Kategori: Sağlık

  • Uyku apnesi

    Uyku apnesi

    Eşiniz son zamanlarda çok şiddetli horladığınızı söylüyorsa, ne kadar uyursanız uyuyun yorgun uyanıyor ve gün içerisinde uyukluyorsanız uyku apnesi (uykuda solunum duraklamaları) yaşıyor olabilirsiniz.

    Uyku Apnesi

    Erkeklerde kadınlara göre 2 kat fazla görülen uyku apnesinin nedenlerini Baş Boyun Cerrahisi ve Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Tayfun Demirel’le konuştuk.

    Yunanca’da ‘soluksuz kalmak’ anlamına gelen uyku apnesinin daha çok orta yaş üzerindeki erişkinlerde görüldüğünü belirten Op. Dr. Tayfun Demirel; ‘Obstrüktif Uyku Apnesi Sendromu uyku boyunca üst solunum yolunun tekrarlayıcı tıkanmaları ile karakterizedir.

    Buna genellikle kan oksijen düzeyindeki düşmeler eşlik edebilir. Diğer bir ifade ile hava yolu çeşitli seviyelerde tıkanır. Tıkayan faktörler üst solunum yolunu çevreleyen dokulardaki şişkinlikler, büyük bademcikler, büyük dil ve uykuda gevşeyen üst solunum yolu kaslarıdır. Diğer bir tıkanma noktası da burundur. Çenenin küçük olması ve üst solunum yolu yapısı da tıkanma yapabilir. Tıbben ciddi kabul edilen tıkanmaya bağlı uyku nefessizliğinin toplum içinde yaygınlığı yüksektir.

    Uyku Apnesi Kimlerde Görülür?

    Uyku apnesi orta yaştaki kilolu erkeklerin hastalığıdır şeklindeki izlenim yanlıştır. Ayrıca hastaların 1/4’ü şişman değildir. Gerçekte şişman erkeklerin çoğu ve kilolu kadınların çok büyük bir kısmında apne yoktur. Kadınların en az yüzde 2’sinde ve erkeklerin yüzde 4’ünde görülür. Bu rakamlar hastalığın en az astım ve şeker hastalığı kadar yaygın olduğunu gösterir.’ açıklamasında bulundu.

    Uyku Apnesi Nasıl Oluşur?

    Tıkayıcı tipte uyku apnesi boğazdaki kasların havanın geçeceği alanı kapatacak şekilde gevşemesiyle oluşur. Bu kaslar yumuşak damağa, küçük dile, yutağa ve dile aittir. Kaslar gevşediğinde nefes alma sırasında hava yolu daralır ve bir süre için solunum durur. Bunun sonucunda kandaki oksijen miktarı azalır, beyin bu azalmayı algılar ve uyku derinliğini azaltarak hava yolunun tekrar açılmasını sağlamaya çalışır.

    Uyku derinliğinin azalmasını takiben bazı kişilerde bir iki kısa derin nefes alma ile bazı kişilerde ise şiddetli horlama ve yutkunma sesleri ile solunum tekrar başlatılır. Bu durum bütün gece saatte 20-30 kere tekrarlayabilir ve sık derecede uyku apnesi olduğunda derin uykuya geçmek mümkün olmaz. Kişi bütün uykusunu solunum çabası içinde geçirir ve gündüz uyuma ihtiyacı duyar. Uyku apnesi olan kişiler genellikle uykularının bölündüğünün farkında değildir ve iyi uyuduklarını zannederler.

    BU BELİRTİLER VARSA RİSKİNİZ YÜKSEK OLABİLİR!

    Kilo fazlalığı: Boynun kısa ve kalın olması boğazda hava yolunun daralmasına neden olur. Kilo fazlalığı nedeniyle boyun ve boğaz çevresindeki yağ dokusunun artması uyku apnesini şiddetlendiren önemli bir etkendir. Boyun çevresinin, yani gömlek yakası numarasının erkeklerde 43 cm‘den, kadınlarda 40 cm‘den fazla olması uyku apnesi için risk faktörüdür. Ancak uyku apnesi zayıf kişilerde de görülebilir.

    Büyümüş bademcikler ve geniz eti varlığı: Bademciklerin normalden büyük olması ve geniz eti bulunması daha çok çocuklarda görülen uyku apnesinin nedenidir; ancak bazen erişkinlerde de sorumlu olabilir.

    Boğazın dar yapıda olması: Bazı kişilerde boğazın şekli doğuştan dar yapıda olabilir.
    Erkek cinsiyet: Uyku apnesi erkeklerde kadınlardan 2 kat sık görülür. Ancak, kilo fazlası olan kadınlarda da sık görülebilir.

    Yaş: Uyku apnesi orta yaş üzerindeki erişkinlerde gençlere göre 2-3 kat daha sıktır.
    Alkol, sakinleştirici ve uyku ilaçlarının kullanımı: Bu maddeler boğaz kaslarının uyku sırasında gevşemesine neden olur.

    Kalp ve damar sistemi sorunları: Apne sırasında kandaki oksijenin ani düşmeleri kan basıncının artmasına, kalp ve damar sisteminin zorlanmasına neden olur. Uyku apnesi olan kişilerin hemen yarısında hipertansiyon vardır ve bu da kalp yetmezliği ile beyin kanaması riskini artırır. Kalp hastalığı olan kişilerde uyku apnesinin neden olduğu oksijen düşüşlerinin kalp krizine bağlı uykuda ani ölüm riskini artırdığı bilinmektedir.

    Gündüz uyuklama: Uykudaki bölünmeler nedeniyle derin bir gece uykusu mümkün olmadığında gündüz uyuklamaları, halsizlik ve sinirlilik görülür. Uyku apnesi olan kişiler işte çalışırken, televizyon seyrederken, okurken, otobüste ve hatta araba kullanırken uyuklayabilirler. Uyku apnesi olup araç kullanan kişilerde trafik kazası geçirme riski 3 ile 5 kat arasında yükselir. Çocuklardaki uyku apnesi genellikle okul başarısındaki düşme ile kendini gösterir.

