Kategori: Sağlık

  • Çikolata Kisti Nedir? Endometriozis Neden ve Nasıl Oluşmaktadır?

    Çikolata Kisti Nedir? Endometriozis Neden ve Nasıl Oluşmaktadır?

    Çikolata Kisti Nedir? Endometriozis neden ve nasıl oluşmaktadır? Endometriozis belirtileri nelerdir ve tedavisi hakkında sizlere detaylı bilgi vereceğiz…

    Endometriozis Nedir?

    Rahim içini döşeyen, endometrium denilen dokunun rahim dışı organlarda yerleşmesidir. Sıklık sırasıyla örüldüğü organlar karın içini döşeyen periton zarı, yumurtalıklar, tüpler, vajina, barsaklar, mesane, üreter, umbilikus (göbek deliği), eski operasyon dikiş bölgeleri, akciğerler, diyafram, spinal kanal, beyin, göz, meme dokusu, kalp, kollar ve eller, dalak olarak bildirilmiştir. En sık, %60-75 oranında, yumurtalıklarda görülmektedir.

    Çikolata Kisti Nedir? Endometriozis Neden ve Nasıl Oluşmaktadır? | 1

    Endometriozis neden ve nasıl oluşmaktadır?

    Endometriozis ilk kez 1860’da tarif edilen fakat hala sebepleri ve tedavisi yönünden tartışılan bir hastalıktır, nedenini açıklamak için değişik teoriler ortaya atılmıştır. Bunların birisi adet sırasında endometrial dokunun tüpler aracılığıyla peritoneal boşluğa, yani karın boşluğuna geri aktığını, immun cevabın yetersizliği neticesi bu geri kaçan endometrial dokunun karın boşluğunu saran periton zarında ve overler, tubalar gibi genital organlarda endometriozis odakları oluşturduğunu ileri sürmektedir. Bir başka teoriye göre artmış estrojen gibi etkilere cevaben periton ve over hücrelerinde bazı değişimler (metaplazi) olmakta, endometriozis gelişmektedir. Bir diğer teori ise endometrial dokunun kan ve lenf damarları ile yayıldığını ve endometriozisin böylece oluştuğunu ileri sürmektedir. Bazı bilim adamları genetik yatkınlık, bağışıklık sistemindeki değişiklikler ve bazı çevresel faktörlerin de (Dioksin gibi kimyasal sanayide, PVC ve kağıt üretiminde ara ürün olan bir toksin) endometriozis oluşumunda etkili olduğunu ileri sürmüştür. Yani endometriozis oluşumunu açıklayan değişik teoriler vardır ve endometriozis hala bilinmeyeni çok olan bir hastalık olmaya devam etmektedir.

    Sonuçta oluşan endometriozis odakları estrojen hormonunun adet döngüsündeki değişimlerine göre büyümekte ve kanamakta, daha derine doğru yayılmakta, bunlara bağlı olarak da bulunduğu bölgelerde ağrı ve yapışıklıklar oluşturmaktadır. Endometriozis odaklarını bağışıklık sistemi hücreleri ortadan kaldırmaya çalışırken iltihabi bir durum da beraberinde oluşmaktadır, buna bağlı nedbe dokuları, ciddi yapışıklıklar meydana gelmektedir.

    Endometriozis sıklığı nedir?

    Endometriozis bir üreme çağı hastalığıdır ve en çok 30’lu yaşlarda görülür. Ağrılı adet, ağrılı ilişki ve kronik kasık ağrısı olan kadınlarda %70 oranında görülmektedir. İnfertilite problemi olan kadınlarda %30-40 oranında görülmektedir. Genel olarak üreme çağındaki (15-49 yaş) her 10 kadının birinde görülmektedir. Adolesan dediğimiz 13-19 yaş grubunda endometriozis sık görülmemekle birlikte şiddetli adet ağrısı olan ve de ağrı kesicilere cevap gözlenmeyen genç kızlarda endometriozis bulunma sıklığı %70’dir.

    Endometriozis için risk faktörleri nelerdir?

    Sık, fazla ve uzun adet görme, erken adet görmeye başlama, geç menopoza girme, beyaz ırk, infertilite, doğuştan rahim anomalileri, ailede endometriozisle etkilenmiş birey olması (ailesinde endometriozis olan kadınlarda 3 kat daha fazla görülüyor), yağlı yiyeceklerle beslenme, et tüketimini fazla olması, fazla kafein tüketimi, zayıf ve uzun boy, sarışın ve kumral olmak risk faktörleri arasında sayılmaktadır.

    Çikolata Kisti Nedir? Endometriozis Neden ve Nasıl Oluşmaktadır? | 2

    Endometriozis belirtileri nelerdir?

    Ağrılı adet, ağrılı cinsel ilişki (kasıklara ve makata vuran ağrı), infertilite, kabızlık, hazımsızlık, şişkinlik, karın ağrısı, pelviste yani karın alt kısmında rahatsızlık hissi, adet düzensizliği, adet öncesi lekelenme, sık idrara çıkma, kanlı idrar, yan ağrısı endometriozisi akla getiren hasta şikayetleridir. Zaman zaman hiç şikayet oluşturmaz ve ameliyat ya da ultrasonografi esnasında görülür.

    Endometriozis tanısı nasıl konulur?

    Öncelikle her hastalıkta olduğu gibi hastanın şikayetleri ve kişisel hikayesi alınır.Daha sonra jinekolojik muayene ve ultrasonografisi yapılır. Pelvik muayene esnasında hassasiyet, ağrı ifadesi,rahim ve yumurtalıkların hareketinin kısıtlı olması endometriozisi düşündürmektedir. Zaman zaman spekulum muayenesi esnasında serviks (rahim ağzı) arkasında mavi-mor nodüler lezyonlar görülebilmekte, bu basit bulgu pelvisin derin dokularında endometriozis varlığını ifade etmektedir. Bu nedenle spekulum ile pelvik muayene tanı konulmasında önemlidir.

