Kategori: Sağlık

  • Tüp bebekte devlet katkısı 2016

    Tüp bebekte devlet katkısı 2016

    Çiftin hem aşılama hem de tüp bebek tedavisi amacıyla devlet yardımından faydalanabilmesi için Heyet Raporu alması gerekmektedir. Ancak bu raporu verme yetkisi olan kurumlar belirlidir. Aşılama veya yumurtlama tedavisi (ovülasyon indüksiyonu) için SGK anlaşması olan özel hastaneler de rapor verebilirken tüp bebekTedavisinde devlet yardımı için sadece Üniversite Hastaneleri ve eğitim veren devlet hastaneleri rapor verebilmektedirler.

    Bu konudaki en son yönetmelik şu kuralları getirmektedir:

    1)-tüp bebek tedavisi öncesi işlemlerin 23 yaşını doldurmuş, 39 yaşından gün almamış kadınlara uygulanması durumunda bedelleri Kurumca karşılanır.

    Klasik ovulasyon indüksiyonu

    (1)-Her siklus (tedavi denemesi) için kadın hastalıkları ve doğum uzman hekiminin yer aldığı sağlık kurulu raporu düzenlenecektir. Raporda, kaçıncı siklus olduğu belirtilecek ve gerekli ilaçlar kadın hastalıkları ve doğum uzman hekimi tarafından reçete edilecektir.

    (2)-Raporda; tanı, uygulanacak tedavi, kullanılacak ilaçların günlük ve maksimum dozları belirtilecektir.

    (3)-En fazla 2 (iki) siklus ve toplamda 3000 üniteye kadar kullanılacak gonadotropin bedelleri Kurumca karşılanır. İki uygulamadan (siklus) sonra yapılan klasik ovulasyon indüksiyonu tedavisi için uygulanan gonadotropin bedelleri ödenmez.

    (4)-Ovulasyon tetiklemesi için kullanılan Hcg (Human korionik gonadotropin) dozu, maksimum dozun dışında olup, 10000 üniteyi geçemez. Üriner Hcg kullanılması halinde rapor aranmaksızın reçete edilebilir.

    İntra uterin inseminasyon ( Aşılama – IUI )

    (1)-Tüp bebek tedavisi işlemleri için belirlenen kriterler, intrauterin inseminasyon (artifisiel inseminasyon – Aşılama ) için de geçerlidir.

    (2)-Ovulasyon tetiklemesi için kullanılan Hcg (Human korionik gonadotropin) dozu, maksimum dozun dışında olup, 10000 üniteyi geçemez. Üriner Hcg kullanılması halinde rapor aranmaksızın reçete edilebilir.

    Tüp bebek tedavisi işlemleri

    Bir hastalığın tedavisi amacıyla uygulanan tüp bebek işlemleri

    (1)-Hasta çocuk sahibi olup, tedavisinin başka tıbbî bir yöntemle mümkün olmaması ve tıbben zorunlu görülmesi halinde bu çocuğun tedavisi amaçlı preimplantasyon genetik tarama yapılarak uygun kök hücre vericisi kardeş doğmasına yönelik olarak Kemik İliği Transplantasyon Merkezi bulunan üçüncü basamak sağlık hizmeti sunucuları sağlık kurulları tarafından hasta çocuk adına düzenlenen bu durumların belirtildiği tıbbi genetik uzmanının yer aldığı sağlık kurulu raporuna dayanılarak yapılan tüp bebek tedavilerine ilişkin giderler Kurumca karşılanır.

    (2)-Aileler, söz konusu sağlık kurulu raporuna istinaden Kurumla sözleşmeli üremeye yardımcı tedavi merkezlerinden (tüp bebek merkezi) birine başvurabilirler.

    (3)-Tüp bebek tedavisinde kullanılacak ilaçlar, söz konusu sağlık kurulu raporuna istinaden tüp bebek tedavisinin yapıldığı üremeye yardımcı tedavi merkezi kadın hastalıkları uzman hekimlerince yazılacaktır. Her bir tüp bebek denemesine ilişkin olarak toplamda 3000 üniteye kadar kullanılacak gonadotropin bedelleri Kurumca karşılanır.

    Diğer tüp bebek tedavisi işlemleri

    (1)-Evli olmakla birlikte eşlerden herhangi birinin evlat edinilmiş çocukları hariç soybağı kurulmuş sağ çocuğunun olmaması koşuluyla genel sağlık sigortalısı kadın ise kendisinin, erkek ise bakmakla yükümlü olduğu karısının;

    a) Yapılan tıbbî tedavileri sonrasında normal tıbbî yöntemlerle çocuk sahibi olamadığının ve ancak yardımcı üreme yöntemi ile çocuk sahibi olabileceğine dair sağlık kurulu raporu düzenlenmiş olması.

    b) 23 yaşını doldurmuş, 39 yaşından gün almamış olması.

    c) Son üç yıl içinde diğer tedavi yöntemlerinden sonuç alınamamış olduğunun Kurumla sözleşmeli sağlık hizmeti sunucusu sağlık kurulları tarafından belgelenmesi.

    b) Uygulamanın yapıldığı merkezin Kurum ile sözleşmeli olması.

    e) En az beş yıldır genel sağlık sigortalısı veya bakmakla yükümlü olunan kişi olup, 900 gün genel sağlık sigortası prim gün sayısının olması, şartlarının birlikte gerçekleşmesi halinde en fazla iki deneme ile sınırlı olmak üzere yardımcı üreme yöntemi tedavilerine ilişkin giderler Kurumca karşılanır.

    (2)- Kuruma devredilen sosyal güvenlik kurumlarınca daha önce ödenen tüp bebek tedavileri, işlem adetlerinin hesaplanmalarında dikkate alınır.

    (3)- Tüp bebek tedavisi için düzenlenecek sağlık kurulu raporu, bünyesinde kadın hastalıkları ve doğum kliniği ile üroloji kliniği (bünyesinde üroloji kliniği bulunmayan ancak, üroloji uzman hekiminin konsültan olarak görev yaptığı, eğitim veren kadın-doğum hastaneleri dâhil) bulunan üçüncü basamak sağlık kurumlarında iki kadın hastalıkları ve doğum uzman hekimi ve bir üroloji uzman hekiminin katılımı ile oluşturulan sağlık kurulları tarafından düzenlenecektir. Sağlık kurulu raporlarında, hasta yaşı, kimlik bilgilerinin yanında, tanı, endikasyon, uygulanacak tedavi, kullanılacak ilaçların günlük ve maksimum dozları da belirtilecektir.

    (4)- Sağlık kurulu raporlarında, son üç yıl içinde diğer tedavi yöntemlerinden sonuç alınamamış olduğunun belirtilmesi yeterli olup, ekinde veya raporda teşhise esas belge ve bilgiler ayrıca aranmayacaktır. Ancak bu belgelerin hasta dosyasında bulunması ve gerektiğinde ibraz edilmesi zorunludur. Ayrıca, evli çiftlerin çocuklarının olup olmadığı ile eşler için vukuatlı nüfus kayıt örneği, merkezde tutulan hasta dosyasında saklanacaktır.

