Kategori: Sağlık

  • Bebek sahibi olmak istiyorsanız, bunlardan uzak durun!

    Bebek sahibi olmak istiyorsanız, bunlardan uzak durun!

    Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Hakan Çoksüer, hazır gıdalardaki kısırlık tehlikesini anlattı:

    Salam, sosis, sucuk gibi işlenmiş gıdalar ya da raf ömrü uzun olan bisküvi gibi hazır gıdaların tüketimi kısırlığı tetikleyen önemli faktörler arasında.

    Bu maddeler hem kadınlarda hem erkeklerde hormon düzensizliğine yol açıyor; bu da kısırlığa neden oluyor.

    Sigara ve alkol tüketimi, kirli hava ve plastik şişelerde muhafaza edilen sular da ciddi tehlike…

    Hazır gıdalar, erkeklik hormonlarında düzensizlik yaparak sperm kalitesini ve sayısını azaltıyor. Kadınlarda ise hem yumurtaların kalitesini bozuyor hem de embriyonun rahime tutunmasını zorlaştırıyor.

    Hazır gıda tüketimini mümkün olduğunca hayatımızdan çıkarmamız gerekiyor.

  • Kışın tercih edilen estetik operasyonlar

    Kışın tercih edilen estetik operasyonlar

    Daha çok kış aylarında yüz ve boyun bölgesine yapılan cerrahi dışı uygulamalar arasında botoks, dolgu, lazer ve PRP gibi yöntemler var.

    Cerrahi söz konusu olduğunda ise göz kapağı estetiği, kaş kaldırma ile göz altı torbalarına yönelik müdahaleler ilk sıralarda yer alıyor. Yüzdeki sarkma ve kırışıklıkları gidermek için yüz germe operasyonları tercih ediliyor. Tüm yüze yönelik germe operasyonları dışında, orta yüz kaldırma da sık yapılan estetik ameliyatlar arasında.

    Sıcak havalarda ameliyat olmak istemeyenlerin, kış aylarında tercih edebileceği estetik ameliyatları ise şöyle sıralamak mümkün:

    Meme estetiği: Meme büyütme, küçültme, dikleştirme ve meme asimetrisi operasyonları da çok sık tercih ediliyor. Meme büyütmede, silikon yerleştirme işlemi yapılıyor. Silikon koltuk altından, meme başından, meme altı oluğundan veya göbekten girilerek yerleştirilebiliyor.

    Kalça dikleştirme: Kişinin kendi vücut yağı popoya enjeksiyon yapılabildiği gibi protez ya da kalça kaldırma operasyonları da tercih edilebiliyor. Kalça estetiğinde dolgu yapılacaksa kişinin fazlalık olan bölgesinden yağ alınıyor ve bu yağ birtakım işlemlerden geçirildikten sonra popo bölgesine enjekte ediliyor. Hasta bu işlemden sonra bir gün hastanede kalıyor. Bir hafta sonra ise günlük aktivitelerine dönebiliyor ve oturabiliyor.

    Burun estetiği: Burun estetiği ameliyatında burnun dış görünüşü ile birlikte nefes darlığı sorunu da düzeltilebiliyor. Bu cerrahilerde, nefes alma durumu endoskopik cihaz yardımı ile detaylı bir şekilde muayene edilerek belirleniyor. Ciddi nefes alma sorunu varsa sinüs filmi çekilerek polip, sinüzit, burun eti ve deviye septum gibi sorunlar ayrıntılı olarak tespit ediliyor. Kapalı veya açık rinoplasti operasyon tekniğine, burun yapısına bağlı olarak karar veriliyor.

    Burun şeklini oluşturan kıkırdak, kemik ve yumuşak dokuya yeniden şekil veriliyor. Burun ucundaki düşüklük, aşırı yükseklik, dudakla burun ucu açısı, sırtındaki çıkıntılı veya eksik alan, eğrilik ile ucu ve delikleri düzeltilip, estetik bir görünüm sağlanıyor. Nefes almayı etkileyen burun orta duvar eğriliği ve burun etleri operasyon sırasında düzeltiliyor. Buruna yeni estetik şeklini verdikten sonra burun dışına özel bantlar yapıştırılıp, üzerinde 5-7 gün kalacak şekilde plastik alçı yerleştiriliyor. Bu uygulamada tampon kullanılmıyor.