    Tanıdaki yardımcı yöntemlerden en bilgi verici olanı ultrasonografidir. Ultrasonografide overdeki endometrioma dediğimiz çikolata kistleri, overlerle rahim arası ciddi yapışıklıklar, zaman zaman barsak, rektum, mesanede endometriotik nodüller görüntülenebilmektedir. İleri görüntüleme yöntemleri olan MRI, BT, özellikle derin endometriozis dediğimiz endometriozisin derin pelvik dokuları tuttuğu durumlarda faydalı olmaktadır.

    Yine bir başka yardımcı yöntem kan testleri olup en sıklıkla Ca 125 ve Ca 19-9 istenmektedir. Fakat bu testlerin endometriozisi tanımada hassasiyeti düşük olup sadece ek tetkik olarak istenmektedir.

    Endometriozisin kesin tanısı laparoskopi ya da laparotomi ile doku biyopsisi yapılarak konulur. Laparoskopi ya da laparotomi esnasında endometriozis hafif (evre 1-2) ve şiddetli (evre 3-4) olarak değerlendirilebilir. Bir başka sınıflandırmada endometriozis periton endometriozisi, over endometriozisi ve derin endometriozis olmak üzere 3 grupta değerlendirilmektedir. Periton yani karın zarı ve overde endometriozis tespit etmek laparoskopi esnasında kolay olmasına rağmen, derin endometriozis derin pelvik dokuları tuttuğundan operasyon esnasında gözden kaçırılabilir.

    Endometriozis tedavisi nasıldır?

    Endometriozis kesin olarak tedavisi yapılıp, tamamıyla ortadan kaldırılabilen bir hastalık değildir. Endometriozis hastalığının evresi, şiddeti tedavi yaklaşımını etkilemektedir. Tedavide belirleyici iki önemli faktör ağrı ve infertilite (çocuk isteği)’dir.

    Endometriozis tedavisinde medikal ilaç kullanımı ve cerrahi olmak üzere 2 temel yaklaşım vardır. Medikal ilaç ile tedavide amaç düşük estrojenik bir durum oluşturarak endometriozis lezyonlarını baskılamak, enflamasyonu azaltmak, endometriozis lezyonlarının ilerlemesini durdurmaktır. İlaç tedavisinde ağrı kesiciler, doğum kontrol hapları, progesteron içeren ilaçlar ve rahim içi sistemler (spiral), GnRH analogları dediğimiz aylık ya da 3 aylık iğneler, aromataz inhibitörleri yer almaktadır. Bunlar arasında yan etki ve fiyat açısından fark vardır. İlaç tedavisi ne şekilde olursa olsun tedaviden 2 yıl sonra %50 oranında endometriozis tekrarlayabiliyor.

    Cerrahi tedavide amaç normal anatomiyi sağlamak, yapışıklıkları açmak, yumurtalık kistlerini kalan yumurtalık dokusuna en az hasar verecek şekilde çıkarmak, peritondaki endometriozis odaklarını koter ile yakmak, derin endometriozis nodüllerini çıkarmak olarak ifade edilmektedir. Endometriozis tedavisinde cerrahi koruyucu cerrahi şeklinde olmalı, sadece endometriozis odakları yok edilmelidir. Erken yaşlarda cerrahiden çok gerekli olmadıkça kaçınılmalıdır çünkü cerrahi sonrasında kadınların yarısında bir yıl içerisinde semptomlar geri dönmektedir, ameliyattan sonraki 5 yıl içerisinde olguların yarısında tekrar operasyon gerekmektedir. Cerrahi sonrası medikal ilaç tedavisi uygulanması semptomların yeniden ortaya çıkışını geciktirebilir.

    Ağrı şikayeti ön planda ise medikal tedavi de cerrahi tedavi de önerilebilir fakat cerrahi ağrı için en etkin yöntemdir. Burada kadının fertilitesi ve yaşı önem kazanmaktadır. Çocuğu olan, 35 yaş üstü kadınlarda cerrahi yapılması uygundur. Erken evre endometriozisde cerrahi sonrası medikal tedavi gerekmezken ileri evre endometriozisde cerrahi sonrası medikal tedavi uygulanması nüksün engellenmesinde faydalıdır.

    İnfertil bir kadında endometriozis tedavisi tartışmalıdır. Medikal ilaç tedavisinin infertil endometriozis olgularının yönetiminde yeri yoktur. Erken evre (evre 1-2) olgularda endometriozis odaklarının ameliyat ile çıkarılmasının gebelik oranlarını arttırdığı ileri sürülmektedir. Yumurtalıklarında endometrioması olan infertil kadınlarda bu kistin boyutu önemlidir. Eğer 5 cm ve üzeri ise cerrahi öncelikle önerilmektedir. Fakat bu cerrahi esnasında kalan over dokusuna minimal düzeyde harabiyet oluşturmak için dikkatli bir cerrahi yapılmalıdır, aksi takdirde over rezervi dediğimiz yumurtalık kapasitesi azalabilmektedir. Cerrahiyi takip eden 6 ay içerisinde kendiliğinden gebe kalma şansı en yüksektir. Eğer cerrahi sonrası 1 yıl içerisinde gebelik oluşmadı ise yardımla üreme tedavilerine geçilmelidir. İleri evre endometriozisi olan infertil kadınlarda cerrahi yapmadan yardımla üreme tedavilerine geçilebilir, cerrahi uygulanması durumunda ise ameliyat sonrası fazla beklemeden yardımla üreme tedavilerine geçilmelidir. İnfertil bir kadında endometriozis tedavisinde medikal ilaç tedavisi genellikle faydası olmadığı için uygulanmamaktadır, tersine infertilite tedavisini geciktirmektedir.

