Kaçış odaları sadece Pakistan, Afganistan ve Türkiye’de yok!

okypete

Nirvana
Kayıtlı Üye
28 Mart 2008
84.870
40.715
Kaçış odaları sadece Pakistan, Afganistan ve Türkiye’de yok!

facebook-share-icon.png


Soma'daki maden ocağında, eğer 200 bin dolarlık 40 kişi kapasiteli kaçış odalarından 20 tane olsaydı bütün işçiler kurtulabilirdi


page_kacis-odalari-sadece-pakistan-afganistan-ve-turkiyede-yok_003296558.jpg


TARİH15 Mayıs 2014 07:40





Zonguldak Kozlu’da 3 yıl önce meydana gelen facianın ardından maden yönetmeliğinde zorunlu hale gelmesi istenen ancak kabul görmeyen ‘kaçış-yaşam odaları’ Soma faciasıyla yeniden gündeme geldi. 40 kişi kapasiteli bu odaların fiyatı yaklaşık 250 bin dolar. Yani 5 milyon dolara 20 odayla tüm Soma madencilerini kurtarmak içten bile değildi.
Ahmet Can'ın Hürriyet'teki haberine göre, Soma’da önceki gün gerçekleşen ve tüm Türkiye’yi yasa boğan faciayla birlikte madenlere yönelik yönetmelikteki eksiklikler bir kez daha gündeme geldi. Dünyada sadece Pakistan ve Afganistan gibi ülkelerde yönetmeliklerde bulunmayan ‘Rescue Chamber’ yani kaçış veya yaşam odası ne yazık ki Türkiye’de de zorunlu olmadığı için bir çok maden ocaklarında kurulmuyor. Bu da maden ocaklarında yaşanan kazalarda işçilerin hayatını kaybetmesinin en büyük sebebi olarak gösteriliyor.
30 günlük ihtiyaç


Dünyadaki birçok ülkedeki kullanılan ‘kaçış odaları’, özellikle madenlerin en hayati tedbirleri arasında yer alıyor. Yaşanacak maden ocağı kazalarında işçilerin ilk sığınacakları yer olarak tasarlanan ‘kaçış odaları’nın her biri 40 kişiye kadar koruma sağlayabiliyor. Odaların içindeyse su, yiyecek, oksijen, sağlık çantaları ve telefon gibi hayati ihtiyaçlar bulunuyor. Günlük ortalama bir kişinin ihtiyaçlarının hesaplandığı kaçış odalarına sığınanlar 30 günün üzerinde içinde yaşayabiliyor. Bu da kurtarma ekiplerinin kaçış odalarına sığınan işçilere ulaşabilmesini için yeterli zamanı sağlayabiliyor.
Yaşam odaları

-30 günün üzerinde yaşama şansı
-Kişi başı günlük 2 bin kalori yiyecek
-Kişi başı günlük 1 litre içme suyu
-Telefon bağlantısı
-Oksijen deposu
-Klima
-Elektrik için batarya sistemi
-Karbondioksit temizleme filtreleri
-İlk yardım çantaları


18 milyon lira


Kaçış odalarının kullanıldığı bir maden kazası Şili’de yaşanmıştı. Yaklaşık 4 yıl önce Şili’nin San Jose şehrindeki maden ocağında 33 madenci yerin 700 metre altın kurulan kaçış odasına sığınmış ve bu mağdenciler yaklaşık 80 gün sonra sağ olarak kurtulmayı başarmıştı. Kaçış odalarının kapasiteleri 12 ila 40 kişi arasında değişiyor. 12 kişilik kaçış odalarının fiyatı 80 bin dolardan (160 bin TL) başlarken, yaygın olarak kullanılan 40 kişilik odaların fiyatı ise 200 ila 250 bin dolar (400-500 bin TL) arasında değişiyor. Soma mağdeninde çalışan 780 kişinin ihtiyacı için ise yaklaşık 20 adet kaçış odası bulunması gerekiyordu. Bunun işletmeye olan maliyeti ise 5 milyon dolar (10 milyon TL) civarında bulunuyor.

