Kategori: Sağlık

  • Kaş Dökülmesinin 6 Nedeni

    Kaş Dökülmesinin 6 Nedeni

    Kaş ve kirpik güzelliği en önemli güzellik ölçütlerindendir.Bu nedenle kaşlarda ve kirpiklerde meydana gelen dökülme kişiyi çok üzer. Kaş dökülmesinin 6 nedeni makalemizde kaş dökülmesine yol açan faktörlere yer verdik.

    Trikotilomani (saç yolma hastalığı)
    Bu rahatsızlık, kişinin psikolojik durumu ile ilgilidir. Trikotilomani bir dürtü denetim bozukluğudur. Hastalık genelde çocukluk ya da ergenlikte başlar. Kişi istemli veya istemsiz olarak kendi saçını, kaşını veya kirpiğini yolar.

    Blefarit:
    Blefarit, normalde deride bulunan bir bakterinin aşırı çoğalmasının yol açtığı göz kapağı iltihabıdır. İltihaba yol açan, bir diğer neden ise göz kapağının, yağ bezleri ve hatta alerji yüzünden tıkanmasıdır. Bu gibi durumlarda göz kapaklarında kızarma veya kaşıntı görülebilir. Bazen de göz kapağında şişmeye de neden olabilir. Blefarit bakterisi, tamamen yok edilemez, fakat kontrol altına alınabilir.

    Alopesi areata:
    Alopesi areata, saç kaybına neden olan, bağışıklık sisteminin bozukluğu sonucu meydana gelen bir hastalıktır.Alopesi areata hastalığında, bağışıklık hücreleri kıl köklerine saldırırlar ve bunun sonucunda vücuttaki tüyler dökülmeye başlar. Bu hastalık, bedendeki tüm bölgelerdeki kılların dökülmesine yol açabileceği gibi, kaş, sakal, kirpik ve saç gibi yalnızca tek bir alanda da etkili olabilir.

    Tiroid hastalığı
    Tiroid bezlerinin aşırı aktif veya normal seyrin altında çalışması da kirpik dökülmesi nedenleri arasında yer alır. Aşırı aktif tiroidde vücut fazla ısıyı tolere edemez, uyku güçlüğü, kilo kaybı, alt boyunda şişme ve baş ağrısı meydana gelir.
    Diğer yandan inaktif tiroidde ise soğuğa karşı dayanıksızlık, kuru cilt, kabızlık ve kilo alma belirtileri görülür.
    Bu durumda saçta ve kaşta, dökülme incelme, kuruma ve kırılma görülür.

    Kemoterapi
    Kemoterapi ilaçları saç folikülleri dahil vücuttaki büyüyen tüm hücreleri hedef aldığından, kanser tedavisinde, kirpikler, saç ve tüm bedendeki kıllarda dökülme meydana gelebilir. Kemoterapi tedavisinden sonra, kıllar tekrar eski haline döner.

    Maskaranın yan etkileri
    Hindistan’da Silonie Sachdeva ve Dayanand Medical College Dermatoloji Anabilim Dalı, madarozis hastaları üzerinde yaptığı incelemede, bunlardan bir kısmında rimele karşı alerji gelişip, kirpikte dökülmeye sebebiyet verdiği, diğer hastalarda ise maskarayı özellikle su geçirmez rimelleri temizlerken kirpiklerinde zayıflama meydana gelip zamanla dökülmeye yol açtığı saptanmıştır.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir

  • Dil Şişmesi Nedenleri, Belirtileri Ve Tedavisi

    Dil Şişmesi Nedenleri, Belirtileri Ve Tedavisi

    Enfeksiyonlar, alerjiler, yaralanmalar, metabolik bozukluklar, genetik sorunlar sonucunda dilde şişme meydana gelebilir. Dil şişmesi nedenleri, belirtileri ve tedavisi bu konu hakkında bilgiler verdik. Dil şişmesinde dilin bir kısmında yahut tamamında şişme görülür. Normalde, şişmiş dil ciddi bir soruna işaret etmez, ancak, istisnai olarak dil şişmesi ciddi bir durumun göstergesi olabilir. Size önerimiz diliniz şiştiğinde ihmal etmeyip, bir doktora görünün.
    Dil şişmesi neden olur?
    En yaygın nedenleri
    Çok sıcak şeyler yemek veya içmek
    Sigara içmek
    Aşırı alkol tüketici
    Baharatlı gıdalar
    Yanlışlıkla dilini ısırmak
    Diş teli kullanımı
    Dile takılan piecing de enfeksiyona neden olup, şişme yapabilir.

