Zayıflama Diyetleri Çöpe! / Dr. Ozan Tunçer (e-kitap)

CUVCUV

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
2 Mart 2007
1.232
7
Arkadaşlar internette gezinirken buldum dr. Ozan Tunçer in kitabinı ücretsiz indirebiliyorssunuz okumadım ben de daha ama belki işimize yarar
 
Son düzenleyen: Moderatör:
indirdim sağolasın cüvcüv..

biraz inceledimde diyetlerin zararlarından bahsediyor diyet yapmanın yanlışlarını anlatıyor içinde zaten başka kitaplara ve yazarın bloguna yönlendirmeler var.. bakalım belki bişeyler katar :1closedeyes:
 
Ben bir ara baya takıldım....Ama ya ben beceremedim yada yanlış bir şeyler var..Kitabını da indirdim...Aslında anlatılanlar mantıklı...Şu var ki bunu yaptığımda kilo almadım ama kilo da vermedim...Bu konuyu dikkate alan ve yaşantısına geçirmiş bayanların birlikte yazıştıkları forumlarda var...
 
Diyet mevsimi açılıyor…
Bazılarınız ne zaman kapanmıştı ki diye düşünse de önümüzdeki günlerde gelişmelerin hızlanacağınızdan hiç kuşkunuz olmasın.
Kolay değil, bahar kapımızda ve bahar demek yazın gelişi demek. Fazla gecikmez, gazetelerde, dergilerde, televizyon ve radyo kanallarında, İnternet sitelerinde hummalı bir faaliyet başlar!
Bakın, neler olacak???
Sayfalar, ekranlar yine… her yıl olduğu gibi dolup taşacak “şunu ye, bunu yeme!”, “şöyle ye, böyle yeme” öğütleriyle ve tabii ortalık diyetçilerin pek bir bilimsel açıklamalarından geçilmez olacak ve her zaman olduğu gibi, reklam kapıları sonuna dek açılacak…
En çok zayıflatan, en güvenli, en sağlıklı zayıflama diyetlerini sayfalarına taşıyan gazete ve dergiler günler öncesinden başlayarak bu mühim olayı davul zurnayla duyururken, tiraj artırma garantisinin zevkini iliklerine dek yaşayacak…
Tv’ler harıl harıl güvenilir ve karizmatik diyetçilerin peşlerine düşerek rating sağlamlaştırma ve diğerlerinden geri kalmama yarışına kalkışacak…
Tabii bir yandan da mevsimi önceleyip falanca diyetçinin “harika zayıflama programıyla” kilolarını herkesten önce verme uyanıklığındaki starlar “takılın peşime sizi de zayıflatıvereyim ayol” derken sayfa ve ekranların baş köşelerine kuruluvermenin tadından yenmez zevkini doyasıya sürecekler…
Zayıflama ürün ve ilaçları, yasakmış şuymuş buymuş demeden, açıktan ve gizliden, alenen ve sinsice pazarlanacak…
Spor salonları cicili bicili zayıflama programı afişlerini yeni sezon için yenilerken hafta sayısını 1 azaltıp garantili verilen kilo sayısını 3 artıracak…
Atkins diyeti, Montignac diyeti, Zone diyeti, Miami Beach diyeti ve isimlerini saymaya satırlar yetmez yüzlerce zayıflama diyeti, cilalanmış yeni sürümleri ile “tut elimi, kır kaşığımı” heveslilerinin beğenilerine bir kez daha sunulurken, mega ötesi starlaştırılmış beslenme uzmanlarımız ve bilcümle diyetçilerimiz özel hastanelerinin promosyon bütçelerini zorlayarak mucize zayıflatan iğneleri, sırrını bir tek kendilerinin bildiği organizmayı hiç sarsmadan zayıflatıveren bitki karışımları ile, kuşkunuz olmasın, kendilerini hiç özletmeyecekler…
Ayurvedacısı, akupunkturcusu, “davul tozu-minare gölgesi ile zayıflatırımcısı”, yağ oranını gösteren teknoloji harikası tartının ya da yağ eriten makinenin pzarlayıcısı, “yağ alınır hanııım”cısı, hipnozcusu, telkincisi, NLPcisi, 1 haftada kilo verdireni, detoksçusu, anti-aging’çisi (tekrar… daha önce hiçbir şey olmamışcasına) sökün edecekler…
