Howl'un Kitap Yorumları 📚

Seker Portakali-Jose Mauro de Vasconcelos

Zeze adindaki 5 yasindaki karakterin hayatini ve hayatin acimasizligini anlatiyor.. Okurken gozyaslarima hakim olamadim. 5 yasindaki bir cocuga ailesinin, kendi anne babasinin kardeslerinin komsularinin anlayissizligi ve acimasizligi cok guzel anlatilmis. Bir cocuga nasil davranilmaz, bir cocugun kalbi nasil paramparca edilir ve bir cocuk sevildigi zaman nasil ruhu guzellesir kitap bunu cok guzel anlatiyor.. Ah zeze..
Ne yazik ki yasamimizda o kadar cok Zeze var ki.. Bu Zezelerin bazilarini sokakta dilendirilirken goruyoruz, bazilarini haberlerde dayaktan hastanelik olmus veya ölmüş olarak duyuyoruz. Bazende komsularimizin cocuklarina bagrislarinda duyuyoruz evimizden..
Keske herkes anne baba olmasa.. Keske masum cocuklara kimse dokunamasa..
 
Alexandre Dumas-Kamelyalı Kadın
Meşhur baba A. Dumas'ın oğlu tarafından kaleme alınmış dokunaklı bir aşk romanı. Bazı kısımları Türk sinemasını andırıyor. Başlarında durağanlıklar olsa da son kısımları o durağanlıkları unutturuyor. Yazarın kendi hayatının da metresler ile çok ilişkili olması yakından tanıdığı bir hayatı kaleme aldığını gösteriyor. Bir hayat kadını olan Marguerite'nin sevgisini de acısını da fazlasıyla hissettim. Muhakkak okuma listenize alın derim. Bir güzel alıntıyı da bırakayım:
"Herhalde doğmadan önce çok kötülük ettik, ya da öldükten sonra çok büyük bir mutluluk tadacağız ki, Tanrı bu yaşamın kefaretinin tüm işkencelerle, tüm acılarla ödenmesine izin verebiliyor"
 
Karamazov Kardeşler/ Fyodor Mihayloviç Dostoyevski

Dostoyevski'nin hayatının zirve romanı olarak bilinir. Dostoyevski, oldukça ağır bir dili olan roman için iki yıla yakın zaman harcamış ve 1880 yılının Kasım ayında bitirmiştir. Kitabın yayımlanmasından yaklaşık dört ay sonra yine bu kitap için hazırladığı büyük çaplı bir proje olan Büyük Bir Günahkar'ın Anıları ile uğraşırken ölmüştür.
Dostoyevski'nin bu romanı yazmasında birkaç deneyiminin etkili olduğu düşünülür: Romanın kahramanının adının Alyoşa olması, kitabı yazmaya başlamadan önce ölen üç yaşındaki oğlu Alyoşa'ya bağlanır. Sibirya da ki sürgünü sırasında tanıştığı bir mahkûmun babasını öldürmüş olması da romanın konusunu etkileyecektir. Daha sonra psikanalizi hazırlayan Freud un çalışmalarına da kaynaklık edecek Dostoyevski'nin baba katilliği veya genel anlamda babalık konusu üzerinde durmasının bir diğer nedeni de kendi babasının, fakirlerin tedavi olduğu bir hastanede çalışan sarhoş, ilgisiz ve köylüler tarafından öldürülen bir cerrah olmasıdır.

Ana Karakterler;

