Kadına Şiddet Güncesi

Erzurum'da akrabasının tecavüz ettiği 13 yaşındaki kızın babası, nikâh kıyılması 6 hayvan ve tecavüzcünün kız kardeşinin oğluyla evlenmesi karşılığında zanlıyı affetti. Tecavüz ve korkunç anlaşma, jandarmaya gelen ihbarla ortaya çıktı.

Tarih 23 Ağustos 2012... Yer Erzurum'un Çat ilçesine bağlı Tuzlataşı Köyü. 13 yaşındaki E.D. o gün yine atın bakımını yapmak için erkenden otlağa indi. Bu sırada çalıların arasında bir çift gözün onu izlediğinden habersizdi. 15 yaşındaki akrabası Fatih D. kızın yalnız ortalığın da tenha olmasını fırsat bilerek bir anda saldırdı E.D.'nin üzerine. Kızın el ve ayaklarını atın yularıyla bağladı. Tecavüzle de yetinmeyen Fatih D., küçük kızı yerde sürükleyerek dağa kaldırmak istedi. Ancak E.D. ağzındaki ipten kurtulup da çığlığı basınca zanlı paniğe kapılarak kaçtı. Talihsiz kız ise oracıkta bayıldı. Kanlar içindeki küçük kızı oyun oynayan diğer çocuklar buldu. Hemen ailesine haber verildi.

'VERİN YOKSA EVİ YAKARIZ'
Kızlarının yanına koşan aile olayı önce vahşi bir hayvanın işi sandı. Ama kendine gelen küçük ne olduğunu anlatınca köy birden karıştı. Küçük kızın babası, annesi ve kardeşleri, akrabaları olan Fatih D.'nin evini bastı. Evi taş yağmuruna tutan aile "Tecavüzcüyü bize teslim edin yoksa evi yakarız" diyerek tehditler savurdu. Fakat tecavüzcü Fatih D. çoktan kaçmıştı bile. Olaylar büyümeye yüz tutunca köyün ileri gelenleri devreye girdi. "Artık olan olmuş. İş kan davasına dönmesin" diyen büyükler köy meclisini topladı. Ve belki de tecavüzden bin beter o korkunç anlaşma yapıldı. İddiaya göre tecavüze uğrayan E.D.'nin babası Nizamettin D. "Barışırım ama bedel isterim" dedi, bu bedel karşılığında kan dökmeyeceği sözünü verdi. O bedel ise Fatih D.'nin babası Şükrü D. ile yapılan sözlü anlaşmada belirlendi.

BERDEL VERİLENDE 13'ÜNDE
Buna göre; 13 yaşındaki E.D. kendisine tecavüz eden 15 yaşındaki Fatih D. ile hemen evlendirilecekti. Ayrıca Şükrü D. başlık parası olarak bir tarla, bir sığır ve 5 de küçükbaş hayvan verecekti. Tüyler ürperten anlaşma bunlarla sınırlı kalmadı. Küçük kızın babası Nizamettin D. "Kızımın namusu gitti. Yeni bir kız isterim" dedi. Bu istek de berdel formülüyle halledildi. Buna göre tecavüzcü Fatih D.'nin tıpkı kurban gibi 13 yaşında olan kız kardeşi Şehriban D., E.D.'nin 15 yaşındaki ağabeyi Suat D. ile evlendirilecekti. Tüm bu şartları kabul eden Şükrü D. can korkusundan daha sonra köyü terk etti. Söz verdiği tarlayı, sığırı ve küçükbaş hayvanları bırakan baba Şükrü D. berdel yapacağı kızı Şehriban D.'yi ise yanında götürdü.

FATİH D. SUÇUNU İTİRAF ETTİ
Yaşananlar, bir ihbar sonucu jandarmaya intikal etti. Köye gelen jandarma da wtecavüz zanlısı Fatih D.'yi yakalayarak mahkemeye sevk etti. Suçunu itiraf eden Fatih D. ifadesinde şunları anlattı: "Koyunları otlatırken E.D. atını almak için benim bulunduğum yere geldi. Ben E.D.'nin ellerini ve ağzını bağlayarak birlikte oldum. Sonra da onu kaçırmak istediğimi söyledim. Gelmeyince bir süre yerde sürükledim ve sonra kaçtım. Dağlarda çobanların yanlarında kaldım."

KURBAN HASTANEYE KALDIRILDI
Fatih D. "Çocukların Cinsel İstismarı" suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi. Olayın açığa çıkmasıyla evinden alınan E.D. hastaneye kaldırıldı. Bir süre müşahede altında tutulduktan sonra da ailesine iade edildi. Mahkemede yaşadıklarına ilişkin ifade veren küçük kız, "Otlasın diye bağladığım atıma bakmak için gittiğimde yerinin değiştirildiğini gördüm. Yere sabitlenen demiri çıkarmak isterken Fatih D. arkamdan saldırarak, ellerimi ve ağzımı bağladı. Daha sonra da kuytu bir yere çekerek bana zorla sahip oldu ve kaçtı. Kendisinden şikâyetçiyim" dedi.

Kaynak: Sabah
 
Ayyy oku oku içim karardı yemin ederim rabbimden tek dileğim hepsi tek tek belasını bulur inşallah
 
İZMİRLİ üniversite öğrencisi 21 yaşındaki G.K.’nın hayatı, 2010 yılında Şanlıurfa Harran Üniversitesi’nde okurken, tabanca zoruyla kaçırılıp tecavüze uğramasıyla karardı.

Yaşadığı korku ve tehditler nedeniyle psikolojisi bozulan G.K., İzmir’e ailesinin yanına dönünce üniversite öğrenimine devam edemedi. Tek isteğinin yarım kalan üniversite eğitimini Ege Bölgesi’ndeki bir üniversitede tamamlamak olduğunu belirten genç kız, yardım istedi.

İzmir’de oturan G.K., 2009 yılında girdiği üniversite sınavı sonrası Şanlıurfa’daki Harran Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü’nü kazandı. Bölümünde başarılı bir öğrenci olan G.K.’nın hayatı, 2010 yılı Kasım ayında yaşadığı acı olay nedeniyle kabusa döndü. Şanlıurfa’da arkadaşlarının aracılığıyla tanıştığı S.Y. adlı kişinin, kendisini tabanca zoruyla kaçırdığını öne süren G.K., "Otomobilde bana tecavüz etti. Daha sonra cep telefonunu çıkartıp, beni ölümle tehdit etti ve ilişkiye kendi rızamla girdiğimi söylememi istedi. Yapabileceğim bir şey yoktu. Mecburdum öyle söylemeye. Daha sonra beni eve bıraktı. Eğer birine yaşananlardan söz edersem de beni bulup öldüreceğini söyledi" diye konuştu.