    (5)- SUT eki ilaç listelerinde yer almak kaydıyla tüp bebek tedavisinde kullanılacak ilaçlar, sağlık kurulu raporuna istinaden tüp bebek tedavisinin yapıldığı üremeye yardımcı tedavi merkezi kadın hastalıkları uzman hekimlerince yazılacaktır.

    (6)- En fazla 2 (iki) siklus ve toplamda 6000 üniteye kadar kullanılacak gonadotropin bedelleri Kurumca karşılanacaktır.

    (7)- Tüp bebek tedavisine başlanan kadının deneme öncesi 39 yaşından gün almış olması durumunda, yardımcı üreme yöntemi tedavisine ait bedeller, tedaviye daha önce başlanmış olsa dahi Kurumca karşılanmaz.

    Örnek; 08 Mart 1985 doğumlu kadının, tüp bebek tedavisi giderlerinin karşılanabilmesi için; 08 Mart 2008 tarihinden sonra, 08 Mart 2024 tarihinden önce tedavinin yapılmış olması gerekir.

    Tüp bebek tedavisi işlem bedeli ve ödeme esasları

    (1)- Tüp bebek tedavisi SUT eki EK-9 Listesinde belirtilen fiyat esas alınarak ödenir. Fiyata; tüp bebek tedavisi kapsamında yapılan ovulasyon indüksiyonu, oosit aspirasyonu, sperm-oosit hazırlanması ve inkübasyonu, embriyo transferi, ICSI (mikro enjeksiyon), invaziv sperm elde etme yöntemleri, tüp bebek işlemi öncesi kadın ve erkeğe yapılan tetkik ve tahlil bedelleri ile kullanılan her türlü sarf malzemesi dahildir.

    (2)- Tüp bebek tedavisinde kullanılan ilaçlar katılım payından muaf değildir.

    (3)- (10.2.1) numaralı maddede belirtilen tüp bebek tedavilerinde her bir denemede, (10.2.2) numaralı maddede belirtilen tüp bebek tedavilerinde ise sadece birinci denemede en fazla bir yıla kadar embriyo freezing bedeli ayrıca ödenir.

    (4)- Kurumla sözleşmeli üremeye yardımcı tedavi merkezlerinde, tüp bebek kapsamında yapılan her türlü tıbbi işlemin kaydının tutulması ve tutulan kayıtların denetim esnasında ibrazı zorunludur. Bu kayıtların doğru ve sağlıklı bir şekilde tutulması ve muhafazasında, merkez sorumlusu ve ruhsat (uygunluk belgesi) sahibi kişiler, müşterek ve müteselsilen yükümlüdür.

    Op. Dr. Turgay KARAKAYA tarafından yazılmıştır.

  • Servisit Nedir? Rahim ağzı iltihabı

    Servisit Nedir? En sık karşılaşılan jinekolojik problemlerden bir olan servisit kolaylikla tedavi edilebilen ancak ihmal edilmemesi gereken bir durumdur..
    Halk arasında rahim ağzında yara olarak bilinen servisit en sık karşılaşılan jinekolojik problemlerden birisidir.
    Kadınların yarısından fazlası hayatının bir döneminde bu hastalığa yakalanır. Yaşı ne olursa olsun cinsel yönden aktif her kadın servisit için uygun bir adaydır. Kasık ağrısı ve vajinal akıntısı olan kadınların çoğunda başka bir hastalıkla bir arada ya da tek başına mutlaka servisit bulunur. Belirtileri diğer pekçok hastalığa benzediği ve spesifik yakınmalar yaratmadığı için kişinin kendi kendine servisitten şüphelenmesi zordur. Genelde başka bir nedenden dolayı yapılan jinekolojik muayene ile fark edilir. Genel anlamı ile servisit rahim ağzı dokusunun iltihabıdır. Çok büyük bir olasılıkla bir enfeksiyona bağlıdır ancak bazen irritasyon ya da travma sonrası da ortaya çıkabilir.

    Belirtileri :

    Servisitin ilk belirtisi adet kanamasının bitişini takip eden dönemde ortaya çıkan vajinal akıntıdır. Diğer belirtiler arasında anormal vajinal kanama, kaşınma, vajinada yanma, ilişki esnasında ağrı, idrar yaparken yanma ve bel ağrısı bulunur. Hafif vakalarda herhangi bir bulgu olamayabilir ancak olay ilerledikçe kötü kokulu ve iltihabi bir akıntı ortaya çıkar. Uzamış ve tedavi edilmemiş bir servisit mukus yapımını bozarak spermlerin servikal kanala girişini bozabilir ve kısırlığa yol açabilir. Servisiti olan gebe bir kadında da düşük ve erken doğum riski bulunur. Bu tür annelerden doğan bebeklerde doğum sonrası akciğer be göz enfeksiyonları normalden daha fazla görülür.

    Servisit, yani serviksin iltihabı, vücudun normal çalışan savunma mekanizmalarının bir sonucudur. Herhangi bir dokuda yaralanma, irritasyon ya da enfeksiyon olduğunda beyaz kan hücreleri yani akyuvarlar o bölgeye göç ederler ve bu bölgedeki kan akımı artar. Bu olay serviskte olduğunda, normalde açık pembe olan serviks kızarır ve şişer. Bu durum muayenede yara şeklinde görülebilir. Servisit tanısı genelde jinekolojik muayene ile konsa da tanıdan emin olmak ve ayırıcı tanı yapabilmek için bazı ek tetkikler gerekebilir.

    Servisit Nedir? Rahim ağzı iltihabı
    Servisit Nedir? Rahim ağzı iltihabı

    Bunlar ;

    Biopsi:

    Eğer rahim ağzı ileri derecede anormal görünüyor ise lokal anestezi altında serviks biopsisi alınabilir. İşlem esnasında şüpheli alanlardan örnek alınır. Eğer tek bir alan belirlenemiyorsa saat 3,6,9 ve 12 hizalarından biopsi alınır ve patolojik incelemeye gönderilir.

    Kolposkopi:

    Rahim ağzının ışık altında büyüteçe benzer bir optik alet yardımı ile incelenmesidir. Şüpheli alanları daha kolay ortaya çıkarmak için kolposkopi öncesi rahim ağzı bir takım kimyasal maddeler ile silinir ve daha sonra boyanır. Dokunun boya tutmadaki farklılıklarına göre biopsi alınacak yer tespit edilir. Kolposkopi ile rahim ağzındaki kılcal damarların yapıları da değerlendirilir ve anormal damarlanma olup olmadığı saptanır. Bu damarlanma değişiklikleri servisit ile kötü huylu hastalıkların ayrımında önemlidir.

    Smear:

    Servikal enfeksiyonu ve erken dönem serviks kanserinin taramasında kullanılır. Smear her kadının yılda 1 defa yaptırması gerek son derece basit ancak bir o kadar da önemli bir testtir.