Her sene olduğu gibi göz gözü görmeyecek… sabah ak diyenin öğleden sonra kara dediği, zayıflamasının reklamını yapan starların senelerdir emme basma tulumba gibi aynı oyunu oynadıkları, diyetçilerin her birinin yine yeni bir zayıflama programıyla sahneye çıkmayı başarırken kimsenin kendilerine “n’oldu yahu senin geçen yılki çok sağlıklı ve çok zayıflatan reçetelerine” diye sormayacağından emin olarak sallamaya ve dönmeye devam ettikleri, diyet reçeteleri peşinde koşarken harcadıkları kalorilerin çok daha fazlasını “kontrol kayıpları” ile depolayan gazetecilerin yıldan yıla tombullaşmakta olup başlarına sürecek merhemleri olmasa da senenin flaş diyetini yayınlamaktan hiç de gocunmadıkları… filan gibi ayrıntılar “bikinim beni bekler” heyecanında unutuluverecek…
Diyetzedeler, bir kez daha kısa sürede fazlasıyla geri gelecek kilolarını (bunun hep böyle olduğunu unutarak) bir an önce verme telaşıyla, doğru diyeti, doğru yöntemi bulmaya çalışırken helak olacaklar ve psikolojilerine, aile yaşamlarına, sosyal hayatlarına yeni ve ağır darbeler indirecekler, bedensel sağlıklarını diyetlerle zayıflama umutları ile bir defa daha bozacaklar…
incelme heveslerinin büyüsüne kapılan gençler, “bunca insan diyorsa doğrudur herhalde” kanısıyla kendilerini kısıtlama tuzaklarında bulup, gözlerine fazla gelmeye başlayan birkaç kilodan kurtulmaya çalışırken, başlarına belki de ömürleri boyunca bela olacak diyet belaları saracaklar…
Çarklar eskisinden daha hızlı ve daha etkin dönecek, paralar kazanılacak, kazanılan paralarla yatırımlar yapılacak… yağ pazarı daha da genişleyecek, daha da verimli hale gelecek…
Varsın diyetlerle verilen kilolar fazlasıyla geri geliyormuş, önlem alın dendikçe obezite salgını azgınlaşıyormuş, bulimia ve anoreksiya cehennemlerinde çile çeken gençlerin sayısı hiç durmadan artıyormuş… kim takar? Önemli olan, bilimsel kilo vermektir, değil mi? Verirken bilimsel… kilolar geri gelirken cesur yürekli diyetçilerin hiçbiri ortada yok!
Peki, biz ne yapacağız?
Biz yine, dilimizin döndüğü, kalemimizin yettiğince…
Zayıflama diyetleri ile verilen kiloların kaçınılmaz olarak ve artarak geri geldiğini…
Seçilen yöntem ne olursa olsun enerji kısıtlamaları ile kilo sorunlarına çözüm bulma girişimlerinin hem umutsuz bir heves hem de ruhsal ve bedensel ağır zararlara gebe olduğunu…
Kilo sorunlarının ancak diyetsiz, kısıtlamasız çözülebileceğini ve insan organizmasının bu hedefe ulaşabilmek için gerekli tüm yeteneklerle donatılmış olduğunu… söylemeye devam edeceğiz.
alıntıdır. görüşlerinizi bekliyorum.ozan tuncerin kitaplarını okumadım ama en yakın zamanda alacam.ben yine diyete karşı çıkan nil günün kitabinı okudum fikirleri ne kadar örtüşüyor bilemiyorum.
 
nil gün ise her acıktığımızda yumruk kadar yiyin diyor.topraktan gelenle hayvandan gelen besinleri bir arada yemeyin diyor.ve spor yapın diyor.yalnız sporu yediklerinizi yakmak için değil bedeninizin kimyasını değiştirmek için yapın diyor.nil günün kitabından çok faydalandım zamanında ama düşünüyorum hiç bir çaba harcamadan doğuştan ince olan insanlar zayıf olacağım diye spor yapmıyor.topraktan gelenle hayvandan geleni ayırarak yemiyor.ahmet marankinin de tvde yeme konusunda aynı görüş belirttiğini duydum.bu konuları tartışalım kızlar.
 