Yaşadığı şoku uzun süre üzerinden atamayan genç kız, karakola başvurup şikayetçi olduğunu dile getirdi. Olayla ilgili ifade verdikten sonra İzmir’deki ailesinin yanına döndüğünü belirten G.K. şunları anlattı:

"Okulumda başarılı bir öğrenciydim. Tecavüz olayının ardından şikayetimden vazgeçmem için tehdit etmeye başladılar. Telefonla sürekli tehdit alıyordum. İzmir’e ailemin yanına döndüm. Başıma gelen olay nedeniyle ailemin de psikolojisi bozuldu. Bir yıl boyunca ölüm korkusu nedeniyle Şanlıurfa’ya dönemedim. Bana tecavüz eden kişi de mahkemede tutuksuz yargılanmak üzere serbest kalınca, kaydımı dondurmak zorunda kaldım."

OKUMAK İÇİN YARDIM İSTİYOR

Harran Üniversitesi’ne gidemediğini ve kaydının Ege Bölgesi’ndeki bir üniversiteye yapılması için Rektörlük ve Başbakanlık dahil çok sayıda yerden yardım istediğini, ancak kimsenin yardım etmediğini belirten G.K. sözlerini şöyle sürdürdü:

"Öğrenimime devam etmek zorundaydım. Sonunda Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’ne yatay geçiş yaptım. Burada 2’nci sınıfı tekrar okumak zorunda kaldım. Ancak 2’nci dönemi maddi sıkıntılar nedeniyle harçları yatıramayınca okuyamadım. Tam bir yılım boşa gitti. Aydın’da yapamadım. Denizli’ye geldim. Burada Pamukkale Üniversitesi’nde okumak istiyorum, ancak Adnan Menderes Üniversitesi senatosunun karar alması gerekiyormuş. Bu karar alınmazsa, bu yılım da boşa geçecek. Bana destek olunmasını istiyorum. Olayın üzerinden neredeyse iki yıl geçti, ancak hala uyurken rüyalarıma giriyor. Bana kimse sahip çıkmıyor. Babam annemden boşandığı için bizimle ilgilenmiyor, annem de hasta. Lütfen sesimi duysunlar."

YURTTAN ATTILAR

Misafir öğrenci olarak Denizli’de Pamukkale Üniversitesi kampusündeki Kredi Yurtlar Kurumu’nda kaldığını ifade eden G.K., hiçbir gerekçe gösterilmeden dün akşam saatlerinde yurttan da atıldığını ve bu nedenle İzmir’deki annesinin yanına dönmek zorunda kaldığını belirtti. Genç kız, eğitimini tamamlayıp meslek sahibi olduktan sonra hasta annesine bakmak istediğini söyledi.
 
Filiz Akar'ı 6 Nisan 2011'de ağlayan bebekleri Mehmet Hakkı'nın altını değiştirirken tabancayla öldürdükten sonra polise teslim olup tutuklanan Yusuf Akar yargılandığı Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde karar duruşmasına çıktı. Mahkeme Başkanı, daha önce İstanbul Adli Tıp Kurumu, 4. İhtisas Kurulu’nun katil zanlısı koca Akar hakkında akıl hastası olduğu yönünde rapor verildiğini hatırlatıp, Adli Tıp Genel Kurulu’ndan akıl hastası olmadığı yönünde rapor gönderildiğini belirtti. Öldürülen Akar’ın ailesinin avukatı, sanığın, deli numarası yaptığını iddia ederek raporu kabul etmedi. Katil zanlısı koca Akar, son savunmasında hasta olduğunu söyleyip tedavi görmek istediğini belirtti. Olaydan 3- 4 ay önce bebekleri olduğunu belirten Akar, iş yerine gelen insanların bebeğini sorduğunu ifade ederek, “Bu yüzden bebeğin benden olmayabileceğini ima ettiklerini düşündüm. Eve geldiğimde de eşim bebeğe bir şeyler yapıyor, bebek ağlıyordu. Bana ‘mama getir' diyordu. Getiriyordum, mamayı yedirmiyordu. Bazen eşim beni telefonla arayıp ‘gel sana bir şey söyleyeceğim' diyordu. Gittiğimde bir şey söylemiyordu. 2-3 aydan beri yemek yedikten sonra uykum geliyordu. Olay sabahı sırt çantasını hazırladığını gördüm. Ne olduğunu sordum. Bir şey söylemedi, tartıştık. ‘Seni istemiyorum, evi terk et' deyince öfkelenip tabancamı aldım. Kaçarken ateş ettim" dedi.
Kızları öldürülen Anna ve Mahmut Işık, katil zanlısı damatlarının deli numarası yaptığını söyleyerek, "Deli adam, silah ruhsatı alıp, market işletebilir mi?" diye sorarak verilen rapora itiraz ederek damatlarının en ağır cezaya çarptırılmasını istedi.
Mahkeme heyeti, katil zanlısı koca Akar’a akıl hastası olması nedeniyle hapis cezası verilmesine yer olmadığına karar vererek, yüksek güvenlikli sağlık kuruluşunda koruma ve tedavi altına alınmasını kararlaştırdı.
Akar’ın yaklaşık 1 ya da 1.5 yıl bir ruh hastanesinde tedavi gördükten sonra serbest bırakılacağı belirtildi.
 
Sonra idam geri gelmesin,kimsenin yaşam hakkı elinden alınmasın diye sokaklara dökülmezler mi?

Bırakın idamı bu adamlar ceza almıyor,alan az biraz yatıp daha da psikopata bağlamış çıkıyor.
 
9 yaşındaki N.V., ailesinin bakıcılık yaptığı Arnavutköy’de bir çiftlikte yaşıyordu. Küçük kız, televizyonda bir dizi tanıtımındaki tecavüz sahnesini görünce, çığlıklarla odadan kaçtı. Anne sıkıştırınca yaşadıklarını anlatan küçük kızın, 72 yaşındaki çiftlik sahibinin defalarca tacizine uğradığı ortaya çıktı.

Arnavutköy’de küçük bir kızın yaşadığı taciz dehşeti, televizyon kanalında bir dizinin tanıtım görüntülerindeki tecavüz sahnesi sayesinde ortaya çıktı.