    Nedenleri:

    Servisitin başarılı şekilde tedavi edilebilmesi altta yatan nedeninin tanımlanması ile ilgilidir. Eğer buna neden basit bir irritan madde ise bu maddenin kullanılmaması sorunu çözecektir. Eğer altta yatan sebep bir enfeksiyon ise bu enfeksiyonun uygun şekilde tedavisi, servisit problemini de çözecektir. Servisite neden olan en önemli 3 mikroorganizma klamidya, gonore ve trikomonasdır. Bunun dışında bazı allerjik maddeler de bu duruma yol açabilir.

    Tedavi :

    Eğer servisit durumu uzamış ise ve altta yatan etkenin tedavisine rağmen servisit tablosunda gerileme yoksa serviskteki anormal hücreleri tahrip etmek için bazı küçük cerrahi girişimler yapılabilir. Bunlardan en sık kullanılan koterizasyon ve krioterapidir. Koterizasyon ısı yardımı ile tahrip etmektir. Halk arasında bu işleme yara yakma adı verilir. Krioterapi ise sıvı karbondioksit veya azot yardımı ile anormal dokuların dondurulmasıdır. Buna da halk arasında yara dondurma ismi verilir. Son olarak da Lazer ile hücrelerin tahribi uygulanabilir.

    Koter:

    Kronik servisitteki en eski ve en klasik yöntemdir. Kalam şeklinde bir probun ucundan elektrik akımı geçirilerek ısı elde edilir. 3 yönetm arasında en son tercih edilmesi gereken tedavidir. İşlem esnasında çok hafif ağrı olabilir. İşlem sonrası oluşan nedbe dokusu rahim ağzı kanalında tıkanmalara yol açabilir.

    Kriyoterapi:

    Kotere göre bazı avantajları vardır.Daha az ağrıya neden olur, ve daha kontrollü bir doku tahribine olanak tanır.Daha az nedbe dokusu oluşmasını sağlar.Bu nedenle servikal kanalda daralmaya yol açmaz. Tabanca şeklinde bir cihaz ile uygulanır. Bu tabancanın ucunun değdiği yerler donar. İşlem herhangi bir anestezi uygulanmadan yapılır. Son derece basit ve yaklaşık 10 dakika süren bir işemdir.

    Lazer:

    Dokuların lazer ile tahrip edilmesidir. Kriyoterapiye bir üstünlüğü yoktur. Tedavi şekli ne olursa olsun hücrelerin tahrip edilmesini takiben 1-2 hafta kadar süren bol sulu bir vajinal akıntı görülür. Bu süre zarfında lekelenme şeklinde kanamalar olabilir bu nedenle işlemlerden sonra 2 hafta kadar cinsel ilişkiden kaçınmak gerekir. Tamamen iyileşme 6-8 hafta kadar alabilir.

    Önlemler :

    Servisitten korunmak ya da erken dönemde teşhis edilmesini sağlamak için bazı basit önlemler yeterlidir.

    Çok emin olmadığınız kişiler ile ilişkiye girmeyin.

    Partnerinizde gonore belirtileri varsa hemen doktorunuzla görüşün

    Vajinal akıntı varlığında muayene olmayı geciktirmeyin

    Herhangi bir şikayetiniz olmasa bile yılda 1 kez jinekolojik muayeneden geçin

    Kokulu tampon, deodoran gibi irritan maddeleri kullanmayın

    Op. Dr. Turgay KARAKAYA tarafından yazılmıştır.

  • Bu ağrı kesiciler kısır yapıyor!

    Bu ağrı kesiciler kısır yapıyor!

    Yapılan bir araştırmada parasetamol içeren ağrı kesici kullanımının kısırlıkla ilişkilendirilebileceği ortaya çıktı.

    Daily Mail’de yayınlanan habere göre yapılan araştırmalar sonucunda, parasetamol içeren ağrı kesicilerin erkeklerde kısırlığa yol açabileceği keşfedildi. Reçetesiz olarak satılan bu haplar, ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak kullanılıyor.

    Çiftlerde, erkeğin vücudunda parasetamol fazla bulunuyorsa idrarında da fazla bulunuyor ve erkeğin kısır olma olasılığı artıyor, çocuk sahibi olma olasılığı da düşüyor.

    Araştırmayı yöneten bilim insanları yine de insanların panik olmamaları gerektiğini belirtirken bu araştırmanın doğruluğunu kanıtlamak için yapılacak yeni araştırmalara ihtiyaç duyulduğunu eklediler.

    ABD’nin Texas eyaletinde yapılan araştırmaya katılan çiftlerde kadınların ve erkeklerin idrar örnekleri incelenirken; erkeklerin idrarında parasetamolün fazla bulunmasının tehlikeli olduğu, kadınlarda ise parasetamol oranı daha yüksek çıkmasına rağmen hamilelikle ilişkilendirilemeyeceği ortaya çıktı.

    Uzmanlar, gelecekte daha kapsamlı araştırmaların yürütülmesi gerektiğini belirtirken parasetamolün kaynağının ve çevresel faktörlerin de hesaba katılması gerektiğini dile getirdiler.
    Kaynak: Milliyet.com.tr / PembeNar Özel
  • Doğum kontrol hapları kanser sebebi mi?

    Doğum kontrol hapları kanser sebebi mi?

    Kısa süreli kullanımının risk yaratmadığı bilinen doğum kontrol hapları, 10 yıldan daha uzun süre ve özellikle 20 yaş öncesinde kullanılmaya başladığında meme kanseri riskini arttırıyor…

    Sözcü’de yer alan habere göre meme kanseri açısından en büyük risk faktörü BRCA1 ve 2 genlerindeki yapısal bozulmalardır ki bu durumda meme hücrelerinde DNA’da meydana gelen hasarların tamirinde aksaklıklar olmakta ve meme kanseri riskini arttırmaktadır.

    BRCA1 ve 2 mutasyonu olan kadınlarda meme kanseri riski diğer kişilere göre beş kat daha fazladır. Angelina Jolie’nin BRCA 1 gen mutasyonu saptanıp meme ve over kanseri riskinin yüksek olduğu belirlenince yumurtalığını ve her iki memesini koruyucu olarak aldırması tüm dünyada genetik olarak kanser riski yüksek olarak saptanmış hastalarda ‘koruyucu amaçlı bilateral mastektomi’ operasyonunu popüler hale getirdi. Elbette meme cildi ve bazen meme başının korunarak tüm meme dokusunun boşaltılması ve silikon yerleştirilmesi, riski yüksek hastalarda ciddi bir koruma yaratsa da memenin doğal yapısını kaybetmesi, geri dönüşümsüz bir girişim olması bu seçeneğin gerçekten çok iyi düşünülüp değerlendirilmesi gerektiğini göstermektedir.

    “Unutmamak gerekir ki meme kanserlerinin sadece yüzde 10’luk bir oranı ailesel nedenlere bağlı. Anne tarafında genç yaşta meme kanseri görülmesi, risk açısından önem taşır” diyen Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Tayfun Hancılar, meme kanseriyle ilgili merak edilenleri anlattı…

    Menopozda hormon tedavisi zararlı mı?

