ACTH nedir normal değerleri kaç olmalı, Adenokortikotropik Hormon ACTH yüksekliği düşüklüğü ne anlama gelir? Cushing hastalığı, Adrenal Yetmezlik tedavisi hakkında herşey makalemizde…
ACTH Normal Değerleri Kaç Olmalıdır?
ACTH (Adenokortikotropik Hormon) olması gereken değerler yetişkin kadınlarda 5-27, erkeklerde ise 7-50 pg/mL arasındadır. Bu seviye ergenlik öncesi kişilerde daha farklıdır. Ergenlik öncesinde değer 7-28 pg/mL aralığında bulunmalıdır.
ACTH Nedir Ne İşe Yarar?
ACTH nedir; Adenokortikotropik Hormon ACTH beyinde bulunan hipofiz bezinde salgılanan bir çeşit hormondur. ACTH hormonu görevi ise vücuttaki kortizon seviyesini dengelemektir. Ayrıca vücuttaki tansiyon ve kan şekerini de yine bu hormon düzenler. ACTH testi de kan alınarak yapılır.
ACTH Yüksekliğinin Nedeni Nedir?
ACTH yüksekliğinin en önemli nedeni böbrek bezlerinin yeterince kortizol üretememesidir. Buna bağlı olarak da kişilerde halsizlik, güçsüzlük, bulantı, kusma, midede ve sırtta ağrılar meydana gelir. ACTH yüksekliği tedavisi için ise genellikle vitamin hapları önerilir. Fakat muhakkak doktora gidildikten sonra tedaviye başlanmalıdır.
ACTH Düşüklüğüne Ne Yol Açar?
ACTH düşüklüğünün en büyük nedeni kortizol seviyesinin yükselmesidir. Bu da iştahsızlık, depresyon, kas güçsüzlüğü gibi belirtilere sahiptir. ACTH düşüklüğünü geçirebilmek için doktor tavsiyelerine uyulmalıdır. Bunun yanı sıra kafein ve magnezyumun alınması da ACTH düşüklüğünü giderebilmektedir.
ACTH Testi Ne demek
ACTH Testi Ne demek? Nasıl Yapılır?
ACTH Testi ACTH yani adrenokortikotropik hormon kandaki seviyesini ölçmektedir. Bağışıklık sistemini uyaran bu hormon kan basıncını koruyan önemli bir hormondur. Bu hormon kortizolün üretmesi için uyarı veren hormondur. Lipit metabolizmayı düzenler. Protein ve glukozu da düzenlemede işe yarar. Bu testi böbreküstü tümörleri, cushing hastalığı, hopofiz ve addison hastalığınız var ise ACTH testi yaptırabilirsiniz. Bu test aç karnına yapılmaktadır.
D Vitamini nedir? D vitamini eksikliği belirtileri nelerdir? D2 ve D3 vitamini eksikliği sebepleri nedenler olur? D vitamini eksikliği ne yemeli D vitamin normal oranı kaçtır? gibi D Vitamini hakkında herşey yazımızda sizlerle…
D Vitamini Nedir?
D vitamini nedir? Kalsiferol tıp dilindeki adıdır. D vitamini karaciğerde ve yağ dokularında depo edilen yağda çözümlenen bir vitamindir. D vitamini 2 çeşittir; D2 vitamini ve D3 (devit3) vitamini.
D Vitamini Eksikliği Belirtileri
D Vitamini Eksikliği Belirtileri Nelerdir?
D vitamini eksikliğinin bilinen belirtileri şunlardır:
Kaslarda zayıflama, kaslarda ağrı hissetme ve kofnitif yetersizlik gibi belirtileri vardır.
D vitamininin eksik olması durumunda kas liflerinin çalışmasında problem oluştuğu için özellikle kalça ve leğen kemiklerinde ağrı meydana gelebilir.
Özellikle astımı olan kişilerde D vitamininin eksikliğinde astım krizi geçirilebilir.
Özellikle alın bölgesinde anormal terlemeler gerçekleşebilir. Bu durum daha çok yeni doğan bebeklerde meydana gelir.
D vitamini eksikliğinde depresyona girme riski vardır. Kadınların d vitamini eksikliği ile depresyona girme oranı erkeklerinkinin iki katıdır.