32 yaşındaki S.T. dini nikahlı eşi ve biri ilk eşinden iki çocuğu ile, geçen yıl Ocak ayında Arnavutköy’de evli ve 3 çocuk babası 72 yaşındaki H.C.A.’nın çiftliğinde çalışmaya başladı. Genç kadın ev işlerine bakıyor, dini nikahlı eşi de kahyalık yapıyordu. Bir süre sonra aile başka bir çiftliğe geçse de, günlük yevmiyeyle çalışmak için H.C.A.’nın yanına gitmeye devam etti. Anne S.T., çiftlik sahibi H.C.A.’nın evlerinden ya da okul çıkışına giderek, ilk eşinden olan kızı 9 yaşındaki N.V.’yi alarak evine götürdüğünü söyleyerek, şu iddialarda bulundu:

‘AĞZIMI KAPATARAK…’

“Bir gün H.C.A geldi, fakat kızım gitmek istemedi. Nedenini sorduğumda ağlayarak gitmek istemediğini söyledi. Bir akşam evde televizyon izlerken, tecavüz sahnesini görünce ağlamaya başladı ve bağırarak odadan kaçtı. Filmde bir erkek, bir eliyle kadın oyuncunun ağzını kapatarak tecavüz etmeye çalışıyordu. Kızım bunu görünce ağlamaya başladı. Ne olduğunu sorduğumda ilk başta söylemedi. Sıkıştırdığım zaman bana anlattıklarını duyunca kulaklarıma inanamadım.”

İKİNCİ KÜÇÜK KURBAN

Kızından duydukları üzerine hemen savcılığa giden anne S.T.’nin şikâyeti üzerine, küçük N.V.’nin de ifadesine başvuruldu. Uzmanlar eşliğinde savcılıkta ifade veren N.V., şunları anlattı: “Ders çalıştıracağını söyleyerek odasına çağırıyordu. İlk gittiğimde dudaklarımdan öptü. ‘Birine söylersen işten atarım, işsiz kalırsınız’ dedi. Ben de korktuğum için kimseye bir şey diyemedim. Bir gün odasına çağırdığı zaman ağzımı kapatarak şortumu indirdi. Bana cinsel organını değdirecekti. Ama kaçtım. Göğüslerimi elledi ve öptü. Eşi olduğu zamanlarda yapmıyordu. Orada çalışan, benimle yaşıt 3’üncü sınıfa giden D. isimli kıza da yapmıştı. Bana bunları D. anlattı. Ben çiftliğe gittiğim zamanlarda anne ve babama iş bularak evden uzaklaşmalarını sağlıyordu. ‘Ders çalıştıracağım’ diyerek beni yanında tutuyordu. Ben istemiyordum. ‘Yapamadığın soruları getir. Bunlar bahanen olsun’ diyordu. Cinsel organını çıkartarak ‘Bana gel’ diyordu. Bana cinsel organını gösterince ben de kaçıyordum.”

N.V.’nin annesi S.T.’nin başvurusu üzerine, Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Savcılığı, çiftlik sahibi hakkında, çocuğa basit cinsel nitelikli istismar suçundan soruşturma başlattı. Savcılık, ifade vermeye gelmeyen H.C.A. hakkında Gaziosmanpaşa 2’nci Sulh Ceza Mahkemesi’ne başvurarak yakalama emri çıkartılmasını talep etti. Mahkeme de, H.C.A hakkında yakalama kararı çıkardı.

RUH SAĞLIĞI CİDDİ DERECEDE BOZUK

SAVCILIĞIN talebi üzerine İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı Anabilim Dalı Başkanlığı’nın muayenesi sonucu, N.ilsu V. hakkında şu rapor verildi:

“Ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede travma sonrası stres bozukluğu geliştiği ve olay sonrası ruh sağlığının bozulduğu, ruhsal travma bulgularının küçüğün aktardığı cinsel istismar öyküsü ile uyumlu ve oluşacak nitelikte bulunduğu, sağlığı ve algılama yeteneğinin basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek düzeyde bozulduğu, psikiyatrik takip ve tedavisinin devam etmesinin gerektiği kanaatimizi bildiririz…” (Seyit ERÇİÇEK/Hürriyet)
 
ÇORUM’ da 21 yaşındaki Kadir A., şiddetli geçimsizlik nedeniyle bir süre önce boşandığı eşi 18 yaşındaki Aynur A.’yı sokak ortasında iki yerinden bıçakladı. Yaralı kadın kaldırıldığı hastanede tedavi altına alınırken, olaydan sonra kaçan Kadir A. ise polis tarafından kısa sürede yakalandı.

Olay dün akşam Gazi caddesi üzerinde bulunan Kültür Sitesi arka sokağında meydana geldi. Bir süre önce eşinden boşanan Aynur A., iki kız arkadaşını da yanına alarak çarşıya çıktı. Genç kadın, 1.5 yıl evli kaldığı ve yaklaşık 3 ay öncede boşandığı eşi Kadir A. ile karşılaştı. Kadir A. konuşmak ve barışmak istediğini söyledi ancak genç kadından olumsuz yanıt aldı. Aralarında tartışma çıktı. Kadir A., üzerinde bulunan bıçakla, eski eşini vücudunun iki yerinden bıçaklayıp kaçtı. Kanlar içerisinde kalan Aynur A., Hitit Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Genç kadının hayati tehlikesinin sürdüğü bildirildi.
 
Bu başlığı açalı bir hafta oldu ve kadınların uğradığı taciz, tecavüz ve şiddetle ilgili 14. haber bu.
 
İzmir’de öğrencisi H.K. (15) tarafından bıçaklanarak öldürülen Fen ve Teknoloji Öğretmeni Sevilay Durukan’nın öğretmen kimliğinin yanı sıra toplumsal sorunlara karşı da duyarlılık yönünün olduğu ortaya çıktı. Sanata ve tiyatroya büyük bir aşk duyduğu öğrenilen Sevilay öğretmenin, geçtiğimiz yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde ‘kadına şiddete hayır’ temalı bir tiyatro oyununda sonsuz huzuru dileyen ve umudunu besleyen bir karakteri canlandırdığı öğrenildi. Yaşanmış öykülerin 8 kadın tarafından kaleme alınması ile hazırlanan oyunda, Sevilay öğretmenin yazarak oynadığı bölümü hazin bir sonla buluşturması ise yürek burktu. Şiddetin kadına bulaşan yanını sanat dili ile aktaran Sevilay öğretmen, deyim yerindeyse kendi yazdığı oyunun kaderini yaşamış oldu.