Şirketler sundu kabul görmedi


Kaçış odaları dünyadaki birçok ülkenin madencilikle ilgili olan yönetmeliklerine girmiş durumda. Türkiye’nin de içinde bulunduğu Pakistan ve Afganistan gibi ülkelerde kaçış odalarına yönelik bir düzenleme yok. Türkiye’ye kaçış odaları ithal eden şirketlerin yöneticilerinden aldığımız bilgilere göre şirketler hazırladıkları projeleri ilgili kurumlara ve bakanlıklara sundu. Türkiye’deki yaklaşık 1000 maden ocağını kapsayan projede ithal kaçış odaları kullanılacaktı. Ancak kaçış odaların için hazırlanan projeler Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı arasında kaldığı için projeler de askıya alındı. Öte yandan Türkiye’de kaçış odalarının üretimi gerçekleşmiyor. Şirket yetkilileri bunun sebebi ise Türkiye’de yönetmelik olmamasından dolayı maden ocağı işletmelerinden kaçış odası talebi gelmemesi olarak yorumlanıyor.

Soma’da sadece 1 adet iddiası


Soma Holding’in patronu Alp Gürkan, meydana gelen faciadan bir yıl önce, Soma’daki maden ocaklarında olası bir kaza anında 500 işçinin günlerce yeme-içme ihtiyacını sağlayacak, nefes alabilecekleri ‘yaşam odaları’ oluşturduklarını iddia etmişti. Hatta, Soma’daki ocaklarda yaptıklarını, daha sonra satın aldığı Merzifon’daki ocaklarda yapacakları yenilemelere örnek göstermişti. Elde edinilen bilgilere göre Soma’da sadece bir tane ‘kaçış veya yaşam’ odası kurulduğu bunun da yeterli olmadığı ifade ediliyor.
 