D vitamini doğurganlık için önemli olan hormonların salgılanabilmesini sağladığı için eksikliği de doğurganlığı olumsuz yönde etkileyebilir.
Eksikliğinde kronik baş ağrısı meydana gelebiliyor.
Vitiligo ve sedef gibi cilt hastalıklarının oluşmasına neden olabiliyor.
Saç dökülmesine neden olabiliyor.
Kişinin yorgunluk hissi yaşamasına neden oluyor.
D vitamini eksikliği yüksek tansiyona neden olabiliyor.
d vitamini içeren besinler
D Vitamini Eksikliği Olanlar Neler Yemelidir?
D vitamini eksikliği olanların özellikle tüketmesi gereken besinler şunlardır:
D vitamini eksikliği ne yemeli?
Süt
Peynir
Yumurta sarısı
Karaciğer
Balık
Mantar
D Vitamini Takviyeleri Kimlere Önerilir?
D vitamini takviyelerinin önerildiği kişiler şunlardır:
2 yaşından küçük olan çocuklar
Saçları koyu renk olan ve 2 yaşından büyük olan çocuklar
Dışarıda çok vakit geçirmeyen çocuklar
Balık tüketmeyen çocuklar
D vitamini içeren besinleri yemeyen hamileler
d vitamini takviyesi
D Vitamini aç mı tok mu içilir?
D vitamini ampul nasıl içilmeli diyorsanız tabiki öncelikle doktorunuza sormalısınız. Yağlı kapsüller genellikle aç karnına içilir. Eğer bitkisel ise d vitaminiz ara öğünlerde kullanmak daha iyidir. Suda eriyen vitaminleri ise ara öğünlerde almanızı tavsiye ediyoruz. Doktorunuz daha iyi bilgi verebilir ve reçetesini mutlaka okuyun. Sağlıklı günler dileriz :)
D Vitamini Fazlası Ve Zararları Yan Etkileri
D Vitamini takviyelerini doktor kontrolünde olması gerekir. Aksi taktirde fazlası kullanıldığında veya doz aşımı olduğunda D vitamini fazlası zararları;
Böbrek taşı
Kalp Krizi
Karaciğer Bozulması
Yüksek Tansiyon
Kalp Ritim Bozukluğu
İştah Kaybı
Akciğerde Kireçlenme
Vücutta D vitamini oranı ne olmalı?
D vitamini oranı 20–50 ng/ml (50–125 nmol/l) arası olmalıdır. Bu oranlar arasında ise D vitamin değerleriniz Yeterlidir. Eğer D vitaminiz 12 ng/ml (30 nmol/l) altındaki değerler arasında ise D vitamini eksikliğiniz bulunmaktadır. Yüksek D vitamini ise 50 ng/ml (125 nmol/l) üzerindeki değerlerdir.
D vitamini için ne yenir?
Somon balığı,karides.yumurta,balık yağı,ton balığı,mantar,inek sütü,soya sütü,portakal suyu
D3 Vitamini Eksikliği Belirtileri nelerdir? Ne Yemeli?
D3 (devit 3) vitamini eksikliği aslında D vitamini eksikliğidir. D3 vitamini diş gelişmesini, kemik büyümesini genel anlamda kemik sağlığını koruması ve kas değerlerini koruması ile ilgilidir. D3 vitamini eksikliği olan kişilerde kemik erimesi, raşitizme ve kemik ağrılarına neden olur. D3 vitamini eksikliği bir belirtisi de depresyona yol açmasıdır. D3 vitamini tedavisi için genelde Devit 3 damla önerilir. Devit 3 damla nasıl kullanılır faydaları için tıklayın !
d vitamini eksikliği ne yemeli
D3 vitamini nelerde var?
D3 vitamini bulunan yiyecekler ve besinler nelerdir? İşte D3 vitamini bulunan gıdalar;
Balık (Uskumru,Somon)
Süt Ürünleri
Yumurta
Balık yağı
Maydonoz
Tavuk Ciğeri
Isırgan Otu
Meyve Suları (Portakal Suyu)
D Vitaminin Faydaları
Kasları güçlendirir ve korur
Kemikleri güçlendirir ve korur
Diyabet hastalığına yakalanmayı önler
Bağışıklık sistemini güçlendirir
Kalp hastalıklarına karşı korur
D Vitamini Eksikligi Kilo Vermeyi Zorlaştırır Mı?
