Canalıcıma...

Che

Nirvana
Kayıtlı Üye
12 Temmuz 2006
2.706
26
CANALICIMA,..

Uykumdayken, kancıkçasına baskın verme!
Gelince de saygısız konuklar gibi oturup,
yerleşip, siftinip çöreklenme!
Seni bir müzmin tedirginlik olarak derime
yapışmış, canıma sıvışmış olarak kendimde
duymayayım.
Düşün ki ben seni, varlığımın bilincine vardığımdan
beri beklemekteyim. Bunca zamandır beklenen
bir konuğa yaraşır bir saygınlıkla gel!
Sana olan saygımı yitirtme bana.
Gürültü patırtılı gelme! Kimseler duymasın
geldiğini. Bir sen bil, bir de ben bileyim yeter.
Gelişin herkesleri ayağa kaldırmasın. Tam bana
göre, bana uyan bir davranışla gel.
Sessiz sessiz sürdürdüğüm, bunca yıllık yaşamıma
yaraşacağı üzere suskun, susuk gel! Çünkü
benim için geleceksin. beni almaya geleceksin,
başkalarını tedirgin etmeye değil.
Uykumda birden bastırma ki, bunca yıldan beri
gelişini gözledim en gerçek ve en son konuğuma
göstermem gereken saygıda bir eksikliğim
olmasın. Saygı ile ayağa kalkıp seni buyur edeyim.
Almak istediğini, sana onurla kendim sunarak
vereyim. Bir yaşam boyu çektiklerimizi az
bulup, bana bir de sen çektirmeye kalkma!
Her ne çektimse hepsine güler yüzle katlandım,
onları salt kendim bildim. Üzünçlerimi kendime
sakladım, sevinçlerimi el ile bölüştüm. Sonum da
böyle olsun isterim. Bilirim, güçlüsün. Kimselere
eğilmemiş başım, senin önünde eğilebilir; ama bunu
bana yaptırma! Bana yaşamımı yadsıtıp, sonunda beni
kendimden utandırma! Senin amansızlığından
böyle bir yiğitlik bekliyorum, bana önünde baş
eğdirtme! Güler yüzle gel, gülümseyerek
karşılayayım seni…

Dimdik yaşadım, sen de beni dimdik kucakla, al
götür. Pusu kurma, arkamdan vurma. Ayakta
karşılaşalım soylucasına… Öyle çelebicesine gel ki
seninle gitmek için istekleneyim. Senin gelişinle
ikimizin birden gidişi bir olsun. Şimdi var, şimdi
yok olalım. Bekleme beni, elini çabuk tut.
Her şey biden bire olup bitsin.

Sen öyle bir kesin gerçeksin ki, sana yalan da
söylenemez. Bütün yaşamımda çağdaşlarımdan
hiç birini kıskanmadığımı bilirsin; iyi yürekliliğimden
değil, hiç birini kendimden büyük görmediğimden.
Yine bilirsin, yaptıklarımla ya da yapmayı
tasarlayıp yapmadıklarımla da böbürlenirim.
Bana verdiğin mühlet içinde, tasarladıklarımı
yapamadınsa, evet suç kimsenin değil
benim… Bu ceza yeter bana; çünkü acısını
duyanlar için cezaların en ağırıdır. Herkes gibi
ben de seninle ilk ve son olarak yanlış bir kez
karşılaşacağım. Bu karşılaşmamız, nerede ne zaman
çok değişik istekler geçirdim içimden. Kahraman
olmak istediğim dönemlerim oldu. Kahramanlık
ilk savaşlarında ölmeyen, son savaşımda karşılaşmayı
istedim bir zamanlar. Savaşın, yaşam boyu
sürdüğünü, yaşadıkça sonu olmadığını bilmiyordum.
Sonsuzca süren bu savaşımın öyle bir yerinde
gel, öyle bir güzel gel ki, sana gülümseyerek
elimi uzatıp merhaba! diyebileyim. Bir zamanlarda
uzun uzun yaşayıp bitkiselliği dönüşmeyi, bitkisel
yaşamımda gelişini bile bilmemeyi istedim.
Şimdiyse ne kahramanlık gösterisinde, ne bitkisel
Bitkinliğinde gelmeni isterim.
Dilersen en beklemediğimi sandığın zaman gel.
Beni hiç şaşırtmayacaksın, çünkü hep aklımdasın,
beynimde bir kıymık gibi…
Korkmadan bekliyorum gel!

Nice yaşadımsa, seninle baş başa diş dişe
dövüştüm. Birkaç kez yendiğim de yenildiğim
de oldu. Canım ki en kutsal olan her şeyim
benim, onu elbette bana yakıştığı gibi ayakta,
saygı ile yiğitçe vermek isterim; teslim
olmadan… Bir armağan gibi vermek canımı.
Sen de, yeniğin kalemini -ki o kalem hep
kılıçtı- teslim alırken iki elinle başının
üstüne saygıyla kaldırarak al beni! Lekesiz
arı-duru, yaşamı süresince hep kendi kendini
arıtan bir cana saygılı ol, benim sana
saygılı olduğum gibi. Kimselere demedim, sen
de kendine of dedirtme bana. Ne kahramanlıkta,
ne bitkisellikle, işte şimdi olduğum gibi bir
sıra, elimde kalem; önümde kağıtla daktilom,
böyle bir zamanda gel! istersen gece, istersen
kışın gel; kapım da yüreğim de her zaman
açık sana! Yeter ki kendi gözümde kendimi
küçültme bana, kimseden su isteme. –üstelik
benim savaşım seninkinden çok daha yüce idi.
Çünkü sen, sonunda nasıl olsa utkunun senden
yana olacağını biliyordun. Asya ben sonunda
nasıl olsa yenik düşeceğimi biliyordum.
Yenileceğimi bile, bile, ama hiç yenilmeyecekmişim
gibi, beni yenecek olanın üstüne üstüne
varmadın mı?
Bir an olsun korktun mu, ya da kaçmayı
düşündün mü? Birazcık daha yaşayabilmek için,
birazcık daha iyi yaşayabilmek için, bunca
güzelim bu yeryüzü uğruna bile, sana bir kapı
ödün verdim mi? Yaşamayı hak etmeye
çalıştığım gibi, ölümü de hak etmek istiyorum.
Bu hakkı bana tanı! Çünkü bu sonsuz güzellikler
açan güzelim dünyaya, ben de gücümce
güzellikler katmaya çalıştım.
Bir güzel ada, atlasta görünmeyecek denli küçük
diye yok sayılabilir mi? Benim katkım da
atlasta görünmeyecek denli küçük olsa da, var.
Ne mi yaptım? Ortaçağ simyacıları taşı altına
çeviremedi. Ama ben bir simyacıyım; göz yaşlarımı
gülmeceye çevirerek dünyaya sundum.
Saygıyla, gel bekliyorum.

AZİZ NESİN (09.06.1974)



 
deryagmur .!.:
Çok güzel yaa... Bayıldım bu yazıya ya... Canım Aziz Nesin!.. :rolleyes:

Aziz nesin in karına yazdığı mektuptur.
ve ben bu mektubu çok severim.
beğenmene çok sevindim canım...
sevgilerimle...
 
X