    Çeşitli enfeksiyonlar
    Bu enfeksiyonlardan bazıları
    Frengi
    Strep enfeksiyonu
    Herpes(uçuk)
    Pamukçuk gibi mantar enfeksiyonları

    Alerjik reaksiyonlar
    Alerjik reaksiyonlar dil şişmesinin en sık karşılaşılan nedenidir. Dil şişmesine yol açan alerjiler şunlardır:
    Böcek ısırığı veya arı sokması
    Penisilin / kodein gibi herhangi bir ilaca karşı gelişen alerjik reaksiyon
    Belirli besin öğeleri veya besin öğeleri içinde bulunan maddeler
    Anafilaktik reaksiyon (genellikle ciddi ve şiddetli bir alerjik reaksiyon)

    Dil şişmesinin diğer nedenleri
    Akromegali hormonal bir bozukluğun adıdır. Bu hormon bozukluğunda büyüme hormonu aşırı salgılanır ve bedendeki dokularda şişme, genişleme meydana gelir.
    Down sendromu gibi genetik bozukluklar
    Hipotiroidi
    Hipofiz bezi sorunu
    Dil kanseri (ABD’de yıllık 10.000’in üzerinde dil kanseri vakası rapor edilmiştir, erken teşhis durumunda başarıyla tedavi edilebilir
    Pernisiyöz anemi kırmızı kan hücrelerinin seviyesinin düşmesine neden olan ve böylece vücudun B12 emilimini gerçekleştirmekte başarısız olduğu bir hastalıktır.
    Anjioödem, mukoza dokusu ve submukozal dokuda aşırı şişmeye yol açar.
    Durum çok ağır olarak kabul edilir ve genelde kalıtsaldır.
    Anjiyoödem, aynı zamanda hipertansif ilaçlarının bir yan etkisi olarak da ortaya çıkabilir.
    Şişlik ve damak iltihabı lingual papilitisten de kaynaklanabilir. Ayrıca damağınızın kırmızıya dönmesine de neden olur. Durum, özellikle gece süresince, dil şişmesi ile sonlanır.

    Dil şişmesinin belirtileri
    Dil lezyonları
    Konuşurken , su veya diğer herhangi bir içecek içerken, bir şey çiğnerken, yutarken problem yaşama
    Dilde veya ağız çevresinda ağrı
    Ağız veya dilde yanma hissi
    Dilin renginde farklılaşma(koyu renge dönme)
    Yüksek ateş
    Şiddetli başağrısı
    Dildde kanama

    Dilde alerjik reaksiyonların neden olduğu şişme varsa, semptomlar şunlardır:
    Karın ağrısı
    Öksürük
    ishal
    hapşırma
    kusma

    Şişmiş dilde yaşamı tehdit eden bir hastalık veya bir sorun varsa belirtiler şöyledir:
    Kanlı öksürük
    Bir şey yutmakta sorun yaşama
    Boğazda sıkılma hissi
    Şiddetli döküntüler
    Boğaz ve ağızda tahriş
    Mide bulantısı

    Dil şişmesi nasıl geçer?

    Alerjiden dolayı şiştiyse
    Dil şişmesinin nedeni herhangi bir gıdadan kaynaklı alerji ise, hasta bu gıda maddelerinin tüketmeyi bırakmalıdır.
    Doktor, acil bir durumda uygun bulursa epinefrin enjeksiyonda uygulayabilir.

    İlaç kaynaklı şişme
    Şişmenin nedeni düzenli kullanılan herhangi bir ilaç ise, hasta bu ilaçtan vazgeçmeli ve alternatif ilaç için doktoruna danışmalıdır. Enfeksiyon kaynaklı şişmeler antibiyotikle tedavi edilebilir.

    Evde yapılan ilaçlar
    Ev ilaçları da dil şişmesine deva olabilir.
    Yumuşak uçlu diş fırçasıyla dili fırçalamak dil şişmesi kaynaklı ağrıyı alabilir.
    Şişmiş dil üzerine biraz şeker koymak da ağrı kesici vazifesi görecektir.

    Yinede, yapmanız gereken en iyi şey diliniz şiştiğinizde derhal bir doktora başvurmaktır.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir

     

  • Sarımsak Yağı Kulak Çınlamasına İyi Gelir mi?

    Sarımsak Yağı Kulak Çınlamasına İyi Gelir mi?