  • Fyodor Pavloviç Karamazov: Karamazov ailesinin 55 yaşındaki, kadın düşkünü, babası. Adelaida İvanovna Misuova ile yaptığı evliliğinden olan çocuğu Dimitri henüz üç yaşındayken Adelaida'nın evden kaçması, sonra da tifo veya açlık nedeniyle ölmesi üzerine Sofia İvanovna ile evlenen Fyodor Pavloviç'in, yüksek olasılıkla, bir gece evine gelen meczup bir kadından, Pavel adında gayrimeşru bir oğlu daha vardır. Gruşenka adındaki bir kadına âşık olmuştur.
  • Dimitri Fyodoroviç Karamazov (namıdiğer Mitya, Mitka, Minenka, Mitri): Ailenin 28 yaşındaki en büyük oğlu. Üç yaşındayken annesinin evi terk etmesi üzerine önce evin uşağı Grigori, sonra annesinin kuzeni Pyotr tarafından yetiştirilmiş, askerî okula gidip Kafkasya'da savaşmıştır. Babası gibi şehvet düşkünü olan Dimitri yıllarca hiçbir pay alamadığı annesinin mirasından kendisine düşen payın bir kısmını nakden, gerçek değerinin altında parça parça almıştır ve borcunun kapandığına dair imza vermesine rağmen mirasın gerçek değerini göz önünde bulundurarak babasından daha fazlasını istemektedir. Üvey kardeşi Alyoşa ile sıkı bağları vardır. Katerina İvanovna ile nişanlı ve babası gibi Gruşenka'ya aşıktır.
  • İvan Fyodoroviç Karamazov (namıdiğer Vanya, Vanka, Vaneçka): Fyodor Pavloviç'in Sofia İvanovna adlı ikinci karısından doğan 24 yaşındaki ikinci oğlu. Yedi yaşındayken annesini kaybedince kardeşi Aleksey ile birlikte, annelerini büyüten kadının yanına götürülür. İyi bir eğitim alan İvan nihilist düşünceleri olan ve aileden kopuk yaşayan bir gençtir. Romanda tanrıtanımazlığın üzerinden tartışıldığı İvan'ın da tıpkı Dimitri gibi babasına karşı beslediği düşmanca duyguları vardır.
  • Aleksey Fyodoroviç Karamazov (namıdiğer Alyoşa, Alyoşka, Alyoşenka, Alyoşeçka): Romanda genelde Alyoşa olarak geçer. Fyodor Pavloviç'in yine ikinci karısından doğan 20 yaşındaki en küçük oğlu. Dört yaşındayken annesini kaybedince kardeşi İvan ile birlikte, annelerini büyüten kadının yanına götürülür. Belki de Dostoyevski'nin üç yaşındayken ölen oğlunun adını taşıması bakımından romanın sonunda ortaya çıkacak olan savcının deyimiyle en hayırlı evlattır. Kentteki manastırda kalan Alyoşa, nihilist bir şüpheciliği temsil eden ağabeyi İvan'ın aksine Hristiyanlığı ve inancı sembolize eder.
Kitap hakkındaki bilgilerden sonra benim yorumuma gelecek olursak pek söyleyecek kelime bulamıyorum ben çok beğendiğim eserler için ama gerçekten kitabın içine bir hayat doldurmuş yazar.
Düşünebileceğiniz her konu ele alınmış👌
Benim en sevdiğim karakter de Alyoşa oldu😌
 
Bir çift yürek - Marlo Morgan

50 li yaşlarda doktor olan yazarın Amerika'dan Avusturalya'ya taşınması ile başlıyor macerası.
Avusturalya'nın kurak kesimlerinde yaşayan ve kendilerine 'Gerçek insan' diyen, günümüz şartlarına uyum sağlayamamış, sağlamak istememiş, olabildiğince ilkel ve toplumun kabullenemediği bir kabile Aborijinler.
Bu insanlar doktorun ilgisini çekiyor ve Aborjinilerin bazı gençleri ile ticaret yapıp, kabilenin dikkatini üzerine çekiyor.
Bunun üzerine Aborjiniler ilk kez bir mutantı içlerine kabul edip, yaşamlarına şahitlik etmesi adına doktoru uzun bir çöl yolculuğuna dahil ediyorlar ve böylece muhteşem bir deneyim yaşıyor.
Aborjiniler günümüz insanlarını mutant olarak tanımlıyor.

Modern yaşamı kabul etmiyor Aborjiniler, öyle ki yeme ihtiyaçlarını bile doğadan elde ediyorlar. Müthiş inançları, her bir oluşuma saygı ve sevgileri neticesinde doğanın, Tanrının onları ödüllendirdiğine inanıyorlar, inanmakla kalmıyor karşılığını da alıyorlar.
Her bir kum tanesinin varoluşlarında bir amacı olduğunu kabul edip benimsemişler her insanoğlu gibi, onların farkı unutmamak!

Yaşamları beni çok etkiledi maddeye ihtiyaç duymadan yaşamlarını sürdürmeleri, toprağa, havaya, suya, güneşe duydukları saygı ve bunu gösterme şekilleri inanılmazdı.
Unuttuklarını hatırlatıyor insana..
Amaç neydi? Amaca uygun mu yaşıyoruz?
Yoksa modern yaşamın büyüsüne mi kapıldık?