    Başka nedenlerle yapılması gerekebilecek tıbbi tedavilerle ilgili sorunlar: Tıkayıcı tipte uyku apnesi olan kişilerde başka nedenlerle yapılması gerekebilecek ameliyatlarda genel anesteziyle ilgili solunum sistemi sorunları ile karşılaşılabilir.

    Eşle ilgili sorunlar: Uyku apnesi ile birlikte şiddetli horlama da varsa yatak partnerinin uyuyamaması; hatta oda değiştirmesi gibi sosyal bir sorun da ortaya çıkar.

    Beyin faaliyetleriyle ilgili sorunlar: Uyku apnesi olan kişiler unutkanlık; yorgunluk ve bezginlik, geceleri sık idrara çıkma ve impotans sorunları yaşayabilirler. Çocuklarda hiperaktivite ve dikkat bozukluğu sendromu görülebilir.

    Horlamanın nedenleri için tıklayın !

    NASIL TEDAVİ OLABİLİRİM DİYORSANIZ

    Öncelikle bu belirtileriniz varsa hekiminizin detaylı muayenesinin ardından uyku testi olarak da bilinen Polisomnografi Testi yapılarak bu testin sonucuna göre hareket edilir. Bazı hastalarda kilo verme, alkol kullanmama, sigara ve kafein bırakma gibi davranışsal tedaviler yeterli olsa da bazı hastalarda CPAP (Hastanın gece boyunca burnunu tamamen kaplayan bir maske yardımıyla verilen pozitif basınçlı hava çökmüş hava yolunu açık tutarak hastanın tıkanmasını engeller) yöntemi kullanılır. Çoğu hasta 1-3 aylık CPAP tedavisi ile birlikte kilo vererek hem tedaviye devamda motivasyon sağlaması hem de cerrahi tedaviye hazırlık anlamında fayda görür. Cerrahi tedavi çoğu vaka için en iyi tedavi şeklidir. Cerrahi tedavi ile hastanın hava yolundaki tıkayıcı unsurlar yeniden şekillendirilerek hava yolunun açılması sağlanır.

  • Tekrarlayan Gebelik Kayıpları ve Tüp Bebek Tedavisi

    Tekrarlayan Gebelik Kayıpları ve Tüp Bebek Tedavisi

    Tüp bebek tedavisi (IVF), tekrarlayan gebelik kayıpları yaşayan hastalar için bir seçenek olabilir. Bununla birlikte, çeşitli tıbbi tedaviler, yumurtlama indüksiyonu, suni döllenme ve diğerleri dahil olmak üzere başka birçok seçenek de mevcuttur. Tekrarlayan düşükler iki veya daha fazla ardışık ve kendiliğinden gebelik kaybı olarak tanımlanır.

    Gebeliklerin yaklaşık % 15’i, 20. haftaya varmadan oluşan bir gebelik kaybı ile sonuçlanmaktadır. Çoğu düşük, hamileliğin ilk 12 haftasında meydana gelir. “Alışılmadık hamilelik kaybı” olarak da bilinen “tekrarlayan düşükler”, genellikle üç veya daha fazla düşük olarak tanımlanmaktadır. Düşükler, bu sıklıkta ortaya çıkarsa, genetik bir kusur gibi altta yatan bir nedene bağlı olabilir. Diğer nedenler, rahimde şekil bozukluğu, rahim fibroidleri ve rahimde implantasyonu veya büyümeyi engelleyebilecek olan anormallikleri içerir. Prolaktin, tiroid hormonu veya progesteron hormonunun dengesizlikleri de, düşükle sonuçlanabilir. Diyabet veya bağışıklık sistemindeki sorunlar da düşük yapma şansını artırabilir.

    Tekrarlayan Gebelik Kayıpları ve Tüp Bebek Tedavisi | 1

    Tekrarlayan gebelik kaybı tedavisi, dikkatli izleme ve doğum öncesi bakım, cerrahi, hormon tedavisi, antibiyotik ve tüp bebek gibi prosedürlerin kullanımı gibi bir dizi seçeneği içerebilir. Tüp bebek tedavisinin, çoğu çift için güvenli ve etkili olduğu kanıtlanmıştır.

    Embriyo hücrelerindeki kromozom anormallikleri, tekrarlayan gebelik kaybının en sık karşılaşılan nedenidir. Kromozom anomalileri olan embriyolar, uterus duvarına tutunma gücüne sahip olabilir, ancak zayıflıktan dolayı fetüse dönüşmezler.

    Bir kadın yaşlandıkça, embriyoda kromozom anomalisi riski artar. Düşük kaliteli embriyolar aşağıdakiler ile sonuçlanır:

    • Doğurganlık oranlarında azalma
    • Düşük riskinde artış
    • Doğum kusurları riskinde artış

    Tekrarlayan düşükler, çift ve klinisyen üzerinde geniş kapsamlı etkileri olan yıkıcı bir tıbbi problemdir. Birkaç problem, tekrarlayan gebelik kayıpları ve uzun süre infertilite gibi bir ilişkinin kalbini zorla vurur. Tekrarlayan düşük ile in-vitro fertilizasyondan sonra tekrarlayan implantasyon başarısızlığı arasında yakın bir ilişki olduğu görülmektedir ve bazı klinisyenler bunların aynı madalyonun iki yüzü olduğuna inanmaktadır.

    Son zamanlarda yapılan bazı çalışmalar; birbirini izleyen iki düşükten sonra tekrarlayan düşük yapma riskinin, üç düşükten sonraki düşük riskiyle benzer olduğunu göstermiştir. Bu nedenle, özellikle kadının yaşı 35 yaşından büyük olduğunda tekrarlayan gebelik kayıplarında tüp bebek önerilir.

    Klinik olarak belgelenmiş tüm gebeliklerin % 12-15’i spontan düşükle sonuçlanırken, tekrarlayan gebelik kaybı kadınların yaklaşık % 1-2’sinde görülür. Tanımlanamayan gebelikler dikkate alındığında düşük oranı % 30’a kadar yükselir.