‘OYUN GERÇEK OLDU’

Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Oyunculuk Bölümü mezunlarından ve Dokuz Eylül Üniversitesi Sahne Sanatları Bölümü Yüksek Lisans Öğrencisi Melih Karaman, yönetmenliğini yaptığı ‘8 Kadın 1 Erkek Son İstasyon’ isimli oyunda Sevilay öğretmeni anlattı. Sevilay öğretmeni tiyatroya gönül veren biri olduğunu belirterek uğradığı saldırıyı son nokta olarak tanımlayan Karaman Sevilay öğretmenin ‘şehit’ düştüğünü ifade ederek şöyle konuştu: “ 8 Kadın 1 Erkek Son İstasyon isimli tiyatro oyununda bir araya geldik. Özellikle geçtiğimiz yıl kadına şiddet olaylarının giderek tırmandığı bir yıldı. Böyle bir oyun hazırladık. Kendisi de bu oyunda görev aldı. 8 kadının ayrı ayrı olarak kendi yazdıkları oyanda bir araya gelmiş oldular. Hocamız kendi öyküsünü yazıp sahneye taşındığı bir oyunu canlandırmıştı. Oyunda Sevilay öğretmen bıçaklanarak öldürülüyordu. O kendi öyküsünü yazdı, içtenliği ile öyküsünü oluşturdu. Hayat verdiği karakterde de bir başkası tarafından öldürülüyordu. Çok da güzel bir oyun sergiledi. Hayatındaki sahnesini çizmiş oldu.”Rabia Sevilay Durukan’ın ayrıca söz konusu oyuna ilişkin prova görüntülerini kendi cep telefonu ile çektiği görüldü.

(kaynak:milliyet)
 
Muhafazakar ya da muhafazakarlaşan hiçbi ülkede kadına yönelik şiddet engellenemez, çünkü bu kafalar kadını erkeğin tasarrufuna bırakır, adam karısını öldürüyo gazeteciler onu çekmeye çalışıyolar adam ne diyo biliyomusunuz: ne çekiyosunuz kardeşim adam mı öldürdük?? bu kadını adam yerine koymuyorum demekten başka ne anlama gelir, bu adama ne ceza verildi bilmiyorum, muhtemelen mahkemede erkekliğime laf etti diye başlayan bi savunma yapmıştır daha utanmazsa namusuna laf etmiştir olayı namus cinayetine dökmek için, hakimde iyi halden tahliye etmiş bile olabilir
Olayın bir diğer boyutu beni dövmedi sadece tokat attı, bende hakettim, çok üstüne gittim, onu kışkırttım diye adeta kocalarını mağdur göstermeye çalışan kadınlar, onlarada müstehak zaten
 
Bence özünü yitiren,kimliğini kaybeden,günden güne aptallaşan ve daha da kötüsü bu aptallaşmayı iyi bi şey sanan toplumlarda kadına,insana,hayvana şiddet hiçbir zaman son bulmayacak....
 
Egitime deger verilmeyen yerde cehalet yükselir.
Egitimli her insan daha mutludur hayatta.
Baksaniza Türkiye cinnet geciren ülke olma yolunda. Neden?
Cünkü egitim ön planda degil.
 
İddiaya göre annesi Havva ile yalnız yaşayan 38 yaşındaki Hülya Işık, 9 ay önce resmi nikah kıymadan aynı köyde çiftçilik yapan Hacı D ile evlendi. Evliliğinin ilk gününden itibaren eşinden şiddet görmeye başlayan Hülya Işık, jandarmaya başvurarak yardım istedi, nikahsız eşini terk edip ailesinin yanına döndü.

Işık’a yeni çıkan ’Kadının Şiddetten Korunması Yasası’ kapsamında 3 ay süreyle koruma tahsis edildi. Jandarma ekipleri genç kadını sık sık ziyaret edip, ihtiyaçlarını karşılayıp yardımcı oldu. Bu süre içinde Hacı D. de Hülya Işık’ın yanına yaklaşamadı.

KORUMA BİTİNCE GELDİ
Hülya Işık’a verilen koruma süresi, 28 Eylül akşamı 17.00’de sona erdi. Korumanın bittiği günün akşamı Hacı D, ziyaretine gittiği Hülya Işık’a, “Evimize dönelim, sana da resmi nikah yapacağım” diye teklifte bulundu. Hülya Işık ise bu teklifi kabul etmedi. Bunun üzerine öfkelenen Hacı D, annesi Havva ile Hülya Işık’ı dövmeye çalıştı. Komşuların jandarmaya haber vermesi üzerine, Hacı D köydeki portakal bahçesine girerek izin kaybettirdi. Eve gelen jandarma ekipleri, “Yarın gel, koruma süresini 6 ay daha uzatalım” dedi.

EVİN AVLUSUNDA ÖLDÜRDÜ
Bugün öğle saatlerinde, yeniden koruma verilmesi için köydeki Jandarma Karakolu’na gitmek üzere evden çıkan Hülya Işık, evin avlusunda, karşı taraftaki portakal bahçesinde saklanan Hacı D’nin pompalı tüfekle iki el ateş etmesi üzerine ağır yaralandı. Hacı D ise olay yerinden kaçtı.

Ambulansla Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’ne kaldırılan Hülya Işık, kurtarılamadı.

Hülya Işık’ın cenazesi otopsi için Adana Adli Tıp Kurumu’na kaldırılırken, kaçan Hacı D’nin yakalanması için çalışma başlatıldı.
(kaynak: www.sozcu.com.tr)
 
Son düzenleme:
Kocaeli'nin İzmit ilçesinde yol kenarında bulunan kadın cesedinin, sınıf öğretmeni Serpil Kömürcü (25)'ye ait olduğu belirlendi. Polis mesleğe bir hafta önce başladığı belirlenen öğretmeni öldüren kişi ya da kişilerin yakalanması için çalışma başlattı.

İzmit-Kandıra yolu üzerindeki Çubuklu Osmaniye Nebihocalar köyü yol ayrımında bir ceset gören vatandaşlar, durumu jandarmaya haber verdi. Ekiplerin yaptığı ön incelemede cesedin 20–25 yaşlarında bir kadına ait olduğu belirlendi. Vücudunda çok sayıda darp izine rastlanan ve üzerinden kimlik çıkmayan ceset, otopsi için Asri Mezarlık morguna kaldırıldı. Yapılan ön incelemede kadının yüzünde yara, iki kolunda ve bir bacağında kırık, kafatasında ise çeşitli çatlaklar bulunduğu belirlendi.

Polis ve jandarma ekiplerinin yaptığı çalışma sonucu, cesedi bulunan kadının, Körfez ilçesindeki İlimtepe İlköğretim Okulu'nda öğretmenlik yapan Serpil Kömürcü'ye ait olduğu belirlendi. Kömürcü'nün henüz bir hafta önce göreve başladığı öğrenildi. Ekipler, Serpil Kömürcü'nün cep telefonunu incelemeye aldı. Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.
(kaynak: Milliyet)
 
Osmaniye’de 4 yıl önce başına satırla vurulduktan sonra suda boğularak öldürülen 16 yaşındaki Ayşe Erten’i, öz babası 47 yaşındaki Halef Erten ile amcası Mehmet Erten’in öldürdüğü ortaya çıktı. Sevgilisi ile ilişkiye girdiğini öğrendikleri Ayşe’yi “Namusumuzu kirletmişti, temizledik” diyerek öldürdüklerini itiraf eden baba ile amca tutuklandı.
Merkeze bağlı Kırmıtlı Kuş Cenneti’nde 22 Mart 2008’de bulunan cesetle ilgili yapılan soruşturmada katil zanlılarına ulaşılamadı. Ancak olayın peşini bırakmayan İl Jandarma Komutanlığı,genç kızın sevgilisi olduğunu tespit etti. Bu yüzden öldürülme ihtimali üzerinde duran ekipler, aile yakınlarını teknik ve fiziki takibe aldı. Elde edilen bilgiler doğrultusunda cinayetin bir numaralı şüphelisi haline gelen baba Halef Erten ile amca Mehmet Erten ile enişteleri S.K.’yı gözaltına aldı. S.K. ifadesinin ardından serbest bırakılırken çapraz sorguya alınan iki kardeş cinayeti itiraf etti.