D Vitamini Eksikligi Kilo Vermeyi Zorlaştırır Mı?
D vitamini eksikliği zayıflamayı hızlı kilo vermeyi etkiliyor. Düzenli bir diyet yapıyorsunuz ancak kilo veremiyorum diyorsanız sebebi D vitamini olabilir. Kadınlarda D vitamini eksikliği erkeklere göre daha çok görülmektedir. Enerji tüketimini etkileyen D vitamini yağlanmayı arttırıyor. D vitamini kaslar için önemlidir. Yağlanmayı önlemek için D vitamin değerlerinize baktırmanız gerek. Kilo veremeyen kişiler mutlaka D vitamini değerlerini ölçtürmelidir.
Kilo Veremiyorum Sebebi:Yeterli D vitamini Almamak D vitaminin yetersizliği çok kişide görülebiliyor ve bu vitamin eksikliği kiloyu ve metabolik süreçleri olumsuz yönde etkiliyor. Güneş en iyi D vitamini kaynaklarındandır. Zamanınızın çoğunu iç mekanlarda geçiren biriyseniz, doktora gidip D vitamini takviyesi almanızı tavsiye ederiz.
Gizli şeker hastalığı göstergeleri bu hastalığın teşhis edilmesinde önemli bir yer tutmaktadır. Şeker hastalığının ön aşaması olarak görülen gizli şeker erken teşhis edilir ve tedavi edilirse diyabet hastası olmaktan kurtulabilirsiniz.
Gizli Şeker Hastalığı Belirtileri Nedir
Gizli Şeker Hastalığı Belirtileri Nedir?
Gizli şeker hastalığı belirtileri ise;
Sürekli tatlı yeme isteği ve tatlı krizleri
Anlık aşırı kilo alıp verme
Şeker düşmesi
Anlık öfkenlenme ve sinirlenme
Görmede bulanıklık yaşama
Sürekli halsiz ve yorgun hissetme
Depresyona kolay bir şekilde girme
Sabah kalkerken zorlama
Şeker
Testi
Gizli şeker hasatlığını teşhisi yapabilmek için şeker hastalığı testi uygulanabilir. Uygulanan test sonucunda açlık kan şekeri 100mg/dl ile 126 mg/dl arasında ise gizli şeker hastası olabilirsiniz. Ancak bazı durumlarda şeker 100mg/dl altında olsa da hastaya yapılan şeker yükleme testi esnasında ikinci saatte ölçülen şeker 140mg/dl ile 200mg/dl arasında çıkıyorsa gizli şeker hastası olduğunuzun belirtileri arasındadır. Gizli şeker hastalığı tedavi edilmezse şeker hastalığına dönüşebilir. Bu yüzden gizli şeker teşhisi yapıldığında hemen tedaviye başlanarak ilerlenmesi önlenebilir.
Gizli
Şeker Nasıl Geçer?
Gizli şeker hastalığı tedavisi için düzenli spor yapmak gizli şekerin tip 2 diyabete dönüşmesini engellemek adına önemli bir adımdır. Düzenli uyku, fazla kilolardan kurtulmak, beslenme alışkanlıklarını düzenlemekte gizli şekeri tedavi etmenin yöntemleri arasında.
Burun akıntısı durdurma yöntemleri arıyorsanız ve burun akıntısı nasıl geçer hemen diyorsanız, doğru yerdesiniz. Burun akıntısına ne iyi gelir, nasıl durdurulur evde çözümler ve İbrahim Saraçoğlu’nun tarifi ile burun akıntısına kesin çözüm.
burun akıntısı durdurma yöntemleri
Burun akıntısına iyi gelen ve evde uygulanabilecek olan bazı çözümler şunlardır:
Burun Akıntısına Ne İyi Gelir?