Son düzenleme:
[h=1]Başbakan edepten mi 
söz etmişti?[/h]Alpaslan SavaşMaden kordona alınmış. Belli ki ocağın yakınlarına bırakmıyorlar kimseyi. Arkada siren lambaları döne döne giden ambulanslar görünüyor. DHA muhabirinin mikrofonu uzattığı adamın karanlıkta sadece acıdan buruş buruş olmuş yüzü seçilebiliyor. “Yakınınızı mı kaybettiniz?” diye soruyor. Adam “yeğenimdi” diyor. Adı “Kemal Yıldız’dı” diye ekliyor. Muhabir “kaç yaşındaydı” diye soruyor. Hani kaç yıllık maden işçisi olduğunu, ailesini, çocuklarını soracak belli ki. Öylesine soruyor zaten, zor bir röportaj olduğu ikisinin de halinden belli oluyor.
Adam “15” deyiveriyor. Muhabir bir an duraksıyor. Yutkunuyor. “Peki 15 yaşında birinin… maden… ocağında… çalışması…” Kekeliyor. Tamamlayamadan yenisini soruyor. “Kaç yıldır çalışıyordu?”
Artık ne o sorduğu soruyu biliyor, ne de adam verdiği yanıttan anlıyor. “Yılını bilemeyeceğim, yalan söylemeyeyim…”
Kemal’in henüz 15’inde, kafasına baret eline kürek maden ocağına indirildiği bu röportajla ortaya çıkıyor. Bunun üzerine Enerji Bakanı Taner Yıldız, “madende çocuk işçi çalıştırılıyordu” diyemediğinden olsa gerek “içeride işçi olmayan kişilerin de olduğu söyleniyor” diye açıklama yapıyor.
Sonra birden Başbakan’ın Yargıtay töreninde ayağa fırlayıp Barolar Birliği Başkanı’na ettiği “edepsizliktir” sözü aklıma geliyor.
* * *
Türkiye madenciliğinin rödovans milyarderi, Soma Holding patronu Alp Gürkan, Dünya gazetesine röportaj veriyor. Gürkan, Soma’daki maden ocakları için “Bir iş kazası durumunda 500 işçinin 20 gün boyunca yeme-içme ihtiyacını karşılayacak, oksijen ihtiyacını temin edecek ‘yaşam odaları’ kurduk” diyor.
Röportajın üzerinden bir yıl geçiyor geçmiyor, ocaktaki trafo patlıyor. Şirketten hemen “Alınan en yüksek ve sürekli denetim altında olan tedbirlere rağmen yaşanan kaza sonrasında anında müdahale gerçekleştirilmiştir” açıklaması geliyor.
“Anında müdahale”… “En yüksek ve sürekli tedbirler”…
Oysa bırakın yaşam odalarını, göçük altındaki işçiye doğru dürüst oksijen pompalanamıyor. Bırak oksijeni, madende kaç işçinin olduğu bile bilinmiyor.
Sonra bir kez daha Başbakan’ın Yargıtay törenindeki “edepsiz” lafını ederken yüz ifadesi gözümün önüne geliyor.
* * *
Madendeki cinayetten 20 gün önce TBMM’de, ana muhalefet partisinin Manisa milletvekilinin Soma’daki maden ocaklarıyla ilgili verdiği önerge görüşülüyor. Vekil, 16 bin maden işçisinin çalıştığı 105 bin nüfuslu Soma’da 2013 yılında 5 bin iş kazası meydana geldiğini, bu kazaların yüzde 90’ının maden ocaklarında yaşandığını söylüyor.
Ardından iktidar partisinin Manisa milletvekili söz alıyor. Özel şirketleri öve öve bitiremediği konuşmasında, Soma’daki maden işletmelerinin, dünyadaki ve Türkiye’deki pek çok madene göre daha iyi konumda olduğunu vurguluyor. “Ak Parti’yi işçi düşmanı gibi göstermek, özgürlüklerin düşmanı göstermek hiç kimsenin ne haddinedir ne de hakkınadır” diyerek kürsüden iniyor.
Soma’daki maden ocaklarında meydana gelen iş kazalarının ve ölümlerin nedenleri ile sorumlularının araştırılması için verilen önerge AKP’li vekillerin oylarıyla reddediliyor.
Sonra aklıma “edepsizlik törende miydi, yoksa mecliste mi” sorusu takılıyor.
* * *
Anadolu Ajansı iş cinayetini patronun ağzıyla, “yüksek tedbire rağmen yaşandı, anında müdahale edildi” diye duyuruyor.
Madendeki yetkili konfederasyon Türk-İş ülke çapında “büyük grev” örgütleme kararı alıyor, “3 dakika iş bırakacaklarını” açıklıyor.
Şirketin patronu Levent’teki plazasından haberleri izlerken Başsavcı, gözaltına alınacak amirlerin de işçilerle birlikte öldüğünü söylüyor.
Çalışma Bakanı aradan saatler geçmesine rağmen ortalıkta görünmüyor.
Bu sefer gözümün önüne, maden faciasının yaşandığı akşam Haber Kameramanları Derneği’nin davetinde elindeki kamerayla sağı solu çeken, Danıştay töreninde yaşadıklarından sonra, iyi ağırlandığı bir davette bulunmaktan dolayı keyfinin son derece yerinde olduğu her halinden anlaşılan Başbakan’ın görüntüleri geliyor.
Edep, edepsiz, edepsizlik…
Soma’daki ocakta trafo patladığından beri Başbakan’ın bu sözleri kulağımda çınlayıp duruyor.

http://haber.sol.org.tr/node/92443
 
redevans ile zengin olduk, karımız olmasa girmezdik diyen sirket sahibi mi yapacak o "gereksiz masrafı"
ne de olsa insan hayatı "ucuz" ,
her gun ölümle burun buruna getirip, 15-20gunluk gocuge dayanacak maden yaptık cumlesini dahi kendilerini ovmek icin kurabilme curetini gosterenlerden "fazla" birsey beklememek gerek.
 