Ayşe’nin sevgilisi ile ilişkiye girdiğini öğrendiklerini baba ile amcanın ifadesinde, “Bizden korkan Ayşe, İstanbul’a kaçtı, orada bulup Osmaniye’ye tekrar getirdik. Kimse fark etmeden Kuş Cenneti’ne götürüp sazlık alanda başına satırla vurduk, ölmediğini anlayınca da başını suya sokarak boğduk. Namusumuzu kirletmişti, temizledik” dedikleri öğrenildi. Her iki şüpheli de tutuklandı.
 
ERKEK ŞİDDETİ EYLÜL 2012

Erkekler Eylülde 13 Kadın Öldürdü, 12 Kadına Tecavüz Etti

bianet'in çetelesine göre, erkekler Eylülde 13 kadın öldürdü, 12 kadın ve iki oğlan çocuğuna tecavüz etti, 16 kadını yaraladı, dokuz kadını taciz etti. Kocasından şiddet gören üç kadın intihar etti, bunlardan ikisi tecavüzcüleriyle evlendirilmişti


bianet'in yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlediği haberlere göre erkekler Eylülde 13 kadın öldürdü, 12 kadın ve iki oğlan çocuğuna tecavüz etti, 16 kadını yaraladı, dokuz kadını taciz etti.

Kocasından şiddet gören üç kadın intihar etti, bunlardan ikisi tecavüzcüleriyle evlendirilmişti.

Kadınlar en çok kocalarından şiddet gördü ve tanıdıkları erkeklerin tecavüzüne uğradı.

Öldüren erkeklerden biri Denetimli Serbestlik Yasası kapsamında serbest bırakılmış, birinin aldığı hapis cezası ertelenmişti.

Cinayet

Erkekler Eylülde 10 ilde 13 kadın öldürdü. Kadın katli en çok İstanbul'da yaşandı. Cinayetlerin yaşandığı iller Adana (2), Adıyaman, Afyon, Aksaray, Ankara, Eskişehir, İstanbul (3), İzmir, Kırklareli ve Tekirdağ.

Eylülde kadınları en çok kocaları öldürdü. Sekiz kadını kocaları, ikisini boşanma davası süren kocaları, birini imam nikahlı kocası, birini eski kocası, birini eski sevgilisi öldürdü.

Erkeklerden biri hakkındaki evden uzaklaştırma cezası nedeniyle polislere tanınmamak için karısını öldürmeye kadın kıyafeti giyerek gitti.

Bir erkek karısını dövdüğü için daha önce gözaltına alınmış, Denetimli Serbestlik Yasası kapsamında serbest bırakılmıştı. Biri ise bir ay hapis cezasına çarptırılmış ancak cezası bir sene ertelenmişti.

Bir kadın adliye önünde boşanma dilekçesini imzalarken öldürüldü, biri ise tarihi dolan koruma kararının süresini uzatmak için evden çıktığı sırada öldürüldü.

Eylülde en çok kullanılan cinayet aleti ateşli silahlardı. Yedi erkek ateşli silahlarla (ikisi av tüfeği, biri pompalı tüfek, dördü tabanca), üç erkek bıçakla, iki erkek döverek, bir erkek boğarak öldürdü.

Cinayetlerden üçü sokakta gerçekleşti. En az yedi erkek tutuklandı.

İstanbul ve Adana'da kocasından şiddet gören bir kadın ve tecavüzcüsüyle evlendirilen iki kadın ise intihar etti.

Eylülde öldüren erkeklerin yaşı 32 ila 67, katledilen kadınların yaşı 23 ila 41 arasında değişti.

Tecavüz

Erkekler Eylülde yedi ilde 12 kadın ve iki oğlan çocuğuna tecavüz etti. En çok tecavüz İstanbul ve Ankara'da yaşandı. Tecavüzlerin gerçekleştiği iller Adana, Antalya (3), Diyarbakır, İstanbul (3), İzmir, Nevşehir (2) ve Urfa.

Kadınlar en çok tanıdıkları erkeklerin tecavüzüne uğradı. Üçüne internette tanıştıkları erkekler, birine arkadaşın, birine kardeşi, birine kocası, birine eski kocası, birine komşusu, birine sevgilisi, birine öğretmeni, ikisine ise tanımadıkları erkekler tecavüz etti.

Tecavüzlerin sekizi kadınların evlerinde, ikisi alıkonuldukları mekanlarda, biri okulda, biri sokakta gerçekleşti. Bir kadına zorla seks işçiliği yaptırıldı.

Bir erkek, darp ettiği için kendisini şikayet eden eski karısına karakol dönüşü tecavüz etti.

Eylülde gerçekleşen tecavüz olaylarında 15 zanlıdan beşi tutuklandı. 17 yaşında iki kadın koruma altına alındı.

Tecavüzcülerin yaşı 17 ila 52, kadınların yaşı 17 ila 39 arasında değişiyor.

Şiddet- yaralama

Erkekler Eylülde 12 ilde 16 kadını yaraladı. Kadınlar en çok kocalarından şiddet gördü.

Erkek şiddetinin yaşandığı şehirler Adana, Adıyaman, Antep, Aydın, Bolu, Bursa, Çorum, İstanbul (2), Kayseri (2), Kırıkkale, Konya ve Sakarya (2).

10 kadın kocalarından, biri boşanmak istediği kocasından, biri imam nikahlı kocasından, biri eski kocasından, biri eski sevgilisinden, biri de oğlundan şiddet gördü.

11 kadın darp edildi, üçü bıçakla, ikisi ateşli silahlarla yaralandı. Darp ve silahla yaralama olaylarından beşi sokakta yaşanırken, 13 kadın hastaneye kaldırıldı. İki erkek tutuklandı, ikisi de tutuksuz yargılanacak.

