Onkoloji - Kanser ve Türevleri Kanserde umut ışığı

selinns

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
12 Temmuz 2006
204
2
Kanserde umut ışığı
10 yıl sonra kronik bir hastalık olması beklenen kanserin tedavi edilebilecek bir hastalık olacak.30 Mart 2007 11:17

İstanbul Onkoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Topuz, 10 yıl sonra kanserin kronik bir hastalık olacağını söyledi



Son yıllarda kanser hastası sayısındaki hızlı artışa karşın, tedavilerdeki yeni gelişmeler neticesinde kanser hastalarının tedavi oranlarında da artış yaşanıyor. Uzmanlar, bugün erken teşhis edilebilen kanserlerin yüzde 95'lere varan oranlarda tedavi edilebildiğini belirterek, 10 yıl sonra kanserin tedavi edilebilen, kronik bir hastalık olabileceğini vurguluyorlar.



1-7 Nisan Kanser Haftası nedeniyle sorularımızı yanıtlayan İstanbul Onkoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Erkan Topuz , sigara kullanımının artması sonucu bugün 30 saniyede 1 insanın akciğer kanserinden öldüğünü belirtti. 1940'lı yıllarda 20, 1970'li yıllarda 14-15 kadından birinde meme kanseri görülmesine karşın, bugün bu oranın 8-9 kadında 1'e indiğine dikkat çeken Prof. Dr. Erkan Topuz, ileri yaşta kanser hastalığının daha sık görüldüğüne işaret etti.



Erken tanı önemli


Topuz, yaş ortalamasının yükselmesi, çevre kirliliği, gıdalardaki katkı maddelerinin artışı, ozon tabakasının delinmesi ve stresin kanser hastalıklarındaki artışın en önemli nedenleri olduğunu söyledi.



Uzmanların sık sık yinelediği en önemli konu erken teşhis. Özellikle tümörün küçük olduğu durumlarda tedavi yüzde 95'lere kadar çıkıyor. Prof. Dr. Erkan Topuz, meme kanserinde tümörün 1 santimetreyi geçmediği durumlarda erken teşhis edilirse, hastalarının yüzde 95'ini kesinlikle tedavi edebildiklerini belirterek "Eğer ailede kanser varsa, kişilerin yılda bir bu kanser yönünden kontrol olması gerekiyor. Eğer bir kadında BRC1-BRC2 genleri varsa, bu kadın 85 yaşına kadar yüzde 100 kanser olacak demektir. Ama bir kadında bu geni tespit edersek, takiple ve erken teşhisle tedavi edebiliyoruz. Yine, yılda ya da 3 yılda bir yapılacak PSA testleri ile prostat kanserini erken teşhis edebiliyor ve tedavide yüzde 95'lere varan oranda tedavi edebiliyoruz" diye konuştu.



"Tek başına hiçbir bitki kanseri tedavi etmez" diyen Prof. Dr. Erkan Topuz, sözlerini şöyle sürdürdü:



"Öncelikle hastanın bir onkoloji merkezinde gerekli bilimsel tedaviyi alması gerekiyor. Bilimsel tıpta, son 20 yılda, özellikle son 5 yılda çok büyük gelişmeler oldu. 10 yıl sonra kanser de tedavi edilebilecek, kronik bir hastalık olacak."

Cumhuriyet
Şule KÖKTÜRK
 
paylasimin icin sagol arkadasim ama ben 10 yil gibi kisa bir sure icinde kanserlerin her turunun tedavi edebilecek kronik bir hastalik olarak adlandirilacagina inanmiyorum bundan 10 yil once de bunu vaat etmislerdi ama bugun miljonlarca insanin bu hastaliga yenik dustugunu ve tibbin halen bu amansiz hastaligin karsisinda caresiz kaldigini goruyoruz rahmetli anneme de erkken tehis konuldu ama ne yazik ki en fazla 2 yil yasatabildiler keske bu yazilanlar gercek olabilse
 
Kansere dur diyebilirsiniz
Kanser kabusundan kurtulmak için bu tedbirleri dikkate alın.30 Mart 2007 13:58

Beslenme konusunda atılacak adımlarla kanserden korunmak mümkün. Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Başkanı Prof. Dr. Tezer Kutluk, “Kalın bağırsak, meme, rahim, böbrek ve yemek borusu kanserlerinin yüzde 20 ila 30'undan kilo fazlalığı sorumlu” dedi.