Okunması çok kolay, kalemi hafif, su gibi akan bir kitap. Olay örgüsü çok uç noktada heyecanlar yaratacak bir roman değil, bunu bilerek okumak lazım.
Fakat verdiği keyif ve öğretileri bence paha biçilemez. Çok tavsiyedir.
 
Cerrah
Çok sürükleyici ciddi bir polisiye gerilim. Kurbanlarından hatıra olarak organlarından birini alan bir psikopat katil, doktor ve polis arasında geçen olaylar.

Gezgin Satıcı
80 yıllarda yazarın gazetede yayımlanan öykülerinin bir kitapta toplandığı eser. Ben çok sevdim. Bazıları ciddi yok artık dedirtti kimisi güldürdü kimisi üzdü. Mutlaka tavsiye ederim. Çok iyi bir yolculuk kitabı olur😊
 
Ve tüm diğer sevgi örneklerinde olduğu gibi, iyi çocuk yetiştirmenin içerdiği acıyı ve değişimi bir tür kendini feda etme olarak görmek yanlıştır; tam tersine, bu süreç ebeveynlere çocuklarından daha çok şey kazandırır. Değişmenin, gelişmenin ve çocuklarından öğrenmenin getireceği acıyı göze almak istemeyen ebeveynler -farkında olsalar da olmasalar da- bir yaşlılık yolunu seçmektedirler ve çocukları ve dünya onları çok geride bırakacaktır. Çoğu insanın anlamlı bir yaşlılık geçirmeyi garantiye alabilmek için sahip olduğu en iyi fırsat, çocuklarından bir şeyler öğrenmektir. Ne yazık ki çoğu bu fırsatı kullanmaz.
Az Seçilen Yol
 
Nar Ağacı /Nazan Bekiroğlu

Dedesi Setterhan ve ananesi Zehra nın yaşamını öğrenmek isteyen kahramanımız ,fotoğraflarla uzun bir yolculuğa çıkıyor.

Bu yolculukta o kadar Farklı yerlere ,zamana,kültere,insanlara gidiyor ki Trabzon,Tebriz,Tiflis,Batum,İstanbul ..
Merakla bu iki insanın hayatının nasıl kesişeceğini bekledim.

1.Dünya savaşı yılları,göçmen sorunları ,Karadeniz in o zamanları çok güzel işlenmiş .
Yazarın ilk okuduğum kitabı idi,çok beğendim 👍
 
Stefan zweing Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Cok güzel bı kitaptı çok kısa olmasına rağmen çok etkileyiciydi. 13 yaşında hayalindeki insana aşık olan bı kız çocuğunun gerçek aşkını anlatıyor. Sonu üzücü bitti çok uzuldumm. Çok beğendim kesinlikle bu yazarın başka kitaplarında okucam.
 
ŞUBAT
1- Kayıp Tanrılar Ülkesi
Kitabımız Almanya’da yaşanan mitolojik bağlantılı bir cinayetten başlayarak Türkiye’ye kadar uzanıyor kitap çok güzel bir kurgu örneği üzerine bolca Araştırma yapılmış Osmanlı, Mitoloji, Alman Tarihi, Naziler , semboller katil için sürekli gel gitler yaşadım

2-Oblomov
Kitap tembellik üzerine diyebilirim kendi işini kendin yapmamanın bedelini, insanların ne yaparsa yapsın değişmek istemeyene çare olamayacağını ve uğrayacağı felaketleri çok güzel anlatmış

3- Böyle Buyurdu Zerdüşt
Bir önceki ay okuduğumuz Nietzche Ağladığında kitabından sonra bir hızla başladım fakat yazarı, anlatmak istediği şeyleri algılamakta çok güçlük çektim bunu sebebinin yeterli felsefi alt yapımın olmayışına bağladım

4- Momo
Sıcacık bir öyküydü benim için kurgunun gerçek hayatımızla bağlantısı çok güzeldi gerçekten zamanımızı harcıyoruz fakat kaybettiğimiz şeylerin farkında değiliz evet yaşıyoruz zaman akıyor ama bir mücadele bir yarışta gibi yaşıyoruz zamanımızın kıymeti yok güzel anılarımız yok

5- Germinal
Uzun zamandır okuduğum en şahane kitaplardandı yazarın betimleri harikaydı gerçekten kömür madenlerinde yazılmış hissi uyandırıyor sefalet çok güzel işlenmiş kitapta anlatılan maden kazasında sürekli Şili’de 69 gün göçükte kalan madencileri anımsadım