    Yine adolesan grupta ameliyat son çare olarak değerlendirilmeli, her iki yumurtalıkta endometrioma olan olgularda kistlerin boyutu büyük değilse ve henüz çocuk istemi yoksa cerrahiden kaçınılmalıdır. Bu olgularda çocuk istemi olana kadar, ya da acil kist rüptürü nedeniyle ameliyat yapılmış ise ameliyat sonrası medikal ilaç tedavisi yapılmalı, doğum kontrol hapları ve yıllık takiplerle hasta izlenmelidir.

    Menopozda endometriozis tespit edilen kadınlarda cerrahi tedavi düşünülmelidir.

    Zaman zaman endometriozis cerrahisi çok zorlu olabilmekte, barsak ve mesane tutulumları görülebilmekte, bu olgularda kolon cerrahı ve ürolog ile birlikte bir ekip olarak ameliyatı yapmak uygun olmaktadır. Zaman zaman da endometriozis cerrahisi öncesi medikal ilaç tedavisi verilmesi ve 2-3 ay sonra cerrahi yapılması uygun olabilmektedir. Sonuç olarak, endometriozis tedavisi bireyselleştirilmelidir.

    Endometriozis Hakkındaki Gerçekler

    Endometriozis, uterusun içini döşeyen ve endometrium olarak adlandırılan dokunun uterus dışında bir yerde görülmesidir. Buralarda kronik inflamatuar reaksiyonu indükleyerek skar dokusu oluşmasına yol açar. Başlıca pelvik periton, overler, rektovajinal septum, mesane ve bağırsaklarda görülür. Nadiren de akciğerlerde ve diyaframda görülebilir.

    Endometriozis üreme çağındaki 10 kadından 1’nde görülür (çoğunlukla 15-49 yaşları arasında). Dünyada yaklaşık 176 milyon kadında endometriozis görülür.

    Endometriozis, bir kızın ilk menstrüel siklusunda bile görülebilir. Skar dokusunda oluşmuş veya hastalığa yada geçirilmiş ameliyatlara bağlı yapışıklıkları olan kadınların menopoz’a girmesi ile semptomlar azalmayabilir.

    Endometriozis’in semptomları; ağrılı adet dönemi, ağrılı ovulasyon, cinsel ilişki esnasında veya sonrasında ağrı, anormal kanamalar, kronik pelvik ağrı, bitkinlik ve infertilite’dir. Hatta kadınların fiziksel, mental ve sosyal hayatını da etkileyebilir. Kadınların farkındalığının olmaması veya semptomların normalleşmesi, hastalığın ilk semptomlarının fark edilmesinden tanısının konulmasına kadar geçen süreyi uzatır.

    Endometriozis’in kesin bir tedavisi yoktur, fakat tıbbi olarak endometriozis tedavi edilebilir. Medikal tedavilerin uzun süreli kullanımına bağlı yan etkileri ile ilgili bilgilerimiz sınırlıdır. Cerrahi tedavi, endometriozis odaklarının ve skar dokusunun çıkarılmasında etkilidir ama başarı oranları hastalığın yaygınlığına ve cerrahın becerisine bağlıdır.

    Gebelik, hastalığın semptomlarını azaltabilir. Fakat hastalığı tamamen tedavi etmez. Histerektomi ile bütün endometriozis odaklarının çıkarılması, semptomları azaltmasına rağmen hastalığın kesin bir tedavisi değildir.

    Hastalığın bilinen bir sebebi yoktur, fakat genetik olarak yatkın kadınlarda görülmesi daha olasıdır. Annesinde veya kız kardeşinde endometriozis olan kadınlar, hastalığa yakalanma açısından daha risklidir. Çevresel faktörler de hastalığın gelişiminde rol oynayabilir. Örneğin birkaç araştırma, endometriozis’in dioksine (çevresel bir atık) maruz kalanlarda görüldüğünü göstermiştir. Fakat bununla ilgili kesin bir kanıt yoktur.

    Endometriozisli kadınların over kanseri açısından daha riskli olduğu düşünülse de, bu bilgi kesin değildir yada bu risk çok düşüktür. Endometriozis kansere neden olan bir hastalık olmamasına rağmen birkaç vakada kansere dönüşüm gözlemlenmiştir.

    Endometriozis inflamasyon ve immünolojik disfonksiyon ile alakalı olmasına rağmen otoimmün bir hastalık değildir.

    Kaynak: Endometriozis ve Adenomyozis Derneği

    Endometriosis (Çikolata kisti) Olanlar Tıklayın !

  • Gastrin Nedir, Gastrin Hormonu Yüksekliği Düşüklüğü Ve Normal Değerleri

    Gastrin Nedir, Gastrin Hormonu Yüksekliği Düşüklüğü Ve Normal Değerleri

    Gastrin hormonu yüksekliği özellikle mide hastalıkları sebebi ile meydana gelmektedir. Vücut için oldukça önemli bir hormon olan Gastrin hormonu yüksekliği ya da düşüklüğü vücuttaki bazı sorunlara işaret eder.

    Gastrin hormonu görevi tüketilen besinlerin midede sindirilmesi esnasında gerekli olan hidrolik asidi artırmasını sağlamaktır. Gastrin hormonu sindirimin başlamasına yardımcı olan önemli bir görevi yerine getirir. Gastrin hormonunun normal değerin üzerinde olması görevini yaparken bazı sorunlar olduğu anlamına gelmektedir.

    Gastrin Hormonunun Normal Değerleri Kaç Olmalıdır?

    Gastrin hormonu normal değerlerinin tam olarak belirlenmesi sabah aç karnına yapılan testlerle tespit edilir. Gastrin hormon normal değerinin <100 pg/mL olması gerekir. Gastrin hormon salgılanması gün içerisinde tüketilen besinlere göre farklı seviyelerde olabilir. Bu nedenle testten doğru sonuç alındığına emin olmak gerekir. Test sonucunun doğru olmasını sağlamak için test uygulanacak kişinin testi yaptırmadan önce 12 saat hiçbir şey yememesi ve 24 saat boyunca alkol tüketmemesi gerekir. Kullanılan ilaç var ise bu ilaçlar test öncesinde kesilebilir.

