Türkiye Psikiyatri Derneği Ruh Sağlığı ve Medya Çalışma Birimi Koordinatörü Doç. Dr. Burhanettin Kaya, “tükenmiş” bireylerin bulunduğu ortamlarda, bu sürecin diğerlerini de etkileyebildiğini ve onların da tükenmişlik yaşamalarını kolaylaştırdığını bildirdi.

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi de olan Doç. Dr. Kaya, “tükenme” kavramının, yorgunluk, hayal kırıklığı ve işi bırakmayla karakterize bir durumu tanımlamak için kullanıldığını söyledi.

Yapılan çalışmalara göre tükenmişliğin, sağlık çalışanlarında diğer meslek gruplarına göre daha fazla olduğunu, ancak bunun her meslek grubunda görülebileceğini belirten Kaya, şu bilgileri aktardı:

“Tükenmişlik, duygusal tükenmişlik, duyarsızlaşma ve azalmış başarı duygusu olmak üzere üç ayrı biçimde yaşanabilir. Bu değişiklikler işe bağlı tutum ve davranışlarda değişikliklerle kendini gösterebilir. Tükenmişliğin temel özellikleri enerji kaybı, motivasyon eksikliği, diğerlerine karşı negatif tutum ve aktif olarak geri çekilmeyi içerir. Bunun yanı sıra fiziksel tükenme, kronik yorgunluk, çaresizlik, ümitsizlik, negatif bir kendilik algısı, duygusal ve zihinsel tükenme de tükenmişliğin göstergelerindendir.”

Dört evresi var

1. Evre: Yüksek Beklenti

Tükenmenin dört evresi olduğunu ancak bunun kişinin bir evreden diğerine geçtiği kesintili bir süreç şeklinde değil, birbiri içine geçmiş süreçler şeklinde kendini gösterdiğini anlatan Kaya, “İdealistik Coşku Evresi” olarak tanımlanan birinci evrede yüksek bir umut, enerjide artma ve gerçekçi olmayan boyutlara varan mesleki beklentiler sergilendiğini söyledi.

Bu evrede kişi için mesleğinin her şeyin önünde olduğunu, uykusuzluğa, gergin çalışma ortamlarına, kendine ve yaşamın diğer yönlerine zamanını ve enerjisini ayıramayışına karşı üstün bir uyum sağlama çabası ortaya konulduğunu belirte

2. Evre: Durağanlaşma

Doç. Dr. Kaya, ikinci evrenin ise “durağanlaşma” olarak tanımlandığını bildirdi.

Bu evrede artık istek ve umutta azalma yaşandığını, kişinin, mesleğini uygularken karşılaştığı güçlüklerden, daha önce umursamadığı ya da yok saydığı bazı noktalardan giderek rahatsız olmaya başladığını ifade eden Kaya, iş dışında bir şey yapmamanın giderek sorgulandığını dile getirdi.

3. Evre: Engellenme

“Engellenme” diye tanımlananan üçüncü evrede, kişinin insanları, çalışma sistemini, olumsuz çalışma koşullarını değiştirmenin ne denli zor olduğunu fark ettiğini, aşırı bir engellenmişlik ve hayal kırıklığı duygusu yaşadığını bildiren Kaya, “Hasta bu durumda uyum sağlamaya odaklı savunma ve başa çıkma çabalarını harekete geçirir. Kullandığı uyum bozucu savunmalar ve başa çıkma stratejileri ile tükenmişliği daha da ilerletir. Giderek kendini geri çekme, kaçınma şeklinde bireyin kişisel özelliklerine da bağlı olan davranışlar gözlenir” diye konuştu.

4. Evre: Apati

Kaya, “Apati” denilen dördüncü evrede ise tepkisizliğin hakim olduğunu, bu evrede duygusal kopma, duyarsızlaşma, donuklaşma, derin bir inançsızlık ve umutsuzluk gözlendiğini anlattı.

Hastanın bu dönemde mesleğini ekonomik ve sosyal güvence için sürdürdüğünü ancak zevk almadığını, böyle bir durumda iş yaşamının kişi için bir doyum ve kendini gerçekleştirme alanı olmaktan uzak bir yer haline geldiğini anlatan Kaya, hastanın sıkıntı ve mutsuzluk veren bir ortamda bulunduğunu söyledi.

Stresli iş tüketiyor

Özelikle acil servislerin çalışma koşulları gereği sıklıkla fiziksel dikkat gerektiren, çalışanlar için sürekli merhamet, sempati ve acıma için ağır yük oluşturan yerler olduğuna dikkati çeken Kaya, bu ortamda çalışmanın yarattığı stresin kişiyi duygusal açıdan güçsüzleştirdiğini ve tükettiğini aktardı.

Doç. Dr. Burhanettin Kaya, destek sistemlerinin olmamasının da tükenmişliği artırdığını, işe devamlılığın ve üretkenliğin azalmasına yol açtığını ifade ederek, “Tükenmişlik ‘bulaşıcı’ bir durumdur. Tükenmiş bireylerin bulunduğu ortamlarda bu süreç diğer bireyleri de etkileyebilmekte ve onların da tükenmişlik yaşamalarını kolaylaştırmaktadır” diye konuştu.