6-Veronika Ölmek İstiyor
Kitap Veronikanın intiharı ile başlıyor intihar nedeniyle Veronika’nın kalbinde önemli bir hastalık nüksediyor ve bir kaç günlük ömrü kaldığını öğreniyor ve kalan ömrünün her gününü bir mucize gibi yaşıyor

7- Çavdar Tarlasında Çocuklar
Kitap bir ergenin neler hissettiğini anlamak isteyenler için uygun olabilir açıkçası kitabın günlük bir dil ile yazılmış olması nedeniyle gözümde yüceltemedim

8-Venedik’te Ölüm
Kitap yazma ilhamını arayan bir yazarın Venedik’e gitmesi ile başlayıp bulunduğu otelde bulunan çocuğa aşk derecesinde ilgi duyması ile devam ediyor bu sırada Venedik’te ciddi bir salgın yaşanmaktadır yazar çocuğa olan ilgisinden orayı terk edemiyor. Söz konusu çocuklar olunca edebi bir gözle bakamadım kitaba açıkçası bu kitap Werther’inki gibi bir aşk olsaydı saygı duyabilirdim yazar Werther’den esinlenip karakterleri değiştirmiş gibi bir his de uyandı içimde özgün bulamadım
 
Son düzenleme:
En huzunlu Eylül Osman balcigil
Kitap 1955 senesi 6/7 Eylül olaylarını anlatıyor. Suzanin valilikte çalışmasıyla kendini Kıbrıs hareket işlerinin içinde bulması 6_7 Eylül olaylarina bizzat şahit olması ve bu olayları en acı şekilde yaşamasını anlatan bir kitaptı. Tavsiye ederim güzeldi.
 
Gülseren Budayicioglu-Hayata Don
Kitapta yazarin diger kitaplarindan farkli olarak tek bir hayat hikayesine yer verilmisti. Bu da Kirmizi Oda dizisinde de gosterilen Ala'nin hikayesiydi. Dizininde bir kismini izlemistim ve kitabi okurken bu nedenle olaylar gozumde daha net canlandi.

Ala'nin yasam hikayesine gelecek olursak yine bir cocukluk travmasi, bir cocugun ailesi tarafindan yok sayılışı..
Ah ah canim cocuklar..
Kitap gayet akıcı ve yol gostericiydi bence.Begenerek ve severek okudum.
 
Cahil Hoca - Jacques Ranciere

Kitap Jacotot'un eğitim yöntemini anlatıyor.
Fransız bir profesör Hollanda'da hukuk derslerine girmeye başlıyor ama ne kendisi Hollandaca biliyor ne de öğrencileri Fransızca. Öğrencilere Fransızca- Hollandaca çevirisi birlikte bir kitabı ödev olarak veriyor ve ozetlemelerini istiyor. Ödevler geldiğinde öğrencilerin Fransizcanin dilin inceliklerine varacak kadar Fransizcayi öğrenmiş olduklarını fark ediyor. Buradan hareketle "bilmediğimi ogretebilirim" felsefesine ulaşıyor. Kitabın ismi de buradan geliyor zaten. Geliştirdiği eğitim felsefesine göre herkesin kendi kendine her şeyi öğrenebileceğini, okulda verilen eğitimin insanların "aptallastirilmasi" üzerine kurulu olduğunu söylüyor. Bol bol altını çizerek okuduğum bir kitap oldu. Felsefik bir kitap olduğu için anlamakta zorlandigim hatta tam anlayamadıgim yerler olduğunu söyleyebilirim. Elbette katilmadigim fikirler de oldu.
Eğitimle, eğitim felsefesiyle ya da sadece felsefeyle ilgiliyseniz tavsiye ederim.
Son olarak Jacotot'un mezar taşına yazdırılan cümleyi ekleyeyim.
" İman ettim, Tanrı insan ruhunu kendi kendini, hocasız olarak eğitmeye kadir olarak yaratmıştır."
 
Julia Quinn-Biz Evleniyoruz

Bridgerton serisinin 8. Kitabi olan bu kitabimizda, Bridgerton ailesinin en kucuk cocugu olan Gregory'nin hikayesini okuyoruz.
Kitabin ilk sayfalarindan itibaren gidisat tahmin edilebiliyor aslinda ama yine de kitabin dilinin akici olmasi ve eglenceli bir kitap olmasi sebebiyle kendini okutuyor.Ben severek okudum.