1-7 Nisan arasındaki günleri kapsayan Kanser Haftası öncesi bilgi veren Kutluk, kanserin çok önemli bir hastalık olduğuna dikkat çekti.

KANSERİ ENGELLEYECEK TEDBİRLER
Kutluk, tüketilecek yiyeceklerin seçimi, saklanması ve pişirilme yöntemlerinin doğru uygulanmasının “kanseri engelleyecek tedbirler” olarak sıraladı.

- Erişkin yaşamda 5 kilodan fazla almayın,
- Tuzlanmış yiyeceklerden kaçının,
- Ağız boşluğu, yemek borusu, gırtlak, karaciğer ve meme kanseri riskini artıran alkolden uzak durun,
- Karaciğer kanserine yol açan, yiyeceklerin uygun koşullarda saklanmaması sonucu ortaya çıkan aflatoksinli yiyeceklerden kaçının,
- Günde yaklaşık 400 gram sebze meyve tüketin,
- Ağız boşluğu, yutak ve yemek borusu kanseri riskini artıran aşırı sıcak yiyeceklerden kaçının,
- Tahıllı ve lifli gıdaları tüketin,
- Kırmızı eti sınırlı tüketin,
- Bitkisel yağları tercih edin, yiyeceklerin pişirilmesinde kızartma ve mangal gibi yöntemlerden kaçının.

KİLO KONTROLÜNDE EGZERSİZ ŞART
Yürüyün, koşun, cam silin, size uyan egzersiz neyse onu yapın.
televizyon başında haftada bir saatten az oturanlarda kilo fazlalığı oranının yüzde 10, haftada 6-10 saat arasında televizyon karşısında oturanlarda ise kilo fazlalığı oranı yüzde 20'ye çıkarak ikiye katlanıyor.

ERKEN TEŞHİS ÖNEMLİ
Kanserde "doğru zamanda, doğru yerde, doğru tedavinin" önemine işaret eden Kutluk, “Kadınlarda 20 yaşından sonra kendine kendine meme muayenesi ve 40 yaşından sonra yılda bir kez mamografi tavsiye ediyoruz. Kadınlarda ve erkeklerde 50'li yaşlardan sonra kalın bağırsak kanseri için muayene ve dışkıda kan testiyle erken teşhis mümkün. Erkeklerde prostat kanseri için 50'li yaşlardan sonra yılda bir kez muayene ve kan testi, cinsel aktivitesi başlayan kadınlarda da tarama muayenelerini mutlaka tavsiye ediyoruz.”
 
evet water çok korkuyorum bu hastalıktan,yakın çevremdede bu hastalığa yakalananlar oldu :KK43:(

dutla ilgili bir haber okudum,kansere düşmanmış:

Türkiye'de ipekböcekçiliği üretimi ile yetiştirilen dut dünya tarafından da keşfedilmeye başladı. dut dünyanın en ekolojik ürünlerinden biri olarak sayılıyor. Dut, kalsiyum, demir, B1, B2 ve C vitamini yönünden zengin.

Türkiye'de ipekböcekçiliği üretimi ile yetiştirilen dut dünya tarafından da keşfedilmeye başladı.