    Hormon ilaçlarını beş yıl ve daha uzun süre kullanan menopoz sonrası dönemindeki kadınlarda meme ve rahim kanseri riski artar. 10 yıldan daha fazla süre hormon takviye tedavisi uygulanan kişilerde meme kanseri riskinin arttığını ileri süren çalışmalar da vardır. Öte yandan en yaygın korunma yöntemlerinden biri olan doğum kontrol haplarının kısa süreli kullanımı durumunda risk yaratmadığı bilinmekle birlikte, 10 yıldan daha uzun süre kullanımlarda ve özellikle 20 yaş öncesinde kullanmaya başlayan kişilerde meme kanseri riski artmaktadır. Esas dikkat edilmesi gereken nokta, doğum kontrol hapıyla birlikte sigara içimi kanser ve kalp hastalıkları riskini arttırmaktadır.

    Beslenmede nelere dikkat edilmeli?

    Tüm kanser türlerinde genel olarak yağ oranı yüksek gıdalarla beslenmenin olumsuz etkisi olduğu kabul edilir. Örneğin, genç yaşlarda yüksek lif içeriğiyle beslenen kadınlarda ileriki yıllarda meme kanseri görülme oranı yüzde 20’ye yakın daha az görülmektedir. Menopoz sonrası vücut yağ oranı yüksek kişilerde östrojen hormon üretimi daha da azalacağından meme kanseri riski fazladır. Ancak son dönemde beslenme konusu gereksiz bir şekilde abartılmış ve “Sarımsak yerseniz kanser olmazsınız” düzeyine gelmiştir. Doğuştan itibaren sağlıklı beslenme kanser riskini azaltır mı? “Evet azaltır…” Ancak tedaviye yardımcı olabilecek destek besinler standart kanser tedavilerine alternatif olarak sunulunca yarar değil zarar verecek hale gelmiştir.

    Cinselliği nasıl etkiler?

    Meme kanseri nedeniyle cerrahi müdahale ya da radyoterapi gören kadınlarda cinsel istek azalmaz ancak meme derisi daha az duyarlı olabilir ya da tedavi gören memede bir süre ağrı hissedilebilir. Bazen kemoterapi hormon düzeyini etkileyerek cinsellikte azalma yapabilir. Bu nedenle eşler arasındaki iletişim, bu sorunların üstesinden gelmeyi sağlar. Unutulmamalıdır ki, radyoterapi tümörü öldürür aşkı değil…

    Meme kanserli hastalar saç boyayabilir mi?

    Genel olarak saç boyalarındaki kimyasalların kanser riskini arttırdığı belirtilmişse de elimizde çok kesin bilgiler yoktur. Saç boyalarının içinde bulunan aromatik amin ve fenol saç derisi içinde N nitrozaminlere dönüşerek kanserojen etki yapabilirler. Yapılan araştırmalar yılda 12’den fazla ve koyu renk saç boyayan kadınlarda kanser riskinin bir miktar daha fazla olabileceğini göstermiştir.

    Mamografi hangi sıklıkta yapılmalıdır?

    Bu konuda çok farklı yaklaşımlar olmakla birlikte, Amerikan Kanser Derneği 45-54 yaş arasında her yıl 55 yaş üzerinde iki yılda bir (hasta talep ederse yılda bir) mamografi çekilmesini uygun görmüştür. Elbette meme kanseri riski yüksek hastalar mamografiyi daha erken dönemde ve bazen MR’la birlikte çektirebilirler.

    Radyoterapi gören hastalar nelere dikkat etmeli?

    Meme kanserinde radyoterapi yan etkileri düşük bir tedavidir. Hastalar özellikle tedavi sonuna doğru hafif bir halsizlik hissedebilirler. Radyoterapi esnasında memede ağırlık hissi, gerginlik, ciltte hafif kızarıklık ve kaşıntı olabilir. Genellikle basit dıştan krem uygulamaları netice verir. Şeker tüketimi konusunda kuşkular devam etmekle birlikte radyoterapi esnasında kesin olarak yasaklanan bir gıda yoktur. Pamuklu, sert olmayan sutyen kullanılmalıdır. Radyoterapi esnasında doktorunuza danışmadan tedavi bölgesine losyon, krem vb. sürülmemelidir.

    Koltuk altı deodorantları kanseri tetikler mi?

    Deodorantlarda  bulunan aliminyum bazlı maddeler ve parabenin risk oluşturduğunu söyleyen iddialar varsa da bu, yapılan çalışmalarda kanıtlanamamış ve Amerikan Kanser Enstitüsü ve ABD Gıda ve İlaç İdaresi deodorant kullanımının meme kanseri riskini artırmasıyla ilgili bilimsel bir veriye rastlanmadığını açıklamıştır. Buna rağmen 16 yaşın altındaki çocuklarda deodorant kullanımı konusunda dikkatli olunmalıdır.

  • Vajinismus ve botoks

    Vajinismus ve botoks

    Vajinismus tedavisinde son dönemlerde botoks ile tedavi daha popüler olmaya başladı. Botoks yapılırken kullanılan madde bir çeşit zehirdir. Etkisini sinir dokusunu tahrib ederek gösterir. Bu nedenle o sinirin uyardığı kaslar felç olur.Bu felç geçicidir . 4-6 ay içinde sinir lifleri yenilenir ve kaslardaki bu felç durumu ortadan kalkar. Botoksun yüz kırışıklıklarını düzeltme etkiside bu şekildedir ve geçici bir durumdur.

    Vajinismus vagen kaslarının aşırı derecede kasılması ve ağrı ile birlikte ilişkiye müsaade etmemesi durumudur. Eşler arası büyük sorunlara yol açmaktadır.

    Tedavi yöntemleri arasına botoks son zamanlarda katılmıştır. Vagen kaslarının spazmını engellemek için geçici felç oluşturan bu toksinin uygulanması ile ilişkinin temini fikri oluşmuş ve başarılı sonuçlar alınmıştır.

    Toksin vagen kaslarına uygulanır. Etkisini bir hafta içinde göstermeye başlar. Ancak uygulamadan sonra ilişki denemesi 2 hafta sonra yapılmalıdır. Vagen kaslarındaki bu gevşeklik ortalama 4 ay sürer, sonra düzelir. Bir kere ilişki oluştuktan sonra genellikle sorun çözülmekte ve yeniden ilaç kullanımı gerekmemektedir.

    Hafif alkol ve sakinleştiriciler ilk ilişki öncesi faydalı olur.

    Op. Dr. Turgay KARAKAYA tarafından yazılmıştır.

  • Kanamalı iken jinekolojik muayene yapılabilir mi?

    Kanamalı iken jinekolojik muayene yapılabilir mi?

    Her kadın hayatının herhangibir döneminde mutlaka jinekolojik muayene olmak durumunda kalabilir. Bu muayene özel bir muayenedir. Bazı özelliklere dikkat etmek gerekir.

    Jinekolojik muayene hakkında
    Pek çok kadın jinekolojik muayeneden kaçınma eğilimindedir. Bunun sebepleri; utanma duygusu, daha önce yaşanmış kötü tecrübeler ile çevreden duyulan abartılı ve yanlış bilgiler sonucunda oluşmuş yanlış ön yargılardır. Bu muayene ile biçok hastalık erken dönemlerde teşhis edilebilir.

