Dunyanin Yedi Harikasi

xsxulem

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
12 Temmuz 2006
687
23
52
İskenderiye Feneri

En eskiden en yeniye kronolojik olarak harikalar.

Keops Piramidi [değiştir]
Bu alt başlığın ana maddesi: Keops Piramidi

Sanıldığının aksine Giza Piramitleri'nin üçüde dünyanın yedi harikası listesine dahil değildir. Piramitlerden sadece Keops Piramidi bu listeye girmiştir. Piramit 4. Hanedanlık zamanında M.Ö. 2560 yılında Firavun Khufu (Keops) tarafından yaptırıldı. Keops Piramidinin yapımının 20 yılı aştığı sanılmaktadır. Piramit yapıldığında 145,75 m . yüksekliğindeydi. Yapıldığından itibaren 43 yüz yıl boyunca da dünyadaki en uzun yapı olarak kayıtlara geçmiştir. Keops Piramidi ilk inşa edileni olmasına rağmen dünyanın yedi harikası arasında günümüzde ayakta duran tek yapıdır.

Babil'in Asma Bahçeleri [değiştir]
Bu alt başlığın ana maddesi: Babil'in Asma Bahçeleri

Çorak Mezopotamya çölünün ortasında, ağaçlar, akan sular ve egzotik hayvanlardan oluşan çok katlı bahçedir. Coğrafyacı Strabo'nun 1. yüzyıldaki tanımına göre: "bahçeler birbiri üzerinde yükselen kübik direklerden oluşuyordu. Bunların içleri çukurdu ve büyük bitkilerin ve ağaçların yetişebilmesi için toprakla doldurulmuştu. Kubbeler, sütunlar ve taraçalar pişmiş tuğla ve asfalttan yapılmıştı. Yüksekteki bahçeleri sulamak için Fırat nehrinden zincir pompalarla su yukarılara çıkarılıyordu. Bu şekilde üst seviyelere taşınan su, bahçeleri sulayarak teraslardan aşağıya doğru akıyordu" Milattan önce 7. yüzyılda Babilonya kralı Nebukadnezar tarafından yaptırılmıştır. Söylentiye göre Nebukadnezar bu yapıyı sıla hasreti çeken karısı Semiramis için yaptırmıştır. (Semiramis Medes kralının kızıdır. Söylentiye göre Mezopotamyanı n düz ve sıcak ortamı onu deprosyan itmiştir. Kral'da karısının hasretini sona erdirmek için yapay dağların olduğu, suların aktığı yemyeşil bir bahçe yaptırmıştır. Bu yüzden bazen Semiramis'in asma bahçeleri olarakta geçer)

Yedi dünya harikası arasında varlığı tartışılanıdır. Çünkü varlığına dair en ufak bir kanıt bulunamamıştır, Babil kayıtlatrında da bahsi geçmemektir. Yapılan kazılarda da izine rastlanmamıştır.

Zeus Heykeli [değiştir]
Bu alt başlığın ana maddesi: Zeus Heykeli

Zeus Heykeli M.Ö. 450 yıllarında Olympiada yapılmıştır. Heykel, adına olimpiyat oyunları düzenlenilen, Tanrıların kralı Zeus için Olimpiyatlar'a ismini veren Olimpia'da yapılmıştır. Zeus Heykeli bir tahta iskelet üzerine altın, fildişi ve metal parçaların yerleştirilmesiyle Partenon'un içinde yapılmıştır. Heykelin oturtulduğu taban 6,5 m . genişliğinde ve 1m. yüksekliğinde, heykelin kendisi ise 13 m . yüksekliğindeydi. Olimpiyat oyunları 391 yılında Theodosius I tarafından putperestlik olarak suçlanıp sona erdirilince, Zeus Tapınağı'da kapatıldı. Heykel zengin Yunanlılar tarafından Constantinopleye taşınmıştı ve orada 462 yılındaki büyük yangında yok olana dek kaldı. Bugün temelleri [1], birkaç yıkılmış kolon[2] ve enkaz[3] tüm kalıntılarıdır.