Ahmet marankiyi bende tv seyrettim ve sitesini ziyaret ettim kozmik beden temizliği yapın ve 1 ay boyunca hayvansal bütün gıdaları kesin diyor böylelikle hem hastalıklardan hemde kilolardan kurtulmamız mümkünmüş 1 ayda 7 kilo veriliyormuş ha birde kozmik beden temizliğinden kasıt lavmaymış onuda belirteyim .valla bende kilolarımdan aşırı derecede şikayetciyim özellikle göbek ve basen çevresinden.diyet miyet aslında hepsi boş benim için şu boğazımı bi tutsam zihnimden yemeyi bi çıkarabilsem offf off kızlar çok dertliyim bana yardım edin lütfen
 
nil günün pazartesi rejime başlıyorum kitabını okudum.bu kitapta önceki kitabından farklı olarak günlük kalori miktarı 1200 olsun 3 gün 1200 kalori alıp 4.gün 500gr artırın diyor böylelikle vücut yoksunluk duygusuna girip metabolizmayı yavaşlatmazmış.sporuda 3 gün 1 saat 4. gün 20 dk yapın diyor.oysakı önceki kitabında hiç kalori hesabı yapmayın tamamen bedeninize güvenin diyordu.kendisiyle çelişiyor gibi geldi bana.kitabı okuyan varmı:uhm:benim kafam karıştıkafamçokkarıştıkalori hesabıyla uğraşmak bana zor geliyor
 
Merhaba Sibell,
mesajına geç cevap verebiliyorum. bu hafta pek giremedim siteye.. Ozan Tuncer'in kitabını ben okumuştum ve çok aklıma yatmıştı.. Onunla ilgili bir paragrafı da takıma ilk katıldığım zamanlarda takım konusuna yazmıştım zaten.. En kısa sürede oradaki mesajımı buraya aktaracağım. Aklına yatan, benimseyen ve uygulayan için bence ömür boyu sağlıklı ve ideal kiloda kalmanın yolunu açıklamış adam.. Ama tabi aklına yatan için. Annem için örneğin hiç de mantıklı değildi dedikleri. Benim içinse uyguladığımda sonuç aldığım bir yöntemdi. Keşke başkaları da olsa bu kitabı okuyan ve uygulayan da deneyimlerimizi paylaşabilsek.
 
canım o dedigin kitabı biraz anlatırsan iyi olur.ozan tuncer in anlattıgı ne işe yani nasıl faydalandın bi yazarmısın merak ettim de.
 
Dilim döndüğünce anlatmaya çalışayım.

