Kadının özgürlüğü

xsxulem

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
12 Temmuz 2006
687
23
52
Kadının özgürlüğü




Çoğumuz, özgür olmak için evleniyoruz. Kız-erkek arkadaşlığının bile yasak sayıldığı bir toplumda, sevgilini koluna takıp baba evine gitmekten daha büyük bir özgürlük olur mu? Yaşınız kaç olursa olsun, sevişemiyorsunuz, sokaklarda özgürce el ele, sarmaş dolaş yürüyemiyorsunuz, akşam geç saatlerde eve gelemiyorsunuz, sevgilinizle yolculuğa çıkamıyor, tatile gidemiyorsunuz... Yapamayacağınız öyle çok şey var ki, işte bütün bu şeyleri yapmak özgürlük oluyor, evleniyorsunuz.

* Neyi yasaklarsanız, onu elde etmek özgürlük sanılır. Bir kız için gençlik yıllarında en önemli görünen özgürlük, bir erkekle rahatça gezmek ve sevişebilmektir. Bunu da ancak imza atarak yapabilirsiniz.

* Oysa imzayı attınız mı artık siz "evli bir kadın"'sınızdır. Evli bir kadının yapacakları ve yapamayacakları, hem yasalarla hem yazısız toplum kurallarıyla sınırlandırılmıştır. Çalışan, özgür bir kadın bile artık bir iş arkadaşıyla bir iş yemeğine çıkarken huzursuz olur... O artık "evli bir kadın" dır.

Evet, bir iş yemeği çok doğal bir durum ama görenler ne der? Ya kocasının arkadaşlarından bir gören olursa, ya kocasını aldattığını zannederlerse?

* Eşit koşullar ve kurallarla, eşit değer yargılarıyla bir evlilik... Neden olmasın? Olursa da hoş olur herhalde. Bir süre sonra yine özgürlük çanları çalar. Eve kapatılmışsınızdır, kocanız dışarıda özgürce gezerken, siz dört duvar arasında sıkıntıdan patlarsınız. Maça gider, akşamlan barlara uğrar, iş yolculuklarına çıkar, arada çapkınlıklarını yapar, parasını istediği gibi savurur, harcar... Size sevgi, şefkat göstermez olur... Siz de en doğal durumları yaşamak istersiniz, özgür olmanız gerekir... Boşanırsınız.

Artık özgürsünüzdür. Bir iş bulur, minik bir ev tutarsınız. Ya da baba evine dönersiniz. Para sıkıntınız vardır, ama önemli değildir. Dilediğiniz gibi yaşayacaksınızdır... Üç beş gün sonra anneniz şöyle der: "Kızım sen spiral taktırmamış miydin, artık gerek yok nasıl olsa, doktora gidelim de çıkart onu."

Anneniz size çaktırmadan, şöyle demektedir, "Evli olmadığına göre, bir sevgilin de olmayacak ve elbette evlenene dek kimseyle sevişmeyeceksin."

Bir de küçük çocuğunuz vardır. Çocuğun hastalığı ile; bakımı, okulu ile hep siz uğraşırsınız. Babası bir gün bile çocuğum hasta diye işinden izin almaz. Siz işteyken çocuğunuza anneniz bakıyorsa, zaten artık annenize esir olmuşsunuz demektir. Evli, sahipli kızının çocuklarına hiç yüksünmeden bakan anneler, boşanmış kızlarının çocuklarına karşı daha isteksizdirler nedense. "Aptal kızları, yuvasını bozmuştur. Tek başına kalmıştır. Deli gibi çalışıp, boşu boşuna kendisini hırpalamaktadır. Rahat batmıştır ona, rahat!"

Anneler torunlarını okul çıkışında alırlar. Ama işten çıkar çıkmaz eve dönmeniz gerekir. Birkaç gece eve dönmezseniz, anneler ve babalar aynı genç kızlığınızdaki gibi sinirlenirler. "Çocuklu bir kadınsın sen, yoksa bir sevgilin mi var!" Anneler ve babalar, kızları 30'unu aşmış bile olsalar, evli değilseler, bir başka erkeğe asla tahammül edemezler.

* Anneler- babalar, kızlarını yaşatmazlar.

Çevremde o kadar çok boşanmış kadın var ki, hele çocukları da varsa, üçüncü esaret hayatlarını yaşıyorlar. Anneler, kızları başında şeffaf hareleri ile, kutsal bakire olarak, televizyonun karşısında otursun, orada ikinci bir beyaz atlı prensi beklesin istiyorlar. Hiç psikiyatrlara danıştınız mı, depresyon geçiren genç kadınların sayısı ne diye...​
 
peki bir soru :özgürlük istediğini yapmakmıdır yoksa beklenenin aksini yapmakmı
 
peki şekerim çok güzel söylüyorsunda ne yapmak lazım... endeğer v erdiğimiz anamızı babamızı kımak bahasına ne idüğü belirsiz bi aşkmı yaşıyalım??yoksa ne yapalım
 
Bende yıllar önce aynen yazıdaki gibi evliliği bir kurtuluş bir kaçış özgürlük gibi görürdüm ama şimdi tam tersini düşünüyorum tamam belki eşinle yaşayacaklarında yine özgürsün ama ya diğer şeyler?Evlilik hayatta alınan kararların en zoru en çok düşünülmesi gerekeni ama bizler zaman zaman evlenince düzelir yada ben onu yola getiririm gibi düşüncelerle yanlış kararlar alabilirler.
 
bence de kişi kendine yakışan neyse onu yapmalı ama daha sonra pişman olmamak adına çok iyi düşünerek..hatalar bizim için ..kimsenin eleştirisine kulak vermemek gerek aslında ..tabi türkiye sınırlarında en zoru bu sanırım..
 
Bende Evliliği Bir Kurtuluş Olarak Evlenenlerdenim...nasil Evet Dediğimi Bile Hatirlamiyorum...hiç Düşünmeden ; Birazda Çocuk Cahilliği Ile.....herşeye Rağmen O Zaman Hayallerim Vardi.. O Bir Teselli Idi... Şimdi Ise..........
 
bekarlığında abiden, babadan hatta kardeşten, evlenince eş, kayınpeder, eşin erkek kardeşinden, hadi boşansın, delikanlı -erkek- çocuğundan bile çekinmek söz dinlemek zorunda kadın.... maalesef...
 
Şu devirde en mantıklısı, çocuğu yapıp kocayı defetmek sanırım.
Benim etrafımda da böyle kadınlar var.

Çocuğu yapmış, işinde kariyeri var, çocuğunun babası da sık sık uğruyor eve.

Koca derdinden de kurtulmuş, maddi dertten de :)

Tabii ben bilemem, yaşayan daha iyi bilir nasıl olduğunu.
 
X