    Tüp bebekte başarı şansı, özellikle art arda düşük yapan kadınlarda, başarılı doğum şansını artırmaktadır. Gebelik kaybının nedenini bilmek ve ona göre önlem almak da, tüp bebekte başarı sağlamaya yardımcı olur.

    Tekrarlayan Düşükler ve Yeniden Hamile Kalmak için Tıklayın !

    Kimyasal Gebelik (Sessiz Düşük) Nedir Tıkayın !

    Tüp Bebek Tedavisinde Başarıyı Artırmak İçin Neler Yapılmalı? Tıklayın !

    AMH testi nedir? AMH Testi Ne İçin Kullanılır? AMH Seviyesi Düşük Çıkarsa Ne Olur?

     

  • Tüp Bebek Tedavisi Başarısız Olduğunda Ne Yapmalı?

    Tüp Bebek Tedavisi Başarısız Olduğunda Ne Yapmalı?

    İlk tüp bebek başarısızlığından sonra alınacak ilk önlem, kendinizi biraz rahat bırakmaktır. Hayal kırıklığına uğramak ve üzgün hissetmek çok normal ve bundan sonra ne yapacağınıza karar vermeden önce iki hafta geçirebilirsiniz. Başarısız bir tüp bebek döngüsüne sahip olan birçok kadın ikinci hatta üçüncü döngüde başarılı olacaktır. Tüp bebek başarısını etkileyen tüm sorunlar düzeltilemez, ancak bir sonraki denemenin hamilelikle sonuçlanma olasılığının daha yüksek olmasına yardımcı olmak için bazı şeyleri değiştirebilir.

    Bir Sonraki Tüp Bebek Tedavisinden Önce Atabileceğiniz Adımlar

    Tüp bebek doktorunuz, bir önceki tedavi kayıtlarını dikkatli bir şekilde gözden geçirecek ve muhtemelen yumurtalık uyarımının sonuçları, yumurta kalitesi veya miktarı, embriyo gelişimi veya embriyoların nakli ile ilgili sorunlar dahil olmak üzere, döngünün başarısız olmasının nedenlerini öğrenmek için kontroller yapacaktır. Yumurtalık uyarımı veya yumurta miktarı ile ilgili sorunlar varsa, doktorunuz tedavi sürecinde kullanılan ilaçları değiştirmeyi düşünebilir. Yumurtalar ya da embriyolar ile problemler yoksa, ikinci bir tüp bebek denemesinde başarılı olabilirsiniz. Embriyo implantasyonu ile ilgili problemler varsa ve anne adayı daha yaşlıysa, doktorunuz embriyoları taramak için preimplantasyon genetik tarama önerebilir. Bu, embriyodan biyopsi almak ve hücreleri kromozom sayıları için test etmek anlamına gelir. Böylece uzmanlar, genetik problemler olmaksızın sağlıklı embriyoları seçebilir ve büyümelerinin önündeki engeli öğrenebilir.

    Yumurtalar ve embriyolar sağlıklıysa ve başka hiçbir sorun görülmediyse, ikinci tüp bebek (IVF) denemesinde istediğiniz sonuçları alabilirsiniz. Doktorunuzdan gebe kalma ve sağlıklı bir bebek sahibi olma şansınızı dürüst bir şekilde değerlendirmesini isteyin.

    Son olarak, gerekirse, tüp bebek tedavisinde (IVF) başarı şansını artırmak için yaşam tarzınızı değiştirebilirsiniz. Sigarayı bırakın, alkol içmeyin ya da uyuşturucu kullanmayın, sağlıklı bir diyet yapın, yeterince dinlenin ve kendinize ve eşinize iyi davranın. Sonunda heyecan verici bir hedefe varmak için, stresli bir yoldan geçiriyorsunuz.

    Tüp Bebek Tedavisi Başarısız Olduğunda Ne Yapmalı? | 2

    Başarısız bir tedavi döngüsünde, bir daha denemeden önce biraz beklemeli misiniz?

    Her başarısız döngüyü dikkatlice değerlendirmek ve bir sonraki tedaviyi optimize etmek gerekir. Genel olarak, düzenli olarak yumurtlayan ve açıklanamayan infertiliteye sahip kadınlar için, intrauterin inseminasyon (IUI) ile birlikte üç aya kadar Clomid tavsiye edilir. Clomid, yumurtlama indüksiyonu için veya açıklanamayan infertilitesi olan hastalar için düzenli olarak reçete edilen oral bir ilaçtır.

    Yeni bir tüp bebek tedavisi, arka arkaya aylarda yapılmamalıdır. Bir başka yeni tüp bebek döngüsüne başlamadan önce, bir ay boyunca ara vermek önerilir. Her hasta için tedavi protokollerinin bireyselleştirilmesi, gebelik oranlarını en üst düzeye çıkarır. Her bir çiftin mümkün olan en kısa sürede toparlanmasına yardımcı olmak için bir sonraki tedavi döngüsünü seçmek üzere tek bir doktorla devam etmesi önerilir. 

    Tüp Bebek Tedavisinde Başarıyı Artırmak İçin Neler Yapılmalı? Tıklayın !

    Tüp Bebek Tedavisi Kaç Kez Uygulanır? Tüp Bebek İçin Yaş Sınırı Kaçtır? Tıklayın !

    Tüp Bebek Öncesi Erkeklerde Beslenme Nasıl Olmalı? Tıklayın !

    Tüp bebek tedavisinde karşılaşılan sorunlar nelerdir? Tıklayın !

  • Tüp Bebek Tedavisinde Başarıyı Artırmak İçin Neler Yapılmalı?

    Tüp Bebek Tedavisinde Başarıyı Artırmak İçin Neler Yapılmalı?