Üzüm, dut ve yerfıstığında kanseri önleyen bir madde bulunduğunu açıklayan İngiltere Montfort Üniversitesi’nden Gerry Potter, "Bu yiyeceklerde bulunan 'resveratrol' isimli molekülün pek çok ürünün bozulmasına yol açan mantarlara karşı savaştığını biliyorduk ama araştırmalarda, bu maddenin vücutta kanser hücrelerini hedef alarak onları tahrip eden, kanser karşıtı bir unsura dönüştüğünü saptadık" diyor.

Japon araştırmacılar ise beyaz dut yapraklarının extrelerinde bir seri biyolojik olarak aktif bileşenler tespit etti. Bu bileşenler, hücre paslanmasını önleyici, antioksidan ve damar sertleşmesini engelleyici ve damarlarda kolesterolden zengin plakların oluşumunu baskılayıcı etkiye sahip olukları ortaya çıktı. Japonlar bu etkilerin sevindirici olduğunu ama dut yapraklarının bundan daha fazlasına da sahip olduklarını iddia ediyor. Japon uzmanlar, dut yaprakların aynı zamanda yüksek kan şekeri seviyelerini düşüren bileşiklere sahip olduğunu ileri sürüyor. Yapraklar bu etkilerini, bağırsaklarda maltoz, laktoz, sakroz gibi çifte şekerleri parçalayarak onları bağırsaktan emilebilen glikoz, fruktoz, galaktoz gibi tekil şekerlere dönüştüren enzimleri baskılamak suretiyle gösteriyorlar. Böylece şekerler bağırsaktan emilemediği için kandaki seviye de yükselmiyor.

KAN ŞEKERİNİ DÜŞÜRÜR, ENERJİ VERİR, YERSEN...

Öte yandan, dut ağacından beslenen zararlı böcek olmadığı için herhangi bir tarım ilacı da kullanılmıyor. Bu nedenle dut dünyanın en ekolojik ürünlerinden biri olarak sayılıyor. Dut, kalsiyum, demir, B1, B2 ve C vitamini yönünden zengin. Beyaz dut yaprakları idrar söktürüp, vücutta biriken suyu boşaltıyor. Aç karnına yenen beyaz dut barsak solucanlarını döküyor. Dutun taze yaprakları ile derideki yaralara ve burundaki kanamalara tampon yapılırsa kanamalar durur. Ne şekilde tüketilirse tüketilsin iyi bir kan yapıcıdır. Sabah aç karnına yenir ve üzerine su içilirse bağırsakların çalışması temin edilir. Beyaz dutun 15-20 gram yaprağı 3 su bardağı ile kaynatılırsa ateş de düşürür. İştah artırır, enerji verir.
 
Kanseri tarihe gömecek gelişme !
Kanser hücrelerini 10 bin kat zayıflatan yöntem bulundu!13 Nisan 2007 10:37

Bilim adamlarının yeni geliştirdiği yöntemle kemoterpinin yan etkileri ortadan kalkıyor.

Uzmanlar kanser hücrelerini ilaçlara karşı 10 bin kat duyarlı hale getiren yöntem geliştirdi. Bu yöntemle tedavide düşük doz kullanılacağı için kemoterapinin yan etkileri de ortadan kalkıyor.