Tuzlu Su
burun akıntısı nasıl durdurulur
Mikropların vücuttan atılmasını sağlamasının yanı sıra; mukusu incelterek, burun akıntısından kaynaklı olarak tahriş olan bölgelerdeki tahrişi de azaltan bir etkisi vardır. Yarım çay kaşığı sofra tuzunun bir bardak ılık suya eklenerek karıştırılması sonucu elde edilen karışımın her iki burun deliğine bir damla damlatılması şeklinde uygulanabilir. Günde birkaç kere yapılabilecek bir uygulamadır.
Zerdeçal
burun akıntısı durdurma
Bir kaşık zerdeçalın bir bardak sıcak süte karıştırılarak içilmesi şeklinde uygulanabilir. Zerdeçalı direkt burundan uygulayabilmek için ise; keten tohumu yağında öğütülmüş zerdeçalın kavrulması ve bu esnada çıkan dumanın burundan çekilmesi gereklidir.
Zencefil
burun akıntısı nasıl geçer hemen
Zencefilin çayı yapılıp, içilebilir. Ayrıca tuzlanmış hali çiğ olarak da yenebilir.
Hardal yağı
burun akıntısına ne iyi gelir
Isıtılmış olan hardal yağının her iki burun deliğine de birer damla olmak üzere günde 2 kere damlatılması şeklinde uygulanır.
Sarımsak
burun akıntısı durdurma
Üç diş sarımsağın bir bardak su ile karıştırılarak kaynatılması ve bu karışımın içilmesi şeklinde uygulanır. İsteyen bu karışıma bal da ekleyebilir.
Okaliptüs yağı
Birkaç damla okaliptüs yağının burna damlatılması şeklinde uygulanır.
Bal
evde burun akıntısı nasıl geçer
İki çay kaşığı balın bir bardak ılık su ile karıştırılarak içilmesi şeklinde uygulanan bir yöntemdir. Günde iki kez uygulanmasında hiçbir sakınca yoktur.
Kalıcı
Hale Gelen Burun Akıntısı Nasıl Geçer?
burun akıntısına doğal çareler
Kalıcı hale gelen burun akıntısını geçirme yöntemleri şunlardır:
Bir bardak ılık suyun içerisine birkaç damla limon damlatılmalıdır ve bu karışım günde 3 kere burna çekilmelidir.
C vitamini bakımından zengin olan portakal, limon ve mandalina gibi meyvelerin tüketimi arttırılmalıdır.
Burun
Akıntısını Önleme
Burun akıntısını önlemek isteyen kişinin; alerjen etki bırakan maddelerden uzak durması ve evinde nemlendirici bulundurması gereklidir.
Burun Tıkanıklığı Nasıl Geçer Evde Çözüm
burun akıntısına buhar banyosu nasıl yapılır
Burun tıkanıklığına en iyi gelen yöntemlerden birisi buhar banyosu yapmaktır. Sıcak buharı burundan nefes alıp verdikçe iyi geldiğini sizde fark edeceksiniz. Hem burun tıkanıklığına hemde burun akıntısına iyi gelen en iyi evde çözüm yöntemidir. Soğuk alğınlığınız var ise zaman kaybetmeden üşenmeden yapın derim. Bir tencerede suyu kaynatık evinizde mevcut ise nane yağı damlatın bir kaç damla hemen faydasını görürsünüz. Kaynattınız suyun buharını kafanıza havlu örterek nefes alıp verin. Geçmiş olsun..
burun akıntısı nasıl geçer ibrahim saraçoğlu
İbrahim Saraçoğlu’dan Burun Akıntısı Durdurma Yöntemi Tarifi
Burun akıntısı hemen durdurma yöntemlerinden biri olmasa da uzun vadede faydasını göreceğiniz. Burun akıntısı nasıl geçer sorusuna İbrahim Saraçoğlu’dan doğal şifa reçetesi..
Malzemeler;
1 tatlı kaşığı lavanta
1 bardak su
Yapılışı ve Uygulanışı:
Kaynamış 1 bardak suya 1 tatlı kaşığı lavanta atarak 5 dakika demleyin. Demlediğiniz çay ılıdıktan sonra süzün. Süzülen şifa reçetesini için. Bu karışımı her akşam yemeğinden sonra 15 gün boyunca için. Her akşam yemeğinden sonra taze olarak demlemelisiniz. Çayın içine şeker atmayınız. Geçmiş olsun.
