterimde geçecek kayda
Sensin beni yaşatan esvedu sevda...
 
İSTANBUL&#8217;DA ÖZLEMEK ZOR&#8230;

Haydarpaşa garında
Sabırsızlıkla beklediğim
Eminönü vapuru gibisin sen
Ne zaman geleceği belli değil
Gittiğin yer tekin değil&#8230;

Sakarya&#8217;dan biletsiz çıktım yola
Yakalanmadan görevli memura
Geldim Haydarpaşa&#8217;ya
Eminönü&#8217;nde yediğim simit kadar bayattı hayat&#8230;
Bakışlarım o kadar anlamsız o kadar mat&#8230;
Her defasında ilk görüyormuşum gibi
Tatlı heyecanlar uyandıran Marmara
San ki ağlıyordu yeşil ve yosunlu sularıyla
Ama yine her zaman olduğu gibi uzun uzun baktım
Boğazda ki yalılara

Çamlıca&#8217;ya kadar attı beni vehim kederim
Mühim olan gezmek değil
Haliç&#8217;i bir de ağlarken seyretmekti
Ve ölürken ve öldürürken içimde ki herşeyi
Son kez güneşin batışını görmekti
Ada sahillerinde&#8230;

Özlemek güzeldi seni İstanbul&#8217;da
O kalabalığın içinde senin beni görme
Benim seni fark edebilme ihtimalim olmasa
dolaşmazdım inan Mısır Çarşısında
Ve göz göze gelme hayalim olmasa gitmezdim
Bir daha Gülhane parkına

Saray burnunda çayı sigarasız içtim&#8230;
Martıları ve denizi sensiz izledim&#8230;
Zehirsiz çay nasıl zevksizse
Sensiz manzaranın da tadı yoktu&#8230;
Bu tablo suluboya resmi gibiydi
Öylesine soluk, öylesine boş
Ve öylesine öylesine&#8230;
Kaldığım yerde iz bırakmamıştım
Bilmiyordum bu sokağın neresinde olduğumu

Haydarpaşa garında
Sabırsızlıkla beklediğim
Adapazarı treni gibisin
Ne zaman geleceğin belli değil
Gittiğin yer tekin değil&#8230;
 
İtibaren

İlk bakış herşey demek derler klasik aşk şiirlerinde
İlk bakışta severmiş insan hayallerinin sevgilisini
İlk bakış insana ya aşk verirmiş yada nefret
Ve ilk bakış sonsuza kadar hatırlanırmış
Ve ben seni ilk gördüğüm andan itibaren&#8230;

Bir dokunuş kelime deryasını boğarmış kendi içinde
Bir dokunuş anlatırmış aşkı en usul haliyle
Bir dokunuş ki en şefkatlisi en güzeli
En masumu ama en arzulusu
Kor ateşe atılan çıra gibi yakar ve kuvvetlendirir alevi
Ve ben ellerini ilk tuttuğum andan itibaren&#8230;

Seni seviyorum demek çok zor benim için
Duymaksa en kolayı
Ama yürekten ise bu sevgi sözcükleri
En manalısıdır aşkın anlatımında
Duymakta söylemekte cesaret işi
Rüyalarda bile olsa güzel
Vuslat sözleri
Seni seviyorum
Ve ben seni rüyalarıma ilk konuk ettiğim günden itibaren
Çılgınlar gibi seviyorum,
Duymasanda bilmesende&#8230;
 
X