Kitabın adı "Diyetsiz Kalıcı Zayıflıyorum, Zayıflama diyetleri çöpe" Yazar "Dr. Ozan Tunçer - Nathalie Tunçer"
Arka kapaktan alıntı:İnsanlar göz göre göre şişmanlamaktadırlar. Zayıflama diyetlerini, ilaçlarını, light ürünlerini çöpe attım...Zayıflama amaçlı liposuctiondan, kalori yakacağım diye spor yapmaktak umudumu kestim... Ne mucizeye, ne de diyetçi guruların ipe sapa gelmez palavralarına ihtiyacım var... Bedenimi dinliyorum, ağırlık dengeleme yeteneğimi tekrar ele geçiriyorum.. hiçbir zorlama, dayatma, enerji kısılaması olmadan acıkınca karnımı doyurana kadar sevdiğim besinleri yiyorum... Artık özgürüm, yaşama sevincime ve sağlığıma kavuşuyorum.. zayıflama diyetleri çöpe.. kalıcı olarak zayıflıyorum..."
Arka kapak bu şekilde..
Burada işin mantığıyla ilgili iki ipucu var. Birincisi acıkınca yiyorum, ikincisi doyana kadar yiyorum. Ancak burada bahsettiği acıkma ve doyma hisleri, bizim beynimizin verdiği alarmlar değil, gerçekten vücudumuzdan gelen sinyaller. Özgürdü'nün yazısındaki gibi esas odaklanmamız gereken beynimizin duygusal eksiklik nedeniyle verdiği "ben açım, beni doyur, ihtiyacım var" sinyalleri değil. Vücudumuzun verdiği "ben açım, bu makineyi çalıştırmak için şuna şuna ihtiyacım var, bana bunlardan ver" sinyali. Tokluk hissi de mideden gelen tokluk olmalı. Tabakta yemek kalmaz, günah, bitireyim, aman şimdi yemezsem ayıp olur, napim yiyim bari, bu kadar para verdim burada yiyorum, bari bitireyim de bir işe yarasın şeklinde midemiz tokluk sinyalleri verirken ve hatta patlıyorum imdat derken yemeye devam etmemiz fazladan gelen kalorilerin nedeni.
Yazar diyor ki: Vücudumuz çok güzel bir makine, herşey güzelce yaratılmış, ihtiyaçlarımız belirlenmiş, siz onun dediklerine kulak verirseniz, o da size gerekeni gerektiği kadar almanız için yardım edecektir.
Benim deneyimime gelince. Evvelki sene bu kitabı okudum. Dedikleri çok aklıma yattı. 15 gün,kendimi dinleme, sinyalleri ayırma ve bunlara uygun davranma için alıştırma süresi var. Bunun ardından herşeyi yedim. Canım ne istiyorsa, cips, makarna, börek vs vs. Ama doydum, tamam dediğimde bıraktım (ki eskiden 3 dilim yerken bir dilim beni hayliyle mutlu etti) Gerektiğinde tabağımda yemek kaldı, gerektiğinde ikramları ret ettim. Çok güzel kilo verdim. daha da güzeli yıllardı zayıflamayan kalça, popo gibi yerlerim incelmeye başladı. Esas belirgin olan da buydu zaten, verdiğim kilodan daha ince görünüyordum. Ha ne oldu da bozuldu ve bu kilodasın derseniz. Daha bu alışkanlık yerleşmeden bir çok kötü dönem geçirdim. Tüm sistemim herşeyim alt üst oldu. Klasik depresyona girdim ve ardından vücudumun sinyali vs gibi birşey kalmadı maalesef. Şimdi kitabı yeniden ortaya çıkardım. Unuttuklarımı hatırlıyorum. Vücudumu tekrar dinlemeye başlıyorum. Bu sefer umarım depresyon vs gibi şeylerin etkileyemeyeceği biçimde bu sistemi yerleştirebilirim.

işte bahsettiğim mesajım buydu.. Umarım açıklayıcıdır. a.s.
 
çok dogru söylemiş bende herşey yiyorum ve doyunca kalkıyorum.biraz aç kalkmak bile işe yarıyor ve denilen diyetlerin hiçbirini hayatım boyunca yapmadım biraz kiloluyum da saglıklı olmak eeeen güzeli teşekkürler bilgilerine.
 
bu konuyla ilgili uzun bir mesaj yazmıştım konu kilitlendi yazdıklarım ziyan oldu
 
spacegirl merhaba alakan için teşekkürler.ozan tuncerin kitabını bulamadım burada.o da diyete karşı çıkıyor.ilk diyet karşıtı kitap nil günün kilolarım diyetlerim ve ben di.ben bu kitaptan çok faydalandım vakti zamanıda.benim merak ettiğimşey nil gün topraktan elde edilmiş besinlerle hayvandan elde edilmiş besinleri mümkün olduğunca ayırarak yiyin diyor.ozan tuncerin bu konuda bir görüşü varmı:uhm:ahmet maranki de tv de bu ayırarak yeme fikrini söylediğini duydumiki yazarın kitaplarını okuyan olsa da karşılaştırsak
 