Kitabimiz ozetle Gregory'nin aski nasil buldugunu anlatiyor. Aski bulmayi cok isterken sirf asik olmayi cok istedigi icin yanlis insana asik oldugunu sanip bu nedenle de gercek askini gec fark edisini, fark ettikten sonra da askinin nasil peşinden gittigini goruyoruz. Macera dolu heyecanli romantik bir kitap 😊
 
1. Özlem Çakır - Aklında Değil Kalbinde Tut

Beden komaya girdiğinde beyin ölümü gerçekleşir ama kalp durmadığı sürece insan nefes almaya devam ediyor. Beyin ve kalp birbirinden ayrı işliyor.
Bazen istediklerimiz neden olmuyor. İstediğimiz niye gerçekleşmiyor, diyoruz . Ama ben bunu istemiştim niye olmadı, diyoruz. Aslında istediklerinizi kalbe indirmediğiniz için , istediğiniz gerçekleşmiyor. İşte bu kitapta bunun yolunu gösteriyor.

Severek okuduğum kitaplardan bir tanesi. Bu kitabıda üçüncü okuyuşum. Okumak istedim bir kez daha. 😊

2. Steve Chandler - Kendini Yeniden Keşfet

Bu kitap, kendine hükmeden olmak ile kurban yolunda olunarak kendimizi nasıl köreltmenin ne demek olduğunu anlatıyor.

Yani , Bugüne kadar geçen hayatına baktığında, her zaman var olmak için iki temel yolun olduğunu göreceksin: Yaşanmış herhangi bir zamanda yollardan ya birini ya da diğerini seçmişsindir. Ya kendine hükmeden ya da bazı şartlardan dolayı kurban olmuşsundur. ( Daha iyi açıklamak için kitaptan kısacık bir alıntı ekledim. )
Farklı yollar deneyerek bu iki kavramı anlatıyor.
Bu kitabı ikinci okuyuşum. İlk olduğunda anlamamıştım Okurken soğuk gelmişti . Ama bu kitabı ilk okuduktan sonra bunun ile ilgili kitaplar okuyup kendimi geliştirmiştim . İkinci okuyuşum da daha iyi anladım. Soğukluk sıcaklığa dönüştü.

3. Nil Gün - Uygulamalı Çekim Yasası - Sıkça Sorulan Sorular

İlk başta çekim yasası nedir diye küçük bir tanım ile giriş yapmak istiyorum. Doğru tanım vermek için küçük bir alıntı ekledim.
Çekim yasası, olumlu veya olumsuz düşüncelerin bir kişinin hayatına olumlu veya olumsuz deneyimler getirdiği inancıdır.

Bu kitapta bölüm bölüm başlıklarla çekim yasasının gücünü anlatıyor. Bu başlıklar şunlardır :
1. Hayat oyunu
2. İlişkiler
3 . Sağlık
4. İş ve para
5. Genel
6. Engeller ve Engelliyenler
7. Uygulama
8. Kuşku Duyanlar
9. Vizyon ve Değişim
10. Spiritüellik
11. Çekim yasası üzerine sohbet
12. Okur Mektupları

Bu tarz ilgili kitaplar çok okudum. Ama bu kitapta bilmediğim çok şey olduğunu farkettim. Aaa dediğim zamanlar oldu. Bu böyle imiş dediğim zamanlarda. ....
Çekim yasası ile istediğimiz şeyleri hayatımıza ve kendimize çekebiliriz. Önemli olan inancımızı kaybetmeyelim . Ve elimizden geleni yapalım.
Daha ayrıntılı anlatmak istemiyorum. Kitabı okudukça çekim yasasının gücünü anlayacaksınız.

😊 C Calcifer
 
Hippi - Paulo Coelho

Hippi topluluğu deyince bir çoğumuzun aklına aykırı görüşler ve yaşam tarzları geliyordur sanırım. Bunu kırabilmenin yolu tabi ki araştırmalar yapmak, doğru kaynaklardan bilgiler edinmek. Bunu daha keyifli hale getirmenin yolu ise işte tam olarak bu kitabı okumak. Bu konuda sıkmadan ve yeterli derecede bilgiler vererek, olay akışından kopmadan, okurken düşündüren, düşünürken gülümseten güzel bir kitap. Okurken ee bende biraz Hippi'ymişim demek adetten! :)