    İlk tüp bebek tedavinize başlamaya hazırlanıyorsanız veya başarısız bir tüp bebek uygulamasından sonra yeniden bebek sahibi olmak için aynı yöntemi seçecekseniz, başarı yüzdesini artırmak için yapabileceğiniz birkaç değişiklik ve ipucu olduğunu bilmeniz gerekiyor. Peki sizce gerçekten fark yaratıyor mu? Biraz daha derine inelim ve tüp bebek tedavisinde başarıyı artırmak için neler yapılmalı bir göz atalım.

    Tüp Bebek Tedavisinde Başarıyı Artırmak İçin Neler Yapılmalı?

    Sağlıklı Olduğunuzdan Emin Olun

    Genel sağlık durumunuz, başarılı bir embriyo transferi ve sağlıklı bir hamilelik şansını etkiler. Bu yüzden yapabileceğiniz en iyi şey sağlıklı bir yaşam sürdürmektir. Sigarayı bırakın, sağlıklı bir diyet yapın, ılımlı miktarda egzersiz yapın, varsa fazla kilonuzu vermeye çalışın ve daha fazla uyku uyuyun. Alkol almayın. Eğlence amaçlı uyuşturucuları unutun. Bu sıkıcı gelebilir, ancak bir aile kurma hedefiniz varsa, buna ulaşmanıza yardımcı olmak için hepsini yapmak zorundasınız.

    Kahve Tüketim Miktarını Sınırlandırın

    Yeni araştırmalar gösteriyor ki, kadınlar için günde beş fincandan fazla kahve içmek gebe kalma şansını olumsuz etkiliyor. Yani, işyerinde sıkıldıkça kahve içmekten vazgeçin ve her gün ne kadar kahve içtiğinizin farkında olun. Günde bir fincan (330 ml.) kahveden fazlasını tüketmeyin.

    Tüp Bebek Tedavisinde Başarıyı Artırmak İçin Neler Yapılmalı? | 3

    Yaşınız Bir Faktördür

    Tüp bebek yaptırmak için çok beklemeyin. Tüp bebek başarı oranları 35 yaşını geçtikçe azalır ve 40 yaşın üzerinde keskin bir şekilde düşüşe geçer. Bazı uzmanlar, 35 yaşını geçmiş 3 kadından 1’inin doğurganlık ile ilgili sorun yaşayacağını tahmin etmektedir. Çoğu kadın 40 yaşını doldurduktan sonra gebe kalmaya çalışmaktadır. 40 yaşın üzerindeyken, sağlıklı bir bebek sahibi olma ihtimalini artırmak için donör kullanmak isteyebilirsiniz.

    Akupunktur Yaptırabilirsiniz

    Akupunkturun stresi azalttığı gösterilmiştir. Biri akupunktur alanında ve diğeri de Endokrinolojik İnceleme Dergisi’nde yapılan iki yeni çalışma, tüp bebek yapıldığı gün akupunktur kullanıldığında yarar sağladığını gösterdi. Endokrinolojik İnceleme Dergisi’nde yayınlanan bir çalışmada, polikistik over sendromlu kadınların ve bilinen bir fertilite nedeni olmayan ancak infertilite sorunları yaşayan erkeklerin de akupunkturdan yararlandığı bulunmuştur.

    Sabırlı Olun

    Eğer 30 ya da 35 yaşın altındaysanız, zamanla barışabilirsiniz. Gebe kalmak için iki yıldan daha az bir süredir uğraşan 35 yaşın altındaki çiftlerin yaklaşık yarısı, % 30’un üzerinde gebelik oranına sahiptir. Erkeğin doğurganlık sorunları varsa veya sizi tüp bebek yapmak zorunda bırakan bir sorununuz yoksa, yaşınız sizin lehinize olacaktır. Doğurganlık eğrisinin ortasında olabilirsiniz. Bu yüzden, eğer ilk tüp bebek döngüsü işe yaramazsa pes etmeyin.

    Doğurganlık Tedavisi Hakkında Düşünmek

    Bir tüp bebek uzmanı arıyorsanız veya tüp bebek yöntemiyle ilgili bilgi almak istiyorsanız, internet üzerinden araştırma yapabilirsiniz. Eğer, internet üzerinden yaptığınız araştırmaların sonuçları sizi tatmin etmediyse, tercih ettiğiniz bir tüp bebek uzmanından randevu alarak; prosedür, riskleri ve ücretle ilgili bilgi alabilirsiniz. Sağlıklı bir yaşam sürdürdüğünüz müddetçe tüp bebekte başarı şansı artacaktır.

     

    Tüp Bebek Tedavisinde Başarıyı Arttırıcı Yeni Yöntemler Tıklayın !

    AMH testi nedir? AMH Testi Ne İçin Kullanılır? AMH Seviyesi Düşük Çıkarsa Ne Olur? Tıklayın !

    Tüp Bebek Tedavisi Kaç Kez Uygulanır? Tüp Bebek İçin Yaş Sınırı Kaçtır? Tıklayın !

    Tüp bebekte başarısız olunca ne yapılır? Tıklayın !

  • AMH testi nedir? AMH Testi Ne İçin Kullanılır? AMH Seviyesi Düşük Çıkarsa Ne Olur?

    AMH testi nedir? AMH Testi Ne İçin Kullanılır? AMH Seviyesi Düşük Çıkarsa Ne Olur?

    Anti-Müllerian Hormonu (AMH) Kadınlar yaşam boyunca yetebilecek, daha başından belirlenmiş yumurta miktarıyla doğarlar ve bu durum, yaşla birlikte hem nitelik hem de nicelik bakımından giderek azalır.

    Anti-Müllerian Hormonu (AMH) gelişmekte olan yumurta keselerinde (foliküller) hücreler tarafından salgılanan bir hormondur. Bir kadının kanındaki AMH düzeyi genellikle yumurtalık rezervinin net bir göstergesidir. AMH, adet döneminiz boyunca değişmez, bu nedenle kan örneği, ayın herhangi bir zamanında alınabilir, oral kontrasepsiyon kullanırken bile.