Diyet mevsimi açılıyor…
Bazılarınız ne zaman kapanmıştı ki diye düşünse de önümüzdeki günlerde gelişmelerin hızlanacağınızdan hiç kuşkunuz olmasın.
Kolay değil, bahar kapımızda ve bahar demek yazın gelişi demek. Fazla gecikmez, gazetelerde, dergilerde, televizyon ve radyo kanallarında, İnternet sitelerinde hummalı bir faaliyet başlar!
Bakın, neler olacak???
Sayfalar, ekranlar yine… her yıl olduğu gibi dolup taşacak “şunu ye, bunu yeme!”, “şöyle ye, böyle yeme” öğütleriyle ve tabii ortalık diyetçilerin pek bir bilimsel açıklamalarından geçilmez olacak ve her zaman olduğu gibi, reklam kapıları sonuna dek açılacak…
En çok zayıflatan, en güvenli, en sağlıklı zayıflama diyetlerini sayfalarına taşıyan gazete ve dergiler günler öncesinden başlayarak bu mühim olayı davul zurnayla duyururken, tiraj artırma garantisinin zevkini iliklerine dek yaşayacak…
Tv’ler harıl harıl güvenilir ve karizmatik diyetçilerin peşlerine düşerek rating sağlamlaştırma ve diğerlerinden geri kalmama yarışına kalkışacak…
Tabii bir yandan da mevsimi önceleyip falanca diyetçinin “harika zayıflama programıyla” kilolarını herkesten önce verme uyanıklığındaki starlar “takılın peşime sizi de zayıflatıvereyim ayol” derken sayfa ve ekranların baş köşelerine kuruluvermenin tadından yenmez zevkini doyasıya sürecekler…
Zayıflama ürün ve ilaçları, yasakmış şuymuş buymuş demeden, açıktan ve gizliden, alenen ve sinsice pazarlanacak…
Spor salonları cicili bicili zayıflama programı afişlerini yeni sezon için yenilerken hafta sayısını 1 azaltıp garantili verilen kilo sayısını 3 artıracak…
Atkins diyeti, Montignac diyeti, Zone diyeti, Miami Beach diyeti ve isimlerini saymaya satırlar yetmez yüzlerce zayıflama diyeti, cilalanmış yeni sürümleri ile “tut elimi, kır kaşığımı” heveslilerinin beğenilerine bir kez daha sunulurken, mega ötesi starlaştırılmış beslenme uzmanlarımız ve bilcümle diyetçilerimiz özel hastanelerinin promosyon bütçelerini zorlayarak mucize zayıflatan iğneleri, sırrını bir tek kendilerinin bildiği organizmayı hiç sarsmadan zayıflatıveren bitki karışımları ile, kuşkunuz olmasın, kendilerini hiç özletmeyecekler…
Ayurvedacısı, akupunkturcusu, “davul tozu-minare gölgesi ile zayıflatırımcısı”, yağ oranını gösteren teknoloji harikası tartının ya da yağ eriten makinenin pzarlayıcısı, “yağ alınır hanııım”cısı, hipnozcusu, telkincisi, NLPcisi, 1 haftada kilo verdireni, detoksçusu, anti-aging’çisi (tekrar… daha önce hiçbir şey olmamışcasına) sökün edecekler…
Her sene olduğu gibi göz gözü görmeyecek… sabah ak diyenin öğleden sonra kara dediği, zayıflamasının reklamını yapan starların senelerdir emme basma tulumba gibi aynı oyunu oynadıkları, diyetçilerin her birinin yine yeni bir zayıflama programıyla sahneye çıkmayı başarırken kimsenin kendilerine “n’oldu yahu senin geçen yılki çok sağlıklı ve çok zayıflatan reçetelerine” diye sormayacağından emin olarak sallamaya ve dönmeye devam ettikleri, diyet reçeteleri peşinde koşarken harcadıkları kalorilerin çok daha fazlasını “kontrol kayıpları” ile depolayan gazetecilerin yıldan yıla tombullaşmakta olup başlarına sürecek merhemleri olmasa da senenin flaş diyetini yayınlamaktan hiç de gocunmadıkları… filan gibi ayrıntılar “bikinim beni bekler” heyecanında unutuluverecek…
Diyetzedeler, bir kez daha kısa sürede fazlasıyla geri gelecek kilolarını (bunun hep böyle olduğunu unutarak) bir an önce verme telaşıyla, doğru diyeti, doğru yöntemi bulmaya çalışırken helak olacaklar ve psikolojilerine, aile yaşamlarına, sosyal hayatlarına yeni ve ağır darbeler indirecekler, bedensel sağlıklarını diyetlerle zayıflama umutları ile bir defa daha bozacaklar…
incelme heveslerinin büyüsüne kapılan gençler, “bunca insan diyorsa doğrudur herhalde” kanısıyla kendilerini kısıtlama tuzaklarında bulup, gözlerine fazla gelmeye başlayan birkaç kilodan kurtulmaya çalışırken, başlarına belki de ömürleri boyunca bela olacak diyet belaları saracaklar…
Çarklar eskisinden daha hızlı ve daha etkin dönecek, paralar kazanılacak, kazanılan paralarla yatırımlar yapılacak… yağ pazarı daha da genişleyecek, daha da verimli hale gelecek…
Varsın diyetlerle verilen kilolar fazlasıyla geri geliyormuş, önlem alın dendikçe obezite salgını azgınlaşıyormuş, bulimia ve anoreksiya cehennemlerinde çile çeken gençlerin sayısı hiç durmadan artıyormuş… kim takar? Önemli olan, bilimsel kilo vermektir, değil mi? Verirken bilimsel… kilolar geri gelirken cesur yürekli diyetçilerin hiçbiri ortada yok!
Peki, biz ne yapacağız?
Biz yine, dilimizin döndüğü, kalemimizin yettiğince…
Zayıflama diyetleri ile verilen kiloların kaçınılmaz olarak ve artarak geri geldiğini…
Seçilen yöntem ne olursa olsun enerji kısıtlamaları ile kilo sorunlarına çözüm bulma girişimlerinin hem umutsuz bir heves hem de ruhsal ve bedensel ağır zararlara gebe olduğunu…
Kilo sorunlarının ancak diyetsiz, kısıtlamasız çözülebileceğini ve insan organizmasının bu hedefe ulaşabilmek için gerekli tüm yeteneklerle donatılmış olduğunu… söylemeye devam edeceğiz.
alıntıdır. görüşlerinizi bekliyorum.ozan tuncerin kitaplarını okumadım ama en yakın zamanda alacam.ben yine diyete karşı çıkan nil günün kitabinı okudum fikirleri ne kadar örtüşüyor bilemiyorum.
 