    Her insan hayatında en az bir kez kulak çınlamasıyla karşılaşmıştır. Sarımsak yağı kulak çınlamasına iyi gelir mi? makalemizde bu konu hakkında bilgiler verdik.
    Tinnitus olarak da bilinen kulak çınlamasında kulakta çın tonunda giden bir ses duyulur ve bu durum bir süre sonra kişiyi çok rahatsız eder.
    Kulak çınlaması, üst solunum yolu enfeksiyonları, kulak kirinin kulağı tıkaması, vitamin ve mineral eksiklikleri, kulak kemik değişiklikleri (anormal kemik büyümesi), yaşa bağlı işitme kaybı, kulakta yaralanma veya enfeksiyon,yüksek veya düşük tansiyon, şeker hastalığı ve dolaşım sistemi bozukluğu gibi nedenlerden kaynaklanabilirr.

    Sarımsak yağı, antibakteryal, antiviral, anti-patojen ve anti-enflamatuar yani iltihap önleyici özellikleri sayesinde bakteri ve çeşitli hastalıkların yol açtığı kulak çınlamasından kurtulmanızda büyük rol oynar ve kulak çınlaması için bilinen en etkili doğal çözümlerdendir.

    Kulak çınlaması için sarımsak yağı nasıl kullanılır?
    Her gece yatmadan önce çınlayan kulağınızın deliğine 3 damla sarımsak
    yağı damlatın, bir süre o pozisyonda bekleyip, kulağın yağı iyice çekmesini bekleyin.

    Evde sarımsak yağı nasıl yapılır?
    Sarımsak yağını aktarlardan hazır alabileceğiniz gibi evde kendiniz de yapabiirsiniz.
    1 diş sarımsağı rendeleyin, içine yarım yemek kaşığı saf zeytinyağı katın ve ikisi karıştırıp kaynatın. Ilımaya bırakın.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

  • Mikroçip teknolojisi, tüp bebekte başarıyı artırıyor!

    Mikroçip teknolojisi, tüp bebekte başarıyı artırıyor!

    Mikroçip teknolojisi, tüp bebekte başarıyı artırıyor!

    Erkek kaynaklı kısırlıkların çözümü içi günümüzde oldukça çeşitli yöntemler geliştirilmiştir. Bu yöntemler oldukça etkin ve başarılı şekilde uygulanmaktadır. Bu yöntemlerin başında tüp bebekte başarı şansını neredeyse 3 kat arttıran ve toplum arasında çip bebek, şeklinde ifade edilen mikroçip yöntemi gelmektedir.

    Amerika’da Harvard Üniversitesi’nde geliştirilen mikroçip yöntemi, günümüzde erkek kısırlığı için devrim olarak kabul edilmektedir. Mikroçip yöntemi günümüzde birçok tüp bebek merkezinde uygulanmaktadır. Ülkemizde de başarılı tüp bebek merkezlerinde uygulanan bu yöntem, erkek kısırlığı sorununda yüz güldürücü sonuçlar elde etmemizi sağlıyor.

    Mikroçip nedir?

    Mikroçipler; erkeklerde söz konusu olan sperm sayı azlığı sebebiyle üretilmektedir. Biyoteknoloji alanında dünyayı değiştirdiği düşünülen 35 bilim insanı tarafından geliştirilen bu yöntem sayesinde spermler arasından en sağlıklı ve kaliteli hücreler tespit edilebiliyor. Bu sayede de döllenme şansı oldukça yükseliyor. Erkek adayda yetersiz sperm sayısı olsa dahi, bu yöntem sayesinde gebe kalma şansı muhafaza ediliyor. bknz: Mikro çipli tüp bebek tedavisi

    Mikroçip yönteminde spermlerin doğal ortamda döllenirken geçtiği aşamalar ve sergiledikleri davranışlar taklit ediliyor. Doğal ortamında sperm hücreleri, kadın adaya ulaştıktan sonra mikro kanallarda yarışarak yumurtaya ulaşmaya çalışmaktadır. Bu aşamada zayıf olan spermler elenmekte ve gebelik gerçekleştirememektedir. Bu sebeple de en iyi ve kaliteli spermin yumurta ile buluşturulması gerekmektedir.Mikroçip yöntemi de bu aşamada devreye girer. Baba adayından temin edilen sperm hücreleri; aralarından en iyisi tespit edilerek yumurta ile döllenmesi sağlanır.

    Bu aşamada mikroçip yöntemi süzgeç görevi üstlenmektedir. Bu aşamada kaliteli ve daha az kaliteli olan spermler iki alana toplanmaktadır. DNA’sı iyi olan ve dölleme kabiliyeti en yüksek olan spermler diğer spermlerden farklı alana toplandığı için kalitesiz sperm seçme riski ortadan kalkıyor.