    Gastrin Nedir, Gastrin Hormonu Yüksekliği Düşüklüğü Ve Normal Değerleri | 3

    Gastrin Yüksekliği Tedavisi

    Gastrin yüksekliği tedavisi yüksek çıkan test sonuçları için doktorlar tarafından yapılan araştırmalar ile gerekli tetkikler yapılarak uygulanır. Doktorlar tarafından Gastrin yükselmesine ya da düşük olmasının altında yatan nedenler araştırılarak tedavi yöntemlerine karar verilir. Serum Gastrin değerleri nadir olarak düşük seviyede sonuçlanır. Düşük olarak çıkan sonuçlar takip gerektirmeyebilir.

    Bu test sonuçlarının kişinin yaşı ve o andaki fiziki durumuna göre değişiklik gösterebileceği düşünülürse karar verilmesi için doktor yorumlanması gerekmektedir.  Gastrin yüksekliği ile birlikte mide asidini yüksek olması sonucunun sebep olabileceği hastalık durumları;

    • Şeker hastalığı,
    • İltihaplı romatizma,
    • Böbrek yetmezliği,
    • Vitiligo hastalığı olabilir.

    Baso Nedir? Baso Yüksekliği Düşüklüğü Nedenleri Tıklayın !

    PLT Nedir? PLT Yüksekliği Düşüklüğü Ne Anlama Gelir? Tıklayın !

    MPV Nedir? MPV Yüksekliği Düşüklüğü Tehlikeli Mi? Tıklayın !

    Ferritin Yüksekliği Nedenleri Ve Tedavi Yöntemleri Tıklayın !

  • Damak Kanseri Nasıl Anlaşılır, Belirtileri, Nasıl Tedavi Edilir?

    Damak Kanseri Nasıl Anlaşılır, Belirtileri, Nasıl Tedavi Edilir?

    Damak kanseri en ciddi sağlık sorunlarından biri olsa da en nadir görülen kanser çeşitlerinden biridir. Damak, konuşma fonksiyonlarından kasların hareketine kadar birçok alanda görevi olan bir yapıdır. Ağız çatısı olarak da ifade edilen damak, iki farklı şekilde ifade edilir. Önde bulunan bölge serttir ve arkadaki damak kısmı yumuşaktır. Damak kanseri boyun, beyin ve yumurtalık gibi kanser çeşitlerinden daha tehlikelidir. Damak kanserinde hücreler kontrolsüz biçimde çoğalmaya başlar. Bu kansere yol açan en önemli sebepler ise:

    • Sigara içmek,
    • Alkol tüketmek,
    • Cinsel yolla bulaşan hastalıklar,
    • Radyasyona maruz kalmak,
    • Genetik sebepler,
    • Vitamin eksiklikleri,
    • Ağız hijyeninin eksikliği

    Damak Kanseri Belirtileri Nelerdir?

    Damak kanseri belirtisi öncelikli olarak ağız ülserleri şeklinde kendini belli eder. Daha sonra bu ülserler daha ağrılı bir hale gelir. Meydana gelen belirtiler ise:

    • Damakta kitle fark edilmesi,
    • Hastanın çiğnerken, konuşurken zorlanması, yutkunamaması,
    • Protez kullanımında güçlük çekmek,
    • Yeme güçlüğü sebebiyle kilo kayıpları,
    • Sürekli ağız kokusu,
    • Yutma güçlüğü,
    • Konuşmada zorlanma,
    • Ağız çevresinde sürekli kanayan ve iyileşmeyen yaralar,
    • Kulak ağrısı,
    • Çeneye açarken zorlanma olarak özetlenebilir.

    Damak Kanseri Nasıl Anlaşılır, Belirtileri, Nasıl Tedavi Edilir? | 4

    Damak Kanseri Tedavisi Nasıldır?

    Damak kanseri tedavisi erken dönemde oldukça kolaydır. Erken dönemde tespit edilen damak kanseri tedavileri için radyasyon terapisi uygulanabilir. Kanser hücrelerini öldürmek için yüksek enerji kullanımı anlamına gelir. Kemoterapi, lazer mikro cerrahi ya da ameliyat yöntemlerine başvurulabilir. Ameliyat, zorlu damak kanserleri için tercih edilen bir tedavi yöntemidir. Genel olarak kanserin lenf bezlerine ya da vücudun farklı alanlarına yayıldığı durumlarda tercih edilebilir. Kanserin yayılması halinde damak tamamen alınabilir. Bu hastalığın erken teşhisi için özellikle sigara kullanan kişilerin tetikte olması gerekmektedir. Ağız ve boyun bölgesinde meydana gelen şişlikler ve çiğneme zorlukları söz konusu ise, tekrarlayan kanamalar meydana geliyorsa ya da ağız içinde renkleşmeler meydana geliyorsa, diş hekimine başvurmak oldukça önem teşkil eder. Bu gibi durumlarda belirti olmadan bile 6 ayda bir kontrollere gitmek oldukça önem teşkil eder.

    Ağız Kanseri Şüphesi İçin Tıklayın !

  • Ayak Parmağı Şişliği Doğal Yollarla Nasıl Geçer?

    Ayak Parmağı Şişliği Doğal Yollarla Nasıl Geçer?

    Doğal yollara ayak parmağı şişliği gidermek için birçok yöntem bulunmaktadır. Ayaklarda ve ayak parmaklarında görülen şişlikler günlük yaşantılardan ve yoğun iş temposundan kaynaklanabileceği gibi vücutta meydana gelen bazı hastalıkların teşhis edilmesinde hastalık belirtisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Uygulayacağınız basit tedavi yöntemleri ve beslenme önerileriyle ayak parmaklarının şişliklerinin giderilmesini sağlayarak daha sağlıklı bir yaşam sürebilirsiniz.

    Ayak Parmakları ve Ayak Bileklerinin Şişmesine Neden Olan Faktörler Nelerdir?