Boyun fıtığının anlaşılmasının yolu tek omuzdan başlayan ve kola kadar yayılan ağrıdır. Boyun fıtığı belirtileri omur ilik ve sinirleri etkileyen bir rahatsızlıktır. Genellikle orta yaşlarda ortaya çıksa da bazı faktörlerin etkisiyle erken yaşlarda da çıkabilir. Boyun fıtığı belirtileri fıtığın durumuna göre değişebilir.
Boyun Fıtığı Belirtileri Genel
Örneğin ileri derece boyun fıtığı belirtisi olarak cisimleri tutmakta zorlanılması ve elden düşürülmesi gösterilebilir. Bunun dışında boyun fıtığının genel belirtileri şunlardır:
Kolda güç kaybının yaşanması,
Koldan parmaklara kadar yayılan uyuşma,
Kas spazmları,
Baş dönmesi,
Kulakta çınlama.
boyun fıtığı belirtileri
Boyun Fıtığı Riskini Arttıran Faktörler
Boyun fıtığının nedenleri arasında farklı pek çok şey gösterilebilir. Fakat özellikle erken yaşta boyun fıtığı görülüyorsa bunun temel sebebi boyunda deformasyonun oluşmasıdır. Bu deformasyon da trafik kazası, travma ya da sakatlık geçirme sonucunda ortaya çıkabilir. Bunların dışında bazı meslekleri icra etmek de boyun fıtığına yol açabilir. Boyun fıtığı riskini arttıran diğer faktörler ise şunlardır:
Uzun süreler bilgisayar kullanma,
Duruş bozukluğu,
Psikolojik rahatsızlıklar, stres,
Boyuna yanlış bir hareket yapılması.
Boyun Fıtığı Belirtileri Nasıl Anlaşılır
Boyun Fıtığı İçin Hangi Egzersizler Yapılmalıdır?
Boyun fıtığı tedavisi için farklı yöntemler kullanılıyor. Boyun fıtığı tanısı konmuş bir kişiye genellikle ilk olarak fizik tedavi öneriliyor. Fizik tedavinin yanı sıra ilaç ve dinlenme ile pek çok boyun fıtığı tedavi edilebilir. Fakat bu tedavilere rağmen herhangi bir iyileşme olmazsa da ameliyat olunması şarttır. Boyun fıtığı tedavisinde egzersizin de büyük önemi var. Boyun fıtığı egzersizleri arasında en çok tavsiye edileni boynu sağa ve sola bükmektir. Fakat yanlış bir hareketin yapılması çok daha ciddi sorunlara yol açabilir. Bu yüzden de boyun fıtığı olan kişilerin egzersiz yapmadan önce bir uzmana danışması gerekir.
boyun fıtığı egzersizleri yapılışı
Boyun Fıtığı Egzersizleri Nasıl Yapılır?
Öncelikle başımızı sağ tarafa dikkatlice çevirip 4 saniye bekleyiniz. Daha sonra başımızı sol tarafa yavaşca çevirip 4 saniye bekleyiniz. Bu baş çevirme egzersizlerini 10 defa tekrarlayın.
Diğer egzersiz ise başımızı öne gögüse temas edecek şekilde (çene-gögüs) 4 saniye beklenmeli. bu hakareti 6 kez tekrarlayın. Daha sonra başımızı geriye yavaşca yatırın ve rahatlayın. Bu hareketi yaparken dikkat edin çenenizi gögüse değdirmeye çalışırken fazla zorlamayın. !
Son boyun fıtığı egzersizimiz ise başımızı sağ omza doğru yatırmak. ve aynı hareketi sol tarafada uygulamak bu hareketi yaparken de her iki tarafda 4 saniye bekleyin. karşılıklı olarak 10 tekrar yapın.
Not: Bu boyun egzersizlerini yaparken zorlamadan yapmaya özen gösterin.
Ayak şişmesi neden olur, nasıl geçer? Ayak şişmesine ne iyi gelir ve doğal bitkisel tedavilerini sizlerle paylaşacağız. Ayak şişmesinin başlıca nedeni ödem olmasıdır.