    Vücut estetiği: Yazın alınan fazla kiloların neden olduğu yağlanmaya karşı, kış mevsiminde sıkça lazer liposuction ile vücut şekillendirme yapılıyor. Ancak liposuction bir kilo verme yöntemi değil. Lazer liposuctionda yağ hücreleri parçalanıyor ve vakumla çekiliyor. Yöntem aynı anda deride sıkılaşmayı da sağlıyor. Üçüncü haftadan itibaren vücuttaki değişiklikler gözlemlenebiliyor. Lazer liposuctionda ödem ve morluk, klasik liposuctiona göre daha az olduğundan, sadece iki hafta korse giymek yeterli olabiliyor. Yöntem gıdı bölgesine, kol sarkıklıklarına, karın, basen, bel ve bacak içine de uygulanabiliyor.

     

    Kaynak: ntv.com.tr

  • Soğuk havalara kış çayları kalkanı

    Soğuk havalara kış çayları kalkanı

    “Doğru şekilde hazırlanmış kış çaylarıyla sağlık depolayın” önerisinde bulunan Beslenme ve Diyet Uzmanı Kamuran Diğdem Özkahya, kış aylarında içinizi ısıtacak sağlıklı içecekleri şöyle anlatıyor:

    BAHARATLI ELMA ÇAYINA NE DERSİNİZ?

    Kış aylarının en sağlıklı meyvelerinden biri elma. İçeriğindeki E ve C gibi antioksidan vitaminler sayesinde hem cildinizi hem bağışıklığınızı koruyor. Elma içeriğindeki lif yapısı sayesinde aynı zamanda hazımsızlık sorunlarının da önüne geçiyor. Ayrıca lifli yapısı ve içerdiği flavanoidlerle bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor ve hastalıklara karşı kalkan oluşturuyor. Havaların oldukça soğuk seyrettiği kış günlerde elma çayı siz soğuk algınlığı ve grip gibi hastalıklardan koruyor. Ayrıca boğazı yumuşatarak da öksürüğü engelleyebiliyor. Çayınıza ilave edeceğiniz karanfil, içeriğinde bulunan eugenol sayesinde kanın pıhtılaşmasını engelleyerek kalp sağlığını koruyor. Karabiber ise dolaşımını hızlandırarak mikropları vücudunuzdan uzaklaştırıyor.

    Malzemeler:

    • 1 adet elma.
    • 2-3 karanfil.
    • 2-3 tohum karabiber.
    • 1 adet çubuk tarçın.
    • Limon.

    Tarifi: Elmayı kabukları ile dilimleyip kaynayan suyun içerisine koyun. Bir tülbent içerisinde karanfil, karabiber ve tarçını kaynayan suya atın. Elmaların kararmaması için içerisine limon sıkın. İyice kaynadıktan ve renk aldıktan sonra ocaktan alın. Biraz ılındıktan sonra içerisine limon ve isteğe bağlı az miktarda bal ilave edebilirsiniz. Düşük kalorili vitamin deposu bu çayı istediğiniz miktarda şekersiz bir şekilde tüketebilirsiniz.

    ZENCEFİLİ MUTFAĞINIZDAN EKSİK ETMEYİN

    Kış çaylarının belki de en sağlıklılarından biri de zencefille yapılan özel bitki çayları. Tadı çoğu kişiye çok lezzetli gelmese de zencefilin faydaları saymakla bitmiyor. Kalp sağlığını koruyor, bağışıklığı güçlendiriyor. Köklerinde bulunan proteaz sayesinde sindirimi kolaylaştırıyor. Ayrıca mide bulantısını baskılıyor ve gaz sorununu ortadan kaldırmaya da yardımcı oluyor. Portakal ya da limonla tatlandırarak hem lezzetli hem de sağlıklı bir zencefil çayı demleyebilirsiniz. Portakallı zencefil çayını şekersiz olduğu müddetçe istediğiniz miktarda içebilirsiniz.

    Malzemeler:

    • 1 kök zencefil.
    • 1 adet portakal.
    • 1 tatlı kaşığı bal.
    • Limon.

    Tarifi: Kök zencefili dilerseniz rendeleyip, dilerseniz de halka halka doğrayarak kaynayan suya ilave edin. 10 dakika kadar birlikte kaynattıktan sonra ocaktan alın. Portakalı sıkın ve bu karışıma ilave edin. Dilerseniz limon veya balla da lezzetlendirebilirsiniz.

    GÜL YAPRAKLARIYLA REZENEYİ HARMANLAYIN

    Farklı lezzetleri seviyorsanız, evinizde de kolaylıkla bulabileceğiniz bitki ve meyveleri karıştırarak kendinize özel bir çay yapabilirsiniz. Gül yaprakları, rezene ve limon kabuğu ile hem sağlıklı hem de lezzetli bir çay hazırlamanız mümkün. Kurutulmuş gül yaprakları, C, E ve A vitamini açısından zengin olan demir, kalsiyum, magnezyum ve selenyum minerallerini içeriyor. Ayrıca tatlı aroması ile de çayınıza lezzet katıyor. Rezene yaprakları, soğuk kış günlerinde azalan bağırsak aktivitenizi hızlandırıyor ve sakinleştirici etkisi ile stresinizi azaltıyor.

    Tarifi: Bir kabın içerisinde karıştırdığınız gül yaprakları ve rezeneye hem tat vermesi hem de C vitamini değerini artırması için limon kabuğu ekleyin. Ayrıca kabuk tarçın ve kurutulmuş yaban mersini de ekleyerek çayınıza farklı bir aroma katabilirsiniz. Daha pratikte sıklıkla kullandığımız ıhlamur, adaçayı, kuşburnu da kış çaylarının vazgeçilmez aromalarından. Kendi çay tarzınızı yansıtmak için size özgü aromayı bulabilir, dilediğiniz miktarlarda bu bitkileri karıştırarak demleyebilirsiniz. Ama kaynatmayın. Kaynayan su biraz bekletildikten sonra bir çaydanlığın içerisinde demleme usulü ile bekletin.

    Soğuk havalara kış çayları kalkanı | 1

    BİR BARDAK SICAK ÇİKOLATAYLA İÇİNİZ ISINSIN

    Sıcak çikolata söz konusu olduğunda en çok dikkat edilmesi gereken detaylardan biri hiç kuşkusuz kalori değeri. Elbette ki yapılışı sırasında kullanılan malzemeler, kalori değerini oldukça yükseltebiliyor. Ancak hem lezzetli hem de sağlıklı bir şekilde sıcak çikolata yapmak da mümkün. İçeceğinizi hazırlarken, tam yağlı sütler yerine, yağ oranı düşük, protein kalitesi yüksek soya sütü, badem sütü ya da az yağlı inek sütünü tercih edin. Bu sayede günlük kalori miktarınızı dengeliyorsunuz. Laktoza karşı bir duyarlılığınız olması durumunda ise badem veya soya sütü tercih edebilirsiniz. Sütün içerisine ekleyeceğiniz çikolatada da tercihiniz mutlaka bitter olmalı. Siyah çikolata yüksek miktarda kanama önleyici etkisi sayesinde kan basıncını dengeliyor. Sıcak çikolatanıza son olarak da keçiboynuzu tozu ekleyebilirsiniz. Keçiboynuzu, yapısındaki galik asit sayesinde antialerjik ve antibakteriyel etki sağlıyor. Bu etki de bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor.

    Malzemeler:

    • 1 bardak soya sütü veya badem sütü
    • 3 kare bitter çikolata
    • 1 adet keçiboynuzu

    Tarifi: Keçiboynuzunu rondoda toz haline gelene kadar çevirin. Sütünüzü ısıtın. Benmari usulü ile erittiğinizi bitter çikolatayı sütünüze ilave edin. Keçiboynuzu tozundan 1 yemek kaşığı ilave edilip karıştırın. Ve sıcak çikolatanızı keyifle yudumlayın. Bitter çikolatalı keçiboynuzlu sıcak çikolata 212 kalori içeriyor. Bu kalorinin 8 gramı proteinden karşılanıyor. Ancak günde 1 bardaktan fazla içmek kalori alımının artmasına neden oluyor.

     

    Kaynak: ntv.com.tr

  • Biorezonans yöntemi ile sigara bırakma nasıl olur?

    Biorezonans yöntemi ile sigara bırakma nasıl olur?

    Sigara bırakmak isteyenlerin tereddüt ettiği konu sigara isteği ile baş etmekte yaşayacağı zorluklar olmaktadır. Daha önce bırakmayı deneyenler dayanamayıp yeniden başladıklarını, eksikliğinde yaşanan yoksunluk açısından cesaret edemediklerini ifade ederler.

    Biorezonans yöntemi ile sigara bırakma terapisinde hastanın son sigarasını içip 1 saatlik seans uygulandığı andan itibaren hastaların tamamı sigara isteğinin bittiğini, içmek için istek duymadıklarını belirtmektedirler. Baş ağrısı, konsantrasyon güçlüğü ve sinirlilik gibi nikotin yoksunluğu belirtileri ortaya çıkmamaktadır.

    Bu yöntemle hastanın son içtiği sigaranın mevcut frekansları üzerinden vücutta tüm bu frekansların etkilerinin yok edilmesi hedeflenmekte, aynı zamanda toksin atılımı başlatılmaktadır. Bu terapi sonrası vücut sigarayı yabancı madde gibi algılamaya başlamakta ve sanki daha önce içilmemiş ilk kez içiliyormuş gibi davranmaktadır. Seans sonrası sigaraya ilgisizlik ve hatta dumanından rahatsız olma durumu gerçekleşmektedir.

    Nikotinin ve sigara içindeki 4.000 kadar zehirli maddenin frekanslarının ters çevrilmiş şekilde elektrotlar yardımı ile vücuda geri verilmesi prensibine dayanır. Terapi sonunda nikotinin ve diğer toksinlerin vücuttaki elektromanyetik karşılığının yok edilmesi nedeni ile sigaraya olan tolerans ortadan kalkmış, İçilmediğinde hissedilen yoksunluk ve içme isteğinin önüne geçilmiş olur. vücuda zararlı bu kimyasalların detoksifikasyonu ve vücuttan atılımı hızlandırılır. Toksinlerin hızla uzaklaştırılması açısından hastaya 2-3 lt su içmesi önerilir.

    Uzm. Dr. Sibel ÜNLÜ

  • Göğüs nasıl büyük gösterilir?

    Göğüs nasıl büyük gösterilir?

    Güzel, iri ve dik göğüsler kadın ve seksilik ile bağdaştırılır. Bu nedenle küçük göğüslü olan veya göğüslerinden memnun olmayan genç kız ve kadınlar özgüven eksikliği ile mücadele etmek durumunda kalırlar.

    Büyük ve güzel göğüslere sahip olmak isterken estetik operasyonla göğüs büyütme işlemlerine her kadın cesaret edemez. Bunun yerine gün kurtarıcı çeşitli göğüs büyütme ipuçlarını tercih edebilirler:

    1. Acısız göğüs büyütme taktiklerinin başında destekli sütyenler geliyor. Bu sayede göğüsler daha şekilli ve iri görünecektir.

    2. Dikey boyuna çizgili bluz, gömlek ve elbiseler göğüslerin daha büyük olduğu yanılsamasını yaratır.

    3. Büstiyerler de destekli sutyenler gibi daha iri göğüs görünümü sağlayacaktır.

    4.  Git gide tercih edilmeye başlayan vücut makyajı ile göğüs bölgenizi daha dolgun gösterebilirsiniz.

    5. Göğüs bölgesine renkli büyük kolyeler takar ve simli vücut kremleri sürerseniz üst gövdeniz daha dolgun görünecektir.

    6. Tüm bunların yanı sıra dik durmak çok önemlidir. Hem beden postürü daha iyi görünür hem de özgüvenle yürürsünüz.

  • Yeni Yıl İçin Beslenme Önerileri

    2017’ye sayılı günler kala hepimizi yeni yıl heyecanı sarmış durumda.

    Yeni yıl demek yeni umutlar yeni dilekler demek. Zorlu geçen 2016’nın ardından 2017’nin işi oldukça zor görünüyor. Peki yılbaşı için planlarınız neler? Kimisi evinde geçirmeyi tercih eder kimisi için dışarıda kopmanın tam zamanı. Kimisi ne yediğine dikkat ederken kimisinin ne yediğinin haddi hesabı yoktur. Ya ertesi gün ne olacak hiç düşündünüz mü?

    İşte yılbaşı gecesi işi fazlaca abartıp ertesi gün hazımsızlık sorunları yaşamak ve daha sonrasında kilo almak istemiyorsanız sizler için hazırladığımız beslenme önerilerine göz atmanızda fayda var.

    Yeni Yıl İçin Beslenme Önerileri | 2

    İşte yeni yıl için beslenme önerileri

    Güzel bir kahvaltı

    Yılbaşı akşamı hiç yememiş gibi yemeklere abanıp midenizi rahatsız etmek istemiyorsanız sabah kalktığınızda güzel ve kaliteli bir kahvaltı yapın. Öğle yemeğinizi akşamı göz önünde bulundurarak daha hafif yemeklerle geçiştirin ve küçük atıştırmalıklarla akşamı getirin. Göreceksiniz ki akşam yedikleriniz ertesi güne sıkıntı çıkarmayacak.

    Ağır yemeklerden kaçının

    Yılbaşı sofralarının herhalde olmazsa olmazı mezeler ve kavurmalardır. Ancak bunlar yerine fırın-sote tarzı menüler tercih edin. Midenizi akşam akşam ağır yemeklerle doldurmanızın anlamı yok. Böylece ertesi gün hem hazımsızlık sorunu yaşamayacaksınız hem de fazla kilo almaktan kurtulacaksınız.

    Hafif tatlılar

    Yılbaşı geçesinde ağır tatlılar yerine evde yapılmış hafif tatlıları tercih edin. Şerbetli ve kremalı ağır tatlıların yerine meyveli sütlü tatlılar işinizi görecektir. Uzun sağlıklı yıllar için bunlara dikkat edin.

    Yeni Yıl İçin Beslenme Önerileri | 3

    Kuruyemiş miktarı önemli

    Yılbaşı geçesinde içkinin dibine vuracakların en lüks mezesi kuruyemişler olsa gerek. Alkolün yanında fındık, fıstık derken bir bakmışınız koca kase kuruyemişleri götürmüşünüz. Yılbaşı da olsa sağlığınız için kuruyemiş olayını abartmayın deriz.

    Hindi fırında olsun

    Eminiz yılbaşı gecesi çoğu kişinin tercihi hindi olur. Hindi menünüzü fırında yaparsanız daha hafif ve sağlıklı olur. Kızarmış hindi hem kalori almanıza hem de hazımsızlığa neden olabilir.

    Bol bol su için

    Yılbaşı sabahından başlayın su içmeye. En az 2 litre su içmeye çalışın. Asitli ve ya gazlı içeceklerin yerine su tercihin olsun. Yılbaşı gecesi hem yiyeceğiniz yemekleri dengelemede büyük işe yarayacak hem de sağlık açısından faydalı olacak. Ertesi gün baş ağrısız uyanmak istiyorsan suyu bol içmelisiniz.

  • Ağrı kesiciler sağır ediyor

    Ağrı kesiciler sağır ediyor

    Her başınız ağrıdığında ilaç almamanız için bir neden daha!

    Takvim’de yer alan habere göre ağrı kesici kullanmanın işitme sorunlarına yol açtığı tespit edildi.

    Haftada en az iki kere ağrı kesici kullanan kadınlar sağır olma riskiyle karşı karşıya.

    Parasetamolün kulakta antioksidanları tükettiği ve kokleayı gürültüye bağlı hasara karşı daha savunmasız hale getirdiği, ayrıca iç kulağa giden kan akışını da durdurduğu belirtildi.

    Ağrı kesicilerin duymaya yardımcı olan kulak içindeki küçük tüylere de zarar verdiği ortaya çıktı.

  • Asabı bozulan, antidepresana sarılıyor!

    Asabı bozulan, antidepresana sarılıyor!

    Son yıllarda antidepresan kullanımı artıyor. Anadolu Sağlık Merkezi Psikiyatri Uzmanı Dr. Cem Hızlan, “Türkiye’de her 10 kişiden 1’i antidepresan kullanıyor. Antidepresan kullanımında kadınlar erkekleri ikiye katlıyor” diyor.

    Takvim’de yer alan habere göre bir doktorun önerisi ve takibinde içilen antidepresanların güvenli olduğunu söyleyen Dr. Hızlan, “Bu ilaçlar kesinlikle ‘mutluluk hapı’ değildir” şeklinde konuşuyor.

    Dr. Cem Hızlan, şöyle devam ediyor: “Antidepresanların asıl etkisi bizim duygu halimizde bir değişiklik yapmaktan çok, aksamakta olan zihinsel foksiyonları düzenlemek şeklindedir. Ayrıca antidepresan ilaçlar bağımlılık yapmaz. Zamanından önce kesildiğinde hastalığın belirtileri kısa zamanda tekrarlar. Antidepresan kullanımı, hastalığın tekrarlamayacağından emin olana kadar sonlandırılmamalı. Buna da tabii ki doktor karar vermeli.”

  • Gebelikte yapılan egzersiz yararlı mı?

    Gebelikte yapılan egzersiz yararlı mı?

    Gebelikte yapılan egzersiz anne hem de bebek için yararlı..! Geleneksel görüş erken doğum riskini arttırbileceği endişesiyle gebeliğin son dönemlerinde egzersizden kaçınmak şeklindeydi. Oysa son dönemlerde bu görüş yavaş yavaş terkediliyor. Konu ile ilgili yapılmış bütün çalışmaları bir arada değerlendiren yeni bir derleme gebelik sırasında yapılan egzersizin hem anne adayı hem de bebek açısından pek çok yararları olduğunu ortaya koydu.

    Kadın hastalıkları ve doğum konusundaki en prestijli dergilerden bir tanesi olan American Journal of Obstetrics & Gynecology’de yayınlanan çalışmanın yürütürcüsü, Amerika Birleşik Devletlerinin Philadelphia eyaletinde bulunan Thomas Jefferson Universitesi doktorlarından profesor Vincenzo Berghella egzersiz sırasında salgılanan norepinefrinin rahim kasılmalarını başlatabileceği ve bunun da erken doğuma yol açabileceği korkusunun aslında gerçek olmadığını i̇leri sürüyor.

    Gebelikte yapılan egzersiz yararlı mı?

    Dr. Berghella ve arkadaşları konuyla ilgili yapılmış literatürde yer alan dokuz randomize kontrollü çalışmanın sonuçlarını bir arada değerlendirilmişler.

    Çalışmaya dahil olan 2059 kadının yarısı aerobik egzersiz grubuna diğer yarısı ise kontrol grubuna ayrılmış.

    Çalışma grubundaki kadınlar 10 hafta süreyle ya da doğumlarına kadar haftada üç yada dört kez 35-90 dk sürecek şekilde egzersiz yaparken kontrol grubundaki kadınlar hiç egzersiz yapmamış.

    Sonuçlar egzersiz yapan ve yapmayan kadınlar arasında 37. haftadan önce gerçekleşen doğum yani erken doğum oranları açısından herhangi bir fark olmadığını göstermiş.

    Buna karşılık egzersiz yapan grupta vajinal doğum oranları sezeryana göre bir miktar daha fazla bulunmuş.

    Çalışmacılar aynı zamanda kontrol grubu ile karşılaştırıldığında egzersiz yapan kadınlarda gebeliğe bağlı şeker hastalığı ve gebeliğe bağlı yüksek tansiyonun da daha az görüldüğünü saptamışlar.

    Bebekler açısından bakıldığında ise araştırmacılar düşük doğum ağırlığı ya da ortalama doğum ağırlığı açısından egzersiz yapan ve yapmayan gruplar arasında herhangi bir fark saptamamışlar.

    Çalışmaya dahil olan tüm hamile kadınlar tek bebek bekleyen, ikiz olmayan ve gebelik öncesinde normal kiloda olan kadınlarmış. Aynı zamanda egzersiz yapmalarının önünde tıbbi bir engel olan kadınlar çalışma harici bırakılmış.

    Prof. Berghella bu çalışmadan elde edilen sonuçların American Congress of Obstetricians and Gynecologists (ACOG), ve Centers for Disease Control and Prevention (CDC) tarafından yayınlanan ve gebelerin haftada en az 150 dk orta yoğunlukta aerobik egzersiz yapmalarını öneren rehberler ile paralellik gösterdiğini belirtiyor.

    Ancak her gebe kadının birbirinden farklı olduğu ve egzersiz toleransının değişik olabileceği gözden çıkartılmalı.

    Aerobik egzersiz ile kastedilen yüzme ve yürüyüşte olduğu şekilde kol ve bacak kasları gibi gruplarının ritmik olarak çalıştırıldığı aktivitelerdir.

    Orta şiddette egzersiz ile anlatılmak istenen ise kalp hızını yükselten ve terletecek düzeyde aktivitelerdir. Orta şiddette bir egzersiz yaparken konuşabilirsiniz ancak şarkı söyleyemezsiniz.

    Gebelik sırasında egzersiz yaparken yada egzersiz yapmaya karar verdiğinizde mutlaka gebeliğinizi takip eden doktorunuz ile görüşmeli ve onayını almalısınız.

     

    Kaynak: mumcu.com

  • Gebelik ve Grip Aşısı

    Gebelik ve Grip Aşısı

    Influenza yani grip salgınları kış aylarında sık görülen ve sadece Amerika Birleşik Devletlerinde her yıl 20.000’den fazla insanın hayatını kaybetmesine neden olan ciddi enfeksiyonlardır. Bu hastaların büyük bir kısmı 65 yaşından büyük kişilerdir. Hastalık çocuklarda daha sık görülmekle birlikte ciddi komplikasyonlar ve ölüm 65 yaş üzerinde daha fazladır.

    Gebelik ve Grip Aşısı

    Gribi ve neden olduğu ciddi koplikasyonları önlemenin tek ve en etkili yolu grip aşısıdır.

    Amerikan Bağışıklama Ugulamaları Tavsiye Komitesi grip aşısının asıl hedef kitlesini şu şekilde bildirmektedir:

    1. 65 yaşından büyükler
    2. Yaşı kaç olursa olsun kronik hastalığı olanlar (astım, diabet vb.)
    3. Yüksek risk altındaki kişiler ile temas halinde olanlar (sağlık personeli)
    4. Hamileliklerinin 2. ya da 3. trimesteri salgın dönemine denk gelen kadınlar

    Grip aşısı genelde 3 tür Influenza virüsüne karşı bağışıklık sağlar. Aşının içeriği her yıl değiştirilerek o yıl içinde salgınlara neden olması beklenilen virüslere karşı olacak şekilde üretilir.

    Tavuk yumurtasından elde edilen besi yerlerinde üretilen virüsler inaktive hale getirilerek enfeksiyone neden olma potansiyelleri ortadan kaldırılır ancak vücutta antiko üretimini uyarma özellikleri kaybolmaz.

    Etkinliği
    Aşının etkinliği genelde aşı yapılan kişinin yaşına ve o yıl enfeksiyona neden olan virüsle aşının içerdiği inaktive virüsün benzerliğine bağlıdır ve ortalama %70-90 civarındadır.

    Hamilelerde grip aşısı
    Özellikle hamileliğin son dönemlerinde gribe yakalanan kadınlarda komplikasyon görülme riski artmaktadır. 1998 yılında yapılan bir araştırmada 17 sezon boyunca yapılan incelemeler sonucu hamile kaınlarda grip nedeni ile hastaneye yatırılarak tedavi edilmeyi gerektirecek kadar şiddetli yakınmaların hamile olmayanlara göre çok daha fazla görüldüğü ortaya konmuştur. Yine 1918-19 ve 1957-58 yıllarında tüm dünyayı etkileyen salgınlar sırasında pekçok hamile kadının da hayatını kaybettiği bilinmektedir.

    Hamilelik sırasında kalp atım hızında, kalbin pompaladığı kan miktarında, oksijen tüketiminde, akciğer kapasitesinde ve bağışıklık sisteminde ortaya çıkan fizyolojik değişiklikler, gribe bağlı komplikasyonların görülme olasılığını arttırmaktadır.

    Bu bulguların ışığında Amerikan Hastalık Kontrol Merkezi (Centers for Disease Control and Prevention) grip sezonunda 2. ya da 3. trimesterda olacak olan tüm hamile kadınların grip aşısı olmalarını önermektedir. Amerikadaki diğer bilimsel dernekler de bu öneriyi desteklemektedir.

    Grip aşısı inkative virüs aşısı olduğundan yai canlı virüs içermediğinden gebelikte kullanımının herhangi bir sakıncası yoktur. İkibin hamile kadın üzerinde yapılan bir araştırmada aşının ne anne adayı ne de bebek üzerinde herhangi bir olumsuz etkisinin olmadığı gösterilmiştir. Benzer ancak daha az sayıda kadın üzerinde yapılan başka bir araştırma da aynı sonucu vermiştir.

    Grip aşısı gebeliğin her döneminde güvenli olmakla birlikte, ilk trimesterda çok gerekli olmadıkça ilaç kullanımından kaçınma geleneği nedeni ile pekçok hekim aşıyı bu dönemin sonunda yaptırmayı uygun görmektedir. Yine ilk trimesterda düşük olma olasılığı fazla olduğundan bu dönem atlatıldıktan sonra aşının yapılması daha uygundur.

    Aşı aynı zamanda emziren annelerde de güvenle yapılabilir.

    Kimlere yapılmaz?
    Grip aşısı, aşının içinde bulunan maddelere ve özellikle yumurtaya karşı alerjisi olanlara yapılamaz.

    Ne zaman yapılır?
    Grip aşısı için en uygun dönem Ekim ve Kasım aylarıdır. Ancak bu aylarda hamileliklerinin ilk trimesterını yaşayanlarda ertelenebilir. Aşı kas içi enjeksiyon olarak koldan yapılır.

    Yan etkiler
    Grip aşısı canlı virüs içermediğinde hastalığa neden olmaz. Aşı sonrası erken dönemde ortaya çıkan grip tamamen rastlantısaldır.

    En sık karşılaşılan yan etki enjeksiyon alanında görülen şişlik ile hassasyettir ve olguların %10-64’ünde görülür.

    Ateş, halsizlik, kas ağrısı gibi elirtiler özellikle ilk kez aşı olanlarda 6-12 saat sonra ortaya çıkabilir ve genelde 1-2 günde kaybolur.

    Nadiren alerjik reaksiyon ve anafilaksi gelişebilir. Yine çok nadir olarak Gullain-Barre Sendromunun ortaya çıkabileceği bildirilmiştir.

    Sonuç olarak hamilelikte grip aşısı güvenlidir ve yapılması önerilmektedir.

    Kaynak: mumcu.com