    Hemen hemen her yaş grubunda karşılaşılan ayak parmak şişmesi ve ayak bileklerinde görülen rahatsızlıklar hastalıktan ziyade genellikle geçici olarak meydana gelen bir durumdur. Ayak parmak şişliklerine;

    • Uzun süre yolculuk yapmak,
    • Ayakları sürekli olarak koltuk ve sandalye gibi yerlerden aşağı sarkıtmak,
    • Uzun süre ayakları hareket ettirmemek,
    • Rahat olmayan ve parmakları sıkan ayakkabılar kullanmak,
    • Gün içinde ayakta uzun süre beklemek

    Gibi birçok faktör etki etmektedir. Bunların dışında bazı hastalıklarda ayak parmaklarının şişmesine neden olan rahatsızlıklardandır. Vücutta görülen;

    • Romatizma,
    • Böbrek yetmezliği,
    • Akciğer kanseri ve bazı kanser türleri,
    • Hamilelik,
    • Kalp hastalıkları ve damar tıkanıklıkları,
    • Karaciğer hastalıkları

    Ayak şişlikleri ve parmaklarda meydana gelen ödemlerin hastalık belirtileri olarak ortaya çıkmaktadır.

    Ayak Parmağı Şişliği Doğal Yollarla Nasıl Geçer? | 5

    Ayak Parmaklarının Şişliğinin Önlenmesinde Kullanılan Doğal Yöntemler

    Ayak parmağı şişmesi nasıl geçer sorusu bu rahatsızlıktan mustarip olan genç yaşlı herkesin merak ettiği konular arasındadır. Öncelikle beslenme alışkanlıklarımızı değiştirerek işe başlamalı ve ayak parmaklarının şişliğinin önlenmesinde aşırı tuz tüketimini sonlandırmalıyız. Sigara tüketimi akciğer kanserinin en önemli nedeni olduğundan ve parmak şişmesi kanser habercisi olabileceğinden dolayı sigara tüketimini azaltmak ile parmakların şişliği önlenmeye yardımcı olmaktadır. Hareketsiz kalan kimseler için bol bol egzersiz yapmak ve ayakları yukarıda tutacak oturma pozisyonları ayak şişliklerinin önlenmesine fayda sağlamaktadır.

    Ayak şişliğini önlemek amacıyla evde yapacağınız;

    • Şiş olan parmaklara ve ayaklara buz tedavisi şişliği önlemekte ve ağrılarınızın hafiflemesine yardımcı olmaktadır.
    • Ayak şişmesine tuzlu su en sık uygulanan doğal yöntemlerdendir. Yorgunluğunuzu gideren tuzlu su şişliklerin azaltılmasında da kullanılmaktadır.
    • Lahana yaprakları beyaz ya da yeşil fark etmez bir süre buzdolabında bekletildikten sonra şiş olan bölgeye bandaj yaparak sarılması şişliklerin azaltılmasına yardımcı olmaktadır.
    • Elma sirkesinde ayakların bekletilmesi aynı şekilde ağrı önleyici ve şişlikleri azaltıcı bir etkiye sahiptir.
    • Karbonat ve pirinç suyu karışımını hamur haline getirerek şiş olan parmaklara uygulayarak bir süre bekletmek

    şişliklerin ve iltihapların azaltılmasında uygulayabileceğiniz doğal yöntemlerdendir.

    Ayak Şişmesi Tedavisi İçin 9 Öneri Tıklayın !

    Güzel ve Bakımlı Ayaklar İçin Öneriler Tıklayın !

    Tırnak batmasına dikkat! Tıklayın !

  • Baso Nedir? Baso Yüksekliği Düşüklüğü Nedenleri

    Baso Nedir? Baso Yüksekliği Düşüklüğü Nedenleri

    Baso yüksekliği tedavisi için uygulanması gereken yöntemlere dahiliye doktorları karar vermelidir. Baso yüksekliğine neden olan durumu tespit eden doktorlar gerekli tedaviyi uygulayabilir. Baso (BAS, Bazofil) yüksekliği vücutta meydana gelebilecek olan iltihabik bir hastalık olduğunda ve kanser gibi ciddi hastalıklarda yükselmektedir.

    Baso düşüklüğü tedavisinde altında yatan kaynak araştırılarak uygulanacak tedaviye dahiliye doktoru karar vermektedir. Hipertiroid kaynaklı düşüklüklerde bu duruma yönelik tedavi uygulanırken strese bağlı düşüklüklerde anti depresan ilaç kullanımı önerilebilir. Baso % aralıkları kandaki normal değerleri 0,4 – 1 arasında değişmektedir.

    Baso Nedir? Baso Yüksekliği Düşüklüğü Nedenleri | 6

    Baso Yüksekliği Ve Düşüklüğü Nedenleri Nelerdir?

    Baso normal değerlerinin üzerinde olan değerler için Baso yüksekliği, düşük olan değerler için Baso düşüklüğü teşhisi konulmaktadır. Baso yüksekliği nedenleri şunlardır;

    • Vücuttaki demir eksikliği
    • Dalağın alınmış olması
    • Hemolitik anemi
    • Kanser
    • Tiroit bezlerinin az çalışması
    • Hormonlarla alakalı olan durumlar
    • Virüs kaynaklı iltihabi durumlar
    • İltihaplı bağırsak hastalıkları
    • Kronik cilt iltihapları
    • Astım ve sinüzit gibi hastalıklar

    Baso düşüklüğü nedenleri şunlardır;

    • Yumurtlama dönemi
    • Kortizonlu ilaç kullanımları
    • Akut enfeksiyonlar
    • Hamilelik ve stres
    • Alerjik durumlar
    • Ciddi yaralanmalar
    • Tiroit bezinin fazla çalışması
    • Kanser
    • Aşırı duyarlılık reaksiyonlarına bağlı olarak yaşanan düşüklükler
    • Genetik olarak yaşanan bazofil düşüklükleri

    Baso Nedir? Baso Yüksekliği Düşüklüğü Nedenleri | 7

    Baso Yüksekliği Belirtileri Nelerdir?

