İlköğretim Yorum ve Soruları Okul Seçimi

TATOSH

yuvasina asik 🤲❤
Kayıtlı Üye
12 Haziran 2007
4.523
783
Çocuklarımız ailemiz içindeki en önemli bireyler. Her ailede onların özel bir yeri, söyleyecek sözleri ve dileriz ki bu sözlere değer verip dinleyecek ebeveynleri var. Çocuğunuz dünyaya geldiği zaman, başka bir meslekde eşi görülmemiş, günde 24 saat süren bir işi üstlenmiş olursunuz annelik. Beyler için de iş sonrası zamanlarını zevkle adayacakları yeni bir meşgale. Ama, anne olmak hep ön planda gelir ve hakkında yığınlarca söz söylenir. Annelik yapmayı kısaca tanımlamak istersek: mutlu ve aklı başında insanlar yetiştirmek için bilimin çocuk psikolojisi konusundaki bütün verilerinden, oradan buradan gelmiş demeden, şefkatli ve sevecen bir tutum içinde yaralanmak” diyebiliriz. Anne-baba olmuş bütün dinleyicilerimiz kabul edecektir ki, çocuk yetiştirmek güç ve karmaşık bir iştir. Şunu da kabul edersiniz ki yine dünyanın en mutluluk getiren, huzur veren en tatlı uğraşlarından biridir. Bir anne-babanın dünyaya ve öncelikle kendisinine sunacağı en büyük armağan, mutlu ve güzenli, dengeli, sağlıklı yetiştirilmiş çocuklardır. Ebeveynlik, duygusallığın bilimsel verilerle birleştirmeyi gerektirir. Her birimize, eğitimini aldığımız her hangi bir uzmanlık için birer belge tutuşturular ama, bu güne kadar “Artık sen anne yada baba olabilirsin” denilebilecek bir eğitim söz konusu değildir. Ama çocuk sahibi olan ailelere “Annelik-babalık konusunda her nekadar sana bir şey öğretmemiş olsak da hadi becer bakalım, hem de elinden gelenin en iyisini yap!” der ve çıkarlar işin içinden. Hele hele anne olmak, özel bir tür psikolog olmak ve de özel bir tür öğretmen olmak demektir. Normal öğretmen ve psikologların işleri normal olarak mesai sati bitiminde sona erer. Her gün belirli saatlerde çalışır ve hafta sonları tatil yaparlar. Üstelik dostlar bir de yıllık izinleri vardır. Dünyada, annelik denilen ve çocuk psikologluğu ile öğretmenliği birleştiren 24 saat süreli uğraş kadar zor bir iş daha yoktur. İnanmıyor musunuz? Öyleyse henüz çocuk sahibi olmamışsınız demektir. Biz anne veya baba olanlarla bu dünyanın en ciddi ve zor işi hakkında konuşurken, henüz çocuk sahibi olmayan dinleyicilerimizin açık gözlülük edip şimdiden, cephanelerini toplamak için kulak vermelerini rica ediyoruz. Değerli veliler, okullar açılıyor. Kayıtlar hızla devam ediyor. Yavrularını bu sene anaokuluna yada birinci sınıfa kaydettirecekler veya okul değiştirecekler o kapı senin bu kırtasiyeci benim koşuşturuyorlar. Peki bu pek değerli çocuklarımızı yeni cici okullarına kaydettirirken nasıl bir seçime tabi tutacağız? Yani Nasıl Bir İlkokul Seçeceğiz? Çocuk için okula başlamak, yeni bilgiler edineceği yeni bir dünyaya girmek anlamını taşır. İlkokula atılan bu ilk adım öğrenme ve sosyal yönünün yanı sıra duygusal açıdan da bir çağın başlangıcı demek. İlkokul eğitimi "temel eğitim" olarak tanımlandığına göre, bu dönem birçok alanda temellerin atıldığı çok önemli bir dönem. Bu önemli dönemin başlangıcında alınacak bilinçli kararlar, çocuğun öğrenim yaşantısına ait yazgısını belirleyeceği için, ayrı bir önemi gerektirir. Bu döneme özgü en önemli karar, çocuğun gideceği ilkokulun seçilmesi aşamasında verilecek kararlardır. Ailelerin ilkokul seçimine yönelik kararlarında etkin olan iki boyut vardır. Bunlardan ilki çocuk, diğeri ise aile boyutudur. Bu çok genel anlamda ilkokulun özelliklerinin, çocuğun ve ailenin beklentilerine ve özelliklerine uygunluğu prensibini içerir. İlkokul seçiminde, çocuk boyutuyla ifade edilmek istenen, çocuğun gideceği okulu kendisinin seçmesi demek değildir. Bu yaştaki çocuk böyle önemli bir kararı alabilecek sosyal ve zihinsel olgunlukta değildir. Çocukların fikirleri alınabilir ancak son karar ailenin olmalıdır. Burada çocuk boyutuyla vurgulanmak istenen, okul seçimi sırasında ilkokulun yapısının, çocuğun özelliklerine ve ihtiyaçlarına cevap verip vermeyeceğinin tespit edilmesidir. İster çocuk açısından ister aile açısından düşünülerek bu seçim yapılma yoluna gidilsin izlenecek ilk ve en temel yol, ailenin mevcut ilkokullar hakkında bilgilenmesidir. İlkokula başlamak ve ilkokul seçimi, tesadüfe bırakılamayacak kadar, özenli bir araştırmayı gerektirir. Çevrenizdeki okulları araştırın, içlerinden en iyi şartlara sahip olanları tercih etmeye gayret edin. Aileler, çocukları hakkında en net bilgilere sahip olan bireyler olarak, çocukları için en doğru seçimi yapacaklardır. Örneğin; çocukluğundan beri bireysel olarak desteklenmeye ve yoğun bir ilgi görmeye alışmış bir çocuk için, seçilecek ilkokul sınırlarındaki çocuk sayısının düşük olması, ailenin tercih nedeni olabilir. Sınıflardaki öğrenci sayısı göz önünde bulundurulmalıdır. Okulların fiziksel yapıları, yeterlilikleri önemlidir. Bahçesi, sıraları, labaratuvarları, bilgisayar kullanma imkanları, spor salonları, okulun sosyla faaliyetler verdiği önem gibi unsurlar göz önünde tutulmalıdır. Çocuğunuzu kaydettirmeyi düşündüğünüz okulların sınıf ve bahçelerini gezin. Duvarlardaki panoları inceleyin. Geçmişte yapmış oldukları çalışmaları gözlemleyin. Okul idarecilerinin ve öğretmenlerinin tutumlarına dikkat edin. Eğer çocuklarınızın önünde sigarasını rahatlıkla içebilen bir idareci yada öğretmenle ile karşılaşırsanız oradan arkanıza bile bakmadan uzaklaşın. Okul kadrosu ile tanışıp, iyi ilişkiler kurmaya çalışın. Öğretmeninizi mutlaka tanıyın, kendiniz tanıtın, çocuğunuz hakkında bilgiler verin, ama işlerine de fazlaca müdahale etmeyin. Eğitim bir güven işidir ve anne-babalar eğiticilerine güvenmelidir.

t.gif
a.gif
t.gif
o.gif
s.gif
 
X