Erkeklerden biri şiddet uyguladığı karısını almaya gelen ambulansa saldırarak şoförü yaraladı. Hakkında evden uzaklaştırma kararı olan bir erkekse karısını evinde bıçakla yaraladı.

Eylülde erkek şiddetine maruz kalan kadınların yaşları 18 ila 42, erkeklerin yaşları 21 ila 75 arasında değişti.

Taciz

Eylülde basına dört ilde altı taciz vakası yansıdı. Diyarbakır, İstanbul (2), İzmir ve Samsun (2).

Dokuz kadından yedisi tanımadığı erkeklerin, biri akrabasının, ikisi komşularının tacizine uğradı.

Bölgelere göre

Eylülde 24 ilde 47 erkek şiddeti, cinayet, cinayete teşebbüs, taciz, cinsel şiddet, tecavüz ve yaralama vakası yaşandı. En çok şiddet yine Marmara Bölgesi'nde gerçekleşti.

47 şiddet vakasının 16'sı Marmara, dokuzu İç Anadolu'da, yedisi Akdeniz, altısı Güneydoğu Anadolu, beşi Ege, dördü Karadeniz'de yaşandı.

En çok şiddetin yaşandığı il İstanbul oldu. (ÇT
 
ERKEK ŞİDDETİ EYLÜL 2012

Erkekler Eylülde 13 Kadın Öldürdü, 12 Kadına Tecavüz Etti

bianet'in çetelesine göre, erkekler Eylülde 13 kadın öldürdü, 12 kadın ve iki oğlan çocuğuna tecavüz etti, 16 kadını yaraladı, dokuz kadını taciz etti. Kocasından şiddet gören üç kadın intihar etti, bunlardan ikisi tecavüzcüleriyle evlendirilmişti


bianet'in yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlediği haberlere göre erkekler Eylülde 13 kadın öldürdü, 12 kadın ve iki oğlan çocuğuna tecavüz etti, 16 kadını yaraladı, dokuz kadını taciz etti.

Kocasından şiddet gören üç kadın intihar etti, bunlardan ikisi tecavüzcüleriyle evlendirilmişti.

Kadınlar en çok kocalarından şiddet gördü ve tanıdıkları erkeklerin tecavüzüne uğradı.

Öldüren erkeklerden biri Denetimli Serbestlik Yasası kapsamında serbest bırakılmış, birinin aldığı hapis cezası ertelenmişti.

Cinayet

Erkekler Eylülde 10 ilde 13 kadın öldürdü. Kadın katli en çok İstanbul'da yaşandı. Cinayetlerin yaşandığı iller Adana (2), Adıyaman, Afyon, Aksaray, Ankara, Eskişehir, İstanbul (3), İzmir, Kırklareli ve Tekirdağ.

Eylülde kadınları en çok kocaları öldürdü. Sekiz kadını kocaları, ikisini boşanma davası süren kocaları, birini imam nikahlı kocası, birini eski kocası, birini eski sevgilisi öldürdü.

Erkeklerden biri hakkındaki evden uzaklaştırma cezası nedeniyle polislere tanınmamak için karısını öldürmeye kadın kıyafeti giyerek gitti.

Bir erkek karısını dövdüğü için daha önce gözaltına alınmış, Denetimli Serbestlik Yasası kapsamında serbest bırakılmıştı. Biri ise bir ay hapis cezasına çarptırılmış ancak cezası bir sene ertelenmişti.

Bir kadın adliye önünde boşanma dilekçesini imzalarken öldürüldü, biri ise tarihi dolan koruma kararının süresini uzatmak için evden çıktığı sırada öldürüldü.

Eylülde en çok kullanılan cinayet aleti ateşli silahlardı. Yedi erkek ateşli silahlarla (ikisi av tüfeği, biri pompalı tüfek, dördü tabanca), üç erkek bıçakla, iki erkek döverek, bir erkek boğarak öldürdü.

Cinayetlerden üçü sokakta gerçekleşti. En az yedi erkek tutuklandı.

İstanbul ve Adana'da kocasından şiddet gören bir kadın ve tecavüzcüsüyle evlendirilen iki kadın ise intihar etti.

Eylülde öldüren erkeklerin yaşı 32 ila 67, katledilen kadınların yaşı 23 ila 41 arasında değişti.

Tecavüz

Erkekler Eylülde yedi ilde 12 kadın ve iki oğlan çocuğuna tecavüz etti. En çok tecavüz İstanbul ve Ankara'da yaşandı. Tecavüzlerin gerçekleştiği iller Adana, Antalya (3), Diyarbakır, İstanbul (3), İzmir, Nevşehir (2) ve Urfa.

Kadınlar en çok tanıdıkları erkeklerin tecavüzüne uğradı. Üçüne internette tanıştıkları erkekler, birine arkadaşın, birine kardeşi, birine kocası, birine eski kocası, birine komşusu, birine sevgilisi, birine öğretmeni, ikisine ise tanımadıkları erkekler tecavüz etti.

Tecavüzlerin sekizi kadınların evlerinde, ikisi alıkonuldukları mekanlarda, biri okulda, biri sokakta gerçekleşti. Bir kadına zorla seks işçiliği yaptırıldı.

Bir erkek, darp ettiği için kendisini şikayet eden eski karısına karakol dönüşü tecavüz etti.

Eylülde gerçekleşen tecavüz olaylarında 15 zanlıdan beşi tutuklandı. 17 yaşında iki kadın koruma altına alındı.

Tecavüzcülerin yaşı 17 ila 52, kadınların yaşı 17 ila 39 arasında değişiyor.

Şiddet- yaralama

Erkekler Eylülde 12 ilde 16 kadını yaraladı. Kadınlar en çok kocalarından şiddet gördü.

Erkek şiddetinin yaşandığı şehirler Adana, Adıyaman, Antep, Aydın, Bolu, Bursa, Çorum, İstanbul (2), Kayseri (2), Kırıkkale, Konya ve Sakarya (2).

10 kadın kocalarından, biri boşanmak istediği kocasından, biri imam nikahlı kocasından, biri eski kocasından, biri eski sevgilisinden, biri de oğlundan şiddet gördü.

11 kadın darp edildi, üçü bıçakla, ikisi ateşli silahlarla yaralandı. Darp ve silahla yaralama olaylarından beşi sokakta yaşanırken, 13 kadın hastaneye kaldırıldı. İki erkek tutuklandı, ikisi de tutuksuz yargılanacak.

Erkeklerden biri şiddet uyguladığı karısını almaya gelen ambulansa saldırarak şoförü yaraladı. Hakkında evden uzaklaştırma kararı olan bir erkekse karısını evinde bıçakla yaraladı.

Eylülde erkek şiddetine maruz kalan kadınların yaşları 18 ila 42, erkeklerin yaşları 21 ila 75 arasında değişti.

