Mimar Sinan hayali birimi?

pinknymph

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
12 Temmuz 2006
190
3
Mimar Sinan hayali biri!


Prof. Uğur Tanyeli'den tartışma yaratacak bir iddia: Hakkında hiçbir veri yokken Mimar Sinan diye birini inşa ettik..

Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Uğur Tanyeli, Mimar Sinan konusunda bir mitoloji oluşturulduğunu söylerek yeni bir tartışma başlattı. Tanyeli, geçtiğimiz günlerde yayımlanan "Mimarlığın Aktörleri" adlı kitabı nedeniyle yaptığımız röportajda Mimar Sinan'a değinerek, hep tek aktörlü tek Tanrılı bir tarih tahayyül ettiğimize dikkat çekip "Hakkında hiçbir veri olmaksızın bir Sinan inşa etmek istedik" dedi.
2005'te Garanti Galeri'de "Mimarlığın Aktörleri" adlı sergiyi de hazırlayan Tanyeli'nin kitabı, 1900'lerden 2000'lere kadar olan süreçte Türk mimarisinin aktörlerini anlatıyor. Kitabın, mimarları ve mimar biyografilerini eksen aldığı halde, bir 20. yüzyıl Türkiye mimarları ansiklopedisi olmadığını söyleyen Tanyeli, kitabındaki mimarların her birinin Türk mimarisinin en önemli adları arasında yer almadığını da özellikle vurguluyor.


'Tek ünlüsü olan mimarlık'
Kitap nasıl bir ihtiyaçtan doğdu?
"Mimarlığın Aktörleri", Türkiye'de mimar aktörlerle ilgili yaklaşımları eleştirmeye yönelik bir kitap.
Daha çok bu konudaki inançlarımızı sorgulamaya yönelik. İnançlarımızın temelinde de Mimar Sinan konusunda oluşturduğumuz mitoloji yatıyor. Sadece tek ünlüsü olan bir mimarlık tarihi geleneği yazdık. Bu durum, bir tarih yazımı anomalisi olarak nitelendirilmeli. Bir dönemde yaratıcı vardı, sonra bütün bu yaratıcılık Osmanlı mimarlığından silinip gitti, geriye bir ürünler toplamı kaldı diyemeyiz. O zaman şunu sorgulamalıyız:
Mimar Sinan'ı doğru dürüst anlıyor muyuz? Sinan gerçekten bugün anladığımız anlamda birey miydi, yaratıcı özne miydi? Yoksa yaratıcılık diye nitelendirdiğ imiz şey o dönemin Osmanlısının amaçları arasında mevcut değildi de, biz onu ille de Sinan adında birine mal etmek için mi uğraşıyoruz?
Anlamlı bir mimarlık tarihi yazmak istiyorsak ünlü ünsüz herkesin içinde yer aldığı bir geçmiş tahayyül etmeliyiz. Kitap, kimsenin adını bile hatırlamadığı insanların da önemli özneler olarak bu hikayenin içinde rol oynadığını ortaya koymaya çalışıyor.


'Tüm bilgi üç sayfa'
Başrolün Sinan'a verilmesi süreci nasıl gelişti?
Biz hep tek aktörlü, tek Tanrılı bir tarih tahayyül ediyoruz. Erken 20. yüzyılla birlikte Türk mimarlık ve sanat tarihini, Türk ulusunu var etme çabaları çerçevesinde yazdık. Bunu yaparken de bizden önce bu yoldan geçenlerin metodolojilerini kullandık.
Bu metodolojileri yapanlar Rönesans'tan başlayarak dahi sanatçı mitolojisi üzerinden kurmuşlardı öyküyü. Biz de aynısını yapmak istedik. Ama elinizdeki malzeme buna uygun değil. Böyle olunca da Sinan'ı 1890'lardan başlayarak muhayyel bir kimlikle inşa ettik.
Oysa öznelliği hakkında tüm bildiklerimiz üç daktilo sayfasını geçmez. Tek malzeme Sinan'ın yapı listeleri. O listelerde de neredeyse onun mimarbaşılık döneminde bürokratlar ve hanedan tarafından yaptırılmış yapıların tümü var. Yani 400'den fazla yapıdan söz ediyoruz.
O günün olanaklarıyla bu kadar yapıyı bir mimarın bireysel tasarım iradesiyle gerçekleştirmesi mümkün değil.


'Büyük isim boşluğu'
Sinan'a ait olan ya da olmayanlar gibi bir ayrım yapılamaz mı?
Yapılamaz. 16. yüzyılda Osmanlı mimarı binanın ayrıntılı projesini yollayamaz. Üst tarafını, yollanan o planı alan adam nasıl beceriyorsa öyle tamamlar. O zaman yapının mimarı Mimar Sinan mıdır, yoksa onu tamamlayan adam mı?