Artemis Tapınağı [değiştir]
Bu alt başlığın ana maddesi: Artemis Tapınağı

Artemis Tapınağı'nın temelleri milattan önce 7. yüzyıla kadar gitmektedir. Tanrıça Artemis'e ithafen yapılmıştır. Tamamiyle mermerden oluşuyordu. Lidya kralı Croesus tarafından yaptırılan yapı, Yunan mimar Chersiphron tarafından tasarlanmıştı ve dönemin en büyük heykeltıraşları Pheidias, Polycleitus, Kresilas ve Phradmon tarafından yapılmış olan bronz heykellerle süslenmişti. Tapınak hem bir pazaryeri, hem de bir dini müessese olarak kullanılıyordu. Artemis Tapınağı M.Ö. 21 Temmuz 356 yılında adını ölümsüzleştirmek isteyen Herostratus adlı bir Yunanlı tarafından yakıldı. Aynı gece Büyük İskender doğmuştur. Hatta bu olaydan bir zaman sonra Anadoluyu fethettiğinde Artemis Tapınağının yeniden yapılmasına yardım etti.

Mausoleum [değiştir]
Bu alt başlığın ana maddesi: Mausoleum

Mausoleum, Kral Mausollos için karısı ve kız kardeşi Artemisia tarafından yaptırılmış bir mezardır. Bodrum civarında (Halicarnassus) yapılmış ve yapımı M.Ö. 350'de kralın ölümünden üç yıl sonra tamamlanmıştır. Tabanın üstünde kenarları heykellerle süslenmiş basamaklı bir podyum bulunmaktaydı . Altınla süslü su mermerinden yapılmış lahit ve mezar odası, podyumun üstünde bulunuyordu ve İyonya tarzı kolonlarla çevrilmişti. Sıra sütunlar, yine heykellerle süslenmişti bir piramit çatıyı destekliyordu. Dört tane savaş atıyla çekilen bir savaş arabası heykeli ise piramidin tavanını donatıyordu. Mausoleumun toplam yüksekliği 45 m . idi. Mausoleumun her tarafındaki 4 heykelin her birini ayrı bir heykeltıraş yapmıştır. Bu heykeller, tanrıların değil de insanlar ve hayvanların heykelleri olmasından dolayı tarihte özel birer yer tutarlar. 16 yüzyıl boyunca Mausoleum iyi bir durumda korundu. 15.yy da Haçlı Seferleri sırasında St.John şövalyeleri bölgeye geldiler ve bugün Bodrum Kalesi olarak bilinen bir kale yaptılar. Bu kalenin yapımında Mausoleumun nerdeyse bütün taşları kullanılmıştır. Kale duvarları arasında mezara ait mermer taşlar görünebilmektedir.

Rodos Heykeli [değiştir]
Bu alt başlığın ana maddesi: Rodos Heykeli

32 emtre boyunda, demir ve taşla desteklenmiş bronzdan yapılmış bir heykeldir. Rodoslular tarafından Güneş Tanrısı Helios'a ithafen yapılmıştır. Yapılışından yok oluşuna kadar yalnızca 56 yıl geçmesine rağmen, Rodos Heykeli dünyanın yedi harikasından biri olmayı başardı. Bunun en büyük sebebi devasa bir heykel olamsının yanında Rodos adasındaki insanlar için beraberliğin bir simgesi olması idi. Rodos Heykelinin yapılması tam 12 yıl almıştır ve M.Ö. 282 yılında bitirilmiştir. Heykel yaklaşık 32 m . boyundaydı; Liman girişinde bulunan heykel M.Ö. 226 yılında bir deprem sonucunda en zayıf noktası olan dizinden kırıldı. Rodoslular, Firavun Ptolemy III Eurgetesden restorasyon için yardım teklifi aldılarsa da, bir kahine başvuruldu ve yardım reddedildi. Neredeyse 900 yıl boyunca heykel harabe halinde kaldı. 654 yılında Araplar Rodosu istila ettiler. Heykelden kalanları Suriyeli bir Yahudiye sattılar. Söylentiye göre göre bütün parçaları Suriyeye 900 tane devenin sırtında taşınmıştır