    Basit bir muayene ile örneğin rahim, rahim ağzı, yumurtalık ve vajen kanserleri çok erken safhalardayken tesbit edilebilir. Yine rahim ağzı bölgesindeki enfeksiyonlar henüz bir yaraya yol açmadan teşhis ve tedavi edilebilir.

    Kanamalı iken jinekolojik muayene yapılabilir mi?

    Kanamanın varlığı bazen muayeneyi özellikle gerekli kılar. Kanamanın kaynağının neresi olduğu özellikle önemlidir. Bu nedenle kanama varlığında muayene yapılamaz diye bir kural yoktur. Ancak akıntı hallerinde kan akıntıya karışacağı için daha sonra bu durum değerlendirilir. Smear testi de aşırı akıntı ya da kanama varlığında alınamaz.

    Ne zaman jinekologa görünmek gerekir?
    Cinsel olarak aktif her kadının hiçbir jinekolojik şikayeti olmasa da düzenli olarak yılda en az bir kez jinekolojik muayeneden geçmesi şarttır. Hatta genç kızların bile en azından, genital organlarının gelişimi ve adet düzenleri açısından en az bir kez jinekoloji uzmanınca değerlendirilmesi uygundur.

    Cinsel yönden aktif her kadın da senede bir kez muayene+ultrason+smear testi yaptırmalıdır.

    jinekologa başvurulması gereken durumlar hangileridir?

    Aşağıdaki durumlarda mutlaka vakit geçirmeden jinekolojik muayene gerekir.

    · Kötü koku,kaşıntı,kızarıklıkirenkli akıntı varsa

    · Adetler düzensiz sık ya da seyrek kanama miktarı çok fazla ya da çok azsa,adet dışı kanama varsa

    · Korunulmadığı halde gebe kalınamıyorsa

    · İlişki esnasında ya da sonrasında kanama oluyorsa

    · Karında ya da dışgenital organlarda kasıklarda kitle şişlik varsa

    · Adetlerin aşırı sancılı olması,ağrılı ilşki ve geçmeyen kasık ağrıları varlığında

    · Vücudun normalin üzerinde tüylenmesi, rekek tipi kıllanma halleri ve memelerden süt ya da benzeri sıvı gelmesi hallerinde

    . Gebelik planlanıyorsa mutlaka öncesinde herhangibir problem olup olmadığına bakılması gerekir

    SPEKULUM İLE GÖZLEM

    Jinekolojik muayene esnasında neler yapılır?
    İlk olarak kadının dış genital organları gözle incelenir. Bu sırada dış dudaklardaki kitleler, sert dokular varsa akıntının rengi görünümü, kızarıklık ve şişlik olup olmadığına bakılır.

    Daha sonra vajen ve rahim ağzının spekulum denen aletle gözle bakılarak incelenir. Bu esnada vajen ve serviksteki çeşitli lezyonlar,yaralar,kitleler ve varsa akıntı direkt bakılarak incelenir. Lezyonlardan smear denen sürüntü veya icap ediyorsa biyopsi (parça) alınır, akıntı varsa bundan kültür alınabilir ve direkt mikroskopta incelenebilir. Vajen on ve arka tarafında sarkma olup olmadığı idrar torbasının ve üretra den,ilen idrar yapılan kanalın durumuna bakılır.İdrar kaçırma olup olmadığı tespit edilir.

    Muayenede en son elle muayene yapılır. Bu muayenede bir elimiz (genellikle sağ) işaret ve orta parmaklar vagende diğer el ise karında basınç uygulayarak iç genital organlar değerlendirilir. Kist,myom,batında yapışık kitleler hissedilmeye çalışılır. Hassasiyet olup olmadığına bakılır.

    Jinekolojik muayene yerine sadece ultrason yeterli olabilirmi ?

    Jinekolojik muayenenin her aşaması belli bir sırda mutlaka yapılmalıdır. Her aşama bir sonraki için gereklidir. Tek başına ultrason çok değerli bilgiler vermesine rağmen yetersizdir.

    Ultrason artık her jinekoloğun vaz geçemeyeceği çok önemli tanı aracıdır. Bu nedenle jinekolojik her muayeneye ultrason eklenmelidir. Hastanın herhengi bir yakınması olmasa da yine de ultrason yapılmalıdır. Tercihan hasta bakire değilse vaginal yolla bakılmalı bu olamıyorsa abdominal ultrason uygulanmalıdır.

    Genç kız ve bakirelerde jinekolojik muayene yapılır mı?

    Bakirelerde spekulum muayenesi ve vaginal ultrason yapılamaz. Vaginal el muayenesi de zar yırtılmasına yol açacağı için mümkün olmaz. Bunun yerine dış genital organlara gözle bakılır ve bu yolla gelişim ,akıntı ,lezyonlar vs değerlendirilir. Akıntı kültürü alınabilir. Hastaların çoğu karşı çıksa da rektal muayene yapılarak batın içi kitleler araştırılabilir. İdrar kesesi doldurularak sıkışma hissi oluştuğunda abdominal yolla ultrason yapılabilir.

     

    Op. Dr. Turgay KARAKAYA tarafından yazılmıştır.

  • Jinekolojik Muayene Nasıl Yapılır?

    Jinekolojik Muayene Nasıl Yapılır?

    Jinekolojik muayene Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları tarafından yapılır. Jinekolojik muayene ve smear testini her kadın yılda bir kez mutlaka yaptırmalı. Bu muayene ile genital kanserlerin bazıları çok erken safhada yakalanabilir. Jinekolojik muayene ağrı oluşturmaz,buna rağmen kadınların stres yaşamasına ve rahatsızlık duymasına neden olur.Bu rahatsızlığı azaltmak için hastayı muayene etmeden önce hastayla konuşmalı,muayene izah edilmeli ve hastanın doktoruna güven duyması sağlanmalı.

    Jinekolojik Muayene Nasıl Yapılır?

    Her kadın hayatı boyunca mutlaka birkaç kez jinekoloğa gider.Korktuğu veya nasıl bir muayene olduğunu bilmediği için muayeneden kaçan ,erteleyen kadın sayısı bir hayli çoktur.İlk muayene daha streslidir.Fakat doktor ,hasta ilişkisi iyi seyretmiş ve muayene safhasıda rahat geçmişse daha sonraki muayenelerde stres giderek azalır.Hiç bir şikayet olmasa bile yılda bir kez rutin,genel kontrol amaçlı jinekolojik muayene olmalıdır.Jinekolojik muayeneden önce hastayla şikayeti hakkında,konuşulur,sohbet edilir.Şikayetleri kaydedilir.Kayıt edilen bilgiler hastanın özel bilgileridir ve kimseyle paylaşılmaz.Sorular bittikten sonra,jinekolojik muayeneye geçilir.Jinekolojik muayene genellikle adet kanamasının olmadığı zamanda yapılır.Fakat acil durumlarda,ani gelişen kasık ağrılarında ,aktif vajinal kanamalarda jinekolojik muayene yapılır.Acil durumlar dışında kanamasız günler tercih edilmeli,bu sırada rutin smear testide yapılabilir.