Ayak Şişmesini Önlemenin Yolları Nelerdir?
Ayak şişmesinin geçmesi için yapılması gerekenler şunlardır:
Havanın aşırı sıcak olduğu saatlerde kişinin dışarı çıkmaması gerekir.
Bir kovaya buzlu su doldurup, bu kovanın içerisinde 20 dakika kadar ayaklar bekletilebilir. Bu uygulama ayaklardaki ödemi alır.
Kişinin belirli bir süre ayakta kalması gerekiyor ise; arada parmak uçlarına yükselip alçalma hareketi yapabilir.
Ayakların yüksekte tutulması ayak şişmesine iyi gelir.
Ayağa masaj yapılması ayak şişmesine iyi gelir.
Ayakları uzatmak ve ayakların altına yastık koymak, ayak şişmesine iyi gelir.
Uzun süre ayakta kalınmamalıdır.
Tuzlu yemekleri tüketirken dikkatli olunmalıdır çünkü tuz ödem birikmesine yol açar.
ayak şişmesi nasıl geçer ne iyi gelir tedavi yöntemleri
Ayak
Şişmesine Ne İyi Gelir?
Ayak
şişmesine iyi gelenler şunlardır:
Elma sirkesi: Doğrudan ayağın şiş olan bölgelerine sürülebileceği gibi, ayakların içerisinde bekletileceği suya da elma sirkesi damlatılabilir.
Limon: Limon suyu ile toz tarçın, yağ, süt ve su karıştırılarak hamur haline getirilmelidir. Ayakların şiş olan bölgelerine bu hamur uygulanmalıdır.
Tarçın: Tarçın tozu; bir limonun yarısının suyu, 1 çorba kaşığı zeytinyağı, yarım çay bardağı süt ve yarım su bardağı su ile hamur kıvamına gelene kadar karıştırılmalıdır. Ayaktaki şiş olan bölgelere bu hamur yerleştirilmeli ve bir bez ile etrafı sarılmalıdır.
Epsom tuzu: Ayak bileğinin şişini ve ağrısını almasının yanı sıra, bir iltihap var ise o iltihabı da alır.
Ayak
Şişmesinin Doğal Tedavisi
Ayak şişmesi için uygulanabilecek olan doğal tedavi yöntemini Dr. Feridun Kunak şu şekilde açıklamıştır:
Tuz, nane, okaliptus yaprağı ve kuru çay bir kabın içerisindeki sıcak suyun içerisine karıştırılıp atılmalıdır.
Ayaklar bu karışımın karıştırıldığı su içerisinde bir süre bekletilmelidir.
Sinir ucu iltihabı hastalığı, ciltte görülen kabartılardan meydana gelen bir çeşit sinir sitemi rahatsızlığıdır. Sinir ucu iltihabı tedavisi ilaçları, her zaman yeterli etkiyi gösteremeyebilir ya da çeşitli yan etkile oluşturabilir. Bu sebeple sinir ucu iltihabı yani zonanın bitkisel tedavisi için çeşitli yöntemleri uygulayarak, bu sinir sistemi hastalığının ortadan kalkması sağalanabilr.
Sinir ucu iltihabı bitkisel tedavisi için kullanılabilecek yöntemler şu şekilde sıralanmaktadır:
Ceviz Yaprağı: Ceviz yaprakları kaynatıldıktan sonra, patates unuyla karıştırılarak krem haline getirilir. İltihabın oluştuğu yerlere günde 2 defa sürülür.
Eğir Otu: Eğir otu suda kaynatılıp soğutulur. Ardından iltihaplanmanın yaşandığı bölgeler bu suyla yıkanır.
Ballıbaba Otu: Vücutta bulunan iltihapları kurutmaya yardım eden ballıbaba otu, ağrı kesici özelliğine de sahiptir. Ballıbaba kökleri kaynatıldıktan sonra suyu süzülür. Süzülen suyun içerisine bir miktar sirke eklenir. Sinir ucu iltihaplanmasının görüldüğü yerlere, bu karışımdan sürülür.