İskenderiye Feneri [değiştir]
Bu alt başlığın ana maddesi: İskenderiye Feneri

Tehlikeli kıyı kordonu boyunca gemicileri yönlendirmek amacı ile İskenderiye kenti kıyısındaki Faros (Pharos) adasında yapılmıştır. Proje Büyük İskender'in komutanların Ptolemy Soter zamanında M.Ö 290 yılları sonunda başlamış olsada onun ölümünden sonra oğlunun hükümdarlığı zamanında bitirilmiştir. Şehrin batı limanında bulunan fener yaklaşık 166 m . boyundadır (sadece harikaların değil bugüne kadar yapılmış olan fenerlerinde en uzunudur). Gemicilik için güvenli bir ortam sağlamak isteyen Yunanlı tüccar Sostratus tarafından finanse edilmiştir. Fenerin en gizemli yanı aynasıydı, cilalı bronz aynalar gündüzleri bile güneş ışığını denize yansıtmak amacı ile tasarlanmışlardı . Geceleri ise aynaların önünde ateşler yakılıyordu aynanın yansıttığı ışık gece yaklaşık 50 km . mesafeden görülebiliyordu. Yapı bir dizi depreme kadar oldukça bozulmamış olarak durdu. fakat depremler ve doğal şartlar sonunda çöktü. (Üst kısmı 955 yılında bir deprem ve fırtınada kopan fenerin gövde kısmı da 1302'de başka bir depremde çöktü) En sonunda 1480 yılında Memlük Sultanı Kait-bay tarafından fenerin olduğu yere yapılan bir kalede malzemeleri kullanılmak üzere tamamen yıkıldı.
 
KEOPS PRAMİDİ

Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!

BABİL'İN ASMA BAHÇELERİ

Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!

ZEUS HEYKELİ

Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!

ARTEMİS TAPINAĞI

Eski Hali
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!

Şimdiki hali :KK43:
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!

MAUSOLEUM

Eski Hali
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!

Şimdiki Hali :KK43:
Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!

RODOS HEYKELİ

Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!

İSKENDERİYE FENERİ

Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!
 
Artemis Tapınağı
Artemis Tapınağı, M.Ö. 550 yılında Anadolu'da bulunan Efes'te tamamen mermerden yapılmış olan bir tapınaktır.
Pers İmparatorluğu zamanında Yunan mimar Chersiphron tarafından tasarlanan tapınak, Anadolu'yu ele geçiren Lidya kralı Croesus tarafından büyütülmüş ve dönemin büyük heykeltıraşları tarafından yapılmış olan bronz heykellerle süslenmiştir. En büyük halinde tapınak, koca çatısını 100 tane sütünla tutuyordu.
artemis1.jpg

Antik Efes'te tapınak hem bir pazaryeri, hem de dini alan olarak kullanılıyordu. Dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı, M.Ö. 356 yılında adını ölümsüzleştirmek isteyen Herostratus adlı biri tarafından yakılmıştır. Bir efsaneye göre, Büyük İskender tapınağın yandığı gece doğmuş ve bu yüzden Anadolu’yu fethettiğinde Artemis Tapınağı’nın yeniden yapılmasına yardım etmiştir.
artemis3.jpg

Bizans döneminde harabe olan Efes yeniden yapılandırılmış, ancak tapınak tekrar yapılmamıştır. Temelleri de zamanla, kıyısında bulunduğu ırmağın taşıdığı alivyonların altında kalarak yok olmuştur.
Yapılan kazılar sonucunda, tapınağın 6 defa üst üste yapıldığı anlaşılmıştır. Kazılarda çıkan eserler gizlice British Muesum'a götürülmüştür. Tapınağın bulunduğu bataklık alana da yerini belli etmek amacıyla tek bir sütün dikilmiştir
 
M.Ö. 450'li yıllarda tarihçi Herodot "Babil, yeryüzünde bilinen bütün diğer şehirlerin ihtişamını aşar." demiştir. Herodot, şehrin dış duvarlarının 80 kilometre uzunlukta, 25 metre kalınlıkta ve 97 metre yükseklikte olduğunu ve 4 atlı bir arabanın gezinmesine uygun olduğunu belirtmiştir. İç duvarlar, dış duvar kadar kalın değildi. Duvarların içinde som altından yapılmış büyük heykeller bulunan kaleler ve tapınaklar vardı. Şehrin içinde ünlü Babil Kulesi vardı. Bu kule, Tanrı Marduk'a yapılan bir tapınaktı ve cennete ulaşmak için göğe doğru yükseliyordu.
Babil, M.Ö. 605'den itibaren 43 yıl hüküm süren kral Nebuchadnezzar tarafından yapılmıştır. Daha zayıf bir rivayete göre ise M.Ö. 810 yılından itibaren 5 yıl hüküm süren Asur kraliçesi Semiramis tarafından yapılmıştır. En kuvvetli kayhak yahudi tarihçilerin tesbitlerinde olduğunu sanıyorum bu kaynaklar babil kulesinin kral hammurabi zamanında yapıldığı belirtir Bu kule yağmalanan ve halkı esir edilerek köle olarak babile getirilen yahudiler tarfından inşa edilmiştir.
Bahçeler Nebuchadnezzar'ın sıla hasreti çeken karısı Amyitis'i neşelendirmek için yapılmıştı.Amytis, Medes kralının kızıydı ve iki ülkenin müttefik olması amacıyla Nebuchadnezzar ile evlendirilmişti. Onun geldiği ülke yeşil, engebeli ve dağlıktı. Mezopotamya'nın bu dümdüz ve sıcak ortamı onu depresyona itmişti. Kral, karısının sıla hasretini gidermek için onun memleketinin bir benzerini yapmaya karar verdi. Yapay dağlar ve suların akacağı büyük teraslar yaptırdı.
babil1.jpg