    Bu sayede kaliteli ve DNA’sı iyi spermler anne adayının rahmine transfer ediliyor. Bu embriyolar beşinci güne kadar ulaşabiliyor. Bu sayede de blastosist embriyoların transfer edilmesi sağlanıyor. Bu şekilde de gebelik şansı 2-3 kat arttırılmış oluyor.

    Mikro çipli tüp bebek tedavisi nasıl uygulanmaktadır?

    Tüp bebek tedavisi ile çiftlere tıbbi açıdan yardımcı olunarak çocuk sahibi olmaları amaçlanmaktadır. Bu amaçla da ilk olarak anne adayına yumurta sayısını arttırmak amacıyla ilaç tedavisine başlanır. Bu sayede normalde bir defa yumurta üreten kadın, ilaç tedavisiyle daha fazla yumurta üretmeye başlar. Ancak bu aşamada kalitesi kötü spermler kullanılırsa, ne kadar yumurta elde edilirse edilsin gebelik gerçekleşmeyebilir. Buna yol açan da vücudun kötü kalitedeki spermlerin geçişine izin vermemesidir. Ancak mikroçip yöntemi sayesinde embriyo transferinde kaliteli spermler kullanılmaktadır. Bu sayede de yumurta ve sperm buluşarak gebeliği oluşturmaktadır.

  • Sigara ve burun estetiği

    Sigara ve burun estetiği

    Rinoplasti, estetik cerrahide en sık uygulanan ameliyatların başında gelmektedir.  Bu ameliyat, yüzün tam ortasındaki bir yapıya müdahaleyi gerektirdiği için kişilerin güzelleşmek ve kendilerine olan güvenini arttırmak adına başvurdukları en önemli operasyonlardan biridir.

    Bu ameliyatı olmaya karar veren hastalar istedikleri sonuca varmak için hekim seçiminde ve operasyonun başarısında çok hassas davranmaktadırlar. Ancak bilinmelidir ki iyi bir sonuç için doğru hekim seçimi kadar önemli olan başka bir nokta da hastaların operasyon öncesi ve sonrası dikkat etmeleri gereken hususların olduğu gerçeğidir.

    Bunlar; ameliyat öncesinde kan sulandırıcı ilaçlar ve gıdalar tüketmemek, yakın zamanda yoğun güneş ışınına maruz kalmamak, alkol tüketmemek, mens dönemini göz önünde bulundurmak gibi bazı faktörler olsa da en önemlisi ve üzerinde durulması gereken nokta sigaradan uzak durulmasıdır.

    Sigara toplumda sıklıkla bilinen kanser yapıcı etkisi, kalp damar tıkanıklıklarında başrol üstlenmesi dışında cilt için oldukça zararlı etkileriyle bilinmekte ve burun estetiği için pek de istenilmeyen bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Burnun iskeletini ne kadar güzel yaparsanız yapın onu örten bir cilt tabakasıdır ve onun ne kadar sağlıklı olduğu yaptığınız ameliyatın başarısı için oldukça belirleyicidir.

    Rinoplasti en komplike estetik ameliyatların başında gelir. Ameliyat sonrasında sigara içmeniz halinde burnunuzda sigara dumanı ödemi arttıracak ve kılcal damarlara zarar verebilecek bu durum da, ameliyat sonrası kanamaya, şişlik ve ödemin geç dağılmasına, morluk var ise bunların kalıcı hale gelebilmesine yol açabilecektir.

    Sigaranın, cildin esnekliğini ve kalitesini sağlayan elastin lifler üzerinde olumsuz etkileri vardır. Ameliyat öncesinde, sigara etkisi altında kalmış olan cildin yapısı bozulabilmektedir. Ameliyat sonrasında ise yaraların iyileşmesini zorlaştırmakta ve geciktirmektedir. Ayrıca sigara kullanımı cilt ve cilt altındaki kan dolaşımını olumsuz etkileyerek burnunuzu şekillendirmek adına konulan yumuşak doku ve kıkırdak parçalarının incelmesine yol açabilmekte ve alınacak iyi sonucun önüne geçebilmektedir.

    Yapılan araştırmalar, estetik ameliyat olan hastaların yarıdan fazlasının sigarayı yaşamlarından çıkarma kararı aldıklarına dikkat çekiyor. Hayatınızdan sigarayı tamamen uzaklaştıramıyorsanız ameliyat öncesi en az 10 gün, ameliyat sonrasında ise en az 1 ay süreyle sigara içmemenizi öneririm.