    AMH testi aşağıdaki durumlarda yararlıdır:

    • Altı aydan fazla süredir gebe kalmaya çalışan ve yumurtalık rezervinin yaşına uygun olup olmadığını kontrol etmek isteyen kişiler
    • Tüp bebek (IVF) ya da diğer doğurganlık tedavilerini düşünüyorsanız, düşük AMH seviyeleri tüp bebek başarısını düşürebilir.
    • Kemoterapi aldıysanız veya yumurtalık ameliyatı geçirdiyseniz ve gelecekteki doğurganlığınızı etkileyip etkilemediğini öğrenmek istiyorsanız
    • Yumurtalık tümörü olduğundan şüpheleniyorsunuz
    • Gelecekte bebek sahibi olmayı düşünüyor ve sadece mevcut durumu anlamak istiyorsunuz

    AMH testi nedir? AMH Testi Ne İçin Kullanılır? AMH Seviyesi Düşük Çıkarsa Ne Olur? | 4

     

    AMH Seviyesi Düşük İse:

    AMH seviyesi düşükse, yumurta rezervi azalmıştır, doktorunuz sizi daha fazla açıklama yapmak için bir tüp bebek uzmanına yönlendirmeyi düşünebilir.

    AMH testi nedir?

    Yumurtalıklar tarafından üretilen Anti-Müllerian Hormonunu ölçen bir kan testidir. Kadının doğurganlık durumunun bir göstergesidir. AMH testi, doktor tarafında istenir ve bir uzman tarafından kan alınarak yapılır.

    AMH Testi Ne İçin Kullanılır?

    AMH genellikle yumurtalık rezervinin azaldığının en erken göstergesidir ve düşük AMH seviyeleri, diğer biyolojik göstergeler herhangi bir değişiklik göstermeye başlamadan önce bir problemi işaret edebilir. Anti-Müllerian Hormonu yumurtalık rezervine dair net bir görüntü verir ve bu sebeple, AMH testi yumurta dondurma yöntemine başvurmanız gerekip gerekmediğini ve bir kadının doğurganlık tedavilerine nasıl tepki vereceğini belirlemek için kullanılabilir.

    Eğer hormonal kontraseptif kullanıyorsanız AMH testi yaptırabilir misiniz?

    Bazı kontraseptif hormonlar, yumurtalık aktivitesini “kapatmak” için çalışır. AMH testi yapılabilmesine rağmen, sonuçları herhangi bir kesinlik ile yorumlamak zor olacaktır. En iyi tıbbi tavsiye, kontrasepsiyonu kesip, yumurtalıkların AMH testini kullanmadan önce “uyanmasına” izin verene kadar beklemektir.

    Bununla birlikte, farklı kadınlarda yumurtalık uyanmasının farklı zaman dilimlerinde gerçekleşebileceğini bilmelisiniz. Kadın yumurtalıklarının normal işlevine geri dönmesi 1 ila 10 ay arasında bir zaman alabilir. Bundan dolayı, aylardır kontrasepsiyon kullanmadığınız zaman, AMH testi yaptırmak en iyisidir.

    Herhangi bir tıbbi durum AMH seviyelerini etkiler mi?

    Polikistik over sendromlu (PCOS) kadınlarda daha yüksek sayıda folikül (yumurta) bulunur ve bu da daha yüksek bazal AMH seviyeleri ile sonuçlanır. AMH test sonuçlarınız yükselmişse, PCOS hastası olup olmadığınızı değerlendirmek için test yapılır. Bu, PCOS’un mevcut olup olmadığını netleştirmeye yardımcı olabilir. Bu durumda bir sonraki adım, gelecekte doğurganlığınızı en üst düzeye çıkarmaya yönelik tavsiyeler için uzman değerlendirmesi olabilir.

    Amh testi yaptıranlar için Tıklayın !

    Amh değeri düşük olanlar Tıklayın !

    AMH (Anti Mullerian Hormon) Hakkında Bilgisi Olanlar Tıklayın !

  • Tüp Bebek Tedavisi Kimlere Uygulanır?

    Tüp Bebek Tedavisi Kimlere Uygulanır?

    Bir süredir gebe kalmak için uğraşıyorsanız ve hamile kalma şansınızı artırabilecek yeni bir tedavi yöntemi arıyorsanız, tüp bebek tedavisi (IVF) sizin için uygun olabilir. Tüp bebek (IVF), döllenme sürecini şansa bırakmaması nedeniyle inanılmaz derecede başarılı bir doğurganlık tedavisidir. Bundan dolayı, birçok farklı durumda çiftler ile popüler bir seçimdir. İVF’nin yardımcı olabileceği çok sayıda senaryo vardır, bunların bir kısmının farkında bile olmayabilirsiniz. Tüp bebek (IVF) düşünüyorsanız, ancak sizin için uygun olup olmadığından emin değilseniz, daha fazlasını öğrenmek için okumaya devam edin.

    Başka bir doğurganlık tedavisi deneyip de başarısız olduysanız

    Eğer döllenme gibi başka doğurganlık tedavilerini, birden çok kez denediyseniz ve başarılı olamadıysanız, alternatif bir yöntem düşünmenin zamanı gelmiş olabilir. Tüp bebek (IVF), aile kurmaya çalışan insanlar için en iyi seçeneklerden biridir ve diğer doğurganlık tedavisi yöntemlerini kullanarak hedeflerine ulaşmayı başaramamış kişiler için umut vadetmektedir. Bunun nedeni, tüp bebek (IVF) prosedürünün diğerlerinden daha kapsamlı bir süreç olması ve başarıyı teşvik etmek için daha fazla adım içermesidir.

    Tüp Bebek Tedavisi Kimlere Uygulanır? | 5

    Yaşa bağlı doğurganlık sorunlarınız varsa

    Tüp bebek (IVF) prosedürü her yaştan kadın tarafından kullanılsa da, özellikle gebe kalmak isteyen yaşlı kadınlara yardımcı olabilir, ancak bir yıl boyunca deneyip, doğal olarak gebe kalamayan kadınlar için önerilmektedir. Bunun nedeni doğurganlığın doğal olarak yaşla birlikte azalmasıdır. Bu nedenle, hamile kalmak için ekstra önlemler alan bir yöntem kullanmak, yaşlanan kadınlar için tercih edilebilir.