Yunanlı coğrafyacı Strabo'nun M.Ö. birinci yüzyıldaki tanımlamasına göre, bahçeler birbiri üzerinde yükselen kübik direklerden oluşuyordu. Bunların içleri çukurdu ve büyük bitkilerin ve ağaçların yetişebilmesi için toprakla doldurulmuştu. Kubbeler, sütunlar ve taraçalar pişmiş tuğla ve asfalttan yapılmıştı. Yüksekteki bahçeleri sulamak için Fırat nehrinden zincir pompalarla su yukarılara çıkarılıyordu. Zincir pompa, biri yukarıda, diğeriyse su kaynağında bulunan iki büyük volana gerili, üzerinde kovalar bulunan bir sistemdi. Nehirden dolan kova yukarıya çıkıyor içindeki suyu havuza boşaltıp tekrar nehre dönüyordu. Bu şekilde üst seviyelere taşınan su, bahçeleri sulayarak teraslardan aşağıya doğru akıyordu.
Yunanlı tarihçi Diodorus'a göre bahçeler yaklaşık 120 metre genişlikte ve 120 metre uzunluğunda ve 25 metre yüksekliğindeydi.
babil3.jpg

İstilalar yüzünden sönmeye başlayan şehir, özellikle Pers Kralı Keyhüsrev'in Babil'i fethetmesinden sonra sönmeye başlamış, M.S. 5 ve 6. yüzyıllarda kumlara gömülmüş ve bir kum dağı haline gelmiştir. Bu şehrin, içindeki tapınakların ve asma bahçelerin kalıntıları ancak 20. yüzyılda yapılan kazılarla meydana çıkarılabilmiştir.Fakat bulunan kalıntıların babile ait olmadığını söyleyen arkeoloğ ve tarihçilerin daha fazla olduğunu bilmekteyiz.
Bu arkeolog ve tarihçiler gerçek babili ve babil kulesini inatla aramaktadır. Çünkü yahudi tarih kaynaklarına göre babil kralı olan kral hammurabi kudüsü işgal eder bütün genç yahudileri esir ederek ve kudüste bulunan musa as. dan kalan tevratın mermer levhalarını rivayete göre 40 deveye yükleyerek babile getirir . Babile getirilen Yahudi kölelere pişmiş tuğladan dünyanın o zamanki en yüksek kulesini inşa ettirir bu kulenin temellerinde ise tevrat levhalarını kullanır. Bundan maksadı semavi dinlere olan kinini tatmin etmekti Yani işte sizin dininiz üzerine kendi ilahlarımın mabedini dikiyorum. düşüncesinden hareket etmekteydi
 
Mısır'da İskenderiye Limanı'nın karşısındaki Pharos Adası üzerine yapılmıştı. Romalılar Mısır'ı ele geçirdikten sonra burada Ptolemaios (Batlamyus) olarak anılan bir devlet kurmuşlardı. İnşaası M.Ö. 285-246 yılları arasında süren Fener, bu devletin ilk iki kralı Ptolemy-Batlamyus-Soter ve Ptolemy tarafından yaptırılmıştı.
fener3.jpg