Lahana ve Patates Çiçeği: Bu bitki, vücuttaki iltihapları kurutmasıyla bilinmektedir. Suda kaynatılmasının ardından süzülür ve içerisine biraz sirke eklenir. Hazırlanan karışım, günde 2 defa iltihaplanan yere sürülür.
Akciğer kanserinin erken belirtilerinden bir tanesi balgamdan kan gelmesidir. Akciğer kanseri oldukça ciddi bir rahatsızlıktır. Fakat erken teşhis konulması çok daha kısa bir süre içerisinde tedavinin tamamlanabilmesi anlamına gelir. Bu yüzden de akciğer kanserinin ilk belirtilerinin ne olduğu bilinmelidir. Bu belirtilerden bazıları şunlardır:
Akciğer Kanserinin İlk Belirtileri
Nefes darlığı,
Göğüste oluşan ağrı,
Geçmeyen ve kronikleşen öksürük,
İştah kaybının yaşanması,
Sürekli olarak yorgun hissetme.
akciğer kanseri belirtileri
Akciğer Kanserinin Evreleri Nelerdir?
Akciğer kanserinin 4 farklı evresi vardır. 1. Evre akciğer kanserinde tümörün boyutuna bakılır. Ayrıca tümörün nerede yer aldığı da önemlidir. İkinci evre ise kanserin lenf bezlerine yayılıp yayılmaması ile alakalıdır. Akciğer kanseri 3. evreye gelindiğinde kanser başka organlara da ilerleme eğilimi gösterir. 4. Evre ise kanserin en ileri aşamasıdır. Bu aşamada artık kanserli hücreler diğer organlara da sıçramış ve bu organlara zarar vermiştir. Ne kadar erken aşamada fark edilir ve tedaviye başlanırsa kanserden kurtulma ihtimali de o kadar artar.
Akciğer Kanseri Teşhisi Nasıl Konur?
Akciğer kanseri teşhisi konulurken ilk olarak ciğerlerin filmlerine bakılır. Bunun yanı sıra tomografiye de başvurulabilir. Akciğerde bir tümör olduğu tespit edilmişse ilk olarak kesinlikle biyopsi yapılmalıdır. Bu biyopsinin ardından da tümörün iyi ya da kötü huylu olmasına göre tedavi yöntemlerine geçilmelidir.
akciğer kanseri ilk belirtileri
Akciğer Kanseri Tedavi Yöntemleri
Akciğer kanseri tedavisi tümörün cinsine ve hastalığın kaçıncı evresinde olduğuna göre değişir. Fakat akciğer kanseri tedavisi için tümörün temizlenmesi adına cerrahi müdahalede bulunulur. Bunun yanı sıra kemoterapi ve radyasyon tedavilerine de başvurulur. Hangi tedavinin uygulanacağına doktor hastalığın derecesine göre karar verir. Henüz başlangıç aşamasındaysa kemoterapiye gerek kalmadan radyasyon tedavisi ile kanserin tedavi edilebilmesi mümkün olabilir.
akciger kanseri tedavisi
Akciğer Kanserinde Ölüm Belirtileri
Dünya genelinde en tehlikeli kanser türlerinden olan akciğer kanseri terminal dönem belirtileri gözlemlene kadar tanısı çoğunlukla koyulamamaktadır. İlk evrelerinde tanı koyulmasının güç olması nedeniyle de en çok ölümle sonuçlanan kanserlerden biridir. Bu süreçte akciğer kanseri olan hastada birçok belirtiler görülmektedir. Akciğer kanseri son evre belirtileri şu şekilde sıralanabilir;
Harekette zorlanacak düzeyde zayıflık
Sürekli yatma ihtiyacı
Yutma güçlüğü
Uyuma ve uyanma da güçlük
Uyumak için sakinleştirici ve ağrı kesici ihtiyacı
İhtiyaçları için yardım alma gereksinimi
Yemek yeme de azalma, çok az beslenme
Odaklanma problemi
Ani kasılma ve uyuşmalar
İletişim güçlüğü
Nefes almada güçlük
Akciğer Kanserinde Ölüm Oranı
Dünya genelinde her yıl 1 milyon kişi tarafından yakalanılan ölümcül kanser türlerinden biri akciğer kanseridir. Akciğer kanseri ölüm oranı bakımından tüm kanser türlerine göre dünya genelinde birinci sırada gelmektedir. Yani kanserden ölüm nedeni açısından akciğer kanseri birinci sırada yer alır. Özellikle erken teşhis ile tedavi edilebilen bir kanser türüdür. Ayrıca dünya genelinde tanısı koyulan kanserli hastaların %13’ü akciğer kanseridir.