Taciz

Eylülde basına dört ilde altı taciz vakası yansıdı. Diyarbakır, İstanbul (2), İzmir ve Samsun (2).

Dokuz kadından yedisi tanımadığı erkeklerin, biri akrabasının, ikisi komşularının tacizine uğradı.

Bölgelere göre

Eylülde 24 ilde 47 erkek şiddeti, cinayet, cinayete teşebbüs, taciz, cinsel şiddet, tecavüz ve yaralama vakası yaşandı. En çok şiddet yine Marmara Bölgesi'nde gerçekleşti.

47 şiddet vakasının 16'sı Marmara, dokuzu İç Anadolu'da, yedisi Akdeniz, altısı Güneydoğu Anadolu, beşi Ege, dördü Karadeniz'de yaşandı.

En çok şiddetin yaşandığı il İstanbul oldu. (ÇT


Okurken içim zor dayandı, sonuna doğru gerçekten yüreğim sıkıştı... Ve bunlar bir senaryo ya da varsayım değil gerçek... Üstelik gerçeğin kaçta kaçı??? Bu sona giden kaç mesele daha var??? Düşünmek bile tüylerimi ürpertmek için yetiyor...

Buna rağmen yastık altı edebileceğimiz bir şey değil... Teşekkür ediyorum bu bilgileri buraya da aktardığınız için...
 
Sevgili Esin,

Başlığınızı sürekli takip ediyorum ve Türkiye'nin en büyük kadın portalında foruma giren tüm hemcinslerimizin öncelikle ilgilenmesi gereken ve unutmaması gereken bir başlık olarak görüyorum bu başlığı.

Teşekkür ediyorum, yüreğinize ve emeğinize...

Bu başlığı okumak istemiyorum hiç, daha doğrusu bu başlık altına girecek hiçbir olay olmasın istiyorum, buraya alıntı yapabilecek bir hadise bulunmasın istiyorum demek daha doğru olacak.

Zaten başlığı açtığınızda bu konudaki duygu ve düşünceleriniz içerisinde sizin de ifade ettiğiniz gibi, hoş değil ve çok ama çok üzücü binlerce olaydan sadece seçmece ve birer tanesi yer aldığı halde dayanamıyoruz okumaya bile ama buna rağmen görmemezlikten gelemeyeceğimiz, yokmuş gibi farzedemeyeceğimiz ve bilakis çok önemle üzerinde durmamız gereken bir husus bu konu.

Burada yer alanlara ve yer almayanlara, hepsine rahmet eylesin inşallah. Çoğu gencecik, pek çoğu henüz çocuk... Şiddete maruz kalıp halen hayatta olanların da durumları ne kadar kötüdür ve belki de hayatlarının sonuna kadar gün yüzü göremeyecek, kendi içsel sıkıntıları ve hayatın zorluklarıyla bir gün bile gülemeyecekleri bir yaşamdan başka birşeyleri olmayacak belki...

Kadınlar ve çocuklar (özellikle kız çocuklar daha da fazla tabi ki) mal olarak görüldüğü müddetçe ne yazık ki bu tür haberler dinmeyecek gibi görünüyor...

Namuslar temizleniyor, iyi de değil bir bitki veya çer çöpe zarar vermek, namus adına bir cana kıyabilecek, hem de bir insan canına kıyabilecek kadar kirli bir yürek olursa insanda, onun namusu temiz olsa ne yazar ki? Cana kıymak namusun neresinde kalıyor???

Bu başlığın çok daha fazla okuyucusu ve katılımcısı olmasının, aynı zamanda bazı kadınlara göre ne kadar şanslı olduğumuzu diğer pek çok üye arkadaşımızın da bir kez daha hatırlaması bakımından ayrıca önemli olduğunu düşünüyorum.

Öyle ki, bir kaç gün dahi bunu farkedebilmek, belki de hayatlarımızın içinde sorun diye ortaya attığımız, evlilikler içerisinde hayat arkadaşlarımızla ilgili konularda bizleri biraz daha objektif ve doğru tespitler yapabilmeye, kendi yaşantılarımızı da şu an olduğundan daha güzel kılmaya da katkı sağlayacaktır mutlaka.

Sizin bunları aktarırken hissettiklerinize yakın duygularla ve aralıklı da olsa kaldığım yerden hepsini okumaya çalışarak okumaya devam edeceğim bundan sonra da.

Sevgilerimle
 
herşey kadından başlar ben bunu düşünüyorum ama ülkemizde malesef kadına değer ve eğitiim sıfır bence hala, istediğin kadar ücretsiz kurs ver,polis koruma ver kadına şiddet uygulamak isteyen hasta ruhlu pislikler gene yapar.Mesela geçenlerde annem anlattı bir kadın kocasından boşanmak istiyormuş devlete başvurmuş kadına polis koruması adamadaa 500 mtr yaklaşma yasağı koymuşlar sen adam git kadın kıyafetleri giy kadın kılığına gir kadıncaaz işe gitmek için evden çıkarken kapısının önünde öldürmüş bu hasta adam,haberlerede çıktı bu konu.bence gayet açık ve net erkeklerin kafa yapısı toplumun baskısı değişmedikçe hala hergün kadınlar öldürülür piyon gibi kullanılırlar maalesef bizin toplulumumuzda bu var.Sanıyor musunuz ki medya %100 gerçekleri yansıtıyor tabikide hayır çünkü medyada başka bir piyon malesef... gerceği yansıtanlarda çok çok az bence. Kadınlar erkeklerden daha güçlüdür doğurganlık bizlerdedir bu gücün değeerini bilip ona göre bilinçlenmeyliz daha çok okumalıyız daha fazla sokağa çıkmaıyız,daha çok sesimizi yükseltmeyiz,

gerekirse kapı kapı dolaşığ haklarımızı anlatmalıyız, o zaman bu terörde biter orduda sosyal durumuna gelir aynı avrupadaki gibi 'sadece halka hizmet sosyal amaçlı bir ordu' kurulur.şuandada halka yardım ediliyor ama ne yazıkki aynı toprakta yaşayan insanlar birbirini vuruyor vurmak zorunda bıraktırılıyor ve silah üretenler mutlu oluyor bu durumdan sadece. ve Annelerin gözyaşı dinmiyor hiç bir zaman.Dünyayı kadınların daha iyi bir yer yapabileceğine inanlardanım tıpkı Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi... Dünyada kadınlara haklarını veren ilk O'dur. O yüzden sevmez bizi bazıları... Kadına değer gerektiğinden dahada fazla verilirse gerisi çorap söküğü gibi gelir.. çünkü kadın doğurandır yetiştirendir üretendir bu yzüden ; toplumda onun sesinin çıkması gerekir.kocaya bilmem kaç ay psikolojik destek vermekle u sorunlar çözülmezz!! lanet olsun ki çözülmüyor !.
 