Kaidesi ile birlikte 135 metre yüksekliğinde olan fener, beyaz mermerden yapılmıştı. Tepesinde bulunan, tunçtan yapılmış büyük bir ayna 70 kilometre uzaklıktan görülüyor ve limana giren gemilere rehberlik ediyordu.
Üç bölümden oluşan fenerin mimarı Knidos'lu Sostratus'tur. Alt bölümü dikdörtgen şeklinde ve yaklaşık 55 metre yüksekliğindeydi. Orta bölüm, yukarıya doğru giden rampası olan bir silindir şeklindeydi. Yaklaşık 27 metre yüksekliğindeydi. Üst bölüm ise silindir şeklindeydi ve üzerinde alevin bulunduğu bir odası vardı.
fener2.jpg

İskenderiye Feneri, antik çağın yedi harikası içinde günlük yaşam için kullanılan tek eserdir. Ayrıca yedi harikanın ve gelmiş geçmiş deniz fenerlerinin en yüksek olanı da bu fenerdir.
Üst kısmı M.S. 955 yılında bir deprem ve fırtınada kopan fenerin gövde kısmı da 1302'de başka bir depremde yıkıldı. 1500 yılında ise bu yapıya ait kalıntılar tamamen yokoldu.
Üzerinde inşaa edildiği adadan dolayı Pharos olarak anılmış ve bu kelime bir çok dile yerleşmiştir. İspanyolca, Fransızca ve İtalyancada Pharos, deniz feneri anlamına gelmektedir. Yıkılmadan önce yapılan resimleri, dünyadaki deniz fenerlerine yüzlerce yıldan beri örnek olmuştur.
 
Plinius'un bildirdiğine göre, dünyanın yedi harikasından biri sayılan Mausoleum, M.Ö. 350 de Mausolos için karısı Artemisia tarafından yaptırılmıştır.
"Farklı cephelerin süslemeleri ve mükemmelliği birbirini taklit eden farklı sanatcılar tarafından ele alındı. Leochares, Bryaxis, Skopas ve bazılarının düşündükleri gibi Timotheus'un sanatlarının seçkin mükemmelliği o yapıya dünyanın yedi harikası arasında ün kazandırdı." Antik yazarlardan Vitrivius böyle söylüyor. Romalı tarihci Plinius'a göre pteron kare şeklindeydi ve çevresinde 36 tane ion stili sütun vardı. Her sütun arasında bir heykel dikiliydi. Pterondaki kabartmalar Amazonlarla Yunanlıların savaşını gösteriyordu. Pteron üzerinde yirmi basamaklı bir piramit vardı. Piramit beyaz paros mermerindendi. İskenderiye limanının karşısında bulunan paros adasından özel seçilmişti. En üstte quadrika (dört atlı araba) bunun üzerinde ise Mausolos ve Artemisia'nın heykelleri bulunuyordu.
Tüm istilalara ve doğal afetlere karşın Mausoleum İS. 1406 yılına dek ayakta kalmayı başarmıştır. Ta ki Alman mimar Schegelholt tarafından yapılan St. Peters kalenin yapımına dek. Bu zamana kadar 1500 yıl ayakta kaldı. Sadece basamakları görünen yapının derinlerine giderek elde ettikleri mermeri yakıp kireç yaptılar. Bazı kabartmalar duvar taşı olarak kullanıldı. Bazılarının üzeri silinerek oymalar kazındı. 1875 de Sir C. Newton kazılara başlar, bazı friz ve Mausoleon ile Artemision'un heykellerini ve büyük aslan heykelleri İngiliz Britich Museum'a taşındı.
mozole3.jpg

Mausoleum'un yapımı yarılandığında Halikarnassos'un parası biter ve geri kalan bölümler özveri ile yapılır. Neyazık ki şu an yapının yerinde görülecek hiç bir şey yoktur. Bu ünlü yapı Halikarnassos'un diğer karia kentlerinden daha fazla tanınmasını sağlamıştır.

Rahip Eustatius 12.yy da "Homeros üzerine açıklamalar" adlı eserinde Mausoleum için ölümsüz pırlanta sıfatını kullanır.
 