İngiliz The Independent gazetesinin manşetine taşıdığı habere göre ABD’deki Teksas Güneybatı Tıp Merkezi Üniversitesi’ndeki araştırmacılar 21 bin geni mercek altına aldı. Bu genlerden 87’sinin tümörlü hücreler üzerinde etkili olduğunu belirleyen uzmanlar, tek tek her bir hücreyi Ribo Nikloit Asitler (RNA) yardımıyla aktif veya pasif hale getirdi. 87 genin altısının etkinsizleştirildiğinde ve diğer genlerin de aktifleştirildiğinde kanser ilaçlarına karşı 10 bin kat daha hassas oldukları belirlendi. Yeni tedavi sayesinde kemoterapi tedavilerinde kullanılan Taxol adlı ilaç, akciğerdeki kanserli hücrelerde 10 bin kat daha etkili oldu. Yeni yöntem kanser hastalarına kemoterapinin daha az dozajda verilmesine imkan tanıdığı için bu uygulamanın yol açtığı bulantı, bitkinlik, bağışıklık sisteminin çökmesi gibi yan etkiler de ortadan kaldırıldı. Araştırma ekibinin başındaki kök hücre araştırmacısı Dr Michael White, yöntemin insanlar üzerinde denenebilmesi için daha fazla laboratuvar çalışması ve hayvanlar üzerinde deneye ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Hastalar üzerindeki deneylere üç ile beş yıl içinde başlanması bekleniyor. RNA, hücreler üzerinde tıpkı elektrik kontağı gibi bir işlev görüyor. 85 bin gen üzerinde kullanılabilen yöntem sayesinde istenilen hücre aktif ya da pasif hale getirilebiliyor.

Rahim ağzı kanseri aşısı ilgi gördü
SAĞLIK Bakanlığı’ndan onay çıkmasının ardından sağlık kuruluşları tartışma konusu olan rahim ağzı kanseri aşısını uygulamaya başladı. İstanbul Bahçelievler Medicana Hastanesi’nde 10 günde 8 kişiye bu aşıdan yapıldı. Opr. Dr. Hale Uzer, özellikle evlenmek üzere olan genç kızların sık sık bilgi almaya geldiklerini belirterek “Bu aşının sakıncası yok. 3 doz halinde yapılan aşı ortalama 750 YTL’ye çıkıyor” dedi.

Vatan
 
umarım dediğin gibi olur canım temennimiz bu aşı olayına da çok sevindim ihmal edilmemesi gereken önemli bir konu araştırmalarının devamını bekliyorum paylaşımların için teşekkürler
 
selinns biliyomusun kanserin ilaç sanayisi kaç TRİLYON DOLAR.bu teknolojiyle kanserin çaresinin bulunmadığına inanmıyorum.bu hastalık üzerine kurulmuş sanayiyi bir düşün doktorlar hastaneler radyoterapi kemoterapi vs... dünyanın en büyük sanayilerinden biri.bu sanayi yokolursa ne olur.tersine gelişmiş devletler bizim gibi devletlerin halklarını kanser etmek için uğraşıyolar daha fazla ilaç satabilmek için.çare bulunsa bile bu ortaya çıkarılmayacaktır benim fikrim bu .
 
selinns biliyomusun kanserin ilaç sanayisi kaç TRİLYON DOLAR.bu teknolojiyle kanserin çaresinin bulunmadığına inanmıyorum.bu hastalık üzerine kurulmuş sanayiyi bir düşün doktorlar hastaneler radyoterapi kemoterapi vs... dünyanın en büyük sanayilerinden biri.bu sanayi yokolursa ne olur.tersine gelişmiş devletler bizim gibi devletlerin halklarını kanser etmek için uğraşıyolar daha fazla ilaç satabilmek için.çare bulunsa bile bu ortaya çıkarılmayacaktır benim fikrim bu .

ben öyle düşünmüyorum sürüş ve ileride bir çok insanın hayatına mail olan bu hastalığa çare bulunacağına inanıyorum,başka ülkelerden böyle uğraşlar olduğunu biliyorum mesela çinin kendi atıklarını bize pil olarak(aşırı derecede kanserojen), birde ücretli sattıklarını:KK43:(

ben hala umutluyum,bir gün bu hastalıktanda bir çok insan kurtulacak diyorum.
 
dünyadaki ölüm nedenlerinden ikincisi kanser.o kadar çoğaldıki yüzyıllar önce bulaşıcı hastalıkların insanları kırıp geçirdiği gibi şimdide kanserden kırılıyor insanoğlu.inşallah çare bulunurda kanser kabusları görmekten kurtuluruz.ellerine sağlık selinns.son haberler umut verici.
 
X