    Baso yüksekliği belirtileri alerjik reaksiyonlar ve kaşıntı olarak kendini göstermektedir. Baso yüksekliğinin altında yatan asıl sebeplere bağlı olan sebepleri;

    • Baş ağrısı ve baş dönmesi
    • Halsizlik ve güçsüzlük hissi
    • Gece terlemeler
    • Ani gelişen kilo kayıpları
    • İştahsızlık
    • Nefes darlığı
    • Ciltte meydana gelen kanama ve morarmalar
    • Görme bozukluğu
    • Gözde meydana gelen kızarıklık ve kaşıntı
    • Kemiklerde ağrı olması
    • Bulantı ve kusma
    • Ağızda ve dilde oluşan şişlik
    • Ateşlenme
    • Öksürük
    • Baygınlık
    • Kurdeşen
    • İshal şeklinde sıralanmaktadır.

    MPV Yüksekliği Tehlikeli Mi? MPV Yüksekliği Düşüklüğü Nedenleri Tıklayın !

    CRP Yüksekliği Neyi Gösterir? CRP Antibiyotikle Düşer Mi? Nedenleri Tedavisi ! Tıklayın !

    Ferritin Yüksekliği Nedenleri Ve Tedavi Yöntemleri Tıklayın !

    PLT Nedir? PLT Yüksekliği Düşüklüğü Ne Anlama Gelir? Tıklayın !

    Monosit Yüksekliği Ne Anlama Gelir? Tehlikeli midir? Tıklayın !

    Kreatinin Düşüklüğü Yüksekliği Nedir? Normal Değeri Kaç Olmalıdır? Tıklayın !

  • Yumurtalık Kisti Nasıl Geçer? Bitkisel Tedavi Yöntemleri

    Yumurtalık Kisti Nasıl Geçer? Bitkisel Tedavi Yöntemleri

    Yumurtalık kistini tedavi etmek için öncelikle doktora başvurularak kistin oluşum nedenleri araştırılmalıdır. Yumurtalık kistleri bazı durumlarda hiçbir belirti vermez ve çoğu işlevsel kistler bir iki ay içerisinde kendiliğinden geçer. Doktorunuz tarafından öncelikle izlenerek takip edilen kist gelişimleri izlenim süreleri 1-2 ay kadar olabilir. Büyük olan ve şikâyet veren yumurtalık kisti nasıl geçer? noktasında doktorlar tarafından hormon tedavi uygulamasına geçilebilir ya da hastalara ameliyat önerilebilir.

    Yumurtalık Kistlerinde Bitkisel Tedavi Yöntemleri

    Şifalı bitkileri tüketerek yumurtalık kistlerini ortadan kaldırmak mümkün olabilir. Kist eriten şifalı bitkiler arasında sayılabilecek en önemlileri soğan ve aslanpençesi bitkileridir. Testere dişli aslanpençesi çayının yumurtalık kistlerini yok etmek için oldukça faydalı olduğunu söyleyebiliriz.

    Yumurtalık Kisti Nasıl Geçer? Bitkisel Tedavi Yöntemleri | 8

    İbrahim Saraçoğlu Soğan Kürü

    Yumurtalık kisti bitkisel tedavi yöntemleri arasında en etkili olan soğan kürü, bazı yumurtalık kistlerinde rastlanan adet düzensizliklerini ve ağrıları ortadan kaldırırken gelişebilecek olan insülin direncine karşı olumlu etkisi olmaktadır.

    Yumurtalık kisti bitkisel tedavi İbrahim Saraçoğlu kür tarifi şu şekildedir;

    • Bir adet orta boy yemeklik soğan dört eşit parçaya bölünür,
    • Önceden kaynatılmış olan 2 litre suya(klorsuz) soğanlar eklenir.
    • Soğan ve su karışımı 5 daha kaynatılır.
    • Öğle ve akşam yemeklerinden önce 1 er bardak tüketilir.
    • Soğan kürü 15 gün sürede uygulanmalıdır.
    • Soğan kürü adet dönemlerinde uygulanabilir. En ideal uygulanma dönemi ise adet bitiminden sonra en erken bir hafta sonra uygulanmasıdır.

    Yumurtalık kistleri hakkında önemli bilgiler Tıklayın !

    Çikolata Kisti Gebe Kalmayı Engeller Mi? Tıklayın !

    Yumurtalık Kisti, Belirtileri ve Tedavisi Tıklayın !

    İbrahim Saraçoğlu Yumurtalık Kisti Tedavisi İçin Kür Tıklayın !

  • Dilde Çıkan Yaralara Ne İyi Gelir? İbrahim Saraçoğlu Önerileri 

    Dilde Çıkan Yaralara Ne İyi Gelir? İbrahim Saraçoğlu Önerileri 

    Dilde çıkan yaralar için tedavi yöntemleri farklılık göstermekte olup ilaç tedavilerinin yanı sıra doğal yöntemlerle de yapılabilmektedir. Dil hastalıkları ve yaraları pek çok farklı nedenle oluşabilmektedir. Özellikle dil yarası türleri oldukça fazladır ve tedavileri için de farklı birçok yöntem uygulanabilmektedir.

    Dil Yarası Tedavisi İçin İbrahim Saraçoğlu Önerileri

    Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu dil yaraları için kırkkilit otunu önermektedir. Bu ot at kuyruğu otu olarak da bilinmektedir. Bir su bardağı kaynamış suyun içerisine bir tatlı kaşığı kadar kırkkilit otu eklenmelidir. Kısık ateşte 2 dakika kaynatılmalı ve dinlendirilmelidir. Gün içerisinde bir ya da iki bardak tüketilmesi dil yarası için faydalı olacaktır. Bu bitkisel tedavi hem dil yaraları hem de ağız yaralarına iyi gelmektedir.