akciğer kanseri evreleri
Akciğer Kanseri İlk Evre Belirtileri
Akciğer kanseri erken tanı ile tedavisi mümkün olan ve genellikle ileriki evrelerde belirti gösteren bir kanser türüdür. İlk evrelerde görülen belirtiler çok şiddetli olmadığından ve birçok hastalığında belirtisi olabildiklerinden kişiler tarafından akciğer kanseri akla gelmez. Sıradan bir solunum yolu enfeksiyonu gibi basit bir rahatsızlıkta da gözlemlenebilen bu belirtiler ciddi sonuçlar doğuran akciğer kanseri belirtileri de olabilir. Belirtilerin süresi eğer birkaç haftadan fazla süredir görülüyorsa bir uzmana başvurmanız erken tanı ve tedavi için son derece önemlidir. Akciğer kanseri belirtileri şu şekildedir;
Nefes almada güçlük ve hırıltı
Sürekli olarak artarak devam eden öksürük
İştahsızlık ve kilo verme
Yutma ve yutkunma güçlüğü
Göğüs ağrısı
Kanlı balgam
Yukarıda saydığımız belirtiler arasından en belirgini geçmek bilmeyen öksürüklerdir. Öksürük ile birlikte kanlı balgam da görülüyorsa akciğer kanseri olma olasılığı yüksektir. Bu durumda kesinlikle en kısa sürede bir hekime başvurmalısınız.
Birden ayağa kalkarken gözde kararmasının en büyük sebebi ani tansiyon düşmesidir. Bu duruma tıp dilinde postural hipotansiyon (postüre bağlı tansiyon düşmesi) denir. Çoğunlukla anemi gibi nedenlerden kaynaklanırken, bazı durumlarda ciddi hastalıkların belirtisi olabilmektedir.
Postüre Bağlı Tansiyon Değişimlerinin Nedeni
Kişinin oturur pozisyondan aniden ayağa kalkması durumunda gözler aniden kararır ve bayılma hissi meydana gelir. Bu durumun yaşanmasının nedenleri şu şekilde sıralanabilir:
Atardamarlarda darlık
Şeker hastalığı
Anemi
Çoklu sistem atrofisi
Anoreksiya
Kalbe bağlı ritim bozuklukları
B12 vitamini eksikliği
Demir eksikliği
İç kulak rahatsızlıkları
Bunların haricinde ayağa kalkınca göz kararası çarpıntı eşliğinde meydana geliyorsa acilen doktora görünmekte yarar vardır.
Göz Kararması
Postural Hipotansiyonda Gidilecek Doktor
Bu durumun yaşanması halinde, ek herhangi bir belirti görülmüyorsa ilk olarak göz hastalıklarına gidilmesi uygun olacaktır. Göz doktorları uygun yönlendirmeleri yapacaktır. ancak göz kararması ve halsizlik birlikte görülüyorsa, dahiliye uzmanına görünmek daha doğru olacaktır. Kanda herhangi bir sorun olup olmadığının kontrol edileceği tetkiklerden sonra uygun yönlendirmeler yapılacaktır. Sinirlerde meydana gelebilecek bir sorunun habercisi olan halsizlik ve uyuşma halinde nörolojiye başvurulmalıdır. Ani göz kararması ve terleme birlikte seyrediyorsa kalp damar hastalıklarından şüphelenilmektedir. Bu belirtilere ellerde ve ayaklarda uyuşma da eklenmişse vakit kaybedilmeden bir kalp damar uzmanına görünmekte fayda vardır.
İdrar enfeksiyonu nedir? idrar yolu enfeksiyonu belirtileri nelerdir? İdrar enfeksiyonu tedavisi nasıldır? Sık idrar çıkma, idrar yaparken ağrı yaşıyorsanız…