Dünyanın yedi harikasından günümüze kadar ulaşan tek eser, Mısır'daki Keops Piramididir. Mısır'ın başkenti Kahire yakınındaki Nil Nehrinin batısında bulunan Giza Yaylasında bulunmaktadır.
piramit1.jpg

Keops Piramidinin yanında biraz daha küçük olan Kefren ve Mikorinos piramitleri bulunmaktadır. Ayrıca, içlerinde prenseslere ve firavunun en yakın yardımcılarına ait mumyaların bulunduğu beş piramit daha vardır.
Büyük Piramit de denen Keops Piramidi, M.Ö. 2800 yıllarına doğru hüküm süren Mısır'ın 4. Sülale devri hükümdarlarından Keops'un mezarıdır. İkinci büyük piramit, Keops'un kardeşi olan ve O öldükten sonra firavun olan Kefren'e aittir. Küçük piramit ise M.Ö. 2500'lü yıllarda hüküm süren Mikerinos'a aittir.
Mısır piramitleri yeryüzündeki anıt-kabirlerin en eskileri ve en büyükleridir. Bunların en haşmetlisi olan Keops Piramidi dış görünüşü ile de "Dünyanın Birinci Harikası" olma niteliğine hak kazanmıştır.
Piramitler, firavunun mumyası ile hepsi birbirinden değerli eşsiz nitelikteki sanat eserlerini; kral, kraliçe, prens heykellerini de içlerinde saklıyordu ve bu eşsiz hazineleri saklamak için yapılmışlardır.
piramit2.jpg

Keops Piramidinin yüksekliği 138 metredir. Tepeden 10 metre kadar aşınmıştır.
Bazıları 10-15 ton ağırlığında olan 2.300.000 adet blok taşın üst üste yığılmasıyla oluşturulmuştur. Bir kenarı 227 metre olan dörtgen tabanı 50.524 metrekarelik bir alanı kaplar. Piramidin iç ortasında, tepeden 100 metre kadar aşağıda ve tabandan 40 metre kadar yukarıda firavunun odası vardır. Firavunun mumyası, hazinesi ve özel eşyası bu odaya konmuştur. Oda 10,5 metre uzunlukta, 5 metre genişlikte ve 6 metre yüksekliktedir. Buraya 50 metrelik bir dehlizden girilir. Biri kraliçeye ait olan iki oda daha vardır.
Tarihçi Herodot'a göre, ağır granit blokları, piramidin üst bölümlerine çıkarmak için 925 metre boyunda, 19 metre genişlikte bir rampa yapılmıştır. Sadece bu rampanın yapılması bile 10 yıl sürmüştür. Bu muazzam mezar, üç ayda bir toplanan 100.000 esirin çalışmasıyla 30 yılda tamamlanmıştır. Daha sonra da Keops'un ve eşinin mumyalanmış cesetleri bu mezara yerleştirilmiştir
 
Rodos'un ilk sakinleri olan Dor'lar, Argos'tan gelen denizci bir kavimdi ve güneş ilahı olan Helios'a taparlardı. Dor'lar Rodos'ta en parlak devrini M.Ö. 3. asırda yaşayan bir medeniyet kurdular. Mısır ve Fenike'nin ürünlerini alıp satarak zengin oldular. Adayı kültür-sanat merkezi, güzel konuşma ve felsefe okulu haline getirdilerDor'lar, Makedonya Kralı Demetrios'la yaptıkları bir savaşı kazandıktan sonra, zafer anıtı olarak ve ilahları Helios'a şükran borçlarını ödemek için, Rodos limanının girişine büyük bir Helios heykeli yaptılar. M.Ö.281-280 yılında yapılan 32 metre yüksekliğindeki bu tunç heykel, elinde bir meşale tutuyordu. Bu haliyle Newyork limanındaki Hürriyet Heykeli'ni andırıyordu.
Rodoslular bu heykelin kendilerini ve adayı koruduğuna inanırlardı. Bu nedenle her yıl "Helicia" denilen şölenler düzenler, bu heykelin dibinde dört atlı bir arabayı denize atarlardı. İnanışlarına göre, Helios böyle bir arabayla dünyayı dolaşarak insanları gözetlerdi.
rodos1.jpg

Rodos heykeli ancak 50 yıl ayakta kalabilmiş ve M.Ö. 223 yılında bir depremde yıkılmıştır. Rodos Kolossosu da denilen bu anıtın heykeltıraşı Lindos'lu Khares'ti. Lindos, Rodos adasının üç büyük kasabasından biridir.
 
Büyük Yunan heykelcisi Phidias'ın Yunanistan'da, Olympia'daki Zeus Tapınağı için yaptığı 12 m. yüksekliğinde, görkemli bir heykeldi. Dev bir sandalyeye oturmuş olan Zeus' un başı tapınağın tavanına erişiyordu. Giysileri altın, bedeni fildişi ve gözleri değerli taşlardandı. Söylenceye göre Zeus bu yapıtı beğendiğini göstermek için gökten yıldırımlar yağdırmıştı.
Eski zamanlarda Yunanlıların en büyük festivali, "Tanrıların Kralı Zeus" onuruna düzenlenen Olimpiyat Oyunlarıydı. Bugünkü Olimpiyat oyunlarına benzeyen bu müsabakalarda Anadolu, Suriye, Mısır, Yunanistan ve Sicilya'dan atletler yarışırlardı. Olimpiyatlar ilk kez M.Ö. 776'da başladı. Oyunlar 4 yılda bir düzenleniyordu ve Yunan şehir devletlerinin bütünlüğünü sağlamaya yardımcı oluyordu. Yunanlılar, Yunanistan'ın batı kıyısında Peloponnesus denen bölgedeki Olimpos'ta Zeus adına bir tapınak yaptırmışlardı. Kutsal oyunlar süresince, şehir devletleri arasındaki savaşlar kesiliyor ve oyunlar için Olimpos'a (Olympia) gidecekler için güvenli bir geçiş imkanı sağlıyordu.
Oyunların yapıldığı yerde bir stadyum ve kutsal bir koruluk vardı. Yunanlılar ilk zamanlarda basit bir yapısı olan tapınağın yerine, zaman içinde oyunların öneminin artmasıyla, yeni ve tanrıların kralının adına yaraşır bir tapınak yapmak istediler. Bunun için Elisli Libon yeni bir tapınak yapmaya başladı ve M.Ö.456'da Zeus tapınağı bitirildi.
Tapınak dikdörtgen bir platform üzerine inşa edilmişti. Binanın yanlarında yer alan 13 adet büyük sütun, tavanı destekliyordu. Her köşede 6 adet sütun vardı. Üçgen şeklindeki tavan heykellerle doldurulmuştu. Kolonların üzerindeki pedimentler, Heracles'in heykelleriyle süslüydü. Tapınağın içerisinde tanrıların kralı Zeus'un görkemli bir heykeli yer alıyordu.
zeus2.jpg

Heykeli, Atina'daki Parthenon tapınağı için Athena heykelini yapan Phidias yapmıştır. Heykel tapınağın batı ucuna yerleştirilmişti. 7 metre genişlikte ve yaklaşık 12 metre yüksekliğindeydi. Zeus, özenle hazırlanmış tahtında oturur şekildeydi. Başı neredeyse tavana değiyordu. Sağ elinde zafer tanrıçası Nike'ı tutuyordu. Sol elindeyse üzerinde çeşitli metallerden kakmalar olan ve üzerinde kartal olan bir hükümdar asası vardı. Altın, abanoz, fildişinden yapılmış olan ve değerli taşlardan kakmaların bulunduğu Zeus'un oturduğu taht, heykelin kendisinden daha etkileyiciydi. Üzerinde, Yunan tanrılarının ve sfenks gibi mistik hayvanların oyma figürleri yer alıyordu.
zeus1.jpg

Heykelin derisi fildişinden, sakalı, saçları ve elbisesi altındandı. Tasarım, bir ahşap çerçeveye altın ve fildişi levhaların tutturulmasıyla yapılmıştı. Olimpos'un havası çok fazla nemliydi. Bu yüzden fildişi levhaların çatlamaması için tapınağın altındaki özel bir havuzda bulundurulan bir yağ ile sürekli yağlanıyordu.
Roma imparatoru Theodosius I, M.S.255 yılında, bir dinsiz adeti olduğu gerekçesiyle olimpiyatları durdurdu. Daha sonra zengin Yunanlılar, heykeli Bizans'a taşıdılar. Heykel, M.S.462 yılında çıkan bir yangında yok oldu.
Olimpos'ta 1829'da Fransızlar tarafından burada bulunan bazı heykel parçaları Paris'te Louvre müzesinde sergilenmektedir.
Bugün, bölgedeki stadyum restore edilmiştir. Zeus tapınağıyla ilgili birkaç sütun haricinde hiçbir şey kalmamıştır. Heykel ise tamamen yok olmuştur. Ancak, o döneme ait bulunan paralar üzerindeki resimlerden, mabedin şekli hakkında ipuçları elde edilebilmiştir.
 
X