    Dilde Çıkan Yaralara Ne İyi Gelir? İbrahim Saraçoğlu Önerileri  | 9

    Dil Yarası Bitkisel Tedavi Alternatifleri

    Dil yarası için bitkisel bir tedavi yöntemlerini kullanabilirsiniz. Dil yarası için bitkisel tedaviler oldukça etkili sonuçlar vermektedir. Dil yarası bitkisel tedavisi için alternatifler şu şekildedir;

    • Ekşi Nar Kabuğu Tedavisi: Kürün hazırlanışı için öncelikle ekşi nar kabuğu suda kaynatılmalıdır. Kaynadıktan sonra süzülmeli ve dinlendirilmelidir. Dinlendirilen su ile ağız çalkalanmalıdır.
    • Sinirli Yaprak Otu Tedavisi: Sinirli yaprak otu, bir miktar sumak ve böğürtlen filizi suda kaynatılmalıdır. Kaynatılan karışım süzüldükten sonra zeytinyağı ile yoğrulmalıdır. Yoğurma işlemi karışım bir merhem kıvamına gelene kadar yapılmalıdır. Elde edilen sabah ve akşam olmak üzere iki kez dil üzerine sürülmelidir.
    • Meyan Kökü Tedavisi: Ekşi nar kabuğu, mersin yaprağı ve meyan kökü kurutularak dövülmelidir. Elde edilen karışımın içerisine toz bal eklenmeli ve merhem kıvamına gelene kadar karıştırılmalıdır. Elde edilen merhem dil üzerine sürülmelidir. Tedavi dildeki yara geçene kadar devam etmelidir. 

    Ağız İçi Yaralarının Nedenleri ve Tedavisi Tıklayın !

    Ağız ve Dil Yarası için Çözümler Tıklayın !

    Dudakta Uçuk İçin Doğal Yöntemler Tıklayın !

  • PLT Nedir? PLT Yüksekliği Düşüklüğü Ne Anlama Gelir?

    PLT Nedir? PLT Yüksekliği Düşüklüğü Ne Anlama Gelir?

    PLT düşüklüğü ya da yüksekliği, kan tahlili sonuçlarında görülebilen bir değerin normalinden yüksek ya da düşük olduğunun ifade edilmesidir. Kan tahlilinde görülen PLT, Platelet yani Trombosit isminin kısaltmasıdır. Trombositler kanda pıhtılaşma oluşabilmesi için yardımcı olan küçük kan hücreleridir. Kanda bulunması gereken normal trombosit oranı için bir aralık belirlenmiş olup bu aralık 150 bin ila 400 bin arasındadır.

    PLT Yüksekliği Nedir?

    Kanda 400 binden fazla trombosit bulunması durumunda PLT yüksekliği yani tıp dilinde Trombositoz olarak adlandırılır. PLT yüksekliği hangi hastalığın belirtisi merak ediyorsanız, PLT yüksekliğinin nedenleri şu şekildedir sıralanmaktadır;

    • Kansızlık
    • Kanser
    • Kemoterapi
    • Enfeksiyonlar
    • Alerjik reaksiyonlar
    • Kalp krizi
    • Kronik böbrek yetmezliği
    • Akut kanama ya da kan kaybı
    • Demir ya da vitamin eksikliği
    • Kemik kanseri
    • İlaçların oluşturabileceği yan etkiler
    • Büyük ameliyatların sonrasındaki dönem
    • Ciltte yanık oluşması

    PLT Nedir? PLT Yüksekliği Düşüklüğü Ne Anlama Gelir? | 10

    PLT Yüksekliği Belirtileri Hangileridir?

    PLT yüksekliği bazı belirtilerle kendini hissettirebilmektedir. Fakat bu belirtiler birçok hastalıkla birlikte görülebileceği için PLT yüksekliği tanısı kan tahlili yapılmadan konulamamaktadır. PLT yüksekliği belirtileri ise şu şekilde sıralanmaktadır;

    • Halsizlik
    • Baş dönmesi ve baş ağrısı
    • Geçici görme bozuklukları
    • Ciltte hassasiyet (çabuk morarma)
    • Bayılma
    • Ellerde ya da ayaklarda hissedilen uyuşukluk
    • Güçsüz hissetmek
    • Göğüs ağrısı
    • Nefes almakta zorluk çekme
    • Dışkıda kan olması
    • Felç
    • Diş eti kanaması
    • Burun kanaması

    PLT Düşüklüğü Nedir?

    Kanda 150 binden az trombosit olması durumunda PLT düşüklüğü yani tıp dilinde trombositopeni olarak adlandırılır. PLT düşüklüğünün nedenleri şu şekilde sıralanmaktadır;

    • Bazı anemi türleri
    • Ağır alkol tüketimi
    • Lösemi
    • Bazı kanser türleri
    • Kemoterapi ilaçları
    • Hamilelik
    • Kan içerisinde bulunan bakteriler

    PLT düşüklüğünden şüpheleniyorsanız mutlaka bir dahiliye doktoruna muayene olmanızda fayda vardır. PLT düşüklüğü tedavisi, düşüklüğün altında yatan sebebe göre değişecektir. Yapılan tedavilerin olumlu sonuç vermemesi durumunda en son plazma değişimi seçeneğine gidilmektedir.

    Gebelikte Normal PLT Değeri Kaçtır? Yüksek PLT (Trombosit) Gebeliğe Engel Midir?

    Hamilelikte PLT Düşüklüğü Nedenleri Nelerdir? Trombosit Tedavisi Tıklayın !

    Kreatinin Düşüklüğü Yüksekliği Nedir? Normal Değeri Kaç Olmalıdır? Tıklayın !

    Monosit Yüksekliği Ne Anlama Gelir? Tehlikeli midir? Tıklayın !

    MPV Nedir? MPV Yüksekliği Düşüklüğü Tehlikeli Mi? Tıklayın !