    Op.Dr.Muhammet DİLBER
    Nose Estetik “Estetik Burun Ameliyatları”
    www.noseestetik.com , www.muhammetdilber.com

    Op.Dr.Muhammet Dilber Facebook 
    Op.Dr.Muhammet Dilber twitter

    İlgili yazıları ;

    – Burun estetiği ile birlikte yapılan operasyonlar 
    – Burun şekli nefes almayı etkiler mi ?
    – Doğal burun estetiği
    – Burun operasyonu öncesi öneriler
    – Burun estetiği operasyonlarında doğru zaman ?

  • Kanda Sodyum Eksikliği Belirtileri Nelerdir?

    Kanda Sodyum Eksikliği Belirtileri Nelerdir?

    Sodyum, kan basıncını düzenlemek ve kas, sinir hücrelerinin düzgün çalışmasını sağlamak için vücudumuz için gerekli bir elektrolittir. Sodyum eksikliği belirtileri nelerdir? makalemizde bu elektrolit hakkında bilgiler verdik. Kandaki sodyum seviyesi normalde 135 ve 145 mEq / L arasında değişir. Aşırı hidrasyon (susuzluk), yanıklar, ishal ve kusma gibi çeşitli faktörler sodyum düzeyinin normalin altında düşmesine neden olabilir, bu duruma hiponatremi denir. Sodyum eksikliği belirtilerini tanımak çok önemlidir, çünkü sodyum seviyesi dengelenmezse iş ölüme kadar gidebilir.

    Gastrointestinal sorunlar
    Düşük sodyumun belirtilerinden biri de mide ve bağırsaklar ile ilgili yaşanan rahatsızlıklardır. Bu durum iştahsızlık, bulantı ve kusma gibi semptomlarla seyr edebilir. Sodyum oranı düşük kişide kusma gerçekleşirse, hiponatremi daha da kötüleşmeye devam edecektir.

    Kognitif bozukluk
    Azalmış sodyum düzeyleri zihinsel bulanıklığa da yol açabilir. Vücuttaki dokuların çoğu hiponatremi nedeniyle genişleyen doku hücrelerini tolere edebilir, ancak beyin artmış hücre boyutunu telafi edemez. Bu değişimden çok etkilenip, beyinde çeşitli fonksiyon bozuklukları meydana gelebilir. Disfonksiyon, baş ağrısı, uyuşukluk, yorgunluk ve kafa karışıklığı gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Durum kötüleşirse, kişide aşırı sinirli bir hal ve halüsinasyonlar yaşanıp, ölüme kadar varan ciddi sorunlar ortaya çıkabilir.

    Kasla ilgili problemler
    Kandaki sodyum düzeyinin düşüklüğü vücuttaki kasları da olumsuz etkileyen belirtilere neden olabilir. Bu semptomlar arasında spazmlar ve kramplar gibi sorunlar da yer alır. Kişide düşük sodyum düzeyleri kaslarda güçsüzlük, çabuk yorulma şeklinde kendini gösterebilir. Kas zayıflığı ve  yaşanan nöbetler de sodyum eksikliğinin diğer işaretleridir.

    Belirtilerin şiddeti
    Kandaki sodyum düzeyinin düşük olmasının belirtileri durumun şiddetine bağlı olarak değişebilir. Clinical Chemistry Amerikan Derneği’ne göre sodyum düzeylerindeki hızlı bir azalma ciddi sorunlara yol açabilirken, bu elektrolitteki yavaş düşüş hiç bir problem yaşamadan da atlatılabilir. Yaş da düşük sodyum seviyesi ile bağlantılı semptomların şiddetinde önemli rol oynayabilir. Gençlerle aynı seviyedeki sodyum oranına sahip yaşlılar şiddetli belirtilerle karşılaşabilirler. Merck Kılavuzları Çevrimiçi Tıp Kütüphanesi göre, genel sağlık  durumu, kronik hastalık da sodyum eksikliğinden etkilelenip etkilenmemek de önemli ölçütlerdir.
    Sodyum oranındaki dengesizliği düzeltmek için uygun bir tedavi gerçekleştirilmezse, sodyum eksikliği belirtileri içinden çıkılmaz bir şekilde ilerleyecektir.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir

     

  • Hipoekoik Nodül Nedir, Nerelerde Görülür?

    Hipoekoik Nodül Nedir, Nerelerde Görülür?