    Bilinen doğurganlık sorunları olan kadınlarda

    Tüp bebek (IVF) aynı zamanda, doğurganlık problemleri olan kadınlar için inanılmaz derecede yararlı bir prosedürdür, çünkü teşhis edilen sorunları aşma konusunda gebe kalmak isteyen kadınlara yardımcı olabilir.

    Bu fertilite sorunları, endometriozis veya tüplerin tıkalı olması olabilir, çünkü tüp bebek (IVF) işlemi spermin yumurtalar boyunca tüplere gitmesi ihtiyacını ortadan kaldırır. Bu konu hakkında önceden bilgi sahibi olmak ve bunun üstesinden gelmek için tüp bebek kullanmak, başarılı bir gebelik şansını büyük ölçüde artırabilir.

    Sperm hareketliliğinde sorun varsa

    Sperm hareketliliği sebebiyle doğurganlık sorunu oluştuysa, tüp bebek (IVF) prosedürü bu sorunu atlatmak için bir yardım eli uzatabilir. Sperm doğrudan yumurtaya enjekte edildiğinden, spermin yumurtaya ulaşmaya çalışmasına gerek yoktur. Bu hareketlilik sorunlarının üstesinden geldiği için hamilelik şansını artırır.

    Kanser tedavisi sonrasında oluşan doğurganlık problemlerinde

    Ne yazık ki, kanser tedavisinin bireyin doğurganlığını olumsuz yönde etkileyebileceği bilinmektedir. Bununla birlikte, doğurganlığı kanser tedavilerinden etkilenen çiftler, tedavileri başlamadan önce yumurta veya spermlerini dondurmayı seçebilirler, bu da onların doğurganlıklarının korunmuş olduğu anlamına gelir.

    Bu, tedavi bittiğinde ve çiftler bebek yapmak için hazır olduğunu hissettiğinde, dondurulmuş sperm ve yumurtalarını kullanarak, tüp bebek tedavisi ile bebek sahibi olabilirler.

    Tüp Bebek Tutunma Belirtileri Nelerdir? Tıklayın !

    Tüp Bebek Tedavisi Ne Zaman Uygulanmalıdır? Tıklayın !

    Çikolata Kisti Gebe Kalmayı Engeller Mi? Tıklayın !

    Gelecek Nesil Genetik Tarama (NGS) Yöntemi Tıklayın !

  • Çikolata Kisti Gebe Kalmayı Engeller Mi?

    Çikolata Kisti Gebe Kalmayı Engeller Mi?

    Çikolata kisti (Endometriozis), uterus astarının dışında büyüyen kistlere verilen isimdir. Endometrioziste, rahmin dışında büyüyen astar bulunmaktadır. Çikolata kisti, yumurtlama ve regl döneminde şiddetli ağrıya neden olabilir. Hormonal değişiklikler, vücudun içinde kanamaya neden olur ve hatta etkilenen organlarda yara dokusu oluşturabilir. Endometriozis Araştırma Merkezleri, endometriozisin sadece Amerika’da 7 milyondan fazla kadını etkilediğini belirtmektedir. İnfertilite, jinekolojik cerrahi ve tekrarlayan pelvik ağrının bir numaralı nedenidir. Ancak, umudunuzu kaybetmeyin çünkü endometriozis ile sağlıklı bir hamilelik geçirebilirsiniz.

    Çikolata Kisti (Endometriozis) Hakkında Bilmeniz Gerekenler

    Endometriozisin, dünyada gebe kalma sorunu yaşayan kadınların yaklaşık % 25 ila % 35’ini etkilediği söylenmektedir. Kadınların neden endometriozis yaşadıkları net olarak anlaşılmamıştır. Bağışıklık sistemi güçlü olan kadınların vücudu, dokuları kendi başına temizleyebilir ve herhangi bir soruna neden olmaz. Bağışıklık sistemi zayıflamış olan kadınlar için, fazla doku vücutlarından temizlenmeyebilir.

    Çikolata Kisti Gebe Kalmayı Engeller Mi? | 6

    Çikolata Kisti (Endometriozis) İle Gebe Kalmak

    Eğer çikolata kistleriniz varsa, bu durumdan dolayı gebe kalmakta zorluk çekebilirsiniz. Endometriozis, fallop tüplerinin tıkanmasına neden olur ve yumurtalıkların üzerinde doku büyüyebilir, böylece yumurta kaynağı ile iletişim kesilir. Endometriozis teşhisi konulduysa ve bir bebek sahibi olmaya çalışıyorsanız, doktorunuzla tedavi hakkında konuşabilirsiniz.

    Çikolata kistlerinin varlığı, çocuk sahibi olmanızı tamamen etkilemez ve doğal olarak hamile kalmanız için bir şans vardır. En az iki hafta boyunca, son adet döneminizin ilk gününden sonraki yedinci günde her gün cinsel ilişkiye girerek kendiliğinden bebek sahibi olmaya çalışabilirsiniz. Bunu her ay tekrarlayın ve 12 ay kadar hamile kalamıyorsanız, bir uzmandan yardım almanız gerekebilir.

    Doğal olarak bir yıl veya daha uzun bir süre başarılı şekilde hamile kalamazsanız, danışmak için doktorunuzu arayın. Hafif endometriozis vakaları için laparoskopi adı verilen bir prosedür uygulanabilir ve bloke olan tüpler temizlenebilir. Prosedür sırasında, fallop tüpleri de yıkanabilir.

    Hafif endometriozis vakalarında, cerrahi bazen yararlıdır ve bazı kadınlar ameliyat sonrası kolaylıkla gebe kalabilirler. Eğer daha şiddetli ise, doktor yumurtalıklarınızdaki yumurtaların da sağlıklı olup olmadığını ve yumurtalıklarınızın durumdan zarar görüp görmediğini kontrol edebilir.