    Jinekolojik muayeneye başlamadan önce hasta idrarını yapar.Boş mesane ile pelvik organlar hem muayenede ,hem de ultrasonda daha iyi değerlendirilir.Hasta idrarını yaptıktan sonra jinekolojik masaya hazırlanır.Belden aşağı kısmını ve iç çamaşırını soyunur.Jinekolojik muayene pozisyonunun ismi litotomi pozisyonudur.Muayene sırasında hastanın kendisini kasmaması,gevşek pozisyonda olması gerekir.Muayeneye dış genital organların gözlemiyle başlanır.Her hangi bir patoloji olup olmadığına bakılır.Daha sonra vajina ve rahim ağzı muayenesine geçilir.Bunun için metal veya plastikten yapılmış spekulum kullanılır.Spekulum ebatı hastanın yaşı ve doğum yapıp yapmadığına göre doktor tarafından ayarlanır.Spekulum vajinaya yavaşça yerleştirilir.Bu yerleştirme normalde ağrısızdır.Fakat hasta kendini çok sıkıyorsa ağrılı hale dönüşebilir.Veya vajinada bir problem varsa yerleştirme işlemi ağrılı olur.Spekulum muayenesinde vajinit olup olmadığı tesbit edilir.Sonra rahim ağzı muayenesi yapılır.Kist,enfeksiyon,erezyon var mı bakılır.Rahim ağzında pap-smear testi yapılır.Pap-smear testi için özel fırçalar kullanılır.Fırça rahim ağzına yerleştirilerek döndürülür,alınan numune cam üzerine yayılır.Alkolde bekletilerek veya özel sprey kullanılarak tesbit edilir.Patolojiye gönderilir.Vajinal akıntı varsa özel bir tüpe çubukla numune alınır.Vajinal kültür için laboratuara gönderilir.Vajinal muayene bitince spekulum çıkarılır.Hasta ıkındırılarak sisto-rektosel araştırılır.Daha sonra vajinal tuşe diye adlandırılan muayene safhasına geçilir.Sağ elin işaret ve orta parmağı vajinaya yerleştirilir,sol el parmaklarıyla da karın alt bölgesine bastırılarak,iki el arasında kalan rahim büyüklüğü,myom varlığı,rahim sertliği ve rahim yönü tesbit edilir.Ayrıca sağ ve sol kasık bölgeleri iki el arasında tesbit ederek yumurtalıklarda kist ve kitle araştırılır.Bu muayenelerin başarılı olması için hastanın karın kaslarını kasmaması gerekir.Vajinal tuşeden sonra jinekolojik muayeneyi tamamlayıcı olarak ultrasonografi yapılır.Hasta bakire değilse vajinal ultrasonografi tercih edilir.Trans vajinal ultrasonda mesane boş olmalı.vajinal prob kondomla giydirilir ve vajinaya yerleştirilir.Bu yerleştirme işlemi ağrısızdır.Vajinal ultrason ile rahim büyüklüğü,rahim iç kalınlığı,kitle varlığı,overlerde kist,kitle mevcudiyeti araştırılır.Genital enfeksiyonlar,rahim ağzı yaraları ultrasonografi ile tesbit edilemez.Jinekolojik muayenin esası vajinal tuşedir.Ultrasonografi yardımcı tanı yöntemidir.

    Bakirelerde Muayene; Bakirelerde vajinal tuşe uygulanmaz.Dış genital organlar gözlenir,kızlık zarının yapısı görülür.Vajinal tuşe yerine rektal tuşe yapılır.Sağ elin işaret parmağı vazelinle kayganlaştırıldıktan sonra rektuma (makata) yerleştirilir.Sol elin parmaklarıda alt karın bölgesine bastırılarak kist,kitle varlığı araştırılır.Enfeksiyon olup olmadığı tesbit edilir.Rektal tuşede rektumun boş olması tercih edilir. Rektal tuşeden sonra ultrasonografi yapılır.Mesane iyice dolup,idrara sıkışınca karından ultrasonografi yapılır.

    Op. Dr. Ayşe DARAMA tarafından yazılmıştır.

  • Makatta kaşıntı Tedavisi

    Makatta kaşıntı Tedavisi

    Anal kaşıntı, makat bölgesinde istenmeyen kaşınma ve yanma hissi ile karakterize dermatolojik bir durum olarak tanımlanmaktadır. Bu hastaları sıklıkla aile hekimleri görmekle birlikte, özellikle inatçı vakalarda dermatoloji ve kolorektal cerrahi uzmanları bu sorunla karşı karşıya kalmaktadır. İnatçı karakteri ve çok sayıda neden zemininde gelişebilmesi nedeniyle çok özellikli bir klinik durum olarak algılanması gerekmektedir.

    Genel toplumda görülme sıklığı %1–5 olup, erkeklerde dört kat daha sık görülmektedir. 40-60 yaş gurubu bu hastalıktan daha çok etkilenmektedir. Yetersiz perianal hijyen, anal bölgede kızarıklık ve inflamasyon anal kaşıntı semptomlarını tetikleyip arttırmaktadır. Bunlara ilaveten kaşıntının rahatlaması için yapılan sabunla o bölgenin temizlenmesi, tuvalet, kağıdı ya da ıslak mendil ile aşırı silme, temizleme, tırnakla kaşıma, krem vb. uygulamaları da bu şikayetlerin alevlenmesine neden olmaktadır.

    Hastanın iyi bir klinik öyküsü alınmalıdır. Sistemik ve alerjik hastalıkları sorgulanmalıdır. Kullandığı ilaçlar, makat bölgesine uyguladığı topikal ilaçlar irdelenmelidir. Alerji testleri (patch-yama test) öyküsü, ishal, antibiyotik ya da steroid tedavisi uygulamalarının olup olmadığı araştırılmalıdır. Mevsimsel, aralıklı bir makat kaşıntısının olup olmadığı, eşlik eden anorektal hastalıklar (hemoroid, gaita kaçırma, anal fistül), iç giyimde farklı bir şey kullanıp kullanmadığı, kullandığı banyo malzemeleri, çamaşır deterjanları sorgulanarak kayıt altına alınmalıdır. Ayrıca tükettiği gıda maddeleri ve içecekler ve de semptomların bunlarla ilişkisi irdelenmelidir. Fizik muayene sadece perianal bölge muayenesi ile sınırlı kalmayıp, genel vücut muayenesi yapılarak özellikle kasık bölgesinde, el ve ayak tırnaklarındaki eşlik eden mantar durumunun varlığı araştırılmalıdır. Perianal bölgedeki eritemler, maserasyon, liken sklerozis gibi görünümler dermatolojik lezyonların ayırıcı tanısı açısından irdelenmelidir. Kadınlarda vulva, labialar ve de perine de değerlendirmeye tabii tutulmalıdır. Mantar arama testi, gaitada parazit araştırılması gibi basit testler hastaya uygulanabilir. Tekrarlayan ve inatçı vakalarda deri testi, biyopsi ayırıcı tanı için yapılabilir.

    Tedavide özellikle dermatolojik nedenler bu konunun uzmanları tarafından irdelenip tedavi edilmelidir. Esas kolorektal cerrahları ilgilendiren ve de zora düşüren inatçı-dirençli, nedeni tam olarak bilinmeyen anal kaşıntının tedavisidir.

    Tedavi üç aşamalıdır.

    İlk aşamada anal kaşıntıya neden olan kremler, sabunlar, şampuanlar, banyo köpüğü, ıslak mendil ve tuvalet kağıdı gibi irritanların bireyden uzak tutulmasıdır. İç çamaşırlarını deterjanlar yerine sabun tozları ile yıkaması gerektiği, perine bölgesine sabun vb. kozmetikleri sürmemesi konusunda uyarılmalıdır. Aynı zamanda kafeinli içecekler, alkol (bira, şarap), süt ve süt ürünleri, fındık, domates, ketçap, çikolata, baharat ve baharatlı yiyecekler, üzüm, ve turunçgiller (limon, portakal, mandalina vb.) gibi gıdaların yenilmesi ve tüketilmesi engellenmelidir.

    İkinci aşama ise makat bölgenin temiz, kuru tutulması ve deri bütünlüğünün korunmasına yönelik önlemlerdir. Dışkılama sonrası o bölgenin temizliğinin sıcak su ile yapılması, ideal olan çömelme pozisyonunda perianal bölgeye telefon duş ile 3–5 dakika sıcak su uygulanmasıdır. Bu işlemler sonrası makat bölgesinin ya özel pamuklu kurutma havlusu ile kurulanması ya da saç kurutma makinesi ile kurutulması gerekmektedir. Çinko içeren bariyer-pişik kremleri de kurulama sonrası kullanılmaktadır. Günlük iç çamaşırı değiştirilmesi, perianal bölgeye küçük bir gazlı bez konulması hem terlemeyi hem de özellikle geceleri meydana gelebilecek dışkı kirlenmesine bağlı akut kaşıntıları önleyecektir. Bunlara ilaveten el tırnaklarının kısa kesilmesi kaşıma sırasındaki makat bölgesindeki derinin travmasını minimuma indirecektir. Burada bahsedilen genel önlemlerle ilgili maalesef kanıta dayalı tıp olarak rafine çalışmalar bulunmamaktadır. Ancak hastalardan alınan rahatlama tarzındaki geri dönüşler sayesinde tavsiye olarak önerilmektedir.

    Üçüncü? aşama ise kaşıntıya neden olan altta yatan hastalıkların tedavi edilmesidir. Yani anorektal (hemoroid-basur, fistül, gaita kaçırma), infeksiyöz, dermatolojik vb. patolojilerin tedavi edilmesidir.

    Lifli gıdaların tüketilmesi dışkının normal kıvamda (sulu ya da sert değil) çıkarılmasını sağlamakta, dışkı kaçakları engellemektedir. Konstipasyonu olmayan bireylere diyete ilaveten loperamid türevi ilaçlar (ishal olmayı engelleyici) eklenebilmektedir. Ayrıca gece kaşıntılarını azaltmak için oral antihistaminikönerilmektedir.

    Erken evre anal kaşıntının tedavisinde steroidli kremler ya da antifungal, antibakteriyel kombinasyonları kullanılabilmektedir. Uygulamalar sabah ve akşam sıcak su banyolarının arkasından kurulanma sonrası yapılmaktadır. Kısa süreli kullanımda hastaların semptomlarında rahatlama olmaktadır. Ancak steroidli kremlerin en büyük handikabı uzun süreli kullanımına bağlı ortaya çıkabilecek makat derisindeki atrofi ve rebound şeklinde anal kaşıntının daha beter artması gibi yan etkileridir. Bu nedenle 8 haftadan fazla süre ile kullanılması önerilmemektedir.

    İnatçı nedeni bilinmeyen makatta kaşıntıların tedavisinde anal tatu-dövme ya da intradermal metilen mavisi injeksiyonu uyulanımı ve makat bölgesindeki sinir uçlarının tahrip edilmesi önemli bir tedavi metodu olarak literatürdeki yerini almıştır. Bu sayede hastaların %93’ünde başarılı sonuçlar alabilmekteyiz. Buradaki en önemli durum metilen mavisinin uygun koşullarda, uygun dozda, uygun yere ustalıkla uygulanabilmesidir.

    Doç. Dr. Sezai LEVENTOĞLU tarafından yazılmıştır.

  • Metabolizmamız Boyun Eğecek Ve Biz Kilo Alacağız!

    Metabolizmamız Boyun Eğecek Ve Biz Kilo Alacağız!

    Kimileri kilo vermek için uğraşır, kimileri ise kilo almak için. Hepimizin derdi ayrı : ) Ancak her konuda yardımlaşma ve desteğin sürdüğü Kadınlar Kulübü’nde her derde çözüm var!

    Önce şu malum üçlüyü yasaklatmak isteyenler el kaldırsın; sıska, cılız, zayıf!!! Zayıflık yüzünden hayata küsecek duruma gelenlere, kilo almaya çalışan kadınlar özgüven aşılarken, kilo vermeye çalışanlar ise imreniyor. “Ayh ne kadar zayıfsın, çok güzel” denilse de çıldıranlar yok mu aramızda? Hayat bu kadar enteresan işte…

    Bir randevusu istediği gibi geçmeyen ve zayıf olduğu için beğenilmediğini düşünen arkadaşlarımıza biz; kadınlar destek oluyoruz… Bir üyemizin dediği gibi onlara diyoruz ki; “Pes etmeyelim! Birlikte kilo alalım” : )

    Biz de mağaza mağaza gezerek, uygun beden arıyoruz!

    Kilo vermek isteyenler sanıyor ki uygun bedende kıyafet bulmak için saatlerce sadece kendileri dolaşıyorlar! Kilo vermek isteyenlerin yaşadığı uygun beden sorununu, zayıflar olarak bizler de yaşıyoruz. İkisi de çok benzer aslına bakarsanız; ama kilo almak isteyeni yine kilo almak için uğraşan başka bir kadın anlıyor.

    fft99_mf5325482

    Metabolizma, yağı ezer geçer

    Kilo vermek isteyenler yağlar ile kilo almak isteyenler ise metabolizmaları ile savaşıyor. Sizce hangisi daha zor? Bir üyenin dediği gibi; “metabolizmam taramalı tüfek kadar hızlı olmasa” : ) Her şey daha kolay olurdu değil mi? Neyse ki Kadınlar Kulübü var : )

    kilo_almak_icin_puf_noktalari_b

    Her şey 40’lı 50’li kilolardan kurtulmak için!

    Kilo almak isteyen kadınlar olarak birbirimize hem umut veriyoruz hem de kilo aldıracak tavsiyelerde bulunuyoruz. 40’lı ve 50’li kilolardan kurtulmak için iştah açacak besinleri denemeyi de ihmal etmiyoruz. Birbirimize besin, diyet ve diyetisyen tavsiyeleri vermekten de geri kalmıyoruz tabii. Ancak bilinçli kadınlar olduğumuzda doktora giderek, gerekli kontrollerden geçmenin gerektiğinin de her zaman altını çiziyoruz. Tıpkı bir yaşam koçu gibi : )

    health-benefits-of-sex-s12-weight-loss

    “Çok doydum” diyoruz da gerekli kaloriyi aldık mı?

    Neden bir yaşam koçu gibi dedim sizce? Kalori programları dahi öneriyoruz. Çünkü bazen az yesek de çok yemişiz gibi geliyor bize ve “Çok doyduk” diyip sofradan kalkıyoruz. Ancak kalori programları ile ne kadar yediğimizi ve ne kadar yememiz gerektiğini takip edebiliyoruz.

    kilo-almak-için-ne-yapılmalı

    Vücut kıvrımları için spor zamanı!

    Yememizi ve içmemizi kontrol altına aldıktan sonra sıra geliyor spora. Kimi bacaklarını kalınlaştırma derdine düşüyor, kimi ise güzel bir popoya. Ama herkes kıvrımlı bir vücut istiyor! Bunun için hangi bölge için hangi hareketleri yapmamız gerektiğini araştırıyoruz ve birbirimize spor salonları da öneriyoruz!

    hizli-kilo-vermek-icin-spor-yaparken-dikkat_18052011115324

    İşimizi her zaman sağlama alıyoruz. Biz; kadınların yapamayacağı şey yok!

  • Pap smear testi nedir?

    Pap smear testi nedir?

    Pap Smear testi,rahim ağzı kanserlerinin kansere dönüşmeden erken safhada yakalanmasını sağlayan,jinekologlar tarafından yapılan ,ucuz,kolay ,ağrısız bir testdir. Pap-smear testi olarak da adlandırılır.
    Smear alınması oldukça kolaydır.Ağrı ve acıya neden olmaz.Jinekolojik muayene sırasında vajinal spekulum takıldıktan sonra serviks gözle görülür,plastik bir fırça ile rahim ağzından ve vajinadan ayrı ayrı sürüntü alınır.İki ayrı cam üzerine yayılır.Alkol veya sprey yardımı ile tesbit edildikten sonra incelenmek üzere patolojiye gönderilir.
    Smear alınmadan çnce 2-3 gün içinde vajinal tablet kullanılmamış olmalı,1 gün öncesinde cinsel ilişkide bulunmamış olmalıdır. Smear testi cinsel hayatı başlamış her kadının yılda bir kez yaptırması gereken bir testdir.Ayrıca gerektiğinde hamilelik sırasında da yapılabilir.Smear testinde patoloji saptanırsa daha sık aralıklarla tekrarlanması gerekebilir.
    Smear testinde yanlış değerlendirme oranı % 25 dir.Patoloji var olduğu halde % 25 vakada sonuç normal gelebilir.
    Smear testi 50 yıldan fazla bir zamandan beri yapılmaktadır.Pap-smear testi 1950 lerden 1990 lara kadar rahim ağzı kanserlerinden ölüm oranını % 70 azaltmıştır.Ve bu oran bugünde daha azalmaya devam etmektedir.
    Son yıllarda kullanılmaya başlanan sıvı bazlı ince yayma teknikleri ile yapılan smear testinin duyarlılığı daha fazladır.Hatalı negatiflik oranı % 4-5 civarındadır.Thin-prep denilen teknikle yapılan smear testi ile ayrıca HPV tipleri de araştırılmaktadır.HPV enfeksiyonun son yıllarda hızla artması sonucu smear testi daha fazla önem kazanmıştır.
    ANORMAL SMEAR SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
    ASCUS
    ASCUS önemi bilinmeyen anormal hücreler olması anlamını taşır.ASCUS demek mutlaka hücre bozukluğu olacak anlamını taşımaz.ASCUS olanların % 55 inde hücrelerde bozulma vardır.ASCUS raporu gelirse smear 3 kez 4 er ay arayla tekrarlanır.Bu arada enfeksiyon tedavisi uygulanır.3 kez negatif sonuç gelirse smear yılda bir kez smear testi yapılır.Smear tekrarı yaptırılmak istenmiyorsa kolposkopik biyopsi uygulanır.Ayrıca HPV DNA testi yapılarak sonuca ulaşılabilir.Menapozda ASCUS saptanırsa östrojen tedavisi sonrası tekrar smear yapılır.Tekrar ASCUS gelirse kolposkopik biyopsi yapılır.ASCUS luların % 55 inde HPV vardır.Bunlarında % 5-15 inde orta veya ağır CIN 1 denilen hücresel bozulmaya rastlanır.ASCUS da biyopsi yapılanların % 0,01-0,2 kanser hücresi bulunur.
    ASC-H denen ve ağır hücre bozukluğu anlamını taşıyan smear testlerinde ise % 40-50 CIN 2 veya 3 yani orta ve ağır düzeyde hücre bozukluğuna rastlanır.
    ASCUS takibinde son yıllarda direkt HPV tip tayini yapılması daha çok önerilmektedir.HPV negatif ise gelecek 2 yıl içinde ciddi hücresel bozulma olasılığı % 1,5 olduğu için yıllık smear takibi yeterlidir.HPV müsbet ise ve yüksek riskli tipi mevcut ise kolposkopik biyopsi ile takibe devam edilir.
    ASC-H var ise % 35-100 HPV müsbet bulunur.ASC-H durumlarında %40-50 CIN 2-3 görülür.Bu nedenle ASC-H ise kolposkopik biyopsi ve sonucunda CIN 2-3 yok ise 1 yıl sonra smear ve HPV taraması yapılır.CIN 2-3 varsa tedaviye başlanır.
    LGSIL ( LOW GRADE SQUAMOZ İNTRA EPİTELYAL LEZYON )
    LGSIL düşük dereceli hücre içi squamoz lezyon varlığı demektir.LGSIL varsa kolposkopik biyopsi yapılır. % 70 inde CIN 1,%18 inde CIN 2-3 görülür. Nadiren kanser hücresi görülür.
    CIN 1
    CIN 1 saptanan hastaların %11-13 kısmı sonraki 2 yıl içinde CIN 2 ve 3 e geçer.Hastalığın ilerleme hızı HPV tipine göre değişir. HPV 16 saptanmışsa hastaların % 40 ında ilerleme gözlenir.Diğer onkojenik tiplerin varlığında % 10 ilerleme saptanmıştır.CIN 1 çıkan hastaların yoğun izlenmesi önerilmektedir.Kolposkopik izlemin yeterli olmadığı düşünülüyorsa LEEP işlemi uygulanmaktadır.Kolposkopi yeterli ise CIN 1 de hasta 6. ve 12. ayında smear ve kolposkopi ile izlenir.Bu izlemlerde HGSIL saptanırsa direk LEEP yapılır.
    HGSIL (HIGH GRADE SQUAMOZ İNTRA EPİTELYAL LEZYON )
    HGSIL olan hastaların %97 sinde CIN 2-3 görülür.Bu nedenle bu hastalarda kolposkopik biyopsi yapılır. sonucuna görede tedaviye başlanır.

    Op. Dr. Ayşe DARAMA tarafından yazılmıştır.