    Tiroid bezinde görülen bölgesel şişliklere hipoekoik nodül denir. Tiroid nodülü de denilen bu rahatsızlığa ekseri yetişkinlerde rastlanır. Hipoekoik nodülde tiroid bezinde anormal kitle ve şişliklerle karşılaşılır. Hipoekoik nodül nedir, nerelerde görülür? makalemizde bu nodül hakkında bilgiler verdik.

    Hipoekoik lezyon nerelerde görülebilir?
    Meme Lezyonları: Hipoekoik meme lezyonu, fibroadenom denilen iyi huylu tümör veya meme kisti olabilir. Ultrasondan bakıldığında lezyon normal görünmüyorsa mesela ucunda koyu gölgelenme varsa, kalsifiye noktalara sahipse, ve diğer sıradışı şeyler gözüküyorsa, uzman hekim kanserden şüphelenebilir.

    Karaciğer Lezyonları: karaciğer hücre adenomu olarak da bilinen hepatosellüler adenom, ve karaciğer hemanjiomları, her ikiside ultrasonda hipoekoik lezyon olarak beliren iyi huylu tümörlerdir. Kansere dönüşme riskini önlemek, veya rahatsızlık veriyorsa bundan kurtulmak için karaciğerdeki tümörler ameliyatla alınabilir. Alkol tüketimi, obezite ve diyabet karaciğerde lezyon oluşumunu tetikleyen faktörlerdir. Karaciğer kanseri de hipoekoik olarak görünebilir; genellikle bilgisayarlı tomografi (BT) taraması karaciğer kanserini teşhis için yapılır.

    Prostat Lezyonlar: Prostat kanseri, ultrasonda, hemen hemen her zaman hipoekoik lezyon olarak belirir. Doktorlar, kan testi, iğne biyopsisi ya da daha fazla görüntüleme çalışmaları ile malign hipoekoik lezyonu teşhis edebilirler. Bakteriyel, fungal ya da viral enfeksiyonlar da prostatit olarak bilinen bir duruma yol açıp sanki hipoekoik lezyonmış gibi görülebilir.

    Tiroid Lezyonlar: çoğu tiroid lezyonları iyi huyludur ve görülmesi oldukça yaygındır. Tiroidleri çok veya az çalışan kişilerde tiroidde şişme meydana gelir ve bu alandaki bir hipoekoik lezyon sadece gelişmekte olan guatr veya bir enfeksiyon olduğunu gösterebilir. Otoimmün bozuklukları, Hashimoto hastalığı ile sonuçlanan tiroid etkileyebilir. Tiroid kanseri hipoekoik olabilir ve genellikle kolayca tedavi edilir.

    Böbrek Lezyonları: Hipoekoik lezyonlar da böbrekler üzerinde görünebilir ve böbrek taşı veya kistler gibi yaygındır. Her ikisi de karın ağrısına yol açar ve genellikle tedaviyi gerektirebilir.

    Hipoekoik Nodül Kanser midir?

    Tiroid nodülü olan kişilerin ilk aklına gelen ihtimal bu kitlelerin kanser kaynaklı olmasıdır. Öncelikle şunu bildirelim ki, nodülün kanserle bağlantısı ancak gerekli tetkik ve araştırmalar neticesinde ortaya çıkar. Maalesef hipoekoik nodüller kimi zaman trioid bezi kanserini işaret edebilmektedir. Troid nodülünün sebebinin kanser olma oranı %10-%20 arasında değişebilmektedir. Yani düşükte olsa ihtimal söz konusudur.
    Erken teşhis ve tedavi, iyileşme şansınızı artıracak ve hızlandıracaktır.

    Hipoekoik lezyon, karanlık bir bölgede bulunduğundan ancak ultrason muayenesi sırasında görülebilir. Bu tür anormallikler vücudun herhangi bir yerinde ortaya çıkabilir ve mutlaka kanser anlamına gelmez. Kan testleri, biyopsiler ve ileri radyolojik çalışmalar hipoekoik lezyon kompozisyonunu belirlemek için gerekli olabilir, tiroid nodüller, genelde kanserle ilgilisiz basit lezyon oluşumlarıdır.

    Ultrason muayenesi sırasında, teknisyen, değerlendirme gerektiren vücut bölgesine transduser olarak bilinen bir cihaz uygular. Transdüser bölgeye yüksek frekanslı ses dalgaları yayar, ses dalgaları bölgeye çarpıp, tekrar cihaza döner. Yankıların yoğunluğuna dayalı monitör üzerinde siyah ve beyaz görüntü biçimleri oluşur. Az yansıtıcı alanlar karanlık bölgeler olarak görünür ve hipoekoik nodüllerdir.