--------------------------------------------------------------------------------

nil günün pazartesi rejime başlıyorum kitabını okudum.bu kitapta önceki kitabından farklı olarak günlük kalori miktarı 1200 olsun 3 gün 1200 kalori alıp 4.gün 500gr artırın diyor böylelikle vücut yoksunluk duygusuna girip metabolizmayı yavaşlatmazmış.sporuda 3 gün 1 saat 4. gün 20 dk yapın diyor.oysakı önceki kitabında hiç kalori hesabı yapmayın tamamen bedeninize güvenin diyordu.kendisiyle çelişiyor gibi geldi bana.kitabı okuyan varmıbenim kafam karıştıkalori hesabıyla uğraşmak bana zor geliyor
 
Mesaj Linki

--------------------------------------------------------------------------------

nil gün ise her acıktığımızda yumruk kadar yiyin diyor.topraktan gelenle hayvandan gelen besinleri bir arada yemeyin diyor.ve spor yapın diyor.yalnız sporu yediklerinizi yakmak için değil bedeninizin kimyasını değiştirmek için yapın diyor.nil günün kitabından çok faydalandım zamanında ama düşünüyorum hiç bir çaba harcamadan doğuştan ince olan insanlar zayıf olacağım diye spor yapmıyor.topraktan gelenle hayvandan geleni ayırarak yemiyor.ahmet marankinin de tvde yeme konusunda aynı görüş belirttiğini duydum.bu konuları tartışalım kızlar.

--------------------------------------------------------------------------------
 
kimsenin bir fikri yok herhalde ben zayıflayınca bana nasıl yaptın diye sormayın o zaman:dilcikar:
 
Selamun Aleyküm

evet aslında bu söylenilenlerin hepsi mantıklı.Özellikle sıkı diyetler sonrasında geri alınan kilolar su götürmez bir gerçek.Eğer verdiğiniz kilolarırınızı almak istemiyosanız ömür boyu bi şekilde yediklerinizden kısmak zorundasınız.Ne acıdırki buna hiç bi insanın nefsi takat yetiremez.O zaman neden kendimize hem bedensel hem ruhsal bu denli işkenceler ediyoruz bu noktada tartışılır.Ama yine hem beden hem ruh sağlığımız için zayıflamak da sart:)

Yani kısacası bu zayıflama maratonunda karma karışık bi süreç bizleri bekliyor.En iyisi su olsa gerek;her konuda olduğu gibi herkese kulak verelim ama elde ettiğiniz tum bilgileri kendi süzgecimizden geçirelim.Çünkü hiç kimse bizi bizden iyi tanıyamaz.Genele sunulan her bilgi çoğu zaman tek başına bir kişinin işine yaramayabilir.Sonuçta siz istisna olabilirsiniz.


Sibel 80 ben nacizane fikirlerimi paylaştım eğer zayıflarsan bana nasıl zayıfladığını sölücekmisin:)
 
ay bi türlü yükleyemedim... hep ana sayfaya geri dönüyo... biri bana gönderebilirmi aceba?
 
X