Kitabınızı neden 20. yy ile başlatıyorsunuz?
Türkiye'de mimar aktörün 16. Yüzyıl'da ortaya çıktığını söyleyerek mimarlığı anlatmaya başlayamayız. Çünkü 20. yüzyıla kadarki süreçte büyük isimler boşluğu var. Mimar aktörler 20. yüzyılın içinde yavaş yavaş, çileli çabalarla çıkıyor.


Yıllardır toplanan belgeler
Kitapta yer alan mimarları nasıl saptadınız?
Birbirinden farklı mimari roller var oynadığımız. Farklı toplumsal roller oynayanları ayrıştırmaya çalıştım. Hocalar, profesyoneller, memurlar, amatörler, öğrenciler, kadınlar, ötekiler, yabancılar başlıkları altında toplanıyorlar. Bir de o toplumsal rolü anlamamızı sağlayacak en ilginç kişilikler kimlerdir diye sordum. Daha da önemlisi kimlerin hayatını yazmak mümkündür diye baktım.


Belge konusunda epey sıkıntı çekmiş olmalısınız...
Türkiye'deki mimarlar kendilerini birey olarak önemsemedikleri için malzemelerini toplamıyordu. Zaten belgelerin tamamına yakını da yıllardır topladığım için vardı.


-alıntı-
:1rolleyes:
 
Şimdi Sinan bunları yapmadı diyelim o zaman başka birileri yapmış oluyor ve bu eserler bu kadar şahane olduğuna göre bir sürü Sinan gibi mimarımız var demektir. buda Türkler için gayet güzel bir durum. Ama bu 400 eserde birbirinin benzeri yapılar ve tek bir kalemden çıkmış gibi bu durumda Sinandan başkası yapamaz. Yada üçüncü bir ihtimal daha var; bunları müslüman uzaylılar laelaelaelaelaeyaptı.
Bence bu sadece Uğur Tanyelinin itabını satmaya çalışması ve reklamını yapmasıyla alakalı. Tartışma konusu yapmaya çalışmış. Umarım başarılı olmaz.
 
Şimdi Sinan bunları yapmadı diyelim o zaman başka birileri yapmış oluyor ve bu eserler bu kadar şahane olduğuna göre bir sürü Sinan gibi mimarımız var demektir. buda Türkler için gayet güzel bir durum. Ama bu 400 eserde birbirinin benzeri yapılar ve tek bir kalemden çıkmış gibi bu durumda Sinandan başkası yapamaz. Yada üçüncü bir ihtimal daha var; bunları müslüman uzaylılar yaptı.
Bence bu sadece Uğur Tanyelinin itabını satmaya çalışması ve reklamını yapmasıyla alakalı. Tartışma konusu yapmaya çalışmış. Umarım başarılı olmaz.

müslüman uzaylılarrr :Roflol: evet bu iyiydiii
yazar ,sansasyon yaratmak için güsel bi konu seçmiş kendine
bakalım karşıt görüşler neler dicek yerimseniben
ee birde Sanat tarihi yada mimarlık okuyan arkadaşlardan da yorum bekliyorum a.s
 
O günün olanaklarıyla bu kadar yapıyı bir mimarın bireysel tasarım iradesiyle gerçekleştirmesi mümkün değil.

Hayır mümkün,16.y.y.da da manuel çizim teknikleri şu anki kadar gelişmiş durumdaydı.Buna bir de mimarın kendi yetenek ve yaratıcılığı eklendiğinde o eserlerin ortaya çıkmasında şaşılacak çok birşey yok.Mimar Sinan aynı zamanda gelişmiş yapıların tasarımına olanak sağlayacak matematik ve geometri bilgisine de sahipti.O adam çekememiş Sinanı,ondan yazmış öyle:)
 
O günün olanaklarıyla bu kadar yapıyı bir mimarın bireysel tasarım iradesiyle gerçekleştirmesi mümkün değil.

Hayır mümkün,16.y.y.da da manuel çizim teknikleri şu anki kadar gelişmiş durumdaydı.Buna bir de mimarın kendi yetenek ve yaratıcılığı eklendiğinde o eserlerin ortaya çıkmasında şaşılacak çok birşey yok.Mimar Sinan aynı zamanda gelişmiş yapıların tasarımına olanak sağlayacak matematik ve geometri bilgisine de sahipti.O adam çekememiş Sinanı,ondan yazmış öyle:)


:Roflol:ağsına sağlık özlemcimm
 
X