    Hipoekoik lezyonlar vücudun herhangi bir yerinde ve çeşitli nedenlerden ötürü oluşabilir. Uzman doktor, ultrason görüntüsüne bakarak, lezyonun kist veya tümör olup olmadığını tespit edebilir, fakat lezyonun genel görünümünden iyi ya da kötü huylu olduğunu anlayamaz.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir

  • Kol Şişmesi Neden Olur, Belirtileri Nelerdir?

    Kol Şişmesi Neden Olur, Belirtileri Nelerdir?

    Kolun (ödem) şişmesi yani inflamasyon, lenf akış rahatsızlıkların bir göstergesi olan el, kol ya da parmaklarda şişmiş görünümüne yol açan bir durumdur. Kol şişmesi neden olur, belirtileri nelerdir? makalemizde bu konu hakkında bilgiler verdik.

    1-Travma, yaralanma (kemiklerde kırık), aşırı zorlama, toksinler (zehirli maddeler, böcek ya da yılan sokması), yanık, alerji ya da romatoid artrit, karpal tünel sendromu, gut gibi kronik koşulları nedeniyle kolda iltihap meydana gelip şişmeye yol açabilir.
    2-Lenfödem veya lenfadenopati
    3-Enfeksiyon – Virüs, bakteri, protozoon ve mantarların yol açtığı enfeksiyonlar da kolda şişme nedenlerindendir.
    4-Venöz yetmezlik – dolaşım bozukluklarına bağlı kronik durumlarda (kalp, periferik damar hastalığı), yaralanma veya kol aracılığıyla gelen kanın tıkalı olması.
    5-Koldaki toplardamarda tıkanma, kanda meydana gelen pıhtılaşma
    6-Gebelikteki hormonların etkisi
    7-Sıcak ortam, özellikle yaz aylarında maruz kalına yüksek ısı.
    8-Tırnak batmasının yol açtığı enfeksiyon.
    9-Ağırlık kaldırma, halterle egzersiz yaparken kolu çok zorlama
    10- Farkında olmadan böcek tararından ısırılmak.

    Kol şişmesi belirtileri
    Kolda şişmeye çeşitli belirtiler de eşlik edebilir. İşte kol şişmesindeki olası belirtiler
    1- Koldaki şişlik anatomik bozuk bir görüntüye yol açabilir.
    Normal kolla kıyaslandığında açıkça belirgin bir fark görülür.
    2-Kolda ağrı, karıncalanma, uyuşma hissi seyr edebilir.
    3- Kaşıntı ve ciltte tahribat gözlemlenebilir.
    4- Kızarıklık ya da kolda soluk renk…
    5- Aşırı sıcak veya soğuk ve nemli bir cilt…
    6-Kas zayıflığı – kol ya da el veya parmaklarda hareket kaybı, zorlanma, kaslarda zayıflama

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir

     

  • Bademcik Taşı Neden Oluşur, Belirtileri Nelerdir?

    Bademcik Taşı Neden Oluşur, Belirtileri Nelerdir?

    Bademcikler safra kesesi, apandisit ile birlikte vücudun savunma mekanizmasının parçalarındandır. Bademcik taşı neden oluşur ve belirtileri nelerdir? makalemizde size bu konuda bilgiler verdik. Bademciklerin üzerinde kript adı verilen boşluklar bulunur, bademcik taşı ise bu boşluklarda yemek ve ölü hücre artıklarının birikmesinden meydana gelir.
    Herkesin bademciği birbirinden farklıdır. Bazı kişilerin bademciklerindeki kriptler daha derindir ve bu durum bademcik taşı oluşumuna zemin hazırlayabilir.
    Geniz akıntısı olanlarda, sinüzit hastalarında, ağzı açık uyuyan kişilerde ve kronik bademcik enfeksiyonu yaşayan kişilerde bademcik taşı ile daha sık karşılaşılır.

    Bademcik taşı (tonsil) neden oluşur?
    *Bademciklerdeki enfeksiyondan.
    *Kalsiyum, magnezyum gibi çeşitli minerallerin kriptlerde kristalleşmesi
    *Bademcik kanallardan biriken mikrop ve bakteriler
    *Tedavisi yapılmamış çürük dişler de bademcik taşının oluşumunu tetikleyebilir.