Bu Kaçış odaları yer altında çalışan işçilerin hayatını kurtarıyor. Bizim ülkemizde bu kaçış odaları için yasal bir düzenleme dahi yok !! Bir kaçış odasının maliyeti 250 bin lira. 40 kişi alabilecek kapasite de . Bunu yeraltında çalışan işçilere reva mı gördüler !!
 
Son düzenleme:
Şirketin 2014 yılı için ciro beklentisi 700 milyonmuş.
10 milyoncuğunu insanların yaşam hakkı için kullanmamışlar.
Üstelik bu parayı masraftan düşecekleri halde.
Ne gerek var ki?
Ölenlerin bir kıymeti mi var,onlar cebini doldurmaya,hükümette onlara çanak tutmaya devam etsin.
İyi uykular Türkiyem.
 
valla pes diyorum, cozum bu kadar basit, kollarina 700 bin liralik saat takmasini biliyorlar ama bunu para ayirmiyorlar. Bakanin istifa etmesi gerekli. Hos etse ne degisecek,sanki yeni gelen is yapcak.
Turkiye 3.dunya ulkesi oldu diyoz, dunyanin lafini ediyorlar...:KK47:
 
Somadaki cinayetin bir kaza olduğunu düşünenler okumalı, öğrenmeli.
İçim yanıyor, canım acıyor hiç bir şekil de kabullenemiyorum yaşananları.
Bu ülkenin adaletine de inanmıyorum, siyasilerin samimiyetine de,
''Bu bir kaza idi kimse sorumlu değildir, hele hükümet hiç değildir.'' diyenlerin üzüntüsüne de İNANMIYORUM.
Bu yüzden adalet yerini bulur sorumlular mutlaka ceza alır, tedbirler genişletilir bir daha böyle bir şey yaşanmaz diyemiyorum.
Biliyorum ki 3 gün sonra gündem değişir, siyasiler birbirlerinin haddini bildirme yarışına kaldıkları yerden devam eder, insanlar günlük telaşları içinde unutur giderler. Padişahım çokkk yaşa minvalindeki söylemleriyle sırf oy verdiği parti olduğu için partisine toz kondurmama yarışına devam ederler.
Olan orda üç kuruş para için her gün canlı mezara giren ve sonları mutlaka bu gün değilse bile yarın ölüm olacak olan insanlara olur.
Olan bu insanların bağrına tas basmak zorunda kalacak olan annelerine, babalarına, evlatlarına, eşlerine olur...
Bu kirli düzen değişmeden böyle haberleri duymaya devam edeceğiz malesef.
 
Şili'de 33 madenci, 5 Ağustos 2010'da mahsur kaldıkları San Jose Altın ve Bakır Madeni'nden 13 Ekim'de yani 69 gün sonra sağ salim kurtarıldı. Soma'da facianın meydan geldiği madenin sahibi Alp Gürkan, faciadan bir yıl önce, 500 işçinin günlerce yeme-içme ihtiyacını sağlayacak, nefes alabilecekleri ‘yaşam odaları’ oluşturduklarını söylemişti. Ancak verilere göre, Türkiye'de 400 madende sadece 4 yaşam odası bulunuyor.



MURAT SELENOĞLU/ aksam.com.tr

Yüzlerce işçinin mahsur kaldığı patlamanın ardından gözler maden ocağının sahibi şirkete çevrildi.

29 Nisan 2013'te Dünya Gazetesi'ne konuşan Soma Holding’in sahibi Alp Gürkan, maden ocağında herhangi bir kazanın yaşanması durumunda, 500 işçinin 20 gün boyunca yeme-içme ihtiyacını karşılayacak ve dışarıyla oksijen bağlantısının kurulduğu ‘yaşam odaları’ oluşturduklarını açıklamıştı.

400 MADENİN SADECE 4‘ÜNDE VAR"

Maden Mühendisleri Odası'nın araştırmasına göre Türkiye‘de sadece 4 madende 20 işçinin 55 saat yaşayabileceği sığınma odaları bulunuyor.

Sığınma odaları; Siirt‘teki Madenköy Bakır Madeni, Kastamonu‘daki Eti Bakır İşletmeleri, Rize Çayeli‘ndeki bakır madeni ile Bergama‘daki Koza Altın İşletmesi‘nde mevcut.

MALİYETİ YÜKSEK DEĞİL
Maden Mühendisleri Odası, bu sayının çok az olduğuna işaret ederek, sığınma odalarının yapılamayacak kadar yüksek maliyetlerde olmadığını da dikkat çekiyor.

BİRDEN FAZLA SIĞINMA ODASI OLMALI

1992'deki 263 madencinin can verdiği Kozlu faciasında, cansız bedenlerin ocaktan çıkarılmasında görev almış ve halen TTK'da görevli maden mühendisi Ekrem Murat Zaman, madenlerde bir değil birden çok sığınma odası inşa edilmesi gerektiğini belirterek, "Böylesi ortamlar, kaçış yönlerini, kaçış planlarını da yapmak zorundasınız. Veya kaçamadıkları takdirde nerelerde gizlenmeleri, saklanmaları gerektiğini planlamak zorundasınız. Normal giriş çıkışlara alternatifler planlamanız gerekir. Ve bu planlamanın içinde, buna ister sığınma, ister kurtarma odaları deyin bir süre için yedek maske, oksijen tüpleri bulunan dış teması kesen odalar, derin madencilikte olmak zorundadır" diyor.

ŞİLİ'DE NASIL OLMUŞTU?



5 Ağustos 2010 tarihinde Şili'nin San Jose şehrindeki maden ocağında meydana gelen göçük nedeniyle 33 işçi mahsur kalmıştı. Yerin 700 metre altında mahsur kalan işçilerden dolayı dünyanın gözü bir anda buraya çevrilmiş ve işçilerin kurtarılması için kampanyalar başlatılmıştı.

Çalışmalar tam 69 gün sürmüş, onca gün işçilerin sağ kalması için üstün bir çaba harcanarak açılan deliklerden işçilere yiyecek ve içeçek sağlanmıştı. Ardından asansör gibi çalışan 4 metre uzunluğunda bir kapsülle işçiler yeryüzüne taşımıştı. İşçiler, kapsül yardımıyla canlı yayınlar eşliğinde madenden çıkarılmıştı. Kurtarma çalışmalarını dünya basınından yaklaşık 2 bin gazeteci takip etmişti.
http://www.aksam.com.tr/guncel/sadece-4-madende-yasam-odasi-var/haber-307870
 
Almanya'da DASA İş Güvenliğinin Dünü-Geleceği Müzesi var. Hem unutturmuyorlar geçmiş kazalarını, hem de ne kadar yol aldıklarını gösteriyor bu müzeler..
$BnjOVJwIgAEJRpi.jpg
 
esegini saglam kaziga bagla ondan sonra allaha tevekkul et diye de bir laf var. insallah bugun unutulmaz tum madenciler ve sendikalar bir olur ve bu kacis odalari yapilmadan isbasi yapmazlar.
genel grev sart. is guvenliksizligi karsisinda verilen ise 1000 tl! su an milyonlarca lira tazminat oduyor olmalari lazimdi.
 
biz öyle bir milletiz ki her türlü önlemimizi uhrevi yollarla alırız...

çok şey söylenir de, maksat istemeden de olsa şöyle günlerde kimsenin kalbi kırılmasın...
 
X