    Ameliyattan bir yıl sonra, gebe kalma şansınız yüksektir ve bir yıl içinde yeniden çikolata kisti oluşabilir. Doktorunuz ameliyat olduktan sonra gebe kalma ihtimalinizi ve en uygun dönemi size bildirecektir. Endometriozis için yapılan ameliyattan bir yıl sonra hala gebe kalamıyorsanız, doktorunuz bir tüp bebek uzmanına görünmenizi ve tüp bebek yaptırmanızı önerebilir.

    Endometriozis önlenebilir mi?

    Ne yazık ki, endometriozisin nedeni hala bilinmediğinden, bu durumu önlemek için yapılabilecek hiçbir şey yoktur ve bilinen bir tedavisi de bulunmamaktadır. İyi haber şu ki, endometriozisli kadınların çoğu, yardımcı bir yöntem ile gebe kalabilmekte ve uzun ve sağlıklı yaşam sürdürebilmektedir.

    Çikolata Kisti İle Mücadele Edenler Tıklayın !

    Çikolata Kisti ve Belirtileri için Tıklayın !

    Çikolata  Kistinin 7 Belirtisi için Tıklayın !

    Polikistik Over Sendromu Nedir ? Tıklayın !

    Hamileliğe Engel Olan Durumlar Nelerdir? Tıklayın !

  • Tüp Bebek Tedavisi Kaç Kez Uygulanır? Tüp Bebek İçin Yaş Sınırı Kaçtır?

    Tüp Bebek Tedavisi Kaç Kez Uygulanır? Tüp Bebek İçin Yaş Sınırı Kaçtır?

    Aslında 6 çiftte 1’i gebe kalmakta zorlanıyor. İnfertilite için uygulayabileceğiniz seçenekler mevcut ve tüp bebek tedavisi (IVF), çocuk sahibi olma şansınızı artırabilen tıbbi bir prosedürdür. Bu süreç, yumurta ve spermin bir laboratuvar ortamında birleştirilmesini içeriyor. Yumurtalar döllendikten sonra, tüp bebek uzmanları uterus içinde döllenmiş bir yumurta (şimdi embriyo olarak adlandırılır) yerleştirecek ve prosedürün başarılı olup olmadığını görmek için bekleyecektir.

    Tüp Bebek Tedavisi Kaç Kez Uygulanır?

    Tüp bebek (IVF) prosedürü başarılı olana kadar devam edebilir. Prosedürün birinci veya ikinci döngüden sonra çalışacağına dair bir garanti yoktur. Aslında, prosedür hiç işe yaramayabilir. Ancak, tüp bebek yaptıran çiftlerin % 50’si başarılı oluyor. Bazı çiftler ilk denemeden sonra da çocuk sahibi olabilir, ancak büyük bir başarı yüzdesi yoktur. Bu nedenle denemeye devam etmek gerekebilir. Araştırma, çoğu çiftin hamilelik için yaklaşık 6 embriyo transferine ihtiyaç duyacağını gösteriyor.

    Yaptırabileceğiniz tüp bebek sayısında bir sınırlama yoktur. Bu karar tamamen size ve tüp bebek uzmanlarına bağlıdır. Bazı çiftler 10’dan fazla tüp bebek yaptırıyorken, diğerleri ilk denemeden sonra durmaktadır. Karar tamamen sizin! Yaptıracağınız tüp bebek sayısına siz karar verebilirsiniz, ancak uygulama ile ilişkili maddi yetersizliğin farkında olmanız gerekir.

    Tüp Bebek Tedavisi Kaç Kez Uygulanır? Tüp Bebek İçin Yaş Sınırı Kaçtır? | 7

    Tüp Bebek İçin Yaş Sınırlamaları

    Kadınlar menopoza girmediği sürece, gerçek bir yaş sınırı yoktur. 40 yaşlarındaki birçok kadın tüp bebek prosedürü yaptırabilir, ancak sonuçlar çok başarılı değildir. Avustralya ve Yeni Zelanda’da 40 yaş üstü kadınlara 10.000’den fazla tüp bebek yapıldığı bildirilmiştir. 40 ila 44 yaşları arasında bir bebek sahibi olma olasılığınız yaklaşık % 10 ila %15 olabilir.

    Embriyo Sınırlamaları

    Embriyo transferi sayısında sınırlama olmamasına rağmen, transfer edebileceğiniz embriyo miktarı sınırlıdır. Birçok klinik, uygulama başına sadece bir embriyonun aktarılmasını önermektedir. Bu, çoklu doğumları önlemek için uygulanır. Senelerdir, tüp bebek yaptıran kadınların ikiz bebek sahibi olma şansı çok yüksek bulunmuştur.

    Tüp bebek prosedürleri ile ilgili tüm seçenekleri tüp bebek uzmanlarıyla birlikte gözden geçirmeniz gerekecektir. Tıp uzmanları, tüm seçenekleri anlamanıza yardımcı olacak ve size tüp bebek işlemi için adım adım yapacaklarınızı söyleyecektir. Tüp bebek döngülerinin sayısı tamamen size kalıyor.

    Tüp bebek tedavisinde doğru bilinen yanlışlar için Tıklayın !

    Tüp Bebek Tedavisi Ne Zaman Uygulanmalıdır? Tıklayın !

    Tüp Tedavisinde Yaş Sınırı Var Mıdır? Tıklayın !

  • Egzamadan Kurtulma Yolları

    Egzamadan Kurtulma Yolları

    Deride kızarıklık, şişlik, soyulma ve kaşıntı ile ortaya çıkan egzama özellikle mevsim geçişlerinde rahatsız edici olabilmektedir. Alerjik egzama en yaygın olanlarından bir tanesi olarak bilir ve “atopik dermatit” olarak adlandırılır. Daha çok vücudun nemsiz kalan yerlerinde, dirsekler, bacaklar ve ellerde çıkabilen egzama kontrol altına alınmadığında daha büyük cilt problemlerine neden olabilir. Daha çok kalıtsal olduğu düşünülen belirtilen rahatsızlık, kesin tedavisi olmadığından dolayı bazı uygulamalar ile azaltılabilir.