    Bademcik taşı belirtileri ise şunlardır:
    Tipik olarak bademcik taşları, bademciklerin üzerinde beyaz, sarı ve gri şeklinde görülebilir, bazı durumlarda bu taşlar bademcikler içinde gizli kalıp fark edilmeyebilir.
    Boğaz ağrısı ya da boğazda hassasiyet
    Bademciklerde kızarıklık
    Bademcikler üzerinde beyaz veya sarı lekeler
    Boğazda ağrılı kabarcıklar
    Ses kısıklığı veya ses kaybı
    Baş ağrısı
    İştah kaybı
    Kulak ağrısı
    Yutma güçlüğü ya da ağız yoluyla nefes
    Boyun ya da çene bölgesinde şişmiş bezler
    Ağız kokusu

    Bademcik taşları nasıl önlenir?
    *Yemeklerden 5 dk sonra dişlerinizi ve dilinizi fırçalamayı ihmal etmeyin.
    *Su ile seyrelttiğiniz oksijenli su ile ara ara gargara yapın.
    *Günde 2-2,5 lt su içmek de boğaz çevresindeki gıda parçalarını temizleyecek bademcik taşı oluşumunu engelleyecektir.
    *Süt ve süt ürünlerini aşırı tüketmekten uzak durun.
    * Alkol diüretik özellikte olduğundan ağız kuruluğuna yol açar, alkoli hayatınızdan çıkarın

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir

     

  • Karaciğer Temizleme Kürü İçin 4 Tarif

    Karaciğer Temizleme Kürü İçin 4 Tarif

    Karaciğer vücudumuz için en önemli organlardan biridir. Karaciğer temizleme kürü için 4 tarif makalemizde karaciğerinizi toksinlerden arındıran detoks tarife yer verdik. Karaciğeri 500’den fazla fonksiyonlarından sorumludur, karaciğer metabolizması, bağışıklık sistemi, sindirim sistemi ve detoksifikasyon sistemi üzerinde temel rol yapar.
    Karaciğer kanda filtreleme işlevi görerek, toksinleren kurtulmanıza yardımcı olur.Karaciğer, toksistten ve hücresel hasardan korumak, kanı temizlemek için 2 şekilde vazife görür. Toksinler vücut dokularına zarar verebilen maddelerdir. Bu madde, ağır metaller, serbest radikaller ve metabolik kalıntılar gibi cisimlerdir. Toksinler gıda, su ve hava yoluyla vücudunuza girebildiği gibi kimyasal işlemler yoluyla vücut tarafından da üretilmektedir.

    Margarin, kanola yağı, mısır yağı ve fıstık yağı içeren işlenmiş gıdalar, kızarmış yiyecekler, organik olmayan hayvansal besinleri çok sık tüketmek zamanla karaciğerde toksin birikmesine yol açar ve bu organa büyük zarar verir.

    Beyaz ekmek, beyaz makarna, şekerli içecekler, ve abur cubur, şekerleme gibi işlenmiş karbonhidrat besinlerde vücuda şeker yüklemesi yapar ve şeker seviyesini stabil tutmak için karaciğerin üzerine ekstra yük bindirir. Bunun sonunda karaciğer zamanla yorulup, iyi çalışamaz duruma gelir.

    1.Tarif
    Malzemeler
    1 pancar
    1 havuç
    Kabuğu oyulmuş 1 limon,
    1 avuç maydanozkaraciger_temizleme_kuru_icin_4_tarif (1)

    2. Tarif
    Yarım salatalık
    2 su bardağı marul
    1 adet kabukları soyumuş misket limonu
    1 su bardağı pazı
    Yarım adet soyulmuş normal limon.karaciger_temizleme_kuru_icin_4_tarif (2)

    3.Tarif
    2 adet kabukları soyulmuş portakal
    Yarım parça kereviz
    1 adet soyulmuş limon
    Yarım su bardağı karahindiba
    Yarım su bardağı maydanozkaraciger_temizleme_kuru_icin_4_tarif (3)

    Talimatlar:
    1., 2. , 3. tarif dilediğinizi uygulayın.Tarifteki malzemeleri dilimleyip sırayla katı meyve sıkıcağından geçirip,
    hazırladığınız sıvıyı için.

    4.Tarif
    Malzemeler
    6 bardak su
    1 tatlı kaşığı lavanta
    5-7 adet enginar yaprağı
    3 avuç kuru hindibağ
    1 parça kök zerdeçal
    Yapılışı
    1 tencereye tüm malzemeleri koyup kaynatın, soğuyunca buzdolabına kaldırın ve orada muhafaza edin.
    2 hafta boyunca kahvaltı ve akşam yemeğinden yarım saat önce 1 çay bardağı tüketmeye devam edin.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir