doğum sonrası kiloları verme

gunesanne

Geçici Olarak Hesap Pasiftir !
tek ayak cezası
Sahte Profil
Kayıtlı Üye
2 Ağustos 2013
73
15
Doğumdan 1 yıl sonra artık aynaya baktığımda kendimi çok mutsuz hissediyordum. Hayatım boyunca giydiğim beden 36, evlenmeden önceki sabit kilom ise 45 kiloydu. Peki ne olmuştu da ben böyle aynalara küsmüştüm, artık alışveriş tatsız bir hal almıştı benim için?
Tahmin etmek çok zor değil tabi ki.. Aslında kötü bir şey olmadı çok şükür, sadece üst üste iki kez hamilelik ve dünya tatlısı kızlarım oldu. Bebekler ardarda gelince benim süt dönemi 3 sene sürdü. İlk bebeğimde iyi bir hamilelik geçirmiştim ve çok kilo almamıştım, ama kızım Nisan gelmesi gerekenden bir ay önce geldi, iki kilo doğmuştu ve bana göre çok ufak bir bebekti. Üzerine bir de yeni doğan sarılığı yaşadık. Bu yüzden iyi beslenmesi şarttı. Her ilk bebeği olan anne gibi benim de süt konusunda endişelerim vardı. Hangi arkadaşım ya da yakınım ne derse hepsini yiyordum veya içiyordum, evet süt de artmıştı ama ben de hamilik döneminden daha fazla süt döneminde kilo almıştım.

Tam Nisan ile süt işimiz biterken de Cemre’ye hamile kaldım. Hamile bir insanın canı ne isterse yemesi lazımdı ve tabi güzel beslenmesi.. Bu sefer ilk hamileliğime göre daha fazla yedim. Çok şükür Cemre de zamanında doğdu. Ama hem Nisan’dan kalan kilolar üstüne Cemre’ninkiler derken, ben içine girilemez durumda dolaplar dolusu kıyafet ile baş başa kaldım.

Sonunda Cemre’nin de süt dönemi bitince artık anne için diyet zamanı gelmişti. İyi ama ben daha önce hiç diyet yapmamıştım nasıl yapılacağı hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ne kalori hesapları ne de light ürünleri hiç birşey bilmiyordum. Sevmediğim diyet biçimi; birşeyleri vücuda çok alıp diğer besinlerden hiç yememek durumu idi. O diyeti, bu diyeti, şu diyeti dedikleri... Bunun vücut için zararlı olduğunu düşünüyodum. En iyisi bir bilene gitmek dedim, epeyce araştırdım iyi bir diyetisyen buldum ama en erken randevu tarihi 2,5 ay sonrasıydı.

Beklerken ben de boş durmadım tabi, menü küçülttüm, örneğin üç tabak yiyorsam iki tabağa indirdim. Sonunda beklediğim gün geldi çattı diyetisteyim ile tanıştım. Her şeyden önce çok motive edici bir insandı ve onu bulduğum için çok sevindim. İşini hassasiyetle ve özenle yapan biriydi. İlk görüşmemizde beni 1,5 saat dinledi, hayat tarzımı, yeme stilimi, evdeki yemek düzenini, motivasyonlarımı hepsini konuştuk. Sonra da benim için bir liste hazırladı.

Diyetle ilgili bildiğimiz ne çok yanlış varmış meğer; mesela sadece salata yiyerek zayıflanmıyormuş, glisemik endeks denen bir şey varmış. Sık beslenmek gerekiyormuş evet ama kalorisi yüksek gıdalar ile değil. Bir de her şeyden önemli yağ-kas oranı varmış. Verilen kilonun ancak belli bir oranı kastan gitmeliymiş, çok fazla kas vermek de iyi değilmiş. Yağ olarak da vücutta belli oranda tutulması gereken yerler varmış mesela. Diyetisyenim sağlıklı bir yaşamı sürdürmek için inebileceğim son kiloyu söyledi ve bunu hedef edindik.

Diyetisyene gidip gitmemek bir tercih meselesi ama yağ-kas oranlarının takibi ve verilen kiloda sürekli kalmak için gerekliliklerin yapılması açısından faydalı olduğunu düşünüyorum. Bir de benim gibi gerçekten bu konuda hiç birşey bilmiyorsanız da epeyce faydalı oluyor. Bir de kendinizi sorumlu hissediyorsunuz, her hafta gidip tartı yapınca mahçup olmamak için de sadık kalıyorsunuz. En önemli şart ise istikrar, direncinizin yüksek olması gerekiyor. Hayır diyebilmenin güzelliğini de sık sık kullanmanız gerekiyor. 'Hayır teşekkür ederim diyetteyim ifadesi' günlük konuşmalarınızın bir parçası haline gelmeli.

Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bakanlığı ile birlikte Sağlıklı Beslenme; Yonca isimli bir proje üretmiş. Yonca dört yaprağı temsil ediyor. Her öğünde bir protein, iki süt ve süt ürünleri, üç tahıllı ürünler ve son olarak sebze yiyerek dört yapraklı yoncayı tamamlıyorsunuz. Diyetisyenim de bu doğrultuda bir diyet önerdi. Aslında her sağlıklı insanın da bu şekilde beslenmesi gerektiğini düşünüyorum. Süt ürünleri yoğurt veya ayran, protein; et balık veya tavuk, tahıllı ürünler; bir dilim ekmek veya iki mercimek köftesi, sebze olarak da salata veya az yağlı bir zeytinyağlı yemek. Böylece tüm besin gruplarından eşit olarak beslenmiş oluyorsunuz.


Benim diyetimde kahvaltıda diyet peynire geçtik ama örneğin yumurtadan vazgeçmedik. Bu da beni epeyce tok tutuyor. Her öğünde bir dilim tam buğday ekmeğim var. Yeri gelmişken artık her yerden tam buğday ekmeğe ulaşılabiliyor önerim beyaz ekmek yerine bunu tercih etmeniz.

Birkaç ay içinde ara öğünlerde çeşitli değişiklikler yaptık, ilk iki hafta süper gitti, sonraki hafta veremedim mesela. Vücut kendini kıtlık zamanında sanıyormuş bu tip diyet durumlarında ve yağı kıtlık için saklıyormuş, inanılmaz müthiş bir mekanizma insan vücudu.

Bir de hareket konusu var tabi. Diyetisyenim bana birkaç kilodan sonra 5000 adım hareket vermişti. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre 5000 adım bile az. Minimum haftanın 5 günü yarım saat yürüyüş öneriyor. Bu hareket konusunu 5 günde çocuklu evde oturtmak pek kolay değil tabi ama bebek küçükse pusetle yürüyüş de çok iyi bir alternatif..

Sonuç olarak hedef kiloma iki kilo kaldı, ama önemli olan istenen kiloya ulaşmak değil orada sürekli kalmakmış. Diyetisyenimin söylediğine göre bana en çok yardımı da burada olacakmış. Diyet çok zor değil ama çok kararlı olmak ve hayır demeyi öğrenmek şart...

diğer yazılar için.... beklerim.
sevgiler,
 
Son düzenleyen: Moderatör:
X