    Takviye Ve Vitaminlerden Yardım Alın

    Egzamanın ortaya çıkmasının temel nedenlerinden bir tanesi, vücudun nemsiz ve vitaminsiz kalmasıdır. B, D ve E vitamini açısından zengin yiyecekler tüketmek ya da doğrudan takviyesini kullanmak cilt rahatsızlığının azalmasına yardımcı olacaktır.

    • Özellikle E vitaminin kuruluk, kızarıklık ve kaşıntıyı en aza indirdiği belirtilmektedir.
    • Yine aynı şekilde D ve B vitaminleri de cilt dokularının güçlenmesine ve hassas derinin onarılmasına yardımcı olmaktadır.
    • Doğru ve dengeli beslenenler, tüm vitaminleri almaya özen gösterenlerde egzama sorunun daha az ortaya çıktığı görülmektedir.

    Egzamadan Kurtulma Yolları | 8

    Deniz tuzu peeling: Egzama probleminin fazla olmadığı, yalnızca kuruluk ve hassasiyet problemlerinin görüldüğü ciltlerde deniz tuzu peelinginden de yardım alınabilir. Peeling işlemi derinin soyulmasına yardımcı olduğundan kuru görüntünün ortadan kalkmasını destekleyecektir.

    Cildi Nemlendirmeye Özen Gösterin

    Egzama ile başa çıkabilmenin temel kurallarından bir tanesi cildi nemlendirmektir.

    • Düzenli olarak cildini nemlendiren, yumuşatıcı ve besleyici kremler kullananlar belirtilen problemi en aza indirebilirler.
    • Cildin iyi bir krem ile nemlendirilmesi, kaşıntı ve kızarıklığında ortadan kaldırılmasına destek verir.
    • Egzama problemi için çözüm yolları araştırılmadığında deride pullanma görüntüsü artar.

    Cildi günlük olarak nemlendirmek, egzama ile birlikte yaşlanma belirtilerinin de ortadan kalkmasına yardımcı olur.

    Egzama Nasıl Geçer? 20 Öneri Tıklayın !

    Başta Egzama Nasıl Geçer? Tıklayın !

    Bebeklerde Egzama Nedir? Nasıl Geçer? Tıklayın !

    Çocuklarda Egzama Ve Doğal Tedavi Yolları Tıklayın !

  • Kırmızı Pembe Gözden Kurtulmak İçin Yollar

    Kırmızı Pembe Gözden Kurtulmak İçin Yollar

    Bulaşıcı ve rahatsız edici olan ve bakteriyel enfeksiyon sonucu oluşan enfeksiyon kırmızı pembe göz oluşumuna neden olur. Pembe göz nedir konusunda şişlik, kızarıklık ve kaşıntı gibi etmenlerden dolayı gözde oluşan kırmızılık olarak ifade edilebilir. Bu göz enfeksiyonu sulu bir akıntı oluşmasına neden olur. Bir gözden diğerine kolaylıkla bulaşabilir. Bunun yanı sıra hapşırma ya da öksürme sonucu hava yolu ile de bulaşabilen bir virüstür.

    Kırmızı – Pembe Göz Neden Oluşur?

    Göze virüsler nedeni ile bulaşır. Kırmızı ya da pembe göz iltihabına yakalanan kişiler ile temas halinde olmanız sonucunda da kolaylıkla yayılacaktır. Genel olarak bir gözde oluşabileceği gibi iki gözünüzde de birden akıntı şeklinde ortaya çıkabilir.  Evde uygulayacağınız doğal yöntemler ile tedavi edebileceğiniz gibi doktora da başvurabilirsiniz.  Doktora gittiğinizde antibiyotik tedavisi uygulanacaktır. Gözünüzde şiddetli bir şekilde ağrı oluşur ya da bulanık görme gibi durumlarla karşılaşırsanız ev tedavi yöntemlerini bir kenara bırakarak acilen doktora başvurmalısınız.

    Kırmızı Pembe Gözden Kurtulmak İçin Yollar | 9
    Kırmızı Pembe Gözden Kurtulmak İçin Yollar

    Kırmızı Pembe Gözlere Doğal Çözümler

    Eğer gözünüzde herhangi bir ağrı ve akıntı yok ise sadece pembeleşme varsa evde tedavi yöntemlerini denemenizde yarar var. Kırmızı pembe gözden kurtulmak için yollar konusunda;

    Elma Sirkesi: En etkili yöntemlerden biridir. Doğal elma sirkesini pamuk yardımı ile gözünüze bastırmadan sürün. Pamuğun temiz olması ve sterilize edilmesi oldukça önemli. Ilık bir pansuman yaparak pembe gözlerden kurtulabilirsiniz.

    Sarı Papatya: Papatyanın sakinleştirici özelliğini bilmeyen kalmadı. Papatya çayı poşeti üzerine sıcak suyu dökün. Ardından ise soğuyana, ılık bir hal alana kadar bekleyin. Güzünüzün üzerine 10 – 15 dakika boyunca günde bir kez olmak üzere uygulayın. Gözlerinizin de sakinleşmesini ve pembeliğin giderilmesini sağlayacaktır.

    Zerdaçal: Biraz su kaynattıktan sonra iki çorba kaşığı kadar zerdeçal tozunu ekleyin. Ardından pamuk yardımı ile kızaran gözünüzün üzerine yaklaşık 10- 15 dakika boyunca uygulayın. Günde bir sefer yaptığınızda enfeksiyon kapmış olan gözünüze iyi geleceğini göreceksiniz.

    Göz Altı Morlukları 13 Adımda Nasıl Geçer? Tıklayın !

    Göz Renginiz Makyajınızı da Etkiliyor Tıklayın !

    Göz Sağlığı İçin Yenilmesi Gereken Besinler Listesi Tıklayın !

    Güneş gözlüğü seçerken dikkat edin!.. Tıklayın !