  • 2019 Tüp Bebek Fiyatları Maliyeti

    2019 Tüp Bebek Fiyatları Maliyeti

    Tüp bebek tedavisi günümüzün gelişen şartları ile birlikte ileri aşamalarda başarı sağlamakta ve sağlıklı bir şekilde bebek sahibi olmak isteyenler için alternatif bir yol sunmaktadır. Tüp bebek tedavisinin esas amacı vücutta bulunan folikül sayısını arttırmaktır. Bunun için uygulanan tedavi yöntemi ve süreç ise tüp bebek tedavisi olarak adlandırılmaktadır. Tüp bebek fiyatları 2019 yılında teşekküllü bir muayeneden sonra ve takip edilmesi gereken tedavi sürecine göre değişiklik göstermektedir.

    Tüp Bebek Tedavisi Uygulaması Nasıl Yapılır?

    Tüp bebek tedavisinde öncelikle aşılama yöntemi ile embriyo transferi gerçekleştirilmektedir. Bu uygulamada amaçlanan kadın vücudundaki folikül seviyesini arttırarak, vücudun doğurganlığını geliştirmek ve arttırmaktadır. Bu aşamadan sonrasında ise tedavi süreci laboratuvar ortamında devam etmektedir. Sperm hücreleri ve yumurtalar laboratuvar ortamında elde edilmekte ve suni yollar ile yumurtanın döllenmesi sağlanmaktadır.

    2019 Tüp Bebek Fiyatları Maliyeti | 11

    Tüp Bebek Tedavisi Sonrasında Nelere Dikkat Edilmelidir?

    Tüp bebek tedavisi gerçekleştikten sonra genel olarak doktorlar ilk 3 gün evden çıkılmamasını ve istirahat edilmesini tavsiye etmektedir. Bunun yanı sıra doktorun verdiği ilaçlar haricinde ağrı kesici ya da herhangi bir başka bir ilacın kullanılmaması gerekmektedir. Doktor tüp tedavisi süresince kullanılacak olan ilaçları belirtmektedir. Tüp bebek tedavisinde kullanılan ilaçların fiyatları SSK kapsamında olup olunmamasına ve tedavi sürecinin gidişatına göre değişiklik göstermektedir. Son 30 yıldır devam eden ve günümüzde oldukça gelişen tüp bebek tedavisi anne ve baba olmak isteyenlere umut ışığı olmaya devam ediyor.

    2019 Tüp Bebek Özel Bölüm Tıklayın !

    SGK tüp bebek tedavisinin ne kadarını karşılar ? Tıklayın !

    Tüp Bebek Nedir? Tüp Bebek Tedavisi Nasıl Yapılır? Tıklayın !

    Tüp Bebek Tedavisinde PRP Nasıl Yapılır? PRP Kimlere Uygulanır? Tıklayın !

  • Bitkisel Yöntemlerle Diş Eti Peelingi Nasıl Yapılır?

    Bitkisel Yöntemlerle Diş Eti Peelingi Nasıl Yapılır?

    Morarmış diş etleri, farklı tonlarda görünen diş eti renkleri doğal diş eti peelingi yöntemleri ile sağlıklı rengine kavuşabilir. Ağız ve diş bakımı alanında uygulanan bitkisel peeling yöntemleri kullanarak, gülüşünüze ekstra güzellik katabilirsiniz.

    Bitkisel Yöntemlerle Diş Eti Peelingi Nasıl Yapılır? | 12
    Bitkisel Yöntemlerle Diş Eti Peelingi

    Diş Eti Peelingi

    Diş etlerinin soyulması ve yepyeni, sağlıklı bir diş eti derisinin oluşması için, diş kliniklerinde uygulanan işlemler vardır. Anestezik şekilde üst deri katmanı soyulur ve mor görünen diş etleri yenilenir. Fakat bu cerrahi uygulama niteliğinde olduğu için zor bir işlem ve sonrasında yemek yeme ve içmede sorunlar oluşturabildiği için çok kişi tarafından tercih edilmez.

    Lazerle diş eti peelingi ile moraran diş etleri yenilenerek, birkaç seansta soyulur. Üst deri katmanı soyulur ve daha doğal pembe diş etlerinin görünümü elde edilir. Ağrısız, kolay ve etkili bir yöntemdir.

    Bitkisel Yöntemlerle Diş Eti Peelingi Nasıl Yapılır? | 13

    Bitkisel Yöntemlerle Diş Eti Peelingi

    Diş eti morluğu tedavisi için doğal yöntemler ile kısa sürede etkili sonuçlar alabilirsiniz. Üst deri tabası soyularak yeni deri oluşumu sağlanır ve pembe, canlı kırmızı tonlarında dişetlerine shaip olabilirsiniz. Doğal dişeti peelingleri;

    • Tuz

    1 bardak su içerisine 1 tatlı kaşığı tuz ilave edilir ve günlük olarak gargara yapılır.

    • Zeytin Yağı

    Hakiki zeytin yağı ile her gece diş etlerine uygulama yapmak, diş etlerinin nemlenmesine ve ölü deri dokularının soyularak, yeni katmanın oluşmasına olanak sunar. Masaj yaparak tüm diş etlerinize sürün

    • Ada Çayı

    Ada çayı em hormonların ideal biçimde çalışmasını sağlar hem de diş etlerinin daha sağlıklı görünmesine olanak sunar. Yeşil çay tüketmek, moraran ve siyahlaşan diş etlerinin yeniden pembeleşmesine yardımcı olur. İçeriğindeki antioksidanlar sayesinde kısa sürede etkili sonuçlar verir.

    • Kekik Suyu

    Hazır olarak satılan kekik suyu genellikle zayıflama yöntemleri için kullanılır. Diş etlerindeki morlukların geçirilmesi için de idealdir.

    İlgili Konular;

    Diş eti çekilmesinin nedenleri Tıklayın !

    Diş Eti İltihabını Yok Eden Kekik Kürü Tıklayın !

    Sararmış dişler için Doğal diş beyazlatma Tıklayın !

    Diş Eti Küretajı(Kazıması) Tıklayın !