Sevgili Esin,

Başlığınızı sürekli takip ediyorum ve Türkiye'nin en büyük kadın portalında foruma giren tüm hemcinslerimizin öncelikle ilgilenmesi gereken ve unutmaması gereken bir başlık olarak görüyorum bu başlığı.

Teşekkür ediyorum, yüreğinize ve emeğinize...

Bu başlığı okumak istemiyorum hiç, daha doğrusu bu başlık altına girecek hiçbir olay olmasın istiyorum, buraya alıntı yapabilecek bir hadise bulunmasın istiyorum demek daha doğru olacak.

Zaten başlığı açtığınızda bu konudaki duygu ve düşünceleriniz içerisinde sizin de ifade ettiğiniz gibi, hoş değil ve çok ama çok üzücü binlerce olaydan sadece seçmece ve birer tanesi yer aldığı halde dayanamıyoruz okumaya bile ama buna rağmen görmemezlikten gelemeyeceğimiz, yokmuş gibi farzedemeyeceğimiz ve bilakis çok önemle üzerinde durmamız gereken bir husus bu konu.

Burada yer alanlara ve yer almayanlara, hepsine rahmet eylesin inşallah. Çoğu gencecik, pek çoğu henüz çocuk... Şiddete maruz kalıp halen hayatta olanların da durumları ne kadar kötüdür ve belki de hayatlarının sonuna kadar gün yüzü göremeyecek, kendi içsel sıkıntıları ve hayatın zorluklarıyla bir gün bile gülemeyecekleri bir yaşamdan başka birşeyleri olmayacak belki...

Kadınlar ve çocuklar (özellikle kız çocuklar daha da fazla tabi ki) mal olarak görüldüğü müddetçe ne yazık ki bu tür haberler dinmeyecek gibi görünüyor...

Namuslar temizleniyor, iyi de değil bir bitki veya çer çöpe zarar vermek, namus adına bir cana kıyabilecek, hem de bir insan canına kıyabilecek kadar kirli bir yürek olursa insanda, onun namusu temiz olsa ne yazar ki? Cana kıymak namusun neresinde kalıyor???

Bu başlığın çok daha fazla okuyucusu ve katılımcısı olmasının, aynı zamanda bazı kadınlara göre ne kadar şanslı olduğumuzu diğer pek çok üye arkadaşımızın da bir kez daha hatırlaması bakımından ayrıca önemli olduğunu düşünüyorum.

Öyle ki, bir kaç gün dahi bunu farkedebilmek, belki de hayatlarımızın içinde sorun diye ortaya attığımız, evlilikler içerisinde hayat arkadaşlarımızla ilgili konularda bizleri biraz daha objektif ve doğru tespitler yapabilmeye, kendi yaşantılarımızı da şu an olduğundan daha güzel kılmaya da katkı sağlayacaktır mutlaka.

Sizin bunları aktarırken hissettiklerinize yakın duygularla ve aralıklı da olsa kaldığım yerden hepsini okumaya çalışarak okumaya devam edeceğim bundan sonra da.

Sevgilerimle

Sevgili canndann hanım,
gerçekten inanın ki bu başlıktan nefret ediyorum, keşke hiç bunlar olmasa, keşke bunlar gerçek olmasa, keşke bu başlık aylarca yıllarca hiç cevaplanmasa, okunmasa, kaybolup gitse, silinse. Bazen buraya yazmak çok ağır geliyor, içim acıyor, daralıyorum, lanet ediyorum. Ama işte gelin görün ki tepkisiz ve duyarsız kalamıyorum. Ben koyu feminist sayılırım, bu devirde belki de her devirde feminist olmanın gerekliliğine inanıyorum. Çünkü erkek egemen toplumlarda çok kadın eziliyor, sömürülüyor, her türlü şiddete maruz kalıyor. Ben benim eşim yapmaz, benim tuzum kuru diye bakamıyorum olaya. Bu haberleri her gördüğümde içimde bir şeyler kopuyor. Öyle okuyup geçmek vah yazık demek istemiyorum. Ayrıca eminim ki buradaki bir çok kadın hatta her kadın çocukluğundan itibaren bir erkek tarafından en az bir kez en hafifinden bir sözle tacize, aşağılanmaya, şiddete maruz kalmıştır. Devlet kadını koruyamıyor, kadına sahip çıkamıyor. Adalet sisteminin cezaları yeterince caydırıcı değil. Küçük kız tecavüze uğruyor, kalkıp ya öldürülecek ya da tecavüzcüsüyle evlendirilecek. Kadın boşanmak istiyor, hatta boşanıyor yine de kurtuluş yok. Adam "namusumu temizledim" diyor iyi halden, "erkekliğime laf söyledi" diyor ağır tahrikten bir şekilde yırtıyor, tecavüzcülerin türlü saçma sebeplerle öylece salıverilmesi hele isyan ettiriyor insanı. Adam tecavüz ediyor, salıyorlar aynı kadına yine tecavüz ediyor neden etmesin sapık hiç bir ceza almıyor ki. Erkekler boşansa bile kadınları kendi malı olmaktan öte göremiyor, mallarından vazgeçemiyor. Canndann Hanım bırakın bir cana kıymayı, kendi öz kızlarının canına bile kıydırıyor ne menem şeyse bu erkek namusu.

Ben tüm bunları gözler önünde tutmak, sürekli gündemde tutmak istiyorum bu başlıkla, bunlar gündemde olduğu sürece. Keşke olmasa. Kadınlardan oluşan böyle bir sitede bunlar olsun ki yarın öbür gün belki birilerinin desteğine, imzasına, tepkisine ihtiyaç olur bu konularda. Daha çok kadın çıkıp hakkını hukukunu savunmaya hevesli olur.
Erkekler tüm egolarını kadınlar üzerinden tatmin ediyor. Ben bir kadın olarak buradaki tüm kadınların ülkemizde kendi hemcinslerinin maruz kaldığı şiddete, işkencelere, adaletsizliklere, ayrımcılıklara daha duyarlı olup, gerekirse üzerlerine düşeni yapmaları gerektiğine inanıyorum. Biz bunları okurken, yazarken kimbilir kaç tane kadın çaresizlik içinde acı çekiyor ve belki de sonuna yaklaşıyor. Bu kadınların arasında iyi eğitimliler de var, kariyer sahibi olanlar da var, zenginler de hiç bir eğitim almamış, cahil, fakirler de. Bizler Türkiye'de yaşayan kadınlar olarak toplumdaki kadının durumuna daha duyarlı olmazsak kim olacak. Biz bunları görmezden gelirsek kim görecek? Erkekler mi?
 
X