Paulo Coelho çok çok sevdiğim yazarlardan biri, ustalığına adeta hayranım. Bir çok kitabını okudum, buna Simyacı da dahil, her kitabında ayrı hazlar aldım, biri bilgilendirdi, diğeri eğlendirdi, öbürü sorgulattı, bir başkası hüzünlendirdi. Her birinde ayrı keyifler aldım, hiç birini birbiriyle kıyaslamadım. Nitekim her bir romanı çok lezzetli.
Yazarın Türkiye ve hatta İstanbul sevgisini hemen her kitabında çok net hissediyorsunuz, bu tabiki bizleri ona biraz daha yakınlaştırıyor. Bu romanında da bunu cömertlik ile kalemine yansıtmış, tabi ki bu beni gururlandırdı.

Hippi; bir grup insanın özgürlüğünü doyasıya yaşamak için her şeyi ardında bırakıp uzunca bir yolculuğa çıkmasını konu alıyor. Yazarımız da bu topluluğun içinde, ve yolları İstanbul'dan geçiyor. Paulo İstanbul'da dervişlere olan tutkusuna yenik düşüyor ve yolculuğunu bu uğurda sonlandırıyor. Yolculuk esnasında bir çok olaya şahitlik ediyoruz.
Beni en çok etkileyen ise karakterler, yazar öyle güzel işlemiş ki, bir amaç uğruna toplanan birbirinden farklı onlarca insanın bir payda da nasıl birleştiklerini gözler önüne seriyor.
Sonuca giden bu yolda engeller ile mücadeleleri bana çok şey öğretti. Ben çok sevdim, keyifli okumalar 💜🧡
 
Sana Söyleyemediğim Her Şey

Bir ölümle başlıyor kitap. Evin ortanca kızının ölmesiyle ailenin iç hesaplaşması. Her aile bireyinin bu ölümde tek tek kendini sorgulaması. Dışarıdan bakınca sorunsuz görünürken bu aile aslında içten içe çöküyor. Her aile bireyinin travmaları var ve bunun üstesinden gelmek için seçtikleri yöntemler aile bireylerinin birbirleriyle ilişkilerini kötü etkiliyor
Ben evin küçük kızına çok üzüldüm. Aileye öyle uyum sağlamış ki kimse onun varlığının farkında bile değil.

Ebeveynlerin yaşayamadıkları hayatları çocuklarının üzerinde yaşamaya kalkmalarının sonucu çok acı olabiliyor bazen
 
Gizli Bahçe

Ailesi Hindistan'da salgından ölen Mary'ın hikayesi bu. annesi tarafından ihmal edilen ve sevgi gösterilmeyen Mary Asık suratlı , şımarık ve bencil Bir hale geliyor. yalnız kalan Mary İngiltere'ye ( kitaba göre değişiyor Amca, Dayı , Enişte ) gönderiliyor. Burada evin hizmetçisi Martha ve kardeşi Dickon ile yeniden hayat bulan Mary günden güne düzelmekte ve yeni biri olmaktadır. Dayı'sı Archibald Craven Sırtında kamburu olan ve eşi öldükten beri 10 yıldır onun yasını tutan mutsuz bir adamdır. 10 yaşındaki oğlunun da kendi gibi olacağından korktuğu için onu doğumdan itibaren bir odaya hapseder. Colin , Mary ve Dickon un yolu bir şekilde bağlanır ve bundan sonra çocuklara bahar gelir.

kitabı okurken kimi zaman çiçeklerin kokusunu içime çektim, kimi zaman çocuklarla birlikte oynadım. Bence ruhu olan bir kitap. Kesinlikle okunması gereken ve tavsiye ettiğim bir kitap
 
Abumrabum

Tokyo'dan başlayarak, İstanbul, Roma ve Kudüs ekseninde dönen bir yolculuk. Japon Sümerolog'un öldürülmesiyle birlikte polislerin ipucu ile İstanbul'a gelmesiyle Mossad, CIA, MIT ve Türk Emniyeti’nin de katılmasıyla sıradan bir cinayet olmadığı anlaşılır. Cinayet araştırıldıkça altından çok daha farklı şeyler çıkmaktadır.
İskender Pala okurken ister istemez bahsettiği şeyleri incelerken buluyorsunuz kendiniz. Genel olarak Pala'nın kitaplarını severek okuyorum . bu kitabının da dili akıcı. Merak uyandırıcı etkileyici bir kitap. Tarih severlerin beğeneceğini düşünüyorum
 
X